Liselerde başlayacak olan yüz yüze eğitimin detayları belli oldu

Liselerde başlayacak olan yüz yüze eğitimin detayları belli oldu
TT

Liselerde başlayacak olan yüz yüze eğitimin detayları belli oldu

Liselerde başlayacak olan yüz yüze eğitimin detayları belli oldu

Milli Eğitim Bakanlığı, liselerde başlayacak olan yüz yüze eğitimin usul ve esaslarını açıkladı. Açıklamaya göre liseler için yüz yüze eğitim sadece 12’nci sınıflarda ve 1 Mart Pazartesi günü başlayacak.
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), ortaöğretim kurumlarında ikinci dönemin 15 Şubat Pazartesi günü başlayacağını duyurdu. 1 Mart Pazartesi günü ise 12'nci sınıflar için yüz yüze eğitim sürecine geçileceğini açıklandı. Bu kapsamda liselerde başlayacak olan yüz yüze eğitimin usul ve esasları da belli oldu.
Milli Eğitim Bakanlığı tarafından belirlenen usul ve esaslar ise şöyle:
“Yüz yüze eğitimle yürütülecek eğitim ve öğretim faaliyetlerine katılım isteğe bağlı olup devam zorunluluğu aranmayacak. Ancak eğitim kurumunun öğrencilerin okula devamını takip edebilmesi ve bu kapsamda gerekli önlem ve tedbirleri alabilmesi amacıyla yüz yüze eğitim faaliyetlerine katılmayacak olan öğrenciler için velileri tarafından, Covid-19 salgını kapsamında herhangi bir nedenle öğrencisini yüz yüze eğitim için eğitim kurumuna göndermek istemediğine ilişkin talebini bir dilekçe ile eğitim kurumu müdürlüğüne iletmesi gerekecek.
12'nci sınıflarda 1 Mart 2021 Pazartesi günü itibarıyla yüz yüze yapılacak dersler, öğrencilerin merkezi sınavlara ilişkin beklenti ve ihtiyaçları da dikkate alınarak haftalık ders çizelgelerindeki ders ve ders saatlerine uygun bir şekilde haftada en az 16, en fazla 24 saat olacak şekilde eğitim kurumu müdürlüklerince belirlenerek planlanacak.
Mesleki ve teknik ortaöğretim kurumlarında birinci dönem itibarıyla işletmelerde beceri eğitimine devam edenler ile ikinci dönemde devam etmek isteyenlerin durumları değerlendirilerek 15 Şubat 2021 Pazartesi gününden itibaren söz konusu eğitime devam etmeleri sağlanacak.
Yüz yüze eğitim ve öğretimin devam edeceği süre ile ölçme ve değerlendirme uygulamaları sürecinde barınma ihtiyacı olan öğrenciler, talep etmeleri halinde, durumlarına uygun paralı/parasız yatılı olarak ilgili mevzuat hükümlerine göre okul pansiyonlarından yararlandırılacak olup sınavlar, pansiyonu bulunan eğitim kurumlarında pansiyonda yoğunluk oluşturmayacak şekilde planlanacak. Mesleki ve teknik ortaöğretim kurumları ile güzel sanatlar ve spor liselerinde öğrenim gören öğrencilerin barınma talepleri ise kayıtlı oldukları program türü ile alan/dalının bulunduğu okulların pansiyonlarında karşılanacak.
Yüz yüze planlanmayan 12'nci sınıf dersleri ile diğer sınıfların dersleri uzaktan eğitim kapsamında yürütülecek, öğrenciler ölçme ve değerlendirme uygulamalarında yüz yüze ve uzaktan eğitim kapsamında işlenen derslerin tüm konularından sorumlu olacaklar.
Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürlüğü'ne bağlı ortaöğretim kademesinde eğitim veren özel eğitim okulları ve diğer okullar bünyesindeki özel eğitim sınıflarında da 15 Şubat 2021 Pazartesi gününden itibaren uzaktan eğitime başlanacak. 1 Mart 2021 Pazartesi gününden itibaren ise bahsi geçen ortaöğretim kademesindeki tüm özel eğitim okulları ve tüm özel eğitim sınıflarında haftada 5 gün yüz yüze eğitime geçilecek.
Ortaöğretim kurumlarının tüm sınıf seviyelerinde birinci döneme ilişkin yapılamayan sınavlar, 1 Mart 2021 tarihinden itibaren 2 haftayı geçmeyecek şekilde eğitim kurumu alan zümre başkanları kurulunca belirlenip planlanacak. Covid-19 salgını kapsamında başta temizlik, maske ve fiziki mesafe kuralları olmak üzere alınan önlem ve tedbirlere uygun bir şekilde yüz yüze okullarda yapılacak.
Birinci dönemde yapılamayan sınavların kapsamı, 1 Kasım 2020 tarihine kadar işlenen konular ile sınırlı tutulacak.
Sorumluluk sınavları da 1-31 Mart 2021 tarihleri arasında tamamlanacak şekilde eğitim kurumu müdürlüklerince planlanacak. Hazırlık sınıflarından bir üst sınıfa sorumlu geçen öğrenciler ile kazandıkları üniversitelere diplomalarını beyan etmek zorunluluğu bulunan öğrenciler de sorumluluk sınavlarına girebilecekler. Sorumlu olunan dersin sınavından 50 puan ve üzeri alan öğrenciler başarılı olacaklar ve sorumlulukları kalkacak.
İller arası hareketliliğin azaltılması amacıyla yüz yüze eğitim kapsamına alınmayan sınıflar düzeyindeki öğrenciler, istemeleri hâlinde, KKTC dâhil bulundukları yerleşim yerlerindeki öğrenim gördükleri okul ile aynı okul türündeki eğitim kurumlarında, aynı okul türü bulunmaması hâlinde aynı program uygulayan resmî ve özel okullarda sınavlara girebilecekler. Mesleki ve teknik ortaöğretim kurumları ile güzel sanatlar ve spor liselerinde ise öğrencinin bulunduğu yerleşim yerlerine yakın il/ilçelerde bulunan kayıtlı olduğu okulla aynı okul/program türü/alan/dalı bulunması şartıyla sınavlara girebilecekler.
2020-2021 eğitim ve öğretim yılının ikinci dönemine ilişkin puanlar; haftalık ders saati sayısına bakılmaksızın, öğrencinin her dersten sınav puanı, performans çalışması puanı ve derse katılıma ilişkin performans puanı ile birlikte, öğrenciye dersi ve konusu birinci dönem belirlenip verilen ve öğrencinin ikinci dönem teslim etmesi gereken proje ödevi puanı ile belirlenecek.
2020-2021 eğitim ve öğretim yılının ikinci dönemine ilişkin olarak yapılacak birinci sınavlar, 16 Nisan 2021 tarihine kadar tamamlanacak şekilde planlanacak ve eğitim kurumu müdürlüklerince sınavların yüz yüze uygulanması sağlanacak.
Herhangi bir nedenle sınavlara katılamayan ve okul yönetimince mazereti uygun görülen öğrenciler ilgili alan zümre öğretmeninin belirleyeceği tarihte sınava alınacak.
Kendisinde veya birlikte kaldığı aile bireylerinden herhangi birinde kronik hastalık bulunan öğrenciler, okul içinde uygun bir zamanda ve izole bir ortamda sınava alınacak.”



