AB’ye üye 7 ülke koronavirüs seyahat sertifikası uygulamasına geçti

Danimarka Sağlık Bakanı Magnus Heunicke, Kopenhag Havalimanı’nda korona pasaportunu dair açıklamalarda bulundu. (AFP)
Danimarka Sağlık Bakanı Magnus Heunicke, Kopenhag Havalimanı’nda korona pasaportunu dair açıklamalarda bulundu. (AFP)
TT

AB’ye üye 7 ülke koronavirüs seyahat sertifikası uygulamasına geçti

Danimarka Sağlık Bakanı Magnus Heunicke, Kopenhag Havalimanı’nda korona pasaportunu dair açıklamalarda bulundu. (AFP)
Danimarka Sağlık Bakanı Magnus Heunicke, Kopenhag Havalimanı’nda korona pasaportunu dair açıklamalarda bulundu. (AFP)

Avrupa Birliği’nin 7 üyesi, önümüzdeki ayın başlarında tüm AB ülkelerinde başlanacak olan koronavirüs seyahat sertifikasını şimdiden uygulamaya koydu.
Ancak bu adım Brüksel'de tartışmalara yol açtı. Birçok ülke yaz sezonunda milyonlarca turist kaybına uğramaktan kaçınmak için “korona pasaportları” adı altında, uygulamanın kendilerine uygun farklı versiyonlarını geliştiriyor. Küresel havacılık endüstrisi tarafından desteklenen birçok ülke, seyahat edenlerin aşı olduklarını kanıtlamak için akıllı telefon uygulamalarını kullanmalarına izin veren sistemler üzerinde çalışmaya başladı. AP’nin haberine göre söz konusu sistem, yolcuların seyahat ettikleri bölgelerde karantina prosedürlerinden kaçınmasına yardımcı olabilir.
Diğer yandan yolcular için elektronik muayene ve aşılamanın doğrulanması için uluslararası bir sistemin bulunmaması hava trafiğinin önüne çeşitli zorluklar çıkarıyor. Mahremiyetin korunması ve aşıların dağıtımındaki eşitsizlik ile ilgili sorular da cevapsız kalıyor.
Sağlık Pasaportu geçtiğimiz yıl dünyanın birçok ülkesine yayılan yeni tip koronavirüs ile ilgili geliştirilen elektronik sağlık uygulamaları ve takip yöntemleri için yeni bir dijital alan niteliğinde.
Bu tarz uygulamaların kullanımı henüz yerel düzeyde. Ancak ekonomiyi yeniden açma girişimlerinde uygulamadan yararlanma konusu hararetli tartışmalara sebep oluyor. Birçok kişi restoranları yeniden açmak, konserler düzenlemek ve çeşitli spor etkinlikleri düzenlemek için uygulamalara güvenme fikrine karşı çıkıyor.
Buna rağmen bu ve benzeri uygulamalar özellikle aşı olmuş ziyaretçilere uluslararası sınırlarını açmaya başlayan Avrupa ülkelerinde, seyahat alanında büyük bir sorun olarak ortaya çıkıyor. Bazı ülkeler, virüse karşı bağışıklığı olan vatandaşlarının yurt dışına seyahat etmesine izin veriyor.
Geçtiğimiz ay AB’nin aşı olmuş yolcuları için üye ülkelere sınırları açma kararı, sağlık pasaportlarına yeni bir acil düzenleme getirilmesi gerekliliğini ortaya çıkardı.

Ulusal planlar
Pasaportun ilk bölümü, kullanıcının fotoğrafı ve elektronik aşı kaydıyla ilgili.
AB 1 Temmuz'da sınır ötesi seyahatlerde kullanılmak üzere kendi dijital aşı sertifikasını piyasaya sürmeye hazırlanıyor. Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Yunanistan, Hırvatistan, Polonya ve Almanya gibi ülkeler dün resmi olarak bu uygulamaya geçtiğini duyurdular.
Avrupa Birliği yakın bir zamana ait negatif test sonucu veya koronavirüs geçirdiğine dair kanıt gibi maddelerle, elektronik ya da kağıt sertifika sahibinin sağlık durumunu kontrol ederek güvenli seyahati kolaylaştırmak adına tek bir sistem üzerinde çalışıyor. Yolcular dijital sertifikayı akıllı telefonlarında, havaalanlarında ve tren istasyonlarında kullanabilecekler.
Belçikalı yetkililer, ülkelere giriş kriterlerinin (tanınan aşı türü, iyileşme süresi, geniş yayılım alanlarından gelenlere ihtiyati karantina uygulanması)  AB içindeki hükümetlerin kendi takdirine bırakıldığını duyurdu.
Bu bağlamda Birleşik Krallık geçtiğimiz ay aşı dozlarını tam olarak alan yolcuların yurt dışına seyahat edebilmesi için sağlık durumlarının bildirimine izin vermek ve seyahat kısıtlamalarını hafifletmek için Ulusal Sağlık Hizmeti’ni (NHS) güncelledi.
Ancak Dünya Sağlık Örgütü (WHO) koronavirüs aşısı olmasyı uluslararası seyahat koşulu olarak desteklemiyor. WHO, farklı ülkeler için akıllı aşı sertifikasyon sistemlerinin geliştirilmesiyle ilgili geçici tavsiye ve rehberlik sağlasa da aşıların dünya çapında orantısız bir şekilde dağılımı konusuna dikkat çekiyor.

