Afrika için aşı alarmı

Güney Afrika’da koronavirüs kaynaklı ölü sayısı 60 bini aştı.

Malavi’deki bir sağlık merkezi. (AP)
Malavi’deki bir sağlık merkezi. (AP)
TT

Afrika için aşı alarmı

Malavi’deki bir sağlık merkezi. (AP)
Malavi’deki bir sağlık merkezi. (AP)

Uluslararası Para Fonu (IMF) İcra Direktörü Kristalina Georgieva pazartesi günü yaptığı açıklamada, Afrika’da Kovid-19 vaka oranlarının zirveyi gördüğünü, bu nedenle bölgeye aşı tedariki ve finansman yardımını acil olarak hızlandırılması gerektiğini söyledi.
Georgieva açıklamasının devamında ayrıca halihazırda nüfusun yüzde 1'inden daha azı ile en düşük aşılama oranlarına sahip Sahra Altı Afrika ülkelerinde derhal harekete geçilmediği takdirde sağlık sistemlerinin tekrar çökme riskiyle karşı karşıya olduğunu vurguladı.
Yeterli yardım olmadan Kıta'nın risk altında olduğunu belirten Kristalina Georgieva salgının Afrika'da uzun sürmesi halinde yeni tip koronavirüsün daha tehlikeli suşlarının ortaya çıkacağı ve bu durumun tüm dünyayı tehdit edeceği uyarısında bulundu.
Georgieva, aşı üreticilerinin yardımları Afrika'ya ulaştırması gerektiğini belirttiği açıklamasında Güney Afrika ve Hindistan'ın tam üretim kapasitesine erişebilmesinin sağlanmasına yardımcı olmak için hammaddeye ve aşılara yönelik sınır ötesi ihracat kısıtlamalarının kaldırılması çağrısı yaptı.
Reuters'ın haberine göre IMF yetkilileri zengin ülkeleri , COVAX vasıtasıyla stoklarını Afrika ile daha hızlı paylaşmaya çağırdılar. Hedefin eylül ayına kadar bölgeye çeyrek milyar doz ulaştırmak olması gerektiğini bildirdiler.
Bloomberg News de Güney Afrika Ulusal Bulaşıcı Hastalıklar Enstitüsü'nden (NIID) aktardığı haberde Güney Afrika'da koronavirüs kaynaklı ölü sayısının 60 bin’i aştığını bildirdi. Son 24 saatte 138 kişinin yaşamını yitirdiği kaydedildi.
Güney Afrika Tıbbi Araştırma Konseyi tarafından yapılan açıklamada virüse ölü sayısının 170 bini geçebileceği tahmininde bulunuldu.
DPA'ya göre, Güney Afrika enfeksiyon sayısında tanık olduğu sıçramanın ardından koronavirüsü ile mücadeleye yönelik kısıtlamaları sıkılaştırdı.
Bloomberg haber ajansı Güney Afrika Devlet Başkanı Cyril Ramaphosa’nın dün koronavirüsün Delta varyantının ülke genelinde önemli ölçüde yayıldığını söylediğini bildirdi. Ajans,  Ramaphosa’nın ülkede alarm düzeyini ikinci en yüksek seviyeye yükselterek "Yıkıcı bir dalganın pençesindeyiz" dediğini aktardı.



Haaretz, Türkiye'nin İsrail boykotunu yazdı: "Ne kadar etkili olacak?"

İstanbul'da geçen ay düzenlenen eylemlerde protestocular, İsrail'le ticaretin tamamen durdurulmasını istemişti (AP)
İstanbul'da geçen ay düzenlenen eylemlerde protestocular, İsrail'le ticaretin tamamen durdurulmasını istemişti (AP)
TT

Haaretz, Türkiye'nin İsrail boykotunu yazdı: "Ne kadar etkili olacak?"

İstanbul'da geçen ay düzenlenen eylemlerde protestocular, İsrail'le ticaretin tamamen durdurulmasını istemişti (AP)
İstanbul'da geçen ay düzenlenen eylemlerde protestocular, İsrail'le ticaretin tamamen durdurulmasını istemişti (AP)

İsrail'in önde gelen gazetelerinden Haaretz, Türkiye'nin Tel Aviv yönetimiyle ticareti durdurmasını yazdı. 

"Türkiye'nin ticari boykotu: İsrail ekonomisine ne kadar büyük bir darbe?" başlıklı analizde, Ankara'nın ticareti durdurma kararının, İsrail'in Refah operasyonuyla diğer ülkelere yayılabileceğinden endişelenildiğine dikkat çekildi. 

Meirav Arlosoroff imzalı yazıda, Türkiye'nin ticaret boykotunun İsrail açısından çok büyük zarara yol açmayacağı savunularak şu ifadelere yer verildi: 

İsrail için Türkiye nispeten küçük bir ticaret ortağı ve Türkiye'den ithal ettiğimiz neredeyse tüm ürünler başka yerlerde de mevcut. Bunların Türkiye'den alınmasının nedeni hem ürün hem de nakliye fiyatlarının görece düşük olması.

Yazıda, İsrailli firmaların ürünleri tedarik etmek için Türkiye yerine başka kaynaklar bulabileceği belirtilirken, bunun maliyetleri ister istemez artıracağı değerlendirmesi yapıldı. 

İsrail'de konut fiyatları başta olmak üzere yaşam maliyetlerinin ve enflasyonun artabileceğine işaret edildi.

Türkiye, geçen yıl İsrail'e 5,4 milyar dolarlık ihracat yapmıştı. Aynı yılın ithalat rakamıysa 1,64 milyar dolardı. 

