CENTCOM Komutanı McKenzie: ABD güçleri Bağdat’ın isteğiyle Irak’ta

Orgeneral Kenneth McKenzie (AP)
Orgeneral Kenneth McKenzie (AP)
TT

CENTCOM Komutanı McKenzie: ABD güçleri Bağdat’ın isteğiyle Irak’ta

Orgeneral Kenneth McKenzie (AP)
Orgeneral Kenneth McKenzie (AP)

ABD Merkez Kuvvetler (CENTCOM) Komutanı Orgeneral Kenneth McKenzie, bir kez daha ABD’nin Irak’tan çekilmesine ilişkin anlaşmalar, açıklamalar, diyaloglar ve beklentiler hususunda tweet attı. Bağdat’la stratejik diyaloğun üçüncü turunun sona ermesinin ardından Washington’un ‘geri çekileceğini’ ilan etmesine rağmen McKenzie, yaklaşık iki hafta önce ABD’nin Irak’tan yakın zamanda çekilmeyeceğini duyurmuştu. McKenzie, 30 Nisan’da bir televizyon kanalında belirttiği ifadeleri bir kez daha tekrar etti.
Irak, Washington'un stratejik diyalog sırasında kararlaştırılanların bir parçası olarak açıkladıklarıyla McKinsey'in söyledikleri arasında bir çelişki görmese de, General’in  açıklamaları ABD yönetimi içinde Irak'taki ABD varlığına ilişkin çelişkiler olduğunu gösteriyor. Özellikle ABD saha komutanları Irak'taki güçlerinin varlığını DEAŞ’ın ülkenin farklı bölgelerinde hala temsil ettiği tehditlere bağlıyor.
McKinsey'in yeni açıklamalarına dönersek, "Amerikan güçleri Irak hükümetinin isteği üzerine Irak'ta ve (uluslararası) koalisyonla iş birliği içinde DEAŞ’a karşı savaşmaya devam ediyorlar" diyen McKenzie, MacKenzie, savaşın henüz sonlanmadığını söyledi. McKenzie, kendi ifadesiyle ‘liderlik pozisyonunu’ üstlenmek için ortaya koyulan Irak ordusunun rolüne övgüde bulunarak, “Iraklılar, kendi başlarına savaşıyorlar, bizim görevimiz doğrudan savaştan daha büyük destek ve eğitime dönüştü. Biz, karada savaşmaktan çok uzağız. Geliştiğini görmek istediğimiz durum bu” dedi. “Irak’taki ABD güçlerinin geleceği, Irak hükümeti ile müzakereler yoluyla belirlenecek” diyen McKenzie, yakın zamanda Irak’tan ayrılacaklarını düşünmediğini belirtti.
ABD’li General, Irak hükümetinin ABD ve koalisyon güçlerini savunmak için önlemler almadaki rolüne dikkati çekerek, “Irak güvenlik güçlerinin faaliyetleri ve koalisyon ortaklarını saldırılardan korumaları dolayısıyla memnunum. Bu, Irak hükümetinin sorumluluğudur. Bu sorumluluğu başarıyla üstlenmesine sevindim, ancak buna rağmen her zaman başarılı olamamıştır” ifadelerini kullandı.
Öte yandan Irak hükümeti, başbakanın güvenlik işleri danışmanı Dr. Hüseyin Allavi aracılığıyla Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, “General McKenzie’nin söyledikleri ve ABD kuvvetlerinin geri çekilmesinin planlanmasıyla ilgili devam eden müzakereler arasında hiçbir çelişki bulunmuyor. Bu varlığın doğasını belirlemede, savaş için mi yoksa danışmanlık için mi olduğu yönünde bir kafa karışıklığı var. Sonuç olarak savaş kuvvetlerinin geri çekilmesiyle Irak’ta ABD’nin muharip gücü bulunmazken, geriye danışmanlar, eğitmenler ve teknisyenler kalır” dedi. Allavi, “Onların varlığı, Irak ve ABD arasındaki stratejik anlaşma kapsamında savaşmak için değil, Irak ve Suriye’deki DEAŞ’la savaşan uluslararası koalisyonla bağlantılıdır” ifadelerini kullandı. Dr. Hüseyin Allavi, “CENTCOM Komutanının ifadeleri, ABD’nin ‘ücra kırsal bölgelerdeki terör örgütü kalıntılarını vurmak için’ özel hava desteğine dair eğitim programlarını, istihbarat bilgi alışverişini ve iş birliği araçlarını destekleme taahhüdü çerçevesinde geldi. Irak ortak güçleri, DEAŞ kalıntılarının yeteneklerini yok etmek için füzeler veya bombalar gereken mağaralar, tüneller veya engebeli coğrafyalarda ABD liderliğindeki uluslararası koalisyonun hava gücü ve desteğine ihtiyaç duyuyor” dedi
Üçüncü aşamadaki Irak- ABD stratejik diyaloğu ile ilgili olarak Allavi, “Irak hükümeti, Irak- ABD ortak bildirisinde, savaş görevinin bulunmadığını ve misyonun 5 bin 200’den 2 bin 500’e indirilmesiyle, ABD danışmanlığından savaş dışı bir misyona dönüştürüldüğünü duyurdu. Bu durum, danışmanların sayısını azaltmak ve Irak- ABD ilişkilerini Musul’un düşüşünden önceki 9 Haziran 2014 aşamasına döndürmek için bir zaman çizelgesi belirlemek üzere ortak Irak kuvvetlerinin teknik ekibinin oluşturulmasıyla aynı zamana denk geliyor” dedi.



