İsrail'de 45 kişinin ölümüne neden olan izdihamla ilgili soruşturma komisyonu kurulması talep edildi

Suçlamaların hedefinde Netanyahu ve din adamları var

Dünkü olayda yaşamını yitirenler için cenaze töreni düzenlendi. (Reuters)
Dünkü olayda yaşamını yitirenler için cenaze töreni düzenlendi. (Reuters)
TT

İsrail'de 45 kişinin ölümüne neden olan izdihamla ilgili soruşturma komisyonu kurulması talep edildi

Dünkü olayda yaşamını yitirenler için cenaze töreni düzenlendi. (Reuters)
Dünkü olayda yaşamını yitirenler için cenaze töreni düzenlendi. (Reuters)

İsrail'de Lag BaOmer Bayramı kutlamaları sırasında meydana gelen izdiham nedeniyle 45 kişinin yaşamını yitirmesi ve 150 kişinin de yaralanmasının ardından tepki artıyor. İsrailliler soruşturmanın sadece polis tarafından yürütülmesini talep etti. Ayrıca felaketin sorumlularınının cezalandırılması için bir soruşturma komitesi kurulması istendi.
Dün olay mahallini ziyaret eden Başbakan Netanyahu ve beraberindekilerin konvoyuna vatandaşlar ellerindeki şişeleri fırlattı. “Git buradan” ve “Felaketten siz sorumlusunuz” sloganları atıldı.  İçişleri Bakanı, Kamu Güvenliği Bakanı ve polis şeflerinin görevden alınması ve festivalin düzenlenmesinden sorumlu kıdemli Yahudi din adamlarından hesap sorulması çağrıları yapıldı.
Olayın ardından dün İsrail’de kaos hakimdi. Sağlık ekipleri yaralıları tedavi etmek ve gönüllülerden kan alırken olay mahalline komşu Celile köylerindeki Arap vatandaşlar travma yaşayan binlerce Yahudiye kucak açtı. Kuzey İsrail'deki Arap köyleri ve kasabalarındakiler dağlık Meron bölgesinden çıkmaya çalışan binlerce Yahudi’ye yiyecek ve içecek yardımında bulunmak için onlarca stand kuruldu. Meron Dağı Beyt Can Köyü Meclis Başkanı Radi Necm, köydeki birçok ailenin felaketzadelere evlerini açtığını söyledi. Binlerce vatandaş, kurbanların ailelerine yakınlarını bulmaları için yardımda bulundu.
Hükümet pazar gününü yas ilan etti. Olay, perşembeyi cumaya bağlayan gece yarısından hemen önce, yaklaşık 100 bin Yahudi ibadetçi Lag BaOmer Bayramı vesilesiyle Meron Dağı’ndaki Rabi Şimon Bar Yohay mezarında dua ettiği ve kutlamalarda bulunduğu sırada yaşandı.
Yahudi inancına göre Lag BaOmer Bayramı, Süleyman Mabedi’nin yıkılmasının 62 yıl ardından, miladi 132 yılında Romalılara karşı Simon bar Kohba önderliğinde İsrail topraklarındaki Yahudi halkının devrimini anmak için meşalelerin yakıldığı günde kutlanıyor. Paskalya ile Şavuot bayramı arasında geçen yedi hafta içerisinde sevinmeye izin verilen tek gün olması dolayısıyla söz konusu bayramda onlarca düğün yapılıyor.
Ancak söz konusu mezarlığın dar bir yerde bulunması sebebiyle çok sayıda insanın toplanması tehlikeli sayılıyor. Daha önce de felaket yaşanabileceği uyarıları yapılmış ancak hükümet sorunu görmezden gelmişti. Koalisyon ortağı dini partilerle çatışmamak için bölgeye erişimi kısıtlamamamayı tercih eden hükümet, büyük kitlelerin gelişini kolaylaştırmak için mekanı genişletme ve düzenleme çalışmaları da yapmamıştı. Mezarlık ziyareti, bazı şirketler ve dini topluluklar için iç turizm açısından oldukça kârlı bir işe dönüşmüş durumda.
Aralarında kadınların ve çocukların da bulunduğu çok sayıda Yahudinin katıldığı festivalde İsrail Kamu Güvenliği Bakanı Amir Ohana, Polis Genel Müfettişi Yaakov Shabtai, polis kuzey bölge komutanı Shimon Lavie ve iktidardaki partilerden temsilciler de yer aldı.
Olayla ilgili yürütülen ön soruşturmalarda, coşkulu bir şekilde dans eden bir vatandaşın önündekilerin düşmesine sebep olduğu, bu sebeple insanların kaçmak için koşmaya başladığı, yaşanan panik ile birbirlerini ezdikleri belirtildi. Nitekim polisin tek bir çıkışı açık bıraktığı Ölen ve yaralananlardan çoğunun dindar Yahudiler ve Haredilerden oluştuğu ifade edildi. Yaralılar, polise ve orduya ait altı helikopter ve onlarca ambulans ile hastanelere tahliye edildi. İsrail ordusu da alanda mahsur kalanları kurtarmak için çalışmalar yürüttü.
Polis, olayın ardından soruşturma başlattığını duyurdu. Ancak İsrail Başsavcısı Avichai Mandelblit polisin söz konusu soruşturmayı tek başına yapmasını engelledi. Adalet Bakanlığı’ndan müfettişler de alanda incelemelere başladı. Mağdurların aileleri, birçok politikacı ve gazeteci ise yetkililerin sorumlu tutulabileceği, polis memurları ve hükümetteki üstlerine dini kuruma dair şüpheleri ortaya çıkarabilecek dürüst ve resmi bir soruşturma komisyonu kurulması talebinde bulundu. Kıdemli polis memurları, aleyhlerindeki suçlamaları kabul etmezken Kuzey Bölge Komutanı Shimon Lavie ise “Tüm sorumluluğu üzerime alıyorum. Araştırma için hazırız. Şu an gerçeğin ortaya çıkması için delil toplama aşamasındayız” dedi.
Başbakan Netanyahu da yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
“Meron Dağı’nda yaşananlar, İsrail tarihindeki en acı trajedilerden biridir. Kurbanların yasını tutuyoruz. Kalbimiz kendileri iyileşmelerini dilediğimiz yaralılarla ve  aileleriyle birlikte. Burada yürek parçalayan sahneler yaşandı. İzdihamda çocuklar da dahil olmak üzere birçok insan yaşamını yitirdi. Çoğu kurbanın kimliği tespit edilmedi. Diğer yandan sosyal medyadan yanlış bilgiler yaymaktan kaçınılmasını rica ediyorum. Zira bu durum aileleri yaralıyor. Bırakın yetkililer görevlerini yapsınlar. Polis burada hızlı bir tahliye gerçekleştirdi. Çok daha büyük bir trajediyi engelleyen bu tahliye için güvenlik güçlerine minnettarız. Böyle bir trajedinin bir daha tekrarlanmamasını sağlamak için ciddi ve derinlemesine bir incelemede bulunacağız.”
Felaketin ardından yüzlerce İsrailli kan bağışı yapmak için acil yardım kuruluşu Magen David Adom’un (Kızılkalkan) Rabin Meydanı'ndaki mobil birimleri önünde sıraya girdi. Kızılkalkan, ölümcül izdiham sonrasında vatandaşlara yardım çağrısında bulunmuştu.



