ABD ile İsrail arasında İran nükleer dosyasıyla mücadele komite kuruldu

ABD Başkanı Joe Biden ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Arşiv-AFP)
ABD Başkanı Joe Biden ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Arşiv-AFP)
TT

ABD ile İsrail arasında İran nükleer dosyasıyla mücadele komite kuruldu

ABD Başkanı Joe Biden ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Arşiv-AFP)
ABD Başkanı Joe Biden ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Arşiv-AFP)

İsrailli generallerin büyük bir kısmı, ‘bölgeye hakim olmak için kapsamlı İran planı’ olarak adlandırdıkları mesele nedeniyle ‘stratejik uyarılarda’ bulundu. Tel Aviv’den siyasi ve güvenlik çevreleri de İran’ın nükleer programıyla mücadele etmek için bir İsrail-ABD komitesi kurulduğunu açıkladı. Komitenin yakında en yüksek ulusal güvenlik seviyelerinde çalışmaya başlaması bekleniyor.
Söz konusu kaynaklar, ABD Başkanı Joe Biden yönetimi ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu arasında İran’ın nükleer meselesi ve ABD’nin nükleer anlaşmaya geri dönüşü konusunda ilkeli bir anlaşmazlık olduğunu aktardılar. Acil bir diyalog ve koordinasyona ihtiyaç duyulduğunu ancak İsrailli güvenlik yetkilileri ile Biden yönetimindeki yetkililer arasındaki görüşmelerden bahseden haberlerin aksine şimdiye kadar iki taraf arasında doğrudan bir diyalog gerçekleşmediğini bildirdiler.
‘Yediot Aharonot’ gazetesinin askeri işleri editörü Alex Fishman'a göre eski Başkan Donald Trump'ın yönetiminden bu yana iki ülkenin ulusal güvenlik konseyleri başkanlarının liderlik ettiği ortak bir komite var. Geçtiğimiz aya kadar da çalışmalarını gizlice sürdürdü. Ancak son zamanlarda toplantı gerçekleştirilmedi. Komitenin İran'ın nükleer tehdidi konusunda koordinasyon pozisyonlarını görüşmeye geri dönmek için önümüzdeki günlerde çalışmalarına devam etmesi bekleniyor.
Fishman, İsrail’e giden ABD’lilerin komite toplantılarını yeniden başlamasını talep ettiğine dikkat çekti. Ancak bu toplantıların Başkan Trump döneminden farklı olacağını belirten Fishman, İsrail tarafının oyun alanına daha zayıf döneceğini ve ABD kararları üzerinde daha az etkili olacağını kaydetti.
Tel Aviv'deki üst düzey bir güvenlik yetkilisi yaptığı açıklamada yeni yönetimin iki merkezi göreve, yani ekonomik kriz ve koronavirüs (Kovid-19) salgını ile birlikte yaşanan sağlık alanındaki soruna odaklandığını söyledi. İran'ın nükleer tehdidinin tehlikesinin farkında olunduğunu ve bundan kurtulunması gerektiğinin bilindiğini kaydetti. Biden yönetiminin aynı zamanda Ortadoğu'daki müttefikleri arasında sakinleştirilmesi gereken ciddi bir endişe olduğunun da farkında olduğuna işaret etti.
Yetkililer, Netanyahu ile Biden ekibi arasında İran’la başa çıkma konusunda ciddi bir anlaşmazlık olduğu görüşündeler. Netanyahu, İran'ın nükleer kompleksini ya hep ya hiç ilkesine göre çözmek istiyor. Bu da Tahran'ın askeri bir projeye yol açabilecek nükleer kaynaklarını yok etmesi anlamına geliyor. Nükleer sorun, daha az ciddi olmayan diğer iki riskle bağlantılı: Balistik füze projesini sonlandırma ve Suriye'deki konuşlandırma planını durdurma gerekliliği. Netanyahu bunlar yapılıncaya kadar mutlak bir boykot uygulanması ve mevcut ağır cezaların hafifletilmesinden kaçınılması gerektiğini savunuyor. Ayrıca Biden yönetiminin, ABD’li yetkililerin Avrupa Birliği'nin daveti üzerine İranlı temsilcilerle görüşmesi ve İran Merkez Bankası’nın Güney Kore’de dondurulmuş olan İran kaynaklarını serbest bırakacağını açıklaması gibi, Tahran'daki rejimi teşvik etmek için verdiği sinyaller nedeniyle de endişeli.
