Rami Mahluf, Esed'den ‘sahte sözleşmelerle satılan’ mülklerinin kendisine iade edilmesini istedi

Suriyeli işadamı, Suriye Devlet Başkanı’na “Ülkedeki en büyük yolsuzluk dosyası neden umurunuzda değil?” diye sordu

Suriye Devlet Başkanı Esed ile işadamı Mahluf arasındaki anlaşmazlık 2019'da başladı (AFP)
Suriye Devlet Başkanı Esed ile işadamı Mahluf arasındaki anlaşmazlık 2019'da başladı (AFP)
TT

Rami Mahluf, Esed'den ‘sahte sözleşmelerle satılan’ mülklerinin kendisine iade edilmesini istedi

Suriye Devlet Başkanı Esed ile işadamı Mahluf arasındaki anlaşmazlık 2019'da başladı (AFP)
Suriye Devlet Başkanı Esed ile işadamı Mahluf arasındaki anlaşmazlık 2019'da başladı (AFP)

Velid Şekir
Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed ile kuzeni olan Suriyeli işadamı Rami Mahluf arasındaki anlaşmazlıkta geçtiğimiz pazar günü yeni bir gelişme yaşandı. Mahluf, pazar akşamı Facebook sayfası üzerinden ‘savaş zenginleri’ olarak tanımladığı kişileri, Suriye'deki tüm mallarını ‘sahte sözleşmelerle’ satmakla suçladı. Mahluf, Facebook üzerinden paylaştığı ve Esed'e gönderdiği mektupta ‘dolandırıcılık ve sahteciliği neden umursamıyorsunuz?’ diye sordu.
Beşşar Esed ve eşi Esma’ya yakın nüfuzlu kişilerle çatışma halinde olan Mahluf, Esed’e yazdığı mektupta ‘bu kişilerin yaptıklarına’ atıfta bulunarak Esed’e bir takım gerçeklerden söz ettikten sonra Esed’den ‘tüm haklarını iade etmesini ve failleri cezalandırmasını’ istedi.
Suriye’nin 2012 tarihli Anayasası’na göre Esed, Yüksek Yargı Konseyi’ne başkanlık ederken, yardımcılığını ise Adalet Bakanı Hâkim Ahmed Seyyid yapıyor. Konsey üyeleri arasında ise Yargıtay Başkanı ve iki yardımcısı, Cumhuriyet Başsavcısı, Adalet Bakan Yardımcısı ve Adli Teftiş Dairesi Başkanı yer alıyor. Şam'ın bir kenar mahallesinde yaşayan Mahluf, vergi kaçırmakla suçlanıp başkanlığını yaptığı şirketin kârından Suriye devletinin payını ödememesinin ardından Maliye Bakanlığı'nın kendisinden vergi ve harç ödemesini talep ettiğini ve telekomünikasyon şirketi Syriatel’den ve diğer şirketlerden vazgeçmesi için baskı yaptığını açıklamıştı.
Mahluf'un Facebook üzerinden paylaştığı ve İndependent Arabia tarafından aktarılan mektubun girişinde şu ifadeler yer alıyor:
“Bugün Yüksek Yargı Konseyi Başkanı, İcra, Askeri ve Güvenlik Dairesi Başkanı Beşşar Esed'e, savaş zengini çetelerin şirketlerden ve mülklerden vazgeçmememiz nedeniyle tehditlerini yerine getirmeye, benim ve çocuklarımın evlerini sahte sözleşmelerle satmaya başladıklarına dair bir mektup gönderdi. Sayın Başkan eğer bu durumdan razıysanız bundan sonra söyleyecek sözüm yoktur.”
Bununla birlikte Mahluf, mektubunu ‘hedefine ulaşmasını sağlamak için yayımladığını’ açıkladı.
‘Sayın Yüksek Yargı Konseyi Başkanı’ diye başlayan ve Esed’e bu sıfatıyla hitap edilen mektupta, “Adalet Bakanlığı’nda 13621 nosuyla kayıtlı, 28 Eylül 2020 tarihli ve size yukarıda belirtilen sıfatınızla hitaben yazdığımız mektubumuza (herhangi bir adli merci karşısına çıkıp kendimizi savunmamız ve ifade etmemiz engellendiğinden ötürü) ilaveten size bu mektupla başvuruyoruz. Şimdiye kadar hiç birine cevap alamadığımız; 13 Ekim 2020 tarihli ve 14683 nolu Yüksek Yargı Kurulu Başkan Yardımcısı’na gönderdiğimiz tüm mektuplar, İç Ticaret ve Tüketiciyi Koruma Bakanlığı’na gönderdiğimiz mektuplar ile 10 Ocak 2021 tarihli ve RR220538267SY nolu gönderilen bu mektubun içeriğini belirten posta kartı, Adalet Bakanlığı’na yazılan 21 Eylül 2020 tarihli ve 12977 nolu mektubumuz ve 23 Eylül 2020 tarihli ve 13107 numaralı posta kartı da ektedir” ifadeleri yer aldı.