Bilim insanları "Kitlesel yok oluş döneminde miyiz?" sorusunu yanıtladı

İnsan eliyle yeryüzünden silinen hayvanlardan biri olan dodonun soyu 1681'de tükenmişti (AP)
İnsan eliyle yeryüzünden silinen hayvanlardan biri olan dodonun soyu 1681'de tükenmişti (AP)
TT

Bilim insanları "Kitlesel yok oluş döneminde miyiz?" sorusunu yanıtladı

İnsan eliyle yeryüzünden silinen hayvanlardan biri olan dodonun soyu 1681'de tükenmişti (AP)
İnsan eliyle yeryüzünden silinen hayvanlardan biri olan dodonun soyu 1681'de tükenmişti (AP)

Bilim insanları, bazı çalışmaların aksine, halihazırda bir kitlesel yok oluş olayı yaşanmadığını öne sürdü. 

Dünya tarihinde bugüne kadar bilinen 5 kitlesel yok oluş olayı yaşanırken, bunlardan sonuncusu yaklaşık 66 milyon yıl önce Dinozorlar Çağı'nı sona erdirmişti. 

Kitlesel yok oluş, gezegendeki canlı türlerinin yaklaşık yüzde 75'inin 2 milyon yıl gibi kısa bir süre zarfında soyunun tükenmesini ifade ediyor. 2 milyon yıl uzun gibi görünse de Dünya'nın 4,5 milyar yıllık tarihinde aslında çok kısa bir zaman aralığına denk geliyor.

Bazı uzmanlar biyoçeşitlilikteki endişe verici düşüş nedeniyle halihazırda 6. kitlesel yok oluşun yaşandığını ve bunun öncekilerden farklı olarak insan eliyle gerçekleştiğini öne sürüyor.

Ancak bulguları hakemli dergi PLOS Biology'de yayımlanan yeni bir çalışmaya göre bu varsayım yanlış. Araştırmacılar biyoçeşitlilik azalsa da bunun, kitlesel yok oluş kategorisine girecek hızda yaşanmadığını belirledi.

Arizona Üniversitesi'nden John Wiens ve Harvard Üniversitesi'nden Kristen Saban, Dünya Doğayı Koruma Birliği'nin (IUCN) değerlendirmeye aldığı 22 bin bitki ve hayvan cinsi hakkındaki son 500 yılın verilerini inceledi. 

Araştırmacılar, daha kapsamlı bir evrimsel tarihi yansıttığı için tür yerine cins düzeyinde değerlendirme yapmayı tercih etti. Cins, farklı ancak birbiriyle ilişkili türleri gruplandıran biyolojik sınıflandırmayı ifade ediyor. Çalışmaya yaklaşık 163 bin tür dahil edildi.

Bilim insanları 1500'den bu yana 90'ı hayvan ve 12'si bitki olmak üzere toplam 102 cinsin yok olduğunu saptadı.

Araştırmacılar bu rakamın, incelenen canlı gruplarının sadece yüzde 0,5'ine denk gelmesinden dolayı kitlesel yok oluştan söz edilemeyeceğini savunuyor.

Ayrıca soyu tükenen canlıların zaman ve mekan açısından eşit dağılmadığı da gözlemlendi. Örneğin bu olayların dörtte üçünden fazlası adalarda meydana gelmişti. 

Yok oluşların çoğunun memeliler (21 cins) ve kuşlar (37 cins) arasında yaşandığı da belirlendi.

Bunun yanı sıra şaşırtıcı bir şekilde, cins düzeyindeki yok olma oranlarının azalmaya başladığı ve en hızlı kayıpların 1870'ler, 1890'lar ve 1900'lerde yaşandığı tespit edildi.

Wiens bulgular hakkında şu ifadeleri kullanıyor: 

Bitki ve hayvan cinslerinin yok oluşunun çok nadir yaşandığını, bunların çoğunlukla sadece adalardaki cinsler olduğunu ve bu yok oluşların son 100 yılda hızla artmak yerine aslında yavaşladığını gördük.

2023'te yapılan başka bir çalışmada 5 bin 400 omurgalı hayvan cinsi incelenmiş ve canlıların soyunun "hızla tükendiği", halihazırda 6. kitlesel yok oluşun yaşandığı öne sürülmüştü. 

Ancak Wiens bu çalışmanın balıklar, böcekler ve bitkileri hesaba katmaması nedeniyle net bir tablo çizemediğini savunuyor.

