Kovid-19 hastaları koku ve tat duyularını kaybetmekten endişe ediyor

Fransa'nın Lyon kentinde Pfizer aşısı hazırlayan bir hemşire (AFP)
Fransa'nın Lyon kentinde Pfizer aşısı hazırlayan bir hemşire (AFP)
TT

Kovid-19 hastaları koku ve tat duyularını kaybetmekten endişe ediyor

Fransa'nın Lyon kentinde Pfizer aşısı hazırlayan bir hemşire (AFP)
Fransa'nın Lyon kentinde Pfizer aşısı hazırlayan bir hemşire (AFP)

Mart 2020'de yeni tip koronavirüse (Kovid-19) yakalanan Elizabeth Medina, enfekte olduktan 3 gün sonra koku ve tat alma duyusunu kaybetti. 38 yaşındaki Amerikalı, bir yıl geçtiği için bu hislerini bir daha geri kazanamayacağından endişe ediyor. New York'taki bir okulda Rehberlik öğretmeni olan Medina, kulak burun boğaz alanından nörologlara ve cerrahlara kadar farklı uzmanlık alanlarından doktorlara başvurdu. Ayrıca burun spreyleri kullandı ve balık yağından hazırlanan bir tedaviyi deneyen bir grup hastaya katıldı.
Elizabeth, koku alma duyusunu canlandırmak için yemeklerine bol miktarda baharat katarken, çayına da aromatik bitkiler ekliyor ve ayrıca sürekli olarak uçucu yağlarla hazırlanan bir bilekliği kokluyor. Ancak tüm bu çabalar karşılıksız kalıyor. İki çocuk annesi olan Medina, yemek yemek ve yapmak dahil günlük zevklerinin çoğunu kaybettiğini söylüyor. Ayrıca, aylarca her gün ağladığı için bu durumun psikolojik durumunu da olumsuz etkilediğini belirtiyor.
Elizabeth Medina, Kovid-19’un ana semptomu haline gelmeden önce bilinmeyen ve önemi uzun süredir hafife alınan ve şuan birçok kişinin yaşadığı bir durum olan anozmi olarak bilinen koku kaybı hastalığından muzdarip. Kovid-19 virüsü nedeniyle koku ve tat kaybı yaşayanların çoğunda bu iki duyu üç ila dört hafta içinde eski haline dönüyor. Ancak Fransız haber ajansının (AFP) Philadelphia'daki Temple Üniversitesi'nden Psikolog Valentina Parma’dan aktardığı bilgilere göre, Kovid-19’a yakalanan kişilerin yüzde 10 ila 15'inde tat ve koku kaybı birkaç ay sürüyor.
Kovid-19’un hastalarda neden olduğu koku ve tat kaybını araştırmak üzere salgının başlangıcında kurulan Kimyasal Duyuları Araştırma Küresel Konsorsiyumu (The Global Consortium of Chemosensory Researchers-GCCR) üyesi olan Parma'ya göre bu rahatsızlıklar ABD’de en az iki milyon kişiyi, dünyada ise on milyondan fazla kişiyi etkiledi. Koku ve tat alma duyuları genellikle görme veya işitmeden daha az önemli görülüyor. Sosyal ilişkilerde gerekli olmalarına rağmen doktorlar genellikle iki duyunun kaybını ‘uzun süren Kovid-19’ olarak bilinen durumun diğer sonuçlarından daha az tehlikeli olarak değerlendiriyorlar.
Ancak Valentina Parma'ya göre iki duyunun sürekli kaybına sadece beslenme sorunları değil, aynı zamanda anksiyete ve hatta depresyon da eşlik ediyor. Koku ve tat alamayan diğer hastalar gibi Elizabeth Medina da rahatlamak ve destek almak için yakınlarındaki bir hastane tarafından yönetilen bir destek grubuna katıldı. Bu grupların birçoğu, İngiltere'de 2019 yılında sosyal medyada kurulan ve pandemiyle ünü hızla yükselen AbScent grubunun üyelerinden oluşuyor. Grubun kurucusu Chrissi Kelly’e göre grubun üye sayısı, bir yılda bin 500'den çeşitli ülkelerden 45 bin üyenin üzerine çıkarak ciddi bir şekilde arttı.
Grubun Facebook sayfasında Elizabeth Medina'nın peşini bırakmayan soru herkes tarafından tekrarlanıyor: Koku ve tat alma duyusunu geri kazanacak mıyım? Ancak Valentina Parma, "Mevcut bilgiler çerçevesinde henüz bu aşamada bunu tahmin etmek çok zor" diyor. Ancak, anozminin örneğin kahve içerken kötü bir koku almak gibi kokuyu ters algılama olarak bilinen parosmi hastalığı olarak bilinen duruma dönüşmesinin uzun vadede iyileşme için iyi bir gösterge olabileceği biliniyor. 
Aynı zamanda Parma’ya göre, uçucu yağlar gibi farklı kokuları koklamanın günlük uygulanması, bu aşamada üç ila altı egzersizden sonra vakaların yaklaşık yüzde 30'unda başarılı olduğu kanıtlandığı için çekincesiz önerilen tek tedavi olarak biliniyor.
Kovid-19’un neden olduğu bu belirsizlik sonucu bu sorunla karşı karşıya olan bazı kişiler sanal dünyada ön plana çıktı. 2012'de sinüzite yakalandıktan sonra koku ve tat duyusunu uzun süre kaybeden ve iyileştiği halde Kovid-19’a yakalandıktan sonra tekrar kaybeden AbScent's grubunun bir üyesi olan Kelly bu isimlerden biri. Aynı şekilde, 2009'dan beri iki duyudan mahrum kalan Amerikalı Katie Boateng de grupta deneyimlerini paylaşıyor. Bu durum tıp camiasının bu semptomların ciddiyetini kabul etmesine ve bu alanda araştırmaları yoğunlaştırmasına neden oldu.
Katie Boateng, 2018'de kendisi gibi bu sorunu yaşayan kişilere tavsiyelerde bulunduğu Smell Podcast adlı bir podcast oluşturdu. Boateng şu anda bir araştırmacılar konsorsiyumunun araştırmasını yönetmeye yardımcı olan bir öğrenci grubunun üyesi. Boateng artık iyileşmeyi beklemese de, gelecekte insanları iyileştirmede başarılı olabilmesi için araştırmalara rehberlik etmeyi umduğunu dile getirdi.
Hastaların çoğu, bu alandaki araştırmaların ilerleyişini beklerken, aynı zamanda bazen Leah Holzel gibi bir eğitmenin yardımıyla koku alma duyusu için günlük alıştırmalara devam ediyor. 2016-2019 yılları arasında koku duyusunu kaybeden yemek pişirme uzmanı Holzel, pandeminin ortaya çıkmasıyla kokuların yeniden kaybedilmesiyle birlikte bu duyusunu yeni kaybeden altı kişiye danışmanlık yaptı. Öte yandan çoğu hasta, moralini yüksek tutmak için sosyal medyada paylaşılan iyileşme mesajlarına umutla sarılıyor.
İngiltere'den 26 yaşındaki Dominika Uhrakova, Facebook'taki AbScent sayfasında yaptığı paylaşımda şunları kaydetti:
"Koku ve tat alma duyumu kaybettiğimden bu yana neredeyse bir yıl geçti ve şuan onları neredeyse tamamen geri kazandım.”
"Uzun ve zahmetli bir süreçti. Facebook'taki bu grup sayesinde delirmedim. Sabırla bekleyin ve umudunuzu kaybetmeyin. Herkese iyi şanslar.”



