Aşı tedarikinde sorun yaşayan AstraZeneca: "Olmak istediğimiz yerden 2 ay gerideyiz"

(İHA)
(İHA)
TT

Aşı tedarikinde sorun yaşayan AstraZeneca: "Olmak istediğimiz yerden 2 ay gerideyiz"

(İHA)
(İHA)

İngiliz-İsveç ortaklı ilaç şirketi AstraZeneca'nın CEO'su Pascal Soriot, koronavirüs aşısının tedarikinde yaşanan sorunlara yönelik tepkiler üzerine yaptığı açıklamada, sorunun çözülmesi için 7/24 çalışıldığını belirterek, "Olmak istediğimiz yerden 2 ay gerideyiz" dedi.
Avrupa Birliği (AB), dün İngiliz-İsveç ortaklı ilaç şirketi AstraZeneca'nın Avrupa ülkelerine daha önce planlanandan daha az koronavirüs aşısı teslim edeceğine ilişkin açıklamasına tepki göstermişti. AB ülkelerinde aşı tedarikinde yaşanan gecikme ve kısıtlamaların ciddi bir sorun haline gelmesi üzerine yaşanan aşılama krizi devam ederken, AstraZeneca'dan konuyla ilgili açıklama geldi. AstraZeneca CEO'su Pascal Soriot, ekibinin "aşının üretimiyle ilgili birçok sorunu çözmek için 7/24 çalıştığını" ifade etti. Aşı programının "temelde olmak istenilen yerden 2 ay geride" olduğunu belirten Soriot ayrıca, AB'nin anlaşmayı imzalamaya yönelik geç kararının arzla ilgili sıkıntıları çözmek için sınırlı bir süre sunduğuna dikkat çekti. Soriot, İngiltere ile AB'den 3 ay önce anlaşma imzalandığını ve aksaklıkların giderilmesi için daha fazla zaman verildiğini vurguladı. Biri Hollanda'da, diğeri Belçika'da olmak üzere 2 tesiste aşı üretiminin arttırılmasında sorunlar yaşandığını söyleyen Soriot, "Her türlü sorunu gerçekten çözmeniz gereken ilk aşamada, karmaşık bir durum. Bu sorunları çözdüğümüze inanıyoruz, ancak temelde olmak istediğimiz yerden 2 ay gerideyiz" ifadelerini kullandı.

"Avrupa'ya milyonlarca doz göndermeyi planlıyoruz"
İngiltere ile tedarik zincirinde de buna benzer sorunlar yaşadıklarını vurgulayan Soriot, "Ancak İngiltere ile anlaşma, AB ile aşı anlaşmasından 3 ay önce imzalandı. İngiltere'de yaşadığımız tüm aksaklıkları gidermek için fazladan 3 ayımız oldu. Daha iyisini yapmak ister miydim? Elbette. Ama biliyorsunuz, şubat ayında teslim etmeyi planladığımız şeyi teslim edersek, bu küçük bir miktar değil. Avrupa'ya milyonlarca doz göndermeyi planlıyoruz, küçük değil" diye konuştu.
Soriot ayrıca AstraZeneca'nın Oxford Üniversitesi ile koronavirüsün Güney Afrika'da mutasyona uğrayan türünü hedef alacak bir aşı üzerinde çalıştığını da duyurdu.
AstraZeneca'nın koronavirüse karşı geliştirdiği aşı, İngiltere'de halihazırda kullanılıyor ancak henüz AB tarafından onaylanmadı. Söz konusu aşıya Avrupa İlaç Ajansı'nın (EMA) bu ayın sonunda yeşil ışık yakması bekleniyor. AB ile AstraZeneca ağustos ayında 100 milyon doz ek seçenekle 300 milyon doz aşı için anlaşma imzalamıştı. AB, aşıya onay verilir verilmez teslimatın hemen başlayacağını ve mart ayına kadar 27 ülkeye yaklaşık 80 milyon dozun ulaşacağını umuyordu.
AstraZeneca’nın Avrupa ülkelerine daha önce yapılan anlaşmada belirlenenden daha az miktarda doz teslim edeceğini duyurmasının ardından AB Komisyonu'nun Sağlıktan Sorumlu Üyesi Stella Kyriakides, AB için "yeni takvimin kabul edilemez" olduğunu söylemişti. Kyriakides, AstraZeneca’ya dozların planlanan miktarda bir an önce teslim edilmesi için çağrıda bulunmuş, sözleşmenin şartlarının tam olarak yerine getirilmesini talep etmişti.