Bu tür adımlar, ABD’nin onayı olmadan gerçekleşemez. İran'ın uluslararası finans fonlarından kredi alma olasılığının araştırılmasına izin veriliyor. Yetkili bunun da ABD’nin onayı olmadan uygulanamayacak bir adım olduğuna işaret etti.
Diğer yandan Biden yönetimi, Netanyahu’nun tutumunun gerçekçi olmadığı görüşünde. Biden yönetimi, müzakerelere dönüp daha iyi bir anlaşma sağlamaya çalışılması gerektiğine dikkat çekiyor. Bu sağlanmadığı takdirde yaptırımların yeniden gündeme geleceği belirtiliyor. Yönetim, paralel komitelerde Ortadoğu balistik füzeler ve İran müdahalesinin tartışılması gerektiğine dikkat çekiyor.Ayrıca bir ABD-İran anlaşmasına varmanın paralel komitelerdeki tartışmaların ilerleyişiyle bağlantılı olmayacağı ifade ediliyor.
Fishman konuya dair şunları söyledi:
“ABD’liler Netanyahu’yu görevlendirmeye çalışıyor. Ona sahada önemli bir yeri olduğu hissi veriyor ve seçimlerin öncesinde İsrail kamuoyu önünde onu zor durumda bırakmıyor. Ancak pratikte, İsrail’in öncelikle rahatsız edilmemesi gerekiyor.”
Aynı İsrailli etkili, İsrail’in daha önce eski ABD Başkanı Barack Obama döneminde böyle bir konumda olduğunu düşünüyor. Ancak söz konusu dönemde Netanyahu’nun Kongre meclislerine çıkıp Başkan’ın politikasını hedef alma imkanı olduğunu belirtti. Bugün ise meclislerde çağrısına kulak verecek çoğunluğun olmadığına dikkat çekti.  Yetkili “Belki de bu, ABD'deki İsrail baskı araçlarının İran meselesindeki zayıflığının en belirgin göstergesidir” ifadesini kullandı.
Söz konusu gizli çatışmanın yanı sıra çok sayıda kıdemli emekli İsrail ordusu yetkilisi ‘İran'ın stratejik tehlikesi’ konusunda uyarıda bulundu. Tek tehlikenin nükleerler olmadığına işaret eden generaller, ortadan kaldırılması gereken başka stratejik konular olduğuna dikkat çektiler. İsrail Askeri İstihbarat Bölümü Mezunu ve eski Cumhurbaşkanı’nın askeri Sekreteri Tuğgeneral Hassun Hassun, şu açıklamada bulundu:
“İran'a yönelik tüm İsrail ve ABD saldırıları, onu Ortadoğu'ya hükmetme stratejik planından caydırmadı. Aksine tersi oldu. İran yönetimi etkisini arttırıyor. Bölgedeki tüm halkları Şii yapmak istiyor. Bugün Suriye’de de kesin olarak yaptığı da bu. Demografiyi değiştirerek ülkeyi İsrail'e karşı geniş bir cepheye dönüştürüyor ve aynı şeyi Irak ve Güney Lübnan'da yapıyor.”
İran yönetiminin uzun süreli sabrıyla bilindiğini belirten Hassun, İsrail saldırılarının Tahran’ın yaraladığını ancak caydırmadığını, bir adım geri çekilip iki adım ileri attığını vurguladı. İsrailli General sözlerini şöyle sürdürdü:
“İnsanları kaybetmek umurunda değil. Çünkü insanlar stratejik savaşta birer araçtır. Kasım Süleymani'yi kaybetmek bile önemli değildi. Çünkü onlar başkalarına düşmanlık güdüyorlar.”
Diğer yandan İsrael Hayom gazetesinin haberine göre İsrail ordusunun savaş yöntemleri ve Modernleşme Tugayı Komutanı Eran Niv, İran’ın nükleer programı dışında Lübnanlıların, yani Hizbullah’ın elindeki füzelerin İsrail için büyük bir tehdit teşkil ettiğine dikkat çekti.



