Lübnan: Şii Emel ve Hristiyan ÖYH arasında gerginlik

Hizbullah destekçileri (AFP)
Hizbullah destekçileri (AFP)
TT

Lübnan: Şii Emel ve Hristiyan ÖYH arasında gerginlik

Hizbullah destekçileri (AFP)
Hizbullah destekçileri (AFP)

Lübnan’da (Şii) Emel Hareketi ile (Maruni Hristiyan) Özgür Yurtsever Hareket (ÖYH) arasındaki anlaşmazlıklar yeni hükümetin kurulma sürecini sekteye uğratıyor.
Lübnan Cuma günü ÖYH ile Emel arasında yaşanan en şiddetli suçlamalara sahne oldu. Bu tartışmalar, ÖYH kurucusu Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn ve Emel lideri Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri'yi karşılıklı olarak yolsuzlukla suçlama noktasına kadar ulaştı.
Biri 8 Mart Bloku’ndan olan ve hükümet kurma çabalarına eşlik eden iki kaynak, Emel ile ÖYH arasındaki gerilimin hükümet kurma çabalarını engellemek anlamına gelmediğini vurguladı. “Hizbullah'ın ÖYH ile üzerinde çalıştığı iletişim kurma çabaları ve aynı şekilde Nebih Berri'nin Başbakan Saad el-Hariri ile yaptığı çalışmalar devam ediyor ve ilgili son görüşmeler Cuma öğleden sonra yapıldı.”
Söz konusu anlaşmazlık, sükuneti sağlama ve yeniden temas çabalarını tehdit etti. Hizbullah'a yakın bir kaynak, temasların devam ettiğini ve bunların sözlü tartışmalar sonucu durdurulmayacağını, ancak cumhurbaşkanlığı ile Başbakan Saad Hariri ekibi arasındaki karşılıklı koşulların hala aynı olduğunu, bunun da hükümet dosyasının yerinde saydığı anlamına geldiğine dikkat çekti. 
ÖYH Siyasi Komitesi, Başbakan Hariri’yi gösterilen çabalara yanıt vermeye ve Lübnan'a döndükten sonra acilen mali ve ekonomik olarak devam eden bozulmaya son verebilecek bir hükümet kurma çağrısında bulundu. Komite, hem ÖYH Genel Başkanı Cibran Basil'in hem de Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah'ın tutumlarını hükümetin doğuşunu kolaylaştıracak her olumlu adımı atmaya hazır olduklarını teyit etmek için yeterli gördüğünü ifade etti.
ÖYH Merkez Medya Komitesi dün yaptığı açıklamada, "Seyyid Hasan Nasrallah'ın hükümet kurma çabalarında başarılı olması için yer açmak ve ÖYH'nin bir an önce hükümetin kurulma arzusu çerçevesinde, ÖYH destekçilerinden Emel Hareketi ile herhangi bir medya çatışmasını durdurmalarını istiyor” ifadelerini kullandı.
Hizbullah'ın sağlamaya çalıştığı sükunet bir haftadan fazla sürmedi. Emel Hareketi’nden Milletvekili Ali Hureys'in Cumhurbaşkanı Mişel Avn'ı yolsuzlukla suçlamasının ardından tartışmalar patlak verdi. Bu olay, Güçlü Lübnan Bloğu Üyesi Milletvekili Sezar Ebi Halil’in Twitter üzerinden yaptığı açıklamada, ABD’nin Lübnan'da yolsuzlukla mücadele konusunda ciddiyse, Saad Hariri, Nebih Berri ve Velid Canbolat gibi yozlaşmış rejimin temel direklerini desteklemeyi durdurmayı ve bağlantılarını kesmesi gerektiğini belirttikten sonra yaşandı.
Hureys, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, "Özgür Yurtsever Hareketi'nin yolsuzluktan bahsetmesi çok uzun zaman önce oldu. Herhangi bir Lübnanlının önünde yolsuzluk denilince akla Enerji Bakanlığı'ndaki mevcut anlaşmalar geliyor. Yolsuzlukla mücadele, yozlaşmış Mişel Avn ile başlamalı” ifadelerini kullandı.
Meclis’teki Kalkınma ve Kurtuluş Bloku’nun (Emel hareketinin milletvekillerini de içeriyor) bir üyesi olan Milletvekili Muhammed Nasrallah Şii ortağı Emel hakkında şu ifadeleri kullandı: "Emel Hareketi çatışma veya fitne yaşanmasını değil, göze göz ve dişe diş istiyor. Haysiyetine laf etme noktasına ulaşan suçlamalara asla müsamaha gösterilemez. ÖYH’den bir milletvekilinin açıklamaları cevap verilmesini gerektiriyordu ve gereken cevap da geldi” dedi.
Nasrallah, Şarku'l Avsat ile verdiği röportajda, “Emel Hareketi ile ÖYH arasındaki sözlü çatışmanın Berri'nin girişimiyle hiçbir ilgisi olmadığını belirterek, “Hareketlilik ve girişim devam ediyor. Berri’nin bizzat kendisi Lübnan’da barışçıl bir düzenin sağlanması için çözüm bulmaya çalıştı. Ülkedeki grupların çoğunluğu tarafından bu girişimin dışarıdan ve içeriden onay olan tek girişim olduğuna dair hiçbir kanıt yok” dedi.
 ÖYH Milletvekili Selim Avn, Hureys'in açıklamasından sonra Hureys’i Cumhurbaşkanı ve ÖYH’ye yönelik gizli sırları en iyi anlatan kişi olarak değerlendirdi. ÖYH’den Milletvekili George Atallah da sözlü tartışmalara dahil olarak Twitter üzerinden Berri'yi yolsuzlukla suçladı.
Söz konusu tartışma, milletvekillerinin açıklamaları ve Twitter paylaşımlarından bildirilerin yayınlanması boyutuna taşındı. ÖYH’nin Bint Cubeyl Adli Otoritesi bir bildiri yayınlayarak “Hureys'in Cumhurbaşkanı'na yönelik kötü niyetli saldırısının bu isimle halkın bir temsilcisinin varlığını göstermiş olması açısından belki de bir avantaj olduğunu” belirtti.
Emel Hareketi'nin Ruveysat Cüdeyde Şubesi, ÖYH’nin açıklamalarına Cumhurbaşkanı Mişel Avn'ın General iken Lübnan'ın işgali döneminde İsrailli bir subayla el sıkıştığını hatırlatarak yanıt verdi. Açıklamada, “Kim 1559 sayılı uğursuz BM Kararı’nı reddetmiyorsa, ulusal egemenliğin öncülüğünü de talep etme hakkına sahip değildir. Lübnanlılara merhamet edin ve artık susun. Çünkü tarihi ve evi camdan olan şereflilere taş atmaz" ifadesi yer aldı.
Emel Hareketi, ÖYH’nin açıklamasının ardından destekçilerine ÖYH ile her türlü medya tartışmasını durdurmaları çağrısında bulunarak, "Önemli kişileri ve liderleri hedef alan açıklama ve tweet'lere yanıt verecek konumdaydık" şeklinde bir açıklama yaptı.



