Geleceğin en büyük gücü olan kişisel verilerinizi nasıl korumalısınız?

"Gizlilik politikasına kolayca erişip erişemediğinize, politikanın pratik ve basit bir dilde yazılıp yazılmadığına bakın" / Fotoğraf: PixaBay
"Gizlilik politikasına kolayca erişip erişemediğinize, politikanın pratik ve basit bir dilde yazılıp yazılmadığına bakın" / Fotoğraf: PixaBay
TT

Geleceğin en büyük gücü olan kişisel verilerinizi nasıl korumalısınız?

"Gizlilik politikasına kolayca erişip erişemediğinize, politikanın pratik ve basit bir dilde yazılıp yazılmadığına bakın" / Fotoğraf: PixaBay
"Gizlilik politikasına kolayca erişip erişemediğinize, politikanın pratik ve basit bir dilde yazılıp yazılmadığına bakın" / Fotoğraf: PixaBay

Avrupa Birliği’nde 25 Mayıs 2018 tarihinde yürürlüğe giren Genel Veri Koruma Tüzüğü (GVKT), kişisel verilerin Avrupa Birliği içinde serbest dolaşımını amaçlayan bir veri koruma mevzuatı. Tüzük olması gerekçesiyle tüm Avrupa Birliği üye devletlerinde eş zamanlı olarak yürürlüğe girdi.
Türkiye’de 2016 yılında yürürlüğe giren 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK), 1995 tarihli Avrupa Birliği Direktifi esas alınarak hazırlandı. Bu direktif Avrupa Birliği’nde GVKT’den önce mevcut olan mevzuattı. Daha sonra gelişen teknolojiler ve bireylerin kişisel verileri üzerinde kontrol sağlaması gerekçeleriyle genişletilerek GVKT kabul edildi. KVKK 33 madde iken GVKT 99 madde. Yükümlülükler ve kapsam açısından da KVKK daha az kapsamlı ve daha az yükümlülük öngören bir mevzuat.
Uluslararası veri gizliliği, teknoloji, ticaret ve fikri mülkiyet hukuku alanlarında Almanya ve Amerika’da avukatlık yapan Lothar Determann, bu konularda Amerika’daki çeşitli üniversitelerde dersler veriyor. Baker McKenzie San Francisco ve Palo Alto’da 1998 yılından bu yana uluslararası şirketlere mevzuata uyum konusunda danışmanlık yapan Determann’ın, yazdığı Kişisel Verilerin Korunması Uygulama Kılavuzu uluslararası şirketlerin veri koruma mevzuatına uyumu konusunda pratik bir rehber.
Independent Türkçe'den Esra Öz'ün haberine göre, Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun olduktan sonra avukat olarak çalışan ve Türkiye’deki şirketlere veri koruma mevzuatı başta olmak üzere birçok mevzuata uyum alanında danışmanlık veren Hilal Temel, sonrasında Fulbright bursuyla Stanford Hukuk Fakültesi’nde Hukuk, Bilim ve Teknoloji üzerine yüksek lisans yaparak Kaliforniya barosuna girdi. Şu anda Dublin, İrlanda’da veri koruma avukatı olarak çalışan Temel, Lothar Determann’ın Kişisel Verilerin Korunması Uygulama Kılavuzu’nu Türkiye’de yayınladı.
Kişisel Verilerin Korunması Uygulama Kılavuzu .png
Kişisel Verilerin Korunması Uygulama Kılavuzu
Dijital platformlarda bilgileriniz güvenli mi yoksa tehlike altında mısınız? Bu alanda dünyadaki gelişmeler neler? Bir kullanıcı olarak verilerinizin işlenmesine ilişkin ne gibi haklara sahipsiniz? Yeni bir uygulama indirdiğinizde nelere dikkat etmelisiniz? Özellikle Türkiye’deki kullanıcıların hakları konusunda bilmeleri gerekenler neler?  Tüm bu soruların yanıtlarını kişisel verilerin korunması alanında çalışan Almanya ve Amerika’da avukatlık yapan Lothar Determann ve İrlanda’da veri koruma avukatı olarak çalışan Hilal Temel’e sorduk.

"Ülkelerin veri koruma düzenlemelerini uyumlaştırmaları gerekiyor"
Dünyadaki birçok ülkede geçtiğimiz yıllarda kişisel verilerin korunmasını düzenleyen kanunların kabul edilmesine ilişkin olarak Lothar Determann şunları söylüyor:
"Şirketler dünyanın her yerinde veri koruma yasalarının artmasıyla mücadele ediyor. Ülkelerdeki yasa koyucular yalnız yeni yasalar yürürlüğe koymamalı, aynı zamanda mevcut düzenlemeleri birleştirip kolaylaştırıp anlaşılır ve uygulanabilir bir hale getirmeliler."
Özellikle uluslararası ticaret ve dünyadaki teknolojik gelişmeler ile rekabetin artmasının önemine dikkat çeken Determann’a göre ülkelerin veri koruma düzenlemelerini uyumlaştırmaları için birlikte çalışmaları gerekiyor.

"Avrupa Birliği’ndeki Genel Veri Koruma Tüzüğü Türkiye açısından çok önemli"
GVKT’nin Türkiye için önemine dikkat çeken Hilal Temel, "Bir şirket Avrupa Birliği’nde yaşayan kişilerin verilerini işliyorsa bu şirket GVKT’ye tabi olabiliyor. Örneğin Türkiye’de kurulu bir şirket Avrupa Birliği’ne ürün veya hizmet satıyorsa GVKT’ye uyması gerekebilir" diyor.
"Avrupa Birliği veri koruma mevzuatı Türkiye ve dünya için bu kadar önemliyken Türkiye’de maalesef bu konuda akademik olmayan ve pratik olarak bilgi edinebileceğiniz bir kaynak kitap bulunmuyordu" diyen Temel rehberin Türkiye’de yayınlanmasını bu sebeple sağladığını söylüyor. "Dolayısıyla Lothar Determann’ın Kişisel Verilerin Korunması Uygulama Kılavuzu’nun Türkiye’de yayınlanması bu boşluğun giderilmesi açısından önemli yer tutuyor" şeklinde konuşuyor.