Çin: Eski tarım bakanına idam cezası

Çin Seddi önündeki Çin bayrağı... (Reuters)
Çin Seddi önündeki Çin bayrağı... (Reuters)
TT

Çin: Eski tarım bakanına idam cezası

Çin Seddi önündeki Çin bayrağı... (Reuters)
Çin Seddi önündeki Çin bayrağı... (Reuters)

Çin'in eski tarım bakanı, yolsuzluk suçundan mahkum edildikten sonra dün idam cezasına çarptırıldı. Mahkeme açıklamasına göre, infaz iki yıl ertelendi.

AFP’nin haberine göre Çin'in kuzeydoğusundaki Jilin eyaletinin Changchun kentindeki Halk Mahkemesi, Tang Rıncien'ın 2007 ile 2024 yılları arasında 268 milyon yuan (38 milyon dolar) değerinde nakit ve gayrimenkul şeklinde rüşvet aldığını açıkladı.

Mahkeme, rüşvetlerin “devletin ve vatandaşların çıkarlarına özellikle ciddi zarar verdiğini ve bu nedenle idam cezasına çarptırılmayı hak ettiğini” hükmetti. Mahkeme Tang'ın bu suçları itiraf ettiğini ve pişmanlık duyduğunu belirtti.

Tang'ın cezası, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping'in yüksek rütbeli yetkililerin görevden alınmasına yol açan yolsuzlukla mücadele kampanyasının bir parçası olarak verildi.

Kampanyanın destekçileri, kampanyanın iyi yönetişimi teşvik etmeyi amaçladığını söylüyor, ancak eleştirenler, kampanyanın cumhurbaşkanına siyasi rakiplerini görevden alma yetkisi verdiğini savunuyor.

Tang, daha önce ülkenin kuzeybatısındaki Gansu eyaletinin valisi ve Çin'in güneyindeki Guangxi özerk bölgesinin başkan yardımcısıydı.

Onun idamı, iki eski savunma bakanı Wei Fenghe ve Li Shangfu'ya yönelik benzer soruşturmaların ardından geldi.