Marvel'ın patronu: Jackman'ı Wolverine konusunda uyardım

Hugh Jackman, Deadpool & Wolverine'in fragmanında (Marvel)
Hugh Jackman, Deadpool & Wolverine'in fragmanında (Marvel)
TT

Marvel'ın patronu: Jackman'ı Wolverine konusunda uyardım

Hugh Jackman, Deadpool & Wolverine'in fragmanında (Marvel)
Hugh Jackman, Deadpool & Wolverine'in fragmanında (Marvel)

Marvel'ın patronu Kevin Feige, Hugh Jackman'ı artık Deadpool & Wolverine adını taşıyan ve yakında gösterime girecek Deadpool filminde Wolverine rolüne dönmemesi için uyardığını açıkladı.

Jackman, X-Men karakterini 9 farklı filmde canlandırmış ve karakterin serüvenini büyük beğeni toplayan 2017 yapımı Logan filmiyle sonlandırmıştı.

Ancak Jackman, üçüncü Deadpool filminde Ryan Reynolds'ın karşısında Logan/Wolverine olarak geri dönmeye hazırlanıyor.

Empire dergisine konuşan Feige, "'Hugh, sana bir tavsiye vereyim. Geri dönme' dedim" diye belirtti.

[Jackman] Logan'la tarihin en iyi finalini yaptı. Bunu bozmamalıyız.

Kasvetli ve distopik bir gelecekte geçen Logan'ın sonunda Jackman'ın karakteri, koruma altına aldığı genç uğruna hayatını feda ediyor.

Jackman ayrıca Deadpool & Wolverine'de rol teklifi aldığında verdiği tepkiyi de açıklamıştı. Aktör, "Bir saat daha araba kullandım" diye anlatmıştı.

Aklımdan çıkmıyordu. Sonra arabadan indim, Ryan'ı [Reynolds] aradım ve 'Ryan, eğer beni kabul edersen, ben varım' dedim.

Feige'in Reynolds'ın film için sunduğu orijinal senaryo fikrini reddettiği de ortaya çıkmıştı. Bu fikir, Akira Kurosawa'nın 1950 tarihli klasiği Raşomon'a (Rashomon) tarzında aynı olayların birkaç kez öznel bir şekilde yeniden anlatılmasını içeriyordu.

Aktör devam filmini ilk olarak "Wolverine ve Deadpool'un birlikte karıştığı bir olayı tamamen farklı üç perspektiften anlatan bir Raşomon hikayesi" diye hayal ettiğini söylemişti.

Bu, çok küçük bir prodüksiyonla büyük ölçekli film yapmanın bir yoluydu.

Bu fikri geri çevirme kararı hakkında konuşan Feige şöyle demişti:

Gerçek şu ki Deadpool'u nasıl dahil edeceğimden bile henüz emin değildim. Mutantları ve X-Men'i [Marvel Sinematik Evreni'ne] nasıl dahil edeceğimi düşünüyordum ve bunun sadece hit filmleri tekrar etmekten daha fazlası olması gerektiğini düşündüm. İşin aslı, Ryan bir fikir makinesi. Bu yüzden bana bunu önermiş olabilir ama aynı zamanda 25 farklı düşünce ve fikir daha sundu.

Bu fikir rafa kaldırıldıktan sonra Reynolds "çizim tahtasına geri döndü" ve proje için yaklaşık 18 farklı senaryo fikri yazdı.

Reynolds, "Bunlardan bazıları neredeyse Sundance filmi gibiydi; 10 milyon doların altında bir bütçe ve IP'yi [fikri mülkiyeti] daha önce kullanmadıkları bir şekilde ele alarak hazırlanmıştı" demişti.

Ben de daha büyük bütçeli filmler ve bunların arasında kalan şeyler önerdim.

