Uzmanlar: Kan pıhtılaşması riski az, aşı olun

Uzmanlar: Bir kişinin aşı nedeniyle kan pıhtılaşması yaşama riski, yıldırım çarpma riskine eşit

Pakistan’da aşı olan bir vatandaş (AP)
Pakistan’da aşı olan bir vatandaş (AP)
TT

Uzmanlar: Kan pıhtılaşması riski az, aşı olun

Pakistan’da aşı olan bir vatandaş (AP)
Pakistan’da aşı olan bir vatandaş (AP)

Son dönemde dünya genelinde çok sayıda insan, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) aşılarının vücutta kan pıhtılaşmasına neden olma ihtimalinden endişe duyuyor.
Avrupa ve İngiltere’de yaygın olarak kullanılan AstraZeneca aşısı olan bazı kişilerde kan pıhtılaşması görülürken, bu durum birçok ülkede aşı kullanımının askıya alınmasına neden oldu.
ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri (CDC) ile Gıda ve İlaç İdaresi (FDA) de, tek dozluk Johnson&Johnson aşının uygulandığı 6 kişide pıhtılaşma oluşumunun incelendiği bildirerek, aşının kullanımına ara verilmesini tavsiye etti.
Avrupa İlaç Ajansı (EMA), tarafından dün yapılan açıklamada ise, Johnson & Johnson aşısı ile kan pıhtılaşması vakaları arasında ‘olası bir bağlantı’ tespit edildiği bildirildi.
Aşıların riskleri ne olursa olsun, çoğu uzman bunların çok düşük olduğu konusunda hemfikir.
New York merkezli Feinstein Tıbbi Araştırma Enstitüleri’nde profesör olan Dr. Alex Spyropoulos CNN’e verdiği demeçte, “Bir kan pıhtılaşma uzmanı olarak, koronavirüsün kan pıhtılaşmasına neden olan en yaygın hastalık olduğunu söyleyebilirim. Çeyrek asırdır virüsün neden olduğu bu seviyelerde kan pıhtılarını görmedim” dedi.
Ancak Spyropoulos ve meslektaşları, Kovid-19 hastalarını kan sulandırıcılarla tedavi etmenin bu pıhtıları önemli ölçüde azaltabileceğini ve hatta önleyebileceğini gösteren bir dizi çalışma yaptı.
Bu nedenle ekip, aşılamadan sonra kan pıhtılaşması ihtimalinin çok düşük olması nedeniyle, insanların aşı olmaya isteksiz olmasının hiçbir anlam ifade etmediğini düşünüyor.
Hatta Spyropoulos, “Bir kişinin aşı nedeniyle kan pıhtılaşması yaşama riski, yıldırım çarpma riskine eşittir” yorumunda bulundu.
Amerikan Hematoloji Derneği’nde hematolog olan Dr. Mark Crowther ise, “Koronavirüs kan pıhtılarına neden olmak için bir risk faktörü iken, aşı koronavirüs ile ilgili herhangi bir pıhtı riskini büyük ölçüde azaltıyor” diye konuştu.



1400 yıllık altın kuzgun başı keşfedildi: İnanılmaz bir şey

(Minelab Metal Detectors/Facebook)
(Minelab Metal Detectors/Facebook)
TT

1400 yıllık altın kuzgun başı keşfedildi: İnanılmaz bir şey

(Minelab Metal Detectors/Facebook)
(Minelab Metal Detectors/Facebook)

İngiltere'nin güneybatısındaki Wiltshire'da metal dedektörü kullanan kişiler, yaklaşık 1400 yıl öncesine ait Anglosakson döneminden kalma altın ve lal taşından nadir bir kuzgun başı buldu.

Ayrıca küçük boncuklar ve üçgen lal taşlarıyla süslenmiş altın bir halka veya yüzük de keşfettiler.

Yaklaşık 60 gram ağırlığındaki kuzgun başı, çarpıcı bir lal taşı göz ve "tüylü" kısımlarının hatlarını çizen minik altın kürelerden oluşuyor.

Eserleri ocak ayında bulan iki dedektörcüden biri Paul Gould, bunların MS 7. yüzyıl Anglosakson dönemine tarihlendirildiğini söylüyor.

Kuzgun başının neyi temsil ettiği net değil ancak daha önceki araştırmalar, Cermen ve Viking çağlarında İskandinav tanrısı Odin'le bağlantılı şekilde karanlığı ve ölümü sembolize ettiğini gösteriyor.

Diğer dedektörcü Chris Phillips "Bu hayatta bir kez yapılacak bir keşif: Paul ve ben Sakson altınını keşfettik" diyor. 

İnanılmaz bir şey. Biraz duygusalım.

Ender nesneler halihazırda British Museum'daki uzmanlar tarafından temizlenip işlemden geçiriliyor.

Kuzgun başının sağ tarafında lal taşı bir gözün eksik olduğu tespit edildi ve içinden çıkarılan pislik, başka bir esere takılmış olabilecek küçük iğneleri gözler önüne serdi.

Phillips, uzmanlara atıfla kuzgun başının bir zamanlar bir boynuzdan yapılmış bir kadehin ucuna takılmış olabileceğini söyleyerek "hiçbir şeyin buna benzemediğini" ekliyor.

"Diğer taraf ya hasar görmüş gibi görünüyor ya da bu şekilde olması gerekiyor" ifadelerini kullanıyor.

Parıltılı, yanardöner görünümünü hâlâ koruyor.

Diğer altın ve lal taşı eserin ayrı bir mücevher mi yoksa daha büyük bir mücevherin parçası mı olduğu sorusu da cevapsız.

"Bunun bir yüzüğün parçası mı yoksa başka bir şeyin parçası mı olduğundan emin değiliz, belki de boynuzdan yapılan kadehe takılıydı" diyen Phillips, tüm lal taşlarının sağlam olduğunu da ekliyor.

Bu eserleri tam olarak kimin yaptığı belirsiz olsa da uzmanlar, Anglosakson ya da İskandinav kökenlerine uyduklarını söylüyor.

Daha önce Sutton Hoo ve Staffordshire istiflerinde de bulunan bunun gibi kuş benzeri mücevher parçalarının üzerinde, belirgin lal taşı kakmalı gözler ve gaga şekilleri vardı.

LiveScience'a göre Phillips, "Bölgede yapılacak sonraki araştırmalarda yer almayı umuyoruz ve tüm doğru prosedürleri uygulayarak keşif yapmaya devam edeceğiz" diyor.

Organizatörlerin alandaki metal dedektör çalışmalarını durdurduğu ve Wiltshire'ın irtibat görevlisini bilgilendirdiği bildirildi.

Independent Türkçe