Bakan Soylu'dan "Sedat Peker'i kim koruyor?" sorusuna yanıt: Uluslararası bir operasyon var

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu (Reuters)
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu (Reuters)
TT

Bakan Soylu'dan "Sedat Peker'i kim koruyor?" sorusuna yanıt: Uluslararası bir operasyon var

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu (Reuters)
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu (Reuters)

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, TRT Haber'de katıldığı programda gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu,
Türkiye'deki yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınıyla mücadeleye ilişkin değerlendirmelerde bulunan Soylu, "Süreç boyunca sağlık sistemimiz hiçbir zaman alarm vermedi. Aldığımız tedbirlerle vaka sayılarını 63 bin seviyelerinden 11 bin seviyelerine düşürdük. Bu süreci yönetebiliyoruz. Bizim geçişlerimizin de tedbirli olması lazım. Vatandaşlarımız da bu süreçte birçok fedakarlık ortaya koydu" dedi.
"1 Haziran'dan itibaren daha rahatlayacağımıza inanıyorum" diyen Soylu, "Aşılamada ivmeyi yakaladığımız zaman daha rahat adım atacağız" ifadesini kullandı.
Soylu ayrıca, salgın döneminde otobüslerdeki yoğunluk meselesinin kontrolünde başalarılı olamadıklarını dile getirerek, "Gençler toplu taşımaya binmeyin. Oraya zaten zorunlu olarak binenler var. Toplu taşıma işini bu dönemde beceremedik, becerilebilirdi" diye konuştu.

"Bekçilik sistemi polis teşkilatımızın sisteminin başarılı bir şekilde yürütülmesini sağlayan sistemin adıdır" 
Soylu, bekçi teşkilatıyla ilgili son günlerde gelen eleştiriler hakkında da yorumlarda bulundu.
Soylu şöyle devam etti:
"Bekçilik sistemi, Sayın Cumhurbaşkanımızın Türkiye'ye emanet ettiği, polis teşkilatımızın sisteminin başarılı bir şekilde yürütülmesini sağlayan sistemin adıdır. Bekçi uyarmış, bekçiyi aralarına alıp dövmüşler. Bekçi de havaya ateş açmış. Ne yapsınlar, bıraksınlar mı? Bekçilerimizin toplam 5 aylık bir eğitim süreci var. Buradaki muradımız şu: Uyuşturucudan, hırsızlığa ve terör olaylarına kadar başarı sağlamak. Vatandaşımız bu uygulamadan memnun. Biz memnuniyet anketleri yapıyoruz. Bekçi uygulamasına yönelik ideolojik bir bakış açısı var. Vatandaşımıza yönelik görevini aşan hiçbir muameleye müsamaha göstermeyiz."

Akşener'e tepki
ABD'nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın İsrail'e yönelik eleştirilerini anti-semitizm olarak nitelemesine tepki gösteren Soylu, "ABD'nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a Bugün Cumhurbaşkanımızı anti-Semitizm ile suçlayanlar, 15 Temmuz'u yapanları ABD'de tutuyor, ortakları da Birleşik Arap Emirlikleri'nde" dedi.
Akşener'in Erdoğan'ı İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'ya benzetmesini de eleştiren Soylu şunları kaydetti:
"Akşener'in dediği yakışır mı ya? Çocukları katleden, öldüren, savunmasız, masum insanları ortadan kaldıran. Ne yapmış o insanlar? Sayın Cumhurbaşkanımız ne yapmış? Ben geçen hafta İdlib'deydim. Bir gitsin İdlib'e. Tabi yürek ister. Çadırdan altık, beş yıldızlı briket evlere getirdik. 50 yıl sonra, 100 yıl sonra o memleketin evlatları diyecekler ki bizi öldürüyorlardı, Türkler bize sahip çıktı, biz Müslümanız ve komşuyuz. Kimseye bakmadık, herkese el uzattık. Kürt, Türk, Arap hiç bakmadık. Ne yaptın bu ülkeye de, siz Tayyip Erdoğan'ı Netanyahu'yla aynı kareye koyuyorsunuz. Gündem değiştirmek için mi, elinize verilen sipariş mi?"