"Geçtiğimiz yıl Avrupa Birliği’nden Amerika’ya veri aktarımlarını sağlayan program iptal edildi"
Kişisel verilerin korunmasını düzenleyen mevzuatlarda kişisel verilerin yurt dışına aktarımlarına ilişkin düzenlemeler de yer alıyor. Önemli olan hususun, verilerin aktarılmasının bir işleme faaliyeti olduğuna dikkat çeken Temel, şunları söylüyor:
"Bireylerin verileri üzerinde kontrol sahibi olmaları amacıyla verilerin yurt içindeki veya yurt dışındaki üçüncü kişilere aktarılması da birtakım kurallara tabi. Avrupa Birliği’nden Amerika Birleşik Devletleri’ne yapılan veri aktarımlarına ilişkin halihazırda birçok gelişme gündemde."
Uzun yıllardır şirketlere uluslararası aktarım konusunda danışmanlık vermiş olan Determann bu konuyu şu şekilde açıklıyor:
"Avrupa Birliği, 2015 ve 2020 yıllarında Avrupa Birliği’nden Amerika Birleşik Devletleri’ne veri aktarımlarını sağlayan Güvenli Liman ve Gizlilik Kalkanı programlarına verdiği desteği iptal etti."
Söz konusu iptal kararlarının altında güçlü bir yasal dayanak bulunmadığına dikkat çeken Determann yeni bir program konusunda anlaşılacağına dair umutlu olmadığını da dile getiriyor. Determann, sözlerine şunları ekliyor:
"Bu programlar,  ABD’nin egemenlik ve politika açısından verdiği önemli tavizlerdi. Aynı zamanda bu programlar iki hukuk sisteminin uluslararası işlerliği açısından da önemliydi. İki program uyarınca da ABD hükümeti, ABD topraklarında ABD hükümeti kaynaklarını kullanarak AB veri koruma düzenlemelerini uyguladı. AB’nin bu programlara olan desteğini iptal ederek bu programlar üzerinde etkili olma ve iş birliğinde bulunma şansını kaçırması büyük bir talihsizlik."

"Türkiye’de yurt dışına kişisel veri aktarımlarına ilişkin çalışmalar sürüyor"
Türkiye’den yapılan veri aktarımlarına ilişkin Temel, şunları söylüyor:
"Türkiye’de halihazırda güvenli ülkelerin yani Türkiye’den veri aktarımı yapılabilecek ülkelerin belirlenmesi çalışmaları sürüyor. Türkiye’de dikkat edilen hususun karşılılık olduğunu görüyoruz. Türkiye bir ülkeyi güvenli olarak kabul ettiğinde Türkiye’nin de söz konusu ülke nezdinde güvenli ülke olarak tanınmasını istiyor."
Türkiye’nin müzakerelere devam ettiğini belirten Temel, "Bu müzakereler konusunda çalışmalar yürütüldüğünü biliyoruz. Ayrıca İnsan Hakları Eylem Planı da bu konuda olumlu bir adım olarak görülebilir" diyor.

"Gizlilik politikasına kolayca erişip erişemediğinize, politikanın pratik ve basit bir dilde yazılıp yazılmadığına bakın"
Dijital platformlara üye olurken öncelikle gizlilik politikasına kolayca erişip erişemediğine dikkat ettiğini söyleyen Temel, "Eğer bir şirket ya da uygulama internet sitesinde veya mobil uygulamasında gizlilik politikasına kolayca erişilebilir bir şekilde yer vermediyse gizlilik konusuna verdiği önemi sorgulayabilirsiniz. Gizlilik politikasına kolayca erişebiliyorsam politikanın pratik ve basit bir dilde yazılıp yazılmadığına, belirli sekmelere ayrılıp ayrılmadığına bakıyorum. Kullanıcılara okuma kolaylığı sağlanması artık tüm veri koruma mevzuatlarında yer alan yasal bir yükümlülük. Bir de yurt dışına aktarım maddesinin ne denli özenle yazıldığına dikkat ediyorum. Şirket yurt dışına aktarım yaparken gerçekten uygulamada hangi önlemleri aldığından bahsediyor mu?" şeklinde uyarıda bulundu. 

"Belirli bir amaçla paylaştığınız veri uyumsuz bir amaçla kullanılmamalı"
Determann’a göre kullanıcıların dünyanın her yerinde güçlü veri koruma hakları bulunuyor. Determann, yasa koyucuların, şirketlere çok büyük maliyetleri olan kanunların etkisini düşünmeleri gerektiğini söylüyor. Determann ayrıca şunları ekliyor:
"Birçok insan, söz konusu maliyet ve yükümlülüklerin dijital pazarlara girmek isteyen küçük şirketler açısından pazara giriş engelleri yaratacağından ve rekabet, inovasyon ve bedava hizmetleri azaltacağından endişe duyuyor. Kanunlarda öngörülen veri koruma haklarından bağımsız olarak, internet platformlarının kullanıcıları da hangi bilgileri hangi platformda kimlerle paylaşacaklarına dair gittikçe daha bilgili bir hale geliyorlar."
"Bir uygulamayı kullanmak üzere kaydolduğunuzda gizlilik ayarlarınızı muhakkak kontrol edin" diyen Temel, "Aksini tercih etmediğiniz takdirde ayarlarınızı en gizli seçeneği seçecek şekilde değiştirin. Ayrıca kullandığınız işletim sistemlerine yazılım güncellemeleri geldiğinde bunları ertelemeden güncelleyin. Bazı güncellemelerle ihlale yol açabilecek birtakım açıkların giderildiğini biliyoruz. Buna ek olarak kişisel verileriniz üzerindeki haklarınıza ilişkin olarak bilgi edinin. Aklınızda tutmanız gereken önemli husus şu: Belirli bir amaçla paylaştığınız veri söz konusu amaçla uyumsuz bir amaçla kullanılmamalı. Örneğin, telefon numaranızı fatura almak için veriyorsanız kural olarak size ticari veya başka türlü mesajlar gönderilmemeli" şeklinde bilgi veriyor.



İnsan genlerini düzenleyen yapay zeka aracı geliştirildi

Şirket OpenCRISPR-1 adlı gen düzenleyicinin testlerden başarıyla geçtiğini ifade ediyor (Profluent)
Şirket OpenCRISPR-1 adlı gen düzenleyicinin testlerden başarıyla geçtiğini ifade ediyor (Profluent)
TT

İnsan genlerini düzenleyen yapay zeka aracı geliştirildi

Şirket OpenCRISPR-1 adlı gen düzenleyicinin testlerden başarıyla geçtiğini ifade ediyor (Profluent)
Şirket OpenCRISPR-1 adlı gen düzenleyicinin testlerden başarıyla geçtiğini ifade ediyor (Profluent)

İnsan genlerini düzenleyebilen yapay zeka aracı üretildi. Yeni buluş hastalıkların tedavisinde hem daha hızlı hem de daha kesin sonuçlar elde edilmesini sağlayabilir.

ABD merkezli Profluent adlı girişimin geliştirdiği araç, doğada bulunmayan moleküller üreterek DNA'yı düzenliyor. Henüz hakem değerlendirmesinden geçmeyen ve bioRxiv'de ön baskı versiyonu yayımlanan araştırmada bu teknolojinin, CRISPR adlı gen düzenleme yöntemine dayandığı açıklanıyor.

Emanuelle Charpentier ve Jennifer Doudna'ya 2020'de Nobel Kimya Ödülü'nü kazandıran CRISPR-Cas9, genetik kodun düzenlenmesine olanak tanıyarak DNA'da hassas değişiklikler yapılmasını sağlıyor. Bakterilerin virüslerle savaşırken kullandığı mekanizmadan alınan ilhamla oluşturulan bu sistemin, tedavi amaçlı kullanılmasına ilk kez geçen yıl izin verilmişti. 