“Avukatlar tehdit ediliyor ve sahte sözleşmeler yapılıyor”
Mahluf mektubuna şöyle devam ediyor:
“Avukatlar artık tehdit altında ve hiçbiri haklarımızı savunmaya cesaret edemiyor. Bu durum, bu çetelerin geniş yetkilere sahip olduğu gerçeğini ortaya koyuyor. Bunların başında istisnasız herkesin boynunun üstünde her an inmeye hazır bir kılıç gibi duran rejimin güvenlik bürokrasisi geliyor. Aynı zamanda hiçbir devlet kurumuyla iletişim kuramıyoruz. Bu çeteler, sizlere gönderdiğimiz tüm mektupları atlatmak için son zamanlarda cezalandırmayla eş değer yeni bir yöntem kullanmaya başladılar. Tüm resmi kamu kurumları da sahte sözleşmeler düzenleyerek ve belgeleri iki yıl öncesinden günümüze kadar olan eski tarihlerle kayıtlar yaparak onlarla birlikte hareket ediyor. Böylece sahte tarihler ve hileli yöntemleriyle yasal olarak doğru iddialarımızı yalanlıyorlar.”
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre, Mahluf, ‘hiçbirini satmadıklarını’ söylediği mülklerinin satışının resmi olarak yasallaştırıldığından söz etti.
Söz konusu çeteleri, bu şekilde mülklerini satmak ve ardından başka satışlar için düzenlemeler yapmakla suçlayan Mahluf, böylece bu çetelerin nihai sayılabilecek yargı kararlarıyla ‘mevcut durumdan habersiz iyi niyetli alıcılar’ olarak tanımladığı kişilerin bu mülkleri satın almaları için duruma yasal bir statü vermeye çalıştıklarını söyledi.

“Geçim kaynaklarımıza göz diktiler”
Dolandırıcılık ve sahteciliğin ‘mükemmel bir şekilde’ yapılarak tüm prosedürlerin ve bunlara uygun olarak alınan yargı kararlarının unutturulduğuna işaret eden Mahluf, ‘açgözlülük ve adaletsizlikten şikayetçi olanlara yapılanların yaşadıkları evlerin sahte sözleşmelerle satılması noktasına ulaştığına’ dikkati çekti. Mahluf daha önce kendilerinden istenenleri yerine getirmemeleri halinde başlarına geleceklerle ilgili yapılan tehditlerin ‘pratiğe dökülmeye başlamasıyla henüz reşit yaşta dahi olmayan çocuklarının mallarına ve oturdukları evlere el uzatıldığını’ söyledi.
Mahluf mektupta, “Güvenlik güçlerinin 6 Ocak 2021 tarihinde gece yarısı ofislerimizden birine baskın yapması ve şirketlerimize kamu kurumlarıyla yapılan toplantılarını ve yönetim kurullarının kararlarını usul ve kararlara uygun olarak şekillendirme özgürlüğü sağlayan tüm evraklara ve ticari kayıtlara el konulması karşısında şaşırdık” ifadelerini kullandı. Mahluf, tüm bu belgelerin, bazı gerçekleri ve sahteciliği ispat etmelerinin engellenmesi çerçevesinde ellerinden alındığını da sözlerine ekledi. 
Mahluf, Esed’e hitaben, “Neden sizin veya herhangi bir kamu kuruluşunun, yukarıda ifade ettiğimiz bu büyüklükteki bir sahtecilik ve dolandırıcılığı içeren, Suriye Arap Cumhuriyeti tarihindeki en büyük yolsuzluk dosyasını oluşturan ve Suriye’nin itibarını zedeleyen bu konu hakkında endişesi bulunmuyor? Suriye Anayasası’nın hüküm ve maddelerine uygun olarak, bunun konuyla ilgili en yüksek adli makam sizsiniz” dedi.
Anayasa ile ilgili olarak ise Mahluf, ‘söz konusu kişilerin kendilerine karşı yasadışı oyunlar oynayarak, özel mülklerini tamamen hukuka aykırı bir şekilde kamulaştırdıklarını ve yasadışı yollarla anayasayı sürekli olarak ihlal ettiklerini, yapılanlara vakıf olmalarına ve dile getirmelerine rağmen kendilerinin söz konusu kişileri caydıramadıklarını’ söyledi. Mahluf, ünlü bir iş adamı olarak “Haklarını savunmakta ve yapılan haksızlıkları herhangi bir resmi makama iletmekte zorlanan sıradan bir vatandaş ne yapsın?” diye sordu.
Mahluf mektubunu “Anayasa ve özel mülkiyeti güvence altına alan ve koruyan hükümleri çerçevesinde tüm haklarımızı bize iade etmenizi, failleri kim olursa olsun en ağır cezalarla cezalandırmanızı ve bunun emsal teşkil etmesini rica ediyorum” diyerek sonlandırdı.
Suriye hükümeti, Mahluf’un Facebook üzerinden, bazı hükümet yetkililerinin kendisinden başta Syriatel olmak üzere sahibi olduğu şirketlerden vazgeçmesini talep ettiklerini açıkladığı bir video kaydı yayınlamasının ardından geçtiğimiz yıl bahar aylarında Mahluf'un tüm mallarına el koydu.