Ticaret Bakanlığı'ndan 2 Mayıs'ta yapılan açıklamada, İsrail'le ticaretin tamamen durdurulduğu bildirilmişti. Bakanlık geçen ay da 54 ürün grubunun İsrail'e satışını kısıtlamıştı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın halktan gördüğü baskıyla ticareti durdurma kararı aldığının öne sürüldüğü analizde şu yorumlar paylaşıldı:

Türkiye'nin İsrail'e uyguladığı bir önceki kısmi boykotun aslında pratikte karşılığı yoktu. Bu kısıtlama hamlesi uygulamadan ziyade bir beyan niteliğindeydi. Fakat ortaya çıkan belirsizlik ve kafa karışıklığı yine de ciddi zarar yarattı. Erdoğan, Türkiye'deki popülist baskıları göğüslemek için yine benzer şekilde beyanda kalan bir tutum mu sergiliyor, yoksa bu gerçek ticari bir boykot mu? Bu henüz belli değil.

İsrail'de bazı kesimlerin Ankara'nın hamlesini gerçekçi bulmadığı, diğerlerininse gelişmeleri endişeyle izlediği aktarıldı. 

Analizde, iki ülke arasındaki tüm ticari bağların bir anda koparılmasının "uluslararası ticaret normlarının çok ötesine geçtiği ve son derece tehlikeli bir psikolojik sınırı aşabileceği" değerlendirmesi de yapıldı.

Independent Türkçe


ABD'nin Refah saldırısı nedeniyle silah sevkiyatını askıya alması İsrail'de "hayal kırıklığı" yarattı

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin (Arşiv- Reuters)
ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin (Arşiv- Reuters)
TT

ABD'nin Refah saldırısı nedeniyle silah sevkiyatını askıya alması İsrail'de "hayal kırıklığı" yarattı

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin (Arşiv- Reuters)
ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin (Arşiv- Reuters)

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin bugün (Çarşamba) yaptığı açıklamada, ABD Başkanı Joe Biden'ın İsrail'e yüksek patlayıcılı mühimmat sevkiyatını askıya alma kararının, İsrail'in Refah'ta sivillerin korunmasına ilişkin yeni garantiler olmaksızın Washington'un karşı çıktığı bir saldırı başlatması nedeniyle alındığını söyledi.

Austin Senato'daki bir oturumda yaptığı açıklamada "İsrail'in Refah'ta, sivilleri dikkate almadan ve korumadan büyük bir saldırı başlatmaması gerektiği konusunda başından beri çok net olduk. Durumu tekrar değerlendirdikten sonra, bir parti yüksek patlayıcılı mühimmat sevkiyatını askıya aldık. Bu sevkiyatın nasıl devam edeceği konusunda henüz nihai bir karar vermedik" ifadelerini kullandı.

İsrail'in Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilcisi Gilad Erdan bugün yaptığı açıklamada, ABD'nin İsrail'e silah tedarikini durduracağına inanmadığını, ancak Washington'un bazı silah sevkiyatlarını durdurma kararını "büyük hayal kırıklığı, hatta sinir bozucu" olarak nitelendirdi. Erdan, İsrail'in Kanal 12 televizyonuna verdiği mülakatta, ABD Başkanı Joe Biden'ın "bir yandan Hamas'ı yok etme araçlarını geciktirirken, diğer yandan (Gazze savaşında) Hamas'ı yok etme hedefinde ortağımız olduğunu söyleyemeyeceğini" belirtti.

Axios sitesi bugün ismini açıklamadığı iki kaynağa dayandırdığı haberinde, üst düzey İsrailli yetkililer ABD'li muhataplarını, ABD Başkanı Joe Biden yönetiminin İsrail'e bazı silah sevkiyatlarını askıya alma kararının rehine müzakerelerini baltalayabileceği konusunda uyardığını bildirdi.

Üst düzey bir Amerikalı yetkili, bugün erken saatlerde yaptığı açıklamada, ABD'nin, Washington'un müttefikine yoğun nüfuslu ve güney Gazze Şeridi'nde yerlerinden edilenlerin yaşadığı Refah'a yönelik kapsamlı bir işgalden kaçınması ve ateşkes görüşmelerine daha fazla zaman verilmesi yönündeki baskısının bir parçası olarak, İsrail'e güçlü bomba sevkiyatını askıya aldığını duyurdu.

İsrail, Refah'ta saklandığını iddia ettiği binlerce Hamas savaşçısını yok etmeyi amaçladığını söyleyerek Refah'a büyük bir saldırı ve geniş çaplı bir işgal tehdidinde bulunuyor. Ancak Batılı ülkeler ve Birleşmiş Milletler, Refah'a yapılacak geniş çaplı saldırının insani bir felakete yol açacağı uyarısında bulunuyor.

ABD'nin İsrail'e silah sevkiyatını askıya alması, Biden yönetiminin 7 Ekim'deki Hamas saldırısının ardından İsrail'e tam destek vermesinden beri silah teslimatında yaşanan ilk gecikme oldu.

Washington İsrail'in en yakın müttefiki ve başlıca silah tedarikçisi. Reuters'a konuşan ve isminin açıklanmasını istemeyen üst düzey bir İsrailli yetkili, "Tırnaklarımızla savaşmak zorunda kalsak da yapmamız gerekeni yaparız" dedi.

İsrail ordusu, ABD yönetiminin silah sevkiyatını askıya almasını küçümsedi ve iki müttefikin her türlü anlaşmazlığı "kapalı kapılar ardında" çözdüğünü belirtti.

İsrail ordu sözcüsü Daniel Hagari ise düzenlediği basın toplantısında, İsrail ve ABD arasındaki koordinasyonun "daha önce görülmemiş bir düzeye ulaştığına inanıyorum" dedi.