Deadpool & Wolverine, 26 Temmuz'da sinemalarda gösterime giriyor.

Independent Türkçe


Dua Lipa, dansının internet mimine dönüşmesi hakkında konuştu

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP
TT

Dua Lipa, dansının internet mimine dönüşmesi hakkında konuştu

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP

Dua Lipa, dansı nedeniyle sosyal medyada bir mim haline getirilmenin "aşağılayıcı" deneyimi hakkında konuştu.

Şarkıcının 2017'de verdiği konserlerinden birinde sergilediği performansının kısa bir videosu viral olmuş ve hayranları onun hareketlerini "kalemtıraş" içindeki bir kaleme benzetmişti. 

Üçüncü stüdyo albümü Radical Optimism'i kısa süre önce yayımlayan 28 yaşındaki şarkıcı, The Guardian'a verdiği yeni röportajda esprilerin üzerinde yarattığı derin etkiyi anlattı.

Lipa, "Dans ettiğim o kesiti alıp bir internet mimine dönüştürdüler. Ardından En İyi Yeni Sanatçı Grammy'sini kazandığımda, ‘Bunu hak etmiyor, sahne hakimiyeti yok, uzun süre tutunamaz’ dediler. Bunlar çok kırıcıydı. Aşağılayıcıydı. Kendimi Twitter'dan uzaklaştırmak zorunda kaldım" dedi.

Arnavut asıllı Britanyalı sanatçı, 20'li yaşlarının başında "hâlâ büyürken" izleyicilerin yeteneğini olumsuz bir şekilde eleştirmesi nedeniyle bu mimlerin, onu daha fazla incelemeye maruz bıraktığını söyledi.

Beni en çok mutlu eden şey (performans sergilemek ve şarkı yazmak) aynı zamanda beni gerçekten üzüyordu çünkü üzerinde çalıştığım her şey hakkında olumsuz eleştirilerde bulunuyorlardı ve ben de tüm bunları herkesin önünde öğrenmek zorunda kalıyordum. Kamuoyu önünde müzisyen ve bir sahne sanatçısı olarak kim olduğumu bulmaya çalışıyordum. Tüm bunlar 22-23 yaşındayken ve hâlâ büyürken oluyordu. Eleştiriye karşı direnç geliştirmelisiniz. Dayanıklı olmalısınız.

Sanatçı, "aşağılanma" duygusunun 2020'de çıkardığı Future Nostalgia albümünü yazmayı bitirene ve MTV Avrupa Müzik Ödülleri'nde Don't Start Now'ın ilk performansını tamamlayana kadar yani "iki yıl" sürdüğünü paylaştı.

Lipa, "Hiçbir zaman hakkımda denen şeyleri düşündüğüm için yataktan çıkamıyormuşum gibi olmadı. O derece umursamıyordum. Ama o zamanlar benim için en yüksek seviyedeydi" diye ekledi.

Ancak yıldız şarkıcı, performansının ardından diğerlerinin yanıldığını kanıtlamasıyla kendini aklanmış gibi hissettiğini de sözlerine ekledi.

Lipa, "Don't Start Now çıktığında Kasım 2019'du ve uzun zamandır benim hakkımda düşündükleri şeylerden sonra nihayet kalkıp onların önünde dans edeceğim kafama dank etti" dedi.

Geri döndüm, o performansı sergiledim ve herkes 'Ah, yanılmışız' dedi. Bundan gerçekten çok keyif aldım.

Independent Türkçe


Boris Johnson oy kullanabilmek için kimlik yerine bir dergiyi göstermiş

Johnson, oyunu kullanmasına izin verilmeden önce oy verme merkezine birkaç kez gitmek zorunda kaldı (Reuters)
Johnson, oyunu kullanmasına izin verilmeden önce oy verme merkezine birkaç kez gitmek zorunda kaldı (Reuters)
TT

Boris Johnson oy kullanabilmek için kimlik yerine bir dergiyi göstermiş

Johnson, oyunu kullanmasına izin verilmeden önce oy verme merkezine birkaç kez gitmek zorunda kaldı (Reuters)
Johnson, oyunu kullanmasına izin verilmeden önce oy verme merkezine birkaç kez gitmek zorunda kaldı (Reuters)

Boris Johnson bu hafta sandık başına gittiğinde siyasi bir dergiyi seçmen kimliği olarak kullanmaya çalıştığını söyledi.

Johnson perşembe günü Güney Oxfordshire'da yapılan yerel seçimlerde oyunu kullanmaya çalışmış ancak Başbakan'ken kendisinin çıkardığı yasaya takılmıştı. 

Görevliler, geçerli bir seçmen kimliği ibraz edemediği için eski Muhafazakar Parti liderini geri çevirmişti. 

Olayın ardından Daily Mail için yazı kaleme alan Johnson, Prospect dergisinin bir nüshasını kimlik olarak kullanmaya çalıştığını iddia etti.

Johnson, "Perşembe günü, üzerinde adımın ve adresimin yazılı olduğu Prospect dergisinin kapağı dışında kimliğimi kanıtlayacak hiçbir şey olmadan oy verme merkezine geldiğimde beni haklı olarak geri çeviren üç köylüye özellikle teşekkür etmek istiyorum" dedi.

Dergiyi onlara gösterdim ve hayli şüpheyle baktılar... Birkaç dakika içinde ehliyetimle geri döndüm ve Muhafazakar Parti'ye oy verdim.

