Irak'ın kuzeyinde 6 DEAŞ unsuru yakalandı

Irak Askeri İstihbaratı ve Ortak Kuvvetleri Diyala'daki DEAŞ terör örgütü çetelerinin saklandıkları yerlere saldırı düzenledi. (INA)
Irak Askeri İstihbaratı ve Ortak Kuvvetleri Diyala'daki DEAŞ terör örgütü çetelerinin saklandıkları yerlere saldırı düzenledi. (INA)
TT

Irak'ın kuzeyinde 6 DEAŞ unsuru yakalandı

Irak Askeri İstihbaratı ve Ortak Kuvvetleri Diyala'daki DEAŞ terör örgütü çetelerinin saklandıkları yerlere saldırı düzenledi. (INA)
Irak Askeri İstihbaratı ve Ortak Kuvvetleri Diyala'daki DEAŞ terör örgütü çetelerinin saklandıkları yerlere saldırı düzenledi. (INA)

Son zamanlarda DEAŞ terör örgütünün Irak’ın kuzeyindeki Kerkük kenti ve komşu illere (Diyala, Selahaddin ve Ninova) yayılan birçok güvenlik ihlalinin ardından Irak hükümeti Uluslararası Koalisyon ve Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'ne (IKBY) bağlı Peşmerge güçleri ile iş birliği içinde bu ihlallere yönelik bir anlaşma imzaladı. Irak güçlerinin Uluslararası Koalisyon ile iş birliği içinde DEAŞ unsurlarının saklandığına inanılan yerleri bombalamak için operasyonlar yaptı. Bu operasyonlara rağmen ihlaller devam etti ve endişe verici hale geldi.
Bu çerçevede Irak Savunma Bakanı Korgeneral Cuma İnad, dün (Perşembe) Kerkük kentinde güvenlik ve istihbarat liderlerinin katıldığı toplantıda, meydana gelen ihlallerin sebepleri ve güvenlik zaaflarını ele aldı. Başbakanlık Askeri Sözcüsü Tümgeneral Yahya Resul, Savunma Bakanı'nın komutanlar ve subaylar eşliğinde Kerkük'e yaptığı ziyaretin vilayetteki güvenlik durumunu görüşmek amacıyla gerçekleştirildiğini bildirdi. Resul, düzenlediği basın açıklamasında, "Ziyaret DEAŞ terör örgütünün kalan unsurlarını kovuşturmak amacıyla yapılan askeri operasyonları takip etmek için düzenlendi. Savunma Bakanı’na bir dizi üst düzey askeri yetkili eşlik etti. Bakan, Kerkük'teki havacılık üssünü ziyaret ederek ihtiyaçlar konusunda bilgi aldı. Aynı zamanda ziyaretin amacı Irak kuvvetleri ile Peşmerge arasında ortak operasyon merkezleri oluşturma konusunu görüşmekti” dedi. 
Diğer taraftan, Güvenlik Medya Ağı tarafından yapılan açıklamada, Ninova'daki Ulusal Güvenlik Güçleri’nin Irak-Suriye sınırından geçmeye çalışan ikisi Suriye uyruklu 6 teröristi yakaladığı aktarıldı.
Açıklamada şu ifadeler yer aldı:
“Ninova’nın batısında güvenlik istikrarını sürdürme çabası çerçevesinde Ulusal Güvenlik Teşkilatı güçleri, aldıkları istihbarat doğrultusunda, ortak sınırdan sızmaya çalışan Suriye uyruklu iki teröriste operasyon düzenlediler. İfadeleri alınan iki terörist, DEAŞ terör çeteleriyle olan bağlarını ve örgütün güvenlik güçleriyle mücadelesine katılmak için geldiklerini itiraf ettiler. Teröristler yargılanmak üzere ilgili adli makamlara teslim edildiler. Ayrıca Ninova'nın batısındaki güvenlik güçleri düzenlediği başka operasyonlarda DEAŞ suç çetelerine mensup 4 teröristi ele geçirdi. Teröristler, DEAŞ’ın el-Cezire eyaletine bağlı sözde Askerler ve Ganimetler biriminde çalıştıklarını itiraf ettiler. Ayrıca, kurtuluş operasyonları sırasında askeri güçlerin ilerlemesini püskürtmenin yanı sıra vatandaşların mallarına el koyma operasyonlarına katıldıklarını itiraf ettiler. Ele geçirilen teröristler haklarında gerekli yargılamanın yapılması için adli makamlara sevk edildiler.”
Suriye'den Irak'a ve Irak’tan Suriye’ye sınırlardan yasadışı geçişler, Irak hükümetinin iki ülke arasındaki sınırlara devasa bir toprak bariyeri kurma girişimlerine rağmen, DEAŞ’ın sızma operasyonları, güvenli bir ortam sağlanması için halen temel sorunlardan biri olarak kabul ediliyor. Hükümet, yaklaşık 610 kilometre uzunluğundaki topraktan bariyerin yanı sıra, söz konusu geçişleri önlemek için elektronik cihazlar yerleştirdi. Ancak gelen bilgilere göre, Başbakan Mustafa el-Kazımi'nin emriyle aylar önce başlatılan toprak bariyerin inşası henüz tamamlanmadı.