Esma Esed’in şirketleri ve sağlam para ihtiyacı
Suriye Devlet Başkanı Esed ile Suriye ekonomisinin dayanaklarından biri sayılan işadamı kuzeni arasındaki anlaşmazlık, rejimin 2019 yılında, Suriye Merkez Bankası'nın döviz rezervlerinin azalması ve Suriye lirasının değer kaybetmesi sonrasında Mahluf'tan şirketlerinin kârlarından devlet hazinesine ödeme yapmasını istemesi üzerine başladı.  Esed, rejimin desteğini alarak yükselen bazı işadamlarının kârlarından yolsuzlukla mücadele başlığı altında kesinti yapmaya başladı.
O tarihten bu yana Mahluf Suriye'deki evinde kalıyor. Moskova'nın Esed'den özellikle Suriye devletinin Moskova'ya olan borçlarını geri ödeyemediği için rejimin içindeki ve etrafındaki iş adamlarının yaptığı yolsuzluklarla mücadele etmesini istemesinin ardından yetkililerin baskısı altında olan Mahluf’un Rusya’nın koruması altında olduğu söyleniyor. Bununla birlikte Mahluf, ailesini yurt dışına ve büyük yatırımlarının olduğu Dubai'ye gönderdi.
Yine o tarihten beri Esed'in eşi Esma’nın, daha önce Mahluf'a özgü olan ve kendisine büyük kazançlar sağlayan yatırımları elde etmek için rejimi çevreleyen işadamları ve savaş zengini olarak tanımlanan bazı kişilerle çalıştığı haberleri yayıldı. Suriye’nin First Lady’si, söz konusu kişiler ve akrabaları (kuzenleri) aracılığıyla birkaç şirket kurdu. Sosyal medya üzerinden çeşitli mesajlar ve video kayıtları yayımlayan Mahluf, Esed'in çevresindekileri ‘savaş zengini’ olarak tanımlıyor.
Mahluf'un 14 Aralık'ta Facebook üzerinden ‘Hizmetkarından ülkenin Başkanına’ başlığıyla Esed'e gönderdiği son mektupta, “Savaş tüccarları, Suriye ekonomisinin tamamını kontrol etmek için otoriter, korkutucu ve yıkıcı yöntemler uygulamaya başladılar. Çok sayıda tüccarın ve sanayicinin yerini, korkunç bir hale gelen güvenlik örtüsü ile desteklenen savaş zengini dediğimiz birkaç kişi aldı. Mesele savaşın başında muhalifleri sınır dışı etmekten ibaret değildi. Artık rejim destekçilerinin rollerinin ele alınmasının zamanı geldi” ifadelerine yer verdi.
Mahluf, Esed’e hitaben, “2019 yılı başlarından bu yana savaş ağalarının davranışlarının ülkeye ne kadar zarar verdiğini ve derhal durdurulması gerektiğini, aksi takdirde bunun etkilerinin ülke için bir felaket olacağını söylüyoruz. Onların programlarına ve planlarına açıkça karşı çıkmaya ve onlara karşı durmaya başladık” dedi.



