Hamas ve Fetih’in FKÖ’yü ele geçirme rekabeti kızıştı

Hamas ve Fetih’in rekabeti Kahire’nin Haziran başında yapmayı planladığı Filistin ulusal diyaloğunun daha başlamadan ertelenmesine neden oldu.

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, Ramallah’taki Fetih Hareketi toplantısında (WAFA)
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, Ramallah’taki Fetih Hareketi toplantısında (WAFA)
TT

Hamas ve Fetih’in FKÖ’yü ele geçirme rekabeti kızıştı

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, Ramallah’taki Fetih Hareketi toplantısında (WAFA)
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, Ramallah’taki Fetih Hareketi toplantısında (WAFA)

Halil Musa
Filistin halkını en iyi kimin temsil edebileceği ve Filistin Kurtuluş Örgütü’nün (FKÖ) en büyük ve en popüler fraksiyonunun kim olacağı hususunda Fetih ile Hamas arasındaki tartışmalar yıllar sonra tekrar alevlendi.
Ancak Fetih’ten gelen eleştirilere göre Hamas, 1980’lerden bu yana, Filistinliler arasında popülaritesini artırmak için Fetih’e rakip olarak FKÖ’yü ele geçirmeye çalışıyor.
Filistin Politika ve Araştırma Merkezi tarafından yapılan bir kamuoyu yoklamasına göre, geçen Mayıs ayındaki Gazze Savaşı, Filistin yönetimine ve onun liderliğine büyük bir darbe vurarak halkın Hamas’ı ve silahlı eylemlerini desteklemesine sebep oldu.
Savaştaki zaferi verdiği coşku, Hamas’ın Gazze’deki lideri Yahya Sinvar’ın “Hamas’sız FKÖ’nün sadece siyasi bir salon olduğunu düşünerek 21 Mayıs’tan önce sunulan her şeyin artık geçerli olmadığını söylemesine neden oldu.
Bu nedenle Hamas, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ın talep ettiği gibi İsrail ile yapılan anlaşmaları tanıyan bir ulusal birlik hükümeti kurarak değil, FKÖ’ye girerek bölünme durumunu sona erdirmeyi ve Filistin topraklarını düzenlemeyi amaçlıyor.

“Ulusal diyalogun ertelenmesi”
Gelişmeler, Kahire’nin bu ayın başında yapmayı planladığı Filistin ulusal diyalogunun daha başlamadan ertelenmesine neden oldu. Çünkü her iki taraf da farklı gündemler ve önceliklerle Mısır’a gitti.
FKÖ’yü kontrol etmek için iki taraf arasında çatışmaların yoğunlaştığını ifade eden Mahmud Abbas, “devrim ve örgüt hırsızlığı” dediği bu duruma asla izin vermeyeceğini ifade etti. Kanındaki mirası, bugünü ve geleceğiyle (tüm gücüyle) Fetih hareketini savunacağını da sözlerine ekledi.
Abbas, Fetih Devrim Konseyi toplantısında yaptığı konuşmada, liderlikleriyle, bu büyük hareketin mirasını yeniden canlandıracaklarını ve yüce Filistin halkının mücadelesinin lideri olacaklarını ifade etti.
Ancak Abbas, FKÖ ile İslami Cihad Hareketini, bölünmeyi sona erdirmek ve ulusal ortaklık kurmak için 24 saat sürecek ciddi bir diyaloga geri dönmeye davet ederek uzlaşmanın kapısını kapatmadı.
Hamas ise, Mısırlı yetkililere, bölünmeyi sona erdirme ve ulusal birlik hükümeti kurma beklentisi olmadan, Yürütme Komitesi’ne veya seçim listelerine atıfta bulunmadan, ulusal diyalog gündemine dair düşüncelerini ileten, genel sekreterlerin ve diğer grupların temsilcilerinin katılımıyla yeni bir liderliğin oluşturulmasını içeren bir belge sunmuştu.
Hamas’ın Genel Başkan Yardımcısı Musa Ebu Merzuk, FKÖ’nün Filistinlilerin yurtiçindeki ve yurtdışındaki meşru temsilcisi olmasına rağmen liderleri tarafından seçilen siyasi veya ideolojik hedeften uzaklaştıklarını ifade etti. Filistinlilerden oluşan geniş bir grubu temsil eden popüler bir grubun (Hamas’ın) FKÖ içinde bulunmadığına dikkati çekti.