Seyahat uygulamaları
Yurt dışındaki yolcular, dünya genelinde onaylanmış aşı sertifikalarından herhangi birinin bulunduğu bir akıllı telefon uygulamasına ihtiyaç duyuyor. AB projesi, Avrupa ülkelerinin kendi resmi akıllı telefon cüzdanlarını oluşturmak için kullanabilecekleri açık kaynağa sahip bir teknoloji içeriyor.
Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği (IATA) Qantas, Japan Airlines, Emirates Airlines, British Airways ve Virgin Atlantic gibi birçok uluslararası havayolunun katıldığı seyahat sağlık pasaportu uygulamasını kullanıyor. Ayrıca Cathay Pacific, JetBlue, United ve Lufthansa gibi diğer havayolları şirketleri ile daha fazla tercih edilmeye başlanan CommonPass uygulaması da bulunuyor.
Yolcular seyahat ettikleri ülkelerde koronavirüs test sonuçlarının kabul edilip edilmediğini kontrol etmek için bu uygulamaları kullanabiliyor. Travel Pass ve CommonPass uygulamaları yalnızca bu uygulamaları kullanan havayolları tarafından kabul ediliyor.Söz konusu uygulamalar ayrıca diğer havayollarının seyahat uygulamalarıyla birleştirilebiliyor. Böylece yolcular aşı durumunu online check-in sırasında kontrol edebiliyor. Ayrıca bu uygulamaların Avrupa Birliği dijital sertifikaları ile tam bir uyum içerisinde çalışması bekleniyor.
CommonPass uygulaması kullanıcılarının haziran ayı ortasına kadar aşı onay belgelerini ve sertifikalarını girebilecekleri bildirildi.
CommonPass uygulamasının geliştirilmesi aşamasında çalışmalar yürüten, kâr amacı gütmeyen bir kuruluş olan Common Project'in CEO'su Paul Meyer, pandemi sebebiyle aşı pasaportlarının daha da yaygın hale geleceğini belirterek bu belgenin önümüzdeki dönemlerde uluslararası seyahatin bir şartı olacağını vurguladı.

Yolcuların ihtiyaçları
Aşılarla ilgili seyahat belgesi hazırlayan İngiltere vatandaşı Richard Fogg, AP’ye yaptığı açıklamada “Karantinanın ilk on günü işlerin yürütülmesnde olumsuzluk yaşanacak. Bu duruma bağlı kalmaktan ve etrafından dolaşmaktan başka yol yok” diyerek söz konusu durumun yolcu verilerinin mahremiyetine ilişkin bariz endişelere yol açtığına dikkat çekti.
Cenevre merkezli özel jet komisyonculuğu yapan Luna Gates'in CEO'su Emeric Segaard ise yolcuların  bazı özel kişisel verileri içeren pasaportları varışta teslim ettikleri bilgisini paylaştı.
Segaard açıklamasında, aşı olmaktan mutluluk duyduğunu belirterek aşı pasaportlarının yolcuların karşı karşıya kaldıkları koronavirüs tehlikesinden kaçınılmasında büyük ölçüde yardımcı olacağını söyledi.

Sahte belgeler sorunu
Dünya genelinde dolandırıcılar tarafından ticareti yapılan koronavirüs ile ilgili sahte kağıt belgeler salgın döneminde büyük sorun haline geldi. Bununla birlikte sağlık sertifikalarının geliştiricileri, bu tarz belgelerin dijital kopyalarının üçüncü şahıslar tarafından çoğaltılmasını veya taklit edilmesini zorlaştıran korumalara sahip olduğunu savunuyor.
IATA’dan yapılan açıklamada uygulamada test sonuçlarının veya aşılamanın doğrulanmadığını, bunun yerine başvuru yapan kişilerin kimliklerinde test veya aşı olan yolculara bu bilgileri güvenli bir şekilde göndermek için onaylanmış bir laboratuvar yöntemi olarak hizmet ettiğini bildirdi. Uygulama yolcunun yüzünü kamera ile taradıktan sonra pasaportta yer alan biyometrik verilerle detayları eşleştiriyor. Başka bir kişinin aynı kimliği kullanmasını engellemek amacıyla yapılan başka kontroller de mevcut.

Güvenlik ve gizlilik
Kişisel verilerin gizliliğinin ihlal edilme endişesi göz önüne alındığında sağlık pasaportları oldukça fazla tartışmaya neden oluyor.
Uygulamayı geliştirenler, telefonlarda mümkün olan en az miktarda kişisel verinin tutulduğunu ve sadece bilgilerin güvenli bir şekilde değiş tokuş edilmesini sağlayan şifreleme anahtarlarının aktarıldığını vurguladı.
Elektronik aşı kartı teknolojileri alanında çalışmalar yürüten kişisel kimlik doğrulama şirketi Onfido'nun Baş Ürün Sorumlusu Kevin Trelly konuyla ilgili yaptığı açıklamada, yalnızca onaya bağlı yapılan akreditasyon sunumundaki mahremiyet risklerinden korkulmaması gerektiğini söyledi.