NASA'nın Mars aracı Curiosity, Dünya'ya benzer bir ortamın izlerini keşfetti

Gale Krateri'nde bugüne kadar yapılan incelemeler, yaklaşık 3 milyar yıl önce burada göl olduğuna işaret ediyor (NASA/JPL-Caltech)
Gale Krateri'nde bugüne kadar yapılan incelemeler, yaklaşık 3 milyar yıl önce burada göl olduğuna işaret ediyor (NASA/JPL-Caltech)
TT

NASA'nın Mars aracı Curiosity, Dünya'ya benzer bir ortamın izlerini keşfetti

Gale Krateri'nde bugüne kadar yapılan incelemeler, yaklaşık 3 milyar yıl önce burada göl olduğuna işaret ediyor (NASA/JPL-Caltech)
Gale Krateri'nde bugüne kadar yapılan incelemeler, yaklaşık 3 milyar yıl önce burada göl olduğuna işaret ediyor (NASA/JPL-Caltech)

NASA, Mars'ın bir zamanlar yaşanabilir bir ortama ev sahipliği yaptığına dair yeni bir kanıt buldu. 

Mars keşif aracı Curiosity, Kızıl Gezegen'deki Gale Krateri'nde yer alan kayaçlarda normalden çok daha fazla miktarda manganez oksit tespit etti. Araştırmacılar bu mineralin varlığının, tortul kayaçların bir gölün kıyı şeridi, nehir veya deltada oluştuğuna işaret ettiğini düşünüyor.

Dünya'da oksijenden dolayı manganez yüksek seviyelerde bulunurken bazı bakteriler enerjilerini bu mineralin oksidasyon seviyelerinden alıyor. Ayrıca bu bakteriler oksitlenme sürecini de hızlandırıyor. 

Mars'ın atmosferinde neredeyse hiç oksijen olmaması ve yaşayan bakterilere dair bir kanıtın da henüz bulunmaması nedeniyle bu kadar manganezin nereden geldiği soru işaretlerine yol açıyor. 

Journal of Geophysical Research: Planets adlı hakemli dergide dün yayımlanan araştırmanın başyazarı Patrick Gasda, "Mars'ta yaşam olduğuna dair kanıtımız yok ve Mars'ın çok eski zamanlardaki atmosferinde oksijenin nasıl bir mekanizmayla üretildiği de belirsizliğini koruduğundan manganez oksidin burada oluşup yoğunlaşması gerçekten şaşırtıcı" diyor. 

Bu bulgular Mars atmosferinde veya yüzey suyunda meydana gelen daha büyük süreçlere işaret ediyor ve Mars'taki oksidasyonu anlamak için daha fazla çalışma yapılması gerektiğini gösteriyor.

