İsrail’in ABD-Çin ikilemi: Washington’a sadakat göstermek mi Pekin ile ittifak kurmak mı?

İsrail’in ABD-Çin ikilemi: Washington’a sadakat göstermek mi Pekin ile ittifak kurmak mı?
TT

İsrail’in ABD-Çin ikilemi: Washington’a sadakat göstermek mi Pekin ile ittifak kurmak mı?

İsrail’in ABD-Çin ikilemi: Washington’a sadakat göstermek mi Pekin ile ittifak kurmak mı?

İmil Emin
ABD’nin Demokrat Başkanı Joe Biden yönetimi döneminde Washington’dan Tel Aviv’e yönelik siyasi yollardaki gidişat pek iyi değil gibi görünüyor. Beyaz Saray’ın İsrail Başbakanı'nı ancak iki haftayı aşkın bir süre sonra araması, Binyamin Netanyahu başkanlığındaki İsrail yönetimini rahatsız etmiş olmalı. Bu durum, özellikle Çin’in başta bol nakit rezervi olmak üzere elindeki ekonomik caydırıcı araçlarla şimdi ve gelecekte bir kutup olmasına yönelik yeni bir acil durum değişikliği açısından ABD ile İsrail arasındaki organik ilişkide neler olduğunun sorgulanmasına neden oldu. Peki, hikaye nerede başlıyor?

Gelişen Tel Aviv ve Pekin dinamizmi
Tel Aviv Üniversitesi Ulusal Güvenlik Araştırmalar Enstitüsü Şubat ayının ilk haftasında, Pekin ile Tel Aviv arasındaki yeni ilişki hakkında, son yirmi yılda gelişen ve karşılıklı olarak büyük ekonomik çıkarlara dayanan ilişkinin dinamiklerini açıklığa kavuşturan önemli ve heyecan verici bir rapor yayınladı. Rapor aynı zamanda “Pekin ve Tel Aviv arasındaki ilişki, yaklaşık seksen yıldır ABD’nin Ortadoğu'daki varlığının doğal tezahürü olan İsrail ile ABD arasındaki organik ve dogmatik bağı kötüleştirebilir mi? İsrail ve Çin arasındaki modern iş birliğinin özellikleri neler?” gibi Washington için rahatsız edici olan soruları da ortaya çıkardı.

Karşılıklı ekonomik çıkarlar
Napolyon Bonapart’ın bir zamanlar söylediği gibi sadece ordular mideleri üzerinde yürümezler, insanlar da böyledirler. Bu nedenle, Tel Aviv ile Pekin arasındaki ticari ilişkiler ve karşılıklı her türlü ekonomik iş birliği, İsrailliler ve Çinliler için büyük önem taşıyor gibi görünüyor.
İki ülke arasındaki ticari uçuşlar beş yıl önce başladı. Tel Aviv, turizm açısından gözünü Çin pazarına dikerken Çinli turistleri ağırlamak için farklı programlar geliştirdi.
 İki ülke arasındaki uçuşların rahatlığı, iş insanlarının seyahat etmesini kolaylaştırırken İsrail'e muazzam bir kazanç getirecek ve böylece bir milyar üç yüz milyon tüketicinin olduğu Çin pazarlarına açılmasını sağlayacaktır. Tel Aviv’in gözünü başka önemli iş birliği alanlarına dikip dikmeyeceğinden ise daha sonra bahsedeceğiz. İki ülke arasındaki ilişki aynı zamanda Çin için özellikle İsrail'in kendisini Asya, Afrika ve Avrupa arasında önemli bir buluşma noktası haline getiren coğrafi konumundan ötürü, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınından büyük ölçüde etkilenen İpek Yolu Girişimi’ni desteklemek için altın bir fırsat.
Ellerindeki tüm kartları kullanma konusunda yetenekli olan Çinliler, son zamanlarda İsrail'e, Avrupa Birliği (AB) ve Kanada ile birlikte teknik iş birliği ve karşılıklı ticaret alanında bir avantaj sağladılar.