Mayıs 2023'ten bu yana Birleşik Krallık'taki bazı seçimlerde seçmenlerin yanlarında fotoğraflı kimlik getirmeleri gerekiyor.

Prospect'in editörü Alan Rusbridger, Johnson'ın dergiye verdiği destekten "memnuniyet duyduğunu" tweetledi ancak okuyuculara derginin kimlik kanıtı olarak kullanılmasındaki kısıtlamaları hatırlattı.

Eski Guardian editörü Twitter/X'te "Potansiyel abonelere uyarı: Dergi birçok açıdan mucizevi ama fotoğraflı kimlik olarak kullanılamaz" diye yazdı.

O dönemin başbakanı Johnson, 2021'de yasayı çıkarırken şöyle demişti:

Amacımız demokrasiyi, seçim sürecinin şeffaflığını ve bütünlüğünü korumak. İlk kez oy kullanacaklardan kimliklerini göstermelerini istemenin mantıksız olduğunu düşünmüyorum.

Bakanlıklarda görev alanlar, Johnson'ın yasalaştırdığı bu değişikliğin seçim sahtekarlığını azaltmak için gerekli olduğunu savunmuştu.

Seçmen kimliği yasasının kurallarını eleştirenler, Birleşik Krallık'ta seçim sahtekarlığı vakalarının nadir görüldüğüne dikkat çekmişti. Seçim Komisyonu'nun son verilerine göre 2018'le 2022 arasında 1386 seçim sahtekarlığı vakasından sadece 11'i mahkumiyetle sonuçlandı.

Seçmen kimliği yasalarının marjinal toplulukların oy kullanma imkanını orantısız bir şekilde etkileyebileceğine dair endişeler de var. 
Independent Türkçe


Paul McCartney, 60 yıl önce aşkını ilan eden hayranına nihayet yanıt verdi

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP
TT

Paul McCartney, 60 yıl önce aşkını ilan eden hayranına nihayet yanıt verdi

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP

Paul McCartney, 60 yıl önce aşkını ilan eden hayranınına yanıt verdi.

Beatles'ın 81 yaşındaki şarkıcı-söz yazarı, cevabını Instagram'dan paylaştığı video mesajla verdi. 

Videonun başında, kendisini Adrienne diye tanıtan bir kadının grubun 1963'teki ilk ABD turnesi öncesinde bir gazeteciyle yaptığı röportajdan kısa bir görüntü oynatılıyor.

Kadın, "Paul McCartney eğer dinliyorsan, Brooklyn'den Adrienne seni tüm kalbiyle seviyor" diyor.

McCartney daha sonra kameraya konuşarak hayranına hitap ediyor.

Videoda, "Hey Adrienne, ben Paul" diyor.

Dinle, videonu gördüm. Şu anda Brooklyn'deyim. New York'tayım. Nihayet gelebildim. Bir sergimiz var, bir fotoğraf sergisi. Gel ve gör!

McCartney sonra gülümseyerek parmağıyla objektifi işaret ediyor.

Paul McCartney Photographs 1963-64: Eyes of the Storm adlı yeni sergi 18 Ekim'e kadar Brooklyn Müzesi'nde devam ediyor. Sergi, Beatles üyesinin grubun ilk ABD gezisini belgelemek üzere çektiği fotoğrafları içeriyor.

Videonun altında yer alan açıklamada McCartney şöyle yazdı:

Brooklyn'den Adrienne, eğer dinliyorsan, Liverpool'dan Paul McCartney de seni seviyor.

Martta McCartney, grup arkadaşı John Lennon'ın kendisini klasik şarkısı Hey Jude'un şimdilerde ünlü sözlerinden birini tutmaya nasıl ikna ettiğini açıklamıştı.

McCartney bu anekdotu, Wings grubunun müzisyeninin en ünlü eserlerinden bazılarının arkasındaki hikayeleri anlattığı podcast'i Paul McCartney: A Life in Lyrics'in bir bölümünde anlatmıştı. 

McCartney, "'İhtiyacın olan hareket omzunda' (The movement you need is on your shoulder, Hey Jude'dan bir dize -çn.). Bunu sadece doldurma amaçlı yazdığımı düşünmüştüm" demişti. 

Şarkıyı John ve [Yoko Ono] için müzik odamda psikedelik piyanomda çaldım. Ben diğer tarafa dönük oturuyordum ve onlar arkamdaydı, neredeyse omzumda duruyor ve dinliyorlardı.

McCartney, Lennon itiraz edene kadar "İhtiyacın olan hareket omzunda" dizesini değiştirmeyi planladığını açıklamıştı. 

McCartney, "John'a döndüm, 'Merak etme. Bunu değiştireceğim' dedim" diye anlatmıştı.

O da bana baktı ve ‘Değiştirmeyeceksin, biliyorsun değil mi?’ dedi. En iyi dize bu, değil mi?' diye belirtti.

Şarkıcı kısa bir süre önce "My Valentine" bestesinin ardındaki dokunaklı gerçek hikayeyi de paylaşmıştı. 

