Uzmanlar yanıtladı: Her yıl yüzlerce kişiyi ısıran yılanların insanlarla ne derdi var?

Uzmanlara göre insanlar, zehirli olmayan yılanlarla birlikte yaşamayı öğrenmeli, zehirli yılanları ise kışkırtmamalı (Pixabay)
Uzmanlara göre insanlar, zehirli olmayan yılanlarla birlikte yaşamayı öğrenmeli, zehirli yılanları ise kışkırtmamalı (Pixabay)
TT

Uzmanlar yanıtladı: Her yıl yüzlerce kişiyi ısıran yılanların insanlarla ne derdi var?

Uzmanlara göre insanlar, zehirli olmayan yılanlarla birlikte yaşamayı öğrenmeli, zehirli yılanları ise kışkırtmamalı (Pixabay)
Uzmanlara göre insanlar, zehirli olmayan yılanlarla birlikte yaşamayı öğrenmeli, zehirli yılanları ise kışkırtmamalı (Pixabay)

Avustralya'nın Queensland eyaletinde yılanlar her yıl bine yakın insanı ısırıyor. Uzmanlar iklim değişikliği ve ormanlık alanların yerleşime açılması nedeniyle yerleşimcilerin yılanlarla daha sık karşılaşacağını ve buna alışması gerektiğini söylüyor.
Queensland'de geçen yıl 872 yılan saldırısı kaydedildi. 2021'in yalnızca ilk 22 gününde de 30 saldırı vakası yaşandı. Queensland Ambulans Servisi istatistikleri, 10 ısırığın 9'unun, yurttaşların evlerinde ve bahçelerinde meydana geldiğini gösteriyor.
Queensland Üniversitesi biyoloğu Bryan Fry, saldırı vakalarının bu denli fazla olmasının, insanın çevresel etkilerinden kaynaklandığını ifade etti. Fry'a göre iklim değişikliği ve insanların yılanların yaşam alanlarına girmesi nedeniyle, insanların yılanlarla yolları daha fazla kesişiyor.
Doç. Dr. Fry, iklimdeki ısınmanın soğukkanlı yılanların aktif kaldığı süreyi uzattığını ve geceleri daha fazla hareket etmelerine neden olduğunu belirtti.
Yılan saldırıları artık her yıl daha erken başlıyor. Örneğin ağustos ayında yılanların nadiren ısırdığı yerlerde bu vakalar, artık seyrek değil.
Isırıkların yarısının insanların yılanları öldürmeye veya yerini değiştirmeye çalıştığı sırada meydana geldiğini aktaran Fry, "İnsanlar çok daha büyük hayvanlardır ve yılanlar bizi yırtıcı hayvan olarak görür" diye konuştu.
Bize bakıp, ‘Bunu yemeliyim' diye düşünmezler. ‘Bu beni yer' diye düşünürler. Aslında kavgayı yılanlar başlatmaz ama bitirenler onlardır.
İnşa edilen konutların, yılanların yaşam alanlarını yok ettiğini ve onları kentlere sürüklediğini aktaran Fry'a göre, sıcak ve daha kurak havalar da bu hayvanları gölgeye ve arka bahçelerdeki havuzlara veya köpeklerin su kaplarına çekiyor.
Whitsunday Adası'nda yaşayan profesyonel yılan yakalayıcısı Kylee Gray de saldırıların yerleşik alanlardan ziyade yerleşime yeni açılan alanlarda görüldüğünü ifade etti.
İnsanlar, yerleşime açacakları alanları temizliyor ve yılanların hepsini dışarı atıyor. Sonra yılanlar su ya da üreyecekleri bir alan bulmak için geri geldiğinde kendilerini yabancı bahçelerde veya evlerde buluyor.
Australian Geographic'in aktardığına göre yılan yakalayıcılar, kendilerini arayıp yardım isteyenlerin hayvandan uzak durmasını ve mümkünse fotoğrafını çekip kendilerine atmasını istiyor.
Uzmanlar bu sayede görevlilerin, söz konusu türü belirleyebileceğini ve uzaklaştırılması gerekip gerekmediğini anlayabileceğini aktarıyor.
Zira Gray'e göre insanların zehirli olmayan yılanlarla birlikte yaşamayı öğrenmeli. Tehlikeli yılanlara karşı da paniğe kapılmamalı ve bu hayvanları kışkırtmamalı.
 