Bangladeş'te son 76 yılın en uzun süreli sıcak dalgası etkili oluyor

Bangladeş'te son 76 yılın en uzun süreli sıcak dalgası etkili oluyor
TT

Bangladeş'te son 76 yılın en uzun süreli sıcak dalgası etkili oluyor

Bangladeş'te son 76 yılın en uzun süreli sıcak dalgası etkili oluyor

Bangladeş Meteoroloji Departmanından Md. Bazlur Rashid, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ülkedeki sıcaklık dalgasının 27 gündür devam ettiğini ve ay sonuna kadar sürmesinin beklendiğini belirtti.

Rashid, 1948'den bu yana mevcut verilere göre, bu ay bir yıl içinde en uzun süre devam eden sıcak hava dalgası rekorunun kırıldığını ifade etti.

Böyle bir durumun en son 25 gün süren sıcaklık dalgasıyla 2014'te yaşandığını aktaran Rashid, "İklim değişikliği, aşırı hava koşullarının başlıca nedenleri arasında yer alıyor." değerlendirmesini yaptı.

Bangladeş'te ilk olarak bu yıl ülkenin neredeyse yüzde 75'inde sıcaklık dalgaları yaşanmış, nisan ayının ikinci haftasında aşırı sıcaklar nedeniyle bir hafta eğitim öğretime ara verilmek zorunda kalmıştı.


İstanbul'da Filistin için buluşan halkların temsilcileri, İsrail üzerinde baskı kurmaya kararlı

İstanbul'da Filistin için buluşan halkların temsilcileri, İsrail üzerinde baskı kurmaya kararlı
TT

İstanbul'da Filistin için buluşan halkların temsilcileri, İsrail üzerinde baskı kurmaya kararlı

İstanbul'da Filistin için buluşan halkların temsilcileri, İsrail üzerinde baskı kurmaya kararlı

Asya, Avrupa, Güney Amerika, Afrika dahil 7 kıta ve 75 ülkeden 600'e yakın parlamenterin katıldığı, 5. Parlamenterler Arası Kudüs Platformu Konferansı'nın açılış oturumu, dün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımıyla İstanbul'da bir otelde yapıldı.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhuriyet Meclisi Başkanı Zorlu Töre, Faslı milletvekili ve Afrika Parlamentosu üyesi Abdel Samad Haikar ve konferansın düzenli katılımcısı Eski Alman milletvekili Cemal Karslı, konferansa ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.

KKTC Cumhuriyet Meclisi Başkanı Töre, bu konferansın Gazze'deki zulmü, Kudüs'ü dile getirmek için yapıldığını belirterek "1967'den beri Filistinliler işgal altındadır, zulüm çekiyorlar ve maalesef medeni dediğimiz ülkeler de seyirci kalıyor hatta İsrail'e destek veriyor. 'Dünya beşten büyüktür' sözü, çok gerçekçi bir ifade olmuştur." diye konuştu.

Avrupa ülkelerinin İsrail'e desteği ve İsrail'in Gazze'ye saldırılarına sessiz kalmasına tepki gösteren Töre, "Yine dünya maalesef Avrupa'dan daha büyüktür. Medeni dediğimiz Avrupa ülkeleri de katil İsrail'in yanında yer alıyorlar, İsrail kasaplarının yanında yer alıyorlar." ifadelerini kullandı.

Töre, bu nedenle Türkiye'nin liderliğinde bunu yeniden gündeme getirmenin ve Müslüman ve Müslüman olmayan ülkeden de parlamenterlerin burada toplanmasının güzel olduğunu belirterek TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş'a teşekkür etti.

Töre, "Bu zulüm bitecek. İnsanlar inşallah hürriyete, özgürlüğe kavuşacak Filistin'de ama insanlık çok utanmıştır. Bu zulümden, bu vahşetten dünya insanlığı çok utanmıştır ama insanlığını kaybeden medeni ülkeler vardır. Bu da bir kere daha orta yere çıkmıştır." dedi.

Türkiye'nin İsrail'in Gazze'ye saldırılarını sona erdirme çabalarına da değinen Töre, şunları kaydetti:

"Maalesef dünyada sessizlik devam ediyor. Uzun vadeli bir milli mücadele şekline dönüştü bu iş. Zaten Türkiye, İslam ülkelerinin daima liderliğini üstlenmiş bir ülkeydi. Dolayısıyla Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğini çok önemsiyoruz. İnşallah Recep Tayyip Erdoğan başaracaktır. Filistin halkı zulümden kurtulacaktır. İnşallah katliamlar son bulacaktır Gazzelilere karşı. Batı dünyasını bir kere daha kınıyoruz. Katil İsrail’i lanetliyoruz."

"Bu konferansın suçlu üzerinde siyasi baskıya yol açacağını umuyoruz"

Faslı milletvekili ve Afrika Parlamentosu üyesi Abdel Samad Haikar da İsrail'in Gazze'ye saldırılarında çocuk ve kadınların hedef alındığını, bu nedenle uluslararası hukuk tarafından suç sayıldığını vurgulayarak bu konferansın halkların İsrail'in Gazze'ye saldırılarına tepkisini göstermesi açısından önemli olduğunu dile getirdi.

Burada 80'e yakın ülkenin parlamentosunun bulunduğunu kaydeden Haikar, bu tür konferansların bir baskı ve ret ifadesi olduğunun altını çizdi.