Kaçırılmayan siyasi ufuklar
Ne kadar önemli de olsa iki ülke arasındaki ilişkilere sadece mali veya ekonomik açıdan bakmak mümkün değildir. Çünkü siyaset, en önemli boyut olmaya devam ediyor. Siyaset ve ekonomi arasında her zaman iç içe geçmiş ve ayrılmaz bağlar vardır.
İsrail ise Çin'i ikinci küresel kutup olarak görüyor. Burada ABD ile tartışması veya tartışmamasının herhangi bir önemli yok. İsrail açısından önemli olan en büyük çıkarı elde etmek ve 2030 yılına kadar dünyanın ekonomik açıdan birinci sırasına yerleşmesi beklenen bir ülkeyle en yakın ilişkileri kurmaktır.
Gelişmiş bir bilim ve araştırma üssüne sahip olan İsrail, Çin'in üretimini geliştirmesine ve dünya pazarlarını kendi ürünleriyle doldurmasına yardımcı olacak daha fazla araca ihtiyaç duymasından yola çıkarak iki ülke arasındaki ilişkinin kaderini ve nelerin olabileceğine dair net bir okuma yapmış da olabilir.
Çin, hayalperest değil, pragmatik bir ülke olduğundan İsrail’i iki açıdan Aşil’in topuğu olarak görüyor. Bunlardan ilki konumu ve bu konum aracılığıyla Ortadoğu ve Afrika’nın yanı sıra Akdeniz'in diğer tarafında Avrupa ile iletişimi kolaylaştıran başta Hayfa Limanı olmak üzere İsrail limanlarının olmasıdır.  Ancak ortada daha önemli bir siyasi boyut daha var. O da Çin’in İsrail’i ABD’nin siyasi ve askeri ajanı olarak görmesidir. İlişki ağları dokuma ve iletişim hatları kurma konusunda yetenekli olan Çinliler, İsrail'in Washington ile ilişkilerini, yeri geldiğinde Pekin'e bir şekilde faydası olabilecek ek değer olarak görüyorlar.

Çin, İsrail için bir fırsat ve ABD için bir tehdittir
 Eski ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, geçtiğimiz Haziran ayında İsrail’e yaptığı ziyaret sırasında, Çin ile iş birliği yapması nedeniyle İsraillilere yazılı oalarak güçlü bir uyarı mesajı gönderdi. Pompeo mesajında, “Çin Komünist Partisi’nin (ÇKP) İsrail altyapısına ve İsrail iletişim ağlarına erişiminin olmasını istemiyoruz. Çünkü bu İsrail halkına ve Washington ile Tel Aviv arasındaki iş birliğine yönelik bir tehdittir” ifadelerine yer verdi.
Peki, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun hükümeti bu uyarıyı dikkate aldı mı?
İsrail bu uyarıyı dikkate almazken Pompeo'nun ziyaretinden sadece iki hafta sonra, Netanyahu hükümeti, Hong Konglu CK Hutchison Grubu’nun 1,5 milyar dolar değerindeki bir deniz suyu arıtma tesisi inşası ihalesini onayladı. Bunun son proje olmayacağı da aşikar. Çinli inşaat şirketlerinin İsrail'de hafif raylı sistemlerden 5G ağlarına kadar uzanan altyapı projeleri için teklif vermesi bekleniyor. Çinli girişimcilerin, İsrail'deki yapay zeka şirketlerine milyarlarca dolar yatırım yapmak istediği de çok iyi biliyor.

Peki ya İsrail’in mesajı ABD’ye ulaştı mı?
İsrail'in eski Washington Büyükelçisi Michael Oren, İsrail ile ABD arasında Pekin ile ilgili algı farkı olduğunu söylüyor. Oren,  “İsrail, Çin'i bölgesel ve uluslararası varlığını güçlendirmek için umut verici bir fırsat olarak görürken, ABD, Çin'i dünyanın tek taraflı kutupluluğuna yönelik mevcut ve yaklaşan bir tehdit olarak görüyor” yorumunda bulundu.

Washington’ın Pekin ile Tel Aviv arasındaki ilişkilerin güçlenmesine yönelik korkuları
ABD’nin İsrail-Çin yakınlaşması konusundaki korkularından bahsetmek için ayrı bir araştırma yapmak gerekse de bizce Washington'ın öfkesinin nedenini açıklayan iki ana noktaya değinmek de mümkündür. Bunlardan ilki, Çin’in askeri ve endüstriyel statüsünü yükseltme bahanesiyle İsrail şirketlerine ve  teknolojisine yaptığı yatırımdır. Çin, şimdiden Hayfa’da yeni bir liman inşa etmek için yatırım yaptı bile. Bu durum, ABD’nin Altıncı Filosu’na ait gemilerin bu limanı güvenli bir şekilde ziyaret etmeleri konusunda endişelere yol açıyor. İsrail'in son zamanlarda ABD’nin limanda inceleme yapmasını reddetmesi de Amerikalı üst düzey stratejistler arasında İsrail ile uzun vadeli ittifak açısından alarm durumuna geçilmesine neden oldu. Çok sayıda Amerikalı güvenlik analisti, Pekin'in stratejik güvenlik projelerinde ilerleme kaydettiği bilgi teknolojisi göz önüne alındığında özellikle Hayfa Limanı'nın modernize edilmesi ve yönetilmesi projesi başta olmak üzere İsrail’deki altyapı alanındaki çalışmalarının endişe verici bir rol oynadığına inanıyorlar.
Amerikalıları endişelendiren bir diğer faktör de İsrail'in gelişmiş askeri teknolojisinin Çinlilerin eline geçeceği korkusu olabilir. Herkes, 1990'ların sonlarında, eski ABD Başkanı Bill Clinton yönetiminin İsrail'i, Falcon erken hava uyarı ve kontrol sistemlerinin Çin'e satışı ile ilgili anlaşmadan geri adım atmazsa ciddi sonuçları olabileceğine dair uyardığı hikayeyi hatırlıyordur. Ne var ki dönemin İsrail Başbakanı Ehud Barak, anlaşmayı iptal ederek Çin'i kızdırmıştı. Bu durum, George W. Bush’un birinci başkanlık dönemi sırasında, dönemin İsrail Başbakanı Ariel Şaron'un 2004 yılında ABD’nin güçlü baskısı nedeniyle Çin ile yapılan ‘Harpy’ adlı keşif uçağı satış anlaşmasını iptal etmek zorunda kalmasıyla bir kez daha tekrarlandı.

