Lübnanlılar ve Suriyeliler arasında çıkan çatışmada mülteci kampı yakıldı

Lübnan’ın kuzeyindeki yanan kampın önünde duran bir Suriyeli. (AFP)
Lübnan’ın kuzeyindeki yanan kampın önünde duran bir Suriyeli. (AFP)
TT

Lübnanlılar ve Suriyeliler arasında çıkan çatışmada mülteci kampı yakıldı

Lübnan’ın kuzeyindeki yanan kampın önünde duran bir Suriyeli. (AFP)
Lübnan’ın kuzeyindeki yanan kampın önünde duran bir Suriyeli. (AFP)

Lübnan’ın kuzeyindeki Bahnin kasabasında yerinden edilmiş Suriyelilere tahsis edilmiş bir kampı geçen cumartesi akşamı kül haline getiren yangın, onlarca ailenin evsiz kalmasına neden oldu. Yangının, Lübnanlılar ve Suriyeliler arasındaki tartışmaların artmasının ardından yaşandığı belirtildi.
Görgü tanıklarının aktardığı blgilere göre Lübnanlılar ve genç Suriyeliler arasındaki gerilimin ardından çıkan yangın, Lübnanlıların çadırlardan birine benzin dökmesiyle başladı. Alevler, naylon örtüler ve ahşaplar nedeniyle bir anda yayılan alevler kısa sürede diğer çadırlara da sıçradı. Yangın, olay yerine gelen itfaiye ekiplerinin saatler süren çalışmalarının ardından ancak söndürülebildi.
Lübnan ordu komutanlığından 27 Aralık’ta yapılan açıklamada Bahnin - Minye kasabasındaki İstihbarat Müdürlüğü’nden bir devriyenin, bir grup Lübnanlı genç ve Suriyeli işçiler arasında geçen cumartesi günü kasabada yaşanan şahsi sorunların ardından çıkan kavgada 2 Lübnan vatandaşının ve 6 Suriyelinin gözaltına alındığı belirtildi. Yaşanan sözlü tartışmaların ardından Lübnanlı gençlerin havaya ateş açtığı ardından da yerinden edilmiş Suriyelilerin çadırlarını kasıtlı olarak ateşe verdikleri belirtildi.
Komutanlık, ordu birliklerinin olaya müdahalede bulunduğunu ve bölgede devriye gezdiğini aktardı. Çadırları ateşe verenlerin arandığı, baskın yapılan evlerde silah, mühimmat ve askeri teçhizatların ele geçirildiği bildirildi. Ayrıca tutukluların soruşturulduğu ve bazı Lübnanlıların da takibe alındığı bilgisi paylaşıldı.
Yararlılar, Lübnan’daki Kral Selman Yardım ve İnsani Çalışmalar Merkezi, Barış Yolu Derneği ambulansları ile koordineli olarak kamp yakınındaki hastanelere nakledildi. Yangın mağdurlarına yardım için harekete geçildi. Aynı şekilde 27 Aralık’ta da ‘Beyaz Eller Derneği’, ‘Barış Yolu Derneği’ ve ‘El-Gani Hayır Derneği’ ile iş birliği dahilinde 90 mağdur aileye çadır, eşya, kışlık battaniye ve yaklaşık 1 aylık gıda dağıtılmaya başlandı.
Lübnan haber ajansı NNA’ya göre 3 kişinin yaralandığı olayın nedenlerine ilişkin bilgiler ise çelişkili. Görgü tanıkları, olayların Lübnanlılar  ile kamptaki atölyelerde çalışan Suriyeliler arasındaki bir mali anlaşmazlıktan dolayı yaşandığını aktardılar. Bir güvenlik kaynağı ise anlaşmazlığın, Lübnanlı ‘El-Mir’ ailesinin bazı ihtiyaçlarını kamptaki bir dükkandan satın almak için kampa gelmesinden sonra ortaya çıktığını bildirdi.  Kaynağa göre dükkanın kapanması sonrasında aile, dükkan sahiplerini açmaya zorladı. Dükkan sahipleri açmayı kabul etmedi. Bölgeden ayrılan Lübnanlılar, Suriyeli bir ailenin kızına uygun olmayan laflar söylediler. Bu durum ise Lübnanlıların bir çadırı yakmasına yol açan kargaşaya neden oldu.