Biden yönetimi, İsrail raporunun yayım tarihini süresiz erteledi

ABD Başkanı Joe Biden, 7 Mayıs 2024'te konuşurken. Yeni bir haber, Biden yönetiminin İsrail'in olası savaş suçlarına ilişkin bir soruşturmayı süresiz olarak durdurduğunu ortaya koyuyor (AP)
ABD Başkanı Joe Biden, 7 Mayıs 2024'te konuşurken. Yeni bir haber, Biden yönetiminin İsrail'in olası savaş suçlarına ilişkin bir soruşturmayı süresiz olarak durdurduğunu ortaya koyuyor (AP)
TT

Biden yönetimi, İsrail raporunun yayım tarihini süresiz erteledi

ABD Başkanı Joe Biden, 7 Mayıs 2024'te konuşurken. Yeni bir haber, Biden yönetiminin İsrail'in olası savaş suçlarına ilişkin bir soruşturmayı süresiz olarak durdurduğunu ortaya koyuyor (AP)
ABD Başkanı Joe Biden, 7 Mayıs 2024'te konuşurken. Yeni bir haber, Biden yönetiminin İsrail'in olası savaş suçlarına ilişkin bir soruşturmayı süresiz olarak durdurduğunu ortaya koyuyor (AP)

Politico'nun içeriden bilgi sahibi 4 kaynağa dayandırdığı haberine göre, Başkan Joe Biden yönetimi İsrail'in Gazze'de işlediği olası savaş suçlarını araştıran bir raporu süresiz olarak erteledi.

Bu gelişmeden önce, ABD Dışişleri Bakanlığı'nın raporu çarşamba günü yayımlaması bekleniyordu.

Dışişleri Bakanlığı, İsrail'in uluslararası insani hukuku ihlal ettiğini saptasaydı, ABD dış yardım göndermeyi durdurmak zorunda kalabilirdi. Leahy Yasası uyarınca ABD yönetimi "ağır insan hakları ihlalleri" gerçekleştirdiği saptanan yabancı güvenlik güçlerine yardım edemiyor.

İsrail Savunma Kuvvetleri'nin (IDF) Gazze'deki tutumunu açıkça eleştiren Demokrat Senatör Peter Welch, salı günü Biden yönetimine İsrail yardımını durdurma çağrısında bulunmuştu. Welch, ABD'nin halihazırda Leahy Yasası'nı ihlal ettiğini savunmuştu.

Welch, diğer 8 meclis üyesiyle birlikte imzaladığı mektupta, "ABD yönetiminin Leahy Yasası'nı Amerikan güvenlik yardımını alan tüm taraflara tutarlı uygulamamasına ilişkin endişelerimizi yazıyoruz" demişti.

Welch mektubuna şöyle devam etmişti: 

Son dönemde yayımlanan haberler, birbirini izleyen yönetimlerin Leahy Yasası'nı İsrail'e uygulamayı ihmal ettiklerini belgeledi.

Geçen hafta onlarca meclis üyesi de Biden yönetimini İsrail'e yardımı yeniden gözden geçirmeye çağırmıştı.

88 Demokrat üyeden oluşan bir koalisyon cuma günü Beyaz Saray'a bir mektup yazarak İsrail'in "ABD destekli insani yardım çabalarına getirdiği kısıtlamaların Filistinli siviller için eşi benzeri görülmemiş bir insani felaketi ve güvenilir haberlere göre Gazze'nin bazı bölgelerinde yaşanan kıtlığı daha kötü hale getirdiğini" savunmuştu.

Geçen ay Beyaz Saray, ABD'nin gelecekteki yardımlarının İsrail'in "sivillerin zarar görmesini, insani acıları ve yardım çalışanlarının güvenliğini ele almak için bir dizi belirli, somut ve ölçülebilir adım" açıklamasına bağlı olduğunu belirtmişti.

Öte yandan İsrail ordusu, İsrail güçlerinin Gazze'nin güneyinde Mısır'la sınırı olan Refah sınır kapısının Filistin tarafını kontrol altına aldığını doğruladı.

Filistin Sağlık Bakanlığı, İsrail'in Gazze'ye süregelen saldırılarında çoğu kadın ve çocuk olmak üzere yaklaşık 35 bin kişinin öldüğünü açıkladı. Birleşmiş Milletler de insani yardıma getirilen kısıtlamaların "insan elinden çıkma bir kıtlık" yarattığını ve şeritteki 2,3 milyonluk nüfusun yarısının felaket boyutlarında açlık çektiğini belirtiyor.

Gazze'ye yönelik saldırılar, Hamas'ın 7 Ekim'de İsrail'e sürpriz bir saldırı düzenleyerek yaklaşık 1200 kişiyi öldürmesi ve 250 kişiyi de rehin almasının ardından gelmişti.

Yine bu hafta Hamas, Gazze'deki savaşla ilgili önerilen bir ateşkes anlaşmasını kabul etti. Ancak İsrail bunu reddetti ve ateşkes görüşmelerinin sürdüğü söyleniyor.

The Independent yorum için ABD Ulusal Güvenlik Konseyi ve Dışişleri Bakanlığı'yla temasa geçti ancak yanıt alamadı.

Independent Türkçe


Heyet halen Kahire'de olmasına rağmen İsrail Gazze ateşkes görüşmeleri konusunda karamsar

Tel Aviv sokaklarında Hamas'ın elindeki İsrailli bir esirin afişi (Reuters)
Tel Aviv sokaklarında Hamas'ın elindeki İsrailli bir esirin afişi (Reuters)
TT

Heyet halen Kahire'de olmasına rağmen İsrail Gazze ateşkes görüşmeleri konusunda karamsar

Tel Aviv sokaklarında Hamas'ın elindeki İsrailli bir esirin afişi (Reuters)
Tel Aviv sokaklarında Hamas'ın elindeki İsrailli bir esirin afişi (Reuters)

İsrailli bir yetkili bugün (Çarşamba) yaptığı açıklamada, İsrail'in Hamas ile Gazze Şeridi'ndeki bazı esirleri serbest bırakacak ateşkes için Mısır'ın arabuluculuğunda yürütülen görüşmelerde ilerleme kaydedileceğine dair bir işaret görmediğini, ancak müzakerecilerini şimdilik Kahire'de tuttuğunu bildirdi.

Şarku’l Avsat’ın Reuters'tan aktardığı habere göre İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu dün (Salı) yaptığı açıklamada, Hamas'ın son ateşkes önerisinin İsrail'in temel taleplerini karşılamadığını ve Gazze Şeridi'nde tutulan esirlerin geri getirilmesi için askeri baskının halen gerekli olduğunu belirtti.