Bu teknikten farklı olarak yeni yapay zeka aracı doğada bulunmayan gen düzenleyicileri üreterek çalışıyor. Kaliforniya San Francisco Üniversitesi Biyomühendislik ve Terapötik Bilimler Bölüm Başkanı James Fraser, yer almadığı araştırma hakkında "Bunlar dünya üzerinde hiç var olmamış mekanizmalar" diyor.

Sistem bunları yaratmayı doğadan öğrense de yeniler.

Profluent'ın teknolojisi, yapay zeka sohbet botu ChatGPT'ye benzer şekilde çalışıyor. ChatGPT'nin kitap ve internetteki diğer metinlerle eğitilmesi gibi yeni yapay zeka aracı da muazzam miktarda biyolojik veriyi analiz ederek yeni gen düzenleyicileri yaratıyor.

Daily Mail'a konuşan Profluent CEO'su Ali Madani, yapay zekanın ürettiği gen düzenleyicilerin insan hücrelerinde test edildiğini ve DNA'da istenmeyen bölgeleri düzenlemeden yüksek düzeyde başarı sağladığını söylüyor.

CRISPR ilişkili (Cas) 5,1 milyon protein içeren bir veritabanıyla eğitilen sistem, OpenCRISPR-1 adı verilen bir gen düzenleyici üretti. Şirket, OpenCRISPR-1'in Cas proteinleri kadar iyi performans gösterdiğini ve hedeflenmeyen bölgeler üzerindeki etkiyi yüzde 95 oranında azalttığını öne sürüyor. 

Şirket başka araştırmacılar da kendi testlerini yürütebilsin diye bu gen düzenleyiciyi açık kaynak olarak yayımladığını duyurdu. Öte yandan bunları üreten yapay zeka teknolojisi kullanıma açılmadı.

CRISPR yöntemi, orak hücre anemisi ve körlük gibi kalıtsal hastalıklara yol açan genleri değiştirme yolu sunmasıyla sağlık alanında büyük ümit vaat ediyor. Bu teknik ayrıca Neandertal beyinlerini incelemek ve hastalıklara karşı dayanıklı bitkiler üretmek için de kullanılıyor.

Profluent'ın araştırmayı mayısta düzenlenecek Amerikan Gen ve Hücre Terapisi Derneği'nin yıllık toplantısında sunması bekleniyor.

Independent Türkçe, New York Times, Daily Mail, bioRxiv


Japonya, Ay yarışında Çin'i geçiyor mu?

Fotoğraf: NASA
Fotoğraf: NASA
TT

Japonya, Ay yarışında Çin'i geçiyor mu?

Fotoğraf: NASA
Fotoğraf: NASA

NASA'nın yeni bir "uzay yarışı" diye adlandırdığı ortamda Japonya, Çin'den önce Ay'a ayak basabilir. ABD Başkanı Joe Biden, Ay yüzeyine inip de Amerikalı olmayan ilk kişinin bir Japon astronot olacağı sözünü vermişti.

10 Nisan'da Biden ve Japonya Başbakanı Fumiyo Kişida tarafından özetlenen plana göre Japonya, NASA'nın Artemis misyonlarının bir parçası olarak önce 2028'de ve ardından 2032'de astronotlarından birini Ay'a göndermek üzere ABD'yle yakın işbirliği içinde çalışacak.

Bu durum, daha önce 2030'a kadar Ay'a astronot göndermeyi planladığını açıklayan Çin'le Japonya'yı rekabete soktu.

NASA Başkanı Bill Nelson'ın defalarca yeni bir "uzay yarışı" diye adlandırdığı bir ortamda Çin, 2035'e kadar Rusya'yla ortak bir Ay üssü inşa etmeyi de planlıyor.

Nelson, önceki haftalarda Çin'e atıfta bulunarak, "Sivil uzay programı dedikleri pek çok şeyin askeri bir program olduğuna inanıyoruz. Aslında bir yarış içinde olduğumuzu düşünüyorum" demişti. 

South China Morning Post'a konuşan analistler; Japonya'nın Çin'den önce Ay'a inme isteğinin, Pekin'i kendi planlarını hızlandırmaya itebileceğini belirtti. 

Çin, uzay istasyonunu başarıyla inşa ederek ve önümüzdeki günlerde Ay'ın Dünya'dan hiç görünmeyen öbür yüzüne bir sonda indirmeyi planlayarak uzay programını şimdiden hızlandırdı.

Çin ayrıca 2026 ve 2028 için planlanan mürettebatsız görevlerle Ay'ın güney kutbunda su aramaya başlayabilir.

Çin'in, Ay'daki su kaynaklarının kendisine ait olduğunu iddia edebileceği uyarısını defalarca yapan Nelson, "Çin özellikle son 10 yılda olağanüstü ilerleme kaydetti ancak çok ama çok gizli tutuyor" demişti. 

NASA Başkanı "Çin bu işe gerçekten çok para yatırdı ve bütçelerinin fazlasıyla büyüme potansiyeli var. Bence tedbiri elden bırakmamalıyız" diye eklemişti.

Öte yandan Beyaz Saray'a göre; ABD ve Japonya'nın önerdiği ortak görev, Ay'da basınçlı bir gezici aracı kullanmak üzere Japon uzmanlığına güvenirken, ABD de uçuş ve astronot eğitimini sağlayacak ve "Ay yüzeyindeki bu zorlu ve ilham verici görevlerin risklerini yönetecek".

Tokyo Üniversitesi'nde bilim ve teknoloji politikası profesörü Kazuto Suzuki, "Ay keşfinde Çin'le rekabet halinde olduklarının farkındalar, dolayısıyla bu Apollo programının güçlendirilmiş hali olacak" dedi.

Independent Türkçe


İnsan beyninin en net görüntüsünden ses klonlayabilen yapay zekaya nisandaki bilimsel gelişmeler

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

İnsan beyninin en net görüntüsünden ses klonlayabilen yapay zekaya nisandaki bilimsel gelişmeler

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

OpenAI, "Voice Engine" teknolojisinin yalnızca yazılı metin ve 15 saniyelik konuşma örneğinden konuşmacının orijinaline çok benzeyen doğal sesini taklit edebildiğini duyurdu.
Fransa'da dünyanın en güçlü manyetik rezonans görüntüleme (MRI) cihazıyla insan beyninin en net görüntüsünün elde edilmesinden yapay zeka sohbet robotu ChatGPT'nin geliştiricisi OpenAI'ın yeni "Voice Engine" teknolojisinin ses klonlayabilmesine kadar birçok bilimsel ve teknolojik gelişme, nisan ayında gündemde yer buldu.

Bilim ve teknoloji dünyasındaki her keşif, yenilik ve deney, bilinmeyen taraflarını açığa çıkarmayı sağlayarak evren anlayışını şekillendirip ufuk açmaya devam ediyor.

AA muhabiri, nisan ayında öne çıkan bilimsel gelişme ve keşifleri derledi.

