İsrail medyasından iddia: Netanyahu ile görüşmeyen Ürdün Kralı Gantz’ı kabul etti

Ürdün Kralı 2. Abdullah, bölgenin İsrail'e kiralanması anlaşmasının feshedilmesinin ardından Kasım 2019'da el-Gamr bölgesini ziyaret etti.
Ürdün Kralı 2. Abdullah, bölgenin İsrail'e kiralanması anlaşmasının feshedilmesinin ardından Kasım 2019'da el-Gamr bölgesini ziyaret etti.
TT

İsrail medyasından iddia: Netanyahu ile görüşmeyen Ürdün Kralı Gantz’ı kabul etti

Ürdün Kralı 2. Abdullah, bölgenin İsrail'e kiralanması anlaşmasının feshedilmesinin ardından Kasım 2019'da el-Gamr bölgesini ziyaret etti.
Ürdün Kralı 2. Abdullah, bölgenin İsrail'e kiralanması anlaşmasının feshedilmesinin ardından Kasım 2019'da el-Gamr bölgesini ziyaret etti.

Ürdün Kralı 2. Abdullah, İsrail Savunma Bakanı Benny Gantz’ı Amman'da gizlice kabul etti. Öte yandan Ürdün Kralı’nın halen İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile telefonla veya yüz yüze görüşmeyi reddettiği biliniyor. 
Şarku’l Avsat’ın İsrail gazetesi Yediot Ahronot'tan aktardığı iddiaya göre, 2. Abdullah, İsrail Savunma Bakanı Benny Gantz'ı ise geçen yıl Aralık ayında Amman'a davet etmişti.
Yediot Ahronot'a göre Gantz, partisi Mavi-Beyaz’ın aktivistleri ile Zoom uygulaması aracılığıyla yaptığı toplantı sırasında, Cuma günü Ürdün ile görüştüğünü ima ederek, Netanyahu'nun Ürdün ile ilişkilerini eleştirdi. 
Gantz, partisinden aktivistlerle yaptığı toplantıda şu ifadeleri kullandı:
"Ürdün'le ilişkilerin İsrail için büyük bir servet olduğunu düşünüyorum ve bu ülkeyle ilişkilerimizin bin kat daha iyi olabileceğine inanıyorum. Ne yazık ki Netanyahu Ürdün'de istenmeyen bir kişi ve varlığı iki ülke arasındaki ilişkilere zarar veriyor. Ürdün Kralı ve diğer üst düzey Ürdünlü yetkililerle sürekli iletişim halindeyiz. Büyük başarılar elde edebileceğimizi biliyorum.”
Ürdün ile her yıl bir veya iki sivil projenin uygulanmasının mümkün olduğunu belirten Gantz, "10 yıl içinde komşularımızla ilişkileri geliştirmek için 20 ila 30 proje tamamlamış olacağız" dedi.
Kral Abdullah’ın Gantz’ı kabulü, İsrail Dışişleri Bakanı Gabi Aşkenazi ve Ürdünlü mevkidaşı Eymen es-Safedi ile son aylarda yaptığı iki görüşmenin ardından geldi. Ürdün ve İsrail arasında güçlü ilişkiler söz konusu. Ancak son zamanlarda İsrail'in Filistinlilere yönelik politikaları, Ürdün’ün garantörlüğü altındaki Mescid-i Aksa’ya yönelik İsrail baskıları ve İsrail’in diğer Arap ülkelerine yaklaşması konusunda iki ülke arasındaki anlaşmazlığın ardından kötüleşti.
Hem İsrail'in hem de ABD'nin önemli bir bölgesel müttefiki olan Ürdün, uzun zamandır iki devletli bir çözüm için 2014'ten beri askıda olan İsrail-Filistin barış görüşmelerinin yeniden başlaması çağrısında bulundu. Kral 2. Abdullah, Netanyahu’nun geçen yılki Batı Şeria'yı ilhak planlarına açıkça karşı çıkarken, İsrail ile bazı Arap ülkeleri arasındaki normalleşme anlaşmalarına da olumlu yaklaşmayarak mesafeli yaklaştı.
The Times of Israel internet sitesindeki habere göre, Kral Abdullah ilhak girişiminden duyduğu memnuniyetsizlik nedeniyle geçen yıl Netanyahu ile telefonla görüşmeyi reddetti.
Ürdün Kralı 2019'da, Amman'ın İsrail Büyükelçisini geri çağırmasına neden olan bir dizi olayın ardından İsrail ile Ürdün arasındaki ilişkilerin "tüm zamanların en düşük seviyesinde" olduğunu ifade etmişti. O yıl Ürdün, İsrailli çiftçilerin Ürdün içindeki arazilere kolayca erişmesine izin veren özel düzenlemeleri sona erdirdi. Taraflar arasındaki barış anlaşmasının yıldönümünde de ortak bir kutlama düzenlenmedi. İsrail'in iki Ürdün vatandaşını terörizm suçlamasıyla tutuklaması da diplomatik tartışmaya neden oldu.
Öte yandan Kral Abdullah, geçen ay İsrail'i Filistinlileri aşılamadığı için eleştirdi. Buna rağmen, Amman ve Tel Aviv son zamanlarda ortak projeler uygulamak ve ikili ilişkileri geliştirmek için temaslarını yoğunlaştırdı. İsrail medyası, iki ülke arasındaki görüşmelerin İsrail, Ürdün ve Filistin Yönetimi arasında gelecekteki projelere odaklandığını bildirdi.
Ürdün'de birkaç hafta önce Dışişleri Bakanlığı öncülüğünde iki ülkenin bakanlık genel müdürleriyle su, turizm, tarım, ulaştırma, ticaret, ticaret ve diğer alanlarda ortak projeler geliştirmek amacıyla toplantı düzenlendi. Devam eden görüşmeler, yıllar süren aksaklıktan sonra ilk ilerleme girişimi olarak nitelendirildi. İsrail’deki kaynaklar, İsrail'de  Ürdünlüler lehine adımlar atma çabaları söz konusu olduğunu kaydetti. Kaynaklar, Ürdün'den Filistin Yönetimi'ne ticareti ikiye katlamak isteyenlerin kapasiteyi yıllık 100 milyon dolardan 500 milyar dolara çıkarmak istediklerini belirtti. Ayrıca İsrail tarafına talep edilen malların listelerinin sunulduğu ifade edildi.
1994'ten beri Ürdün ile İsrail arasında barış ve iki ülkeyi birbirine bağlayan diplomatik ilişkiler söz konusu.