Tel Aviv bu şekilde Washinton’a baskı mı yapıyor?
Siyaset, müttefikler ve dostlar arasında bile bir çekişme oyunudur. Dolayısıyla ufukta “Tel Aviv, Pekin ile ilişkisini güçlendirmekle tehdit ederek Washington'a baskı mı yapıyor?” sorusu beliriyor.
Öncelikle İsrail-ABD ittifakının mevcut atmosferinin, geçtiğimiz yüzyılın ortalarından bu yana aynı olmadığı unutulmamalıdır. Biden yönetimi ve gelecekteki planları ile ilgili birkaç önemli konu var. Özellikle iktidardaki Demokrat Parti içindeki, İsrail ile ilişkilerin mutlakıyetine inanmayan sol eğilimli ilerici kanadın varlığı çerçevesinde Biden’ın çevresindekiler, İsrail ilişkileri konusunda hemfikir görünmüyorlar.
İsrail'in bugün Biden yönetiminin kendisine baskı uygulayacağından korktuğu ilk konu, Filistin meselesinin çözümü konusudur. Tel Aviv’de herkes bundan kaçınırken, Biden'ın İsrail’in yanında bağımsız bir Filistin devleti kurulması fikrine daha yakın olduğunu biliyor.
İkinci konu ise İran'ın nükleer programıyla ilgili. Biden yönetiminin, eski Başkan Donald Trump'ın tek taraflı olarak çekildiği nükleer anlaşmayı yeniden canlandırma niyetinde olduğu açık. İsrail, Biden'ın bu niyetine olan öfkesini gizlemiyor ve bunu kabul edilemez buluyor. Bu nedenle İsrail Genelkurmay Başkanı Aviv Kochavi'nin yakın zamanda nükleer anlaşmayı ‘taktik ve stratejik açıdan kötü’ olarak nitelendirmesi de bir tesadüf değildir.
Netanyahu hükümeti, Biden yönetiminin İsrail'in istek ve yönelimlerini ciddiye alması için, modern Amerikan teknolojisinin, özellikle de askeri teknolojisinin Pekin'e sızmasından kaynaklanabilecek büyük risklere rağmen Çin ile iş birliğini güçlendirerek ABD’yi zor bir seçim yapmaya zorlamayı ciddi ciddi düşünüyor gibi görünüyor.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrilmiştir.



Pakistan'da meydana gelen otobüs kazası: En az 20 kişi öldü, 21 kişi yaralı

Yaralılar ambulansa taşınırken (AP_Arşiv)
Yaralılar ambulansa taşınırken (AP_Arşiv)
TT

Pakistan'da meydana gelen otobüs kazası: En az 20 kişi öldü, 21 kişi yaralı

Yaralılar ambulansa taşınırken (AP_Arşiv)
Yaralılar ambulansa taşınırken (AP_Arşiv)

Pakistan polisi bugün (Cuma) ülkenin kuzeyinde meydana gelen trafik kazasında en az 20 kişinin öldüğünü duyurdu.

Kaza yapan otobüs, başkent İslamabad ile yakınlarındaki Ravalpindi arasında sefer yapıyordu.

Kaza yerine yaklaşık 20 kilometre uzaklıktaki Chilas kasabasın polis yetkilisi Azmat Shah, "Kazada 20 kişinin öldüğünü, 21 kişinin de yaralandığını" söyledi.

Azmat Shah, AFP’ye yaptığı açıklamada, sürücünün virajda otobüsün kontrolünü kaybettiğini ve otobüsün İndus Nehri vadisine düştüğünü belirtti.

Polis yetkilisi, yaralılardan beşinin durumunun kritik olduğunu söyledi.