Gazze'deki Uluslararası Güç: Kimler katılacak ve kimler kontrol edecek?

İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nde çoğu kadın ve çocuk 70 bine yakın kişiyi katletti (Reuters)
İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nde çoğu kadın ve çocuk 70 bine yakın kişiyi katletti (Reuters)
TT

Gazze'deki Uluslararası Güç: Kimler katılacak ve kimler kontrol edecek?

İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nde çoğu kadın ve çocuk 70 bine yakın kişiyi katletti (Reuters)
İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nde çoğu kadın ve çocuk 70 bine yakın kişiyi katletti (Reuters)

İnci Mecdi

ABD, BM Güvenlik Konseyi'nden Gazze'de en az iki yıl süreyle uluslararası bir istikrar gücü konuşlandırma yetkisi talep ediyor. Uluslararası istikrar gücü, ABD Başkanı Donald Trump'ın eylül ayı sonunda sunduğu ve Gazze Şeridi'ndeki savaşı uzun vadede sona erdirmeyi amaçlayan 20 maddelik planının temel unsurlarından biri.

Amerikan medya kuruluşlarının incelediği taslak karara göre, uluslararası güç, silahlı örgütlerin “kalıcı olarak silahsızlandırılması” da dahil olmak üzere Gazze'deki silahsızlandırma sürecini temin etmek için İsrail ve Mısır ile iş birliği içinde çalışacak. Ayrıca Filistinli polis memurlarına eğitim ve destek sağlayacak, sivilleri koruyacak ve insani yardım koridorlarının güvenliğini sağlayacak. ABD’li yetkililere göre taslak, 15 üyeli konsey ve diğer uluslararası ortaklar arasında kapsamlı müzakerelerden geçmesi beklenen bir ön taslak. Nitekim şu anda tartışılıyor ve bu istişareler doğrultusunda revize ediliyor.

Silahsızlandırma sürecini temin etmenin yanı sıra, bir barış gücü değil, güvenliği sağlamaktan sorumlu bir yürütme organı olacak olan bu gücün, Gazze Şeridi'nin hem İsrail hem de Mısır ile olan sınırlarını güvence altına alması, sivilleri ve insani koridorları koruması ve yeni bir Filistin polis gücü yetiştirmesi öngörülüyor. Taslak, katılımcı ülkelere, Gazze Şeridi’nin geçici yönetimini üstlenmesi beklenen ve henüz kurulmamış olan “Barış Konseyi” ile iş birliği içinde, 2027 yılı sonuna kadar Gazze'de güvenliği sağlama konusunda geniş bir yetki veriyor. Yine taslak, bu gücün Mısır ve İsrail ile yakın istişare ve koordinasyon içinde olmasını da öngörüyor.

İsrail'in itirazı

Taslakta, önerilen uluslararası güce hangi ülkelerin katılacağı veya ne kadar askerle katkıda bulunacağı belirtilmedi. Ancak, istikrar gücüne katılmakla ilgilenen birçok Arap ve Arap olmayan devlet, BM'nin plana verdiği desteğin katılımları için ön koşul olduğunu ifade etti. ABD'nin BM misyonu, Independent Arabia'nın sorularına yanıt vermedi, ancak kaynaklar, ABD'nin talebi üzerine Gazze'de istikrarı sağlamak için uluslararası güce birkaç ülkenin katılmayı düşündüğünü belirtiyor.

Arap Amerikalılar Barış Komitesi Başkanı ve Gazze'de arabuluculuk yapan Bişara Bahbah, Independent Arabia'ya yaptığı açıklamada, İsrail'in Gazze'deki uluslararası istikrar gücüne hem Türkiye hem de Katar'ın katılmasına karşı çıktığını söyledi. ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio'nun, gücün misyonunun “İsrail'in kendini rahat hissettiği tarafları veya İsrail'in rahatlıkla iş yapabileceği ülkeleri içermesi gerektiği” yönündeki açıklamaları da bunu teyit ediyor. Ancak Rubio belirli bir ülke adı vermedi veya olası bir vetodan bahsetmedi.