Putin, Kim Jong Un ve birçok lider Çin'de Zafer Günü'ne katılacak

Pekin'de Zafer Bayramı askeri geçit töreni öncesinde sergilenen bir heykelin önünde ailesinin fotoğrafını çeken bir adam (AP)
Pekin'de Zafer Bayramı askeri geçit töreni öncesinde sergilenen bir heykelin önünde ailesinin fotoğrafını çeken bir adam (AP)
TT

Putin, Kim Jong Un ve birçok lider Çin'de Zafer Günü'ne katılacak

Pekin'de Zafer Bayramı askeri geçit töreni öncesinde sergilenen bir heykelin önünde ailesinin fotoğrafını çeken bir adam (AP)
Pekin'de Zafer Bayramı askeri geçit töreni öncesinde sergilenen bir heykelin önünde ailesinin fotoğrafını çeken bir adam (AP)

Çin Dışişleri Bakanlığı, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Kuzey Kore lideri Kim Jong Un da ​​dahil olmak üzere yabancı liderlerin, Japonya'nın II. Dünya Savaşı'nda resmen teslim olmasını kutlamak için gelecek hafta Pekin'de düzenlenecek askeri geçit törenine katılacağını bildirdi.

Çin Dışişleri Bakan Yardımcısı Hong Lei, düzenlediği basın toplantısında askeri geçit törenine 26 yabancı devlet ve hükümet başkanının katılacağını söyledi.

yjuı8
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, İkinci Dünya Savaşı'nda Nazi Almanyası'na karşı kazanılan zaferin 80. yıl dönümünü anmak için Moskova'nın merkezindeki Kızıl Meydan'da düzenlenen Zafer Günü askeri geçit törenine katıldı... 9 Mayıs 2025 (Reuters)

Belarus Cumhurbaşkanı Alexander Lukashenko, İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan ve Endonezya Devlet Başkanı Prabowo Subianto da katılacak.

ju
Pekin'deki Çin Halkının Japon Saldırganlığına Karşı Direniş Savaşı Müzesi'nde bir tabloya bakanlar (EPA)

Çin'in 3 Eylül'deki Zafer Günü geçit töreninin, ülkenin büyüyen askeri gücünün büyük bir göstergesi ve Çin, Rusya ile Küresel Güney'deki ülkeler arasında diplomatik dayanışmanın bir göstergesi olması bekleniyor.


İran: IAEA müfettişlerinin geri dönmesi tam iş birliğinin yeniden başladığı anlamına gelmiyor

Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Genel Direktörü Rafael Grossi (DPA)
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Genel Direktörü Rafael Grossi (DPA)
TT

İran: IAEA müfettişlerinin geri dönmesi tam iş birliğinin yeniden başladığı anlamına gelmiyor

Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Genel Direktörü Rafael Grossi (DPA)
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Genel Direktörü Rafael Grossi (DPA)

İran dün, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) direktörünün, İran ile İsrail arasındaki savaşın sona ermesinden bu yana ilk kez bir denetçi ekibinin İran'a döndüğünü doğrulamasının ardından, UAEA denetçilerinin İran'a dönüşünün ajansla tam iş birliğinin yeniden başlaması anlamına gelmediğini vurguladı.

Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Direktörü Rafael Grossi'nin açıklamasına göre ajans müfettişleri dün, İran'ın ana nükleer santrali olan Buşehr tesisinde çalışmaya başladı. Bu, Tahran'ın geçen ay ajansla iş birliğini resmi olarak askıya almasından sonra ilk kez gerçekleşen bir gelişme.

Devlet televizyonu, İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi'nin şu sözlerini aktardı: “Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı ile iş birliğine yönelik yeni çerçevenin nihai metni üzerinde henüz anlaşmaya varılamadı ve görüş alışverişi devam ediyor.”

Dışişleri Bakan Yardımcısı Kazım Garibabadi ise yaptığı açıklamada, Avrupa ülkelerinin 2015 anlaşmasında öngörülen “tetikleme mekanizması” yaptırımlarının devreye girmesinin IAEA ile iş birliğini olumsuz etkileyebileceği uyarısında bulundu. Garibabadi, “Bu adım atılırsa, IAEA ile yeni başlattığımız etkileşimli süreç tamamen etkilenecek ve büyük olasılıkla durma noktasına gelecektir” ifadelerini kullandı.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre Tahran, 13 Haziran'da başlayan İsrail'in eşi görülmemiş savaşını kınamadığı için BM ajansı ile iş birliğini askıya aldı. İsrail, nükleer ve askeri tesisleri ve yerleşim bölgelerini bombalayarak 1000'den fazla kişinin ölümüne neden oldu.

Daha sonra ABD savaşa müdahale etti ve Fordo, İsfahan ve Natanz'daki üç nükleer tesisi bombaladı.

İran füze saldırıları ve insansız hava araçlarıyla karşılık verdi ve İsrail'de onlarca kişi öldü. 24 Haziran'da ateşkes sağlandı.

Askıya alma yasası uyarınca, müfettişler İran'ın en yüksek güvenlik organı olan Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyi'nin onayıyla İran'ın nükleer tesislerine erişebilirler.

İran, IAEA ile iş birliğinin “yeni bir şekil” alacağını söylüyor.

İran Atom Enerjisi Kurumu sözcüsü Behruz Kemalvendi, IAEA müfettişlerinin İran'ın güneybatısındaki Buşehr nükleer santralinde yakıtın değiştirilmesini denetleyeceğini söyledi.

Müfettişlerin, savaş sırasında bombalanan Fordo ve Natanz dahil olmak üzere diğer tesislere erişim izni alıp almayacağı konusunda ise bir açıklama yapmadı.

Gerçek bir test

Bugün Washington'a yaptığı ziyaret sırasında Grossi, diğer tesislerin denetlenmesi konusunda görüşmelerin sürdüğünü, ancak henüz bir anlaşmaya varılmadığını doğruladı.

Grossi, “Hasar görmüş tesisler de dahil olmak üzere tüm tesislere erişebilmek için görüşmelerimizi sürdürüyoruz... Seçici denetimler yapılmayacak” dedi.

Grossi'nin açıklamaları, İran ile Avrupa Troykası (İngiltere, Fransa ve Almanya) arasında Cenevre'de yapılan görüşmelerle eş zamanlı olarak geldi. Bu görüşmeler, İsrail'in saldırılarından sonra yapılan ikinci tur görüşmeler.

Avrupalılar, bu yaptırımların kaldırılması için belirlenen son tarih olan ekim ortasından önce İran'ı uluslararası yaptırımları yeniden uygulamakla tehdit ediyorlar.

Son tarih dolmadan önce İran ile Batı'nın önde gelen güçleri arasında 2015 yılında imzalanan nükleer anlaşmada öngörülen “tetikleme mekanizması” devreye girebilir ve 18 Ekim'de İran'a yönelik yaptırımlar yeniden uygulanabilir.