Uluslararası kuruluşlar ve Birleşmiş Milletler’e (BM) bağlı kurumlar, yerinden edilmişlerin yaşadığı kamptaki yangının neden olduğu hasarı listelemeye başladılar. Söz konusu kuruluşlar, onarım sürecinin tamamlanmasından sonra yerinden edilmişlerin hızlı bir şekilde geri dönmesini sağlamak için hazırlanan acil durum planı kapsamında altyapıyı iyileştirmeye yöneldiler.
Birçok yerel ve uluslararası kuruluş, yerinden edilmişlere battaniye ve yataklar gönderirken NNA’ya göre 468 kişiden oluşan 93 aileye de barınacakları yeri sağladı.
Yerinden edilmişler için çalışan aktivist Muhammed Dehibi, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada Suriyelilerin bölgedeki diğer kamplara dağıldığını bildirdi. Dehibi, yaşananlara karşı tepki oluşmasından çekinenlerin sığınma merkezlerine sığınmayı ve yıllardır kendilerine iş imkanı sunulan bölgelerde kalmayı tercih ettiklerini ifade etti. Lübnanlıların ilk andan bu yana Suriyelilere evlerini açtığını belirten aktivist ancak bazılarının tanıdıkları kişilerle diğer kamplarda kalmayı tercih ettiklerini, Lübnanlı ailelerin de kendilerine yardım ettiğini kaydetti.
Trablusşam Belediye Başkanı Riyad Yamak, kasana sakinlerine ‘evlerini açmaya, Suriyeli kardeşlerini kabul etmeye ve yardım eli uzatmaya hazır olma’ çağrısı yaptı.
Lübnan Müftüsü Şeyh Abdullatif Deryan da Minye’nin Bahnin kasabasında yerinden edilmiş Suriyelilerin kampının yakılmasını kınarken yangın, siyasi çapta kınamalara neden oldu. Deryan, durumu ‘iğrenç bir suç’ olarak nitelendirirken, insanlığa karşı bu utanç verici eylemi gerçekleştirenlerin de en ağır cezaları hak ettiğini vurguladı. Müftü “Lübnan’daki yerinden edilmiş Suriyeliler kıymetli misafirlerdir. Ülkelerine dönene kadar onlara yardım ve destek sağlamalıyız” diyerek güvenlik güçlerini de ‘bölgede kardeşler arasındaki bu fitne ateşini söndürmek için olayın faillerini bir an önce ortaya çıkarmaya’ çağırdı.
Sosyal İşler ve Turizm Bakanı olan Remzi el-Muşerrefiyye de yangını, ‘tüm açıdan kınanan bir suç eylemi’ olarak nitelendirdi. Bakan, yargıya da ‘bu suçu planlayan, uygulayan ve suça katılan herkese en ağır cezaların verilmesi’ çağrısında bulunarak, “Mağdurlara yardım etmek için uluslararası kuruluşlarla iş birliği yapacağız” dedi.
Müstakbel Hareketi de Minye’de ‘Suriyeli kardeşlerin kampının’ yakılmasını kınayarak, güvenlik güçlerine ‘olayın nasıl gerçekleştiğini ortaya çıkarma ve failleri cezalandırma’ çağrısı yaptı. Harekete mensup Minye Koordinatörü de yaptığı açıklamada, “Saldırıyı kınıyoruz. Bu durum aklı başında kimse tarafından kabul edilemez” dedi.
Aynı şekilde İlerici Sosyalist Parti de yaşananları kınayarak, olayla en yüksek düzeyle ilgilenilmesi gerektiğini vurguladı. Parti, uluslararası kurumların ‘kamp yeniden inşa edilene kadar’ mağdurları güvence altına almak için hızlı şekilde hareket etmesini istedi.
Sosyalist Parti, ‘zaman zaman ortaya çıkan ırkçılık dalgalarını beslememek için saldırganları takip etmek, yaşananların toplumsal yansımasını önlemek ve sonuçları derhal kontrol edilmesi gereken bu tür olaylar karşısında yerel koşulları güçlendirmek’ için çalışma çağrısında bulundu.