McCartney, bu şarkıyı eşi Nancy Shevell için yazmıştı. İkili 2007'de tanışmış ve 2011'de evlenmişti. My Valentine, McCartney'nin 2012 tarihli Kisses on the Bottom albümünde yer alıyor.
Independent Türkçe


Vücuttaki iki farklı biyolojik saatin senkronizasyonu yaşlanmayı önleyebilir

Biyolojik saatler, sirkadiyen ritmi düzenleyen zamanlama araçları görevi görüyor (Pexels)
Biyolojik saatler, sirkadiyen ritmi düzenleyen zamanlama araçları görevi görüyor (Pexels)
TT

Vücuttaki iki farklı biyolojik saatin senkronizasyonu yaşlanmayı önleyebilir

Biyolojik saatler, sirkadiyen ritmi düzenleyen zamanlama araçları görevi görüyor (Pexels)
Biyolojik saatler, sirkadiyen ritmi düzenleyen zamanlama araçları görevi görüyor (Pexels)

Vücudun iki biyolojik saatinin senkronize hale getirilmesiyle yaşlanmanın önlenebileceği iki araştırmada ortaya kondu. 

24 saatlik bir döngü içinde biyolojik süreçleri düzenleyen sirkadiyen saatler, hücresel işlevlerin çevredeki günlük değişimlere uyumlu hale gelmesini sağlıyor. Beyindeki merkezi saatin farklı dokulardaki periferik saatlerle iletişim kurarak koordine ettiği sirkadiyen ritimler, uyku düzeninden gıdaları sindirmeye kadar birçok işlevi etkiliyor.

Katalan Araştırma ve İleri Araştırmalar Enstitüsü'nden (ICREA) araştırmacılar, merkezi saatle kas ve derideki periferik saatlerin senkronize bir şekilde çalışmasının dokuların işlemesinde oynadığı kilit rolü ortaya koydu. Araştırma bulguları perşembe günü iki ayrı makalede yayımlandı.

Science adlı hakemli dergide yayımlanan çalışmada iki saatin koordinasyon içinde çalışmasının kasların günlük işlevini yerine getirmesinin yanı sıra buradaki dokuların erken yaşlanmasını da önlemede hayati öneme sahip olduğu bulundu. 

Fareler üzerinde yapılan deneylerde, sirkadiyen ritmin yenilenmesinin kas kütlesi ve gücündeki kaybı azaltarak bozulan motor fonksiyonlarını iyileştirdiği görüldü. Ayrıca günün belli bir aralığında yemek yenen (örneğin 10.00-18.00 aralığı) zaman kısıtlı beslenmeyle sirkadiyen ritmin düzenlenmesinin, yaşlı farelerdeki kas kaybı, metabolik ve motor fonksiyonların bozulması ve kas gücü kaybını azaltabildiği görüldü.

Hakemli dergi Cell Stem Cell'de yayımlanan araştırmadaysa derideki sirkadiyen saatin, buradaki dokuların günlük işlevini gerçekleştirmesinde kritik bir yere sahip olduğu tespit edildi. 

Periferik saatin yokluğunda merkezi saat işlevleri yerine getirse de derideki sirkadiyen ritmin ters yönde çalıştığı kaydedildi. Örneğin DNA replikasyonu sadece merkezi saat tarafından düzenlendiğinde bu işlemin, cildin ultraviyole ışığa maruz kaldığı gündüz saatlerinde gerçekleştiği ve mutasyon biriktirme riskinin arttığı gözlemlendi.

Yani merkezi saat bütün organizmanın biyolojik ritimlerini düzenlese de farklı periferik saatler hayati öneme sahip olabiliyor. 

Bu araştırmalarda periferik saatlerin, merkezi saatin yokluğunda 24 saatlik döngüleri sürdürerek sirkadiyen işlevlerin yaklaşık yüzde 15'ini yönetebilecek kadar özerk bir yapısı olduğu da bulundu. 

Çalışmanın ortak yürütücülüğünü üstlenen Dr. Salvador Aznar Benitah bulguları şöyle değerlendiriyor:

Beyin ve periferik sirkadiyen saatler arasındaki senkronizasyonun deri ve kas sağlığında nasıl kritik bir rol oynadığını ve periferik saatlerin tek başına en temel doku işlevlerini yerine getirmede özerk bir şekilde hareket ettiğini görmek büyüleyici.

Araştırmanın bir diğer lideri Dr. Pura Muñoz-Cánoves ise "Çalışmamız, kas ve deri gibi dokuların ideal işleyişini sürdürerek bozulma ve yaşlanmaları önlemek için sadece iki doku saati (biri merkezi, diğeri periferik) arasında minimum etkileşim gerektiğini ortaya koyuyor" diyerek şöyle ekliyor: 

Artık sıradaki adım, tedavi amaçlı kullanılabilecek uygulamaları göz önüne alarak bu etkileşimde rol oynayan sinyal faktörlerini belirlemek.

Independent Tükçe, MedicalXpress, News Medical, Science, Cell Stem Cell


Yeni simülasyon karanlık madde tartışmalarını yeniden alevlendirdi

Standart modele göre evrenin yüzde 68'i karanlık enerji, yüzde 27'si karanlık madde ve yüzde 5'i gözlenebilir maddeden meydana geliyor (Pexels)
Standart modele göre evrenin yüzde 68'i karanlık enerji, yüzde 27'si karanlık madde ve yüzde 5'i gözlenebilir maddeden meydana geliyor (Pexels)
TT

Yeni simülasyon karanlık madde tartışmalarını yeniden alevlendirdi

Standart modele göre evrenin yüzde 68'i karanlık enerji, yüzde 27'si karanlık madde ve yüzde 5'i gözlenebilir maddeden meydana geliyor (Pexels)
Standart modele göre evrenin yüzde 68'i karanlık enerji, yüzde 27'si karanlık madde ve yüzde 5'i gözlenebilir maddeden meydana geliyor (Pexels)

Bilim insanları karanlık maddenin varlığına dair yeni bulgular elde etti. 