Haikar, "Bu parlamenterler arası konferansın bu ülkelerdeki siyasi kararlara etkisi olacaktır ve bunun ABD ve İsrail, yani suçlu üzerinde siyasi baskıya yol açacağını da umuyoruz." dedi.

"Türkiye'nin pozisyonu diğer ülkelerin pozisyonlarının çok ilerisinde"

Konferansın düzenli katılımcısı eski Alman milletvekili Cemal Karslı ise Türkiye'nin Gazze konusunda onurlu duruşunun olduğunu belirterek "Bütün İslam ve Arap dünyasının Türkiye'nin duruşuna sahip olmasını ne kadar isterdim ama Türkiye'nin pozisyonu diğer ülkelerin pozisyonlarının çok ilerisinde." diye konuştu.

Bu konferansta dünyanın her yerinden temsilciler olduğunu anlatan Karslı, "Bu, Gazze'deki, Kudüs'teki, Filistin'deki halkımıza büyük bir ivme kazandırıyor. Yanınızdayız, kalbimiz sizinle. Yalnız değilsiniz." ifadelerini kullandı.

Filistin halkına seslenen Karslı, "Siz bizim bir parçamızsınız, sizin acınız bizim acımızdır ve biz biriz, dolayısıyla bu konferans gerçekten de tam zamanında geldi. Burada olduğum için çok mutluyum." ifadelerini kullandı.

Karslı, Almanya'daki yetkililerin "siyonist lobiden" korktuğu için İsrail'e sesini yükseltemediğini belirterek "Ne yazık ki Almanya hem Filistinlilere baskı yaparken hem de başlı başına suça destek verirken kendi Nazi tarihinin acısını çekiyor, kendi Nazi tarihini silmek istiyor." değerlendirmesini yaptı.

Siyasetçilerin medyadan korktuğunu vurgulayan Karslı, "Ne yazık ki medyanın kimin elinde olduğunu biliyoruz ve bu nedenle Alman toplumu, Alman siyasetçiler ve Alman karar vericiler siyonist lobinin önünde eğiliyor." dedi.


İran Cumhurbaşkanı Reisi: Savunma doktrinimizde nükleer silah üretimine yer yok

İran Cumhurbaşkanı Reisi: Savunma doktrinimizde nükleer silah üretimine yer yok
TT

İran Cumhurbaşkanı Reisi: Savunma doktrinimizde nükleer silah üretimine yer yok

İran Cumhurbaşkanı Reisi: Savunma doktrinimizde nükleer silah üretimine yer yok

İran Cumhurbaşkanı Reisi, başkent Tahran'da düzenlenen "İran Expo 2024 Fuarı"nın açılış töreninde Uluslararası Konferans Merkezi'nde konuştu.

Konuşmasında, fuara uluslararası katılım seviyesinin ülkesine yönelik ekonomik yaptırımların etkisizliğine işaret ettiğini ifade eden Reisi, "Bu fuar ülke, bölge ve tüm dünya için ekonomik kalkınmayı teşvik ediyor. Bu fuar, İran'ın yaptırımlara karşı dayanıklı olduğunu ve yaptırımların bu ülkede hiçbir zaman başarılı olmadığını gösteriyor." dedi.

Konuşmasında, İran'ın nükleer silah üreteceğine dair endişelere de değinen Reisi, "Nükleer ve savunma sanayi dahil olmak üzere doktrinimizde nükleer silah üretimine yer yoktur. Bu, Rehber'in (Hamaney) fetvasıdır." ifadelerini kullandı.

Reisi, nükleer teknolojiyi sivil amaçlarla kullandıklarını ve kullanmaya devam edeceklerini kaydetti.

İran lideri Hamaney, 2000'li yılların başında fetva çıkararak nükleer silahların geliştirilmesini veya kullanılmasını yasaklamıştı.

İsrail'in 1 Nisan'da İran'ın Şam'daki konsolosluğuna saldırısından sonra ülkede bazı siyasiler, Hamaney'in fetvasının değişebileceğini ve İran'ın da nükleer silah üretebileceğini iddia etmişti.

Meclis Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Üyesi ve muhafazakar Milletvekili Cevad Kerimi Kuddusi, Hamaney'in fetvasının değişmesi halinde ilk nükleer denemenin bir hafta içinde yapılacağını öne sürmüştü. İranlı vekilin paylaşımı ülke içinde de tepkilere yol açmıştı.


ABD'de Ohio Eyalet Üniversitesi'ndeki Filistin'e destek gösterilerinde 36 kişi gözaltına alındı

ABD'de Ohio Eyalet Üniversitesi'ndeki Filistin'e destek gösterilerinde 36 kişi gözaltına alındı
TT

ABD'de Ohio Eyalet Üniversitesi'ndeki Filistin'e destek gösterilerinde 36 kişi gözaltına alındı

ABD'de Ohio Eyalet Üniversitesi'ndeki Filistin'e destek gösterilerinde 36 kişi gözaltına alındı

Üniversite Sözcüsü Ben Johnson, AA muhabirine yaptığı açıklamada, üniversitenin ana yerleşkesi Columbus'ta gözaltına alınan 36 kişiden 20'sinin okulla bir bağlantısının olmadığını, 16'sının öğrenci olduğunu belirtti.