Hamas çatısı
Fetih Devrim Konseyi üyesi Muhammed el-Lehham, “Hamas, FKÖ’yü kontrol etmek istiyor. Kahire görüşmelerinin ertelenmesinin sebebi bu” dedi. Ayrıca Hamas’ın Gazze savaşı öncesi ile sonrasında aynı olmadığını düşünen büyük bir kitle bulunduğunu söyledi.
El-Lehham, Fetih’in siyasi programları çerçevesinde Hamas ve İslami Cihad’ın FKÖ’ye katılmasını Fetih Hareketi’nin memnuniyetle karşılayacağını belirtti. Hamas’ın, başkenti Kudüs olan 1967 yılı sınırlarına bağlı bir Filistin devleti kurmanın gerekliliğine yönelik siyasi vizyonunun, Fetih’in siyasi vizyonundan farklı olmadığını vurguladı.
Filistin Politika Araştırmaları ve Stratejik Araştırmalar Merkezi Genel Direktörü Hani el-Mısri, “Hamas’ın,  mücadele stratejisi belirlemeden, bölünmenin sona ermesini beklemeden, seçim yapılması ve birlik hükümeti veya parti hükümeti kurulması gerekmeden ilk iş olarak FKÖ’yü yeniden inşa etme önerisi, Hamas’ın Gazze Şeridi’nin kontrolünü tek taraflı elinde tutması, ortaklık yolunda ilerlemesini ve bu durumda FKÖ’yü ele geçirmesini sağlıyor” dedi.
El-Mısri, bunun ulusal birlik yolunda ilerleme olasılığını zayıflattığını ve bölünmeyi Gazze Şeridi ile Batı Şeria arasında bir ayrıma dönüştürmenin yolunu açtığını ifade etti.
El-Mısri, Gazze savaşının Filistin sahnesini değiştirdiğine, ancak Filistinlilerin karşı karşıya oldukları zorluklarla dolu gerçeği değiştirmediğine dikkat çekerek “Savaş hala uzun ve kesin zafer anı henüz gelmedi” dedi.
El-Mısri, ulusal birliği yeniden tesis etme girişimlerinin başarısız olmasının nedenlerinin, bireyselleşme, bencillik, ortaklığa inanmama, başarısız olmasına rağmen Oslo seçeneğine bağlılık ve silahlı direnişin tek seçenek olduğunu zannetmek olduğunu vurguladı. Örgütün inşasını engelleyen sebeplerin sadece Filistin’den kaynaklanmadığını, aynı zamanda Arapların durumları ile bölgesel ve uluslararası durumların da bunda katkısı olduğunu söyledi.
Dünyanın Hamas’ı tanıması için gereken bedelin “en azından uzun vadeli bir ateşkes” olduğunu söyleyen el-Mısri, Gazze’de bir devletin varlığının kabul edilmesinin Batı Şeria’nın ayrılıp ayrılmamasıyla bağlantılı olmadığını, en üst düzeyde Dörtlü Komite’nin şartlarını kabul etmeye bağlı olduğunu aktardı.

“FKÖ’nün temsilcisi yok”
Ancak, feshedilen Yasama Konseyi’nin milletvekili Ayman Daraghmeh, Hamas’ın FKÖ’yü çalmaya ya da kontrol etmeye çalışmadığını belirtti. Herhangi partinin örgüt üzerindeki tekelini kıracak katılımcı bir mutabakat formülüne gidilmesi gerektiğini vurguladı.
FKÖ’nün mevcut haliyle Filistin topraklarındaki tüm mezhepleri ve halkın tüm kesimlerini temsil etmediğini, bu temsiliyetin tarih boyunca sabit olmadığını, değişken olduğunu ifade etti.
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre Daraghmeh, FKÖ’nün birçok fraksiyonunun ve bileşenlerinin artık Filistinliler arasında önemli bir temsilcisi olmadığını vurguladı ve Hamas’ın Filistinliler arasında geniş bir desteğe sahip olduğunu ve bunun FKÖ’nün yeniden inşasına yansıtılması gerektiğini de sözlerine ekledi.
Kahire diyalogunun daha başlamadan başarısız olması ilgili olarak, bunun Fetih hareketinin Uluslararası Barış Dörtlüsü’nün şartlarını kabul edecek bir ulusal birlik hükümeti kurulması hususundaki ısrarından kaynaklandığına inandığını söyledi.