Pek çok bilim insanı, gözlemlenebilir evrendeki bazı anomalileri açıkladığı gerekçesiyle karanlık maddenin var olması gerektiğini düşünüyor. Gözlenebilen maddeden farklı olarak ışığı yaymadığı, emmediği ve yansıtmadığı için doğrudan gözlemlenemeyen bu madde, yarattığı kütleçekimsel etkilerle saptanmaya çalışılıyor.  

Bilgisayar simülasyonları kullanılan yeni çalışmadaysa henüz kanıtlanamayan bu teorinin, evrene dair en iyi açıklamayı sunduğu bir kez daha iddia edildi. Aralarında Kaliforniya Üniversitesi Irvine Kampüsü'nden (UCI) isimlerin de yer aldığı araştırmacılar gerçek galaksilerin bazı özelliklerini açıklaması amacıyla hem gözlenebilen hem de karanlık madde içeren simülasyonlar gerçekleştirdi.

Bilim insanları bu özelliklerin, karanlık maddenin olduğu bir evrende görülmesinin beklendiğini fakat bu madde yokken açıklanmasının zorlaştığını kaydetti. Bilimsel dergi Monthly Notices of the Royal Astronomy Society'de yayımlanan araştırmanın başyazarı Francisco Mercado bulguları şöyle açıklıyor: 

Bu tür özelliklerin birçok gerçek galaksiye dair gözlemlerde ortaya çıktığını gösteriyoruz. Bu veriler olduğu gibi kabul edildiğinde, içinde yaşadığımız evreni en iyi açıklayan modelin karanlık madde modeli olduğunu bir kez daha teyit ediyor.

Araştırmacılar galaksilerdeki karanlık ve görülen madde arasındaki ilişkiye de ışık tuttu. UCI Fizik Bilimleri Fakültesi Dekanı James Bullock, ortak yazarı olduğu çalışma hakkında "Gözlemlenen galaksiler, gördüğümüz maddeyle var olduğunu düşündüğümüz karanlık madde arasında sıkı bir ilişkiye göre davranıyor gibi görünüyor. Öyle ki bazıları karanlık madde denen şeyin aslında kütleçekim teorimizin yanlış olduğunun kanıtı olduğunu öne sürüyor" diyerek şöyle ekliyor: 

Bizim gösterdiğimiz şey, karanlık maddenin sadece bu ilişkiyi öngörmekle kalmayıp birçok galakside gördüklerimizi, modifiye edilmiş kütleçekimden daha doğal bir şekilde açıklayabildiği. Karanlık maddenin doğru model olduğuna daha da ikna oldum.

Karanlık madde teorisi astrofizikte önde gelen bir model olmasına karşın bütün bilim insanları aynı görüşte değil. Bazı araştırmacılar evrende açıklanamayan gözlemlerin kütleçekim yasasındaki eksiklik veya hatalardan kaynaklandığını düşünüyor. 

Ottawa Üniversitesi'nden fizikçi Rajendra Gupta, martta yayımladığı araştırmasında karanlık maddeye ihtiyaç olmadığı ve evrenin düşünülenden yaklaşık iki kat daha yaşlı olduğu sonucuna varmıştı. 

Independent Türkçe, Science Daily, Earth, Monthly Notices of the Royal Astronomy Society


Dünyanın en derin mavi çukuru tespit edildi: Dibi gelmiyor

Mavi çukurlardaki su, çevresine göre daha derin olduğundan daha koyu görünüyor (Joan A. Sánchez-Sánchez)
Mavi çukurlardaki su, çevresine göre daha derin olduğundan daha koyu görünüyor (Joan A. Sánchez-Sánchez)
TT

Dünyanın en derin mavi çukuru tespit edildi: Dibi gelmiyor

Mavi çukurlardaki su, çevresine göre daha derin olduğundan daha koyu görünüyor (Joan A. Sánchez-Sánchez)
Mavi çukurlardaki su, çevresine göre daha derin olduğundan daha koyu görünüyor (Joan A. Sánchez-Sánchez)

Dünyanın bugüne kadar keşfedilen en derin mavi çukurunun Meksika açıklarındaki Taam Ja' Mavi Çukuru olduğu tespit edildi. Araştırmacılar denizdeki bu deliğin dibine henüz ulaşamadı. 

Kıyı bölgelerinde rastlanan mavi çukurlar, anakayası kireçtaşı veya alçıtaşı gibi çözünebilir maddelerden oluşan dikey obrukları ifade ediyor. Yüzeydeki suyun mineralleri çözerek çatlakları genişletmesi ve nihayetinde kayayı çökertmesiyle meydana gelen bu delikler, çevrelerini saran sudan çok daha koyu bir mavi renge sahip olmalarıyla dikkat çekiyor.

Yucatán Yarımadası'nın güneydoğu kıyısındaki Chetumal Körfezi'nde 2021'de keşfedilen Taam Ja' Mavi Çukuru, 274 metrelik derinliğiyle geçen yıl dünyanın en büyük ikinci mavi çukuru ilan edilmişti. 

Fakat keşif gezisi için 6 Aralık 2023'te obruğa dalan bir ekip, çukurun en az 420 metre derine indiğini saptadı. Böylece Taam Ja', Güney Çin Denizi'ndeki 301 metrelik Ejder Çukuru'nun elinden birinciliği aldı. 

