Suriye: Rejim Dera’da eski muhaliflere karşı tuzak kuruyor

Dera’daki ‘yerleşim grupları’, Suriye çölünde DEAŞ’a karşı savaş için takviye gönderiyor

Suriye’nin güneyindeki Busra eş-Şam’da bulunan Beşinci Kolordu üyelerinin arşiv fotoğrafı (Şarku’l Avsat)
Suriye’nin güneyindeki Busra eş-Şam’da bulunan Beşinci Kolordu üyelerinin arşiv fotoğrafı (Şarku’l Avsat)
TT

Suriye: Rejim Dera’da eski muhaliflere karşı tuzak kuruyor

Suriye’nin güneyindeki Busra eş-Şam’da bulunan Beşinci Kolordu üyelerinin arşiv fotoğrafı (Şarku’l Avsat)
Suriye’nin güneyindeki Busra eş-Şam’da bulunan Beşinci Kolordu üyelerinin arşiv fotoğrafı (Şarku’l Avsat)

Rusya ve Suriye rejimi tarafından desteklenen ‘Beşinci Kolordu’nun Suveyda ilinin kuzeydoğusundaki çölden Deyri Zor’a kadar uzanan bölgeyi tarama faaliyetine hazırlık olarak Rus savaş uçakları, dört gün önce Suriye çölünde DEAŞ’ın yayıldığı alanlara bombardımanlarını sürdürdü.
Dera’dan bilgi sahibi kaynaklar, “Rusya tarafından desteklenen Beşinci Kolordu’ya bağlı 8. Tugay güçleri arasındaki çok sayıda grup ve güney halkından 4. Tümen’e katılan yerel gruplar, Rusya’nın son günlerde DEAŞ ile savaşmak için Suriye çölüne başlattığı operasyona katılmak amacıyla Suriye çölüne yöneldi” dedi.
Dera’daki Beşinci Kolordu savaşçıları, Şarku’l Avsat’a yaptıkları açıklamada, Dera’daki yerleşim birimlerinin unsurları ve liderlerinden oluşan, Rusya destekli Beşinci Kolordu’ya bağlı 8. Tugay’ın, Suriye çölüne büyük askeri takviye kuvvetleri yönlendirdiğini belirtti. Savaşçılar, bu takviye kuvvetlerin Palmira ve Deyri Zor arasında, kuzey çölü olarak isimlendirilen Süveyde ilinin doğusuna kadar konuşlandığını vurguladı. Beşinci Kolordu kuvvetlerinin, 23 Nisan’da Humus’taki Sohna bölgesi çevresindeki Suriye çölüne gruplar halinde gelmeye başladığı aktarıldı. Aynı şekilde 8. Tugay’ın ilk askeri konvoyunun, geçen cuma günü öğleden sonra, 300 personelden oluşmuş bir şekilde, 23 Nisan’da Busra eş-Şam şehrinden tam teçhizatlı, orta ve ağır silahlarla ve insansız hava araçlarıyla Rus askeri polisinin arabaları eşliğinde hareket ettiği aktarıldı. Savaşçılar ayrıca, daha sonra 24 Nisan’da Beşinci Kolordu’ya bağlı 8. Tugay’dan 100 askeri takviyenin, Rus destekli Beşinci Kolordu savaşçılarının Dera’nın dışında konuşlandırıldığı aynı bölgeye ulaştığını belirtti.
Savaşçılar, Beşinci Kolordu’nun çöl bölgesinde DEAŞ örgütüyle ilk kez savaşmadığını söylerken, Beşinci Kolordu’yu örgütleyen Suriye’nin güney halkının da başta 2018 yılında Süveyde’nin doğusunda DEAŞ hücrelerine karşı verilen savaşlar olmak üzere 2019- 2020 yıllarında DEAŞ’a karşı savaşlara katıldığını belirtti.
Bir kaynak da “Rus tarafı, 8. Tugay Başkomutanı Ahmed el-Avde’nin (Suriye’nin güneyindeki yerleşim yerlerinin en önde gelen liderinden) ve Suriye rejiminin ordusundan ayrılan bir subay olan askeri yetkili Albay Nesim Ebu Ara’nın geri dönüşü ve Rus tarafı ile koordineli bir çözüm anlaşmasının ardından Dera’da kolordudaki askeri liderlik pozisyonunu üstlenmesi sonrasında 8. Tugay liderleriyle Busra şehrinde görüşmeler yaptı. Ve çöldeki belirli bölgelerde DEAŞ’a karşı yapılan bu askeri harekata katılma kararı verildi” dedi. Aynı şekilde Dera’nın batı kırsalından aktivistler, “Dera’nın batı kırsal bölgelerinden ve Dera şehrinden çözüm anlaşmaları sonrasında 4. Tümen’i örgütleyen grupların yaklaşık yüz üyesi ve lideri, iki gün önce Suriye rejim güçleri eşliğinde DEAŞ ile savaşmak üzere Suriye çölüne gitti” dedi.