Johnson, yerel bir kanala yaptığı açıklamada da üniversitede gece kamp yapma ve etkinlik düzenlemenin yasak olduğunu söyledi.

Anayasal haklarını birkaç saat boyunca kullanan göstericilere bir süre sonra dağılmaları talimatı verildiğini aktaran Johnson, "Birçok uyarının ardından ayrılmayı reddeden kişiler gözaltına alındı ve mülke izinsiz girmekle suçlandı." diye konuştu.

Ohio Eyalet Üniversitesi binalarının çatılarında konuşlanan keskin nişancıların fotoğrafları ve videoları dün sosyal medyada kısa sürede yayılmıştı.

Üniversite yönetimi, bu kişilerin eyalet güvenlik güçlerinden olduğunu açıklamıştı.

Geçen hafta, New York'taki Columbia Üniversitesi Rektörü'nün polisten kampüs bahçesinde oturma eylemi düzenleyen göstericileri tutuklamasını istemesiyle alevlenerek ABD'nin dört bir tarafındaki üniversitelere yayılan Filistin destekçisi protestolara, birçok öğretim görevlisi, profesör ve bazı siyasetçilerin destek vermesi, üniversite yönetimlerinin bu gösterileri sonlandırmasını zorlaştırıyor.


Eski ABD'li asker ve diplomat Wright: İsrail'i destekleyen rolü nedeniyle ABD'den utanıyorum

Eski ABD'li asker ve diplomat Wright: İsrail'i destekleyen rolü nedeniyle ABD'den utanıyorum
TT

Eski ABD'li asker ve diplomat Wright: İsrail'i destekleyen rolü nedeniyle ABD'den utanıyorum

Eski ABD'li asker ve diplomat Wright: İsrail'i destekleyen rolü nedeniyle ABD'den utanıyorum

12 ülkeden çok sayıda sivil toplum kuruluşunun teşebbüsüyle oluşturulan ve gelecek günlerde Akdeniz'e açılması beklenen Uluslararası Özgürlük Filosu için İstanbul'a gelen Wright, AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.

Eski bir ABD askeri ve diplomatı olduğunu kaydeden Wright, Irak Savaşı'na karşı çıktığı için 2003 yılında görevinden istifa ettiğini söyledi.

Wright, Uluslararası Özgürlük Filosu'nun "İsrail'in Gazze'ye yasa dışı deniz ablukasını kırmak ve İsrail ile ABD'nin Gazze halkına uyguladığı soykırım nedeniyle açlık çeken Gazze halkına yiyecek götürmek" olduğunu belirtti.

"İsraillilerin yaptığı bir soykırımdır"

"İsraillilerin yaptığı bir soykırımdır. Bu, bir etnik temizliktir." diyen Wright, şunları ifade etti:

"İsrail, 33 binden fazla insanı öldürürken, 75 binden fazla insanı yaralarken ve binlerce insanı enkaz altında ölüme terk ederken İsrail'i destekleyen rolü nedeniyle ABD'den utanıyorum. ABD, İsrail'e silah sağlıyor, İsrail'e milyarlarca dolar veriyor ve İsrail'in Filistinlileri öldürmeyi durdurması için elindeki kozları kullanmayı reddediyor."

İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki sivillere yönelik yoğun bombardımanını ve ülkesinin saldırıya verdiği desteği protesto etmek için 25 Şubat'ta başkent Washington'daki İsrail Büyükelçiliği önünde kendisini ateşe vererek hayatını kaybeden ABD Hava Kuvvetlerinin muvazzaf üyesi Aaron Bushnell'i anımsatan Wright, ayrıca ülkesinin İspanya'daki üssünden Washington'a giden, "İspanya'da kalıp Gazze'ye silah gönderen ABD Hava Kuvvetleri'nin bir parçası olamam." diyen başka bir ABD'li askerin daha olduğunu dile getirdi.

Aynı askerin ABD Kongresi'ne de gittiğini belirten Wright, 7 gün boyunca Gazze'de yiyeceği olmayan insanlar için açlık grevi yaptığını söyledi.

"75 yıllık suçluluk duygusu, İsrail'in uyguladığı soykırımı savunmak için kullanılıyor"

Wright, İsrail'i desteklemenin ABD diplomasi tarihinin trajik bir parçası olduğuna dikkati çekti.

"Demokrat ya da Cumhuriyetçi, her yönetim İsrail'in ne suç işlerse işlesin korunmasının önemli olduğunu düşünmektedir." görüşünü paylaşan Wright, şunları kaydetti:

"Dünyanın geri kalanı da 'Amerika ne yapıyor?' diye soruyor. Bunu neden yapıyorlar? Bence bu, ABD'nin Almanya ve Avusturya'da soykırıma uğrayan insanları kurtarmak için yeterince hızlı adım atmadığı İkinci Dünya Savaşı'ndan kalan psikolojik bir şey. Savaştan sonra da Birleşik Devletler, Holokost'tan kurtulanları kabul etmedi yani bence burada bir suçluluk psikolojisi var. Bu 75 yıllık suçluluk duygusu, şimdi İsrail'in Gazze halkına uyguladığı soykırımı savunmak için kullanılıyor."