 


İsrail, Gazze'den getirilen rehinenin kimliğini açıklıyor ve Gazze Şeridi'ne yönelik topçu bombardımanını sürdürüyor

Filistinliler Han Yunus'ta yıkılmış bir binanın önünde duruyor (DPA)
Filistinliler Han Yunus'ta yıkılmış bir binanın önünde duruyor (DPA)
TT

İsrail, Gazze'den getirilen rehinenin kimliğini açıklıyor ve Gazze Şeridi'ne yönelik topçu bombardımanını sürdürüyor

Filistinliler Han Yunus'ta yıkılmış bir binanın önünde duruyor (DPA)
Filistinliler Han Yunus'ta yıkılmış bir binanın önünde duruyor (DPA)

İsrail, bugün yaptığı açıklamada, Uluslararası Kızılhaç Komitesi aracılığıyla Hamas'tan dün teslim aldığı cenazenin, 7 Ekim 2023'teki saldırıda öldürülen İsrail-Arjantin vatandaşı bir rehineye ait olduğunu duyurdu.

Ordu açıklamasında, "Ulusal Adli Tıp Enstitüsü'nde İsrail Polisi ve Askeri Hahamlık iş birliğiyle kimlik tespit işlemlerinin tamamlanmasının ardından" Lior Rodalev'in ailesine "cenazesinin İsrail'e defnedilmek üzere geri gönderildiği" bildirildi.