Pakistan, otoyolların kötü durumu, trafik kurallarına uyulmaması ve sürücülerin dikkatsiz nedeniyle meydana gelen trafik kazalarında yüksek ölüm oranları kaydediyor.

Ülkede otobüsler çoğunlukla maksimum kapasiteye kadar dolduruluyor ve emniyet kemeri takma kuralına uyulmuyor.


ABD Savunma Bakanı: Hamas'ın güçlerimize saldırmayı planladığına dair hiçbir belirti yok

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin (AFP)
ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin (AFP)
TT

ABD Savunma Bakanı: Hamas'ın güçlerimize saldırmayı planladığına dair hiçbir belirti yok

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin (AFP)
ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin (AFP)

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin Perşembe günü yaptığı açıklamada, Filistin İslami Direniş Hareketi'nin (Hamas) Gazze'deki ABD kuvvetlerine herhangi bir saldırı planladığına dair herhangi bir belirti görmediğini ancak ordunun güvenliğini sağlamak için gerekli önlemleri alıdığını söyledi.

Austin basın toplantısında "Bu bilgiyi istihbaratla yetkilileri görüşüyorum. Ancak şu anda böyle bir niyetin olduğuna dair herhangi bir belirti göremiyorum. Ancak burası bir savaş bölgesi ve pek çok şey olabilir" dedi.

Beyaz Saray ulusal güvenlik sözcüsü John Kirby Perşembe günü yaptığı açıklamada, ABD ordusu tarafından Gazze'ye insani yardım akışını hızlandırmak amacıyla inşa edilen deniz iskelesinin, hazırlıkları engelleyen kötü hava koşullarına rağmen birkaç gün içinde faaliyete geçeceğini söyledi.

İsrailli yerleşimcilerin Ürdün'den gelen bir sevkiyata saldırmasının ardından ABD, hem İsrail'e hem de Hamas'a Gazze'deki sivillere yönelik yardımın kesintiye uğramamasını sağlama çağrısında bulundu.


İsrail'in Philadelphia Koridoru’nu işgal planı

Mısır'ı Gazze Şeridi'nden ayıran tampon bölge olan Philadelphia Koridoru'na paralel bir yolda devriye gezen askerler, 19 Mart 2007. (Arşiv - AFP)
Mısır'ı Gazze Şeridi'nden ayıran tampon bölge olan Philadelphia Koridoru'na paralel bir yolda devriye gezen askerler, 19 Mart 2007. (Arşiv - AFP)
TT

İsrail'in Philadelphia Koridoru’nu işgal planı

Mısır'ı Gazze Şeridi'nden ayıran tampon bölge olan Philadelphia Koridoru'na paralel bir yolda devriye gezen askerler, 19 Mart 2007. (Arşiv - AFP)
Mısır'ı Gazze Şeridi'nden ayıran tampon bölge olan Philadelphia Koridoru'na paralel bir yolda devriye gezen askerler, 19 Mart 2007. (Arşiv - AFP)

Ateşkes anlaşması ve esir değişimi konusunda ‘olumlu işaretlerin’ yayıldığı bir dönemde Tel Aviv'deki güvenlik çevreleri, İsrail ordusunun Refah'a yönelik geniş çaplı işgale alternatif olarak askeri operasyonlar üzerinde düşündüğünü bildirdi.

İsrail medyası güvenilir askeri kaynaklara dayanarak, 1,4 milyondan fazla yerinden edilmiş insana ev sahipliği yapan Refah'ın işgal edilmesine karşı ABD dahil uluslararası muhalefet ve uyarılar ışığında bir alternatif aranması gerektiğini belirtti. En iyi alternatif, Gazze Şeridi ile Mısır’ın Sina bölgesi arasındaki Philadelphia Koridoru ya da İsrail'in 2005'te bölgeden çekilmesinden önceki adıyla Selahaddin Koridoru olarak bilinen sınırın kontrol edilmesidir.

f8l9
Gazze-Mısır sınırındaki Philadelphia Koridoru nedir?

Söz konusu askeri kaynaklar, Mısır'ın kesin bir dille yalanlamasına rağmen aktif tünellerin varlığından emin oldukları için, bu hamlenin amacının Filistin Refah’ı ile Mısır Refah’ı arasındaki yer üstü ya da yer altı geçişlerini engellemek olduğunu vurguladı.

Şarku’l Avsat’ın İsrail Ordu Radyosu'ndan aktardığına göre Refah'ta halen düzenli ve organize bir şekilde faaliyet gösteren dört Hamas tugayı bulunuyor. Kuşkusuz bu tugayları dağıtmak aylar alacak. Çünkü İsrail ordusunun şehir içindeki tünel ve yeraltı sığınakları ağını yok etmek için uzun süre çalışması gerekecek.