Gazze'de İç Güvenlik yetkilisi Zemzem’e suikast: İçişleri Bakanlığı soruşturma başlattı

Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)
Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)
TT

Gazze'de İç Güvenlik yetkilisi Zemzem’e suikast: İçişleri Bakanlığı soruşturma başlattı

Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)
Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)

Filistin Enformasyon Merkezi, Gazze Şeridi'ndeki İç Güvenlik Teşkilatı yetkililerinden Yarbay Ahmed Zemzem’in bu sabah Gazze Şeridi'nin orta kesiminde yer alan Megazi Mülteci Kampı’nda silahlı kişiler tarafından düzenlenen silahlı saldırıda öldürüldüğünü bildirdi.

Gazze İçişleri Bakanlığı tarafından yapılan kısa basın açıklamasında, ilgili makamların Yarbay Ahmed Zemzem suikastıyla ilgili ‘derhal soruşturma başlattığı’ ve suikasta karışan şüphelilerden birini tutukladığı, diğer şüphelilerin izini sürme çabalarının ise devam ettiği belirtildi. Açıklamada olayın arkasındaki koşulları ve nedenleri ortaya çıkarmak için çalışmaların sürdürüldüğü ifade edildi.

Olay, İsrail ordusunun dün akşam Gazze şehrinin batısındaki er-Raşid Caddesi’nde bir araca düzenlenen baskında Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları liderlerinden Raid Saad'ı öldürdüğünü açıklamasının üzerinden 24 saat geçmeden meydana geldi. İsrail, Saad'ın öldürüldüğü saldırıyla, Gazze'deki ateşkes anlaşmasını bir kez daha ihlal etti.


Cezayir’de Kabiliyeliler ‘MAK’ ayrılıkçı projesine karşı birleşti

Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
TT

Cezayir’de Kabiliyeliler ‘MAK’ ayrılıkçı projesine karşı birleşti

Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)

Cezayir’de Kabiliye bölgesi, ayrılıkçı “MAK” hareketinin Fransa’da ilan etmeyi planladığı “bağımsız Kabiliye devleti” girişimine karşı dikkat çekici bir toplumsal mobilizasyona sahne oldu. Cezayir yönetiminin, ülkenin toprak bütünlüğünü hedef almakla suçladığı bu girişime karşı bölgede çeşitli protesto ve farkındalık faaliyetleri gerçekleştirildi.

Başkent Cezayir’in yaklaşık 250 kilometre doğusunda bulunan ve Kabiliye’nin en büyük kentlerinden biri olan Becaia (Bejaia) vilayetinde, vatandaşlar ve yerel aktörler ulusal birliğe zarar verecek her türlü projeye karşı olduklarını ortaya koyan çok sayıda inisiyatif gerçekleştirdi. Kent genelinde çok sayıda ev ve iş yerinin cephelerine Cezayir bayraklarının asıldığı gözlemlendi.

Becaia Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü tarafından “Cezayir tek ve bölünmezdir” sloganıyla düzenlenen, ulusal bayraklarla süslenmiş araçlardan oluşan bir konvoy, kent merkezinden hareket ederek çeşitli cadde ve köyleri dolaştı. Öte yandan Becaia Üniversitesi öğrencileri yayımladıkları bildiride, ayrılıkçı MAK hareketinin projesini reddettiklerini belirterek, “Cezayir’in birliği ve egemenliğine” olan bağlılıklarını vurguladı.