Suriye’nin güneyindeki aktivistler, Suriye’nin güneyindeki halk arasından tüm bu güçlerin, DEAŞ’a karşı yürütülen savaş cephelerine yönlendirilmesini, ‘bir tuzak veya onları, Suriye rejimi için ilerleme sağlayan savaşlara itmek’ olarak nitelendirdi. Aktivistler, Dera’nın istikrarsızlık durumuna, büyük bir güvenlik kaosuna ve neredeyse günlük suikastlara tanık olduğunu da hatırlattı. Aktivistler ayrıca, Rusların ‘Dera’daki 8. Tugay’ın çöl bölgesindeki savaşa katılması’ talebinin, Busra eş-Şam’daki Beşinci Kolordu ileri gelenlerinin ve liderlerinin ‘Suriye’deki devlet başkanlığı seçimlerine destek mitinglerine katılmayı’ reddetmesi sonrasında geldiğini belirtti.
Öte yandan Merkezi Müzakere Komitesi’nin bir üyesi, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, “2018 yılında Suriye’nin güneyinde gerçekleşen çözüm anlaşması, yalnızca Suriye’nin güney bölgelerindeki yeni güç ve oluşumların bir parçası olan yerel grupların burada kalmasını ve tüm Suriye topraklarında DEAŞ ile mücadeleye katılımını kapsıyordu. Çözüm anlaşmasının ardından Suriye’nin güney halkının organizatörlerine, kuzeydeki savaşa katılmaları için yapılan Rus baskılarına ve 4. Tümen’den gelen baskılara rağmen bu, yerel grupların liderleri, üyeleri ve Merkez Komite tarafından her zaman reddedildi. Müzakereler, yerel grupların Dera dışında savaşmak için cephelere gitmeyeceğini öngören çözüm anlaşmasının şartlarının uygulanması gerekliliği ile sona erdi. Talep, bu oluşumların Suriye çölünde Rusya tarafından denetlenen belirli noktalarda DEAŞ ile savaşa katılmaları ve Suriye ordusu subaylarının, emirlerinin Rus subaylardan alan bu güçlere müdahale etmemesi yönündeydi” değerlendirmesinde bulundu.
Dera’daki Beşinci Kolordu’ya mensup bir unsur, Lazkiye kırsalında Beşinci Kolordu’ya ait kamplarda askeri eğitim aldıklarını, Dera’dan gruplar halinde ayrıldıklarını ve Suriye rejimi güçleriyle birlikte herhangi bir savaşa katılmadıklarını söyledi. Unsur, eğitimlerinin Rus generaller ve Beşinci Kolordu’ya bağlı Suriyeli subaylar tarafından denetlendiğini belirtti. Unsur ayrıca, Beşinci Kolordu’nun Dera’dan Lazkiye kırsalına yönelmesinin, 20 Haziran 2021’de Beşinci Kolordu’nun 9 üyesinin Dera’da ölmesi ve 20’den fazla üyesinin de yaralanması sonrasında durduğunu kaydetti. O dönemde güçlerin Beşinci Kolordu’nun eğitim kampından dönen bir otobüsü hedef alınmıştı.
Aktivistlere göre Suriye’nin güneyindeki yerel gruplar, çoğu doğu bölgesi gruplarından olan ve Rus destekli Beşinci Kolordu tarafından organize edilmiş eski muhalefet gruplarının liderleri ve üyelerinden, Temmuz 2018’de yapılan uzlaşma anlaşmasının ardından oluşturuldu. Kolordu, Suriye’nin güneyinde büyük bir halk desteğine sahip. Zira birçok defa bölgedeki rejim güçleri pahasına, kendisine verilen görevi yerine getirerek, müdahalede bulundu ve İran’ın bölgeden çıkarılmasının ve güvenlik yumruğunun kaldırılmasının talep edildiği gösterilerin yanı sıra, bölgede Rusya’nın garantör olduğu çözüm anlaşmasının ihlalini de önledi. Aynı şekilde Rusya, güney bölgesinde yerleşim anlaşmasını koruma taahhüdünü kolaylaştırmak, bölgede çözümün çökmesine ve bölgenin yeniden alevlenmesine yol açan aşırılıkları önlemek için kolorduya geniş yetkiler verdi. Bu bağlamda Rusya, Suriye’nin güneyinde gelecekte kendi çıkarlarına hizmet edecek ve güneyin ‘diğer ülkelerin gençleri kendilerine çekmesi’ için bir arena olarak kalmasını engelleyecek büyük bir askeri güç elde etmeye çalışıyor.