Bu ayın ilk günlerinde Güney Kore'de "Yapay Güneş" olarak adlandırılan KSTAR nükleer reaktörü, 100 milyon santigrat derecede 48 saniye boyunca çalışarak dünya rekoru kırdı.

Kore Füzyon Enerjisi Enstitüsündeki (KFE) bilim insanları, karbon kirliliğine yol açmayan temiz enerji kaynağı nükleer füzyon teknolojisini geliştirmek için KSTAR nükleer reaktörünü 100 milyon santigrat derecede mümkün olduğunca uzun sürede çalıştırmayı hedefliyor, çalışmalarda Güneş ve diğer yıldızların parlamasını sağlayan reaksiyonlar taklit ediliyor ve olağanüstü yüksek sıcaklıklar oluşturuluyor.

Bilim insanları, Güneş'in çekirdeğinden 7 kat daha sıcak plazmayı 48 saniye boyunca çalıştırmayı başardı.

"Voice Engine" teknolojisi ses klonlayabiliyor
OpenAI, "Voice Engine" teknolojisinin yalnızca yazılı metin ve 15 saniyelik konuşma örneğinden konuşmacının orijinaline çok benzeyen doğal sesini taklit edebildiğini duyurdu.

Güvenlik endişelerine ilişkin, "Voice Engine"in test aşamasındaki kullanıcı partnerlerine kişi veya kuruluşların kimliğini kullanmanın yasaklandığı, orijinal konuşmacının rızasının gerektiği ve seslerin yapay zeka tarafından üretildiğinin izleyicilere açıkça bildirilmesinin zorunlu kılındığı açıklandı.

Voice Engine, orijinal konuşmacının sesini koruyarak çeviri yapabilecek.

Fransa'da insan beyninin en net görüntüsü elde edildi
Fransa Atom Enerjisi ve Alternatif Enerjiler Kurumu (CEA), insan beyninin dünyanın en güçlü manyetik rezonans görüntüleme (MRI) cihazıyla elde edilen en net görüntüsünü yayımladı.

Beynin "Iseult" adlı MRI cihazıyla çekilen görüntüsü, 20 yıldan uzun süren çalışma sonucu elde edildi. MRI cihazı, son birkaç ayda yaklaşık 20 sağlıklı gönüllü üzerinde test edildi ve neredeyse 4 dakikada beynin en net görüntüsüne ulaşıldı.

"Iseult MRI" cihazıyla elde edilen ultra detaylı anatomik bilgilerin, Alzheimer ve Parkinson gibi hastalıkların teşhisinde yardımcı olması bekleniyor.

"Kriyoablasyon", meme kanseri tedavisinde etkili
Bilim insanları, kanserli dokuların buz yardımıyla dondurularak yok edildiği "kriyoablasyon" yönteminin, tümör boyutları büyük ve ameliyat olamayan meme kanseri hastalarının tedavisinde etki sağladığını belirledi.

Araştırmacılar, kardiyak sorunları bulunan, hipertansiyon hastası veya başka kanser türleri için kemoterapi alan ve bu nedenle ameliyat olamayan meme kanserinden muzdarip 60 kişinin "kriyoablasyon" uygulandıktan sonraki sonuçlarını inceledi.

Hastanın uygunluğuna ve tercihine bağlı lokal anestezi veya minimum düzeyde yatıştırıcıyla gerçekleştirilen "kriyoablasyon" tedavisinin 5 ila 10 dakikalık dondurma ve ardından 5 ila 8 dakikalık pasif çözülme işlemlerinden oluştuğunu kaydeden bilim insanları, tedavi kapsamında tümörlerin yerini belirlemek için ultrason veya bilgisayarlı tomografi taramasından yararlanıldığını bildirdi.

Araştırmacılar, tedavi sonucu boyutları 0,3 ile 9 santimetre aralığında değişen, tümörü 1,4 santimetreden büyük hastalarda tedaviyi izleyen 16 aylık süreçte kanserin nüks etme oranının sadece yüzde 10 olduğunu açıkladı.

Avustralya'da nesli tükenmiş 3 yeni kanguru türü bulundu
Avustralya'daki Flinders Üniversitesinden araştırmacılar, 5 milyon ila 40 bin yıl önce Avustralya'da yaşadıkları tahmin edilen 3 yeni kanguru türü keşfettiklerini duyurdu.

Araştırmacılar, çeşitli müzelerden elde ettikleri bulguları, Güney Avustralya'daki Callabonna Gölü'nün çevresinde keşfedilen fosillerle karşılaştırdıklarında yeni keşfedilen türlerin, nesli tükenmiş "protemnodon" cinsine dahil olduğu sonucuna vardı.

Yeni türlere "protemnodon viator", "protemnodon mamakurra" ve "protemnodon dawsonae" isimleri verildi, ağırlığı 170 kilogramı bulan "viator" adlı türün, birbirinden oldukça farklı 3 türün en büyüğü olduğu düşünülüyor.

Fiziksel temas, acı, anksiyete ve depresyona iyi gelebilir
Almanya ve Hollanda'dan araştırmacılar, fiziksel temasın acı, anksiyete ve depresyona iyi gelebileceğini ortaya koydu.

Araştırmacılar, sarılma gibi fiziksel temasta bulunmanın insanlardaki etkisini anlamak için yaklaşık 10 bin katılımcıyla 200'den fazla çalışmayı analiz etti.

Bilim insanları, süresi ve sıklığından ziyade "ufak" ve "kibar" dokunuşların bile yaş grubu fark etmeksizin acı, anksiyete ve depresyona karşı olumlu etkilerinin bulunduğunu belirledi.

Araştırmada insanların yanı sıra hayvanlarla fiziksel temasın da zihin sağlığı açısından kilit rol oynadığı tespit edildi.


WhatsApp'taki küçük renk değişikliği kullanıcıları öfkeden kudurttu

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP
TT

WhatsApp'taki küçük renk değişikliği kullanıcıları öfkeden kudurttu

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP

WhatsApp kullanıcılarının uygulamanın tasarımında aylar önce başlayan değişikliğe yönelik rahatsızlığı sürüyor.

X/Twitter'da bir kişi, o zamandan beri 5 bin kez paylaşılan bir gönderide "WhatsApp'takinden daha çirkin bir yeşil tonu görmedim" diye yazdı. Bir başkası da "WhatsApp benim için fazla yeşil [şu anda]" dedi.

Değişim aylardır devam ediyor ancak halihazırda sadece bazı kişilere sunuluyor. Ve renk değişikliğini daha önemli hissettirebilecek bir dizi başka küçük tasarım değişikliğinin ortasında geliyor.

WhatsApp "yeni, güncellenmiş görünüm" diye adlandırdığı tasarımını kısa süre önce kullanıma sunmaya başladı.

Uygulamadan yapılan açıklamada, "Aralıklar, renkler, simgeler ve daha fazlası dahil WhatsApp'ın nasıl göründüğü ve hissettirdiğine ilişkin bazı değişiklikler yaptık" dendi. 