Meksika'daki El Colegio de la Frontera Sur (ECOSUR) adlı bilimsel araştırma merkezinden bir ekip obruktan aşağıya, ucunda su basıncı, sıcaklık ve iletkenlik verilerini ölçen bir cihaz takılı bir halat bıraktı. 500 metrelik halatın tamamı açıldığında bile dibe ulaşmayan cihaz, çukurun duvarları hafif bir açıyla devam ettiğinden deniz seviyesinin 420 metre altında kaldı. 

Araştırmacılar Taam Ja' içinde, biri 400 metre derinlikte farklı katmanlar da tespit etti. Frontiers in Marine Science adlı hakemli dergide yayımlanan araştırmaya göre bu katmanın sıcaklık ve tuzluluk açısından Karayip Denizi ve yakınlardaki kıyı lagünlerine benzemesi, çukurun gizli bir tünel veya mağara ağıyla okyanusa bağlı olabileceğine işaret ediyor.

Taam Ja' Mavi Çukuru'nun önceki ölçümü, deniz dibine ses dalgaları gönderip geri dönme hızlarına göre derinliği hesaplayan bir aletle yapılmıştı. Fakat yankı sondajı denen bu araçlar, mavi çukurların su yoğunluğundaki değişimler ve bazen dikey bir yapıya sahip olmamaları nedeniyle her zaman verimli sonuç vermiyor. 

Bilim insanları bundan sonra hem çukurun ne kadar derine indiğini bulmayı hem de içinde saklanıyor olabilecek tünelleri keşfetmeyi planlıyor. Bu gezilerde yeni canlılarla da karşılaşma ihtimali olan araştırmacılar, makalede şöyle yazıyor:

Taam Ja' Mavi Çukuru'nun derinliklerinde fizikokimyasal ve jeomorfolojik süreçlerle ilişkili, benzersiz bir biyotop oluşturan ve keşfedilmeyi bekleyen bir biyoçeşitlilik yatıyor olabilir.

Independent Türkçe, Science Alert, Live Science, Frontiers in Marine Science


İsrail Kerem Şalom sınır kapısını süresiz olarak kapattı

Kerem Şalom geçiş noktasındaki yardım konvoyları (Reuters)
Kerem Şalom geçiş noktasındaki yardım konvoyları (Reuters)
TT

İsrail Kerem Şalom sınır kapısını süresiz olarak kapattı

Kerem Şalom geçiş noktasındaki yardım konvoyları (Reuters)
Kerem Şalom geçiş noktasındaki yardım konvoyları (Reuters)

Arap Dünyası Haber Ajansı’nın (AWP) haberine göre resmi bir Mısır güvenlik kaynağı bugün (Pazar) İsrail tarafının Mısırlı yetkililere, Filistinli gruplar tarafından hedef alınmasının ardından Kerem Şalom (Kerm Ebu Salim) sınır kapısının kapatıldığını ve yardım kamyonlarının kapıdan Gazze Şeridi'ne girişinin süresiz olarak durdurulduğu konusunda bilgi verdiğini söyledi.

Kaynak AWP’ye "İsrail tarafıyla yaptığımız temasların ardından, bugün Filistinli gruplar tarafından bombalanan Kerem Şalom geçiş noktasındaki çalışmaların süresiz olarak durdurulduğu yönünde bilgilendirildik" açıklamasında bulundu.

Kaynak, "Çalışmaların yeniden başlayacağı tarih konusunda bize bilgi verilmedi, geçidin trafiğe açıldığı bilgisi alınır alınmaz tırlar gönderilecek" dedi.

Hamas hareketinin silahlı kanadı el Kassam Tugayları, Refah şehrinin doğusundaki Kerem Şalom askeri üssünde bulunan İsrail ordusuna ait komuta karargahına füze saldırısı düzenlediğini duyurdu. İsrail ordusu, yaklaşık 10 İsraillinin yaralanmasına neden olan saldırıya tepki olarak Gazze'de birçok bölgeyi bombaladığını duyurdu.


Ünlü oyuncu meşhur filmde Mad Max'i oynamak istemiş

Başroldeki Tom Hardy'ye Charlize Theron ve Nicholas Hoult eşlik etmişti (Warner Bros)
Başroldeki Tom Hardy'ye Charlize Theron ve Nicholas Hoult eşlik etmişti (Warner Bros)
TT

Ünlü oyuncu meşhur filmde Mad Max'i oynamak istemiş

Başroldeki Tom Hardy'ye Charlize Theron ve Nicholas Hoult eşlik etmişti (Warner Bros)
Başroldeki Tom Hardy'ye Charlize Theron ve Nicholas Hoult eşlik etmişti (Warner Bros)

Chris Hemsworth, Marvel saltanatı henüz başlamadan yıllar önce, meşhur filmde rol almak için seçmelere katıldığını itiraf etti.

Thor serisinin yıldızı, Entertainment Weekly'ye yaptığı açıklamada 2015 yapımı Mad Max: Fury Road'da filme adını veren Max'i oynamak için seçmelere katıldığını açıkladı. 

Hemsworth, şimdiyse yakında gösterime girecek olan Furiosa: Bir Mad Max Destanı (Furiosa: A Mad Max Saga) adlı prequel'de (orijinal yapımdaki olayların öncesini anlatan dizi ya da film) kötü adam Dementus'u canlandırıyor.

