Suriye’de bölgeler arasındaki sınırlar ABD- Rusya uzlaşısına kadar sabitledi

Suriye’nin kuzeybatısındaki İdlib kırsalında barınan yerinden edilenler, günlük yaşamlarını sürdürmeye çalışıyor. (AFP)
Suriye’nin kuzeybatısındaki İdlib kırsalında barınan yerinden edilenler, günlük yaşamlarını sürdürmeye çalışıyor. (AFP)
TT

Suriye’de bölgeler arasındaki sınırlar ABD- Rusya uzlaşısına kadar sabitledi

Suriye’nin kuzeybatısındaki İdlib kırsalında barınan yerinden edilenler, günlük yaşamlarını sürdürmeye çalışıyor. (AFP)
Suriye’nin kuzeybatısındaki İdlib kırsalında barınan yerinden edilenler, günlük yaşamlarını sürdürmeye çalışıyor. (AFP)

ABD ile Rusya arasında ‘adıma karşılık adım’ anlaşmasının beklendiği bir dönemde Suriye’nin üç nüfuz alanı arasındaki sınırlar da sabitlenmiş durumda. Anlaşma, kapsamlı bir çözüme kapı aralıyor. Ancak Suriye çatışması on birinci yılına girerken beklenen çözümü dayatmak ve istikrarlı hale getirmek tek başına yeterli değil.
Şam, Moskova ve Tahran iki yıl önce Batı’nın Suriye’ye yönelik yaptırımlarını hafifleteceği, izolasyonu kıracağı ve bunun yanı sıra İdlib’in kontrolünü yeniden sağlamak için askeri bir süreç başlatarak Fırat’ın doğusundaki nüfuzun yeniden tesis edileceği düşüncesiyle harekete geçmişti. Ancak bu gerçekleşmedi.
Moskova geçen yıl mart ayında Suriye’nin kuzeybatısındaki Türk askeri varlığı nedneiyle şaşkınlığını dile getiridi, daha sonra Ankara ile ateşkes anlaşması imzaladı. Değişim bu kadarla sınırlı kalmadı. Joe Biden bu yılın başlarında Beyaz Saray’da göreve geldi. Moskova ve Washington arasında da ateşkes gerçekleşti.
Ayrıca Caesar (Sezar) Yasası’nı hayata geçiren ABD, Şam’a yaptırım uygulamak için Avrupa Birliği (AB) ve İngiltere ile koordinasyon içinde çalıştı. Bu durum, kamu ve özel sektörlerden siyasi normalleşme ve ekonomik iş birliği arayanların isteklerini sınırlayan yasal ve siyasi bir tavan oluşturdu.
Yaklaşık 1,5 yıl boyunca Anayasa Komitesi çalışmalarında siyasi bir çözüme ve atılımlara yönelik pratik bir adım atılmadı. Öyle ki Moskova, 2254 sayılı kararın tüm maddelerine alternatif bir adım attı. Aynı şekilde üç bölge arasındaki temas hatları değişmedi ve her bölge kendi programını takip etti. Şam’da parlamento seçimleri düzenlendi. İki hafta sonra ise hükümet bölgelerinde ve uluslararası alandaki bazı diplomatik misyonlarda cumhurbaşkanlığı seçimleri gerçekleştirilecek.
Mevcut durumda el-Badiye’de, Rusya’nın koruması altında yürütülen mücadelede DEAŞ’a karşı bir savaş yürütülüyor. Dera ve es-Suveyda kırsalında bazı suikastlar ve genişleme faaliyetleri hız kazandı. Resmi siyasi söylem açısından Suriye devletinin her yerinde kontrol ve egemenliğin yeniden sağlanması konusunda bir ısrar mevcut. Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrasında ‘ulusal gündeme’ uygun reform vaatleri yapıldı. Şam, Rusya ve İran üslerinin ve güçlerinin varlığından yararlanıyor.