Bu değişiklikler WhatsApp'a modern ve yeni bir deneyim getiriyor. Onu daha erişilebilir ve kullanımını daha kolay kılıyor.

Renkler dışında pek çok şey değiştirildi. WhatsApp bir karanlık mod sundu ve aydınlık moda daha fazla beyaz ekledi; simge ve butonlarının görüntülerini güncelledi; uygulamanın bölümleri arasındaki boşluğu artırdı; Sohbetler sekmesinde bir WhatsApp logosu yerleştirdi ve Android navigasyonuna güncellemeler getirdi.

Ancak kullanıcıları rahatsız eden, yeni renklerin kullanılması oldu. Özellikle de mesajlaşma için mavi yerine yeşilin kullanılmaya başlaması.

Whatsapp ayrıca "marka rengine" uyması için yeşilin tonunu da değiştirdi. Daha genel olarak, farklı yerlerde farklı renkler kullanacağını ve bunu "ekranda en önemli şeylere odaklanılabilmesi için daha bilinçli" yapacağını belirtti.

Bununla birlikte, çok sayıda küçük ayarın bir anda yapılması renk değişikliğini daha önemli gösterebilir çünkü diğer düzenlemeler de aynı anda kullanıma sunuldu.

Değişim bir süredir devam ediyor. Ancak WhatsApp bunun kademeli ve yavaş bir şekilde uygulanacağı uyarısını yapmıştı. Bu da birçok kişinin hayal kırıklığına yeni uğramasını açıklayabilir.

Sorun giderme sayfasında "WhatsApp kullanan herkes eninde sonunda bu güncellemeyi alacak, dolayısıyla bu sizin katılmamayı tercih edebileceğiniz bir şey değil" uyarısı mevcut. 

Bu değişiklikleri henüz göremiyorsanız, herkese ulaşması için kısa süre beklemek gerekebilir.

Independent Türkçe

 


Nükleer füzyonda büyük atılım: Sınırsız temiz enerjinin önündeki kritik engel aşılıyor

Enerji üretmek için nükleer füzyon reaksiyonu içindeki sıcak plazmanın stabil tutulması gerekiyor (US ITER)
Enerji üretmek için nükleer füzyon reaksiyonu içindeki sıcak plazmanın stabil tutulması gerekiyor (US ITER)
TT

Nükleer füzyonda büyük atılım: Sınırsız temiz enerjinin önündeki kritik engel aşılıyor

Enerji üretmek için nükleer füzyon reaksiyonu içindeki sıcak plazmanın stabil tutulması gerekiyor (US ITER)
Enerji üretmek için nükleer füzyon reaksiyonu içindeki sıcak plazmanın stabil tutulması gerekiyor (US ITER)

Nükleer füzyondan enerji üretmenin önündeki en kritik engellerden ikisi aşıldı ve bilim insanları bunun neredeyse sınırsız temiz enerji üretme yolunda büyük bir ilerleme olduğunu söylüyor.

ABD'li enerji firması General Atomics'ten bir ekip, yeni nesil güç kaynağını donut şeklindeki tokamak reaktörü içinde çalıştırmada "etkili bir noktaya" ulaştı.

Nükleer füzyon, muazzam miktarlarda enerji üretmek için Güneş'te yaşanan doğal süreçleri kopyalar ancak anlamlı bir şekilde çalışması için reaktör içindeki süper sıcak plazmadan yararlanmak gerekirken bunun zor olduğu görülüyor.

En büyük engellerden ikisi, plazmayı yeterince yüksek bir yoğunluk seviyesine çıkarmak ve daha sonra plazmayı yararlı olması için yeterince uzun süre reaktör içinde tutmaktı.

gfbrt
Donut şeklindeki bir odanın hidrojen iyonları arasında nükleer füzyon gerçekleşene kadar aşırı ısıtılmış plazmayı tutacağı ITER cihazının tamamını gösteren bir görsel (ITER)​​​​​

Araştırmacılar, buluşu detaylandıran makalede "Füzyon enerjisi insanlığın nihai enerji kaynağıdır" diye yazdı.

Rapor ettiğimiz çalışma şekli, tüm dünyada birçok füzyon reaktörü tasarımındaki bazı kritik gereksinimleri karşılıyor ve ekonomik bakımdan cazip füzyon enerjisi üretmek için bir çalışma noktasına olası bir kapı açıyor.

"A high-density and high-confinement tokamak plasma regime for fusion energy" (Füzyon enerjisi için yüksek yoğunluklu ve yüksek kısıtlamalı tokamak plazma şekli) başlıklı makale çarşamba günü Nature adlı akademik dergide yayımlandı.

General Atomics'te Siye Ding yönetimindeki araştırma, plazma yoğunluğunu artırmak için Greenwald limiti diye bilinen bir noktanın aşılabileceğini ilk kez gösterdi.

Ekip mıknatıslar ve ağır hidrojen gazı kullanarak süper sıcak plazmayı 2,2 saniye boyunca kaçmadan bu sınırın yüzde 20 üzerinde tuttu.

Deney 1,6 metre yarıçaplı bir tokamak odasında yapıldı ki bu Fransa'da inşa edilmekte olan reaktörün 6,2 metrelik yarıçapından önemli ölçüde daha küçük.

Provence'taki Uluslararası Termonükleer Deneysel Reaktör (ITER) projesi, dünyada nükleer füzyon enerjisini önemli bir ölçekte gösteren ilk proje olmayı hedefliyor.

2025'te tamamlanması beklenen 23 bin tonluk ITER Tokamak, plazmayı ısıtmak için gerekenden en az 10 kat daha fazla enerji üretebilecek kapasitede olacak.

Independent Türkçe


Microsoft, Alphabet ve Intel ocak-mart dönemi bilançolarını açıkladı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Microsoft, Alphabet ve Intel ocak-mart dönemi bilançolarını açıkladı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

ABD'li teknoloji şirketlerinden Microsoft, Alphabet ve Intel'in gelirleri ocak-mart döneminde yükseldi.

Mali takvimde ocak-mart dönemini 3. çeyrek olarak kabul eden Microsoft bilançosunu açıkladı.

Buna göre, şirketin geliri ocak-mart döneminde geçen yılın aynı dönemine oranla yüzde 17 artarak 61,9 milyar dolara çıktı. Microsoft 2023'ün ocak-mart döneminde 52,9 milyar dolarlık gelir elde etmişti.

Şirketin net karı da aynı dönemde yüzde 20 artarak 21,9 milyar dolara yükseldi. Firmanın net karı geçen senenin aynı döneminde 18,3 milyar dolar olmuştu.

Microsoft'un hisse başına karı da bu dönemde 2,45 dolardan 2,94 dolara yükseldi.

- Alphabet temettü dağıtacak

Google'ın ana kuruluşu Alphabet de 2024'ün ilk çeyreğine ilişkin bilançosunu açıkladı.

