Husiler savaşçı toplamak için aşiret çekişmelerini ve yoksulluğu kullanıyor 

Husilerin Sana'daki liderleri tarafından düzenlenen bir toplantı sırasında Husi savaşçıları (DPA)
Husilerin Sana'daki liderleri tarafından düzenlenen bir toplantı sırasında Husi savaşçıları (DPA)
TT

Husiler savaşçı toplamak için aşiret çekişmelerini ve yoksulluğu kullanıyor 

Husilerin Sana'daki liderleri tarafından düzenlenen bir toplantı sırasında Husi savaşçıları (DPA)
Husilerin Sana'daki liderleri tarafından düzenlenen bir toplantı sırasında Husi savaşçıları (DPA)

Husi gurubunun meşru hükümete karşı başlattığı darbeden bu yana savaş yılları boyunca on binlerce Husi milis üyesinin öldürülmesine rağmen Husiler, binlerce aşiret üyesi ve yoksul halkı savaş cephelerine sürüklemeye devam ediyor. Bu durum şu soruyu gündeme getiriyor: Husiler bunu nasıl başarıyor?
Şarku’l Avsat, çeşitli kaynaklarla temasları ve son dönemdeki medya platformları üzerinden grup liderlerinin hareketlerini takip ederek Husilerin bu konuda iki yöntemi kullandığı sonucuna vardı. Birincisi, ülkenin kuzeyindeki aşiretler arasındaki ihtilafları fırsata çevirmesi. Diğeri ise nüfusun yüzde 80'inden fazlasını etkileyen yoksulluk nedeniyle halkın ihtiyaçlarını sömürmek. Her iki yöntem de Husilerin "orduya alım kaynağı" olarak kabul ediliyor.
Durumu daha da kötüleştiren şey ise, Husilerin maaş ödemelerini durdurmasının yanı sıra, hükümet, ticari şirketler ve yatırımcılar tarafından yapılan işlerin çoğunu da durdurması oldu. Bu nedenle savaş cephelerine katılmak, aylık maaş ve baskı altında uluslararası yardım kuruluşlarından alınan gıda yardımlarını almanın tek yolu haline geldi.
Darbenin başlangıcından bu yana Husi milislerinin takip ettiği askere alma ve savaşçı toplama mekanizmasına aşina olan kaynaklar, ordunun gücünün yaklaşık yüzde 70'inin savaşmayı reddetmesinin ardından Husi milislerinin savaşçı toplamak için takip ettikleri yol hakkında bilgi verdi. Kaynaklar, “Husiler, kuzey bölgelerini işgallerinin başlangıcından beri, Yemen'in kuzeyinde Haşid ve Bekil kabileleri arasında kök salmış aşiret çatışmalarında kendilerine destek bulmak için bazı aşiret liderlerinin desteğini kazanmaya çalıştılar. Husiler özellikle, Yemen’in merhum Cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih'in rejiminin Haşid'in aşiret yönetimi sistemi olduğuna inanan Bekil kabilesinin liderlerini kendilerine çekmeye çalıştı. Özellikle Haşid kabilesinin önemli isimleri rejimin önemli bir parçası ve Haşid kabilesinden Şeyh Abdullah bin Hüseyin El-Ahmar liderliğindeki Yemen Islah Partisi hükümet liderliğinin ön saflarında yer alıyor. 
 
