Avrupa aşı üreticilerine davalarla baskı yapıyor

Aşı üreticileri Avrupa’nın talebini karşılayamıyor (EPA)
Aşı üreticileri Avrupa’nın talebini karşılayamıyor (EPA)
TT

Avrupa aşı üreticilerine davalarla baskı yapıyor

Aşı üreticileri Avrupa’nın talebini karşılayamıyor (EPA)
Aşı üreticileri Avrupa’nın talebini karşılayamıyor (EPA)

Avrupa ülkelerindeki çoğu sağlık sistemi, Avrupa Birliği’ndeki (AB) aşı tedarik zincirinin günbegün karşılaştığı engellerin yanı sıra İngiltere’de ortaya çıkan, daha hızlı yayılabilen türü veya mutasyonu nedeniyle giderek karmaşıklaşan ve tehlikeli hale gelen ezici bir salgın dalgasının ağırlığı altında inliyor. İngiltere’de ortaya çıkan yeni tür ile ilgili güncel verilere göre, bu tür sadece öncekinden daha hızlı yayılmakla kalmıyor ve 60 yaşın üzerindeki enfekte kişiler arasında daha ölümcül olabiliyor.
Avrupa Komisyonu günlerdir üye devletlere, Pfizer şirketinin aşılarının önümüzdeki haftalardaki tesliminde olacağını duyurduğu gecikmenin, bu yılın ilk çeyreğinin bitiminden önce telafi edileceğine dair güvence vermeye çalışıyor. Diğer yandan, Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, AstraZeneca şirketinin üst düzey yetkililerini, cumartesi günü yaptığı açıklamada belirttiği üzere söz verilen dozların yüzde 60’ından fazlasını önümüzdeki Mart ayı sonuna kadar teslim edememesine yol açan nedenlerin ayrıntılarını öğrenmek için salı günü Brüksel’de acil bir toplantıya davet etti.
Avrupa Komisyonu günlerdir, aşıların teslim edilmesindeki gecikmeden etkilenen bazı üye devletlerin, ilaç şirketlerine karşı, kendileriyle yapılan sözleşmelerin şartlarını yerine getirmeme, aşılama kampanyalarındaki gecikmeler nedeniyle halk sağlığına ve ülke ekonomisine zarar verme suçlamaları ile dava açılmasına yönelik baskıya maruz kalıyor.
İtalya Başbakanı Giuseppe Conte aşıların gelişindeki gecikmeyle ilgili haberlerin doğrulanmasının ardından, dün (Pazar) Sağlık Krizi Yönetim Komitesi ile acil bir toplantı yaptı. Başbakan toplantının sonunda, hükümetin bu yılın ilk çeyreğine yönelik, yarıya indirmesi beklenen aşılama planını yeniden gözden geçirmek zorunda olduğunu duyurdu. Hükümeti parlamentoda çoğunluk kriziyle karşı karşıya olan ve birkaç gün içinde görevinden alınabilecek olan Conte aşıların tesliminin gelişmesi ile ilgili şu ifadeleri kullandı:
“Aşıların teslimindeki gecikme hiçbir şekilde kabul edilemez. Bu, Komisyon tarafından imzalanan sözleşme şartlarının tehlikeli bir ihlalidir ayrıca üye ülkeler adına şirketler ile Avrupa Komisyonu arasında yapılan sözleşmelerde verilen taahhütlere dayanarak aşılama planını geliştiren İtalya’ya sağlık ve ekonomi açısından büyük zarar veriyor.”