Kayaçlardaki mineraller, Curiosity'nin ChemCam aracının analizleriyle tespit edildi. Bu araç lazer kullanarak kayaçların yüzerinde bir plazma oluşturuyor, daha sonra bu ışığı kullanarak kayaçların bileşimini saptıyor. 

Keşif aracı, Gale Krateri'ndeki tortul kayaçların kum, silt ve çamur karışımından oluştuğunu buldu. Araştırmacılar manganezin bu kumlarda nasıl zenginleştiğini ve manganezin çökelmesini hangi mekanizmaların sağladığını bulmaya çalıştı. Örneğin yeraltı suyu bir gölün kıyısındaki veya deltanın ağzındaki gözenekli kumlardan süzülerek geçmiş olabilirdi.

Hepsi yüksek derecede oksitleyici koşulların varlığını gerektiren bu mekanizmalar üzerinde çalışan araştırmacılar en olası senaryonun, oksijen bakımından zengin bir atmosferin varlığında bir göl kıyısı boyunca manganez oksitlerin çökelmesi olduğu sonucuna vardı.

ChemCam aracının baş araştırmacısı Nina Lanza, "Bu çok eski kayaçların ortaya çıkardığı üzere Gale Gölü'ndeki ortam, bize bugün Dünya'dakine şaşırtıcı derecede benzeyen yaşanabilir bir ortama pencere açıyor" diyor.

Dünya'da yer alan göl kıyılarındaki oksijen içeren sığ sularda manganez mineralleri yaygın bir şekilde görülür ve Mars'ın çok eski dönemlerinde bu tür tanıdık özellikler bulmak dikkate değer.

Manganez oksitin oluşması binlerce yıl sürebildiğinden araştırmacılar bu bulguların, Mars'taki Gale Krateri'nde uzun süre boyunca yaşanabilir bir göl olduğuna dair yeni bir kanıt sunduğunu düşünüyor. 

Independent Türkçe, Science Alert, Science Daily, Journal of Geophysical Research: Planets


Zirve yapan Güneş aktivitesi Mars'ta eşsiz "küresel auroralar" yarattı

Fotoğraf: NASA
Fotoğraf: NASA
TT

Zirve yapan Güneş aktivitesi Mars'ta eşsiz "küresel auroralar" yarattı

Fotoğraf: NASA
Fotoğraf: NASA

Mars, Güneş aktivitesindeki artış nedeniyle son zamanlarda benzeri görülmemiş ölçekte "küresel auroralar" yaşıyor.

Auroralar, Güneş'ten gelen yüklü parçacıkların bir gezegenin manyetik alanıyla etkileşime girmesiyle oluşuyor.

Dünya'da ekvator ve kutuplardan eşit kolaylıkta aurora görmek nadir bir durum çünkü gezegenin manyetik alanı, onu Güneş fırtınalarından büyük ölçüde koruyor. Ancak Mars'ta Dünya benzeri bir manyetik alan bulunmadığından, kızıl gezegendeki auroralar küresel bir fenomen olabiliyor. Bu fenomen, yaklaşık her 11 yılda bir gerçekleşen ve solar maksimum diye adlandırılan Güneş aktivitesinin zirve yaptığı bu dönemde daha sık görülüyor.

Solar maksimumda Güneş, patlamalar ve koronal kütle atımları salmaya eğilimli oluyor. 

Colorado Üniversitesi Atmosfer ve Uzay Fiziği Laboratuvarı'ndan Nick Schneider, internet sitesi Space Weather'a yaptığı açıklamada, "Mars son 10 yılın en büyük auroral aktivitesini yaşıyor" dedi.

Sadece şubatta, daha önce hiç görmediğimiz bir "aurora hat-trick"i yani üç küresel aurora olayı yaşandı.

NASA'nın Maven uzay aracı, şubatta Mars'ta parlayan auroralar hakkında veri toplanmasını sağladı. Bu auroralar, Güneş fırtınalarındaki şok dalgaları tarafından hızlandırılan enerjik Güneş parçacıklarının (solar energetic particles) yani SEP'lerin Mars atmosferiyle etkileşimi sonucu oluşmuştu. 

UC Berkeley'deki Maven ekibinin üyesi Rebecca Jolitz, "Mars'a halihazırda her ay kabaca 1 ila 2 CME (koronal kütle atımı) vuruyor ve bu da yüklü miktarda SEP getiriyor" dedi.

Astrofizikçiler, Dünya'nın 15 Mayıs 1921'de yaşadığı gibi bir süper Güneş fırtınasının bugün gezegenimizi vurması halinde neler olabileceğini anlamaya çalışıyor. O fırtına, ABD ve Birleşik Krallık da dahil dünyanın çeşitli yerlerinde elektrik ve telgraf kontrol odalarında yangınlar çıkmasına neden olmuştu. 

Bu yıl zirveye ulaşan Güneş aktivitesi, iki NASA uzay aracına (MAVEN ve Curiosity) Mars'tan solar maksimumu inceleme fırsatı sunacak. Elde ettikleri bulgular, Kızıl Gezegen'e gidecek astronotlar için radyasyondan korunma yöntemlerinin geliştirilmesini sağlayabilir

Güneş'ten gelen böyle bir patlamanın günümüzde ne gibi zararlara yol açabileceği belirsizliğini koruyor.