Buna göre, Alphabet'in yılın ilk çeyreğinde elde ettiği gelir geçen senenin aynı dönemine göre yüzde 15 artarak 80,5 milyar dolara çıktı. Şirket, 2023'ün ilk çeyreğinde 69,8 milyar dolarlık gelir sağlamıştı.

Şirketin net karı da ilk çeyrekte geçen senenin aynı dönemine göre yüzde 57 artışla 23,7 milyar dolara ulaştı. Alphabet, geçen yılın ilk çeyreğinde 15,1 milyar dolar net kar elde etmişti.

Firmanın geçen yılın ocak-mart döneminde 1,17 dolar olan hisse başına karı da bu senenin aynı döneminde 1,89 dolara yükseldi.

Alphabet, 10 Haziran 2024 itibarıyla kayıtlı hissedarlarına hisse başına 0,20 dolar nakit temettü dağıtacağını duyurdu. Şirketin, yönetim kurulunun onayına tabi olarak üç ayda bir nakit temettü ödemeyi planladığı aktarıldı.

- Intel
Dünyanın en büyük mikroçip üreticilerinden Intel, 2023'ün ilk çeyreğine ait bilançosunu yayımladı.

Buna göre, şirketin yılın ilk çeyreğinde elde ettiği gelir geçen yılın aynı dönemine oranla yüzde 9 artarak 12,7 milyar dolar oldu. Intel, geçen yılın ocak-mart döneminde 11,7 milyar dolar gelir sağlamıştı.

Intel, yılın ilk çeyreğinde 437 milyon dolarlık net zarar açıkladı. Intel, geçen yılın aynı döneminde 2,8 milyar zarar bildirmişti.

Mikroçip üreticisinin hisse başına zararı da bu dönemde 9 sent olarak hesaplandı. Şirket, geçen yılın ilk çeyreğinde hisse başına 66 sent zarar açıklamıştı.


Google, İsrail anlaşmasını protesto edenleri kovmayı sürdürüyor

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP
TT

Google, İsrail anlaşmasını protesto edenleri kovmayı sürdürüyor

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP

Google, İsrail'le yaptığı anlaşmayı protesto eden yaklaşık 20 personeli daha işten çıkardı. Bu gelişme, şirketin CEO'su Sundar Pichai'nin çalışanlara gönderdiği bir notta "karışıklığa sebep veren konular üzerine kavga etmemeleri ya da siyaset tartışmamaları" çağrısında bulunmasından birkaç gün sonra yaşandı.

İşten çıkarmalar, Google'ın geçen hafta İsrail devletiyle yaptığı bulut bilişim sözleşmesini protesto eden 28 çalışanını kovmasının devamı niteliğinde.

Söz konusu personel, Google'ın yürüttüğü soruşturma sonucunda New York ve Kaliforniya eyaletinin Sunnyvale kentindeki ofislerinde protesto düzenledikleri tespit edildikten sonra işten çıkarıldı.

Eylemi organize eden No Tech For Apartheid adlı gruba göre, Sunnyvale'de çalışanlar Google Cloud'un patronu Thomas Kurian'ın ofisine girdi.

Geçen haftaki işten çıkarmaların ardından bir Google sözcüsü, "Protesto düzenleyen az sayıda personel birkaç ofisimize girip çalışmaları aksattı. Diğer personelin çalışmalarını fiziksel olarak engellemek ve tesislerimize erişiminin önüne geçmek politikalarımızın açık bir ihlalidir ve tamamen kabul edilemez bir davranıştır" demişti.

Sözcü, "Şimdiye kadar 28 çalışanın işine son verilmesiyle sonuçlanan bireysel soruşturmaları tamamladık ve gerektiğinde soruşturmaya ve harekete geçmeye devam edeceğiz" diye eklemişti.

Şirket geçen hafta "Soruşturmaya devam edeceğini ve gerektiğinde harekete geçeceğini" belirtmişti.

Konu nedeniyle işten çıkarılan toplam Google çalışanı sayısı, son işten çıkarmalarla birlikte 50'yi aşmış oldu.

No Tech for Apartheid, Google'ın, oturma eylemlerine doğrudan katılmayanlar da dahil çalışanları "ayrım gözetmeksizin" işten çıkardığını iddia etti.

ABD'de Filistin yanlısı protesto dalgası görülüyor ve bu protestoların düzenlendiği yerler arasında Yale ve Columbia gibi üniversite kampüsleri de var.

Google çalışanları, şirketin Nimbus Projesi kapsamında devlet ve orduya bulut bilişim hizmetleri sağlamak üzere İsrail'le yaptığı 1,2 milyar dolarlık sözleşmeyi protesto etti.

Protestolar, 7 Ekim'de Hamas'ın İsraillilere yönelik gerçekleştirdiği ve 1200 kişinin ölümüne yol açan saldırılara misilleme olarak İsrail güçlerinin Gazze'yi istila etmeyi ve masum siviller de dahil binlerce kişiyi öldürmeyi sürdürdüğü bir dönemde gerçekleşti.

No Tech for Apartheid sözcüsü "Şirket muhalefeti bastırmaya, çalışanlarını susturmaya ve onlar üzerindeki gücünü yeniden tesis etmeye çalışıyor" dedi.

Google CEO'su Pichai şirket içi bir notta, teknoloji devinin açıklığının siyaset için değil, işle ilgili konular için geçerli bir güç olduğunu söyledi.

"Harika ürünler yaratmamızı ve harika fikirleri eyleme dönüştürmemizi sağlayan canlı, açık bir tartışma kültürüne sahibiz... Ancak nihayetinde biz bir işyeriyiz ve politikalarımız ve beklentilerimiz açık: Burası bir işletme" dedi.

Independent Türkçe


Teknoloji yarışı beyne taşındı, hedef; düşünceleri harekete geçirmek

Teknoloji yarışı beyne taşındı, hedef; düşünceleri harekete geçirmek
TT

Teknoloji yarışı beyne taşındı, hedef; düşünceleri harekete geçirmek

Teknoloji yarışı beyne taşındı, hedef; düşünceleri harekete geçirmek

Neuralink'in beyin çipi yerleştirilen felçli hasta Noland Arbaugh'un satranç oynadığı anları X'teki canlı yayınında paylaşmasıyla çip teknolojisinde gelinen son nokta, tüm dünyada geniş yankı uyandırdı.

Musk ve bir grup nörolog tarafından 2016'da kurulan Neuralink, beyne yerleştirilecek mikroçipler sayesinde felç ve körlük gibi nörolojik rahatsızlıkları tedavi etmeyi ve engelli kişilerin hayat kalitesini artırmayı hedefliyor.

Neuralink projesi adım adım ilerledi

Proje kapsamında şirket, insan beynine bir madeni para büyüklüğünde çip yerleştiriyor. Saç telinden 20 kat daha ince teller vasıtasıyla beyinle bağlantı kuran bu çiple beyinsel aktiviteler izlenerek araştırmacıların kullanabileceği bilgisayarlara aktarılabiliyor.