Independent Türkçe, Australian Geographic



Deepfake videoları tespit etmek giderek zorlaşıyor: Artık gerçekçi kalp atışları var

Kişilerin rızası ve bilgisi dışında üretilen deepfake görüntüler endişe yaratıyor (Reuters)
Kişilerin rızası ve bilgisi dışında üretilen deepfake görüntüler endişe yaratıyor (Reuters)
TT

Deepfake videoları tespit etmek giderek zorlaşıyor: Artık gerçekçi kalp atışları var

Kişilerin rızası ve bilgisi dışında üretilen deepfake görüntüler endişe yaratıyor (Reuters)
Kişilerin rızası ve bilgisi dışında üretilen deepfake görüntüler endişe yaratıyor (Reuters)

Deepfake videoların gelişmiş saptama yöntemlerini yanıltabildiği ve her geçen gün daha gerçekçi hale geldiği tespit edildi. 

Bir kişinin yüzünün ya da vücudunun dijital olarak değiştirilmesiyle oluşturulan deepfake videolar endişe yaratmaya devam ediyor. 

Bu videolar gerçek bir kişinin görüntüsünün yapay zeka kullanılarak değiştirilmesiyle yapılıyor. Aslında bu teknoloji, kullanıcıların yüzünü kediye dönüştüren veya yaşlandıran uygulamalar gibi zararsız amaçlarla da kullanılabiliyor.

Ancak insanların cinsel içerikli videolarını üretmek veya masum insanlara iftira atmak için de kullanılabilmesi ciddi bir sorun teşkil ediyor.

Bu videoların sahte olup olmadığını anlamak için kullanılan gelişmiş yöntemlerden biri kalp atışlarını izlemek. 

Uzaktan fotopletismografi (rPPP) adlı araç, deriden geçen ışıktaki küçük değişiklikleri tespit ederek nabzı ölçüyor. Nabız ölçen pulse oksimetreyle aynı prensiple çalışan bu araç, çevrimiçi doktor randevularının yanı sıra deepfake videoları tespit etmek için de kullanılıyor.

Ancak bulguları hakemli dergi Frontiers in Imaging'de bugün (30 Nisan) yayımlanan çalışmaya göre deepfake görüntülerde artık gerçekçi kalp atışları var.

Bilim insanları çalışmalarına videolardaki nabız hızını otomatik olarak saptayıp analiz eden bir deepfake dedektörü geliştirerek başladı. 

Ardından rPPP tabanlı bu aracın verilerini, EKG kayıtlarıyla karşılaştırarak hassasiyetini ölçtüler. Son derece iyi performans gösteren aracın EKG'yle arasında dakikada sadece iki-üç atımlık fark vardı. 

Ekip aracı deepfake videolar üzerinde test ettiğindeyse rPPP, videoya kalp atışı eklenmese bile son derece gerçekçi bir kalp atışı algıladı. 

Bilim insanları kalp atışlarının videoya kasten eklenebileceği gibi, kullanılan kaynak videodan kendiliğinden geçebileceğini de söylüyor.

Almanya'daki Humboldt Üniversitesi'nden çalışmanın ortak yazarı Peter Eisert "Kaynak video gerçek bir kişiye aitse, bu artık deepfake videoya aktarılabiliyor" diyerek ekliyor: 

Sanırım tüm deepfake dedektörlerinin kaderi bu; deepfake'ler gittikçe daha iyi hale geliyor ve iki yıl önce iyi çalışan bir dedektör bugün tamamen başarısız olmaya başlıyor.

Araştırmacılar yine de sahte videoları saptamanın başka yolları olduğunu düşünüyor. Örneğin sadece nabız hızını ölçmek yerine, yüzdeki kan akışını ayrıntılı olarak takip eden dedektörler geliştirilebilir.

Eisert, "Kalp atarken kan, damarlardan geçerek yüze akıyor ve daha sonra tüm yüz bölgesine dağılıyor. Bu harekette gerçek görüntülerde tespit edebileceğimiz küçük bir gecikme var" diyor.

Ancak bilim insanına göre nihai çözüm deepfake dedektörlerinden ziyade, bir görüntünün üzerinde oynanıp oynanmadığını anlamaya yarayan dijital işaretlere odaklanmaktan geçiyor:

Bir şeyin sahte olup olmadığını tespit etmek yerine bir şeyin değiştirilmediğini kanıtlayan teknolojiye daha fazla odaklanmadığımız sürece, deepfake'lerin saptanmalarını zorlaştıracak kadar iyi olacağını düşünüyorum.

Independent Türkçe, BBC Science Focus, TechXplore, Frontiers in Imaging