Azerbaycan merkezli ANewsZ kanalının haberine göre, ABD, çatışmalar sona erdiğinde Gazze'nin güvenliğini sağlamayı ve insani yardımların ulaştırılması faaliyetlerini genişletmeyi amaçlayan bir misyona katılımı için Azerbaycan ile iletişime geçti. Bakü, hem İsrail hem de Filistin Ulusal Otoritesi ile diplomatik ilişkilere sahip. Kasım 2022'de Azerbaycan Meclisi, Tel Aviv'de bulunması şartıyla İsrail’de bir büyükelçiliğin açılmasını onaylamıştı.

Büyükelçilik, diplomatik temsilcilik ve Bakü'den bir büyükelçinin atanmasıyla Mart 2023'te resmen açıldı. Aynı zamanda Azerbaycan, 2022'nin sonlarında Batı Şeria'daki Ramallah'ta bir “temsilcilik ofisi” kurdu. Bu ofis, Azerbaycan'ın İsrail ile yakın ortaklık ile Filistinlilerle dayanışmayı sürdürmeye yönelik diplomatik stratejisini yansıtıyor.

İsrailli muhalif milletvekili ve Knesset Dışişleri ve Savunma Komitesi üyesi Moşe Tur-Paz, “Diğer ordulara böylesine önemli bir rol vermek soru işaretleri yaratıyor ve bu İsrail'in çıkarına olmayabilir.” dedi. “Hamas'ın Gazze'deki yönetimine son verme çabalarına diğer ülkelerin katılımının iyi bir şey olduğu doğru, ancak aynı zamanda İsrail için bir tehdit de oluşturabilir,” diye ekledi ve Türkiye gibi bir ülkenin Hamas ile yakın bağları olduğunu belirtti.

İsrail'in böyle bir güce hangi ülkelerin katılacağını ne ölçüde belirleyebileceği ise henüz belirsizliğini koruyor. Ancak, Kudüs merkezli bir düşünce kuruluşu olan Yahudi Halkı Politika Enstitüsü'nden Yaakov Katz, basına yaptığı açıklamada, “İsrail'in bakış açısından sorun, artık istediği gibi hareket edememesi ve bunun sonuçları olacak” yorumunu yaptı.

Mısır bir temel taş

Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığı analize göre Washington'da bulunan Demokrasileri Savunma Vakfı'ndan Heysem Hasaneyn yaptığı açıklamada, Mısır'ın Gazze'deki herhangi bir uluslararası gücün temel taşı olma ihtimalinin yüksek olduğunu ve Endonezya veya Azerbaycan gibi Arap olmayan Müslüman ülkelerin yanı sıra BAE, Ürdün ve Fas'ın da potansiyel katkıları olabileceğini belirtti.

Yeni bir Filistin polis gücünün eğitilmesi konusuna gelince, Mısır Başbakanı Mustafa Medbuli, ülkesinin Filistin güvenlik güçlerini eğitmeye başladığını açıkladı. Eylül ayında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada Medbuli, Mısır'ın “Gazze'ye uluslararası desteğin, sahada görev yapacak bir misyonu da kapsamasını memnuniyetle karşıladığını” belirtti. Bu misyonun yetkilerinin “Gazze ile Batı Şeria'da (Doğu Kudüs de dahil) bir Filistin devletinin kurulmasına giden süreci temsil eden tek bir siyasi paket kapsamında uluslararası güçlerin konuşlandırılması yoluyla, Güvenlik Konseyi tarafından belirlenmesinin” şart olduğunu da ifade etti.

Net bir çerçeve ve siyasi bir plan

Tel Aviv Üniversitesi Ulusal Güvenlik Çalışmaları Enstitüsü'nden gözlemciler, Gazze'nin geleceğinin yalnızca Kudüs'te veya Gazze Şeridi'nde değil, aynı zamanda Riyad, Abu Dabi, Ankara ve Doha'da da belirleneceğine inanırken, Körfez ülkelerinin Gazze'ye doğrudan müdahale konusunda çok istekli olmadıklarını belirtiyorlar. Nitekim savaş sırasında diplomatik çerçevelere verdikleri destek, sahada fiili bir katılımdan ziyade, İsrail’e çatışmayı sona erdirmesi ve siyasi süreci yeniden başlatması için baskı yapmayı amaçlıyordu.