Financial Times'a göre üç Avrupa gücü, temmuz ayında İran ile yaptıkları önceki toplantıda, Tahran'ın ABD ile müzakereleri yeniden başlatması ve Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı ile işbirliği yapması şartıyla, bu mekanizmayı devreye sokmalarına izin veren son tarihi uzatmayı önerdiler.

İran, Avrupalıların süreyi uzatma hakkının olmadığını vurguladı ve yaptırımların yeniden uygulanmasını önlemek için müttefikleri Çin ve Rusya ile iş birliği yaptığını söyledi.

Ancak AFP’nin gördüğü bir taslak karara göre Rusya salı günü, “tetikleme mekanizmasını” devreye sokma süresini 18 Nisan 2026'ya kadar altı ay uzatmayı amaçlayan bir öneriyi BM Güvenlik Konseyi'ne sundu, ancak öneri İran'a yönelik ön koşullar içermiyordu.

 Rusya'nın BM Daimi Temsilci Yardımcısı Dmitry Polyanskiy, önerinin “ikinci versiyonunun” “diplomasiye daha fazla alan açmak için” hazırlandığını belirterek, bunun “kabul edilebilir” olmasını umduğunu ifade etti.

Medya kuruluşlarına yaptığı açıklamada, önerinin “diplomatik çabaları gerçekten desteklemek isteyenlerin ve diplomatik bir çözüm istemeyen, sadece İran'a karşı ulusal ve bencil gündemlerini gerçekleştirmek isteyenlerin kimler olduğunu görmek için gerçek bir test olacağını” söyledi.

Batı ülkeleri ve İsrail, Tahran'ı atom bombası elde etmeye çalışmakla suçluyor, ancak İran bunu reddederek sivil amaçlarla nükleer programını sürdürme hakkını savunuyor.


Ukrayna'ya yönelik büyük Rus İHA saldırısı ve Kiev'de şiddetli patlamalar

Rusya'nın gece vakti düzenlediği İHA saldırısı sırasında Ukrayna'nın başkenti Kiev semalarında patlamalar meydana geldi (Arşiv- Reuters)
Rusya'nın gece vakti düzenlediği İHA saldırısı sırasında Ukrayna'nın başkenti Kiev semalarında patlamalar meydana geldi (Arşiv- Reuters)
TT

Ukrayna'ya yönelik büyük Rus İHA saldırısı ve Kiev'de şiddetli patlamalar

Rusya'nın gece vakti düzenlediği İHA saldırısı sırasında Ukrayna'nın başkenti Kiev semalarında patlamalar meydana geldi (Arşiv- Reuters)
Rusya'nın gece vakti düzenlediği İHA saldırısı sırasında Ukrayna'nın başkenti Kiev semalarında patlamalar meydana geldi (Arşiv- Reuters)

Rusya, dün akşam Ukrayna'ya büyük çaplı insansız hava aracı (İHA) saldırısı düzenledi. Ukrayna'nın resmi uyarı uygulamasına göre, saldırı ülkenin doğusundan batısına kadar her yerinde sirenlerinin çalmasına neden oldu.

Kiev'de şiddetli patlamalar duyuldu ve şehrin Belediye Başkanı Vitali Klitschko, hava savunma sistemlerinin devreye girdiğini söyledi.

Klitschko, bir Rus İHA'sının dokuz katlı bir konut binasının avlusuna düştüğünü ancak patlamadığını belirtti.

Kuzeydeki Sumi ve güneydeki Zaporijya şehirlerinde de patlamalar olduğu bildirildi.

Buna karşılık, resmi Rus haber ajansı TASS, Ukrayna'dan gelen İHA’lar nedeniyle Rusya'nın Lipetsk bölgesinde kısa süreli hava saldırısı alarmı verildiğini duyurdu.

TASS, Volgograd Havalimanı'nın ise önlem olarak faaliyetlerini kısıtladığını bildirdi.