B12 vitamini eksikliğini nasıl anlarız?

B12 vitamini eksikliğini nasıl anlarız?
TT

B12 vitamini eksikliğini nasıl anlarız?

B12 vitamini eksikliğini nasıl anlarız?

B12 eksikliği tedavi edilmediği takdirde tehlikeli sağlık sorunlarına yol açabilir. B12 vitamini eksikliğinde çeşitli belirtiler ortaya çıkar. Bu belirtiler, daha da kötüleşmeden durumu düzeltmemize yardımcı olabilir.
Birleşik Krallık Ulusal Sağlık Hizmetleri Kurumu (NNHS), kalp çarpıntısının B12 vitamini eksikliğinin bir belirtisi olabileceğini söyledi. Bu eksiklik folik asit eksikliği anemisi olarak da bilinmekte. İngiliz “Ekspres” sitesine göre, semptomlar hasta olan kişide yavaş yavaş ortaya çıkar.
NHS, B12 eksikliği belirtileri arasında, yorgunluk, uyuşukluk, bayılma, kulak çınlaması, iştahsızlık ve kilo kaybı olduğunu belirtirken, bazı kişilerde baş ağrısı, nefes darlığı ve solgun cilt görünümünün de olabileceğine dikkat çekti.
Ayrıca Sağlık Servisi, dikkat edilmesi gereken bir takım belirtiler hakkında uyarıda bulundu. Bu belirtiler arasında, ciltte soluk sarı renk, dilde iltihap ve kızarıklık, ağız ülseri ve parestezi, yürüyüş ve hareketlerde değişiklikler, bulanık görme, aşırı sinir, depresyon, duygu, düşünce ve davranış biçiminde değişiklikler, hafıza, anlayış ve muhakeme gibi zihinsel yeteneklerde azalma olduğuna dikkat çekti.
B12 eksikliği tat alma duyusunda azalma, kas zayıflığı ve ishal gibi diğer semptomları da içeriyor.
NHS tarafından yapılan bir açıklamada, “B12 eksikliği tedavi edilmediği sürece kalıcı hasar ihtimali artar.” denildi.
Vücuttaki B12 seviyesindeki düşüklüğün en yaygın sebebi; otoimmün bir hastalık olan Pernisiyoz anemidir. Hastalık, bağışıklık sisteminin midedeki organın iç yüzünü kaplayan hücrelerin işlevselliğini etkilemesinden kaynaklanır.
Bu hücreler, sağlıklı bir bireyde midede B12 vitaminine bağlanan ve vitamin emilimi için önemli olan “intrinsik faktör” denilen bir protein üretir. “İntrinsik” faktör olmadan -ne yerseniz yiyin- vücut B12 vitaminin emilimini gerçekleştiremez.
B12 vitamini daha çok et, balık ve süt ürünlerinde bulunur. Bu sebeple vejetaryenlerde eksikliğine daha çok rastlanır. Ayrıca proton pompa inhibitörleri (PPI’ler) gibi bazı ilaçlar B12 vitamini eksikliğini şiddetlendirir. Bu ilaçlar mide asidi üretimini engellediği için yenen gıdalardan B12 vitamini salınımı sağlanması gereklidir.
Vitamin enjeksiyonları ve ya vitamin tabletlerine ilişkin hastalığın tedavisi, hekimin teşhisine göre yapılır.
Doktorlar B12 vitamini eksikliği bulunan kişilere, folik asit kaynağı olmaları nedeniyle, brokoli, kuşkonmaz, bezelye, nohut ve esmer pirinç gibi yiyecekleri tüketmelerini tavsiye ediyor.