İsrail: Hamas'ın teslim ettiği üç cesedin kalıntıları rehinelerden hiçbirine ait değil

Filistinli çocuklar, perşembe günü Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Belah'ta İsrail makamlarına teslim edilmek üzere, Hamas tarafından rehin alınan ve öldüğü düşünülen iki kişinin cesetlerini taşıyan Kızılhaç araçlarını inceliyorlar (AP)
Filistinli çocuklar, perşembe günü Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Belah'ta İsrail makamlarına teslim edilmek üzere, Hamas tarafından rehin alınan ve öldüğü düşünülen iki kişinin cesetlerini taşıyan Kızılhaç araçlarını inceliyorlar (AP)
TT

İsrail: Hamas'ın teslim ettiği üç cesedin kalıntıları rehinelerden hiçbirine ait değil

Filistinli çocuklar, perşembe günü Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Belah'ta İsrail makamlarına teslim edilmek üzere, Hamas tarafından rehin alınan ve öldüğü düşünülen iki kişinin cesetlerini taşıyan Kızılhaç araçlarını inceliyorlar (AP)
Filistinli çocuklar, perşembe günü Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Belah'ta İsrail makamlarına teslim edilmek üzere, Hamas tarafından rehin alınan ve öldüğü düşünülen iki kişinin cesetlerini taşıyan Kızılhaç araçlarını inceliyorlar (AP)

İsrail ordusu bugün yaptığı açıklamada, Kızılhaç aracılığıyla Gazze'den önceki gece teslim aldığı üç cesedin Hamas'ın rehin tuttuğu kişilere ait olmadığını duyurdu.

Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığına göre ordu, adli tıp incelemesinin cesetlerin, ABD'nin arabuluculuğunda varılan ateşkes anlaşması kapsamında İsrail'e iade edilmesi beklenen 11 rehineden hiçbirine ait olmadığını ortaya koyduğunu belirtti.

Ateşkesin yürürlüğe girmesinden bu yana İsrail, 15'i İsrailli, bir Nepalli ve bir Taylandlı olmak üzere 17 rehinenin kalıntılarını ele geçirdi.

Ynet haber sitesinde bugün yer alan haberde, İsrail'in bir önceki gün teslim aldığı kalıntıların İsraillilere ait olduğu yönündeki ilk değerlendirmesinin "zayıf" olduğunu bildirildi.

İsmi açıklanmayan bir kaynağa dayandırılan haberde, cuma günü İsrail'e teslim edilen kalıntıların öldürülen rehinelere ait olmadığı belirtildi. Bu durum, Adli Tıp Enstitüsü'nde yapılan incelemenin ardından doğrulandı. Ancak kaynak, İsrail'in Hamas tarafından cuma günü gönderilen kalıntılar ile Gazze'de esir tutulan İsraillilerin kalıntıları arasındaki tutarsızlığı "anlaşmanın ihlali" olarak görmediğini vurguladı.

Ateşkesin 10 Ekim'de yürürlüğe girmesinin ardından Hamas, elinde tuttuğu 20 canlı rehineyi serbest bıraktı ve hayatını kaybedenlerin cenazelerini teslim etme sürecini başlattı.

İsrail, Hamas'ı cenazeleri yeterince hızlı teslim etmediği için anlaşmaya uymamakla suçluyor. Ancak Filistin hareketi, Gazze'deki enkaz altında gömülü kalıntıların bulunmasının zaman gerektiren bir süreç olduğunu savunuyor.


BM Güvenlik Konseyi, Fas'ın Sahra üzerindeki egemenliğini destekleyen tarihi bir karar aldı

BM Güvenlik Konseyi'nin Fas'ın Sahra üzerindeki egemenliğini destekleyen karar tasarısına ilişkin oylamasından (BM Güvenlik Konseyi)
BM Güvenlik Konseyi'nin Fas'ın Sahra üzerindeki egemenliğini destekleyen karar tasarısına ilişkin oylamasından (BM Güvenlik Konseyi)
TT

BM Güvenlik Konseyi, Fas'ın Sahra üzerindeki egemenliğini destekleyen tarihi bir karar aldı

BM Güvenlik Konseyi'nin Fas'ın Sahra üzerindeki egemenliğini destekleyen karar tasarısına ilişkin oylamasından (BM Güvenlik Konseyi)
BM Güvenlik Konseyi'nin Fas'ın Sahra üzerindeki egemenliğini destekleyen karar tasarısına ilişkin oylamasından (BM Güvenlik Konseyi)

ABD dün akşam, Trump yönetiminin neredeyse yarım asırdır süren çatışmaya nihai bir çözüm bulma çabalarıyla uyumlu bir adım olarak, Fas'ın Sahra'ya Fas egemenliği altında özerklik tanınması önerisini destekleyen bir kararı onaylayarak Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'ni radikal bir değişime yönlendirdi. BM Güvenlik Konseyi, 2797 numaralı tarihi kararı 11’e 0 oyla kabul ederken, Rusya, Çin ve Pakistan çekimser kaldı. Cezayir, kendi kaderini tayin referandumu talep eden Polisario Cephesi’nin ana destekçisi olmasına rağmen oylamaya katılmadı.