Polis şiddeti iddiası Tunus sokaklarını karıştırdı

Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)
Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)
TT

Polis şiddeti iddiası Tunus sokaklarını karıştırdı

Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)
Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)

Tunus’ta bir adamın polis kovalamacasının ardından ailesinin ifadesine göre kendisine uygulanan şiddet sonucu hayatını kaybetmişti. Reuters'a konuşan görgü tanıkları, Tunus polisi ile bir kişinin uğradığı şiddet sonucu hayatını kaybetmesini protesto eden öfkeli gençler arasında dün gece üst üste ikinci kez çatışmaların çıktığını söylediler.

Tunus’taki bu tür şiddetin karıştığı protesto gösterileri, ülkede 2011 yılındaki Arap Baharı ayaklanmalarını tetikleyen devrimin yıl dönümü yaklaşırken yetkililer arasında protestoların diğer bölgelere de sıçrayabileceği endişesini artırıyor.

Tunus, çeşitli alanlarda artan protestolar ve grevlerin yanı sıra Tunus Genel İşçi Sendikası'nın gelecek ay ülke çapında grev çağrısı yapmasıyla birlikte, siyasi ve sosyal gerilimin tırmandığı bir dönemden geçiyor.

Son haftalarda, binlerce protestocu, ülkenin güneydeki Gabes kentinde hava kirliliğinin başlıca kaynağı olduğunu söyledikleri bir kimya fabrikasının kapatılması talebiyle protesto gösterisi düzenledi.

Öte yandan polis şiddeti sonucu öldüğü iddia edilen adamın yakınları, şahsın ehliyetsiz motosiklet sürerken polis tarafından takibe alındığı, dövüldüğü ve hastaneye kaldırıldığını, ancak daha sonra hastaneden kaçtığını, ancak dün kafasındaki bir kanama nedeniyle hayatını kaybettiğini söyledi.

Olayla ilgili henüz resmi bir açıklama yapılmadı.

Yerel kaynaklar ve basın, Kayravan Valisi’nin durumu yatıştırmak amacıyla, dün hayatını kaybeden kişinin ailesini ziyaret ettiğini ve hangi şartlarda öldüğünü belirlemek ve sorumluları tespit etmek için soruşturma açma sözü verdiğini bildirdi.

İnsan hakları örgütleri, Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'i muhaliflerini bastırmak için yargı ve polisi kullandığını iddia ediyor. Ancak Cumhurbaşkanı Said, hakkındaki bu suçlamaları kategorik olarak reddediyor.


(Video haber) Avustralya'da Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında silahlı saldırı: En az 10 ölü

Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
TT

(Video haber) Avustralya'da Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında silahlı saldırı: En az 10 ölü

Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.

Avustralya'nın Sidney kentinde bir plajda Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında meydana gelen silahlı saldırıda en az 10 kişi öldü, çok sayıda  kişi yaralandı. İsrail gazetesi Yedioth Ahronoth'a göre olay sırasında yaklaşık 2 bin kişi panik içinde tahliye edildi ve birçoğu sığınaklara sığındı.