Peşmerge ile iş birliği
Peşmerge güçlerinden askeri bir yetkili, DEAŞ’ın yürüttüğü operasyonların en fazla arttığı bölgelerde Irak ordusu ile Kürt Peşmerge güçleri arasındaki iş birliği çerçevesinde, Diyala kentinin Hanekin ilçesinde Irak ordusu ile ortak koordinasyon merkezinin açıldığını duyurdu. 
Hamrin-Karatepe 2’inci Peşmerge Tugayı Komutan Yardımcısı Tümgeneral Muhammed Rüstem, konuya ilişkin dün şu açıklamayı yaptı: 
“Irak Savunma Bakanlığı ile Peşmerge arasındaki ortak koordinasyon anlaşması 4 maddeden oluşuyor. Birincisi, ortak koordinasyon merkezlerinin açılması. İkincisi, ordu ile Peşmerge arasındaki güvenlik boşluğunun doldurulması. Üçüncüsü, iki taraf arasında ortak kontrol noktalarının kurulması. Dördüncüsü ise, terörizmle mücadele için güvenlik ve istihbarat bilgi alışverişinin yanı sıra, DEAŞ hücrelerine karşı yürütülecek operasyonları artırmak.”
Rüstem ayrıca, “Anlaşma, Erbil-Kerkük sınırındaki Mahmur bölgesinde, Selahaddin kentinin doğusundaki Tuzhurmatu ve Diyala'ya bağlı Hanekin bölgesinde 4 ortak koordinasyon merkezinin açılmasını içeriyor” dedi. Anlaşmanın ilk maddesi üzerinde uzlaşma sağlandığını ve operasyon ve ortak koordinasyon merkezlerinin doğrudan açılacağını belirten Rüstem, diğer üç maddenin iki taraf arasında nihai bir mekanizma üzerinde anlaşmaya varmak amacıyla müzakere ve inceleme aşamasında olduğunu kaydetti. Ayrıca Hanekin ilçesinde ortak operasyon merkezinin açıldığını ve güvenlik görevlerinin başladığını bildirdi.

 


Şara ve Abdi: Tehditler ve müzakereler

Şara ve Abdi: Tehditler ve müzakereler
TT

Şara ve Abdi: Tehditler ve müzakereler

Şara ve Abdi: Tehditler ve müzakereler

İbrahim Hamidi

Yeni Suriye'deki en karmaşık dosya, Ahmed el-Şara liderliğindeki Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ) ile Mazlum Abdi liderliğindeki Suriye Demokratik Güçleri (SDG) arasındaki ilişkinin geleceğidir. Bu dosya  askeri, etnik, ideolojik ve siyasi meseleleri, bölgesel ve uluslararası jeopolitik bağlamları içeriyor. Bu dosyanın sonucu ile tehdit ve müzakerelerin, Esed sonrası geleceği belirleyecek temel hususlardan biri olduğunu söyleyebiliriz.

Beşşar Esed'in devrilmesinden itibaren Suriye iki bölgeye ayrıldı; birincisi, en büyük kısmı oluşturan ve Şara liderliğindeki yeni yönetimin kontrolü altında olan bölge. Burada yeni yönetime sadık olan veya yeni Suriye ordusuyla iş birliği yapma ya da ona katılma yolunda olan gruplar bulunuyor.  İkinci kısım ise Suriye topraklarının yaklaşık dörtte birini kaplıyor ve SDG ile Abdi'nin kontrolünde. Bir özyönetim, idari yapı ve Suriye'nin petrol, gaz, tahıl ve su kaynaklarının çoğunu içeriyor ve Türkiye, Irak ve Irak Kürt Bölgesi ile sınırı bulunuyor.

Konunun hassasiyeti göz önüne alınarak Şara ile Abdi arasında gizli bir görüşme yapıldı, ama bu görüşmenin detayları artık biliniyor. Şam'da gerçekleşen bu görüşme, iki taraf arasındaki uçurumun boyutunu gözler önüne serdi.

Yeni Şam yönetimi, SDG'nin kendisini feshederek 70 bin savaşçısının yeni Suriye ordusuna katılmasını, PKK’nın Suriyeli olmayan onlarca yöneticisinin sınır dışı edilmesini, Türk olanların Ankara'ya teslim edilmesini istiyor. Ademi merkeziyetçiliği ve Kürt haklarını kabul etmeye hazır olarak özyönetimin feshedilmesini ve stratejik zenginliklerin Şam'a iade edilmesini, Suriye'nin Türkiye ve Irak sınırlarının, ABD liderliğindeki uluslararası koalisyonla ilişkilerin, DEAŞ mensuplarının ve ailelerinin tutulduğu cezaevi ve kampların kontrolünü devretmesini talep ediyor.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre Kamışlı heyeti, yeni ordu içinde askeri bir blok olarak SDG'nin ve özerk yönetim yapısının korunması, askerlerinin  ülkenin kuzeydoğusundaki bölgelerde görev yapması, stratejik kaynaklardan sabit bir pay, sınırlar üzerinde askeri kontrolün sürdürülmesi gibi karşıt görüşler ortaya koydu. Diyalog konferansı hazırlık komitesine, Başbakanlık ve Dışişleri Bakanlığı kurumlarına Kürtlerin katılımını ve anayasada Kürtlerin haklarına dair açık bir metnin bulunmasını talep etti.