Neuralink çalışmalarında en büyük gelişmelerden biri 2020 yılında yaşandı. Musk, 2020 yılında sosyal medya adresinden yaptığı bir paylaşımda çipin Gertrude adı verilen bir domuzun beynine yerleştirildiğini söylemişti. Bu operasyon sonucunda Gertrude'un beyinsel aktiviteleri çip aracılığıyla takip edilebilmişti.

2021 yılında şirket, çalışmalarını bir adım daha öteye götürerek çiple Pager isimli bir maymun üzerinde deney yaptı. Pager beyin sinyalleri yardımıyla bilgisayar oyunu oynayarak tüm dünyanın ilgisini çekmeyi başarmıştı.

Musk'ın çipleri ilk defa insan beyninde

Şirket için en büyük kırılmalardan biri de çiplerin insanlar üzerinde kullanımına izin veren onayın alınması oldu.

Neuralink, çiplerin 2023 yılında insanlar üzerinde denenmesine başlanması için ABD Gıda ve İlaç İdaresinden (FDA) onay aldığını duyurdu.

2024'ün mart ayına gelindiğinde ise insan deneylerinde bugüne kadarki en büyük gelişme yaşandı. 8 yıl önce kaza geçirdikten sonra elleri ve ayakları felç kalan Arbaugh, beynine yerleştirilen çip sayesinde satranç oynamayı başardı.

Neuralink, hastanın satranç oynadığı anları X sosyal medya platformundaki canlı yayınında paylaştı. Videoda, Arbaugh'un düşünce yoluyla dizüstü bilgisayarının imlecini hareket ettirdiği ve satranç oynadığı görülüyor.

Beyin çiplerine uzanan gelişmelerin tarihçesi

Beyin-bilgisayar teknolojilerine dair gelişmeler son yıllarda hızını artırsa da bu alandaki çalışmalar geçmişe uzanıyor.

İtalyan fizikçi ve biyolog Luigi Galvani, 1780 yılında ölü kurbağaların kaslarının bir elektrik kıvılcımı kullanılarak uyarılabileceğini keşfetti. Alman nörolog Edward Hitzig ve Alman fizyolog Gustav Fritsch ise 1870'te bir köpeğin beyninin belirli bölümlerinin elektriksel olarak uyarılması yoluyla kas hareketlerine neden oldu.

1874'te de ABD'li doktor Roberts Bartholow, kafasında delik olan bir kadının beyninde elektriksel uyarıyla deneyler gerçekleştirdi.

1924 yılında ise önemli bir gelişme yaşandı ve Alman psikiyatr Hanns Berger ilk kez insan beynindeki elektriksel aktiviteyi kaydetmek için elektroensefalografiyi (EEG) kullandı. Berger'in geliştirdiği EEG, beyinde bulunan sinir hücrelerinin ürettiği elektriksel dalgaları kaydetti. Berger'in beyin dalgalarından alfa dalgasının da kaşifi olması nedeniyle bu dalga Berger Dalgası olarak da isimlendirildi.

Felçli hastaların hayat kalitesini yükseltmeyi hedefliyor

1969 yılında ses hissini yeniden sağlamak ve sinirsel implantların olanaklarını ortaya koymak amacıyla ilk biyonik kulak uygulaması yapıldı.

1996'da felçli bir hastaya, bilgisayar imlecini kontrol etmesini sağlayan nörotrofik elektrotlar yerleştirildi. 2004 yılında beyin-bilgisayar teknolojilerinin geliştirilmesine odaklanan BrainGate araştırma programı kapsamında, felçli bir hastanın beynine yerleştirilen çip ile robot kolu hareket ettirmesi sağlandı.

Beyin çipleriyle ilgili çalışmalar, Elon Musk'ın 2016'da Neuralink'i kurmasıyla daha fazla gündeme gelmeye başladı.

Felçli Noland Arbaugh'un beyin çipiyle çeşitli aktiviteler yapmasını sağlayan Neuralink, bu alandaki çalışmalarını hızla devam ettiriyor.

Gates ve Bezos'un desteklediği şirket çalışmalarını sürdürüyor

Teknolojinin diğer alanlarındaki rekabet, beyin-bilgisayar teknolojilerinde de yaşanıyor. Microsoft'un kurucusu Bill Gates ile Amazon'un kurucusu Jeff Bezos'un yatırımcıları arasında yer aldığı ABD merkezli Synchron şirketi de nöroteknoloji alanında çalışmalar yürütüyor.

Synchron, düşünceyle çeşitli aktivitelerin yapılmasını sağlamak amacıyla geliştirdiği beyin implantlarını birçok hastaya yerleştirdi. Şirket, geniş çaplı bir deney için hazırlıklarını sürdürüyor.

Uzmanların bir kısmı bu alanda yapılan çalışmaların ileri seviyede olmasa da önemli olduğunu belirtirken, bazı uzmanlar ise geliştirilen beyin çiplerinin uygulanmasında yaşanacak problemlere işaret ederek şirketlerin bu alanda nihai bir ürün ortaya koymaktan uzak olduğunu ifade ediyor.


Elon Musk'ın SpaceX'inin gizli işbirliği gün yüzüne çıktı

Reuters, Ulusal Keşif Ofisi'nin (NRO) 2021'de yüzlerce uydudan oluşması planlanmış gizli bir ağ projesi için SpaceX'le 1,8 milyar dolarlık sözleşme imzaladığını bildirmişti (AP)
Reuters, Ulusal Keşif Ofisi'nin (NRO) 2021'de yüzlerce uydudan oluşması planlanmış gizli bir ağ projesi için SpaceX'le 1,8 milyar dolarlık sözleşme imzaladığını bildirmişti (AP)
TT

Elon Musk'ın SpaceX'inin gizli işbirliği gün yüzüne çıktı

Reuters, Ulusal Keşif Ofisi'nin (NRO) 2021'de yüzlerce uydudan oluşması planlanmış gizli bir ağ projesi için SpaceX'le 1,8 milyar dolarlık sözleşme imzaladığını bildirmişti (AP)
Reuters, Ulusal Keşif Ofisi'nin (NRO) 2021'de yüzlerce uydudan oluşması planlanmış gizli bir ağ projesi için SpaceX'le 1,8 milyar dolarlık sözleşme imzaladığını bildirmişti (AP)

Elon Musk'ın SpaceX şirketinin, Dünya'nın ayrıntılı görüntülerini şimdiden çeken gizli bir casus uydu projesi için ABD'li havacılık ve savunma şirketi Northrop Grumman'la işbirliği yaptığı bildirildi.

Gizli projeyi ilk duyuran Reuters'a göre bu girişim, ABD hükümetinin askeri ve istihbari hedeflerini alçak Dünya yörüngelerinden takip etme kabiliyetini arttırmayı amaçlıyor.

Ağın görüntüleme yeteneklerinin, ABD hükümetinin kullandığı mevcut casus sistemlerinin çoğundan daha üstün çözünürlüğe sahip olmasının amaçlandığı bildiriliyor. Reuters'a konuşan kaynaklara göre, uydu tamamen hazır olduğunda optik ve radar teknolojisi de dahil bir dizi farklı sensörle donatılacak.