"HDP'ye bakanlık" iddiası
Eski CHP milletvekili Dursun Çiçek, CNNTürk'te katıldığı canlı yayında, "Cumhurbaşkanlığı seçiminde Millet İttifakı'nın kazanması için ikinci turda HDP'ye bir iki bakanlık vadedilebilir" ifadelerini kullanmıştı.
Söz konusu iddialara ilişkin değerlendirmelerde bulunan Soylu şunları kaydetti:
"Bizden giden biri var, bir siyaset partinin başında, başbakanlık da yaptı bu ülkede. O çok isterdi, 'aslında biz HDP'yle beraber olmalıyız'; bütün işi o. Mesele sadece iki bakanlık değil, hangi bakanlıklar olduğu belli. 6-7 aydan beri konuşuluyor. Biri başkan yardımcılığı direkt Kandil, öteki de Kültür ve Turizm Bakanlığı. Yok derlerse can yakarım. Bunu direkt Kandil söylüyor."

"Türkiye tarihinin en büyük uyuşturucuyla ilgili mücadelesini yaptım"
Türkiye'de uyuşturucu ve teröre karşı büyük bir mücadele verildiğini söyleyen Soylu, "Bundan 5 yıl önce çocuklarınızı AVM'ye gönderebilir muydunuz?" dedi.
Uyuşturucuyla mücadeleye ilişkin yorumlarda bulunan Soylu şöyle devam etti:
"Türkiye tarihinin en büyük uyuşturucuyla ilgili mücadelesini yaptım. Ve rakamlarıyla beraber ifade edelim. Bu uyuşturucuyla ilgili mücadelesinde Avrupa, Türkiye'yi her raporunda tebrik eder. Biz uyuşturucu için hem hedef ülkeyiz, hem transit ülkeyiz.  Türkiye'de 2002 yılında 6,5 ton esrar yakalanıyor idi. 2020 yılında tamamladığımızda 93,5 ton esrar yakaladık. Sadece öyle değil, Sayın Kılıçdaroğu bana ara sıra adam gönderir, el altından gazetecilere başka iş yaptırmaya çalışır, ne dediğimi anladı onlar. Keşke sorsaydı da doğrusunu anlatabilseydik, oltaya geldi. Kokain, 2002'de 8 kilo yakalanıyorda, bugün 1,8, 1,9, 2 ton. 8 kilo yakalanmış ya. Yine bonzaiden tutun da ekstaziye kadar, esrar yakalamalarında yüzde 1140 artış yakalamışız. Şu anda cezaevinde kaç kişi vardır uyuşturucudan? 93 bin kişi. Biz her hafta operasyon yapıyoruz. 400-500 kişi gözaltına alınıyor operasyonlarda. Dünya tarihinde uyuşturucuyla bir numaralı mücadele eden ülkesidir Türkiye."

"Batalık Operasyonu'nda 2 baron yakaladık, işin içinde FETÖ de var"
Uyuşturucu kaçaklığı ve organize suç örgütlerine yönelik yapılan operasyonlara ilişkin de şunları kaydetti:
"Cumhuriyet tarihinin ilk uyuşturucudan suç geliri operasyonunu yaptık. 2 milyarlık mal varlığı ve para, 17 şirkete kayyum. Bunu 10'la çarpın. Bataklık operasyonunda ne oldu? Kim vardı? İki baron yakaladık. Kemal Bey der ya, baronlar nerede. Bizi eleştirmediler mi, İçişleri Bakanı uyuşturucu satıcısının ayağını kırın der mi diye. Dünyanın en büyük baronlarından bir tanesi. Hollanda'nın imparatoru. (Sedat Peker ve Çetin Gönen fotoğrafını gösteriyor) Bataklık operasyonunun içerisinde FETÖ var ve ulaştık. Bataklık operasyonunun içerisinde biraz önce resmi çıkanlar da var. Şimdi diyor ki Kılıçdaroğlu, efendim Kolombiya'dan Türkiye'ye gelen diyor. Kim söylemiş, FETÖ firarisi Cevheri Güven. FETÖ firarisi Said Sefa. 16 Nisan 2020, Süleyman Soylu'nun derin devlete bağlı siyasetteki adamı olduğu, Mehmet Ağar'ın emniyet içinde bu yapılanmanın başında olduğu."