Ateşkesin ardından en ölümcül saldırı... İsrail'in Gazze'ye yönelik bombardımanında aynı aileden 11 Filistinli hayatını kaybetti

11 Ekim'de Gazze Şeridi sınırına yakın güney İsrail'den çekilen bir fotoğrafta, yıkıma uğrayan bölgenin üzerinde yükselen duman görülüyor. (Arşiv – AFP)
11 Ekim'de Gazze Şeridi sınırına yakın güney İsrail'den çekilen bir fotoğrafta, yıkıma uğrayan bölgenin üzerinde yükselen duman görülüyor. (Arşiv – AFP)
TT

Ateşkesin ardından en ölümcül saldırı... İsrail'in Gazze'ye yönelik bombardımanında aynı aileden 11 Filistinli hayatını kaybetti

11 Ekim'de Gazze Şeridi sınırına yakın güney İsrail'den çekilen bir fotoğrafta, yıkıma uğrayan bölgenin üzerinde yükselen duman görülüyor. (Arşiv – AFP)
11 Ekim'de Gazze Şeridi sınırına yakın güney İsrail'den çekilen bir fotoğrafta, yıkıma uğrayan bölgenin üzerinde yükselen duman görülüyor. (Arşiv – AFP)

Filistin medyası bugün İsrail ordusunun Gazze şehrinin doğusunda ‘yoğun’ ateş açtığını bildirdi.

Tıbbi kaynaklar ve görgü tanıklarının verdiği bilgiye göre, dün akşam Gazze şehrinin doğusunda sivil bir aracı hedef alan İsrail saldırısında, yedisi çocuk olmak üzere aynı aileden 11 Filistinli hayatını kaybetti. Bu, ateşkesin yürürlüğe girmesinden bu yana meydana gelen en ölümcül olay.

Gazze Şeridi’ndeki Sivil Savunma Müdürlüğü Sözcüsü Mahmud Basal yaptığı açıklamada, bombalamanın şehrin doğusunda bulunan ez-Zeytun mahallesindeki evlerine dönen Ebu Şaban ailesinin üyelerinin bulunduğu bir aracı hedef aldığını ve araçtaki herkesin hayatını kaybettiğini söyledi.

Basal, hayatını kaybedenler arasında yedi çocuk, üç kadın ve bir erkeğin bulunduğunu belirterek, hedef alınan bölgedeki tehlikeli koşullar nedeniyle kurtarma ekiplerinin cesetleri çıkarmakta zorluk çektiğini kaydetti.

 Gazze Şeridi'nin Han Yunus kentinde yıkılmış ev ve binaların yanındaki çadır kampından geçen yerlerinden edilmiş Filistinliler, 18 Ekim 2025 (AP)Gazze Şeridi'nin Han Yunus kentinde yıkılmış ev ve binaların yanındaki çadır kampından geçen yerlerinden edilmiş Filistinliler, 18 Ekim 2025 (AP)

Görgü tanıkları, aracın sivillerin yaklaşmasının yasak olduğu ‘sarı hat’ bölgesini geçtikten sonra İsrail topçu ateşi altında kaldığını bildirdi.