İsrail Ordu Radyosu’nun raporuna göre, tünel ve yeraltı sığınaklarına önemli ölçüde zarar vermeden Hamas'ın Gazze Şeridi’ndeki komuta ve kontrol zincirini gerçek anlamda etkisiz hale getirmek mümkün değil. İsrail ordusunun kapsamlı ve şiddetli kara harekâtına rağmen, Hamas'ın komuta ve kontrol sistemi, askerlerin çekilmesinin ardından yükselmeye başladı.

Dolayısıyla rapora göre, ‘Refah'ın işgali Hamas'ın yenilgisine yol açmayacak, ancak ilk bakışta İsrail tüm Gazze Şeridi'nin işgalini tamamlamış olacak. Çünkü İsrail ordusu, yedi aylık savaşa rağmen Gazze Şeridi'nin tüm bölgelerini aynı anda kontrol etmiyor. Ele geçirilen bölgelerde bile Hamas gerilla savaşını sürdürebilir.’

dsf brgt
Mısır ile Gazze Şeridi arasındaki Refah Sınır Kapısı’nda Mısır ordusu askerleri (DPA)

İsrail Ordu Radyosu, sınırın diğer tarafında henüz açıklanamayan bir Mısır hareketliliği olduğunu da bildirdi. İsrail askerleri, son iki hafta içinde Mısır ordusunun Gazze Şeridi sınırında alışılmadık bir şekilde konuşlandığını, zırhlı askerlerin, araçların ve savaş ekipmanlarının çok sayıda göründüğünü gözlemledi.

İsrail Ordu Radyosu’na göre bu, ‘Mısır'ın Refah'ta yerinden edilmiş insan kalabalığının sınıra doğru ilerlemesinden duyduğu korku ya da İsrail işgali ihtimalinden duyulan rahatsızlığın bir ifadesi’ olabilir.

df vbde
Gazze Şeridi'nin kuzeyinden göç eden insanlar geçtiğimiz Ocak ayında Mısır ile Gazze Şeridi arasındaki sınır duvarının yakınında (DPA)

Her iki durumda da Mısır ordu güçleri, 1979 yılında iki ülke arasında imzalanan Camp David Anlaşması’nın güvenlik eklerinde öngörüldüğü üzere, son yıllarda yalnızca Mısır polis güçlerinin bulunduğu bölgelerde konuşlandırılıyor.

İki ülke daha önce, Mısır Sina'da terör örgütleriyle, İsrail ise kaçakçılıkla (silah, uyuşturucu ve insan ticareti) mücadele ederken Camp David Anlaşması’nın ilkelerini karşılıklı mutabakatla ihlal etmişti.

sdcverbt
İsrail askerleri Refah yakınlarında, Gazze Şeridi ile güney sınırındaki bir karakolda askeri teçhizatı kontrol ediyor. (EPA)

İsrail Ordu Radyosu İsrailli subayların, 2012 yılında Filistinli savaşçıların Gazze Şeridi'nden Sina'ya çıktıkları, zırhlı bir aracı ele geçirdikleri ve İsrail'e saldırmak üzere sınırı geçtikleri silahlı operasyona benzer bir senaryo için hazırlık yapıldığını söylediklerini aktardı.

Diğer taraftan İsrail sağının, ordunun Refah'ı işgal etmek için gerçek ve ciddi bir plan hazırladığına inanmadığını ve Başbakan Binyamin Netanyahu'nun bu konuda orduyu takip ettiğini ve söyledikleri her şeyin sadece propaganda ve tehdit amaçlı olduğunu belirtmek gerekir.

efrgth
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Kerem Şalom Sınır Kapısı’nda İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant ve Birleşmiş Milletler (BM) Gazze Kıdemli İnsani Yardım ve Yeniden Yapılanma Koordinatörü Sigrid Kaag ile birlikte yürüyor. (Reuters)

Geçtiğimiz çarşamba günü Gazze Şeridi’ni ziyaret eden ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken'in ülkesinin Refah'a yönelik bir saldırı için henüz ikna edici bir askeri plan almadığını ve böyle bir operasyonun Hamas’ın elindeki esirlere zarar vereceğine inandığı için saldırıya karşı olduğunu açıklaması İsrail sağının kuşkularını pekiştirdi.

Sağcı gazete İsrael Hayom'un dünkü (Perşembe) haberine göre, İsrail'deki siyasi sesler Netanyahu’yu yeterince taviz vermemekle suçlasa da Blinken'ın açıklamaları, esirlerin serbest bırakılması için bir anlaşmaya varılamamasından Hamas'ın sorumlu olduğu konusunda hiçbir şüphe bırakmıyor.

Haberde ayrıca, hükümetin Refah'ı işgal etme ve kalan Hamas tugaylarını dağıtma konusunda tam meşruiyete sahip olduğu ima edildi.