"Sedat Peker'i kim koruyor?" sorusuna yanıt: Uluslarası bir operasyon var
Soylu "Sedat Peker'i kim koruyor?" sorusuna da, "Çok basit söylüyorum, burada uluslararası bir operasyon var ve bu operasyon nasıl, hangi ayaklar tarafından yönetildiğini çok net bir şekilde ifade ettim. Devlet Süleyman Soylu'yla değildir, burası Türkyie Cumhuriyeti devletidir. Bu devlet suçluyla suçsuzu, haklıyla haksızı en iyi bilen anlayışa sahiptir. Alır, getirir, adalete teslim eder. Bu bir operasyondur, bu operasyon devam ediyor. Hiç kimse merak etmesin, millet bu koltuklarda oturanlara yanlış iş yaptırmaz" yanıtını verdi. 
Sedat Peker'e koruma polisi verilmesiyle ilgili de Soylu, "Ben göreve gelmeden 1,5 sene önce koruma verilmiş. Benden sonra alındı" dedi.

"Hangi siyasetçiye 10 bin dolar para gönderiyorsa ona sorsun"
Gazeteci Hadi Özışık ve Süleyman Özışık'ın "aracılık" yaptığı iddialarına ilişkin Soylu şunları söyledi:
"Sayın Çiller zamanında İstanbul medyasında da önemli bir etkinliğim söz konusuydu. İkili ilişkilerimi geliştirmiştim. Yorucu bir iş o. Netice itibariyle birçok ahbabım, arkadaşım oldu. Bu iki arkadaş, Hadi Bey'i, Günaydın gazetesindeki fotoğrafçılığından tanırım. Benim haberim olması benim idam edilmem anlamına gelir. Böyle bir şey akıldan geçirilebilir mi, ifade edilebilir mi? Keklemişler, ben ne yapayım. Kim keklediyse, ayda hangi siyasetçiye 10 bin dolar gönderiyorsa ondan sorsun. (Sedat Peker hakkında) Hangi siyasetçiye 10 bin dolar para gönderiyorsa ona sorsun."

"Karısının iç çamaşırına sığınan edepsiz"
Sedat Peker'in, eşinin yaşadığı eve yapılan polis baskınında kadın polis memur olmadığı ve özel eşyalarının olduğu odada arama yapıldığı iddialarına da cevap veren Soylu, söz konusu operasyonun görüntülerini paylaşarak, "Açsınlar videoyu izlesinler. Çocuğuna dediği gibi yapılmış mı yapılmamış mı? Karısının iç çamaşırına sığınan edepsiz. Terbiyesiz" dedi.
 
Independent Türkçe

 


Erdoğan, Trump ile SDG'nin Suriye ordusuna entegrasyonunu görüştü

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Donald Trump'ın Lahey'deki NATO zirvesi çerçevesinde gerçekleştirdikleri görüşmeden (Türkiye Cumhurbaşkanlığı)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Donald Trump'ın Lahey'deki NATO zirvesi çerçevesinde gerçekleştirdikleri görüşmeden (Türkiye Cumhurbaşkanlığı)
TT

Erdoğan, Trump ile SDG'nin Suriye ordusuna entegrasyonunu görüştü

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Donald Trump'ın Lahey'deki NATO zirvesi çerçevesinde gerçekleştirdikleri görüşmeden (Türkiye Cumhurbaşkanlığı)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Donald Trump'ın Lahey'deki NATO zirvesi çerçevesinde gerçekleştirdikleri görüşmeden (Türkiye Cumhurbaşkanlığı)

Türk kaynaklar, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve ABD Başkanı Donald Trump'ın Lahey'deki Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) zirvesi kapsamında yaptıkları görüşmede, Suriye'deki gelişmeleri çeşitli boyutlarıyla ele aldıklarını açıkladı.

Kaynaklar, Erdoğan'ın Trump ile salıyı çarşambaya bağlayan gece gerçekleşen görüşmesinde, Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) yeni Suriye ordusuna entegrasyonunu ele aldığını söyledi. Erdoğan, Suriye yönetiminin DEAŞ dahil tüm terör örgütleriyle mücadelede kararlı olduğunu ve Türkiye'nin de bu konuda Suriye yönetimine desteğini sürdürdüğünü vurguladı.

thyu
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara geçtiğimiz mart ayında SDG'nin Suriye ordusuna entegre edilmesi için SDG lideri Mazlum Abdi ile anlaşma imzaladı. (EPA)

Şarku’l Avsat’ın Türk hükümetine yakın medya kuruluşlarından aktardığına göre Erdoğan, SDG'ye ABD desteği konusuna da değindi. Erdoğan, “Mart ayında Şam ile imzalanan anlaşma uyarınca SDG'nin Suriye ordusuna entegre edilmesinin ardından bu desteğin sürdürülmesine gerek kalmayacak… Suriye yönetimi, Türkiye'nin de desteğiyle, DEAŞ üyelerinin ve ailelerinin tutulduğu hapishanelerin kontrolünü ele geçirecek” ifadelerini kullandı.

