CNN, Müslüman ülkelerden sınır dışı edilen Uygurların hikayesini anlattı

Amannisa Abdullah, 3 yaşındaki kızı Amina ve 8 yaşındaki oğlu Musa'yla birlikte Türkiye'de yaşarken Ahmed Talip'in dönmesini bekliyor (Gül Tüysüz/CNN)
Amannisa Abdullah, 3 yaşındaki kızı Amina ve 8 yaşındaki oğlu Musa'yla birlikte Türkiye'de yaşarken Ahmed Talip'in dönmesini bekliyor (Gül Tüysüz/CNN)
TT

CNN, Müslüman ülkelerden sınır dışı edilen Uygurların hikayesini anlattı

Amannisa Abdullah, 3 yaşındaki kızı Amina ve 8 yaşındaki oğlu Musa'yla birlikte Türkiye'de yaşarken Ahmed Talip'in dönmesini bekliyor (Gül Tüysüz/CNN)
Amannisa Abdullah, 3 yaşındaki kızı Amina ve 8 yaşındaki oğlu Musa'yla birlikte Türkiye'de yaşarken Ahmed Talip'in dönmesini bekliyor (Gül Tüysüz/CNN)

CNN International, internet sitesinde manşetten verdiği özel haberinde nüfusunun büyük çoğunluğu Müslümanlardan oluşan ülkelerden sınır dışı edilen Uygurların hikayesini anlattı.
Yaklaşık 15 kişinin hikayesini dinleyen ABD merkezli yayın organının Jomana Karadsheh ve Gül Tüysüz imzalı haberi, şimdi Türkiye'de yaşayan Amannisa Abdullah'ın hikayesiyle başlıyor. 2018 şubatında Dubai'de birlikte bebek kıyafeti alışverişine çıktığı eşi Ahmed Talip'e gelen telefon mesajı, hayatlarını bir anda değiştirmiş. Eşini bir arkadaşlarının evine bırakan Ahmed, bu mesajla çağrıldığı polis merkezinde tutulmuş. 
O dönem doğum yapmasına çok az kalan Amannisa Abdullah, 13 gün boyunca 5 yaşındaki çocuğuyla birlikte tutukevine gitse de yetkilileri ikna edememiş.
"Burası güvenli değil, oğlumuzu da alıp Türkiye'ye git. Yeni doğacak bebeğimiz kız olursa adını Amine, erkek olursa da Abdullah koy" diyen kocası, bir hafta sonra BAE'nin başkenti Abu Dabi'ye, burada geçirdiği 5 günden sonra da Çin'e gönderilmiş. 
Ahmed, bir ay sonra Türkiye'de doğan Amine'yi hiç görememiş.
20 Şubat 2018 tarihli bir savcılık belgesine ulaşan CNN, Dubai'deki yetkililerin sınır dışı için yeterli kanıt görmediklerini ve Ahmed'in serbest bırakılması gerektiğini yazdığını bildiriyor. Ancak 25 Şubat'ta Amannisa'ya eşinin sınır dışı edildiği aktarılmış. Kocasının neyle suçlandığı Amannisa için hala bir soru işareti:
Neden kendi mahkeme kağıdınıza uymuyorsunuz? Bir de Müslüman ülke olduğunuzu söylüyorsunuz!
Kocam bir suç işlediyse neden bana söylemiyorlar? Çin neden söylemiyor? Kocam yaşıyor mu öldü mü bilmiyorum.

Uygur aktivist, 28 vaka saydı
Mısır'da 2017'de, çoğu İslam İlimleri konusundaki eğitimiyle meşhur El Ezher Üniversitesi'nde öğrenci olan en az 20 Uygur'un sınır dışı edildiği saptandı. 
Suudi Arabistan'da ise 2018 ile 2020 arasında en az bir Uygur'un umredeyken sınır dışı edildiği, hac sırasında gözaltına alınan bir diğerinin de benzer bir kaderi beklediği öne sürülüyor. 
Oslo'da yaşayan aktivist Abdülveli Eyüp, 2017-2019'da Mısır'dan 21, Suudi Arabistan'dan 5, BAE'den 2 Uygur'un sınır dışı edildiğini doğruladığını iddia ediyor.
ABD Dışişleri, Çin'in bu nüfusa yönelik muamelesini "soykırım" diye nitelerken nüfusunun çoğunu Müslümanların oluşturduğu ülkelerin yaklaşımı, kendileriyle aynı dini paylaşan Uygurları rahatsız ediyor. 
Uzmanlar, Çin'in ekonomik gücünün bu ülkeleri etkilediği iddiasında bulunuyor.
Batılı kaynaklar, son yıllarda yaklaşık 2 milyon Uygur'un "yeniden eğitim" kamplarında zorla tutulduğunu tahmin ediyor. İnsan Hakları İzleme Örgütü, nisan ayında yayımladığı raporda Çin'in yüzlerce Uygur'u diğer ülkelerden iade yoluyla almayı başardığını, ve bu kişilerin akıbetlerinin "ne olduğunu öğrenmenin imkansız olduğunu" bildirmişti.
Çin ise kamplarda insan hakları ihlallerinin olmadığını öne sürerek aşırılıkçılığa ve terörizme karşı böyle mücadele sürdürdüğünü ifade ediyor. Ancak buralardan çıkan kişiler işkence, zorunlu çalışma, cinsel taciz ve ölümler gördüklerini belirtiyor.
Türkiye'ye de yer verilen haberde Ankara'nın Uygurlara herhangi bir iadenin söz konusu olmayacağını belirttiği aktarılıyor. Ancak Abdülveli Eyüp, en az 4 Uygur'un geçen sene Tacikistan'a iade edildiğini ve bu kişilerin nihayetinde kendilerini Çin'de bulduğunu öne sürüyor.
Diğer yandan 2020 eylülünde açıklama yayımlayan Göç İdaresi, "Bugüne kadar hiçbir Uygur Türkü direkt olarak veya üçüncü ülkeler üzerinden Çin'e gönderilmemiş olup Ülkemizin Uygur Türklerini doğrudan ya da üçüncü ülkeler üzerinden Çin'e gönderme politikası yoktur ve olmayacaktır" ifadeleriyle bu iddiaları yalanlamıştı.
Independent Türkçe, CNN International