Tayland'da uyarıcı madde kullanımına dair 4 bin yıllık kanıt bulundu

Betel cevizi, enerji ve rahatlama hissi vermesiyle biliniyor (Piyawit Moonkham)
Betel cevizi, enerji ve rahatlama hissi vermesiyle biliniyor (Piyawit Moonkham)
TT

Tayland'da uyarıcı madde kullanımına dair 4 bin yıllık kanıt bulundu

Betel cevizi, enerji ve rahatlama hissi vermesiyle biliniyor (Piyawit Moonkham)
Betel cevizi, enerji ve rahatlama hissi vermesiyle biliniyor (Piyawit Moonkham)

Bilim insanları uyarıcı bir madde olan betel cevizinin kullanımına dair en eski kanıtı buldu. Tayland'daki 4 bin yıllık insan kalıntılarında keşfedilen maddenin, ritüel amaçlar taşıdığı düşünülüyor.

Palmiye ailesinden olan betel cevizi ağacı, Güneydoğu Asya ve Pasifik Adaları'nda yetişiyor. Yaprakları ve kireçtaşı macunuyla çiğnenerek tüketilen ceviz, dişte koyu, kırmızımsı kahverengi veya siyah lekeler bırakıyor. 

Kişiye uyanıklık, enerji, öfori ve rahatlama hissi veren bu psikoaktif madde, Tayland'ın kentlerinde artık kullanılmasa da kırsal bölgelerinde hâlâ yaygın. Kafein, alkol ve nikotinden sonra dünya genelinde en çok kullanılan 4. psikoaktif madde olduğu tahmin ediliyor.

Uluslararası bir araştırma ekibi Tunç Çağı Taylandı'ndan kalma 4 bin yıllık diş örneklerini inceleyerek betel cevizinin tüketimine dair en eski kanıtları ortaya çıkardı. 

Bölgedeki arkeolojik kazı alanlarında betel cevizi kabukları, bazı iskeletlerde bu bitkiyi çiğnemenin göstergesi olabilecek kahverengi veya siyah lekeli dişler bulunmuştu. 

Ancak hakemli dergi Frontiers in Environmental Archaeology'de yayımlanan yeni çalışmada, maddenin her zaman dişlerde leke bırakmadığı tespit edildi. 

Bilim insanları kazı alanı Nong Ratchawat'taki 6 kişiye ait kalıntılardan toplam 36 diş örneği alarak bunları sıvı kromatografi-kütle spektrometrisi adlı bir yöntemle inceledi. 

Dişlerin hiçbirinde bitkinin kullanımını işaret eden koyu renkler yoktu ancak bir kadından alınan üç örnekte, betel cevizindeki ana psikoaktif bileşenler olan arekolin ve arekaidin saptandı.

Araştırmacılar diş taşında bu bileşiklerin bulunmasının, uzun süreli kullanım anlamına geldiğini belirtiyor. 

Bilim insanları maddeyi hâlâ kullanan kişilerle yaptıkları görüşmelere dayanarak betel cevizi çiğnemenin birtakım geleneksel inançla bağlantılı olabileceğini düşünüyor. 

Makalenin yazarlarından Piyawit Moonkham "İnsanlar betel cevizini özellikle hasat mevsiminde, tanrılardan pirinç ekimi ve çeltik tarlaları için yardım istemek amacıyla ruhlara adak olarak kullanıyordu" diyerek ekliyor:

Geleneksel bitki kullanımının kültürel bağlamını daha geniş bir şekilde anlamak istiyoruz. Psikoaktif, tıbbi ve törensel bitkiler genellikle uyuşturucu gibi görülse de binlerce yıllık kültürel bilgi, manevi uygulama ve topluluk kimliğini temsil ediyor.

Ağız sağlığına verdiği zarardan dolayı Tayland'da 1940'lardan itibaren yoğun bir şekilde engellenmeye çalışan betel cevizi, kırsal bölgelerde hâlâ popüler olsa da şehirlerde ve genç nesiller arasında yaygın değil. 

Chiang Mai Üniversitesi'nden Moonkham bu nedenle bitkiyle ilgili çalışmaların çoğunlukla olumsuz etkilerine odaklandığını söylüyor. Ancak yeni çalışmanın, betel cevizinin kültürel önemine ışık tutabileceğini umuyor.

Moonkham maddenin etkileri hakkında da şu ifadeleri kullanıyor:

Ben de denedim ve tüm vücudu rahatlatırken bazı duyuları harekete geçiriyor... Sanırım kahve veya tütün içtiğimizde verdiğimiz tepkiyle aynı.

Independent Türkçe, IFLScience, Scimex, CNN, Frontiers in Environmental Archaeology