SDG'ye yönelik suçlamalar

Erdoğan daha önce SDG'yi, lideri Mazlum Abdi ile Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara arasında imzalanan anlaşmayı geciktirmekle suçlamış, ‘SDG’nin anlaşmanın uygulanmamasının sonuçlarına katlanacağını ve Türkiye'nin bu konuyu yakından takip ettiğini’ belirtmişti.

Türkiye, ABD'nin ‘DEAŞ'a karşı savaşta yakın müttefik’ olarak gördüğü SDG'nin en büyük bileşeni olan YPG’nin dağıtılmasını, yabancı savaşçılarının Suriye'yi terk etmesini ve kalan savaşçıların yeni Suriye ordusuna entegre edilmesini talep ediyor. Washington ise ‘önemli bir müttefik’ olarak SDG'nin yanında durmaya devam edeceğini vurguluyor.

Kaynaklar, Erdoğan'ın Trump'la ayrıca, ‘ABD'nin Suriye'ye yönelik yaptırımlarının kaldırılması kararının uygulanması için atılan adımları ve ABD'nin Suriye'deki güçlerinin durumunu, İsrail'in Suriye topraklarına yönelik saldırılarını, bunların durdurulması ihtiyacını ve Suriye'nin birliği ve egemenliğinin desteklenmesi için yapılacak çalışmaları’ da ele aldığını söyledi.

dfrgthy
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer dün Lahey'de düzenlenen NATO zirvesi çerçevesinde görüşmelerde bulundu. (Türkiye Cumhurbaşkanlığı)

Erdoğan dün NATO zirvesi çerçevesinde Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer ile yaptığı görüşmede, “Türkiye, Suriye'nin toprak bütünlüğünü ve siyasi birliğini koruyarak istikrarını desteklemeye devam edecektir” dedi.

Suriyeliler için kolaylıklar

Öte yandan Türkiye'deki Suriyeli sivil toplum aktivistleri, geçtiğimiz günlerde İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya ve Göç İdaresi Başkanlığı yetkilileriyle görüştüklerini ve Suriyelilerin statülerine ilişkin güvence aldıklarını açıkladılar.

Aktivistler, ‘Türkiye'de kalmak isteyen hiçbir Suriyelinin ülkesine dönmeye zorlanmayacağı, dönüşün sadece gönüllülük esasına dayanacağı ve daha sonra Türkiye'ye giriş yasağı getirilmeyeceği’ yönünde güvence aldıklarını ifade ettiler.

Türk yetkililer, ‘giriş ve vize işlemlerinin kolaylaştırılacağını, 1 Temmuz itibariyle sınır kapılarının çifte vatandaşlık sahiplerine ve birinci derece akrabalarına açılacağını ve Suriyeli üniversite öğrencilerinin, geçici koruma kartına sahip üniversite öğrencileri de dahil olmak üzere, yılda dört kez kara kapılarından ülkelerine giriş yapmalarına izin verileceğini’ doğruladı.

Suriyeli aktivistler, Suriyelilerin ve Türklerin, Türkiye ve Suriye'de gayrimenkul sahibi olmalarının önündeki engellerin kaldırılması için de çalışmaların sürdüğünü kaydetti.

hyu
Okulların kapanmasının ardından ülkelerine dönen Suriyeli mültecilerin sayısı artmaya başladı. (AFP)

Türkiye'deki Suriyelilerin ülkelerine dönüşü, geçtiğimiz cuma günü okulların kapanmasının ardından gönüllü ve kalıcı dönüşler kapsamında gözle görülür bir artışa sahne olmaya başladı.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, geçtiğimiz cuma günü Gaziantep Büyükşehir Belediyesi, Göç İdaresi Başkanlığı, Türk Kızılayı ve bazı sivil toplum kuruluşlarının iş birliği yaptığı bir proje kapsamında gönüllü geri dönüşleri desteklemek amacıyla kurulan merkezin açılışında, Beşşar Esed rejiminin 8 Aralık 2024'te devrilmesinden bu yana 273 binden fazla Suriyelinin gönüllü olarak ülkelerine döndüğünü açıkladı.