Benzer şekilde, Hasaneyn de, Gazze'nin Hamas sonrası geleceği için net, ABD öncülüğünde bir çerçeve ve güvenilir bir siyasi plan olmadığı sürece Körfez ülkelerinin katılımının uzak bir ihtimal olduğunu belirtti ve “hiçbir Arap hükümeti Gazze'yi İsrail adına yönetiyormuş gibi görünmek istemiyor” dedi.

Hamas'ın silahsızlandırılması, Trump'ın ateşkes ve Gazze Şeridi'nin yeniden inşası için hazırladığı 20 maddelik planın temel meselelerinden biri olmaya devam ediyor; ancak Hamas bu adımı henüz tam olarak kabul etmedi. Hamas liderleri, tüm silahları bırakmanın teslim olmak anlamına geldiğini ve İsrail'e karşı silahlı mücadelenin hareketin ideolojisinin temel bir parçası olduğunu defalarca dile getirdiğinden, uluslararası gücün Gazze'de silahsızlanmayı nasıl gerçekleştireceği belirsizliğini koruyor.

İsrail Savunma Kuvvetleri ile Hamas unsurları arasında bir tampon bölge oluşturmak için “Sarı Hat” adıyla bilinen hat boyunca çokuluslu bir güç konuşlandırılması planlanıyor. ABD tampon bölgenin haritasını çıkarırken, İsrail önemli stratejik noktaların kontrolünü elinde tutacak. Bu arada, AP'ye göre, Ürdün, BAE ve Fas'ın yardımıyla Gazze'nin güneyinde ve kuzeyinde insani yardım bölgeleri kuruluyor.

İngiltere Ortadoğu ve Kuzey Afrika Bakanı Hamish Falconer, Trump’ın planının ikinci aşamasıyla ilgili birçok soru işareti olduğunu ve ilk aşamanın uygulanmasının henüz tamamlanmadığını söyledi. Falconer, Gazze'deki herhangi bir istikrar gücünün “BM Güvenlik Konseyi yetkisiyle desteklenmesinin” önemli olduğunu da vurguladı.


İsrail Savunma Bakanı Gazze Şeridi'ndeki tüm tünellerin yıkılması talimatını verdi

İsrail askerleri, Gazze Şeridi'nin kuzeyinde Hamas tarafından inşa edilen bir tünelden geçiyor... 15 Aralık 2023 (Reuters)
İsrail askerleri, Gazze Şeridi'nin kuzeyinde Hamas tarafından inşa edilen bir tünelden geçiyor... 15 Aralık 2023 (Reuters)
TT

İsrail Savunma Bakanı Gazze Şeridi'ndeki tüm tünellerin yıkılması talimatını verdi

İsrail askerleri, Gazze Şeridi'nin kuzeyinde Hamas tarafından inşa edilen bir tünelden geçiyor... 15 Aralık 2023 (Reuters)
İsrail askerleri, Gazze Şeridi'nin kuzeyinde Hamas tarafından inşa edilen bir tünelden geçiyor... 15 Aralık 2023 (Reuters)

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz bugün (Cuma), ordunun Gazze Şeridi'ndeki tüm Hamas tünellerini “son tünele kadar” imha etmesini ve ortadan kaldırması talimatını verdiğini açıkladı.

Katz, X hesabındaki mesajında şu ifadeleri kullandı:  “Tüneller olmazsa Hamas da olmaz.” Geçen ay Katz, Gazze'yi silahsızlandırma sürecinin sadece grupları silahsızlandırmakla sınırlı olmadığını, aynı zamanda Hamas'ın tünel ağının tamamen yok edilmesini de içerdiğini belirtmişti. Alman Haber Ajansı  DPA'ya göre, ordu İsrail kontrolündeki sarı bölgede tünellerin yıkımını  öncelik hale getirdi.

Görsel kaldırıldı.
İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz (DPA)

İsrail ordusı  İsrail'in kontrolündeki Gazze Şeridi'nin yüzde 53'ünü temsil eden sarı hattın doğu tarafında, Hamas unsurlarının tünellerde hala saklandığını tahmin ettiklerini belirtti.


Güvenlik Konseyi, Suriye Devlet Başkanı ve İçişleri Bakanı'na yönelik yaptırımları kaldırdı

TT

Güvenlik Konseyi, Suriye Devlet Başkanı ve İçişleri Bakanı'na yönelik yaptırımları kaldırdı

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

BM Güvenlik Konseyi, pazartesi günü Beyaz Saray'da ABD Başkanı Donald Trump ile görüşmesi planlanan Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'ya yönelik yaptırımları kaldırdı.