Genel Halk Kongresi Partisi, Husilere karşı şeffaf bir duruş sergiledi
Kaynaklara göre, Bekil kabilesinin önde gelen liderlerinin eski Cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih yönetimine karşı olan tutumları, Amran ve Hacce valiliklerinde Haşid kabilesinin kalelerini işgal ettiklerinde bu liderlerin Husilerin yanında durmalarını açıklıyor. 2011 yılında halk ayaklanmaları sonucunda yönetimin devrilmesiyle birlikte Genel Halk Kongresi Partisi, solcu partiler ve liberal aktivistler Haşid aşiretini ve parti sembollerini deviren Husilere karşı şeffaf bir duruş sergilediler.
Kaynaklar, Husilerin başkenti istila edip meşruiyeti devirmesini sağlayan durumun, aşiret içindeki ihtilaflar ile Genel Halk Kongresi Partisi ve Islah Partisi arasındaki siyasi çekişmeler olduğunu belirtti. Bu durum, Husi liderliğinin Bekil kabilesinin önde gelen isimleriyle aşiret ittifaklarını güçlendirmeye istekli olduğunu açıklıyor. Husiler, el-Ahmar ailesi gibi sahneyi terk eden liderler veya Al Culeydan ailesi, Al Atıf ve el-Meşrıki gibi önceki rejime bağlı Haşid şeyhlerinin geri kalanının çekilmesiyle birlikte bunların yerine Haşid kabilesinden yeni aşiret liderleri yaratmaya çalıştı.
Husi grubu, kontrol ettiği bölgelerdeki nüfusa karşı sorumluluklarını yerine getirmeyerek yaklaşık bir milyon memur ve yüzbinlerce askeri personelin maaşlarını ödemeyi kesti. Ayrıca Husiler, sağlık sektörü, su, elektrik ve hizmet sektöründen de elini çekerek, devlet kaynaklarını toplama ve tüccarlara, şirketlere ve çiftçilere çifte vergi koymada aktif oldular.
Başka bir kaynağa göre savaş, Husi liderleri ve cepheye savaşçı göndermekle yükümlü aşiret ve kabile şeyhleri ​​için bir zenginleşme aracı haline geldi. Husiler, tüccarlar, şirketler ve toplumun diğer kesimlerine karşı sert bir şekilde muamelede bulunuyor.  Sadece geçen yıl Husilerin vergi gelirleri yaklaşık 3 trilyon riyale ulaştı (1 dolar yaklaşık 600 riyal). Aynı kaynak açıklamasında, bu vergilerin hiçbir dönemde bu miktara ulaşmadığını ileri sürerek, buna yüzdesini yüzde 100'e çıkardıktan sonra nakit olarak zekat toplama kampanyasının yanı sıra, yüzlerce çiftçiden binlerce torba buğday, mısır ve diğer mahsulleri topladıkları meyvelerden zekat toplama kampanyasının eşlik ettiğini belirtiyor. Ayrıca kaynak, Husilerin topladıkları ürünleri sattığını veya saflarındaki savaşçıların beslenmesi için kullandığını bildirdi. Kaynak açıklamasını şu sözlerle sürdürdü:
“Bir kabilenin veya bölgenin liderinden 50 kişiyi büyük meblağlar karşılığında savaş cephelerine göndermesini istiyorlar. Husiler bu sayıdaki savaşçıları göndermeleri için liderlere 50 milyon riyal ödüyorlar. Ayrıca aşiret liderleri tekrar ve daha büyük bir sayıyı orduya gönderirse ödül iki katına çıkıyor ve kabilesinde veya bölgesinde konumunu ve nüfuzunu korumasını sağlıyor.”
Husiler, yardım kuruluşlarının savaşçılar dışında yardım dağıtımını engelliyor
Kaynağa göre bu aşiret liderleri, kabiledeki veya bölgedeki yoksulların çocuklarını gönderiyor ve ailelerini aylık 100 dolardan fazla olmayan bir maaş ve uluslararası yardım kuruluşları tarafından dağıtılan yiyeceklerden alınan gıda yardımı almaya ikna ediyor. Husiler, yardım kuruluşlarının yardımların savaşçılarına sağlanması dışında herhangi bir yardım dağıtmalarını engelliyor.
Milislerin kontrolündeki bölgelerde yaşayan kaynak, savaşçı göndermeyi reddeden aşiret veya bölgenin, başka bir bölgeden veya kabileden bunlara karşılık yenilerinin gönderilmesi için söz konusu masrafları ödemekle yükümlü olduğunu açıkladı. Kaynak açıklamasının devamında şunları kaydetti:
"Aşiretlerden biri, savaşçı göndermemenin bir sonucu olarak 100 milyon riyal ödedi. Ayrıca aşiret ve bölge liderleri asker toplayamazsa tecrit ve makamlarının elinden alınması tehdidi ile karşı karşıya kalabilirler. Bu yüzden halk, ödeme yapamadıkları ve liderlerinin zengin olması için ve  Husi liderliğiyle arası bozularak devrilmesinler diye Husilerin taleplerini reddetmekten kaçınıyorlar.”
Diğer iki kaynağa göre savaşçı toplama ve askere alma hikayesi burada bitmiyor. Husi milisleri, özellikle eski Cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih'in öldürülmesinden sonra Yemen’in kuzey bölgeleri üzerindeki mutlak kontrolünden yararlanarak rakip aşiretler veya aileler arasındaki eski intikam meselelerine karşı uzlaşma prosedürleri getirdi. Bu nedenle birçok aşiret buna karşılık olarak savaşçılarını cepheye gönderiyor.
Aynı zamanda kabile ve aşiret liderleri, üyelerini Husilerin çıkarlarına hizmet eden bazı kurumlarının başına atayarak mali ayrıcalıklar elde etti. Evi Husi ideolojisinin mülkiyetine dönüştürülen ve oğlu Zekat Otoritesi’nin başına tayin edilen kabile lideri Muhsin Ebu Neştan'ın durumu bu örneklerden biri. Ayrıca, kendisini solun müttefiki olarak sunduğu ve 70’lerin sonunda güneye kaçan eski Gurbetçiler Bakanı Şeyh Mücahid el-Kahali ve Yemen'deki sol hareketle de bağlantılı olan Muhammed Yahya al-Gavli bu isimler arasında yer alıyor.