Netanyahu, Mısır'ın başkenti Kahire'de bulunan müzakere heyetinden Gazze Şeridi'ndeki esirlerin serbest bırakılması için gereken koşullarda ısrar etmelerini istediğini söyledi. Netanyahu’nun Sözcüsü Ofir Gendelman ise “Bugün Kahire'ye giden heyete, esirlerin serbest bırakılması için gerekli koşullarda ve İsrail'in güvenliğini sağlamak için gerekli taleplerde ısrarcı olmaya devam etmeleri talimatını verdim” ifadesini kullandı.

İsrail Başbakanlık Ofisi, Savaş Kabinesi'nin İsrail'in Refah'taki operasyona devam etmesine, esirlerin serbest bırakılması için Hamas'a askeri baskı uygulamasına ve savaşın diğer hedeflerine ulaşmasına oybirliğiyle karar verdiğini açıkladı.

Açıklamada ayrıca, İsrail'in Kahire'nin ev sahipliği yaptığı müzakereleri tamamlamak üzere bir heyet göndermeye karar verdiği belirtildi.

Hamas tarafından onaylanan yeni ateşkes anlaşması, iki taraf arasında esir ve mahkumların değiş tokuşunu ve sürdürülebilir sükunetin geri gelmesini içeren temel ilkeleri öngörüyor.

Anlaşma metnine göre çerçeve anlaşma, İsrail hapishanelerinde üzerinde mutabık kalınan sayıdaki tutuklu karşılığında Gazze Şeridi'ndeki tüm İsrailli esirlerin, sivil ve askerlerin serbest bırakılmasını, sürdürülebilir sükûnete geri dönülmesini, kalıcı ateşkesi, İsrail güçlerinin Gazze Şeridi'nden çekilmesini ve yeniden inşayı amaçlıyor. Çerçeve anlaşma birbiriyle bağlantılı ve birbirine bağlı üç aşamadan oluşuyor.

Diğer yandan Mısır-İsrail sınırındaki gerilim, İsrail'in Refah Sınır Kapısı’nın Filistin tarafını bombaladığına ve İsrail güçlerinin dün (Salı) sabah erken saatlerde Refah Sınır Kapısı’nın kontrolünü ele geçirdiğine dair haberlerin ardından son saatlerde arttı.


Kuzey Kore'nin ‘kişilik kültünün’ mimarı Kim Ki-nam hayatını kaybetti

Kuzey Kore lideri Kim Jong-un ve üst düzey yetkililer Pyongyang'daki cenaze töreni sırasında (AFP)
Kuzey Kore lideri Kim Jong-un ve üst düzey yetkililer Pyongyang'daki cenaze töreni sırasında (AFP)
TT

Kuzey Kore'nin ‘kişilik kültünün’ mimarı Kim Ki-nam hayatını kaybetti

Kuzey Kore lideri Kim Jong-un ve üst düzey yetkililer Pyongyang'daki cenaze töreni sırasında (AFP)
Kuzey Kore lideri Kim Jong-un ve üst düzey yetkililer Pyongyang'daki cenaze töreni sırasında (AFP)

Kuzey Kore Merkezi Haber Ajansı (KCNA) bugün (Çarşamba) yaptığı açıklamada, Kim hanedanlığının ‘kişilik kültünün’ mimarı olarak kabul edilen Kuzey Kore'nin eski propaganda ustası Kim Ki-nam'ın dün (Salı) 94 yaşında hayatını kaybettiğini duyurdu.

KCNA, Kuzey Kore lideri Kim Jong-un'un bu sabah Ki-nam'ın tabutu önünde ‘rejime sonsuz sadık kalan emektar bir devrimcinin kaybından duyduğu acı üzüntüyle’ sessizce yas tuttuğunu bildirdi.

XSDVF
Kuzey Kore lideri Kim Jong-un ve üst düzey yetkililer Pyongyang'daki cenaze töreni sırasında (AFP)

Şarku’l Avsat’ın AFP'den aktardığı habere göre, 2022 yılından bu yana hastanede tedavi gören Kim Ki-nam, yaşa bağlı rahatsızlıklar ve ‘çoklu organ yetmezliği’ nedeniyle yaşamını yitirdi.

Ki-nam, 1950'lerde Pekin Büyükelçiliği, 1970'lerde ise devlete ait Rodong Sinmun gazetesinin genel yayın yönetmenliği ve ülkenin iktidardaki İşçi Partisi'nin başkan yardımcılığını yaptıktan sonra 1989-2017 yılları arasında Kuzey Kore'nin propaganda ve ajitasyon departmanını yönetmesiyle tanınıyordu.

Sovyetler Birliği'nde eğitim gördükten sonra, kariyerine, 1948'de Japon işgalinin sona ermesinden 1994'teki ölümüne kadar Pyongyang'da iktidarı elinde tutan Kim İl-sung'un yanında başladı. İl-sung’un oğlu ve Kim Jong-un'un babası Kim Cong-il'in (1994-2011) yakın arkadaşı olarak kabul edildi.

SDEFR
Kuzey Kore'nin eski propaganda ustası Kim Ki-nam (AP)

Rejimin temel sloganlarının ve liderlerinin konuşmalarının yazarı olan Kim Ki-nam, aynı zamanda Kuzey Kore'yi üç kuşaktır demir yumrukla yöneten Kim ailesi etrafındaki ‘kişilik kültünün’ de mimarı. Ki-nam emekli olduktan sonra bu görev 2018 yılında Kim Jong-un'un kız kardeşi Kim Yo-jong'a verildi.


