Bilim insanları küp şeklinde dışkılayan hayvanların sırrını sonunda çözdü

Vombat dışkısı (David Hu ve Scott Carver /Slate)
Vombat dışkısı (David Hu ve Scott Carver /Slate)
TT

Bilim insanları küp şeklinde dışkılayan hayvanların sırrını sonunda çözdü

Vombat dışkısı (David Hu ve Scott Carver /Slate)
Vombat dışkısı (David Hu ve Scott Carver /Slate)

Bilim insanları vombatların neden küp şeklinde dışkıladığını sonunda çözdü.
Avustralya ormanlarına özgü otçul tür, dünya üzerinde küp şeklinde dışkılayan tek hayvan diye biliniyor. Uzmanlar bu gizemli durumu çözmek için yıllardır araştırma yapıyor.
Yeni araştırmayı yürüten Georgia Tech ve Tazmanya Üniversitesi'nden uzmanlar, 2017’den beri vombatların peşindeydi. İlk bulgularını 2018’de yayımlayan ekip, hayvanların bağırsaklarının elastiklik ve kalınlık açısından değişiklik gösteren bölümlerden oluştuğunu ortaya koymuştu.
Yeni çalışmada ise üç ölü vombatı parçalara ayırarak inceleyen ekip, dışarı çıkmak için bağırsaktan geçerken atık maddenin hayvanın iç organlarında nasıl şekillendiğine dair model oluşturdu.
Soft Matter isimli akademik dergide bu hafta yayımlanan bulgulara göre, vombat dışkısı bağırsağın kolon bölümünde kurutuluyor ve bu da kasılmalar sayesinde dışkının küçük küplere dönüşmesini sağlıyor.
Araştırmacı Dr. Scott Carver, "Vombatlar, kendine özgü, küp şeklinde dışkılar üretmeleriyle ünlü. Nispeten tek tip, düzgün şekillendirilmiş dışkı üretme yeteneği, hayvanlar aleminde benzersiz bir yetenek" dedi ve ekledi:
Bu dışkıları birbirleriyle iletişim kurmak için bir kayanın veya kütüğün etrafı gibi göze çarpan noktalara yerleştirirler. Araştırmamızda bu küplerin bağırsağın son bölümlerinde oluştuğunu bulduk. Ve nihayet yuvarlak bir deliğe küp şeklinde bir dübel takabileceğinizi kanıtladık.
Slate’e konuşan bir diğer araştırmacı Patricia Yang ise bu süreci şöyle açıkladı:
Vombatların bağırsakları, iki ucu hafifçe gergin tutulan, ortası ise gevşek bırakılan bir lastik gibidir. Sert ve elastik kısımları farklı hızlarda kasılır. Bu da dışkının küp şeklinde, köşeli olmasını sağlıyor.
Küp şeklinde bir cisim üretimeki için genellikle sert bir kalıba ihtiyacınız vardır. Ancak vombat dışkısı, bağırsak gibi yumuşak bir kalıpla maddenin küp haline getirilebileceğini gösteriyor.
Yang ayrıca, vombatların günde 100 küp dışkı üretebildiklerini, bu nedenle dışkıları üst üste yığdıklarını düşündüğünü ifade etti.
Cambrdige Üniversitesi Zooloji Müzesi’nin müdür yardımcısı Jack Ashby, Twitter paylaşımında, “Artık vombatların nasıl küp şeklinde dışkıladığını biliyoruz. Ama asıl soru, neden böyle dışkıladıkları" diye yazdı.
Vombat kakası, bu hayvanların yaşadıkları yerde sıklıkla görülür. Ancak anahtar özellik görünür olmaları değil, kokudur. Genelde yerden yüksek, belirli noktalara dışkılarlar. Bu da kokunun yayılmasını sağlar. Ve küpler yuvarlanarak dağılmaz.
Bunun yanında araştırmacılar, bulgularının nihayetinde insanla ilgili çıktıları olabileceğini de düşünüyor. Örneğin Yang, küp şeklinde dışkıların, insanda kolon kanserinin erken teşhisine katkı sağlayabileceğini belirtti.
"Araştırma sırasında vombat ve domuz bağırsaklarını karşılaştırdık. Domuzların bağırsakları düzgündü, sertlikleri ve kasılma hızları aynıydı, bu nedenle dışkıları dairesel olarak çıkıyordu. Bunun sağlıklı bir insan bağırsağında da geçerli olduğunu düşünüyoruz" diyen Yang, sözlerini şöyle sürdürdü:
Ve insan bağırsaklarının bir kısmı sertleşirse, ki bu kolon kanserinin bir belirtisidir, kısmen sertleşen bağırsakların, insanlarda bile köşeli dışkı oluşturabileceğini düşünüyoruz.
 