Öte yandan bu çalışmada, son 1 milyon yıl içinde hiç olmadığı kadar hızlı bir tür ve cins kaybı yaşandığı için bu sonuca varılmıştı. Makalenin yazarları Gerardo Ceballos ve Paul Ehrlich, CNN'e yaptıkları açıklamada şöyle diyor:

Diğer bir deyişle, önceki yüzyılda kaybolan binlerce türün normal şartlarda yok olması binlerce yıl sürerdi. Bu eğilim evrenseldir ve omurgalılar, omurgasızlar, bitkiler, mantarlar ve mikroplar dahil tüm organizmaları etkiliyor.

Yeni çalışmanın yazarları halihazırda bir yok oluş tehdidi olmasa da biyoçeşitlilikteki azalmanın ciddiyetini koruduğunun altını çiziyor.

Wiens "Gelecekteki yok oluşların, insanları tehdit ettiği için değil, insanların diğer türleri yok oluşa sürüklemesinin ahlaki açıdan yanlış olması nedeniyle durdurulması gerektiğini savunuyoruz" diye açıklıyor.

Manchester Üniversitesi'nden ve iki çalışmada da yer almayan Sadiah Qureshi ise "6. kitlesel yok oluşla ilgili iddialar harekete geçme çağrısı görevi görebilir ancak kayıplarla ilgili kıyametvari iddialar da insanlarda hiçbir şey yapamayacakları hissi yaratabilir" diyerek ekliyor: 

Hâlâ anlamlı bir fark yaratabileceğimizi unutmamalıyız; bu yüzden umudu korumak önemli.

Independent Türkçe, CNN, Phys.org, PLOS Biology, PNAS


Ünlü ressamın tablosundaki renk gizemi aydınlatıldı

Jackson Pollock'un Number 1A, 1948 adlı eseri New York'taki Modern Sanat Müzesi'nde sergileniyor (AP)
Jackson Pollock'un Number 1A, 1948 adlı eseri New York'taki Modern Sanat Müzesi'nde sergileniyor (AP)
TT

Ünlü ressamın tablosundaki renk gizemi aydınlatıldı

Jackson Pollock'un Number 1A, 1948 adlı eseri New York'taki Modern Sanat Müzesi'nde sergileniyor (AP)
Jackson Pollock'un Number 1A, 1948 adlı eseri New York'taki Modern Sanat Müzesi'nde sergileniyor (AP)

Bilim insanları Jackson Pollock'un bir tablosundaki mavi rengin kaynağını tespit etti.

Soyut dışavurumculuğun öncülerinden Amerikalı ressam Pollock'un Number 1A, 1948 adlı eseri, farklı renklerdeki boyaların tuvale sıçratılmasıyla sanatçının klasik tarzını yansıtıyor.

Daha önceki çalışmalarda ressamın temel paletinin parçası olan kırmızı ve sarı pigmentler belirlense de tablodaki canlı mavi renk tanımlanamamıştı.

Pollock'un tuvalde turkuaz boya kullandığı tahmin ediliyordu ancak hakemli dergi PNAS'te 15 Eylül Pazartesi günü yayımlanan çalışma, eserde aslında manganez mavisinin tercih edildiğini saptadı.

Araştırmacılar mavi boyadan örnekler alarak Raman spektroskopisi adlı bir yönteme başvurdu. Bu yöntemde lazerlerle ışık saçılıyor ve boya moleküllerinin titreşimi ölçülerek renk belirleniyor.

Yeni çalışma Pollock'un manganez mavisini kullandığına dair ilk kesin kanıtı sunuyor.

Stanford Üniversitesi'nden makalenin ortak yazarı Edward Solomon, "Bazı çarpıcı renklerin nereden geldiğini moleküler düzeyde anlamak gerçekten ilginç" diyor.

Manganez mavisi bir zamanlar sadece sanatçılar arasında değil, çimento boyası olarak kullanıldığı inşaat sektöründe de yaygındı. Ancak çevreye zarar verdiği endişelerinden dolayı 1990'larda kullanımdan kaldırılmaya başlandı.

Bilim insanları ayrıca örnekleri inceleyerek bu kadar canlı bir renk tonunun nasıl ortaya çıktığını da anlamaya çalıştı.