Blinken, İsrailli aşırılık yanlılarının Gazze Şeridi'ne giden Ürdün yardım konvoylarına yönelik saldırılarını kınadı

Mısır Kızılayı’nın gönderdiği yardım tırları Refah Sınır Kapısı’ndan Gazze Şeridi'ne giriyor. (Şarku’l Avsat)
Mısır Kızılayı’nın gönderdiği yardım tırları Refah Sınır Kapısı’ndan Gazze Şeridi'ne giriyor. (Şarku’l Avsat)
TT

Blinken, İsrailli aşırılık yanlılarının Gazze Şeridi'ne giden Ürdün yardım konvoylarına yönelik saldırılarını kınadı

Mısır Kızılayı’nın gönderdiği yardım tırları Refah Sınır Kapısı’ndan Gazze Şeridi'ne giriyor. (Şarku’l Avsat)
Mısır Kızılayı’nın gönderdiği yardım tırları Refah Sınır Kapısı’ndan Gazze Şeridi'ne giriyor. (Şarku’l Avsat)

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen es-Safedi ile yaptığı telefon görüşmesinde, İsrailli aşırılık yanlılarının, yardımların Filistinli sivillere ulaşmasını engellemek amacıyla Ürdün'den Gazze Şeridi'ne giren insani yardım konvoylarına yönelik son saldırılarını kınadı.

Aşırılık yanlısı yerleşimciler, bu ayın başlarında iki konvoya daha saldırmalarının ardından, bu ay ikinci kez Beyt Hanun Sınır Kapısı üzerinden Gazze Şeridi'ne giden bir Ürdün yardım konvoyuna saldırdı.

ABD Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada Blinken'in, ABD'nin İsrail hükümetinden ‘bu tür saldırıları önlemek ve sorumluları cezalandırmak için tam ve uygun adımlar atmasını’ beklediğini yinelediği aktarıldı.

İki taraf ayrıca Gazze Şeridi'nde acil bir ateşkes sağlanması ve esirlerin serbest bırakılması konularını ele aldı.


Pornografik film oyuncusu, Trump'ın duruşmasındaki ifadesinde itiraf etti: Bayıldım

Eski pornografik film oyuncusu Stormy Daniels (sosyal medya)
Eski pornografik film oyuncusu Stormy Daniels (sosyal medya)
TT

Pornografik film oyuncusu, Trump'ın duruşmasındaki ifadesinde itiraf etti: Bayıldım

Eski pornografik film oyuncusu Stormy Daniels (sosyal medya)
Eski pornografik film oyuncusu Stormy Daniels (sosyal medya)

Eski pornografik film oyuncusu Stormy Daniels, New York'ta görülen ve kendisinin de kilit isimlerden biri olduğu ceza davasında eski ABD Başkanı Donald Trump'a karşı jüri önünde ifade vermeden önce dün (Salı) yemin etti.

Gerçek adı Stephanie Clifford olan 45 yaşındaki aktris, Manhattan'daki kalabalık mahkeme salonuna girdi ve Trump'a bakan jürinin solundaki tanık kürsüsüne oturdu. Şarku’l Avsat’ın Reuters’tan aktardığına göre biraz gergin olan Daniels, 2006 yılında bir golf turnuvası sırasında Trump'la tanıştığında yaşananları anlattı.

İfadesi sırasında savcılar, Daniels ve Trump'ın yan yana durduğu ünlü bir fotoğrafı gösterdi.

dfvrbt
Stormy Daniels, dün (salı) New York'taki Manhattan Eyalet Mahkemesi'nde eski ABD Başkanı Donald Trump'ın ceza davası sırasında Yargıç Juan Merchan'ın karşısına çıktı. (Reuters)

Trump ile Tahoe Gölü'ndeki bir golf turnuvasında tanıştığını ifade eden Daniels, günün ilerleyen saatlerinde Trump'ın korumasının kendisine yaklaştığını ve Trump'ın kendisiyle akşam yemeği yemek istediğini söylediğini belirtti.

Başlangıçta reddettiğini, ancak yemeğin harika bir şekilde sona erebileceği konusunda ikna edildikten sonra fikrini değiştirdiğini ifade etti.

Otel süitinde aralarında geçen konuşmayı detaylı bir şekilde anlatan Daniels, otel süitine geldiğinde Trump'ın kendisini saten pijamalarla karşıladığını, Trump’tan kıyafetlerini değiştirmesini istediğini ve Trump'ın da buna kibarca karşılık verdiğini söyledi.

frthy
Eski ABD Başkanı Donald Trump, dün New York'taki Manhattan Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşması sırasında (AFP)

Siyah bir kıyafet giyen ve koyu renk gözlük takan Daniels, Trump'ın kendisini birden fazla kez takip etmesinden rahatsız olduğunu da sözlerine ekledi ve ona sordu: “Sen her zaman bu kadar kibirli ve kendini beğenmiş misin?”

Daniels, milyarderle otelindeki bir süitte cinsel ilişkiye girdiğini doğruladı, ancak Trump bu iddiayı reddetti.

sxd
Eski pornografik film oyuncusu Stormy Daniels ile yapılan bir röportajdan (sosyal medya)

Daniels, herhangi bir uyuşturucu madde ya da alkol kullanmamış olmasına rağmen Trump'ın odadan çıkmasını engellemesinin ardından ‘bayıldığını’ söyledi. Yatakta üzerinde hiçbir kıyafet olmadan uyandığını da sözlerine ekledi.

Trump ile cinsel ilişkiye girdiğini anlatmaya devam eden Daniels, “Tavana bakıyordum, oraya nasıl geldiğimi bilmiyordum, olanlardan başka bir şey düşünmeye çalışıyordum” ifadelerini kullandı.

AZSCDVF
Eski ABD Başkanı Donald Trump, avukatı Todd Blanche ile birlikte New York'taki Manhattan Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmasından önce basına demeç veriyor, 7 Mayıs 2024. (AFP)

Yaşananların ardından Trump ona ‘The Apprentice’ adlı televizyon programında yer almasını teklif etti, ancak bu gerçekleşmedi.

İddia edilen karşılaşma Trump'ın şimdiki eşi Melania ile evliliği sırasında gerçekleşti. Trump, Daniels ile herhangi bir cinsel ilişkiye girdiğini reddediyor.