İsrail'in Batı Şeria ve Gazze'deki işgali sürdükçe bölgedeki çatışmaların devam edeceğini dile getiren Wright, ezilen insanların ayaklanmasının son derece doğal ve İsrail'in yaptıklarının uluslararası hukuka aykırı olduğunu vurguladı.

Wright, İsrail'e yönelik boykotların şiddet içermeyen çok etkili eylemler olduğunu sözlerine ekledi.


Alman polisinin hastanelik ettiği Filistin destekçisi Yasemin Acar, yaşadıklarını anlattı

Alman polisinin hastanelik ettiği Filistin destekçisi Yasemin Acar, yaşadıklarını anlattı
TT

Alman polisinin hastanelik ettiği Filistin destekçisi Yasemin Acar, yaşadıklarını anlattı

Alman polisinin hastanelik ettiği Filistin destekçisi Yasemin Acar, yaşadıklarını anlattı

Almanya’nın başkenti Berlin’de dün Filistin’i destekleyenlerin yer aldığı çadır kampında barışçıl eylemcilere şiddet uygulayan polisin hastanelik ettiği aktivist Yasemin Acar, "Burası Avrupa’nın göbeği Almanya. Demokrasi dediğimizde bizi parlamentonun karşısında şiddetle dövüyorlar, tutukluyorlar, hastanelik ediyorlar." dedi.

Berlin polisi, Filistin destekçilerinin bulunduğu kampa sert müdahale ederek aralarında Acar’ın da olduğu çok sayıda kişiyi gözaltına aldı.

Kimlik tespitinin ardından serbest bırakılan Acar, gözaltına alındığı sırada kolundan yaralanması sebebiyle gittiği hastanede tedavi edildi.

Burada AA muhabirine açıklamada bulunan Acar, kolunun alçıya alınıp alınmayacağının henüz belli olmadığını ancak iyi olmaya çalıştığını söyledi.

Kampın boşaltılmasının 12 Nisan’da Berlin’de yasaklanan Filistin Kongresi'nde yaşananları hatırlattığına dikkati çeken Acar, polisin gözaltı sırasında kullandığı şiddetin daha da arttığını belirtti.

Acar, boşaltılıp yasaklanacağını telefonda öğrenince hemen kampa gittiğini anlatarak, şunları kaydetti:

"Gider gitmez zaten polis (beni) gördü. Orada bağırmaya başladık. ‘Filistin’e özgürlük’ derken polis, zaten parmağını bana doğru gösterdi. 10-15 polis gelip, hepsi de erkek bu arada, şiddetli bir şekilde kafamı arkaya çekip birisi (polis) eliyle burnuma vurdu. Hatta nefes alamadığımı bile söyledim. Dinlemiyorlar, 'Çeneni kapa!' falan gibi kelimeler kullandılar yani insan hakları, kadın olmanın hiçbir değeri kalmadı artık. Almanya’da insan olmanın değeri kalmadı."

"Bizi suçlarken suçlu olduklarını gösteriyorlar"

Gözaltına alındıktan sonra polisin çadır kampının arka tarafında oluşturduğu ofis gibi bir alana götürüldüklerini anlatan Acar, "'Seni hapishaneye atacağız.' dediler. Haklarımı bildiğim için karşı çıktım. Sesimi yükselttiğim için beni ondan sonra susturmaya çalıştılar. ‘Susarsanız sizi götürmeyeceğiz.’ diye kelimeler kullanıldı. O anda işte beni rahat bıraktılar ama dediğim gibi orada birkaç dakika tuttular." ifadelerini kullandı.

Acar, büyük haksızlıklar yaşadıklarını belirterek, "Filistin için elbette sokaklara döküldük ama şu an Almanya’da da yaşanan baskıya karşı da sokaklara dökülüyoruz çünkü baskı çok büyük. Şiddet, gün geçtikçe artıyor. Şiddet, genel olarak yanlış bir şey. Şiddetin kullanılmaması lazım yani bizi suçlarken aslında kendilerinin suçlu olduklarını gayet iyi ve net bir şekilde gösteriyorlar." değerlendirmesine bulundu.

"Silahla vurmaya mı çalışacaklar?"

Şaşkın olduğunu ve durumun nereye gideceğini bilmediği dile getiren Acar, "Acaba bir dahaki sefere yine kamp gibi bir şey düzenlediğimizde silahlarını çıkarıp bizi vurmaya mı çalışacaklar? Onun korkusunu yaşıyoruz." ifadelerini kullandı.

Acar, polis hakkında suç duyurusunda bulunacağı bilgisini paylaşarak, “Polis, özel bir koruma altında. Tabii birbirlerini koruyorlar. Polise mukavemet ettiğimi söylediler ama öyle bir şey yok. Kameraların hepsi çekti, görünüyor. Öyle bir şey yoktu. Ben orada dururken ani şekilde şiddetle beni oradan çıkardılar.” diye konuştu.

Kampta kanepe veya sandalye getirilmesinin suç sayıldığını belirten Acar, "Bir gün sandalyeye izin verirken ertesi gün yasak koyuyorlar. İşte ‘Yasak’ dedikleri şeyler bunlar. Sıradan şeyler. Biz, yanlış bir şey yapmadık, hakkımız olanı yaptık." dedi.

Acar, bu konuda dokümanlara sahip olduklarını ifade ederek polisi keyfi uygulamayla suçladı.