Araştırmaya göre bu pigment, ışığın elektronlarla etkileşimi sonucu yeşil ve mor ışığı emip yalnızca saf maviyi yansıttığı için bu kadar berrak görünüyor.

New York'taki Modern Sanat Müzesi'nden Abed Haddad, Pollock'un eserleri kaotik görünse de ressamın bu yorumu reddettiğini ve çalışmalarını sistemli bulduğunu söylüyor.

Çalışmanın ortak yazarı Haddad şu ifadeleri kullanıyor:

Aslında bizim çalışma şeklimizle Jackson Pollock'un resim yapma şekli arasında birçok benzerlik görüyorum.

Independent Türkçe, AP, Artnet, PNAS


Komedi ustasından yeni gerilim: İki yıldız başrollerde

Hizmetçi Millie rolündeki Sydney Sweeney'ye (önde) Nina'yı canlandıran Oscar adayı Amanda Seyfried (arkada) eşlik ediyor (Lionsgate)
Hizmetçi Millie rolündeki Sydney Sweeney'ye (önde) Nina'yı canlandıran Oscar adayı Amanda Seyfried (arkada) eşlik ediyor (Lionsgate)
TT

Komedi ustasından yeni gerilim: İki yıldız başrollerde

Hizmetçi Millie rolündeki Sydney Sweeney'ye (önde) Nina'yı canlandıran Oscar adayı Amanda Seyfried (arkada) eşlik ediyor (Lionsgate)
Hizmetçi Millie rolündeki Sydney Sweeney'ye (önde) Nina'yı canlandıran Oscar adayı Amanda Seyfried (arkada) eşlik ediyor (Lionsgate)

Sydney Sweeney ve Amanda Seyfried, The Housemaid fragmanında aynı malikanede tehlikeli bir yakınlık kuruyor.

Paul Feig'in yönetmenliğini üstlendiği gerilim filmi The Housemaid, ABD'de 19 Aralık'ta gösterime girecek. Filmin Türkiye'deki vizyon tarihi ise 9 Ocak 2026.

Oyuncu kadrosunda Brandon Sklenar, Michele Morrone ve Elizabeth Perkins'in de yer aldığı film, 45 yaşındaki Amerikalı yazar Freida McFadden'ın aynı adlı romanından uyarlandı.

The Housemaid, zengin çift Nina ve Andrew'un yanında hizmetçilik yapmaya başlayan Millie'nin hikayesini anlatıyor. Millie, kısa süre sonra çiftin tehlikeli sırlar sakladığını öğreniyor. 

Millie'yi canlandıran Sweeney fragmanda, "Bu işe ihtiyacım var. Kaybedemem. Geri dönmek istemiyorum" sözleriyle dikkat çekiyor.

McFadden'ın 2022 tarihli aynı adlı çok satan romanından uyarlanan senaryoyu Rebecca Sonnenshine kaleme aldı. Küçük Bir Rica (A Simple Favor) ve Ajan (Spy) gibi filmlerle tanınan Feig de kamera arkasına geçti.

Feig ve oyuncular, nisanda CinemaCon sahnesinde filmi tanıtmış ve ilk görüntüleri paylaşmıştı. Feig, neden komedi ağırlıklı projelerden sonra bir gerilim filmi çekmeyi tercih ettiğini şöyle açıklamıştı: 

Gerilim, korku ve komedi bu filmde birbirine öyle güzel sarılıyor ki... Benim için bir hayalin gerçekleşmesi gibi.

Sweeney ise kaynak eserin büyük bir hayranı olduğunu dile getirmişti. "Ben tam bir kitap aşığıyım, okumayı çok seviyorum" diyen oyuncu, McFadden'ın Hizmetçi (The Housemaid) üçlemesini bir haftada bitirdiğini anlatmıştı. Euphoria yıldızı, projeye dair ise şunları eklemişti: 

Karakterler kusurlu ve darmaduman ama bu da onları gerçekçi kılıyor.

Independent Türkçe, Hollywood Reporter, Variety