XDVFBRT
Cumhuriyetçi başkan adayı ve eski ABD Başkanı Donald Trump, New York'ta ceza davası öncesinde. (Reuters)

Yargıç Juan Merchan daha önce Trump'ın hukuk ekibinin itirazlarına rağmen Daniels'ın jüri üyelerine Trump'la cinsel ilişkiye girdiğini söylemesine izin verilmesine karar vermişti.

Şarku’l Avsat’ın AFP'den aktardığı habere göre Daniels, dün mahkeme salonuna kaşlarını çatarak giren ve eski porno yıldızı konuşurken sessizliğini koruyan eski Cumhuriyetçi başkanın karşısında saatlerce ifade vermek zorunda kalabilir.

ASDCVFER
Eski ABD Başkanı Donald Trump, dün New York'taki Manhattan Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşması sırasında (AFP)

İkili arasında yaşananlardan on yıl sonra, Daniels'a 2016 başkanlık kampanyasının sonunda, Trump ile yaşadığını söylediği cinsel ilişki hakkında sessiz kalması karşılığında 130 bin dolar ödendi. Bu ödeme, 2024 başkanlık seçimlerinde Cumhuriyetçi başkan adayına karşı açılan davanın merkezinde yer alıyor.

XSDFVBT
Eski ABD Başkanı Donald Trump, New York'taki Manhattan Ceza Mahkemesi'nde, 7 Mayıs 2024. (AFP)

Bu yılki başkanlık seçimlerinde Cumhuriyetçilerin adayı olan 77 yaşındaki Trump, 2016 seçimleri sırasında sessiz kalması için Daniels'a yaptığı 130 bin dolarlık ödemeyi örtbas etmek amacıyla iş kayıtlarında tahrifat yapmakla suçlanıyor.

Trump suçsuz olduğunu iddia etti ve Daniels ile cinsel ilişkiye girdiğini reddetti.


Rus ordusu Ukrayna'nın iki kasabasında kontrolü ele geçirdiğini duyurdu

Kiev yakınlarında yıkılan bir evin yanında yürüyen adam (EPA)
Kiev yakınlarında yıkılan bir evin yanında yürüyen adam (EPA)
TT

Rus ordusu Ukrayna'nın iki kasabasında kontrolü ele geçirdiğini duyurdu

Kiev yakınlarında yıkılan bir evin yanında yürüyen adam (EPA)
Kiev yakınlarında yıkılan bir evin yanında yürüyen adam (EPA)

Rus ordusu bugün (Çarşamba) yaptığı açıklamada, Rus kuvvetlerinin, sahada, Ukrayna kuvvetlerindeki mühimmat ve asker eksikliğinden yararlanarak doğu ve kuzeydoğu Ukrayna'daki iki kasabanın daha kontrolünü ele geçirdiğini duyurdu.

Rusya Savunma Bakanlığı açıklamasında, doğuda Donetsk bölgesinin eteklerindeki Novokalinovo ve Harkiv bölgesindeki Kislovka ​​kasabalarının "kurtarıldığını" duyurdu.

Fransız Haber Ajansı AFP'ye göre Ukrayna ordusu, geçen yaz başarısız olan karşı saldırısından beri hâlâ savunma pozisyonundaki durumunu koruyor.

Rusya ise asker bulmada zorluk yaşayan ve Batı yardımının yavaş gelmesi nedeniyle sıkıntı içinde olan Ukrayna ordusuna karşı inisiyatif alıyor.


İsrail ordusu Güney Lübnan'daki Hizbullah hedeflerini bombaladı

İsrail'in Güney Lübnan'a düzenlediği hava saldırıları sonucu bölgeden dumanlar yükseliyor. (AFP)
İsrail'in Güney Lübnan'a düzenlediği hava saldırıları sonucu bölgeden dumanlar yükseliyor. (AFP)
TT

İsrail ordusu Güney Lübnan'daki Hizbullah hedeflerini bombaladı

İsrail'in Güney Lübnan'a düzenlediği hava saldırıları sonucu bölgeden dumanlar yükseliyor. (AFP)
İsrail'in Güney Lübnan'a düzenlediği hava saldırıları sonucu bölgeden dumanlar yükseliyor. (AFP)

İsrail Ordu Sözcüsü Avichay Adraee bugün (Çarşamba) yaptığı açıklamada, gece boyunca Lübnan'ın güneyindeki altı bölgede Hizbullah hedeflerine yönelik saldırılar gerçekleştirildiğini bildirirken, Hizbullah da İsrail'in kuzeyindeki çok sayıda ordu binasının hedef alındığını duyurdu.

Adraee X platformundaki hesabından yaptığı açıklamada, “İsrail savaş uçakları Kafr Kila, Ayta eş-Şaab, el-Hiyam ve Marun er-Ras'taki Hizbullah mevzilerine bombardıman düzenledi” dedi.

İsrail uçaklarının Lübnan'ın güneyindeki Hula ve Aytarun'daki Hizbullah hedeflerini de bombaladığını belirten Adraee, ordunun ‘Tayr Harfa ve el-Cubeyn'deki potansiyel bir tehdidi ortadan kaldırmak için’ saldırılar düzenlediğini de sözlerine ekledi.

Diğer yandan Hizbullah, savaşçılarının İsrail'in kuzeyinde İsrail askerleri tarafından kullanılan çok sayıda binayı hedef aldığını, bunlardan birinin Metula bölgesindeki bir bina olduğunu ve ‘doğrudan’ vurduklarını bildirdi.

Hizbullah ayrı ayrı yaptığı açıklamalarda savaşçılarının Hanita bölgesinde iki, Shlomi bölgesinde iki, Avivim'de iki ve Manara bölgesinde bir binayı hedef aldığını duyurdu.

Bir yandan İsrail ordusu, diğer yandan Lübnan'daki Hizbullah ve silahlı Filistinli gruplar arasında 7 Ekim'de Gazze Şeridi'ne yönelik İsrail savaşının başlamasından bu yana neredeyse her gün sınır ötesi bombardıman yaşanıyor.