Bu gelişme, İsrail topçularını bu sabah Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'un doğusunda bulunan bölgeleri bombalaması ve ateşkesin 29. gününe girerken Şeridin çeşitli bölgelerinde yıkım operasyonlarının devam ettiği bir zamanda gerçekleşti.

Şarku’l Avsat’ın Filistin haber ajansı Safa’dan aktardığına göre İsrail uçakları bugün Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'un doğusunda bulunan bölgelere üç hava saldırısı düzenledi. Bombalama, şehir üzerinde alçak irtifalı insansız hava araçları (İHA) uçuşları sırasında gerçekleşti.

Han Yunus'un kuzeydoğusundaki bölgelerde de kapsamlı yıkım operasyonları gerçekleştirildi. İsrail savaş gemileri, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah açıklarında ateş açtı.

Hamas ve İsrail arasındaki ateşkes anlaşması 10 Ekim'de yürürlüğe girdi.


Barzani, Irak'ı Lübnan'a benzetti: Irak, gruplara karşı güçsüz

Kürdistan Demokratik Partisi Başkanı Mesud Barzani (Rudaw Ağı)
Kürdistan Demokratik Partisi Başkanı Mesud Barzani (Rudaw Ağı)
TT

Barzani, Irak'ı Lübnan'a benzetti: Irak, gruplara karşı güçsüz

Kürdistan Demokratik Partisi Başkanı Mesud Barzani (Rudaw Ağı)
Kürdistan Demokratik Partisi Başkanı Mesud Barzani (Rudaw Ağı)

Kürdistan Demokrat Partisi Genel Başkanı Mesud Barzani, Irak'taki durumu, "silahlı grupların gücünün devletin otoritesini aştığı" Lübnan'daki duruma benzetti. Pazartesi akşamı televizyonda yayınlanan bir röportajında ​​Barzani, "Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani'nin bu gruplarla mücadele etme yeteneğinden yoksun olduğunu" belirterek, "devlet kurumlarının zayıflaması ve siyasi bölünmenin derinleşmesi" konusunda uyardı.

Barzani, grupların "siyasi ve ekonomik kararları kontrol eden, anayasanın üstünde bir güç" olduğunu ileri sürerek, "silahların siyasi nüfuz sağlama aracı değil, savunma sisteminin bir parçası olması gerektiğini" vurguladı.

Barzani ayrıca, "Irak'taki her partinin kendisini bir devlet olarak gördüğünü" belirterek, "parlamentoyu ve hükümeti kontrol eden mini devletler olduğunu" belirtti.

Barzani, "uluslararası koalisyonun" Irak'tan çekilmesinin, "DEAŞ” örgütünün geri dönüşüne yol açabileceği uyarısında bulunarak, ABD güçlerinin 2011'de örgütün üç yıl sonra genişlemesi öncesinde geri çekildiği deneyimi hatırlattı.


Gazze Şeridi’ndeki istikrar gücü, daha akıcı düzenlemelere mi yoksa daha fazla karmaşaya mı yol açacak?

Gazze şehrinin er-Rimal semtinde, sığınağa dönüştürülen bir okulda yer alan, yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan kampın genel görünümü (AFP)
Gazze şehrinin er-Rimal semtinde, sığınağa dönüştürülen bir okulda yer alan, yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan kampın genel görünümü (AFP)
TT

Gazze Şeridi’ndeki istikrar gücü, daha akıcı düzenlemelere mi yoksa daha fazla karmaşaya mı yol açacak?