Fırat’ın doğusunda, Özerk Yönetim’i yetkilendirme ve Kürt- Kürt siyasi anlaşmalarının uygulanması meselesi var. Bu duruma ABD liderliğindeki Uluslararası Koalisyon’la koordineli olarak DEAŞ hücrelerini kovuşturmak üzere yürütülen bir hamle ve binlerce Arap, yabancı ve yerlerinden edilmiş DEAŞ militanını içeren ‘el-Hol devletçiği’ sorununu çözme çabaları eşlik ediyor. Ayrıca bu yönetim ve kapsamındaki Kürt güçlerin siyasi olarak tanınması çabaları da gündemde. Özerk Yönetim, Koalisyon ve ABD güçlerinin varlığından yararlanıyor.
Ülkenin kuzeybatısında da benzer bir durum yaşanıyor. Nusra Cephesi’nin mirası olan Heyetu Tahriru’ş Şam (HTŞ), siyasi tanınırlık elde etmeye çalışıyor ve lideri Ebu Muhammed el-Cevlani konuşmalarını ve tezahürlerini ABD ve Batı’ya vaaz verecek şekilde değiştirdi. HTŞ ayrıca ülkenin kuzeyindeki diğer gruplarla birlikte kontrolünü genişleten ‘geçici hükümet’ ile rekabet halinde ‘kurtarma’ hükümetini ve kurumlarını güçlendirmeye çalışıyor. Nitekim HTŞ, Şam’dakine paralel olarak, zorunlu şekilde orduya alım hususunda bir süreç başlattı. DEAŞ ve radikalizm yanlılarının peşine düşmeye de devam ediyor. Bölgeden gelen haberlerde Türk kuvvetlerinin ve askeri üslerinin de varlığından yararlandığı iddia ediliyor.
Bölgelerdeki yabancı askeri varlıklar, tek başlarına kapsayıcı değil. Her biri, malların ve yardımların geçişi için ‘temas hatları üzerinden geçişler’ açarak her bölge ile diğeri arasındaki anlaşmalar ve pazarlıklar yoluyla çıkışlar arıyor.
ABD, istikrarı desteklemek ve Fırat’ın doğusundaki bölgelere yönelik yaptırımlarda insani muafiyetler sağlamak için donmuş fonları serbest bırakma sözü verdi. Aynı şekilde yetkisi 10 Temmuz’da sona eren ‘sınır ötesi’ insani yardımlar kararını genişletme ve geçişleri Türkiye- Kuzey Suriye ve Irak- Doğu Suriye’yi kapsayacak şekilde üçe çıkarmayı taahüt etti.
Ancak Rusya, Batı’nın yaptırımlar ve izolasyon uyguladığı sınırlar karşısında, koronavirüs ile mücadele başlığı altında Suriye hükümetine bazı fonlar ve insani yardım sağladı. Ayrıca  Şam’ı Arap Birliği’ne geri döndürmek için de çalışmalar yürütüyor.
Diğer yandan Washington, Biden’ın yönetime gelmesinden bu yana ‘Sezar Yasası’ kapsamında herhangi bir yaptırım uygulamadı. Şam’a yönelik Arap adımlarını takip ediyor. Ayrıca tıbbi, insani ve gıda alanlarında da muafiyetler sağladı.  
Suriye’ye müsamaha göstermenin Rus tarafını ‘sınırların ötesine’ yardım sağlamak için uluslararası kararı genişletmeye teşvik edeceğine ilişkin de bir görüş var. İkili ilişkilerdeki gerilemeye rağmen bu işaretlerin ABD’lilerin ve Rusların Suriye’de ‘adıma karşılık adım’ sürecine başlamalarına hazırlık olduğu da iddia ediliyor.  Batılı bir diplomat konuya ilişkin yaptığı değerlendirmede “Kapsamlı çözümü başlatmanın tek yolu budur” dedi.