ABD tarafından dün hazırlanan bir karar tasarısı, Suriye İçişleri Bakanı Enes Hattab'a yönelik yaptırımları da kaldırdı.

Karar tasarısına 14 ülke destek verirken, Çin çekimser kaldı.

Güvenlik Konseyi, "Suriye'nin egemenliğine, bağımsızlığına, toprak bütünlüğüne ve ulusal birliğine tam saygı" taahhüdünü yineledi. Ayrıca, Suriye'nin tam, güvenli, hızlı ve engelsiz insani yardım erişimi sağlama ve terörizmle mücadele etme taahhüdünü memnuniyetle karşıladı. Güvenlik Konseyi kararı ayrıca, Suriye'nin "yabancı terörist savaşçıların" oluşturduğu tehdidi ele almasını, tüm Suriyelilerin insan haklarını korumasını, uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadele etmesini, geçiş dönemi adaletini ilerletmesini, kalan kimyasal silahları ortadan kaldırmasını ve kapsayıcı, Suriye liderliğinde bir siyasi süreç başlatmasını beklediğini belirtti.

ABD'nin BM Daimi Temsilcisi Mike Waltz, kararı memnuniyetle karşılayarak, "Konsey, bu metnin kabulüyle Suriye'nin yeni bir döneme girdiğine dair güçlü bir siyasi mesaj vermiştir" dedi. Çin ise oylamada çekimser kalırken, Çin Büyükelçisi Fu Cong, Suriye'de "kırılgan güvenlik durumundan" "faydalanabilecek" "yabancı terörist savaşçıların" varlığından özellikle endişe duyduğunu belirterek, Konsey'in durumu tam olarak değerlendirmemiş olmasından duyduğu üzüntüyü dile getirdi.

Suriye'ye Hoş Geldiniz

Suriye Dışişleri Bakanlığı ise Güvenlik Konseyi oylamasının ardından Suriye'ye ve halkına verdiği destekten dolayı ABD'ye teşekkürlerini iletti. Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani, "X" platformunda yaptığı paylaşımda, "Suriye, ABD ve dost ülkelere Suriye'ye ve halkına verdikleri destekten dolayı teşekkürlerini sunar" ifadesini kullandı. Şeybani, Suriye diplomasisinin "engelleri ortadan kaldırma ve daha açık ve istikrarlı bir Suriye geleceğine giden yolu açmada aktif varlığını ve istikrarlı ilerleme kaydetme yeteneğini" bir kez daha teyit ettiğini belirtti.

Eş-Şara'ya yönelik yaptırımların resmen kaldırılması büyük ölçüde sembolik nitelikte; zira benzer adımlar, başkanlık görevi sırasında Suriye dışına çıkmak zorunda kaldığı her seferinde atılmıştı. Varlık dondurma ve silah ambargosu da kaldırılacak. ABD Başkanı Donald Trump, eş-Şara'nın savaştan zarar görmüş ülkesinde barışa doğru "iyi ilerleme" kaydettiğini söylemesinin ardından, 10 Kasım'da Suriye Devlet Başkanı'nı görüşmeler için ağırlayacak.

sdfg
Trump ve Eş-Şara'nın geçen mayıs ayında Riyad'da gerçekleştirdiği görüşmeden (AP)

Bu, eş-Şara'nın Washington'a ilk ziyareti olsa da eylül ayında Birleşmiş Milletler'e yaptığı ve on yıllardır New York'ta BM Genel Kurulu'na hitap eden ilk Suriye devlet başkanı olduğu tarihi ziyaretinin ardından ABD'ye yapacağı ikinci ziyaret olacak. Geçtiğimiz yılın sonlarında yönettiği güçler tarafından Beşşar Esed'i deviren eş-Şara, mayıs ayında ABD başkanının bölge turu sırasında Riyad'da Trump'la ilk kez bir araya geldi. Washington, eş-Şara liderliğindeki silahlı grup Heyet Tahrir eş-Şam'ı geçen temmuz ayında terör örgütleri listesinden çıkardı. Şam, pazar günü yaptığı açıklamada, Suriye devlet başkanının Washington'da kalan yaptırımların kaldırılması, yeniden yapılanma ve terörle mücadele gibi konuları görüşeceğini belirtti.