Sağ popülistler Avrupa’nın çehresini değiştirir mi?

Nantes yakınlarında AP seçimleri öncesinde (Fransız) Sosyalist Partisi (PS) ve Avrupa Halk Partisi (EPP) bayrakları sallayan parti destekçileri, 13 Nisan 2024 (AFP)
Nantes yakınlarında AP seçimleri öncesinde (Fransız) Sosyalist Partisi (PS) ve Avrupa Halk Partisi (EPP) bayrakları sallayan parti destekçileri, 13 Nisan 2024 (AFP)
TT

Sağ popülistler Avrupa’nın çehresini değiştirir mi?

Nantes yakınlarında AP seçimleri öncesinde (Fransız) Sosyalist Partisi (PS) ve Avrupa Halk Partisi (EPP) bayrakları sallayan parti destekçileri, 13 Nisan 2024 (AFP)
Nantes yakınlarında AP seçimleri öncesinde (Fransız) Sosyalist Partisi (PS) ve Avrupa Halk Partisi (EPP) bayrakları sallayan parti destekçileri, 13 Nisan 2024 (AFP)

Hattab Ebu Diyab

Avrupa Birliği (AB) ülkelerindeki seçmenler, Avrupa Parlamentosu'ndaki (AP) temsilcilerini seçmek üzere 6-9 Haziran tarihleri arasında sandık başına gitmeye hazırlanıyorlar. Parlamento seçimleri, özellikle Ukrayna savaşından sonraki ilk seçim olmasının yanında satın alma gücünün zayıflaması, tarım sektöründeki kriz, göç ve egemenlik tartışmaları ile rakip güçlerin bölündüğü diğer konuların gölgesinde 27 ülkede siyaset sahnesindeki değişimleri izleme fırsatı sunuyor.

Mercek altına alınacak en önemli konu aşırı sağın oy oranı, Strasbourg’daki Avrupa Parlamentosu’nda yeri ve Avrupa'nın iç ve dış politikaları üzerindeki etkisinin boyutu olacak. Aşırı sağın beklenen yükselişi ve Yeşiller ile Liberallerin çöküşünün haziran seçimlerinden sonra Avrupa Parlamentosu'nun yapısını kökten değiştirmeyeceği ve AB politikalarını etkilemeyeceği düşünülse de geleneksel ve aşırı sağcı simalarıyla sağa doğru bu keskin kaymanın etkilerinin orta vadede hissedileceğine şüphe yok.

Avrupa’nın çehresi yeniden mi şekilleniyor?

Avrupa, parlamento seçimlerinin arifesinde, 750 milyar euroluk ekonomik toparlanma planının açıklanmasına rağmen, doğusunda yeniden başlayan savaşın ve Kovid-19 salgınının etkilerini halen üzerinden atabilmiş değil. Ekonomik durum, Rusya’nın petrolüne bağımlılığın sona ermesi ve Ukrayna'ya verilen mali, insani ve askeri destekle daha da kötüleşti.

Tüm bunlarla birlikte ticari faaliyetleri düzenlemek için yeni stratejiler geliştirmek, dijital pazar ve yapay zekâ, rekabet gücü krizi, zayıf kalan enerji geçişi (yeni teknolojiler ve yeşil ekonomiye geçiş), jeopolitik ve teknolojik riskler ile bölünmeye neden olan tartışmalı göç politikası gibi başka zorluklar da söz konusu.

Avrupa, egemenlik yaklaşımı konusunda ulusal bütünleşmeden yana olanlarla, AB'nin siyasi birliğini güçlendirmekten yana olanlar arasında bölünmüş durumda. Tartışma artık AB'nin içinde ya da dışında olmakla değil, Avrupa, Avrupa'nın inşası ve dünyadaki yerinin geleceğiyle ilgili yapılıyor.

Seçim sonuçlarının (1979'dan bu yana her beş yılda bir yapılan genel seçimle işbaşına gelen) parlamentonun önümüzdeki beş yıllık gündemini etkileyeceği şüphesiz.  Ancak Avrupa’nın siyasi manzarasının yeniden şekillenmesine yönelik sonuçlara dikkat etmek en önemli konu.

AB üyesi 18 ülkeyi kapsayan son ankete göre parlamentoda çoğunluğu yüksek ihtimalle (720 sandalyeden 398'ine sahip olan) AB yanlısı en büyük koalisyonun alması bekleniyor. Aynı koalisyon mevcut parlamentoda da çoğunluğa sahip. (Merkez sağ) Avrupa Halk Partisi (EPP) 177 sandalye ile koalisyonun birincisi partisi olurken, onu sosyalistler ve liberal demokratlar takip ediyor.

Avrupa, 750 milyar euroluk ekonomik toparlanma planının açıklanmasına rağmen, doğusunda yeniden başlayan savaşın ve Kovid-19 salgınının etkilerini halen üzerinden atabilmiş değil.

Anketlere göre AB’nin önde gelen ülkelerinden Fransa, İtalya, Hollanda ve Belçika'da aşırı sağcılar ve muhafazakârlar öne çıkabilir.

sxcdfrgt
Macaristan Başbakanı Viktor Orban, başkent Budapeşte’de düzenlediği bir basın toplantısı sırasında, 21 Aralık 2022 (AFP)

Başta yeni liberallerin ve yeşillerin Fransa ve Almanya'daki kalelerinde sayısının azalması ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un partisinin gerileyerek Marine Le Pen'in partisi (seçim listesi Jordan Bardella tarafından yönetilen) Ulusal Birlik Partisi’nin (RN) ardından ikinci ya da üçüncü parti olması bekleniyor. Aynı durum, aşırı sağcı çizgideki Almanya için Alternatif (AfD) ile üçüncü sırada yer almak için yarışan Alman Yeşiller Partisi için de geçerli. Almanya Hristiyan Demokrat Birliği’nin (CDU) birinci parti, Demokratik Sosyalizm Partisi’nin (PDS) ikinci parti olacağı tahmin ediliyor.