HDK, Güney Kordofan'daki BM karargahına saldırdı: Altı Bangladeşli asker öldürüldü

Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
TT

HDK, Güney Kordofan'daki BM karargahına saldırdı: Altı Bangladeşli asker öldürüldü

Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)

Sudan’da Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) dün, kuşatma altındaki Güney Kordofan eyaletinin yönetim şehri Kadugli şehrine insansız hava aracı (İHA) ile düzenlediği bir saldırıyla şehirdeki Birleşmiş Milletler (BM) karargahını hedef aldı. Saldırıda en az altı Bangladeşli asker öldürüldü. Öte yandan şehirdeki bazı insani yardım kuruluşları ve BM ajansları, kötüleşen güvenlik durumu nedeniyle personelini tahliye etmeye başladı.

BM Abyei Geçici Güvenlik Misyonu (UNISFA) tarafından yapılan açıklamada, Kadugli'deki BM merkezine düzenlenen İHA’lı saldırıda ‘altı askerin öldürüldüğü ve altı askerin yaralandığı’ duyuruldu. UNISFA tüm kurbanların Bangladeşli olduğunu ekledi.

Öte yandan Bangladeş Başbakanı Muhammed Yunus, yaptığı açıklamada olaydan dolayı ‘derin üzüntüsünü’ dile getirdi.

BM Genel Sekreteri António Guterres ise Sudan'daki UNISFA askerlerine yönelik saldırıların ‘haksız ve savaş suçu niteliğinde’ olduğunu vurguladı.

Guterres, sosyal medya platformu X hesabından yaptığı paylaşımda, UNISFA askerlerini hedef alanlardan hesap sorulması çağrısında bulundu.

Sudan Egemenlik Konseyi saldırıyı kınadı

Öte yandan Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi, saldırıyı ‘uluslararası insani hukukun ciddi bir ihlali ve açık bir ihlali’ olarak nitelendirdi.

Konsey tarafından yapılan açıklamada, ‘korunan bir BM tesisini hedef almanın, organize terörizme eşdeğer tehlikeli bir tırmanış ve suç teşkil eden bir davranış olduğu, uluslararası hukuku kasıtlı olarak hiçe saydığı’ vurgulandı.

sd
Sudan ordusu komutanı Korgeneral Abdulfettah el-Burhan (AFP)

Saldırıdan HDK’yı sorumlu tutan konsey, BM ile uluslararası topluma BM tesislerinin korunması için ‘kararlı tutumlar ve caydırıcı önlemler almaları’ çağrısında bulundu.

HDK dün, kuşatma altındaki Güney Kordofan eyaletinin yönetim şehri Kadugli şehrine İHA’lı saldırı düzenleyerek BM karargahını hedef aldı ve en az altı sivili öldürdü. Bunun üzerine şehirdeki bazı insani yardım kuruluşları ve BM ajansları, kötüleşen güvenlik durumu nedeniyle personelini tahliye etmeye başladı.

Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi, saldırıyı ‘uluslararası insani hukukun ciddi bir ihlali ve açık bir ihlali’ olarak nitelendirdi. Konsey tarafından yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“Korunan bir BM tesisini hedef almak, organize terörizme eşdeğer tehlikeli bir tırmanma ve suç teşkil eden bir davranış olup, uluslararası hukuku kasıtlı olarak hiçe sayma ve insani yardım ve uluslararası misyonların çalışmalarını doğrudan tehdit etme anlamına gelir.”

dfrgt
BM Genel Sekreteri António Guterres (Reuters)

HDK, bu saldırıyı, BM Genel Sekreteri António Guterres’in HDK’yı ‘kötü güçler’ olarak nitelendirdiği, HDK’nın ise BM'yi ‘çifte standart’ uygulamakla suçladığı açıklamasından iki sonra gerçekleşti.

Birçok kaynak, HDK'nın Kadugli şehrine İHA’lı saldırı düzenlediğini bildirdi. Şehirde dumanlar yükseldiği görüldü. Fransız Haber Ajansı AFP’ye konuşan bir sağlık kaynağı, BM karargahına düzenlenen İHA’lı saldırıda en az altı sivilin öldüğünü söyledi.