Karar, Fas'ın özerklik planını müzakere temeli olarak gösteriyor ve Fas Krallığı'nın Sahra üzerindeki egemenliğini sürdürme planına şimdiye kadarki en güçlü desteği veriyor. Bu plan, Avrupa Birliği (AB) üyelerinin çoğu ve giderek artan sayıda Afrikalı müttefik tarafından da destekleniyor.

ABD'nin BM Daimî Temsilcisi Mike Waltz, ‘tarihi’ oylamayı memnuniyetle karşılayarak, ‘bu eşsiz anı değerlendirip, uzun zamandır beklenen barış için ivme kazanılması’ çağrısında bulundu.

Önceki yıllarda alınan benzer kararlar gibi, bu karar da fosfat zengini ve ABD'nin Colorado eyaleti büyüklüğündeki Batı Sahra'da kendi kaderini tayin referandumuna atıfta bulunmuyor. Karar, bu uzun süredir devam eden anlaşmazlığa ‘Fas egemenliği altında gerçek özerklik en uygun çözüm olabilir’ görüşünü savunuyor. Karar ayrıca, BM'nin otuz yılı aşkın süredir devam eden Batı Sahra'daki barış gücü misyonunun (MINURSO) görev süresini bir yıl daha uzatıyor.

Karar, tüm tarafları ‘kalıcı barış için bu eşi benzeri görülmemiş fırsatı değerlendirmeye’ çağırdı. Kaydedilen ilerlemeye dayanarak, kararda, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres'ten barışı koruma misyonunun görev süresini altı ay içinde gözden geçirmesi istendi.

Batı Sahra'daki BM misyonunun yeniden değerlendirilmesi yönündeki baskı, ABD'nin barış gücü dahil olmak üzere BM programları ve kurumlarına sağladığı finansmanı kesintiye uğrattığı bir dönemde geliyor.

ABD yetkilileri, fon sağlama konusunda seçici bir yaklaşım sergileyerek, Trump'ın gündemine uygun olduğunu düşündükleri operasyonları ve kurumları seçiyorlar.

Başkan Trump'ın elçileri Fas'a desteklerini yinelerken, oylama, ABD'nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff'un CBS'de Fas ile Cezayir arasında 60 gün içinde barış olasılığının olduğunu açıklamasından birkaç hafta sonra gerçekleşti. Bu arada, Trump’ın Arap ve Afrika İşlerinden Sorumlu Başdanışmanı Massad Boulos, ABD'nin Fas'ın planına desteğini teyit etti.

ABD Başkanı Donald Trump’ın Arap ve Afrika İşlerinden Sorumlu Başdanışmanı Massad Boulos, ABD'nin Fas'ın planına desteğini teyit etti. (AFP)ABD Başkanı Donald Trump’ın Arap ve Afrika İşlerinden Sorumlu Başdanışmanı Massad Boulos, ABD'nin Fas'ın planına desteğini teyit etti. (AFP)

Bölgede on yıllardır süren gerginliği sona erdirmesi beklenen bu oylamanın ardından, Fas Kralı 6. Muhammed, BM Güvenlik Konseyi'nin özerklik planını destekleyen kararını memnuniyetle karşıladı. Fas'ın modern tarihinde bir dönüm noktası ve belirleyici bir an yaşadığını belirten Kral, ‘birleşik bir Fas için zamanın geldiğini’ vurguladı ve BM'nin Fas'ın Sahra planına verdiği desteği ‘tarihi bir dönüşüm’ olarak nitelendirdi.

BM Güvenlik Konseyi'nin Fas'ın Fas egemenliği altındaki Sahra için özerklik planını destekleyen bir karar yayınlamasının ardından yaptığı konuşmada Kral 6. Muhammed, “Bugün uluslararası düzeyde belirleyici bir aşamaya giriyoruz. Çünkü BM Güvenlik Konseyi kararı Fas'ın meşru hakları çerçevesinde çatışmaya nihai bir siyasi çözümün temellerini attı” ifadelerini kullandı.