Devletin Filistin destekçilerine karşı olduğunu söyleyen Acar, "Yani elimiz ayağımız bağlı bir durumda hissediyoruz şu an. Bize kalan sadece sesimiz. Onu da yükseltmemize izin vermiyorlar. Yükselttiğimiz zaman bu gibi şeyler oluyor. Hastanelerde buluyoruz kendimizi." şeklinde konuştu.

Acar, Filistin destekçilerinin Başbakanlığın yanında ve Federal Meclisin karşısında yer alan çadır kampından hükümet yetkililerin rahatsız olduğunu kaydederek, "Çünkü şu an Almanya, zaten kendini genel olarak demokratik bir ülke olarak gösteriyor." dedi.

"Parlamentonun karşısında dövüyorlar, tutukluyorlar, hastanelik ediyorlar"

Başka ülkelerdeki kamplar boşaltılırken kaydedilen görüntüler nedeniyle Almanya’da söz konusu ülkenin "diktatör" ve "faşist" olarak nitelenebileceğine dikkati çeken Acar, "Ama burada Almanya oluyor yani parlamentonun karşısında yapılan bir şey ancak yine demokrasi diyorlar. Burada demokrasi denilen bir şey yok. Biz, demokrasi içerisinde yaşamıyoruz." ifadelerini kullandı.

Acar, bütün dünyanın bunu görmesi ve duyması gerektiğini vurgulayarak, "Çünkü burası Avrupa’nın göbeği Almanya. Demokrasi dediğimizde bizi parlamentonun karşısında şiddetle dövüyorlar, tutukluyorlar, hastanelik ediyorlar." diye konuştu.

Almanya'nın başkenti Berlin'de polis, Filistin destekçilerinin oluşturduğu "Gazze'ye destek" çadır kampını dün yasaklayarak tahliye etmişti. Sert müdahale sırasında çok sayıda kişiyi gözaltına alan polis, alandaki çadırları da sökmüştü. Başbakanlığın yanında ve Federal Meclisin karşısındaki çadır kampında Filistin destekçileri, "Soykırım-Almanya yine iştirak ediyor" ve "Silah sağlamayı durdurun" yazılı pankartlar asmıştı.


Kiev 21 Rus füzesinin düşürüldüğünü duyururken, Moskova 66 insansız hava aracının imha edildiğini açıkladı

Rus füze saldırısı sırasında siviller Kiev'deki metro istasyonuna sığındı (Reuters)
Rus füze saldırısı sırasında siviller Kiev'deki metro istasyonuna sığındı (Reuters)
TT

Kiev 21 Rus füzesinin düşürüldüğünü duyururken, Moskova 66 insansız hava aracının imha edildiğini açıkladı

Rus füze saldırısı sırasında siviller Kiev'deki metro istasyonuna sığındı (Reuters)
Rus füze saldırısı sırasında siviller Kiev'deki metro istasyonuna sığındı (Reuters)

Ukrayna Hava Kuvvetleri Komutanı Mykola Oleshchuk, bugün (Cumartesi) yaptığı açıklamada, dün gece düzenlenen Rus saldırısında hava savunmasının 34 füzeden 21'ini düşürdüğünü duyurdu. Rus füze saldırılarının püskürtülmesinde Ukrayna savaş uçaklarının, hava savunma füze birliklerinin, mobil atış birliklerinin ve elektronik harp araçlarının rol aldığını belirtti.

Ukrayna Enerji Bakanı German Galuşenko ise Rusya'nın bugün üç bölgede Ukrayna enerji tesislerine saldırdığını, ekipmanları tahrip ettiğini ve en az bir işçiyi yaraladığını açıkladı.

Şarku'l Avsat'ın Reuters'dan aktardığı habere göre Galuşenko, Telegram uygulamasından Rus saldırılarının, Ukrayna'nın merkezindeki Dnipropetrovsk bölgesi ile ülkenin batısındaki Lviv ve İvano-Frankivsk bölgelerini hedef aldığını söyledi.

Elektrik işletmecisi DTİK yaptığı açıklamada, "yoğun" gece saldırıları sonucu termik santrallerden dördünün "ciddi hasara uğradığını" duyurdu.

Rusya Savunma Bakanlığı ise bugün hava savunma sisteminin Krasnodar Bölgesi üzerinde 66 ve Kırım Yarımadası üzerinde iki Ukrayna insansız hava aracını imha ettiğini açıkladı.

Bakanlıktan yapılan açıklamada "Dün gece, Kiev rejiminin Rusya topraklarındaki hedeflere insansız hava araçları kullanarak terör saldırıları düzenleme girişimleri engellendi. 66 Ukrayna İHA'sı Krasnodar Bölgesi'nde görev yapan hava savunma sistemleri tarafından imha edildi ve durduruldu; diğer iki İHA ise Kırım Yarımadası'nda imha edildi" ifadeleri yer aldı.


Japonya'nın güneybatısındaki Ogasawara Adaları açıklarında 6,9 büyüklüğünde deprem

Japonya'nın güneybatısındaki Ogasawara Adaları açıklarında 6,9 büyüklüğünde deprem
TT

Japonya'nın güneybatısındaki Ogasawara Adaları açıklarında 6,9 büyüklüğünde deprem

Japonya'nın güneybatısındaki Ogasawara Adaları açıklarında 6,9 büyüklüğünde deprem

Japonya Meteoroloji Ajansının (JMA) açıklamasına göre 6,9 büyüklüğündeki deprem, yerel saatle 17.36'da meydana geldi.