İsrail, Gazze Şeridi'ndeki milis deneyimini genişletiyor

Filistinliler dün Gazze şehrinin es-Sabra mahallesinde İsrail saldırısı sonucu yıkılan bir binanın enkazı arasında hayatta kalanları ve cesetleri arıyor. (EPA)
Filistinliler dün Gazze şehrinin es-Sabra mahallesinde İsrail saldırısı sonucu yıkılan bir binanın enkazı arasında hayatta kalanları ve cesetleri arıyor. (EPA)
TT

İsrail, Gazze Şeridi'ndeki milis deneyimini genişletiyor

Filistinliler dün Gazze şehrinin es-Sabra mahallesinde İsrail saldırısı sonucu yıkılan bir binanın enkazı arasında hayatta kalanları ve cesetleri arıyor. (EPA)
Filistinliler dün Gazze şehrinin es-Sabra mahallesinde İsrail saldırısı sonucu yıkılan bir binanın enkazı arasında hayatta kalanları ve cesetleri arıyor. (EPA)

İsrail, Gazze Şeridi'ndeki silahlı milis deneyimini genişletmek ve daha geniş alanları kontrol altına alarak bu milisleri Hamas ve Filistin Yönetimi'ne alternatif bir hükümet haline getirmek istiyor.

İsrail'in Refah'ta bir Bedevi milisin silahlandırıldığını bildirmesinin ardından İsrail Kanal 12 televizyonu dün resmi bir güvenlik kaynağına dayandırdığı haberinde, ordunun Refah'taki ‘pilot planın başarısını’ teyit ettikten sonra bu denemeyi Gazze Şeridi'ndeki diğer bölgeleri de kapsayacak şekilde genişletmeyi düşündüğünü belirtti. Kaynak bunu ‘sadece bir başlangıç’ olarak tanımladı.

İsrailli yetkililer kısa bir süre önce hükümetlerinin Gazze Şeridi'nde kaos yaratmak ve Hamas'a karşı koymak amacıyla çetelere silah desteği verdiğini doğrulamış, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu da silahlandırma sürecini bizzat teyit ederek bunun ‘güvenlik makamlarının tavsiyesi üzerine’ yapıldığını söylemişti. Netanyahu, “Bunda yanlış olan ne? Bu iyi bir şey, çünkü askerlerimizin hayatını kurtarıyor” ifadelerini kullandı.

Diğer taraftan İsrail ordusu dün Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarını yoğunlaştırdı ve Gazze Şeridi'nin çeşitli bölgelerinde yeni tahliye emirleri yayınladı. Filistin medyası saldırılarda hayatını kaybedenlerin sayısının 66'ya yükseldiğini duyurdu.

İsrail ordusu, Gazze şehrinin kuzeybatısındaki Abdurrahman mahallesi ile Cibaliye Mülteci Kampı’ndaki en-Nahda mahallesi sakinlerine derhal güneye gitmeleri talimatı verdi.