Araştırmacılar solar maksimum sırasında, büyük ölçüde manyetik alan tarafından korunmayan Mars'ta gerçekleşen auroraları incelemenin daha fazla bilgi sağlayabileceğini belirtti.

Dr. Schneider, "Bu bize Maven görevinin temel hedeflerinden birini yani Güneş fırtınalarının Mars atmosferini nasıl etkilediğini inceleme fırsatı verecek. Bu hepimizin beklediği türden bir eğlence!" dedi. 

Atmosfer ve Uzay Fiziği Laboratuvarı'ndan astrofizikçi Shannon Curry de  "Aslında bu yıl Mars'ta 'büyük olanı' yani astronotlar Mars'a gitmeden önce Güneş radyasyonunu daha iyi anlamak için çalışabileceğimiz büyük bir olayı görmeyi çok isterim" dedi.
Independent Türkçe


WhatsApp'ın yeni özelliği sohbet etmeye teşvik ediyor

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

WhatsApp'ın yeni özelliği sohbet etmeye teşvik ediyor

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

WhatsApp yakında kullanıcıların hangi arkadaşlarının çevrimiçi olduğunu görmelerine izin vererek onları sohbet etmeye teşvik etmeye çalışabilir. 

Güncelleme takip sitesi WABetaInfo'ya göre, bu özellik "yakın zamanda çevrimiçi" olan kişilerin bir listesini gösterecek.

İnternet sitesi, bu özelliğin "sohbet edilecek kişileri önermeyi" amaçlayan kapsamlı bir değişikliğin parçası olduğunu belirtti. Örneğin bu sayede kullanıcıların rehberlerinde henüz sohbet etmedikleri kişiler gösterilerek yeni konuşmalar başlatılması sağlanacak. 

Ancak yeni değişiklikler, bu kişilerden hangilerinin "yakın zamanda çevrimiçi" olduğunu görme seçeneği ekliyor.

WABetaInfo, bu güncellemenin WhatsApp'ın hem Android hem de iOS sürümlerinin yayın öncesi versiyonlarında görüldüğünü bildirdi. 

Bu araç, belirli bir anda çevrimiçi olanları göstermiyor. Bunun yerine, yakın zamanda çevrimiçi olmuş kişilerin anlık görüntüsünü göstermeye odaklanıyor.

WhatsApp uzun zamandır sohbet çubuğunun üst kısmında "çevrimiçi" ve "son görülme" bilgilerini gösteriyor. Bu sayede kullanıcılar, başkalarının o anda uygulamada olup olmadıklarını ya da uygulamayı en son ne zaman açtıklarını görebiliyor. 

Şirket bu özellikte bir dizi gizlilik koruması da sunuyor. Bunların en başında, bu özelliği tamamen ya da kişilere göre kapatma seçeneği geliyor. Ayrıca bu özelliğin kapatılması, başkalarının ne zaman çevrimiçi olduğunu görmenin de artık mümkün olmadığı anlamına geliyor.

Ayrıca, daha önce sohbet etmediğiniz, rehberinize kaydetmediğiniz veya sizi engelleyen bir kullanıcının ne zaman çevrimiçi olduğunu görmek de mümkün değil.
Independent Türkçe


Avrupa'yı sualtı tüneliyle Afrika'ya bağlayacak projede hedef FIFA 2030

Tünel İspanya'nın Tarifa kentinden Cebelitarık Boğazı'nı geçip Fas'ın Tanca kentine uzanacak (Unsplash)
Tünel İspanya'nın Tarifa kentinden Cebelitarık Boğazı'nı geçip Fas'ın Tanca kentine uzanacak (Unsplash)
TT

Avrupa'yı sualtı tüneliyle Afrika'ya bağlayacak projede hedef FIFA 2030

Tünel İspanya'nın Tarifa kentinden Cebelitarık Boğazı'nı geçip Fas'ın Tanca kentine uzanacak (Unsplash)
Tünel İspanya'nın Tarifa kentinden Cebelitarık Boğazı'nı geçip Fas'ın Tanca kentine uzanacak (Unsplash)

6 milyar euroluk bir teklifin hayata geçirilmesi halinde, yaklaşık 27,5 kilometrelik yeni bir sualtı tüneli Avrupa'nın yüksek hızlı tren ağını 2030 itibarıyla Kuzey Afrika'ya bağlayabilir.

Tünel, İspanya'nın mevcut demiryolu hatlarını Fas'ın 2018'de açılan ve saatte yaklaşık 322 km'ye çıkan Al Boraq trenlerine bağlayarak yüksek hızlı tren hizmeti sunacak.

İspanya'nın Madrid şehrinden Fas'ın Kazablanka şehrine giden bir rota Algeciras ve Tanca üzerinden Cebelitarık Boğazı'nı geçecek.

Madrid'den Kazablanka'ya ortalama bir uçuş 1 saat 50 dakika sürerken, yolcuların kıta değiştirdiği tren yolculuğunun 5 saat 30 dakikada tamamlanacağı bildiriliyor.

Halihazırda stratejik planlama sürüyor ve geliştiriciler tünelin sadece 6 yıl içinde, üç ülkenin (İspanya, Portekiz ve Fas) 2030 FIFA Dünya Kupası'na ev sahipliği yapacağı zaman açılmasını umuyor.

Resmi maliyetler bilinmese de projenin yapımının 6 milyar euroya mal olabileceği tahmin ediliyor. 

İspanyol hükümeti geçen haziran "Avrupa-Afrika Cebelitarık Boğazı sabit bağlantısı"nı incelemek üzere 2,3 milyon euroluk AB fizibilite fonunu onaylamıştı.

İspanya Ulaştırma Bakanı o dönemde Raquel Sanchez şunları söylemişti: “Ülkelerimiz ve Avrupa'yla Afrika arasındaki ilişkiler için azami jeostratejik öneme sahip bir projenin çalışmalarına ivme kazandıracağız.

El ele vererek 1981'de başlattığımız Cebelitarık Boğazı sabit bağlantı projesinin canlandırılmasında yeni bir aşamaya geçiyoruz.

Yeniden canlandırılan proje ilk kez 40 yıl önce 1979'da ciddi bir şekilde önerilmişti ve Dover'la Calais arasındaki kıtalararası Manş Tüneli'ne benziyordu.

Fas Ulusal Boğaz Araştırmaları Şirketi (SNED) ve İspanya Cebelitarık Boğazı Sabit Haberleşme Araştırmaları Derneği (SECEGSA) tarafından bölgede yapılan araştırmalar da bazı lojistik zorlukları ortaya koymuştu.

Boğaz en derin noktasında 900 metre aşağıya uzanıyor ve Azorlar-Cebelitarık fayındaki düzenli sismik faaliyetler ek risk oluşturuyor.

SECEGSA'ya göre tünelin başarılı olması halinde yılda 12,8 milyondan fazla yolcu geçişten faydalanabilecek ve iki kıta arasındaki ticarette 13 milyon ton yük artışı sağlanabilecek.

 

Independent Türkçe


Alpakaları diğer memelilerden ayıran çiftleşme özelliği bulundu

Alpakaların aksine diğer memeliler vajinayı döllüyor (Unsplash)
Alpakaların aksine diğer memeliler vajinayı döllüyor (Unsplash)
TT

Alpakaları diğer memelilerden ayıran çiftleşme özelliği bulundu

Alpakaların aksine diğer memeliler vajinayı döllüyor (Unsplash)
Alpakaların aksine diğer memeliler vajinayı döllüyor (Unsplash)

Bilim insanları alpakaların doğrudan rahmi dölleyen tek memeli olduğunu tespit etti. 

ABD'nin Massachusetts eyaletindeki Mount Holyoke College'dan araştırmacılar, bir erkekle çiftleştikten 24 saat sonra ötanaziyle öldürülen 10 dişi alpakanın üreme yollarını inceledi.

Bilimsel dergi Plos One'da yayımlanan çalışmada, dişi alpakaların üreme yollarında rahim içine kadar yoğun kanama ve zedelenme olduğu gözlemlendi. Yakın zamanda çiftleşmemiş alpakalardaysa böyle bir duruma rastlanmadı. 

Araştırmacılara göre bu durum, erkek alpakanın çiftleşme sırasında penisini rahme kadar itmesinden kaynaklanıyor. 

Bilim insanları, alpakaların penisinin çok uzun, ince ve fibro-elastik bir yapıya sahip olduğunu belirtti.

Çalışmada ayrıca penisin ucunun sert bir kıkırdakla kaplı olduğu ve neredeyse mızrağa benzediği ifade edildi. 

Araştırmacılar, erkek alpakaların penisin bu yapısı sayesinde, diğer memelilerin aksine doğrudan rahmi dölleyebildiğini belirtti. 

Ayrıca dişi alpakaların rahmindeki yoğun kanamanın da penis ucundaki sert kıkırdakla kaplı yapıdan kaynaklandığı bildirildi. 

Akademisyenler, alpakaların çiftleşme tarzının başarılı bir döllenme ve hamilelik olasılığını artırdığına işaret ederek, kanama sonucu oluşan iltihabın, döllenmiş yumurtanın rahim duvarına yerleşmesini sağladığını belirtti.

Independent Türkçe, Phys.org, New Scientist


İnsan bilincinde kilit rol oynayan ağ ortaya çıkarıldı

Araştırmacılar yeni bulguların başkalaşan bilinç hallerini açıklayabileceğini düşünüyor (Unsplash)
Araştırmacılar yeni bulguların başkalaşan bilinç hallerini açıklayabileceğini düşünüyor (Unsplash)
TT

İnsan bilincinde kilit rol oynayan ağ ortaya çıkarıldı

Araştırmacılar yeni bulguların başkalaşan bilinç hallerini açıklayabileceğini düşünüyor (Unsplash)
Araştırmacılar yeni bulguların başkalaşan bilinç hallerini açıklayabileceğini düşünüyor (Unsplash)

Bilim insanları, bilincin uyanık kalmasını sağlayan beyin mekanizmasını ortaya çıkardı. Bulgular koma ve bitkisel hayattaki kişiler için daha iyi tedaviler geliştirilmesinin önünü açabilir.

İnsan bilincinin, uyanıklık ve farkındalık şeklinde iki katmandan oluştuğu düşünülüyor. Daha önceki çalışmalarda uyanıklığı düzenlediği düşünülen beyinsapıyla beynin farkındalıkla ilgili bölümleri arasında bağlantı olduğu ortaya konmuştu. 

Yeni araştırmadaysa istirahat halindeki bilinçli insan beyninde uyanıklığın nasıl korunduğu bulundu. Bu haldeyken insan beyni yeni bilgileri işleyebiliyor fakat aktif bir şekilde bir görevi yerine getiremiyor. 

Massachusetts Genel Hastanesi'nden araştırmacılar manyetik rezonans görüntüleme (MR) yoluyla beyinsapı, talamus, hipotalamus, bazal ön beyin ve serebral korteksi birbirine bağlayan daha önce görülmemiş yolları tespit etti. Bunlar arasındaki bağlantının, bilim insanlarının "uyarımı artan varsayılan ağ" (default ascending arousal network / dAAN) adını verdiği bir mekanizmayla dinlenme halindeki bilinçli insan beyninin uyanık kalmasını sağladığı tespit edildi.

Science Translational Medicine adlı bilimsel dergide dün yayımlanan araştırmayı yürüten ekip, bedenleri ölümlerinden sonra bağışlanan üç kişinin ve 84 sağlıklı kişinin beyin MR'larını inceledi. Bilim insanları orta beyindeki ventral tegmental alanda (VTA), dAAN'deki diğer düğümlerle büyük ölçüde bağlantılı bir merkez buldu. 

VTA ayrıca bilinçli farkındalıkta önemli bir rol oynayan, korteksteki başka bir ağla da bağlantılıydı.

Daha önce VTA'nın esasen davranış ve bilişselliği düzenlediği düşünülürken yeni çalışma bu alanın uyanıklık ve farkındalığın sürdürülmesinde de rol oynadığını gösteren diğer kanıtlara katkı sağlıyor.

Araştırmanın başyazarı nörolog Brian Edlow şöyle açıklıyor:

Bağlantıyı ortaya çıkaran sonuçlarımız, VTA'nın dopaminerjik yollarının uyarılmasıyla hastaların komadan çıkmasını sağlama potansiyeline sahip olduğunu gösteriyor çünkü bu merkez, beynin bilinç açısından kritik rol oynayan birçok bölgesine bağlı.

Bilim insanları yeni bulguların koma ve nöbet gibi başkalaşan bilinç halleriyle bağlantılı çok sayıda nöroloji̇k bozukluğu daha i̇yi̇ anlamaya katkı sağlayacağını umuyor. Araştırmacılar halihazırda travmatik beyin hasarından sonra komaya giren hastalarda dAAN'yi uyararak ağı yeniden etkinleştirmeyi ve böylece hastanın bilincini geri kazanmasını sağlamayı amaçlayan klinik çalışmalar yürütüyor. 

Independent Türkçe, Science Alert, Neuroscience News, Science Translational Medicine


Evlilikleri bitiren kaçamaklar, yeni Netflix belgeselinde

Belgesel, 15 Mayıs'ta Netflix'te gösterime girecek (Netflix)
Belgesel, 15 Mayıs'ta Netflix'te gösterime girecek (Netflix)
TT

Evlilikleri bitiren kaçamaklar, yeni Netflix belgeselinde

Belgesel, 15 Mayıs'ta Netflix'te gösterime girecek (Netflix)
Belgesel, 15 Mayıs'ta Netflix'te gösterime girecek (Netflix)

Netflix'in yeni belgesel dizisi Ashley Madison: Seks, Yalanlar ve Skandal'ın (Ashley Madison: Sex, Lies & Scandal) fragmanında ilişkiler, yalanlar ve internet üzerinden flört etmenin hayatları mahveden sonuçları gözler önüne seriliyor.

"Hayat Kısa. Bir İlişki Yaşayın", evli insanların eşlerini aldatmaları için yetişkinlere yönelik bir çevrimiçi arkadaşlık sitesi olan AshleyMadison.com'un sloganıydı.

Kanada merkezli çevrimiçi arkadaşlık hizmeti, 2002'de hayata geçtiğinde milyonlarca kullanıcı siteye üye oldu. Ancak Temmuz 2015'te web sitesi hack'lendi ve kullanıcı bilgileri açığa çıktı, evlilikler sona erdi ve hayatlar mahvoldu.

Dizinin yönetmeni Toby Paton, "Hepimiz sadakatsizliğin inanılmaz derecede yıkıcı ve incitici olabileceğini biliyoruz ancak aynı zamanda Ashley Madison'ın 37 milyon üyesi olduğu gerçeği bize hepimizin bildiği başka bir şeyi daha anlatıyor: Hayatınızın geri kalanında tek bir kişiye bağlanmak gerçekten zor" dedi. 