Gazze şehrinin er-Rimal semtinde, sığınağa dönüştürülen bir okulda yer alan, yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan kampın genel görünümü (AFP)
Gazze şehrinin er-Rimal semtinde, sığınağa dönüştürülen bir okulda yer alan, yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan kampın genel görünümü (AFP)

Gazze Şeridi'ne bir ‘istikrar gücü’ konuşlandırılması konusu, ABD'nin Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'ne sunduğu karar taslağı ve Başkan Donald Trump'ın, yaklaşık bir ay önce yürürlüğe giren ateşkesin geri kalan hükümlerini uygulamak üzere bu uluslararası güçlerin yakında Gazze Şeridi'ne varacağını duyurmasıyla ivme kazandı.

Görevleri ve konuşlanmaları konusunda hazırlık aşamasında görüş ayrılıkları yaşanan, Mısır’ın ise görev alanlarının genişletilmesiyle ilgili çatışmalar olabileceği yönünde endişe duyduğu bu güçler, uzmanlara göre karmaşık düzenlemelerle karşı karşıya kalabilir. Özellikle İsrail’in konunun BM Güvenlik Konseyi’ne götürülmesine karşı çıkması, Türkiye’nin kuvvetlere katılması ve Filistin tarafının çekinceleri olması hâlinde olası bir Rusya-Çin vetosu ihtimali, bu durumu daha da karmaşık hâle getirir. Uzmanlar, bu kuvvetlerin ancak geniş bir uzlaşı süreci oluşturulması hâlinde ve ateşkes anlaşmasını koruma amacına hizmet edecek şekilde yakın bir zamanda kurulabileceğini öngörüyor.

Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığına göre Trump, ABD'nin Gazze Şeridi'ne yönelik barış planını desteklemeyi amaçlayan karar taslağını BM Güvenlik Konseyi'ne sunacağını açıklamasından bir gün sonra, uluslararası istikrar güçlerinin ‘çok yakında’ Gazze Şeridi'ne varmasını beklediğini söyledi.

Trump, Beyaz Saray'da Orta Asya ülkeleri liderleriyle yaptığı toplantıda, “Bu çok yakında gerçekleşecek. Gazze'de işler yolunda gidiyor” dedi. Bu açıklama, İsrail ile Hamas arasında ateşkesin yürürlüğe girmesinden yaklaşık bir ay sonra Gazze Şeridi'nde zorlu insani koşulların devam etmesi üzerine bir gazetecinin uluslararası güçlerin bölgeye konuşlandırılmasıyla ilgili sorusuna yanıt olarak yapıldı.

ABD'nin BM Daimî Temsilciliği’nin açıklamasına göre ABD, Trump'ın Gazze Şeridi için hazırladığı barış planını desteklemek amacıyla BM Güvenlik Konseyi'ne bir karar taslağı sundu. Henüz oylama tarihi belirlenmemiş olan karar taslağı, ‘Gazze’de istikrarı sağlamak amacıyla geçici bir uluslararası güç’ kurulmasına izin veriyor. Bu güç, uluslararası hukuk ve uluslararası insancıl hukukla uyumlu olmak kaydıyla, yetkisi kapsamındaki görevleri yerine getirmek için ‘gerekli tüm araçları kullanma’ yetkisine sahip olacak.

Axios internet sitesi salı günü bir ABD yetkilisinin, ABD'nin BM Güvenlik Konseyi'nin bazı üyelerine, Gazze'de en az iki yıl süreyle uluslararası bir güç oluşturulması için bir karar taslağı gönderdiğini ve ilk birliklerin önümüzdeki ocak ayına kadar Gazze'ye konuşlandırılmasının hedeflendiğini söylediğini aktardı.

İsrail'in Gazze şehrine düzenlediği saldırı sırasında yıkılan bir evin enkazından ceset çıkaran Filistinliler (AFP)İsrail'in Gazze şehrine düzenlediği saldırı sırasında yıkılan bir evin enkazından ceset çıkaran Filistinliler (AFP)

İsrail uzmanı Dr. Said Ukkaşe, ‘istikrar gücü’ dosyasının daha BM Güvenlik Konseyi’ne sunulma aşamasından itibaren zorlu düzenlemelerle karşılaşacağını düşünüyor. Özellikle İsrail’in, bu gücün uluslararası sistem tarafından onaylanmasına karşı çıkması ve Türkiye gibi katılımcı ülkelere itirazlarının bulunması, ayrıca Rusya ile Çin’in metindeki bazı ifadeleri kabul etmeyip bu konuda herhangi birinin veto hakkını kullanma olasılığı, süreci daha da zorlaştırıyor.

