Husi milisler kontrolleri altındaki bölgelerde kamu mallarına karşı tekrar eden saldırıları dahilinde birkaç gün önce, İbb vilayetindeki spor sahalarını savaşçıların cesetleri için mezarlıklara çevirmeye başladı. Husilerin bu adımı grup liderlerinin, yeni mezarlıkların inşası için Sana’daki kamu ve özel arazilerinin silah zoruyla gasp edilmesi ile aynı zamanda geldi.
İbb vilayetindeki aktivistler Şarku’l Avsat’a, Aden’deki (valilik merkezinin 30 km batısında) Husi liderlerin birkaç gün önce Aden Spor Kulübü spor sahasının bir kısmını mezarlığa çevirmek için talimat verdiğini belirttiler. Husiler tarafından İbb’in kuzeyine atanan Ebu Hasan künyeli Selim el-Kuhif, el-Kafr Gençlik Kulübü sahasını milis savaşçılar için mezarlığa dönüştürülmesine yönelik benzer direktifler verdi.
Aktivistler, İbb'deki grubun, mezarlığın resmi açılışını yapar gibi ölü üyelerinin ilk iki cesedini El-Kafr bölgesindeki spor sahasına defnederek direktifleri takip etmeye başladıklarını belirttiler.
Şarku’l Avsat’a konuşan İbb'deki yerel kaynaklar, milislerin bazı sahaları toplu mezarlara dönüştürmesinin nedenini, farklı savaş cephelerinde hayatını kaybeden çok sayıda kişi olmasına ve İbb’deki mezarlarının artık yetmemesine bağladılar.
Darbecilerin kontrol alanları altındaki hastanelerdeki morgları boşaltmak için “kimliği belirsiz” olarak tanımladığı 65 yeni cesedin defin işlemlerinin gerçekleştirdiğini duyurdu. Husiler geçtiğimiz aylarda da 35 cesedi defin işlemlerini gerçekleştirmişti.
Bununla birlikte bu yılın başından bu yana defnedilen ceset sayısı 297’ye yükseldi. Milislerin “kimliği belirsiz” olduğu iddiası ile defnettiği kişilerin toplam sayısı ise 715’e ulaştı. Grup cezaevlerinde işkence altında ölen veya savaş hatlarından kaçtığı için tasfiye edilmesi emredilen kişilerin cesetlerini bu yöntemle elden çıkarmak ile itham ediliyor.
İnsan hakları örgütleri ve aktivistler, grubun hikayesinden şüphe duymuş ve elbiseleri ile defnedilen cesetlerin durumları ve ölüm sebepleri hakkında uluslararası bir soruşturma açılmasını talep etmişlerdi. Bir hükümet yetkilisi Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda daha önce, bu kişilerin bazılarının grup tarafından kaçırılarak işkence altında ölen kişiler bazılarının ise kim oldukları hatta eşkalleri bile bilinmeyen Husi savaşçılar olabileceklerini belirtmişti.
Konuyla ilgili yorum yapan Yemen İnsan Hakları Bakanlığı Müsteşarı ve Esir ve Kaçıranlar Komitesi'ndeki hükümet ekibinin üyesi olan Macid Fadail, Twitter hesabından paylaştığı bir yazıda “Bu cesetler kaçırılarak işkence altında öldürülen sivillere aittir, onları tanınmayacak hale getirdiler böylece kimliklerin bilinmediği iddiası ile gömdüler” ifadelerini kullandı.
Yemenli yetkili, Uluslararası Kızılhaç'ı bu kişilerin ölüm nedenlerini teyit etme, inceleme ve daha sonra geri dönülebilmesi için her cesedin dosyasını tutulmasını istedi.
Sana’da isminin vermek istemeyen bir avukat, kimlikleri veya eşkalleri bilinmeyen bu cesetlerden bazılarının cephelerde ölen milislere ait olabileceğini belirtti. Avukat grubun kimlikleri bilinmeyen cesetleri ortadan kaldırma yönteminin insanlığa ve uluslararası yasalara aykırı olduğunu vurguluyor.
Bu sırada, grubun yüzlerce cesedi “kimliği belirsiz” etiketi altında defnetmesi, aktivistler ve insan hakları savunucularının yanı sıra insan hakları ve insani konularla ilgilenen yerel kuruluşların arasında da soru işaretleri uyandırdı.
Bu kuruluşlardan bazıları Şarku’l Avsat’a verdikleri röportajlarda, Kızılhaç'ın onlarca kimliği belirsiz cesedin darbe grubunun kontrolündeki bölgelere defnedilmesinin mağdurların ceza haklarının ihlali sayıldığını söylediler. Adli tıp uzmanları, ceset kalıntılarını ve yapılarını incelemeye çağırılıncaya kadar Kızılhaç'ın cenazelere katılma hakkına sahip olmadığını da eklediler.
Diğer yandan, önde gelen Yemenli bir örgüt daha önce, özellikle de “kimliği belirsiz” yüzlerce cesedin defnedildiğine ilişkin son duyurunun ardından milis hapishanelerindeki düzinelerce kaçırılmış kişinin akıbetiyle ilgili gerçek endişelerin olduğunu belirtmişti.
Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal Konseyi’nde danışmanlık sıfatına sahip olan İnsan Hakları Bilgi ve Rehabilitasyon Merkezi (HRITC) tarafından yapılan açıklamada, Husi darbecilerin kimliği bilinmediği söylenerek defin işlemlerine devam etmesinin ardından, çeşitli Yemen hapishanelerinde ve gözaltı merkezlerinde onlarca kaçırılan kişinin hayatları için gerçek bir endişe duyulduğunu belirtti. Açıklamada “Husiler defin sırasında Uluslararası Kızılhaç temsilcisinin bulunduğunu iddia etseler de bu, gizli hapishanelerde ölümleri ve işkencelere ilişkin korkunç gerçeklerin gizlenmesi konusundaki şüphelerinin yanı sıra yüzlerce kişinin ortadan kaybolmaya devam etmesini gerçeğini ortadan kaldırmıyor” ifadelerine de yer verildi. Bu tehlikeli durum için uluslararası soruşturma açılması çağrısı yapıldı.
Darbeyi takip eden yıllarda grubun kontrolü altındaki bölgelerde devlet hastanelerindeki morg soğutucularındaki kimliği belirsiz cenaze sayılarında önemli bir artış oldu.
Husiler spor sahalarını ve özel mülkiyet arazileri savaşçıları için mezarlıklara dönüştürüyor
Yüzlerce “Kimliği belirsiz” cesedin defnedildiğinin duyurulması mahkumların ortadan kaldırıldığına yönelik endişe uyandırıyor
Husiler spor sahalarını ve özel mülkiyet arazileri savaşçıları için mezarlıklara dönüştürüyor
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة