Şam rejimi mizansen seçime hazırlanıyor

Suriye’de ilk defa bir kadın Cumhurbaşkanı aday adayı oldu. Rus ordusu ise, ‘güvenliği tehdit eden 200 militanı’ öldürdü

Geçen pazar günü Şam’daki bir yetimhanede bulunan Suriyeli kadınlar (Reuters)
Geçen pazar günü Şam’daki bir yetimhanede bulunan Suriyeli kadınlar (Reuters)
TT

Şam rejimi mizansen seçime hazırlanıyor

Geçen pazar günü Şam’daki bir yetimhanede bulunan Suriyeli kadınlar (Reuters)
Geçen pazar günü Şam’daki bir yetimhanede bulunan Suriyeli kadınlar (Reuters)

Suriye’de Şam rejiminin yasama organı olan Halk Konseyi’nin Devlet Başkanlığı seçimlerinin 26 Mayıs’ta yapılacağını açıklaması sonrasında ilk defa bir kadın, seçimlere aday olmak amacıyla Yüksek Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Seçimleri önceki seçimlerde olduğu gibi Devlet Başkanı Beşşar Esed’in kazanmasına kesin gözüyle bakılırken, rejim kontrolü dışındaki bölgelerde seçim yapılmayacağı kaydedildi.
Başvuruların resmi olarak kabul edilmesi için her adayın, iktidardaki Baas Partisi’nin ezici çoğunluğuna sahip olduğu Halk Konseyi’ndeki 250 üyeden en az 35’inin desteğini kazanması gerekiyor. Şam rejimi resmi haber ajansı SANA’ya göre Halk Konseyi Başkanlığı, Anayasa Mahkemesi’ne şu ana kadar iki kişinin adaylık başvurusunda bulunduğunu bildirdi.
Adaylardan biri eski Halk Konseyi üyesi, diğeri ise 2014 yılındaki son devlet başkanlığı seçimlerine benzer bir adaylık talebinde bulunan bir isim. Her iki aday da Suriye’de pek tanınmıyor. Suriye anayasasına göre Anayasa Mahkemesi, pazartesi gününden 28 Nisan’a kadar on günlük bir sürede talepleri almaya devam edecek.
Konsey Başkanı Hammude Sabbağ, Halk Konseyi’nin Faten Ali Nahar’ın devlet başkanlığı adaylık başvurusunu Yüksek Anayasa Mahkemesi’ne sunduğunu bildirdi. 1971 Şam doğumlu Faten Ali Nahar, eski Araştırma Dairesi Müdürü emekli Tümgeneral Ali Nahar’ın kızı. Faten Ali Nahar, Dımeşk (Şam) Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu. 12 yıldır avukatlık yapan Faten Ali Nahar, Kuneytra Barosu’na bağlı. 1963 askeri darbesinden bu yana ülke Arap Sosyalist Baas Partisi tarafından yönetiliyor. Tek parti yönetimi sırasında 1970’de kendi iç darbesini yapan Hafız Esed ise ülkede parti-aile diktatörlüğü tesis etti. 2000’de ölen Hafız Esed sonrası iktidarı oğlu Beşşar Esed devraldı. İnsan hakları gözlemcileri Suriye’de yapılan seçimleri “göstermelik mizansenler” şeklinde tanımlıyor.
Seçimler, 2011 yılından bu yana, yani 388 binden fazla insanın ölümüne neden olan ve milyonlarca Suriyeliyi ülke içine kaçmaya iten yıkıcı çatışmanın patlak vermesinden beri ikinci defa düzenleniyor.
Beşşar Esed liderliğindeki Şam rejimi, 2015 yılından bu yana Moskova’dan oldukça önemli askeri destek sağlayarak, kaybettiği toprakların çoğunu geri kazanmayı başardı.
Suriye’nin kuzeybatısındaki Suriyeliler, “Bu, Esed’i ve onun terörist rejimini yeniden canlandırmak için yeni bir saçmalık ve sefil bir girişimden başka bir şey olmayacak” ifadeleriyle, devlet başkanlığı seçimlerinin yapılmasına karşı muhalefetlerini sürdürüyor. İnsan hakları aktivisti Mufid Serhan, “Suriye halkının yaşamlarına ve hayatın her alanına hakim olan güvenlik birimlerinin gözetimi altında yapılan seçimleri, Suriyeliler olarak nasıl kabul edebiliriz? Sınırlı ve rejimin elinde bir araç olmuş bir Halk Konseyi tarafından onaylanan seçimleri nasıl kabul edebiliriz? Bu konsey, masum insanların öldürülmesi karşısında sessiz kaldığı için bize göre gayri meşru sayılmaktadır. Suriye devlet başkanlığı seçimlerinin adaylarından biri de Beşşar Esed’dir ve kesin sonuçlar, onun lehine olacak olacaktır” dedi.
Öte yandan saha aktivisti Bekkar Hamidi de “Ülkenin birçok yerinde rejime muhalif Suriyeliler olarak, uluslararası toplumu, Suriye devlet başkanlığı seçimlerini reddederek birleşik bir pozisyon almaya çağırıyoruz. Rejim kontrolündeki bölgelerde yaşayan Suriyelilerin çoğunluğuyla, akrabalık ilişkilerine sahibiz. Onlar, Suriye’yi onlarca yıl boyunca sıkıntıya sokan Beşşar Esed liderliğindeki Suriye rejiminin, Suriye yönetimine geri dönmesini istemiyorlar. Ayrıca son aylarda rejime sadık Suriyelilerin büyük bir kısmı, başta Suriye ekonomisini dibe indiren ekonomik kriz olmak üzere, krizleri yönetememesini protesto etmek amacıyla Esed’in istifasını talep ediyor” ifadelerini kullandı.
Aynı şekilde Halid Kasım da “Elbette rejimin yakın zamanda Suriye’de yapacağı seçimler ne özgür ne de adil olacak. Ayrıca seçimler, on yıl önce siyasi temsilcilerini seçme ve fikir özgürlüğü elde etmede ısrar eden Suriye halkının talebini karşılamıyor. Aynı şekilde seçimler, Birleşmiş Milletler (BM) gözetiminde veya yeni bir anayasa altında gerçekleştirilmesini öngören 2254 sayılı Güvenlik Konseyi (BMGK) kararının kriterlerini de karşılamıyor. Bu iki unsur, Suriye devlet başkanlığı seçimlerinde mevcut değildir” dedi. Özgür Ordu’nun lideri Binbaşı Yusuf el-Ahmed ise, “Rejime bağlı Suriye Halk Konseyi tarafından yakın zamanda yapılan açıklamanın ardından sivil ve askeriler de dahil olmak üzere tüm muhalif siyasi ve devrimci güçler, birimler ve bloklar, devlet başkanlığı seçimlerine karşı birleşik bir pozisyon almıştır” değerlendirmesinde bulundu.
Bu bağlamda Suriye’nin kuzeydoğusunda, Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nden bir yetkili, devlet başkanlığı seçimlerine katılmayı reddettiğini açıkladı. Aday olarak da ve oy kullanmak için de katılmayacaklarını söyleyen yetkili, kontrol ettikleri bölgelerde de seçim sandıklarının olmayacağını ifade etti.
Yetkili, yönetimin resmi bir açıklama yapmak üzere olduğunu ve seçim sürecini reddettiğini duyurdu. Yetkili, seçimlerin, savaşın devam etmesi nedeniyle meşruiyetten yoksun olduğunu söylerken, iktidar rejimin askeri çözümleri tercih ettiğini vurguladı. Yetkili ayrıca, “Rejim, 10 yıldır devam eden krize kapsamlı siyasi çözümler bulmak için Suriye- Suriye diyaloğuna hiçbir Suriyeli tarafın tekrar katılımını kabul etmiyor” dedi.
Ülkenin kuzeydoğu bölgelerindeki seçimler, Haseke ve Kamışlı kentlerindeki güvenlik meydanlarına sandıkların yerleştirilmesiyle sınırlı olacak. İktidar rejimi, Arap Kürt ‘Suriye Demokratik Güçleri (SDG)’ tarafından kuşatılmış bu şehirlerde izole edilen coğrafi bölgeleri koruyor.
Özerk Yönetim, geçen yılın ortasında yapılan parlamento seçimlerine katılmayı da reddetmişti. O dönemde yönetim, “Yapılacak olan Halk Konseyi seçimleri, Özerk Yönetim’i ne yakından ne de uzaktan ilgilendirmektedir. Yönetimin kontrol ettiği alanlarda sandık bulunmayacaktır” demişti.
Diğer taraftan Kürt Ulusal Konseyi, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un ‘bu ay içerisinde Elysee Sarayı’nı ziyaret etme’ davetinde değişiklik yapılması çağrısında bulundu. Konsey, ziyaretin Özerk Yönetim veya herhangi bir siyasi taraf adına değil, Suriye’nin kuzeydoğu bileşenleri adına bir heyetle yapılması çağrısı yaptı. Konsey, Suriye Demokratik Birlik Partisi’ni (PYD) de Ulusal Konsey’in bir ofisine saldırmakla suçlarken, üyelerin açık ihlallere maruz kaldığını belirtti. Kürt Ulusal Konseyi, “Bu, PYD’nin, SDG liderliği tarafından bu ihlallere son verilmesi için bulunulan vaatlere aldırış etmediğini göstermektedir” diyerek, bu eylemlerin Kürt diyaloğunu hedef alacağına dikkati çekti.
Kürt görüşmeleri, geçen yılın Ekim ayında duraksadı. Görüşmelere katılan tarafların liderleri, ‘koruma, savunma ve askeri kuvvetler" programını ve ‘Özerk Yönetim Ortaklığı’ programını ele almak üzere mevcut anlayışların ikinci ve daha karmaşık bir aşamasına geçmişlerdi.
Öte yandan Fransa cumhurbaşkanlığı, 10 Nisan’da Kürt hareketinin liderlerine ve Suriye’nin kuzeydoğu bileşenlerine, Kürt görüşmelerini hızlandırmak üzere Paris’te bir toplantı düzenlemeleri için resmi bir davette bulundu. Görüşmelerin ‘bölgenin bileşenlerini içeren, ayrıca bölgenin tüm mezhep ve siyasi partilerini kapsayan kapsamlı bir özerk yönetim oluşturulmasını sağlama’ amacı taşıdığı kaydedildi.
Kürt Konsey liderleri, Fransa Cumhurbaşkanı’nın Elysee Sarayı’nı ziyaret etme davetini kabul etmedi. Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) siyasi büro üyesi Beşşar Emin, “Davet, başından beri belirsizlik içeriyordu. Bize Kürtler, Araplar ve Süryanilerden oluşan bir dizi Suriyeli bileşene yönelik olduğu söylendi. Ancak davetlilerin, Özerk Yönetim’in bileşenleri arasından olduğu ve Kürt Konseyi olmaksızın Özerk Yönetim’e yönlendirildiği ortaya çıktı” dedi. Bölgeyi ziyaret eden ve konsey ile görüşen Fransız temsilcinin, bu kişilerin heyete dahil edilmesini önerdiğini söyleyen Emin, “Bu, konseyin göndereceği isimleri seçmesinden ziyade, önceden yapılmış, ama söylenmemiş bir düzenlemenin kanıtıdır” ifadelerini kullandı.
Beşşar Emin ayrıca, Fransa’nın davetini değiştirmesi durumunda konseyin katılım gösterebileceğini söylerken, “Özellikle Elysee’deki toplantı tarihinin ertelenmesinden sonra davetin yeniden değerlendirilmesini bekliyoruz. Çünkü ziyaret ertelendi. Ziyaretin, önümüzdeki günlerde, bu ayın 20’sinden önce yapılması gerekiyordu” dedi. Konsey liderleri, Fransız temsilciye Özerk Yönetim veya siyasi bir parti liderliğinde değil, bölge bileşenleri adına Fransa’yı ziyaret edecek bir heyet oluşturulması çağrısı yaptı.

Rus ordusu 200 militanı öldürdü
Öte yandan Rus ordusu, geçen pazartesi akşamı Suriye’de gerçekleşen hava saldırılarında ‘yaklaşık 200 militanın’ öldüğünü açıkladı. Aktarılana göre saldırıda, Palmira şehrinin kuzeydoğusunda ‘teröristlerin’ bulunduğu bir üs hedef alındı.
Rusya Savunma Bakanlığı, Facebook üzerinden yaptığı açıklamada, “Teröristlerin mevziilerinin çeşitli kaynaklar tarafından doğrulanması sonrasında Rus Hava Kuvvetleri, birkaç saldırı gerçekleştirerek, iki sığınağı yok etti ve 200 militanı öldürdü” ifadelerine yer verdi.
Operasyonda, ‘ağır makineli tüfeklerle donatılmış 24 kamyonetin, patlayıcı cihaz yapımında kullanılan yaklaşık 500 kilogram mühimmat ve gerekli bileşenin’ imha edildiğini belirten bakanlık, ‘yasadışı silahlı oluşumların’ 26 Mayıs’ta yapılması planlanan devlet başkanlığı seçimlerinin yaklaşmasıyla, ülkedeki durumu istikrarsızlaştırmak için Suriye’deki kamu binalarına saldırı planladığına da dikkati çekti.