Ashley Madison'a üye olan insanları azarlamak yerine neden bu siteye yöneldiklerini araştırmakla daha çok ilgilendik. Ne arıyorlardı? İlişkilerinde neler oluyordu? Ve en önemlisi de partnerlerinin hikayeye bakış açısı neydi?

Fragman, katılımcıların sızdırılan bilgiler için kimin suçlanacağını sorguladığını gösteriyor.

"Aşk, evlilik ve arzu üstüne düşünme fırsatı"

Yönetmen Paton, "Beklenmedik ve taze bir dünya yaratmak istedik; bir an eğlenceli ve esprili, ama hikaye trajik bir hal aldığında gerçekten şoke edici ve duygusal olabilecek bir şey" diye ekledi. 

Umarım sonuç, internet çağında aşk, evlilik ve arzu üzerine düşünme fırsatı da sunan çılgın ve keyifli bir yolculuk olur.

Netflix'in resmi sitesinde belgeselin konusu kısaca şöyle anlatılıyor:

Yasak ilişki arayan evliler için kurulan bir flört sitesinin hack'lenip milyonlarca kullanıcının mahrem bilgilerinin ifşa olmasıyla evlilikler ve hayatlar mahvolur.

Minnow Films tarafından hazırlanan dizinin yapımcılığını Chris McLaughlin, yönetici yapımcılığınıysa Fiona Caldwell ve Sophie Jones üstleniyor. 

Ashley Madison: Seks, Yalanlar ve Skandal, her biri 50 dakikalık üç bölümden oluşuyor.

Independent Türkçe, Variety, IndieWire


Star Wars dizisinin yıldızı, merakla beklenen devam filminde oynayacak

Ukraynalı oyuncu Ivanna Sakhno, 2023'te başlayan Ahsoka'da Baylan Skoll'un çırağı Shin Hati'yi canlandırıyor (Disney+)
Ukraynalı oyuncu Ivanna Sakhno, 2023'te başlayan Ahsoka'da Baylan Skoll'un çırağı Shin Hati'yi canlandırıyor (Disney+)
TT

Star Wars dizisinin yıldızı, merakla beklenen devam filminde oynayacak

Ukraynalı oyuncu Ivanna Sakhno, 2023'te başlayan Ahsoka'da Baylan Skoll'un çırağı Shin Hati'yi canlandırıyor (Disney+)
Ukraynalı oyuncu Ivanna Sakhno, 2023'te başlayan Ahsoka'da Baylan Skoll'un çırağı Shin Hati'yi canlandırıyor (Disney+)

Heyecanla beklenen devam filmi M3GAN 2.0, Disney+'ta ekranlara gelen Yıldız Savaşları (Star Wars) spinoff'u Ahsoka'nın yıldızlarından birini oyuncu kadrosuna kattı. 

Yaklaşan korku filmi, 2023'ün en büyük başarı öykülerinden birinin devamı niteliğinde. 

Gişedeki büyük başarı yeşil ışığı yaktırdı

İlk film, robot bilimci Gemma'nın yeni yetim kalan yeğeni Cady'ye M3GAN adında robotik bir arkadaş vermesini ve kızı koruma çabalarının hızla ölümcül bir hal almasını konu alıyordu. 

Gemma rolüyle Allison Williams'a Cady'yi canlandıran Violet McGraw'un eşlik ettiği gerilim, 12 milyon dolarlık bütçesine karşılık dünya çapında 181 milyon dolar kazanarak büyük bir başarı elde edince, devam filmi için hemen yeşil ışık yakıldı.

Devam filmi ilk filmin de senaristi olan Akela Cooper tarafından yazıldı. M3GAN'ın yönetmeni Gerard Johnstone da ikinci film için görüşmelerini sürdürüyor.

Deadline'ın haberine göre, yakında gösterime girecek M3GAN 2.0'ın oyuncu kadrosuna ilk yeni oyuncu eklendi. 

Sevilen dizi Ahsoka'dan Ivanna Sakhno'nun önemli bir rolü canlandırmak üzere projeye dahil olduğu duyurulurken, oynayacağı karakterle ilgili ayrıntılar gizli tutuluyor.

Ivanna Sakhno, merakla beklenen devam filmi M3GAN 2.0'a katılmadan önce en çok Ahsoka'daki Shin Hati rolüyle tanınıyordu.

Spinoff dizisinin 8 bölümünün 7'sinde görünen karakterin, ikinci sezonda geri dönüp dönmeyeceğiyse henüz belli değil.

Independent Türkçe, Deadline, ScreenRant


Yukarı Bak'taki uçan ev, artık Airbnb'den tutulabiliyor

Evin üstüne yaklaşık 8 bin balon yerleştirildi (Airbnb)
Evin üstüne yaklaşık 8 bin balon yerleştirildi (Airbnb)
TT

Yukarı Bak'taki uçan ev, artık Airbnb'den tutulabiliyor

Evin üstüne yaklaşık 8 bin balon yerleştirildi (Airbnb)
Evin üstüne yaklaşık 8 bin balon yerleştirildi (Airbnb)

Airbnb, 2009 çıkışlı Yukarı Bak'taki (Up) uçan evin replikasını inşa etti.