Bakteri kullanılarak plastikten ağrı kesici üretildi

Bilim insanları şişelerdeki plastiği kullandı ancak başka türden plastiklerle de ilacı üretebileceklerini düşünüyorlar (Unsplash)
Bilim insanları şişelerdeki plastiği kullandı ancak başka türden plastiklerle de ilacı üretebileceklerini düşünüyorlar (Unsplash)
TT

Bakteri kullanılarak plastikten ağrı kesici üretildi

Bilim insanları şişelerdeki plastiği kullandı ancak başka türden plastiklerle de ilacı üretebileceklerini düşünüyorlar (Unsplash)
Bilim insanları şişelerdeki plastiği kullandı ancak başka türden plastiklerle de ilacı üretebileceklerini düşünüyorlar (Unsplash)

Bilim insanları bir bakteriyi kullanarak plastik atıkları ağrı kesiciye dönüştürmeyi başardı. 

Günümüzde birçok ilaç gibi, asetaminofen veya daha yaygın ismiyle parasetamol de büyük ölçüde fosil yakıtlardan üretiliyor. İklim kriziyle mücadelede fosil yakıtların kullanımının azaltılmasının yanı sıra plastik atıkların dönüştürülmesi de büyük önem taşıyor.

Birleşik Krallık'taki Edinburgh Üniversitesi'nden araştırmacılar, bu iki hedefe aynı anda hizmet eden çığır açıcı bir buluşa imza attı. 

Bilim insanları genetiği değiştirilmiş Escherichia coli adlı bakteri yardımıyla şişelerde kullanılan plastikten parasetamol üretti. 

Bulguları hakemli dergi Nature Chemistry'de dün (23 Haziran) yayımlanan çalışmada şişe ve gıda ambalajlarında sıkça yer alan polietilen tereftalat (PET) türündeki plastikler kullanıldı. 

Araştırmacılar PET şişeleri kimyasal yolla parçalayarak işe koyuldu. Daha sonra bu malzemeyi, genetiği değiştirilmiş E. coli bakterilerine verdiler. 

Ekip bu süreçte bakterinin katalizör olarak fosfatı kullanarak molekülleri azot içeren organik bir bileşiğe dönüştürdüğünü gözlemledi. 

Çalışmaya göre bu dönüşümde Lossen düzenlenmesi denen bir tepkime gerçekleşmiş olmalı. İlginç bir şekilde normalde doğada görülmeyen ve zorlu laboratuvar koşulları gerektiren bu tepkime canlı hücreler aracılığıyla başarıyla gerçekleştirildi. 

Araştırmacılar tepkime sonucu ortaya çıkan PABA'nın, bakterilerin büyümek için ihtiyaç duyduğu kritik bir madde olduğunu ve genellikle hücre içinde diğer maddelerden üretildiğini söylüyor. Ancak deneyde genetiği değiştirilerek bu üretimi yapması engellenen E. coli, PET'ten gelen malzemeyi kullanmak zorunda kaldı.

Bilim insanları daha sonra bakteriye, biri mantarlardan, diğeri toprak bakterilerinden alınan iki geni ekleyerek PABA'yı parasetamole dönüştürmesini sağladı.

Kimya ve biyolojiden yararlanan atılım, aynı anda hem plastik kirliliğine hem de fosil yakıt kullanımına çözüm sunuyor.

Makalenin başyazarı Prof. Stephen Wallace, "İnsanlar halihazırda parasetamolün petrolden elde edildiğini bilmiyor" diyerek ekliyor: 

Bu teknoloji, kimya ve biyolojiyi ilk kez bu şekilde birleştirerek parasetamolü daha sürdürülebilir bir şekilde üretebileceğimizi ve aynı zamanda çevredeki plastik atıkları temizleyebileceğimizi gösteriyor.

Ekip, E. coli'yi kullanarak PET bazlı hammaddeyi 24 saatten kısa bir sürede yüzde 92'ye varan verimle parasetamole dönüştürebildiklerini belirtiyor. Ayrıca sürecin oda sıcaklığında gerçekleşmesi, ısıtma veya soğutma için enerji harcanmadığı anlamına geliyor.

Bu işlemin endüstriyel ve ticari açıdan uygulanabilir olduğunu kanıtlamak için daha fazla çalışmaya ihtiyaç var. Ancak bulgular umut vaat ediyor ve araştırmacılar başka plastik ve bakteri türlerinin de kullanılabileceğini düşünüyor.
Independent Türkçe, Guardian, Science Alert, Nature Chemistry