ABD donanmasının Gazze'deki iskelesinin "birkaç gün içinde" açılması bekleniyor

John Kirby (AFP)
John Kirby (AFP)
TT

ABD donanmasının Gazze'deki iskelesinin "birkaç gün içinde" açılması bekleniyor

John Kirby (AFP)
John Kirby (AFP)

Beyaz Saray Ulusal Güvenlik sözcüsü John Kirbydün (Perşembe) yaptığı açıklamada, ABD ordusunun Gazze'ye insani yardım akışını hızlandırmak amacıyla inşa ettiği deniz iskelesinin, hazırlıkları engelleyen kötü hava koşullarına rağmen birkaç gün içinde açılacağını söyledi.

Kirby bir basın toplantısında: "Hepimiz bunun birkaç gün içinde gerçekleşeceğini umuyoruz" ifadelerini kullandı.


Blinken, Netanyahu'ya yaptığı görüşmede rehineler konusunda anlaşmanın gerekliliğini vurguladı

ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken (AP)
ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken (AP)
TT

Blinken, Netanyahu'ya yaptığı görüşmede rehineler konusunda anlaşmanın gerekliliğini vurguladı

ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken (AP)
ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken (AP)

ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken, bu hafta başında Tel Aviv'de görüştüğü Başbakan Binyamin Netanyahu ve diğer İsrailli liderlere, rehinelerle ilgili bir anlaşmaya varılması gerektiğini söyledi.

Blinken, anlaşmaya varma ihtimalinin kapanmaya başladığını, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta yapılacak büyük bir İsrail saldırısıyla bu ihtimalin muhtemelen tamamen ortadan kalkacağı konusunda uyarıda bulundu.


İsrail'in Şam çevresindeki bir bölgeyi hedef alan saldırısında 8 asker yaralandı

İsrail'in Suriye'ye önceki baskınları (arşivler - Reuters)
İsrail'in Suriye'ye önceki baskınları (arşivler - Reuters)
TT

İsrail'in Şam çevresindeki bir bölgeyi hedef alan saldırısında 8 asker yaralandı

İsrail'in Suriye'ye önceki baskınları (arşivler - Reuters)
İsrail'in Suriye'ye önceki baskınları (arşivler - Reuters)

Bugün Suriyeli bir askeri kaynak, Şam yakınlarındaki bir bölgeye "İsrail saldırısında" 8 askerin yaralandığını söyledi.

Suriye televizyonu dün (Perşembe) adı açıklanmayan bir askeri kaynağın, İsrail'in Golan yönünden hava saldırısı başlattığını ve bunun bazı maddi kayıplara yol açtığını söylediğini aktardı.

Suriye medyası ise İsrail bombardımanının, Suriye topraklarından bir dizi füze fırlatmasının ardından başkent Şam çevresini ve Kuneytra şehrini hedef aldığını bildirdi.

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), dün akşam (Perşembe) başkent Şam civarında patlamalar meydana geldiğini belirtirek,  patlamaların İsrail bombardımanından kaynaklandığını ileri sürdü.


Ben Gvir, İsrail Genelkurmay Başkanlığı'na yeni atamaların ardından Gallant'ın görevden alınması çağrısında bulundu

Itamar Ben Gvir, Başbakan Binyamin Netanyahu ile Knesset'teki bir oturumda (AP)
Itamar Ben Gvir, Başbakan Binyamin Netanyahu ile Knesset'teki bir oturumda (AP)
TT

Ben Gvir, İsrail Genelkurmay Başkanlığı'na yeni atamaların ardından Gallant'ın görevden alınması çağrısında bulundu

Itamar Ben Gvir, Başbakan Binyamin Netanyahu ile Knesset'teki bir oturumda (AP)
Itamar Ben Gvir, Başbakan Binyamin Netanyahu ile Knesset'teki bir oturumda (AP)

İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben Gvir, ordu Gazze Şeridi'nde Hamas ve diğer Filistinli gruplara, Lübnan sınırında ise Hizbullah'a karşı savaş yürütürken, Genelkurmay Başkanlığı’na yeni atamaların açıklanmasının ardından Savunma Bakanı Yoav Gallant'ın görevden alınması çağrısında bulundu.

İsrail Yayın Kurumu, Ben Gvir'in, Gallant'ın Genelkurmay Başkanı ile onayladığı atamaların "halkı tamamen görmezden geldiğini gösterdiğini" söylediğini aktardı.

Ben Gvir, Gallant'ı, Hamas'ın 7 Ekim'de Gazze Şeridi'ndeki mevcut savaşı ateşleyen İsrail yerleşimleri ve kamplarına yönelik saldırısına atıfta bulunarak, "ülkenin tarihindeki en büyük başarısızlığa" neden olmakla suçladı.