Independent Türkçe, Mashable, Slate



"Esrarengiz" kehribarda 116 milyon yıllık tsunaminin izleri keşfedildi

Japonya'nın Minamisoma kıyılarına 2011'de tsunami dalgaları vurmuştu (AFP)
Japonya'nın Minamisoma kıyılarına 2011'de tsunami dalgaları vurmuştu (AFP)
TT

"Esrarengiz" kehribarda 116 milyon yıllık tsunaminin izleri keşfedildi

Japonya'nın Minamisoma kıyılarına 2011'de tsunami dalgaları vurmuştu (AFP)
Japonya'nın Minamisoma kıyılarına 2011'de tsunami dalgaları vurmuştu (AFP)

Rachel Clun 

Bilim insanları 116 milyon yıllık bir tsunaminin kanıtını bir kehribar içinde bulduklarını ve bunun muhtemelen bu doğa olayına dair en eski kayıt olduğunu düşünüyor.

Japonya'nın kuzeyindeki Hokkaido Adası'nda derin deniz tortularını inceleyen araştırmacılar Aya Kubota, Yusuke Takeda, Keewook Yi, Shin-ichi Sano ve Yasuhiro Iba, erken Kretase dönemine ait tortularda 114 ila 116 milyon yıl öncesine tarihlenen "olağanüstü zengin kehribar konsantrasyonları" keşfetti.

Nature'ın Scientific Reports'unda yayımlanan bulgulara ilişkin raporda araştırmacılar, kehribarın bir veya daha fazla tsunami tarafından okyanusa sürüklenerek havayla çok az temas etmiş olabileceğini öne sürüyor.

Fosilleşmiş ağaç reçinesi olan kehribar, nispeten hızlı kuruyan bir madde. Araştırmacılar, kehribarın havaya maruz kaldığında genellikle bir hafta gibi kısa bir sürede katılaştığını söylüyor.

Ancak araştırmacıların incelediği tortularda, "belirgin şekilde deforme olmuş" kehribar birikintileri bulundu. Bazıları reçinenin akan su tarafından değiştirildiğini gösteren, alev yapıları denen bir şekilde deforme olmuşken, diğerleri yumuşak reçinenin "akarak deniz tabanına kıvamlı bir şekilde yayıldığına" işaret eden düz kehribar şeritlere sahipti.
 

Araştırmacılar, eski okyanus tortularını inceleyerek tsunamiye dair olası kanıtlar buldu (Aya Kubota/Yusuke Takeda/Keewook Yi/Shin-ichi Sano/Yasuhiro Iba)Araştırmacılar, eski okyanus tortularını inceleyerek tsunamiye dair olası kanıtlar buldu (Aya Kubota/Yusuke Takeda/Keewook Yi/Shin-ichi Sano/Yasuhiro Iba)

Araştırmacılar, "Bu esrarengiz kehribarın derin deniz ortamında bulunmasının en muhtemel nedeni, büyük çaplı tsunamiler" diyor.

Bu reçine deformasyonlarının su altında meydana gelmesi, ormandan pelajik deniz tabanına doğrudan taşındıklarını ima ediyor. Karadan okyanusa bu kadar hızlı ve doğrudan bir taşıma, bir tsunamiyle tetiklenmiş olabilir.

Araştırmacılar, antik tortulardaki diğer kanıtların da bu teoriyi desteklediğini belirtiyor. Bunlar arasında, karadan gelen büyük miktarda bitki kalıntıları ve büyük dalgaların sürüklediği odun parçaları da vardı ve bunların çok az çürüme izi taşıması, açık okyanusa "hızla taşındıklarına" işaret ediyor.

Makalede, "Kiltaşındaki kütüklerin varlığı, çok sayıda odunun bulanık akıntılarla taşınmak yerine kopup sürüklenerek pelajik deniz tabanına battığını gösteriyor" ifadeleri kullanılıyor.

Bilim insanları açık okyanuslardaki diğer tortuların, büyük ölçekli eski tsunamiler veya benzer olaylar hakkında daha fazla kanıt sağlayabileceğini öne sürüyor.

Araştırmacılar, Holosen döneminden, yani yaklaşık 4 bin 200 yıl öncesinden daha eski bir tarihten kalma tsunami tortularının normalde tespit edilmediğini ve bunun da kısmen, yol açtıkları geniş çaplı yıkımdan geriye net belirtilerin kalmamasından kaynaklandığını söylüyor.

Independent Türkçe,independent.co.uk/news