Aşırı sağın yükselişinin yansıması

Aşırı sağın, liberallerin, solcuların ve çevrecilerin aleyhine Avrupa Parlamentosu'nda (merkez sağ ve merkez soldan sonra) üçüncü blok haline gelebileceği tahmin ediliyor.

Anket sonuçlarının ve yüzdelerin ötesinde, geniş bir sağ kanat koalisyonu gibi olası ittifakların ortaya çıkma ihtimali halen var. Fakat bu ihtimal, popülist muhafazakârlık ile Avrupa’nın merkez sağı arasındaki karmaşık müzakerelerin sonucuna bağlı. Bu da Macaristan Başbakanı Viktor Orban'ın merkez sağ partisi Macar Yurttaş Birliği (Fidesz) Partisi’nin merkez sağa kabul edilmesi ve Avrupalı reformistlerin Orban'ın müttefiki İtalya Başbakanı Giorgia Meloni liderliğindeki İtalya'nın Kardeşleri (Fratelli d'Italia) Partisi ve Polonya’nın milliyetçi muhafazakâr çizgideki Adalet ve Hukuk Partisi (PiS) ile kucaklaşmasıyla mümkün olabilir.

Tüm bunlara dayanarak, önümüzdeki dönemde güç dengesinin önemli ölçüde değişmeyeceğini söyleyebiliriz. AB yanlısı EPP, Almanya Sosyal Demokrat Parti (SPD) ve Avrupa'yı Yenile Grubu (Renew Europe) gibi partilerin önümüzdeki dönemde Avrupa metinleri için ortak bir zemin bulma konusunda bolca zamanı olacak.

Sağa doğru olan bu eğilim, yeni küresel güç dengesi ve ABD-Çin iki kutupluluğunun ortaya çıkışıyla ‘güçlü bir Avrupa’ ve jeopolitik bir kutup oluşturma ihtiyacının aciliyet kazandığı bir dönemde, Avrupa projesine daha düşman olan radikal siyasi grupların gücünü de arttıracaktır.

Avrupa deneyiminin geleceği

Avrupa seçimleri nispi sisteme göre yapılır ve kamuoyunun gelişimini ve ulusal meseleler ile Avrupa boyutu arasındaki etkileşimi anlamanın bir yoludur. Son AP seçimlerinde Avrupa Komisyonu kararlarının insanların günlük yaşamlarını ve ekonomilerini etkilemesi ve İngiltere’nin 2016 yılında Brexit (İngiltere’nın AB’den çıkışı) referandumundan sonra öneminin iki katına çıkması nedeniyle çekimser oylar azalmış ve katılım artmıştır.

Ukrayna’da 2022 yılında savaşın başlamasından sonra, Avrupalılar kendi kıtalarında da savaş çıkabileceğini anlayınca, sürdürülebilir barış fikrinin sarsıldığı açıkça ortaya çıktı.

Fransa Cumhurbaşkanı Macron, Sorbonne Üniversitesi'nde 25 Nisan'da yaptığı konuşmada zorlukların büyüklüğü ve müdahale edilmemesi bakımından Avrupa'nın ölebileceğini söylemekten çekinmedi. Konuşmasında Avrupa'nın stratejik olarak kırılganlığına dikkat çeken Macron, ABD’nin korumasına olan bağımlılığın devam etmemesi için ortak bir Avrupa askeri gücü kurulması ve nükleer caydırıcılığın füzesavar programlarıyla ilişkilendirilmesi gibi Avrupa’ya dair vizyonunu ve tezlerini ifade etti.

Son yıllarda, Brexit'ten sonra Avrupa’nın iki tabusu yıkıldı. Bunlardan ilki, üye bir ülkenin AB’den ayrılması, ikincisi ise İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra hâkim olan kalıcı barış ve istikrar fikrinin yerle bir olmasıydı.

AB üyesi 27 ülkenin seçim kampanyalarındaki tartışmalar, bazıları hassas ve bölünmeye neden olan çeşitli konular üzerinde yoğunlaştı. Ancak tüm bunlar, Avrupa fikri yavaş yavaş kök saldıkça ve AB bir gerçeklik haline geldikçe, birçok alana (çevre, ortak tarım politikası, sanayinin teşviki, ortak savunma, enerji, işgücü vb.) müdahale ettikçe ve kararları insanların hayatlarını etkiledikçe, zaman faktörünün Avrupa deneyiminin güçlendirilmesi lehine işlediğini gösterdi. Bununla birlikte Avrupa yasaları çoğu zaman üye ülkelerin yasalarının, kendi ulusal anayasalarının önüne geçebiliyor.

dcvfv
RN lideri Marine Le Pen, düzenlediği bir basın toplantısı sırasında, 24 Kasım 2023 (EPA)

Avrupalı seçmenlerin öncelikleri arasında, Avrupa'nın ‘gücüne’ ve uluslararası sahnede etkili bir jeopolitik kutba dönüşmesine odaklanmadan önce; göç, güvenlik, sosyal reformlar ve iklim değişikliği gibi insanların günlük hayatını ilgilendiren konular yer alıyor.

Yaklaşan AP seçimleri, kimilerinin ortak pazar ve ekonomik birlik konusundaki başarılarından dolayı övdüğü, kimilerinin ise sadece bir ‘uluslar ve devletler birliği’ olmasını istediği, kimilerinin de kendi kaderini tam olarak tayin edemeyen minyatür bir Birleşmiş Milletler (BM) örgütü yerine ‘Avrupa Birleşik Devletleri’ olmayı arzuladığı Avrupa deneyiminin geleceğine ilişkin tartışmaların çözümüne katkı sağlayacak gibi görünmüyor. Tüm bunların arkasında ise güç sahibi bir Avrupa'nın önünde duran, ulusal öncelikler ve ideolojik çelişkiler yatıyor.

*Bu makale Şarku'l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.