Ben Gvir, Gallant'ın "7 Ekim saldırısından sorumlu önde gelen yetkililerden biri" olduğunu, bu nedenle  “İsrail Genelkurmay Başkanlığına yeni atamaları onaylama yetkisi olmadığını” söyledi.


Netanyahu: Yahudiler gerekirse tek başlarına ayakta kalırlar

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (DPA)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (DPA)
TT

Netanyahu: Yahudiler gerekirse tek başlarına ayakta kalırlar

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (DPA)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (DPA)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu dün (Perşembe) yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi'ndeki savaş nedeniyle İsrail’e yönelik uluslararası eleştirilerin arttığı bir ortamda, Yahudilerin mecbur kalmaları halinde ‘tek başlarına ayakta kalacaklarını’ söyledi.

Holokost'tan kurtulanlarla bir araya gelen Netanyahu, “Eğer yalnız kalmamız gerekiyorsa, tek başımıza kalacağız. Yahudi olmayanlar silah altına alınabiliyorsa bu iyi bir şey ama biz kendimizi korumazsak kimse bizi korumaz” ifadelerini kullandı.

Netanyahu'nun sözleri, İsrail'in kuşatma altındaki Gazze Şeridi’nde ciddi bir insani krize ve yaygın bir yıkıma neden olan yedi aylık savaşı nedeniyle uluslararası toplum tarafından giderek daha fazla eleştirildiği bir dönemde geldi.

Başbakan, yüz binlerce sivilin şehirde mahsur kalması nedeniyle bu planlardan vazgeçilmesi yönündeki uluslararası çağrılara rağmen, en güneydeki Refah şehrine kara harekâtı başlatma konusundaki ısrarını yineledi.

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, bu hafta İsrail'e yaptığı ziyaret sırasında ülkesinin, sivillerin korunmasına yönelik güvenilir planlar yapılmadığı sürece Refah'a kara operasyonu düzenlenmesini reddettiğini yineledi.

Netanyahu'nun dün yaptığı açıklamalar, haftalardır ABD üniversitelerinde Gazze Şeridi'ndeki savaşın sona erdirilmesi talebiyle Filistin yanlısı protestoların düzenlendiği bir dönemde geldi.

İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik bombardımanının yol açtığı yıkımın ortasında kalan Filistinliler (EPA)

İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog dün, ABD üniversitelerini, İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik savaşını protesto etmek amacıyla protesto gösterileri düzenledikleri için eleştirdi. Herzog, bu akademik kurumları ‘nefret ve antisemitizmle lekelenmiş’ olarak nitelendirdi.

Gazze Şeridi’nde devam eden savaş, 7 Ekim'de Hamas'ın İsrail'in güneyine eşi benzeri görülmemiş bir saldırı başlatmasıyla başladı. AFP'nin İsrail resmi rakamlarından elde ettiği verilere göre söz konusu saldırıda bin 170 kişi öldü.

İsrailli yetkililere göre 250'den fazla kişi esir alındı; Bunlardan 129'u halen Gazze'de tutuluyor, 34'ü ise hayatını kaybetti.

Saldırıya yanıt olarak Hamas’ı ‘ortadan kaldırma’ sözü veren İsrail'in başlattığı bombardıman ve ardından gelen kara harekâtı sonucunda, Şarku'l Avsat'ın Gazze’deki Sağlık Bakanlığı'nın açıkladığı verilerden elde ettiği bilgiye göre çoğu sivil, 34 bin 596 kişi hayatını kaybetti.


Türkiye'de Mısır Genelkurmay Başkanı'nın dikkatini hangi uçak çekti?

Mısır Genelkurmay Başkanı Baykar Şirketini ziyareti sırasında (Baykar “X” platformu hesabı)
Mısır Genelkurmay Başkanı Baykar Şirketini ziyareti sırasında (Baykar “X” platformu hesabı)
TT

Türkiye'de Mısır Genelkurmay Başkanı'nın dikkatini hangi uçak çekti?

Mısır Genelkurmay Başkanı Baykar Şirketini ziyareti sırasında (Baykar “X” platformu hesabı)
Mısır Genelkurmay Başkanı Baykar Şirketini ziyareti sırasında (Baykar “X” platformu hesabı)

Mısır Genelkurmay Başkanı Korgeneral Osama Askar, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Metin Gürak'ın davetlisi olarak Türkiye'yi ziyaret etti.

Dün (Perşembe) sona eren ziyarette iki taraf, bir sonraki aşamada iki ülke arasındaki askeri işbirliğinin birçok alanda geliştirilmesi yönündeki isteklerini vurguladı.