Abdi, yeni Suriye bayrağının çekilmesi ve sivil sınır kapılarının Şam'a devredilmesi, Kamışlı ve Haseke'de eski rejimin kontrolünde olan “güvenlik alanlarının” kontrolünün yeni rejime devredilmesi gibi bazı güven artırıcı adımları atmayı kabul etti.

Birçok arabulucu ve müzakerelerin içeriğine aşina olan kişiler, Trump yönetimindeki yetkililerin açıklamalarını duyduktan sonra daha iyimser olduğu için, birkaç hafta öncesine kadar daha esnek bir tutum sergileyen SDG'nin pozisyonunun daha da sertleştiğinden söz ediyor.

İyi haber, iki tarafın ek bir tur ve aralarında müzakere komiteleri oluşturma konusunda anlaşmış olmasıydı. Bunun üzerine Batılı arabulucular Şam ile Kamışlı arasında gizlice mekik dokumaya başladılar. Ancak kısa süre sonra müzakere masasına ek unsurların eklenmesine katkıda bulunan bazı gelişmeler yaşandı:

 Öncelikle Kürt lider Mesut Barzani, Türkiye ile koordineli bir şekilde Erbil'de Abdi'yi kabul ederek, onu Suriye'deki Kürt güçleri birleştirmeye ve PKK’nın bir uzantısı olarak değil, Suriye'nin bir bileşeni olarak müzakereleri sürdürmeye teşvik etti.

İkincisi, Ankara ile PKK Lideri Abdullah Öcalan arasındaki görüşmelerin seyri ve yaklaşık çeyrek asır önce 15 Şubat'ta tutuklanmasının ve hapse atılmasının yıldönümünde bir Kürt-Türk açılımını deklare etme ihtimali.

Üçüncüsü, ABD'nin yeni Dışişleri Bakanı Marco Rubio'nun, Donald Trump yönetiminin Suriye Kürtlerini destekleyeceğini ve yanlarında duracağını açıklaması.

Birçok arabulucu ve müzakerelerin içeriğine aşina olanlar, birkaç hafta önce daha esnek bir tutum sergileyen SDG'nin tutumunun sertleştiğinden bahsediyor. Bunu, bu gelişmelere ve Kamışlı'nın bunları nasıl okuduğuna bağlıyorlar. Yani Kamışlı, son açıklamayı Trump yönetiminin daha önce düşünüldüğü gibi Suriye Kürtlerini ve SDG’yi hemen terk etmeyeceği şeklinde okudu.

Haftalar önce Şara ve Abdi'nin önceliği Şam ile Kamışlı arasındaki ilişkileri müzakere ederek düzenlemekti. Barış seçeneği hâlâ açık. Müzakereler, zorluklarına rağmen, büyük bir askeri çatışmadan daha az maliyetlidir

Abdi, SDG'nin muharebe, ideolojik ve sayısal gücünün yanı sıra buna güveniyor olabilir. Ancak Şam da büyük ihtimalle başka hesaplara güveniyor. Şam, SDG’nin varlık sebeplerinin sona erdiğine, yani Suriye rejiminin devrildiğine ve DEAŞ’ın yenildiğine inanıyor. Geniş bir Arap ve Batı desteğine sahip olduğunu ve Esed'i devirerek bir iç meşruiyet kazandığını düşünüyor. Öte yandan HTŞ’nin de on binlerce eğitimli, sağlam bir doktrinle donatılmış savaşçısı bulunuyor. Yeni yönetim  Batı yaptırımlarının yakında kaldırılacağını düşünüyor. Şam ayrıca Arap aşiretler ile SDG içindeki Arap unsurların isyan etmesi, HTŞ’nin diğer gruplardan, özellikle de Türkiye'ye bağlı Suriye Milli Ordusu’ndan destek alacağı ihtimaline bahis oynuyor. Nitekim Suriye’de bir Kürt oluşumunun kuruluşunu engellemek Türkiye’nin önceliklerinden biri ve bunun için askeri araçlarını da devreye sokuyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Trump'ı SDG’ye karşı ikna etmek için onunla olan özel ilişkisine güveniyor.

Haftalar önce Şara ve Abdi'nin önceliği Şam ile Kamışlı arasındaki ilişkileri müzakere ederek düzenlemekti. Açık tehditlere rağmen barış seçeneği hâlâ açık. Müzakereler, zorluklarına rağmen, dış kaynaklarıyla iki önemli kutup ve oluşum arasındaki büyük bir askeri çatışmadan daha az maliyetlidir; zira bu çatışma, iki tarafın yanı sıra Suriyeliler ve gelecekleri açısından maliyetli olacaktır. Karşılıklı tehditlerin nihai olmayıp müzakerelere yönelik olmasını umuyoruz.