Ukkaşe, Trump’ın söylediği gibi kuvvetlerin yakın zamanda ulaşmasının pek mümkün olmadığını belirtti. Mevcut karmaşık koşullar altında bunun yakın bir tarihte gerçekleşmeyeceğini, ancak perde arkasında üzerinde anlaşmaya varılmış ve yalnızca duyurulmayı bekleyen bazı gizli süreçler varsa bunun mümkün olabileceğini ifade etti.

Filistinli siyasi analist Dr. Abdulmehdi Mutava da Çin ve Rusya'nın herhangi bir Arap veya Filistinli çekinceye veto hakkını kullanma olasılığı göz önüne alındığında, istikrar gücünün özellikle BM Güvenlik Konseyi'nde zorluklarla karşılaşacağına inanıyor. Mutava, bu karmaşık düzenlemeler göz önüne alındığında, geniş bir mutabakat sağlanmadıkça güçlerin gelmesinden bahsetmek için henüz çok erken olduğunu belirtti.

Endişeler BM Güvenlik Konseyi ile sınırlı değil, sahaya da uzanıyor. Mısır Enformasyon Kurumu Başkanı Ziya Raşvan, son açıklamalarında, uluslararası güce Hamas'ı silahsızlandırma görevinin verilmesi halinde ‘çatışmalar’ yaşanacağına işaret etti.

Sorunun, İsrail'in Gazze planının uygulanmasını engelleyen koşullar dayatmasından kaynaklandığını açıklayan Raşvan, “Filistinliler, Gazze'nin güvenliğini yabancı bir gücün devralmasını veya işgalin vesayetle değiştirilmesini kabul etmeyecek” dedi.

Han Yunus'taki Nasır Hastanesi'ne düzenlenen İsrail saldırısında hayatını kaybeden iki çocuğun cenazelerinin başında göz yaşı döken Filistinliler (AFP)Han Yunus'taki Nasır Hastanesi'ne düzenlenen İsrail saldırısında hayatını kaybeden iki çocuğun cenazelerinin başında göz yaşı döken Filistinliler (AFP)

Mısır Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Temim Halaf, salı günü CBS News'e verdiği röportajda, “İstikrar gücünün oluşumu, yapısı, yetki alanı ve süresi de dahil olmak üzere çeşitli unsurlar hakkında Amerikalı ve bölgesel ortaklarla görüşmeler sürüyor” dedi.

Said Ukkaşe, Mısır'ın tutumunun ve endişelerinin haklı olduğuna inanıyor. Ukkaşe, Kahire’nin bölge konusunda diğer tüm taraflardan daha fazla tecrübeye sahip ve Filistinli gruplarla uzlaşı içinde, silahsızlanmanın kademeli şekilde gerçekleşmesine yönelik bir vizyona sahip olduğunu belirtti. Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada Ukkaşe, “Trump, eğer istikrar güçleri maddesi konusunda uluslararası ve İsrailli taraflarla uzlaşı sağlanamazsa, herkesi şaşırtarak çok uluslu güçlerin gönderilmesini gündeme getirebilir” değerlendirmesinde bulundu.

Mutava, ‘hiçbir Arap veya İslam ülkesinin silahsızlanma konusunda bir çatışmaya girmeyi kabul etmeyeceğini’ düşünüyor. Mutava, Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte, “Beklenen uluslararası gücün başarısı, bu güce Filistin polis gücünün eklenmesine bağlı. Bu güç, istikrar güçleri tarafından desteklenen açık bir plan çerçevesinde kanunları uygulamaktan tek başına sorumlu olacak” ifadelerini kullandı.