Şarku’l Avsat’ın Alman haber ajansı DPA’dan aktardığına göre, Mısır, Katar ve Türkiye'nin desteğiyle geçen hafta cuma günü yürürlüğe giren ateşkes anlaşmasından bu yana en ölümcül saldırılardan biri olan olayla ilgili İsrail ordusundan henüz bir açıklama yapılmadı. Gazze İnsan Hakları Merkezi'nin perşembe günü yaptığı açıklamaya göre, ateşkesin yürürlüğe girmesinden bu yana İsrail ordusu tarafından 36 ihlal kaydedildi. Öte yandan Gazze Şeridi’ndeki Sağlık Bakanlığı, aynı dönemde 23 Filistinlinin öldürüldüğünü ve 122 kişinin yaralandığını duyurdu.

İsrail Ordu Sözcüsü Avichay Adraee, dün Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus bölgesinde bir tünelden çıkan ve sahada konuşlanmış ordu güçlerine yaklaşarak ‘doğrudan tehdit’ oluşturan bir grup militanın İsrail savaş uçağı tarafından hedef alındığını söyledi.

Adraee yaptığı açıklamada, kuvvetlerin daha önce Refah bölgesinde bir tünelden çıkan ve ordu güçlerine ateş açan başka bir grubu tespit ettiğini bildirdi. Sözcü, İsrail ordusu kuvvetlerinin ‘ateşkes anlaşmasına uygun olarak bölgede konuşlandırıldığını ve herhangi bir acil tehdidi ortadan kaldırmak için kararlı bir şekilde hareket etmeye devam edeceğini’ doğruladı.

Bir haftadan fazla bir süre önce ABD Başkanı Donald Trump, Hamas ve İsrail'in barış planının ilk aşamasını imzaladığını ve Gazze Şeridi'ndeki savaşı sona erdirmek, İsrail'in bölgeden çekilmesini sağlamak, yardımların girmesine izin vermek ve esirlerin takasını sağlamak için bir anlaşmaya varıldığını duyurmuştu.

Hamas, İsrail ile hareket arasındaki ateşkes şartları uyarınca, Gazze Şeridi'nde tuttuğu son hayatta kalan İsrailli rehineleri, yaklaşık 2 bin Filistinli mahkûm karşılığında serbest bıraktı. 13 Ekim'deki ilk serbest bırakma dalgasının ardından, Hamas, elinde tuttuğu bazı ölü rehinelerin cesetlerini teslim etti.


Gazze yeniden inşa konferansı... Hazırlıklar konusunda Mısır-Filistin görüşmeleri

Gazze Şeridi'nin güneyinde İsrail hava saldırıları sonucu yıkılan evler (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyinde İsrail hava saldırıları sonucu yıkılan evler (AFP)
TT

Gazze yeniden inşa konferansı... Hazırlıklar konusunda Mısır-Filistin görüşmeleri

Gazze Şeridi'nin güneyinde İsrail hava saldırıları sonucu yıkılan evler (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyinde İsrail hava saldırıları sonucu yıkılan evler (AFP)

Tüm gözlerin savaş sonrası döneme çevrildiği şu günlerde Kahire, yıkıma uğrayan bölgenin yeniden inşası için bir dönüm noktası olması beklenen Gazze yeniden inşa konferansı hazırlıkları kapsamında yoğun diplomatik faaliyetlere sahne oluyor.

Şarku’l Avsat'a konuşan uzmanlar, konferans gündeminin ‘oldukça iddialı olacağını ve Gazze'deki ateşkes anlaşması kararlaştırıldığı gibi ilerlerse, bölgede kurtarılabilecekleri kurtarmak için cömert mali tahminler içereceğini’ söylediler. Uzmanlar, uygulamada yaşanacak herhangi bir gecikmenin, anlaşmanın aksamasından kaynaklanacağını belirttiler.

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati ve Filistin Başbakanı Muhammed Mustafa dün, kasım ayının ikinci yarısında Kahire'de düzenlenmesi planlanan Gazze yeniden inşa konferansı için devam eden hazırlıklar ve ayrıntıları görüşmek üzere bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Mısır Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre, görüşmede finansman ve mali taahhütlerin yanı sıra Gazze Şeridi’ndeki yıkımın boyutunun değerlendirilmesi de ele alındı.