Sarsıntı 540 kilometre derinlikte kaydedildi.

Bölgede "Bonin Adaları" diye bilinen Ogasawara Adaları, Japonya'nın başkenti Tokyo'nun 1000 kilometre güneydoğusunda, Batı Pasifik'teki Guam Adası'nın 1600 kilometre kuzeybatısında yer alıyor.


Fransa: 7 kişi hakkında PKK’ya finansman sağlama suçlaması

Resim-(AA)
Resim-(AA)
TT

Fransa: 7 kişi hakkında PKK’ya finansman sağlama suçlaması

Resim-(AA)
Resim-(AA)

Fransa terörle mücadele savcılığı, Paris'te, PKK’yı finanse ettikleri şüphesiyle yedi kişi hakkında suç duyurusunda bulundu.

Fransız Haber Ajansı AFP’nin Fransa Ulusal Terörle Mücadele Savcılığı'ndan edindiği bilgiye göre zanlılara terörü finanse etmek, gasp ve bir terör örgütü ile bağlantılı olma suçları yöneltildi. Şarku'l Avsat'ın ulaştığı davayı yakından takip eden bir kaynak, yaşları 30 ila 60 arasında değişen şahısların, suç çetesi ve terör örgütü kurmakla suçlandığını belirtti

Fransa Ulusal Terörle Mücadele Savcılığının talebinin aksine zanlıların hepsi adli gözetim altına alındı.

Zanlılardan birini savunan Avukat Sufyan Bin Ali, hâkimin aldığı "orantılı karara" övgüde bulundu.

Ankara ve Batılı müttefikleri PKK’yı “terörist” bir örgüt olarak sınıflandırıyor.


Filistin yanlısı protestoların polis tarafından bastırılmasının ardından Columbia Üniversitesi rektörüne baskı

Filistin yanlısı protestoların polis tarafından bastırılmasının ardından Columbia Üniversitesi rektörüne baskı
TT

Filistin yanlısı protestoların polis tarafından bastırılmasının ardından Columbia Üniversitesi rektörüne baskı

Filistin yanlısı protestoların polis tarafından bastırılmasının ardından Columbia Üniversitesi rektörüne baskı

Columbia Üniversitesi rektörü dün (Cuma) yeni bir baskıyla karşılaştı. Üniversitenin denetleme komitesi, üniversitedeki Filistin yanlısı protestoları bastırdığı için yönetimini sert bir şekilde eleştirdi.

Üniversite dışından çok sayıda öğrenci, öğretim üyesi ve gözlemci, Nemat Minouche Shafik'in İsrail'in Gazze'deki savaşını protesto etmek amacıyla göstericilerin kurduğu çadırlarda oturma eylemini sona erdirmek için New York Polisini kampüse çağırmasını eleştirdi.

Columbia Üniversitesi Konseyi, iki saatlik bir toplantının ardından Shafik yönetiminin polisi arayarak ve protestoyu sona erdirerek akademik özgürlüğü baltaladığı, öğrencilerin ve öğretim üyelerinin mahremiyet ve yasal süreç haklarını göz ardı ettiği sonucuna varan bir kararı onayladı. Kararın, yönetimin ortak yönetime saygısı ve üniversitenin karar alma sürecinde şeffaflığı konusunda ciddi kaygılara yol açtığı belirtildi.

Şarku’l Avsat’ın Reuters'dan aktadığı habere göre çoğunlukla öğretim üyeleri ve diğer personelin yanı sıra az sayıda öğrenciden oluşan üniversite konseyi, kararında Shafik'in adını belirtmedi ve sert bir dil kullanmaktan kaçındı.

Kararda, konseyin yönetimden protestolarla başa çıkmak için almasını istediği "düzeltici önlemleri" izleyecek bir çalışma grubunun kurulması öngörülüyor.

Üniversite konseyi üyesi olan Shafiq, dünkü (Cuma) toplantıya katılmadı ve konseyin aldığı karar dönük bir açıklamada bulunmadı  Columbia Üniversitesi sözcüsü Ben Chang, yönetimin Üniversite Konseyi ile aynı hedefi paylaştığını, amacın kampüste sükuneti yeniden sağlamak ve "sürekli diyaloğa" bağlı olduğunu belirtti.

Polis geçen hafta 100'den fazla kişiyi gözaltına aldı ve üniversitenin Manhattan kampüsünün ana bahçesindeki çadırları kaldırdı, ancak göstericiler hızla çadırları yeniden kurdu. O tarihten bu yana yetkililer, öğrencilerin Columbia Üniversitesi'ndekine benzer çadırlı oturma eylemleri düzenlediği birçok Amerikan üniversitesinde yüzlerce göstericiyi gözaltına aldı ve üniversitelerin İsrail ordusuyla bağlantılı şirketlere yaptırım yapmayı bırakmasını talep etti.

Beyaz Saray kampüslerde ifade özgürlüğünü savundu ancak Başkan Joe Biden bu hafta "Yahudi karşıtı protestoları" kınayarak kampüslerin güvenli olması gerektiğini vurguladı.