Nevatim Hava Üssü'nden 20 bin mermi çalındı

Nevatim Hava Üssü. (İsrail Savunma Bakanlığı)
Nevatim Hava Üssü. (İsrail Savunma Bakanlığı)
TT

Nevatim Hava Üssü'nden 20 bin mermi çalındı

Nevatim Hava Üssü. (İsrail Savunma Bakanlığı)
Nevatim Hava Üssü. (İsrail Savunma Bakanlığı)

Necef Çölü’nde yaşayan 48 yaşındaki bir Arap, Tel Aviv büyüklüğünde ve içerisinde gelişmiş F-35'ler bulunan ve İsrail'in en büyük üslerinden biri olan Nevatim Hava Üssü'ne sızmayı başardı. Polis, asker ve bir helikopter eşliğinde yürütülen operasyonla şahıs takibe alındı ancak yakalanamadı.
Olay, İsrail’in ordu depolarından birinde meydana gelen bir başka büyük hırsızlığın ortaya çıktığı bir zamanda gerçekleşti. Hırsızlık olayları İsrail'de büyük endişe yarattı. Sert eleştirilerin hedefi haline gelen İsrail ordusu, profesyonel hırsızlar ile yüzleşmek için katı önlemler alınacağını duyurdu. Askeri polisin yürüttüğü hızlı soruşturmada üslerin korunmasında korkunç ihmaller olduğu ortaya çıktı.
Geçen ay, İsrail ordusu, özellikle başta güneydeki Necef ve kuzeydeki Celile kasabalarının yakınında bulunanlar olmak üzere kamplarında güvenlik önlemlerinin sıkılaştırıldığını duyurdu. İsrail ordusu daha önce Necef'teki "Gabati" zırhlı tugayına bağlı "Sde Timan" kampından 93 bin mermi ve bir dizi otomatik silah çalındığını açıklamıştı. Aynı kamptan dün 20 bin mermi daha çalındı. Bir askeri uzman alaycı bir şekilde “Bu hırsızlıklar, İsrail ordusunun askeri üsleri ve silah depolarını korumak için on milyonlarca şekel yatırım yapacağını duyurmasına rağmen gerçekleşti” dedi.
 Ordu, "yeni standartlara göre korunan depolardan silah çalınmadığını" iddia etse de gözlemciler böyle bir gerekçe göstermeyi reddettiler. İsrail'deki Arap Vatandaşları İzleme Yüksek Komitesi tarafından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Ordu, bu konuyla küstahça ve alaycı bir şekilde ilgileniyor. Böylece silahlar ve büyük miktarlarda cephane suç dünyası pazarına sızıyor. Suç dünyasında ticareti yapılan silahlardan büyük kazançlar elde ediliyor. İsrail'deki Arap toplumu bunun bedelini kanla ödüyor."
İsrail'deki Arap Vatandaşları İzleme Yüksek Komitesi Başkanı Muhammed Bereke de şu değerlendirmelerde bulundu:
“Ordunun eylemleri, kasabalarımızı silahlarla doldurmak ve kanlı şiddeti yaymak yoluyla bizi Holokost meselelerinden ve haklarımız için ulusal mücadeleden uzaklaştırmak adına gerçekleştirilen kasıtlı bir plan dahilinde yürütülüyor olabilir.”
Söz konusu hırsızlık, pazartesi akşamı Necef’deki Nevatim Hava Üssü'nde meydana gelen güvenlik sorununa ordunun karışmasıyla ortaya çıktı. Necefli bir Arap gencin Dimona kasabasından bir araba çaldığından şüphelenildiği anlaşıldı. Bunun üzerine polis şüpheliyi yakalamak için harekete geçti. Ancak şüpheli Nevatim Hava Üssü'ne doğru kaçmayı başardı. Otomobil hırsızı çaldığı araç ile üsse doğru hareket etti ve açık kapıdan içeri sızdı. Ordunun açıklamasına göre, otomobil hırsızı açık kapıdan geçerek üsse girdi ancak yola döşenmiş güvenlik bariyerleri aracın lastiklerini patlattı. Şahıs ardından arabayı terk ederek üssün içlerine doğru ilerledi. Kamp liderliği olağanüstü hal ilan etti ve mahkumlara odalarda kalmaları emredildi. Ardından polis, ordu ve özel kuvvetlerin de katıldığı operasyonla üste insan avı başladı. Pazartesi akşamı 20:00'den salı gecesi 03:00'e kadar süren aramaların ardından ordudan gelen açıklamada, üsse giren kişinin iki dikenli tel örgüye ve 5 metrelik bir çite tırmanıp bölgeyi terk ettiği kaydedildi. Medya kaynaklarına göre zanlının tırmandığı çit, 40 km üzerinde bir uzunlukta ve askeri üssün tamamını çevreliyor.
Polis kaynakları, zanlının, Necef'in bir köyünde yaşayan bir Arap olduğunu öne sürdü. Bu köylerin temel hizmetleri ve altyapısı yok. İsrailli yetkililer, insanları yaşadıkları yeri terk etmeye zorlamak için köyün gelişimini engellemeye çalışıyor. Amaç köye el konulması ve ardından Yahudi nüfusu için kasaba, milli park veya askeri karargah gibi projelerin hayata geçirilmesi. Bu politikalar sonucunda suç oranı arttı. 1948 Filistinlileri, söz konusu köyleri ihmal etmeme ve Arap halkını önemsemeyen ırkçı politikaya bağlı kalmama konularında birçok kez uyarıda bulundular. Bunun Sadece Araplar için değil, aynı zamanda Yahudi devlet kurumları ve kasabaları için de feci sonuçlara yol açacağını kaydettiler.
İsrail Ordu Sözcüsü Avichay Adraee yaptığı açıklamada şunları söyledi:
"Bu güvenlik ile ilgili bir mesele değildir, bayağı bir suçtur. Şüphelinin üssün içindeki takibi, F35 de dahil olmak üzere savaş uçaklarının güvenlik teçhizatları ve filoları için bir tehdit oluşturmadı."