Bölge sakinleri kaçıyor

Sudan merkezli bir haber sitesi, HDK'ya bağlı Sudan Kurucu İttifakı’nın (Te’sis) perşembe günü Kadugli sakinlerine askeri çatışma ve operasyon bölgelerini terk etmeleri çağrısında bulunduğunu aktardı. Haberde, bu çağrının bölge sakinleri tarafından geniş çapta dikkate alındığı, bu göç dalgasının savaşın patlak vermesinden bu yana en büyük dalga olduğu ve bölgeden kaçanların çoğunluğunun kadınlar, çocuklar ve yaşlılar olduğu belirtildi.

Al Sudania News sitesi, Sudan Kurucu İttifakı liderinin yaptığı açıklamada, ittifakın ‘sivilleri korumaya ve Kadugli'den gönüllü tahliyeleri kolaylaştırmaya tam olarak kararlı olduğunu’ söylediğini aktardı.

İttifak lideri, ‘tüm vatandaşlara hayatlarını korumak için çatışmalardan uzak durmaları çağrısını’ yineledi.

Bu gelişmeler yaşanırken Güney Kordofan eyaletinde askeri çatışmalar daha fazla bölgeye yayılıyor ve bunların sivillerin insani durumuna etkisi konusunda endişeler artıyor.

Sudan Ordusu, Güney Kordofan eyaletindeki Kadugli, Dilling ve Abu Jubayhah olmak üzere son üç şehri kontrol ediyor.

Sudan Kurucu İttifakı, geçtiğimiz temmuz ayında, Muhammed Hasan et-Taişi liderliğinde paralel bir hükümetin kurulduğunu açıklayan HDK'nın da dahil olduğu bir siyasi ittifak.

Hartum'da kitlesel gösteriler düzenlendi

Öte yandan dün binlerce Sudanlı, başkent Hartum ve ülkenin diğer şehirlerinde kitlesel gösteriler düzenleyerek, HDK'ya karşı savaşan orduyu destekledi. HDK ise, ülkedeki savaşı sona erdirmek için gösterdiği çabaları boşa çıkarmak amacıyla uluslararası toplumun önünde vatandaşları istismar etmemesi konusunda uyarıda bulundu.

Yürüyüşler, Sudan ordusu ile birlikte savaşan silahlı gruplar ve İslamcı hareketlerle koordineli olarak Seferberlik ve Halk Direnişi Yüksek Komitesi’nin çağrısı üzerine düzenlendi.

efrgt
Cumartesi günü Port Sudan'da ordu yanlısı yürüyüş (AFP)

Seferberlik ve Halk Direnişi Yüksek Komitesi lideri Korgenereal Beşir Mekki el-Bahi, geçtğimiz ay, Kordofan’ın tüm cephelerinde orduyu desteklemek için genel seferberlik ilan edildiğini ve bazı eyaletlerde eğitim kamplarının açıldığını duyurdu.

Bahi, komite tarafından yayınlanan açıklamasında şunları söyledi:

“Bu yaygın halk ayaklanması, Sudan halkının gerçek iradesini yansıtıyor ve ulusal devlet kurumlarının üzerinde hiçbir meşruiyet olmadığını teyit ediyor.”

Şarku’l Avsat, aralarında Hartum, Port Sudan, Medeni, Dongola, Sennar ve Halfa’nın bulunduğu, Sudan ordusunun kontrolündeki eyaletlerin başkentlerinde düzenlenen yürüyüşleri yerinde takip etti.

HDK'nın yaygın ihlallerine tanık olan El Cezire eyaletinin merkezindeki onlarca belde ve küçük köyde de dayanışma gösterileri düzenlendi.

Protestocular, Sudan ordusuna destek çağrısı yapan pankartlar açarken ‘Tek ordu, tek halk’ sloganları attı. Bazı protestocular ise HDK'nın terör örgütü olarak sınıflandırılması çağrısında bulunan sloganlar attı.

Öte yandan başta Sivil Demokratik Devrimci Güçler İttifakı (Sumud) olmak üzere savaş karşıtı güçler, ‘Barışa ve demokrasiye evet. Savaşa, askeri yönetime hayır’ sloganıyla sosyal medyada yaygın olarak paylaşımların yapıldığı bir kampanya başlattı.