Conte sözlerini şu ifadelerle sürdürdü:
“Hükümet, bu yılın ilk çeyreğinde vaat edilen aşı dozlarının miktarının düşürüldüğünü açıklayan iki şirkete, Pfizer ve AstraZeneca’ya karşı İtalyan mahkemelerinde dava açmaya karar verdi. Aşılarının henüz Avrupa İlaç Ajansı’ndan onay almadığının bilinmesi gerekiyor.”
Şarku’l Avsat’ın son iki günde konuştuğu Avrupa Komisyonu yetkilileri, vaat edilen aşı miktarlarının teslimatındaki gecikmenin, iki şirketin iddia ettiği gibi, üretim araçlarının değiştirilmesi ve geliştirilmesi gerekliliğinden değil, belirtilen zamana yetişecek şekilde üretim imkanları olmayan miktarlarda teslim edeceklerini belirten imza atmış oldukları veya belki de, aşı dozlarını daha yüksek fiyatlarla satmak için diğer yetkililerle veya ülkelerle sözleşme imzalamış olmalarına yönelik şüphelerin gerçekliğini de uzak bir ihtimal olarak görmüyor.
Avrupa’nın şimdiye kadar ki daha sert tutumu, Avrupa Komisyonu’nu, dozların üye ülkelere dağıtılmasında nüfuslarının yanı sıra aşı dağıtım imkanlarının göz önüne alınmasına yönelik ek bir standardı kabul etmeye ikna etmede başarısız olan ve aşılama kampanyalarında AB ülkeleri arasında ön saflarda yer alan İtalya'nın benimsediği tutumdur.
AB, ilaç şirketlerini aşı miktarlarını zamanında teslim etmeleri için anlaşmalara saygı göstermeleri konusunda zorunda olduklarını belirtti
AB Konseyi Başkanı Charles Michel ise salı günü yaptığı açıklamada, AB’nin ilaç şirketlerini aşı miktarlarını zamanında teslim etmeleri için imzalanan anlaşmalara saygı göstermesini zorunda tutmak amacıyla mevcut tüm yasal yollara başvuracağını söyledi.
Brüksel’deki Avrupalı ​​diplomatik kaynaklara göre, Fransa, Almanya ve İspanya’nın sadece diğer şirketler üzerinde önleyici bir baskı oluşması ve önümüzdeki aylarda benzer sürprizlerin yaşanmaması için bile, söz konusu iki şirket hakkında mahkemeye başvurarak İtalya örneğini takip etmeleri muhtemel görünüyor. Komisyon ise üye devletlere, üretici firmalar ile imzalanan sözleşmelerin aşı dozlarının üçer aylık miktarlarda teslim edilmesini içerdiği bu nedenle ertelenen miktarların belirlenmesi için yılın ilk çeyreğinin sonuna kadar beklenmesi gerektiğini belirterek mahkemeye başvurmadan önce dikkat olma ve bekleme çağrısında bulundu.
Avrupa Komisyonu uzmanları, vaat edilen aşı miktarlarının teslimatındaki gecikme sebebiyle, çoğu üye ülkenin, yılın ilk yarısının sonuna kadar doktorların, sağlık çalışanlarının, 80 yaş üzeri kişiler ve belki de 75 yaş üzeri ve kronik hastalıklardan muzdarip olan kişilerle sınırlı olan aşılama kampanyalarında belirlediği hedefleri düşürmek zorunda kalacaklarını ve yılın ilk yarıyılında aşılanması planlanan 60 yaş üstü öğretmenler, güvenlik güçleri mensupları ve tutuklular ise ikinci aşamayı beklemek zorunda kalacaklarını öngörüyorlar.
Avrupa İlaç Ajansı (EMA) vaat verilen dozların teslim edilmesindeki gecikmeyi telafi etmek için ulusal fabrikalara başvurulabileceğini belirtti ancak fabrikaların bu yeni aşıları üretmek için gerekli ekipman, cihaz ve malzemelerle donatılması için en az beş aylık bir süre gerektiriyor.
AB ülkelerinde aşı kampanyalarında aksamaya neden olan, aşıların gelişini geciktirmelerden, korunmalarının sağlanmasındaki zorluklara ve dağıtımları için yeterli teknik imkanların olmamasına kadar tüm engel ve zorlukların yanı sıra, bazı ülkeler onaylanmış sağlık önceliklerine uygun olarak aşı dağıtımı için belirlenen süreleri ve standartları aşılması konusunda artan ihlallerle karşılaşıyorlar.
İtalya’da aşılama kampanyalarını denetiminden sorumlu polis teşkilatı, Sicilya’nın başkenti Palermo şehri gibi ülkenin güney bölgelerinde dağıtılan aşıların yüzde 25’inin yüksek risk altındaki birinci grupta yer almayan kişilere verildiğini tahmin ediyor.
İspanyol Ordusu Genelkurmay Başkanı General Miguel Angel Villaroya kendisinin ve komutasındaki bazı kıdemli subayların öncelikli olmadıkları halde aşı yaptırmaları ortaya çıkması üzerine cumartesi günü istifasını sunduğunu bildirildi.



Israel Hayom: Kushner ve İsrail, Trump'ın planının başarısız olması durumunda Gazze için ‘acil durum planları’ üzerinde çalışıyor

Beyaz Saray Danışmanı Jared Kushner (Reuters)
Beyaz Saray Danışmanı Jared Kushner (Reuters)
TT

Israel Hayom: Kushner ve İsrail, Trump'ın planının başarısız olması durumunda Gazze için ‘acil durum planları’ üzerinde çalışıyor

Beyaz Saray Danışmanı Jared Kushner (Reuters)
Beyaz Saray Danışmanı Jared Kushner (Reuters)

Israel Hayom gazetesi, Beyaz Saray Danışmanı Jared Kushner ve İsrail ordusunun, ABD Başkanı Donald Trump'ın Gazze Şeridi için hazırladığı planın başarısız olması durumunda uygulanacak acil durum planları geliştirmek için birlikte çalıştıklarını bildirdi.

Haberde, Kushner'ın bu hafta İsrailli bir kaynağa Gazze için alternatif bir plan üzerinde çalıştığını söylediği, Hamas'ın silahsızlandırılmasıyla ilgili karmaşıklıklara ve Gazze Şeridi'ne asker göndermeye istekli ülke bulmanın zorluğuna işaret ettiği belirtildi.

Şarku’l Avsat’ın Times of Israel'den aktardığına göre İsrail Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir geçen hafta yapılan güvenlik kabinesi toplantısında ordunun Trump'ın planına alternatif bir plan hazırladığını ve ‘yakında bakanlara sunacağını’ söyledi.

Trump'ın Gazze Şeridi'nde ateşkes ve savaşın sona erdirilmesi planının ikinci aşamasına geçiş konusunda halen belirsizlik var ve bu da çatışmaların yeniden başlamasına dair endişeleri artırıyor.

İsrail, kalan dört rehine cesedinin teslim edilmesi, Gazze Şeridi'nin yönetimi konusunda net adımlar atılması, Filistinli grupların silahlarının teslim edilmesi ve kontrolü altındaki bölgelerde yeniden inşa sürecinin başlatılması konusunda ısrarcı. Bu konular, İsrail'in sarı hattın gerisine çekilmesinin tamamlanmasıyla temel olarak bağlantılı.

İsrail'in bu tutumuna karşılık, Hamas ve İslami Cihad hareketlerinden kaynaklar, mevcut durumun devam etmesinin İsrail’in savaşı sürdürme hedeflerine hizmet ettiğini değerlendiriyor. Özellikle, İsrail güçlerinin Gazze’nin yüzde 53’ünden fazlasını (sarı hat olarak adlandırılan ilk çekilme hattının gerisindeki bölgeleri) kontrol etmesi, Refah Sınır Kapısı’nı kapatması ve insani yardımların girişini sınırlaması, bu kanaati güçlendiriyor.


Barrack: Suriye, DEAŞ, Hizbullah ve DMO'nun ortadan kaldırılmasına katkıda bulunacak

ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack (DPA)
ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack (DPA)
TT

Barrack: Suriye, DEAŞ, Hizbullah ve DMO'nun ortadan kaldırılmasına katkıda bulunacak

ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack (DPA)
ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack (DPA)

ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack bugün yaptığı açıklamada, Şam’ın DEAŞ’la Mücadele Uluslararası Koalisyonu’na (DMUK) katılmasının ardından DEAŞ’ın kalıntıları ile İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO), Hamas ve Hizbullah gibi yapıların ‘terör ağlarını çökertme’ çabalarına katkı sağlayacağını duyurdu.

Barrack’ın açıklamaları, Washington liderliğindeki DMUK’un dün gece, Suriye’nin koalisyonun 90. üyesi olarak resmen aralarına katıldığını açıklamasının hemen ardından geldi. Bu adım, Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera’nın pazartesi günü Beyaz Saray’a gerçekleştirdiği tarihi ziyaret sırasında kararlaştırıldı. Söz konusu adım, Suriye’nin cihatçı geçmişinden kopuşu simgeliyor.

Barrack, X platformunda yaptığı paylaşımda, “Şam artık aktif olarak DEAŞ’ın kalıntıları, DMO, Hamas, Hizbullah ve diğer terör ağlarına karşı mücadelede bize yardımcı olacak. Uluslararası barış çabalarında kararlı bir ortak olarak yer alacak” ifadelerini kullandı.

Ziyaret öncesinde ABD cuma günü Şera’yı terör listelerinden çıkardı. Bu adım, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin de kendisine uyguladığı yaptırımları kaldırmasının hemen ardından geldi.

Barrack, Şera’nın ziyaret sırasında ‘DMUK’a katılma taahhüdü verdiğini’ ve bunun Suriye’nin bir zamanlar terör kaynağı olmasından, terörle mücadelede bir ortak hâline geçişini simgelediğini belirtti.

İran, 2011’deki barışçıl protestoların şiddetle bastırılmasının ardından DMO aracılığıyla Beşşar Esed rejimine kritik destek sağladı. Lübnan merkezli Hizbullah gibi müttefik gruplarla birlikte askeri müdahalesi ve ardından Rusya’nın hava desteği, sahadaki güç dengelerini Esed lehine değiştirdi. İran, Esed rejimi 2024’te devrilene kadar Suriye’de güçlü bir askeri varlık sürdürdü.

ABD ise 2014’te kurduğu DMUK kapsamında Suriye ve Irak’ta asker konuşlandırıyor. DMUK, örgütün iki ülkede geniş alanları ele geçirmesinin ardından 2017’de Irak’tan, 2019’da ise Suriye’den tamamen temizlenmesini sağladı. Bu mücadelede, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) öncü rol oynadı ve DMUK tarafından desteklendi.

ABD’nin Ankara Büyükelçisi de olan Barrack, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı bir paylaşımda, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ve Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan eş-Şeybani arasında ‘önemli bir toplantı’ yapıldığını duyurdu.

Barrack, “Bir sonraki aşama için yol haritası belirlendi. Bu aşama, SDG’nin Suriye’nin yeni ekonomik, savunma ve sivil yapısına entegrasyonunu içeriyor” dedi.

SDG lideri Mazlum Abdi, ekim ayında AFP’ye verdiği röportajda, geçiş yönetimi ile güçlerinin Savunma ve İçişleri bakanlıklarına entegrasyonu konusunda ‘ön anlaşma’ sağlandığını açıklamıştı.

Abdi, salı günü X platformunda yaptığı paylaşımda, Suriye’nin DMUK’a katılmasını memnuniyetle karşıladı ve bunu ‘örgütün kalıcı şekilde yenilgiye uğratılmasına ve bölgeye yönelik tehdidinin ortadan kaldırılmasına yönelik ortak çabaları güçlendiren kritik bir adım’ olarak nitelendirdi.

Abdi ayrıca, Barrack ile yaptığı görüşmede, Şera’nın Washington ziyareti kapsamında SDG’nin Suriye devletine entegrasyon sürecini hızlandırma taahhüdünü teyit ettiğini belirtti.


Paris, İsrail'in gerilimi tırmandırması ve Hizbullah'ın söylemleri karşısında endişeli

Fransız Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Toulouse'da Fransız Uzay Komutanlığı'nın açılışı öncesi 101 Hava Üssü'nü ziyaret etti, 12 Kasım 2025 (AFP)
Fransız Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Toulouse'da Fransız Uzay Komutanlığı'nın açılışı öncesi 101 Hava Üssü'nü ziyaret etti, 12 Kasım 2025 (AFP)
TT

Paris, İsrail'in gerilimi tırmandırması ve Hizbullah'ın söylemleri karşısında endişeli

Fransız Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Toulouse'da Fransız Uzay Komutanlığı'nın açılışı öncesi 101 Hava Üssü'nü ziyaret etti, 12 Kasım 2025 (AFP)
Fransız Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Toulouse'da Fransız Uzay Komutanlığı'nın açılışı öncesi 101 Hava Üssü'nü ziyaret etti, 12 Kasım 2025 (AFP)