Filistin Yönetimi, Netanyahu ve Trump'ın açıklamalarından sonra Gazze Şeridi'nin devletleşmesi ve yönetilmesi konusunda ısrarcı

ABD Başkanı Donald Trump, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile Beyaz Saray’da bir araya geldi. (DPA)
ABD Başkanı Donald Trump, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile Beyaz Saray’da bir araya geldi. (DPA)
TT

Filistin Yönetimi, Netanyahu ve Trump'ın açıklamalarından sonra Gazze Şeridi'nin devletleşmesi ve yönetilmesi konusunda ısrarcı

ABD Başkanı Donald Trump, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile Beyaz Saray’da bir araya geldi. (DPA)
ABD Başkanı Donald Trump, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile Beyaz Saray’da bir araya geldi. (DPA)

Filistin Başbakanı Muhammed Mustafa dün yaptığı açıklamada, İsrail'in bir Filistin devletinin kurulmasını ve Filistin Yönetimi’nin Gazze Şeridi’ne geri dönmesini engelleme planının başarılı olamayacağını belirtti.

Bakanlar Kurulu toplantısının başında yaptığı açıklamada Mustafa, “Kesin resmi pozisyonumuz, Gazze Şeridi'ndeki halkımıza yardım sağlayabilmemiz ve uzun zamandır beklenen bağımsız Filistin devletinin somutlaşmasına yol açacak yeniden inşa sürecini kolaylaştırabilmemiz için tek bir siyasi sistem, birleşik ulusal kurumlar ve tek bir güvenlik kurumu altında herkesin iş birliğini gerektiren Filistin topraklarında Filistin devletinin somutlaştırılmasıdır” dedi.

Mustafa sözlerine şöyle devam etti: “İsrail tarafı bu vizyonla savaşıyor. Tüm kurum ve kuruluşları ulusal otoriteyi zayıflatmak, Gazze Şeridi'ndeki halkımıza karşı sorumluluklarını yerine getirmemesi için mali abluka altına almak ve geniş bir uluslararası mutabakatın konusu haline gelen Filistin devletinin kurulmasını engellemek için çalışıyor… İsrail planının desteklenmesi başarılı olamayacak. Zira halkımızın iradesi güçlü. Tüm gücümüz ve kararlılığımızla ulusal görevlerimizi yerine getirmek için sorumluluklarımızı üstlenmeye kararlıyız.”

Mustafa, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ABD Başkanı Donald Trump ile görüşmesi sırasında ‘bir Filistin devletinin kurulmasına izin vermeyeceğini’ açıklamasının ardından Filistin Yönetimi'nin bir Filistin devleti kurma ve Gazze Şeridi'ndeki sorumluluklarını üstlenme konusundaki ısrarından bahsetti. Mustafa ayrıca, Netanyahu’nun Gazze Şeridi'ndeki Filistinlileri kabul etmek için bir dizi ülkeyle iletişim halinde olduğunu ifade etti.

cdfgthy
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu pazartesi akşamı Beyaz Saray'daki yemekte ABD Başkanı Donald Trump'ı Nobel Barış Ödülü'ne aday gösteren mektubun bir kopyasını elinde tutuyor. (DPA)

Netanyahu'ya Washington ziyaretinde eşlik eden üst düzey bir yetkili, İsrail'in bir süre daha Gazze Şeridi'nde kalabileceğini doğruladı. Yetkili, Netanyahu'ya eşlik eden gazetecilere yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi'nde Filistin Yönetimi'nin olmayacağını söyledi.

‘Ertesi gün’ meselesi

Maariv gazetesi ve Walla internet sitesine göre Netanyahu ve Trump, ‘Gazze Şeridi'nde ertesi gün’ gibi merkezi ve karmaşık bir meseleyi görüştü. Görüşmenin ardından bir siyasi yetkili, “Ertesi gün elbette Filistinliler olacak ama Filistin Yönetimi olmayacak” dedi.