Abdulati dün Yeni Delhi'de Hindistan Başbakanı Narendra Modi ile de söz konusu konferansı görüştü. Bu görüşme, Mısırlı bakanın Birleşik Krallık Dışişleri Bakanı Yvette Cooper ile yaptığı telefon görüşmesinde Birleşik Krallık'ı aynı konferansa katılmaya davet etmesinin ertesi gününde gerçekleşti. Cooper bu daveti memnuniyetle karşıladı.

Bu görüşme, yaklaşık bir hafta önce Gazze Şeridi'nde ateşkes anlaşmasının imzalanmasından bu yana Mısır'ın üst düzey yetkililerle yaptığı ilk görüşme değildi. Mısır Dışişleri Bakanlığı'nın açıklamasına göre Kahire, 13-15 Ekim tarihleri arasında Filistinli ve İngiliz yetkililerin katıldığı, Gazze Şeridi'nin yeniden inşasını tartışmak üzere İngiliz Wilton Park Vakfı tarafından düzenlenen gayri resmi teknik toplantıya bir heyet gönderdi.

Mısır, şu anda konferansın düzenlenmesine yönelik hazırlıkları tamamlamaya yoğunlaşmış durumda. Konferans, ‘ABD ve bölgedeki ve dünyadaki tüm barış ve kalkınma ortaklarıyla -bağışçı ülkeler, Birleşmiş Milletler (BM) ve bölgesel örgütler, uluslararası finans kuruluşları, özel sektör ve sivil toplum dahil olmak üzere- tam bir eşgüdüm içinde’ gerçekleştirilecek. Bu, aynı açıklamada belirtildiği üzere, Arap-İslam planı ve ABD Başkanı Donald Trump’ın planı temel alınarak yapılacak.

El-Farabi Araştırma Merkezi Genel Sekreteri Dr. Muhtar Gabaşi, ‘Gazze'nin yeniden inşası konferansının Kahire'de iddialı bir plan ortaya koyması konusunda beklentilerin yüksek olduğunu, zira Gazze Şeridi’nin eğitim, enerji, su ve sağlık dahil tüm alanlarda tamamen tahrip olduğunu’ düşünüyor. Gabaşi, konferansın zamanında tamamlanmasının Gazze Şeridi’ni kurtarmak için yeni bir fırsat sunduğunu vurguladı.

Görsel kaldırıldı.Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Nuseyrat’ta insani yardım taşıyan Filistinliler (AFP)

Filistinli siyasi analist Dr. Eymen er-Rakab, konferansın felaketle sarsılan Gazze Şeridi'ni kurtarmak için çok önemli bir adım olduğunu belirterek, özellikle Kahire'nin kapsamlı bir entegre plan önermesi nedeniyle bağışçılardan cömert bağışlar beklediğini söyledi.

Gazze'de barış anlaşmasının açıklanmasından önce Mısır, acil yardım, yeniden inşa ve sürdürülebilir kalkınmaya odaklanan, Gazze Şeridi’nin yeniden inşası için kapsamlı bir beş yıllık plan geliştirdi. Bu plan, Mart 2025'te Kahire'de düzenlenen Arap Birliği Zirvesi’nde onaylandı.

Plan, şeffaflığı sağlamak için Filistin Yönetimi ve BM ile iş birliği içinde uluslararası bir güven fonu kurulmasına dayanıyor. Gazze Şeridi'nin yeniden inşasını finanse etmek için bağışçı ülkelerden ve özel sektörden destek toplamak amacıyla önümüzdeki kasım ayında bir bakanlar konferansı düzenlenmesi planlanıyor.

Mısır planı, etkinliği sağlamak amacıyla üç aşamaya ayrılıyor. İlk aşama olan erken toparlanma aşaması, altı ay sürecek ve 3 milyar dolara mal olacak. Bu aşamada, Selahaddin Koridoru ve diğer bölgelerdeki enkazın kaldırılması, 360 bin kişiyi barındırabilecek 200 bin geçici konut biriminin temin edilmesi ve kısmen yıkılmış 60 bin konutun onarılması öngörülüyor. Ayrıca bu aşama, 1,5 milyondan fazla kişiyi barındırabilecek yedi barınma alanının kurulmasını da içeriyor.