“Özerklik girişimini, gerçekçi ve uygulanabilir bir çözüm olduğu için BM'ye sunacağız” diyen Fas Kralı, Fas'ın tüm tarafların haysiyetini koruyan bir çözüm bulmaya istekli olduğunu vurguladı.

Fas Kralı 6. MuhammedFas Kralı 6. Muhammed

Bu bağlamda Fas Kralı, ‘söz konusu anlaşmazlığa nihai bir çözüm bulunmasını mümkün kılan’ çabaları için ABD Başkanı Donald Trump'a teşekkür etti. Ayrıca Fas'ın Sahra üzerindeki egemenliğine verdikleri destekten dolayı Fransa'ya, Arap ve Afrika ülkelerine de teşekkür etti. Fas Kralı 6. Muhammed, Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun'a, ‘farklılıkları aşmak ve istikrara dayalı yeni ilişkiler kurmak için samimi diyalog’ çağrısında bulundu. Ülkesinin, üye devletler arasında karşılıklı saygı, iş birliği ve entegrasyon temelinde Mağrip Arap Birliği'ni (MAB) canlandırmak için çalışmaya kararlı olduğunu bildirdi.

Fas Kralı, “Bugün, Allah'a şükür, uluslararası düzeyde belirleyici bir aşamaya giriyoruz. BM Güvenlik Konseyi kararı, Fas'ın meşru hakları çerçevesinde bu çatışmaya nihai bir siyasi çözüm bulmanın ilkelerini ve temellerini belirledi” dedi.

Fas Kralı sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu BM kararı bağlamında Fas, özerklik girişimini güncelleyecek ve iyileştirecek; bunu gerçekçi ve uygulanabilir bir çözüm olarak değerlendirerek müzakere için tek temel olarak BM'ye sunacak. Toprak bütünlüğü konusunda olumlu gelişmelere rağmen Fas, hiçbir tarafın galip ya da mağlup olmadığı ve tüm tarafların haysiyetini koruyan bir çözüm bulmaya kararlı. Fas, bu değişiklikleri bir zafer olarak görmüyor ve çatışma ve uyuşmazlığı körüklemek için bunları kullanmıyor.”


Trump'ın elçisi: İran'ın kötü niyetli müdahalesinden uzak bir Irak istiyoruz

Iraklı bir adam, Musul'daki bir sokakta parlamento adaylarının kampanya posterlerinin önünden geçiyor (Reuters).
Iraklı bir adam, Musul'daki bir sokakta parlamento adaylarının kampanya posterlerinin önünden geçiyor (Reuters).
TT

Trump'ın elçisi: İran'ın kötü niyetli müdahalesinden uzak bir Irak istiyoruz

Iraklı bir adam, Musul'daki bir sokakta parlamento adaylarının kampanya posterlerinin önünden geçiyor (Reuters).
Iraklı bir adam, Musul'daki bir sokakta parlamento adaylarının kampanya posterlerinin önünden geçiyor (Reuters).

Başkan Donald Trump'ın Irak temsilcisi Mark Savaya, dün yaptığı ilk açıklamada, Washington'ın "özellikle İran'ın kötü niyetli dış müdahalelerinden uzak, tam egemen bir Irak"a verdiği desteği vurguladı. Savaya, ABD'nin "devletin yetkisi dışında faaliyet gösteren hiçbir silahlı grubun varlığını kabul etmeyeceğini" vurguladı.

Kalıcı güvenlik, ekonomik büyüme ve ulusal uyumu sağlamak için federal hükümet ile Kürdistan Bölgesel Yönetimi arasındaki iş birliğinin güçlendirilmesi çağrısında bulundu.

Savaya, Irak liderliğinin "ülkeyi hem siyasi hem de ekonomik olarak doğru yöne yönlendirmek için son üç yılda önemli adımlar attığını" belirterek, "Washington, Bağdat hükümetinin egemenliğini genişletme, silahları devlet kontrolü altında toplama ve piyasaları uluslararası yatırıma açma çabalarını desteklemeye devam edecek" ifadelerini kullandı.

Temsilci açıklamasını, Başkan Trump tarafından kendisine verilen önceliklerin "Irak'ın istikrar, egemenlik ve refah arayışını desteklemek ve Amerika Birleşik Devletleri ile ortaklığı güçlendirmek" olduğunu söyleyerek tamamladı.