Mısır askeri sözcülüğünden yapılan açıklamaya göre Korgeneral Usame Askar, Türk Savunma Sanayii Kurumu Başkanı ile görüştü ve savunma sanayiinde uzmanlaşmış bir grup firmanın sunumunu dinledi. Usame Askar, çok sayıda inceleme gezisi gerçekleştirerek, aralarında Baykar’ın da bulunduğu birçok şirketi ziyaret etti.

Ziyarette ilgili medya haberleri, Mısır Genelkurmay Başkanı'nın bazı Türk uçaklarına olan ilgisini gösteriyordu. Bunlardan en önemlileri:

Hürjet

"Hürjet" ileri eğitim ve hafif saldırı uçağı olarak sınıflandırılıyor. Bir jet motoruyla çalışıyor ve iki kişilik. Türk Havacılık ve Uzay Sanayii Şirketi tarafından geliştirilmiştir.

dcrebth
Türk Hürjet ileri eğitim uçağı (Mısır Savunma Bakanlığı'na hazırlanan videodan ekran görüntüsü)

Hürjet’in geliştirilmesindeki temel amaç, Türk ordusunun pilot yetiştirmek için kullandığı Amerikan T-38 eğitim uçaklarının yerini almasıdır. Bu uçağın savaş versiyonları yakın hava desteği sağlayabiliyor. Havadan havaya füze ve havadan karaya bomba taşıyabilme özelliğine sahip.

Kızılelma

Korgeneral Usame Askar, Baykar uçak fabrikasına ait tesisi ziyareti sırasında, hava muharebe amaçlı insansız hava aracı Kızılelma’yı da inceledi.

Kızılelma, F-16 gibi insanlı savaş uçaklarının yanında savaşabiliyor veya karadan bombalama amaçlı İHA’larla birlikte hava operasyonları yürütebiliyor.

sadfwrg
Mısır Genelkurmay Başkanı, Baykar Uçak Şirketi ziyareti sırasında Kızılelma uçağının minyatür modelini teslim aldı (Baykar hesabı “X” platformu hesabı)

İlk uçuşunu geçtiğimiz yıl gerçekleştiren Kızılelma, tek motorla ses altı hızlarda uçuyor ancak şirket, iki motorla çalışan ve ses hızını aşabilen daha yeni versiyonlarını da üretmeyi planlıyor.

Uçağın tasarımı, radar izini azaltacak kamuflaj özellikleriyle karakterize edilmiştir ve havadan havaya, havadan karaya füzeler ve seyir füzesi ile bazı bomba türlerini taşıyabilir.

T-129 ATAK

Mısır Genelkurmay Başkanı, Türk Havacılık ve Uzay Sanayii Şirketi'nin Augusta Westland Şirketi iş birliğiyle geliştirdiği Türk T-129 ATAK helikopterinin gösterimini de izledi.

T-129 ATAK helikopteri iki koltuklu, çok görevli bir savaş helikopteridir. Üç namlulu bir makineli tüfekle donatılmıştır ve güdümsüz füze rampaları, havadan havaya füzeler ve karadan havaya füzeler dahil olmak üzere çeşitli silahları taşıyabilen 4 askı noktasına sahiptir.

sxdvebf
Mısırlı subaylar, Türk Hurjet ileri eğitim uçağını inceliyor (Mısır Savunma Bakanlığı'nın hazırladığı videodan)

 


Washington, Ürdün hava savunmasını iyileştirme çabalarını sürdürme sözü verdi

ABD hükümeti Ürdün F-16 uçağı filosunun modernizasyonunu destekliyor (AP)
ABD hükümeti Ürdün F-16 uçağı filosunun modernizasyonunu destekliyor (AP)
TT

Washington, Ürdün hava savunmasını iyileştirme çabalarını sürdürme sözü verdi

ABD hükümeti Ürdün F-16 uçağı filosunun modernizasyonunu destekliyor (AP)
ABD hükümeti Ürdün F-16 uçağı filosunun modernizasyonunu destekliyor (AP)

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), Ürdün ile ortak askeri komisyon toplantısında, bölgede devam eden çatışmaların "istikrarı bozucu etkilerinin" müzakere edildiğini duyurdu.

Açıklamaya göre, her iki tarafın önde gelen savunma yetkililerinin katıldığı toplantıda, bölgede İHA'ların yayılmasıyla ilgili mücadele de ele alındı.

Toplantıda, Ürdün'ün Irak ve Suriye sınırlarında güvenliğin sağlanmasının öneminin ele alındığı belirtildi.

Görüşmede, Amerikalı yetkililerin, Amerikan hükümetinin Ürdün'ün F-16 uçak filosunun modernizasyonunu desteklediğini söyledikleri ve Amerikalı yetkililerin, Ürdün hava savunmasını ve insansız hava araçlarına karşı koyma yeteneğini geliştirme çabalarını sürdürme sözü verdikleri ifade edildi.