Paris, Lübnan’da Hizbullah'ın silahsızlandırılması ve seçim yasası konusunda iç bölünmelerin yanı sıra İsrail’in her gün tekrarlanan tehditleri, Lübnan topraklarına yönelik hava ve topçu saldırıların ortasında ülkenin karşı karşıya kaldığı ve giderek artan riskleri hissediyor.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, bu durum karşısında Ortadoğu ve Kuzey Afrika'dan Sorumlu Danışmanı Anne-Claire Legendre’yi dün iki günlük bir ziyaret için Beyrut'a göndermeye kararı aldı. Legendre, yürütme ve yasama organlarıyla çeşitli toplantılar yaparak gelişmeler hakkında daha fazla bilgi edinecek. Ayrıca Elysee Sarayı’ndan kaynaklar tarafından kimlikleri açıklanmayan bazı askeri yetkililerle de görüşmeler gerçekleştirecek.

Ancak, Lübnan Ordu Komutanı General Rudolf Heykel ve yaklaşık bir yıldır yürürlükte olan İsrail ile Hizbullah arasındaki ateşkes anlaşmasını denetleyen mekanizmada ülkesini temsil eden Fransız General Valentin Siller de görüşülecek askeri yetkililer arasında olabilir.

Legendre Suriye’ye de gidecek

Legendre, Lübnan’dan sonra Suriye'yi de ziyaret edecek. Suriye’yi ilk kez ziyaret edecek olan Legendre, Arapça'yı akıcı bir şekilde konuşuyor. Fransa Dışişleri Bakanlığı sözcüsü olarak atanmadan önce ülkesinin Kuveyt Büyükelçiliği görevini üstlenen Legendre, 2023 yılı sonlarında Macron'un danışmanı olarak Elysee Sarayı'na geçiş yaptı.

Legendre’in ziyareti, Ekonomi Bakanlığı yetkilisi Jacques Delage'ın bu ayın ilk haftasında Lübnan'ı ziyaret etmesinden sadece birkaç gün sonra gerçekleşti. Delage'ın görüşmeleri ekonomik ve mali konulara odaklanmıştı. Hatırlanacağı üzere Macron, Lübnan ekonomisini desteklemek için yıl sonuna kadar Paris'te bir konferans düzenleyeceğini birkaç kez açıklamıştı.

Macron’un konferans sözü

Ancak, Lübnan’ın yasal ve operasyonel olarak başta Lübnan’ın bankacılık sisteminin yeniden yapılandırılmasına ilişkin yasa olmak üzere gerekli acil reformları gerçekleştirmeden ve Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası ile acil ekonomik ve mali konularda nihai bir anlaşmaya varmadan önce söz verilen konferansın gerçekleşmeyeceği anlaşılmıştı. Ayrıca, Suudi Arabistan'da düzenlenmesi muhtemel olan Lübnan ordusunu desteklemeye yönelik konferans için henüz kesin bir tarih belirlenmedi.

Resmi çevreler Legendre’in ziyareti sırasında ekonomik konuları ele alacağını doğrularken, özellikle siyasi ve güvenlik konuları ile İsrail'in tekrarlanan gerilimi tırmandırma tehditlerinin nasıl önlenebileceği konusunun başlıca gündem maddeleri olacağını söyledi. Hizbullah, genel sekreteri Şeyh Naim Kasım'ın son konuşmasında da yinelediği gibi, silahsızlanmayı kategorik olarak reddediyor.