İkinci aşama 2027 yılına kadar sürecek ve 20 milyar dolarlık bir maliyetle tesisler, ağlar, kalıcı konut birimleri inşa edilmesine ve tarım arazilerinin geri kazanılmasına odaklanacak. 30 milyar dolarlık bir maliyetle 2030 yılına kadar devam edecek olan üçüncü aşama, yerel ekonomiyi canlandırmak için sanayi bölgeleri, bir balıkçı limanı, bir deniz limanı ve bir havaalanı kurulmasını hedefliyor.

Filistin tarafında ise Başbakan Muhammed Mustafa perşembe günü yaptığı açıklamada, Kahire'de düzenlenecek Gazze yeniden inşa konferansının ‘uluslararası kaynakları ve ortaklıkları harekete geçirmek için merkezi bir platform’ olacağını duyurdu. Mustafa, hükümetinin Arap dünyası tarafından onaylanan Mısır'ın planına dayalı olarak yeniden inşa için birleşik bir çerçeve geliştirdiğini belirtti.

Güncellenen uluslararası tahminlere göre hasar, kayıplar ve ihtiyaçların 67 milyar doları aştığını açıklayan Mustafa, programın üç aşamaya ayrıldığını ifade etti: İlki, 3,5 milyar dolar tutarında ve altı ay sürecek olan erken toparlanmaya odaklı acil durum aşaması; ikincisi, yaklaşık 30 milyar dolar değerinde ve üç yıl sürecek olan yeniden inşa ve toparlanma aşaması; sonuncusu ise tam kapsamlı yeniden inşa aşaması.

Gabaşi'ye göre, bu planın uygulanmasını engelleyecek olan şey mali kısıtlamalar değil, İsrail'in hiçbir taahhütte bulunmamakta ısrar etmesi ve direnişe yönelik taleplerini sertleştirerek daha büyük kazançlar elde etmeye çalışmasıdır.

Er-Rakab, bu fikirlerin hızlı bir şekilde uygulanabilir planlara dönüştürülmesi yönünde girişimlerin olacağını belirtti. Ancak, anlaşma sürecinin sekteye uğramasının bu planları aksatacağını ifade ederek, bölgenin acil kurtarılmaya ihtiyaç duyduğu bu dönemde bunun yaşanmamasını umduklarını söyledi.


Beyrut, Kaddafi'nin oğlunu yüklü bir kefaletle serbest bıraktı

Hannibal Kaddafi 2011'de Roma'da (Arşiv- AFP)
Hannibal Kaddafi 2011'de Roma'da (Arşiv- AFP)
TT

Beyrut, Kaddafi'nin oğlunu yüklü bir kefaletle serbest bıraktı

Hannibal Kaddafi 2011'de Roma'da (Arşiv- AFP)
Hannibal Kaddafi 2011'de Roma'da (Arşiv- AFP)

Lübnan yargısı dün, merhum Libya lideri Muammer Kaddafi'nin oğlu Hannibal Kaddafi'nin 11 milyon dolarlık kefaletle serbest bırakılmasına karar verdi. Mahkeme ayrıca, Kaddafi'ye seyahat yasağı koydu ve pasaportuna el koyarak, 10 yıl süren en uzun tutukluluk dönemine son verdi.

İmam Musa el-Sadr'ın kaybolmasını soruşturan adli soruşturmacı Hakim Zahir Hamade, kararını açıklamadan önce Kaddafi'yi iki saat boyunca sorguladı. Fransız Avukat Laurent Bayon, Şarku'l Avsat'a yaptığı açıklamada, Kaddafi'nin avukatlarının pazartesi günü "mantıksız" kefaletin ve seyahat yasağının iptali için bir talepte bulunacaklarını söyledi.

Bu arada Sadr ailesi, "davada ilerleme kaydedildiğini gösteren herhangi bir prosedür veya gelişmenin olmaması" nedeniyle tahliye kararına şaşırdıklarını açıkladı.