“İnsani durumu yakından takip ediyor”... Prens William Filistinli yardım görevlilerini ağırladı

İngiliz Prensi William, Londra'da katıldığı bir konferansta konuşuyor (DPA)
İngiliz Prensi William, Londra'da katıldığı bir konferansta konuşuyor (DPA)
TT

“İnsani durumu yakından takip ediyor”... Prens William Filistinli yardım görevlilerini ağırladı

İngiliz Prensi William, Londra'da katıldığı bir konferansta konuşuyor (DPA)
İngiliz Prensi William, Londra'da katıldığı bir konferansta konuşuyor (DPA)

İngiltere Prensi William, Ortadoğu'daki acılardan duyduğu endişeyi dile getirerek Filistinli yardım görevlilerini ağırladı.

Prens William, perşembe günü İngiliz Kızılhaçı ve Filistin Kızılayı temsilcileriyle bir araya geldi.

Şarku'l Avsat'ın The Telegraph gazetesinden aktardığına göre, her iki yardım kuruluşunun da öncelikleri arasında yer alan Gazze'deki çatışmalar, görüşmelerin ana gündem maddesi oldu.

Uluslararası bir devlet adamı olarak rolü giderek artan Prens, 7 Ekim 2023'te Hamas'ın saldırısından bu yana İsrail ve Gazze'deki gelişmeleri yakından takip ediyor.

Kensington Sarayı sözcüsü dün yaptığı açıklamada, “Galler Prensi, Ortadoğu'daki insani durumu yakından takip etmeye devam ediyor” ifadelerini kullandı.

Filistin Kızılayı Derneği'nden bin 600'den fazla çalışan ve gönüllü, Gazze'de hayat kurtaran destek sağlıyor, acil yardım malzemeleri dağıtıyor ve 100 binden fazla kişiye tıbbi destek sunuyor.

Filistin Kızılayı Derneği'nden sekiz sağlık görevlisi mart ayında, Gazze'de görev yaparken öldürüldü ve bir meslektaşları hala kayıp. Dernek, Gazze'deki insani durumun “dayanılmaz” olduğunu ve hızla kötüleştiğini ifade etti.

Prens, Şubat 2024'te, İsrail ile diplomatik anlaşmazlığın fitilini ateşlemekle tehdit eden sert ifadeli bir müdahalede bulunarak, çatışmaların sona erdirilmesi çağrısında bulundu.

Prens'in açıklaması, insani yardım çalışmalarına katılan İngiliz Kızılhaç çalışanlarıyla yaptığı görüşme ve bölgede çalışan meslektaşlarına hitaben yaptığı konuşma sırasında yapıldı. Prens, şiddetin kendisini “bir baba olarak çok etkilediğini” belirtti.

Prens, "Çok sayıda kişinin öldüğünü" söyleyerek, daha fazla insani yardım, rehinelerin serbest bırakılması ve "çatışmaların en kısa sürede sona erdirilmesi" çağrısında bulundu.

Bu müdahalesi, İngiliz başbakanının desteğini aldı ve başbakan, ulusun “tek ses” olarak konuşması gerektiğini söyledi.