Maariv, toplantının ardından yalnızca Amerikalı gazetecilerin içeri alınmasına izin verilmesinin ardından Netanyahu'nun, İsrailli gazetecilerin üst düzey bir yetkili tarafından brifing verilmek üzere çağrılmasını istediğini bildirdi.

scdfgrthy
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu pazartesi akşamı Beyaz Saray'da ABD Başkanı Donald Trump'la yediği yemekte konuşuyor. (EPA)

Yetkili, ertesi gün ile ilgili olarak şu ifadeleri kullandı: “Ana ve gerekli koşul Gazze Şeridi'nde Hamas'ın olmamasıdır. Hamas silahsızlandırılmalı ve liderleri sürgün edilmeli. Başka bir güç Gazze Şeridi'ni kontrol etmeli ve silah kullanımını engellemeli.”

Hangi gücü kastettiği sorulduğunda ise “Bunu tartışıyoruz. İsrail ordusu her türlü tehdidi engellemek için her zaman hazır bulunacak. Gazze Şeridi'nde güvenlikten İsrail sorumlu olacak” yanıtını verdi.

Yetkili, Gazze Şeridi’nin sivil kontrolü konusunda şunları söyledi: “Gazze Şeridi'nde gündelik hayatı yöneten bir hükümet sistemi olmalı. Belki belli bir süre için orada olacağız ve bu konuda endişelenmemeliyiz. Eğer ilk aşamada orada olmazsak, iktidarı başka bir tarafa devredebileceğimizden emin olamayız. Gazze Şeridi'ndeki yönetim sistemi Filistinliler tarafından yürütülecek. Kesinlikle Filistinliler olacak ama Filistin Yönetimi olmayacak. Filistin Yönetimi Gazze Şeridi'ni yönetmeyecek.”

Üçüncü görüşme

Trump ile Netanyahu arasında pazartesi akşamı Beyaz Saray'da gerçekleşen görüşme, Trump'ın geçtiğimiz ocak ayında başkanlık koltuğuna oturmasından bu yana gerçekleşen üçüncü görüşmeydi.

Filistinlilerle barış istediğini ifade eden İsrail Başbakanı, Filistinlilerin gelecekte kuracakları bağımsız bir devleti İsrail'in yıkımı için bir platform olarak tanımladı ve bu nedenle egemen güvenlik yetkisinin İsrail'de kalması gerektiğini savundu.

dfrgty
ABD Başkanı Donald Trump, pazartesi akşamı Beyaz Saray'da İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile birlikte (DPA)

Trump, gazetecilerin iki devletli bir çözümün mümkün olup olmadığı sorusuna “Bilmiyorum” dedi ve soruyu Netanyahu'ya yönlendirdi.

Netanyahu soruyu, “Filistinlilerin kendi kendilerini yönetmek için tüm yetkilere sahip olmaları gerektiğine inanıyorum, ancak bizi tehdit edecek herhangi bir yetkiye değil” diye yanıtladı.

Netanyahu ayrıca, Filistinlilerin Gazze Şeridi'nden çıkarılması konusuna da değinerek, İsrail ve ABD'nin, savaştan zarar gören Gazze Şeridi'nden ayrılmak isteyen Filistinlileri kabul edecek ‘birkaç ülke bulmaya yakın’ olduğunu söyledi.

Netanyahu, “Başkan Trump'ın seçim özgürlüğü diye harika bir vizyonu var. Eğer insanlar kalmak istiyorlarsa kalabilirler ama gitmek istiyorlarsa da gidebilmeliler” şeklinde konuştu.

Üst düzey bir İsrailli yetkili yemekten sonra yaptığı açıklamada, İsrail'in Trump'ın Gazzelileri gönüllü olarak göç etmeye teşvik etme konusunda ciddi olduğuna ikna olduğunu belirtti.

Söz konusu açıklamaların ardından Filistin Yönetimi'nden bir kaynak Şarku’l Avsat'a şunları söyledi: “Onların tutumu biliniyor. Ancak biz siyasi bir süreç başlatmak için uğraşıyoruz. Batı Şeria, Gazze Şeridi ve Doğu Kudüs'ü kapsayan bir devlet kurma hakkımızdan taviz vermeyeceğiz.”