Bu sistem ayrıca görüntüleri ve diğer verileri ağ üzerinden iletebilen röle uydularına da sahip olacak.

Dünya yörüngesindeki bu proje için bir başka beklenti de ABD uçakları ve drone'lar tarafından diğer ülkelerin egemen hava sahalarında, özellikle de çatışma bölgelerinde toplanan keşif görüntüleriyle ilgili riskleri azaltması.

Dünyanın en büyük silah üreticilerinden ve askeri teknoloji sağlayıcılarından biri olan Northrop Grumman'ın projeye dahil edilmesinin sebebinin, bu son derece hassas girişimin kontrolünün tek bir yüklenici firmaya verilmemesini sağlamak olduğu bildiriliyor.

Reuters'a konuşan 4 kişiden biri, "Hükümetin tek bir kişinin yönettiği bir şirkete tamamen bağımlı olmaması kendi yararına" dedi. Halihazırda başka yüklenici firmaların projede yer alıp almadığı ya da ileri bir tarihte daha fazla şirketin projeye eklenip eklenmeyeceği belirsizliğini koruyor. 

Yayın organı martta, Ulusal Keşif Ofisi'nin (NRO) 2021'de yüzlerce uydudan oluşması planlanmış gizli bir ağ projesi için SpaceX'le 1,8 milyar dolarlık sözleşme imzaladığını bildirmişti.

Proje hakkında bilgi sahibi olanlar SpaceX'in şimdiye kadar yaklaşık bir düzine prototip fırlattığını ve şimdiden NRO'ya test görüntüleri sağladığını belirtti. Bu görüntü koleksiyonu daha önce bildirilmemişti. 

Reuters'in haberine göre Northrop Grumman, SpaceX uydularının bazıları için sensörler sağlıyor ve bu uyduları fırlatılmadan önce kendi tesislerinde test edecek.

Bir kaynağın yayın organına aktardığına göre, önümüzdeki yıllarda en az 50 SpaceX uydusunun test ve sensörlerin yerleştirilmesi gibi işlemler için Northrop Grumman tesislerinde olması bekleniyor.

Bir NRO sözcüsü yaptığı açıklamada, ajansın "en yetenekli, çeşitli ve esnek uzay tabanlı istihbarat, gözetleme ve keşif yeteneklerini sunmak için her zaman çeşitli gruplarla işbirliği yaptığını" söyledi.

Sözcü, uydu ağının ayrıntıları hakkında daha fazla açıklama yapmadı veya dahil olabilecek diğer şirketleri belirtmedi.

The Independent yorum için SpaceX ve Northrop Grumman'ın temsilcileriyle temasa geçti ancak henüz yanıt alamadı. 
Independent Türkçe

 


Telegram'ın sahibi Pavel Durov: "ABD yazılıma arka kapı kurmaya çalıştı"

Pavel Durov, dünya çapında 900 milyon kişinin Telegram'ı aktif olarak kullandığına dikkat çekerek, bu sayının bir yıl içinde 1 milyara ulaşacağını öngördüğünü söyledi (Reuters)
Pavel Durov, dünya çapında 900 milyon kişinin Telegram'ı aktif olarak kullandığına dikkat çekerek, bu sayının bir yıl içinde 1 milyara ulaşacağını öngördüğünü söyledi (Reuters)
TT

Telegram'ın sahibi Pavel Durov: "ABD yazılıma arka kapı kurmaya çalıştı"

Pavel Durov, dünya çapında 900 milyon kişinin Telegram'ı aktif olarak kullandığına dikkat çekerek, bu sayının bir yıl içinde 1 milyara ulaşacağını öngördüğünü söyledi (Reuters)
Pavel Durov, dünya çapında 900 milyon kişinin Telegram'ı aktif olarak kullandığına dikkat çekerek, bu sayının bir yıl içinde 1 milyara ulaşacağını öngördüğünü söyledi (Reuters)

Sosyal medya platformu Telegram'ın kurucu ortağı Pavel Durov, ABD hükümetinin yazılıma "arka kapı" erişimi elde etmeye çalıştığını öne sürdü.

Rus girişimci Durov, Amerikalı gazeteci Tucker Carlson'a verdiği söyleşide, Washington'ın programa gizlice erişebilmek için Telegram'ı geliştiren yazılımcılardan birini işe almaya çalıştığını savundu. 

Durov, ABD hükümetinden bir siber güvenlik görevlisinin, Telegram'ı geliştiren yazılım mühendislerinden birini işe almak için gizli bir girişimde bulunduğunu öne sürdü.

Rus girişimci "Çalışanımı, arka kapı görevi görmesi için Telegram'ın yazılımına bir kod eklemeye ikna etmeye çalıştılar" dedi. Durov sözlerine şöyle devam etti: 

Anladığım kadarıyla Telegram'ı daha iyi kontrol etmek için onunla iletişim kurdular. İşlerini yapıyorlardı, bunu anlıyorum. Fakat şahsi verilerin korunmasına odaklanan bir sosyal medya platformu işlettiğimizden, bu muhtemelen bizim için iyi bir ortam değildi.

Durov, başta firmanın merkezini ABD'nin Kaliforniya eyaletindeki San Francisco şehrine taşımayı planladıklarını fakat bu olayların ardından vazgeçtiklerini söyledi. 

Rus yazılımcı, Kremlin'le ters düşerek 2014'te ülkesini terk etmişti. Girişimci, daha sonra Telegram firmasının merkezini Dubai'ye taşımıştı. 

Söyleşide Durov, Moskova'nın Ukrayna'da 2013'te yaşanan Yevromaydan olayında hükümet karşıtı protestocuların şahsi verilerini talep ettiğini savundu. Rus yazılımcı, Ukraynalı eylemcilerin verilerini paylaşmayı reddedince ülkeden kaçmak zorunda kaldığını anlattı.

Yevromaydan olayları, 2014'te Onur Devrimi'ne dönüşmüş ve protestolar sonucu dönemin Kremlin yanlısı Ukrayna Devlet Başkanı Viktor Yanukoviç istifa etmişti.

Carlson'ın YouTube kanalında bugün yayımlanan söyleşide Durov, "Birinden emir almaktansa özgür olmayı tercih ederim" dedi.

Durov, ABD'ye farklı tarihlerde yaptığı ziyaretlerde istihbarat yetkilileri tarafından takip edildiğini de öne sürerek şunları söyledi: 

Ne zaman ABD'ye gitsem, havaalanında beni iki FBI ajanı karşılıyor ve sorular soruyordu. Bir keresinde kiralık evimde 09.00'da kahvaltı yapıyordum ve aniden FBI ajanları geliverdi.

39 yaşındaki girişimci, bu olayın ne zaman yaşandığında dair bilgi paylaşmadı.

Independent Türkçe, Moscow Times, RT, Reuters