Öte yandan Avustralya polisi tarafından bugün yapılan açıklamada, olay nedeniyle Bondi Plajı'ndan uzak durulması çağrısı yapıldı. Polis daha sonra, silahlı saldırının ardından iki kişinin gözaltına alındığını duyurdu.

Şarku’l Avsat’ın Fransız Haber Ajansı AFP’den aktardığı  habere göre bir görgü tanığı, ‘siyah giysili iki kişinin’ plajda ateş açtığını söyledi.

dfgthy
Avustralya medyasında yayınlanan, saldırganlardan birine ait bir fotoğraf.

Avustralya medyası tarafından yayınlanan saldırganlardan birinin fotoğrafı

Öte yandan İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, saldırıyı ‘Yahudilere yönelik acımasız bir saldırı’ olarak nitelendirerek kınadı.

uı89o
Kurtarma ekipleri, Sidney sahilinde meydana gelen silahlı saldırının ardından yaralı bir kişiyi taşıyor (AP)

Herzog, açıklamasında şunları söyledi:

“Sidney'deki kardeşlerimiz, Bondi Plajı'nda Hanuka'nın ilk mumunu yakmaya giden Yahudilere yönelik acımasız bir saldırıda kötü niyetli teröristler tarafından saldırıya uğradı.”

Görgü tanıkları, kutlamaya katılanların saldırı mahallinden panik halinde kaçtıklarını söylerken yerel medya, silahlı saldırganların olay yerinden kaçtığını ve yetkililerin yoğun bir arama çalışması yürüttüğünü bildirdi.


Hamas: Gazze’ye ve işgal altındaki topraklara her türlü vesayeti reddediyoruz

Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
TT

Hamas: Gazze’ye ve işgal altındaki topraklara her türlü vesayeti reddediyoruz

Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)

Hamas, bugün (pazar) yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi üzerinde her türlü vesayet ve manda uygulamasını reddettiğini duyurdu. Hareket, yayımladığı bildiride, “Gazze’ye yönelik her türlü vesayet ve mandayı reddediyoruz. İşgal altındaki topraklarımızın herhangi bir karışı üzerinde de vesayeti kabul etmiyoruz; zorla yerinden etme girişimleri ve Gazze’nin yeniden mühendisliğine yönelik çabalarla uyumlu adımlara karşı uyarıyoruz” ifadelerini kullandı.

Açıklamada, “Ulusal birliğin sağlanması ve ulusal uzlaşı inşa edilmesi için seferber olunması, işgalin ve onu destekleyenlerin planlarıyla yüzleşmenin tek yoludur” denildi.

Hamas, arabuluculara ve ABD yönetimine de çağrıda bulunarak, İsrail’e baskı yapılmasını, anlaşmanın maddelerini uygulamaya zorlanmasını ve anlaşmaya yönelik süregelen ve sistematik ihlallerinin kınanmasını talep etti.

gth
Trump'ın planına göre Gazze'den çekilmenin aşamalarını gösteren harita (Beyaz Saray)

Öte yandan dün İsrailli yetkililer, ABD yönetiminin Gazze’de savaşı sona erdirmeyi hedefleyen planın ikinci aşamasını şekillendirmek üzere çalıştığını ve çok uluslu uluslararası bir gücün gelecek aydan itibaren Gazze’de göreve başlamasının planlandığını açıkladı.

Şarku’l Avsat’ın İsrail Kamu Yayın Kurumu’ndan (Kan 11) aktardığı habere göre Amerikalı yetkililer bu bilgileri son günlerde yapılan görüşmelerde İsrailli muhataplarına iletti.

ABD planına göre, barış komitesinin başkanlığını Birleşmiş Milletler’in eski Orta Doğu Özel Temsilcisi Nikolay Mladenov’un üstlenmesi, Gazze’de konuşlandırılması öngörülen uluslararası gücün komutasının ise bir ABD’li general tarafından yürütülmesi öngörülüyor.

Amerikalı yetkililere göre söz konusu gücün; güvenlik istikrarının korunması, geçiş sürecinin güvence altına alınması ve askeri operasyonların durmasının ardından Gazze’de yeni siyasi ve idari düzenlemelere zemin hazırlanması gibi görevler üstlenmesi planlanıyor.