Firma, "İkonlar" programının bir parçası olarak hizmete açtığı özel evi çarşamba günü tanıttı.

Airbnb'nin yöneticisi Brian Chesky, ABD'nin Kaliforniya eyaletinin Los Angeles şehrinde düzenlenen tanıtım etkiliğinde evin, New Mexico çölündeki Abiquiu bölgesine yerleştirileceğini söyledi.

Şirketin tasarladığı ev de tıpkı filmdeki gibi havada asılı şekilde duracak. Ev, oturanlar içindeyken dev bir vinç yardımıyla havada tutulacak. 

Firma, evdeki elektrik ve tesisat sistemlerinin, iniş ve kalkış sırasında bağlanacak özel jeneratörlerle tam kapasite çalışacağını belirtti.

Airbnb sayfasındaki ilanda evin sahibi, Disney Pixar yapımının ana karakteri Carl Fredricksen olarak görülüyor. 

dfr
X-Men malikanesinde isteyenler Wolverine'in odasında konaklayabiliyor (Airbnb)

İlanda, evin filmin çıkışının 15. yıldönümü için özel olarak tasarlandığı ifade ediliyor. Ayrıca replikanın içinde animasyon filmde kullanılan aile fotoğrafları, yataklar ve eşyalar yer alıyor.

Firma, 14 Mayıs'a kadar ilana yapılacak başvuruları değerlendirecek ve seçilen kişilere evde ücretsiz kalma imkanı sunulacak.

Firmanın yeni tanıtımında, 1992-1997'de televizyonda yayımlanan X-Men animasyonundaki orijinal malikanenin iki boyutlu bir replikası da inşa edildi.

New York eyaletindeki Winchester bölgesine kurulan evde kalmanın gecelik fiyatı kişi başı 3 bin 126 TL.

Independent Türkçe, Daily Mail, New York Times


Yeni Mad Max filminin yönetmeni müjdeyi verdi

Furiosa: Bir Mad Max Destanı, prömiyerini Cannes Film Festivali'nde yapacak (Warner Bros)
Furiosa: Bir Mad Max Destanı, prömiyerini Cannes Film Festivali'nde yapacak (Warner Bros)
TT

Yeni Mad Max filminin yönetmeni müjdeyi verdi

Furiosa: Bir Mad Max Destanı, prömiyerini Cannes Film Festivali'nde yapacak (Warner Bros)
Furiosa: Bir Mad Max Destanı, prömiyerini Cannes Film Festivali'nde yapacak (Warner Bros)

Furiosa: Bir Mad Max Destanı'nın (Furiosa: A Mad Max Saga) yönetmeni George Miller, serinin hayranlarına yeni filmle ilgili bir müjde verdi.

2015 yapımı Mad Max: Fury Road'un başarısı ve filmin aldığı olumlu tepkilerin ardından Miller, Charlize Theron'un canlandırdığı Furiosa'nın kökenlerini anlatan bir prequel'le (orijinal yapımdaki olayların öncesini anlatan dizi ya da film) vahşi çorak topraklara geri dönmeye hazırlanıyor. 

Furiosa rolünü bu kez başarılı oyuncu Anya Taylor-Joy üstleniyor ve karakterin hikayesinin yaklaşık 15 yıllık bir sürecini anlatıyor.

Furiosa: Bir Mad Max Destanı gösterime girmeden önce Miller, Entertainment Weekly'ye verdiği röportajda Max ve arabasının da filmde görüneceğini açıkladı. 

79 yaşındaki Miller, hayranları heyecanlandıracak kameonun "bir anlık" görüleceğini doğruladı.

"Temel olarak bir yerlerde görmemiz gerekiyordu"

"Mad Max: Fury Road'u hazırlarken Max'in o filmde karşımıza çıkmadan önceki bir yıl içinde başına gelenleri de yazdık" diyen Avustralyalı yönetmen ekledi:

Temel olarak Mad Max'i bir yerlerde görmemiz gerekiyordu çünkü neler olduğunu biliyoruz.

Senaristlerin Mad Max'e olanları bildiğini vurgulayan yönetmen, şöyle dedi:

Elimizde bununla ilgili bir hikaye var, fırsat bulursam bunu bir ara yapmak isterim.

Miller'ın aksiyon klasiği Mad Max: Fury Road'un başrollerinde Tom Hardy, Charlize Theron, Nicholas Hoult, Hugh Keays-Byrne, Rosie Huntington-Whiteley, Riley Keough ve Zoë Kravitz yer almıştı. 

6 Oscarlı film, dünya çapında 380 milyon dolar hasılat elde etmiş ve eleştirmenleri de hayran bırakmıştı.

24 Mayıs'ta sinemalarda

Furiosa'nın oyuncu kadrosunda 27 yaşındaki Anya-Taylor Joy'un yanı sıra Chris Hemsworth, Charlee Fraser, Nathan Jones, Tom Burke ve Lachy Hulme yer alıyor.

Filmin 24 Mayıs'ta gösterime girmesi bekleniyor.

Independent Türkçe, ScreenRant, Entertainment Weekly