Resmi medya haberlerine göre Li, atanmasından yedi ay sonra görevinden alındı ve daha sonra rüşvet aldığı şüphesiyle Çin Komünist Partisi'nden ihraç edildi.

Haberlerde, yolsuzluk şüphesiyle halefi Dong Jun hakkında da soruşturma açıldığı belirtiliyor.


Kremlin: Kiev'den Rusya ile Ukrayna arasındaki görüşmelerin yeniden başlatılacağına dair herhangi bir işaret yok

Kremlin sözcüsü Dmitry Peskov (Kremlin basın ofisi)
Kremlin sözcüsü Dmitry Peskov (Kremlin basın ofisi)
TT

Kremlin: Kiev'den Rusya ile Ukrayna arasındaki görüşmelerin yeniden başlatılacağına dair herhangi bir işaret yok

Kremlin sözcüsü Dmitry Peskov (Kremlin basın ofisi)
Kremlin sözcüsü Dmitry Peskov (Kremlin basın ofisi)

Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Rus haber ajansı RIA'ya yaptığı açıklamada, Kiev'den Rus ve Ukrayna heyetleri arasındaki müzakerelerin yeniden başlatılacağına dair herhangi bir işaret olmadığını söyledi.

Şarku’l Avsat’ın ajanstan aktardığına göre Peskov, Rus ve Ukrayna heyetleri arasında müzakerelerin yeniden başlamasına dair herhangi bir işaret olup olmadığına ilişkin bir soruya yanıt olarak, “Hayır. Şu ana kadar Kiev'den bu yönde herhangi bir işaret gelmedi” yanıtını verdi.


Arakçi: Batı'nın İran'ın nükleer programı hakkındaki iddiaları asılsızdır ve hiçbir hukuki dayanağı yoktur

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi (DPA)
İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi (DPA)
TT

Arakçi: Batı'nın İran'ın nükleer programı hakkındaki iddiaları asılsızdır ve hiçbir hukuki dayanağı yoktur

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi (DPA)
İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi (DPA)

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi dün yaptığı açıklamada, ABD, İngiltere, Fransa ve Almanya'nın İran'ın nükleer programıyla ilgili iddialarının asılsız olduğunu ve hiçbir hukuki dayanağı bulunmadığıını söyledi.

Resmi El-Alam TV kanalı’nın haberine göre Arakçi, İran'a yönelik tüm nükleer kısıtlamaların 18 Ekim'de sona ereceğini ve hiçbir ülkenin bunları tek taraflı yorumlama hakkına sahip olmadığını söyledi.

İran Dışişleri Bakanı, "Süresi dolmuş kararları yeniden yürürlüğe koymaya yönelik her türlü girişim uluslararası hukukun ihlalidir ve Güvenlik Konseyi ile nükleer silahların yayılmasının önlenmesi rejimini baltalamaktadır" ifadelerini kullandı.

Ancak Arakçi, ülkesinin diplomatik çabaları sürdürmeye hazır olduğunu vurgulayarak, ülkeleri "yasadışı iddiaları reddetmeye ve çok taraflılığa saygı göstermeye" çağırdı.

İran dün, 2015 tarihli anlaşma kapsamında kaldırılan BM yaptırımlarının, İran ile Batılı güçler arasında nükleer programı konusunda yapılan görüşmelerin çökmesinin ardından yaklaşık on yıl sonra yeniden uygulanmasını kınadı.

Anlaşmada öngörülen "tetik mekanizması"nın İngiltere, Fransa ve Almanya tarafından devreye sokulmasıyla katı yaptırımlar yeniden yürürlüğe kondu. Avrupalılar ve Amerikalılar, bu adımın diplomasinin sonu anlamına gelmediğini vurguladılar.

İran'ın nükleer ve füze programlarıyla ilgili işlemleri yasaklayan yaptırımlar ve diğer önlemler, cumartesi günü GMT saatiyle gece yarısı yürürlüğe girdi.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre bu yaptırımlar, Washington'ın 2018'de nükleer anlaşmadan tek taraflı çekilmesinin ardından yeniden uygulamaya koyduğu yaptırımlara ilave olarak, İran'ı temel taahhütlerinden geri adım atmaya yöneltti.

İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, ülkesine "yeni sorunlar" getirebilecek her türlü nükleer müzakereyi reddettiğini açıkladı. ISNA haber ajansı, Pezeşkiyan'ın şu sözlerini aktardı: "Her zaman net kriterlere dayalı mantıklı ve adil bir diyaloğa hazır olduğumuzu vurguladık, ancak bize yeni sorunlar ve yükümlülükler getirecek müzakereleri asla kabul etmeyeceğiz."