İran basını: Kaani hala hayatta ve Tahran'da halk mitingine katıldı

DMO’ya bağlı Kudüs Gücü Komutanı İsmail Kaani (DPA)
DMO’ya bağlı Kudüs Gücü Komutanı İsmail Kaani (DPA)
TT

İran basını: Kaani hala hayatta ve Tahran'da halk mitingine katıldı

DMO’ya bağlı Kudüs Gücü Komutanı İsmail Kaani (DPA)
DMO’ya bağlı Kudüs Gücü Komutanı İsmail Kaani (DPA)

İran'ın yarı resmi Mehr Haber Ajansı dün İran Devrim Muhafızları Ordusu’nun (DMO) yurtdışı operasyonlarını yürüten Kudüs Gücü Komutanı Tuğgeneral İsmail Kaani'nin hayatta olduğunu bildirdi.

Şarku’l Avsat’ın Mehr’den aktardığı habere göre, 12 gün önce İsrail'in İran'a düzenlediği saldırıların başında diğer üst düzey askeri komutanlarla birlikte öldürüldüğü bildirilen Kaani, dün öğleden sonra İran Silahlı Kuvvetleri’ne destek amacıyla başkent Tahran’ın merkezindeki İnkılap Meydanı’nda düzenlenen halk mitingine katıldı.

İsrail ordusu, 13 Haziran Cuma günü şafak vakti İran'a düzenlediği saldırılarda 20'den fazla üst düzey askeri komutanı öldürdüğünü açıklamıştı.

Ardından ABD Başkanı Donald Trump, dün sabah İsrail ile İran arasında ateşkes anlaşmasının yürürlüğe girdiğini duyurdu.

İsrail, askeri operasyonların hedef aldığı İranlı yetkililerin listesini yayınladı. DMO'nun dış operasyonlardan sorumlu Kudüs Gücü Komutanı Kaani'nin akıbeti merak konusu oldu.

New York Times gazetesinin İran muhabiri, geçtiğimiz cuma günü İranlı kaynaklardan, Kaani'nin İsrail'in İran'a düzenlediği saldırıda öldürüldüğünü aktarmıştı.

New York Times gazetesinin İsrail muhabiri Ronen Bergman pazar günü yayınlanan makalesinde şöyle yazdı:

“İsrail'in İran'a saldırısından bir ay önce, istihbarat ve savunma kurumlarının en üst düzeylerinde, Mossad'ın “Tebş'in listesinde kimler yer alacak?” şeklindeki sorusuna ilişkin yoğun tartışmalar yaşandı.”

Mossad'ın pasif ooperasyonlar için kullandığı bir terim olan ‘tebş’ ifadesi, Bergman'ın X platformunda yayınladığı yazıya göre suikast, tasfiye veya hedefli engelleme için kullanılan kod ad.

‘Mutluluk’ olarak nitelendirilen listeye dikkati çeken Bergman, bu toplantılara katılanlardan biri tarafından da bu şekilde adlandırılan listeye İranlı liderlerin dahil edilmesinin ‘rütbeleri ve uygun bir fırsatın ortaya çıkması’ şeklindeki iki faktöre bağlı olduğunu belirtti.

Bergman, yazısını şöyle sürdürdü:

“Tartışma tek bir isim üzerine yapılmıyordu. Aksine, listeyi okuduğu takdirde en çok rahatsız olacak kişinin o olduğu kesindi, çünkü listeye alınmaması konusunda tam bir fikir birliği vardı, o kadar zahmete değmeyeceği düşünülüyordu.”

Bergman, Kaani’nin bilinmeyen akıbeti ve hava saldırılarında öldürülmüş olabileceği ihtimaliyle ilgili olarak “İsrail, onun yüksek konumuna rağmen etkisinin hissedilmediğini ve bu nedenle ölümünün önemli bir etkisi olmayacağını değerlendirdi” ifadelerini kullandı.