Washington, Suriye'de Dürzilere yönelik şiddeti kınadı

İşgal altında bulunan Golan Tepeleri'ndeki Dürzilerin, çarşamba günü Mecdel Şems köyündeki sınır kontrol noktası yakınlarında Suriye Dürzileriyle dayanışma gösterisi (AFP)
İşgal altında bulunan Golan Tepeleri'ndeki Dürzilerin, çarşamba günü Mecdel Şems köyündeki sınır kontrol noktası yakınlarında Suriye Dürzileriyle dayanışma gösterisi (AFP)
TT

Washington, Suriye'de Dürzilere yönelik şiddeti kınadı

İşgal altında bulunan Golan Tepeleri'ndeki Dürzilerin, çarşamba günü Mecdel Şems köyündeki sınır kontrol noktası yakınlarında Suriye Dürzileriyle dayanışma gösterisi (AFP)
İşgal altında bulunan Golan Tepeleri'ndeki Dürzilerin, çarşamba günü Mecdel Şems köyündeki sınır kontrol noktası yakınlarında Suriye Dürzileriyle dayanışma gösterisi (AFP)

ABD, dün Suriye'de Dürzi toplumuna yönelik şiddeti kınayarak, bunu "kınanması gereken ve kabul edilemez" olarak nitelendirdi.

Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tammy Bruce yaptığı açıklamada, "Suriye'deki Dürzi toplumuna yönelik son dönemdeki şiddet ve kışkırtıcı söylemler kınanacak ve kabul edilemez niteliktedir" dedi.

"Geçiş yetkilileri çatışmaları durdurmalı, sivillere yönelik şiddet ve kötü muamele faillerini eylemlerinden dolayı sorumlu tutmalı ve tüm Suriyelilerin güvenliğini sağlamalıdır."

Suriye Dürzi toplumunun en önemli ruhani lideri olarak kabul edilen Şeyh Hikmet el-Hicri, yaptığı açıklamada, Şam yakınlarındaki Ceramana ve Sahnaya bölgelerinde son iki gündür yaşananları, "sivillerin evlerine yönelik haksız bir soykırım saldırısı" olarak nitelendirdi.

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi'ne göre, Suriye'de pazartesi gecesinden bu yana mezhep çatışmaları yaşanıyor. Bu çatışmalarda Dürzi militanlar, güvenlik görevlileri, hükümet yanlısı savaşçılar ve siviller de dahil olmak üzere 100'den fazla kişi hayatını kaybetti.

ABD, dün Amerikalı yetkililerin iki gün önce New York'ta Suriye Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani ile görüştüğünü doğruladı.

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, Washington'un Suriye geçiş yetkililerini mezhepsel şiddeti durdurmak için önlem almaya çağırdığını söyledi.

Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre Şeybani, geçen cuma günü New York'taki Birleşmiş Milletler Genel Merkezi'nde yeni Suriye bayrağını göndere çekerek yeni bir dönemin başladığını ilan etti.

Bruce, ABD'li yetkililerin salı günü New York'ta Suriye heyetiyle görüştüğünü belirtti.

Ayrıca, ABD'nin, Başkan Beşşar Esed'in devrilmesinin ardından iktidara gelen geçiş yetkililerini “istikrarı güçlendirecek politikalar seçmeye” çağırdığını belirtti.