Hemsworth, Avustralya dizisi Home and Away'le yollarını ayırdıktan kısa bir süre sonra George Miller'ın yönettiği epik aksiyon için seçmelere katılmaya çalışmış ama Mad Max'i oynamak için "ne bir telefon alabilmiş ne de toplantı ayarlayabilmiş".

juk7ıl8
Furiosa: Bir Mad Max Destanı, filme adını veren Furiosa karakterinin kökenlerini ve nasıl güçlü bir savaşçıya dönüştüğünü anlatıyor (Warner Bros)

Rolü Tom Hardy kapmış olsa da Hemsworth, filmi izledikten sonra yönetmen Miller'la çalışmaya daha da kararlı olduğunu söyledi.

"O bir dahi"

Hemsworth, o zamanki menajerine, "Bu adamla çalışmalıyım, o bir dahi" dediğini anlattı:

Kendimi tamamen kaptırmıştım. Maceraya ve yolculuğa kapılmıştım.

Yine de aktör, Furiosa'daki Dementus rolünü üstlenmenin kesinlikle "ödünü kopardığını" itiraf ediyor. 

Karakteri "kavrayamamış"

Hemsworth "Furiosa'nın çekimlerine başlamadan önce senaryo üzerinde iki yıl çalışmış ama prodüksiyondan iki hafta önce karakteri gerçekten kavrayamadığını" fark etmiş.

Hemsworth şöyle dedi: 

Bu işe girerken normalde sahip olmam gereken özgüvene tam olarak sahip değilim.

Yönetmen Miller, Hemsworth'e Dementus karakteri için günlük tutmasını önermiş ve bu da Hemsworth'ü role hazırlamış.

Sanırım senaryoda ne yaptığına çok fazla odaklanıyordum, neden yaptığına ve neden o hale geldiğine değil. Harika bir çıkış noktası buldum, kötü adamı oynamak, dönüşmek ve tamamen farklı bir fizikselliğe bürünmek çok eğlenceliydi. Buna bayıldım. Ve asıl çekici olan da buydu.

Furiosa: Bir Mad Max Destanı, 24 Mayıs'ta gösterime girecek.

Independent Türkçe, IndieWire, Entertainment Weekly


Klasik romantik komedinin senaristinden itiraf: Yıldız aktörü istememiş

Prömiyerini Sundance Film Festivali'nde yapan romantik komedi, eleştirmenlerin beğenisi kazanmıştı (PolyGram Filmed Entertainment)
Prömiyerini Sundance Film Festivali'nde yapan romantik komedi, eleştirmenlerin beğenisi kazanmıştı (PolyGram Filmed Entertainment)
TT

Klasik romantik komedinin senaristinden itiraf: Yıldız aktörü istememiş

Prömiyerini Sundance Film Festivali'nde yapan romantik komedi, eleştirmenlerin beğenisi kazanmıştı (PolyGram Filmed Entertainment)
Prömiyerini Sundance Film Festivali'nde yapan romantik komedi, eleştirmenlerin beğenisi kazanmıştı (PolyGram Filmed Entertainment)

1990'ların klasiklerinden biri olarak anılan Dört Nikah Bir Cenaze'nin (Four Weddings and a Funeral) senaristi Richard Curtis, filmin büyük bir hit haline gelmesinden 30 yıl sonra başrol oyuncusu Hugh Grant'le ilgili bir itirafta bulundu.

"Fazla göz alıcı"

Curtis, Grant'in Dört Nikah Bir Cenaze'de oynamasını istemediğini açıkladı. 

Filmin ilk gösteriminden 30 yıl sonra senarist, o zamanlar 32 yaşında olan Britanyalı aktör Grant'in, aklındaki karakter için fazla "göz alıcı" olduğunu, onun yerine Jim Broadbent, Robbie Coltrane ya da John Gordon Sinclair gibi yıldızların Charles rolünde oynamasını istediğini söyledi. 

Öte yandan filmin yapımcısı Duncan Kenworthy, Grant'in o dönemki sevgilisi olan Elizabeth Hurley'nin Britanya'daki gala etkinliğinde giydiği ikonik çengelli iğneli cüretkar elbisesinin, filmin bu kadar ses getirmesinde başlıca etken olduğunu öne sürdü. Hurley'nin cesur elbisesi, bir hafta boyunca gazetelerin ön sayfasında yer almıştı.

Uzun süreli bir ilişki yaşayan çift, 1987'de bir araya gelmiş ve 2000'de ayrılmıştı.  

"Çünkü ben çok sıradan bir insanım"

Times'a konuşan Curtis, romantik komedi türündeki filmin başrolü için Grant'i istememesinin ardındaki gerekçeyi açıkladı. 

Hugh Grant'e karşı çok mücadele ettim. Aklımda daha az göz alıcı bir kişi vardı çünkü ben çok sıradan bir insanım.

Senarist, ekibin rol için yaklaşık 70 kişiyle görüştüğünü ancak rolün hakkını verecek "cazibeye ve zekaya" sahip birini bulmakta zorlandıklarını söyledi. 

1994 yapımı film, kızlarla sadece gönül eğlendirip evlilik vaat etmeyen genç adam Charles'ı merkeze alıyordu.
 
Mike Newell'ın yönettiği yapımda Grant'e Andie MacDowell, Kristin Scott Thomas ve James Fleet eşlik etmişti.

Independent Türkçe, Daily Mail, Times