Fransa’nın endişesi

Paris, sınırda ve Lübnan'ın güneyinde yaşanan gerginliğin tırmanmasından duyduğu endişeyi gizlemiyor. Fransa ve İsrail arasında, Fransa ve Suudi Arabistan'ın öncülüğünde düzenlenen iki devletli çözüm konulu uluslararası konferans öncesinde ve sırasında zirveye ulaşan gerginlik döneminin ardından, iki taraf arasındaki ilişkiler sakin bir döneme girdi. Üç Fransız subayın ABD liderliğinde Gazze Şeridi’ndeki ateşkesi izleyen Batılı askeri gruba dahil olması da bu sakinliğin bir göstergesiydi.

er4
Geçtiğimiz pazar günü el-Beyseriyye beldesi yakınlarında bir insansız hava aracından (İHA) atılan füzenin isabet etmesi sonucu hayatını kaybeden aracın enkazını kaldıran işçiler. İsrail, sürücünün Hizbullah üyesi olduğunu iddia etti (AFP)

Ancak Paris, İsrail üzerinde etkisinin sınırlı olduğunu biliyor. Bunun yanında Paris’in İran ile ilişkilerinde son zamanlarda iyileşme görüldü. Yaklaşık bin gün hapiste tutulan Fransız rehineler Cécile Kohler ve Jacques Paris'in serbest bırakılması ve İran vatandaşı Mahdieh Esfandiari’nin hapisten çıkmasının da bunda payı büyük. Bu gelişmeler, önümüzdeki haftalarda gerçekleşmesi beklenen bir takasın önünü açtı. Ayrıca Paris, Hizbullah ile ilişkilerini hiçbir zaman kesmedi. Fransa’nın eski Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, Lübnan'a yaptığı son ziyaret sırasında Beyrut'ta yetkililerle bir araya geldi. Fransa'nın, İran'ı ABD ve genel olarak Batı ile gergin ilişkilerinde Lübnan'ı pazarlık kozu olarak kullanmamaya ikna etmek için Tahran ile olan bağlantılarını kullanabileceği düşünülüyor. Le Drian, Lübnan'da son zamanlarda yayılan söylentilerin aksine, Cumhurbaşkanı Macron'un Lübnan Özel Temsilcisi olmaya devam ediyor. Elysee Sarayı kaynakları, Legendre’in görevinin Le Drian'ın çalışmalarını desteklemek olduğunu, onun yerini almak olmadığını belirtti.

Fransa’nın hırsı

Burada Paris'in, Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Görev Gücü’nün (UNIFIL) görev süresinin uzatılmasında önemli bir rol oynadığını belirtmekte fayda var. UNIFIL'e en büyük askerî katkıyı sağlayan ülke olan Fransa, bu uluslararası gücü, güneydeki güvenlik ve istikrarın korunmasında önemli bir faktör ve Lübnan ordusu ile iş birliği içinde BMGK kararlarını uygulayan bir taraf olarak görüyor. Paris, diğer Ortadoğu ve Arap ülkelerinde azalan etkisinin bir kısmını hala koruduğu Lübnan'ın egemenliği, güvenliği ve istikrarına olan bağlılığını vurgulama konusunda oldukça hırslı. Lübnan, Fransa'nın iyi bilinen tarihi bağları olan ve endişe listesinin en üstünde yer alan ülke olmaya devam ediyor.

rtg
İsrail'in 6 Kasım'da gerçekleştirdiği hava saldırısında Sur kentindeki bir bina yıkıldı (Reuters)

Paris, Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn’ın Bulgaristan ziyareti sırasında kamuoyuna açıkladığı gibi, ateşkesi izleme mekanizmasının eksikliklerine ve Lübnan'ın İsrail'in Lübnan'a yönelik günlük ve şiddetli saldırılarını durdurma talebine yanıt verememesine rağmen, bu mekanizmanın rolünün halen çok önemli olduğunu düşünüyor. Bununla birlikte Fransa, İsrail'in Paris'in çabaları ve özellikle Washington'ın İsrail'e uyguladığı baskı sayesinde durdurulan Hizbullah'a karşı açık savaşı yeniden başlatmasından çekiniyor. Lübnan ile Fransa arasındaki özel ilişkiye rağmen, Fransız yetkililer Lübnanlı yetkililerin siyasi, güvenlik, ekonomik ve mali alanlardaki performansından duydukları hayal kırıklığını gizlemiyorlar. Legendre’in Lübnan'daki olayların gidişatı ve sorunlarına çözüm bulmak için dış güçlere güvenmek yerine daha fazla inisiyatif ve cesaret gösterilmesi gerektiği konusundaki Fransız yetkililerin endişelerini gizlemekten kaçınacağına şüphe yok.