Afganistan'ı Taliban korkusu sardı, İran ve Pakistan'a göç başladı… Türkiye'ye göç olur mu? Sönmez: Kitlesel göç olmaz

Taliban'ın katı kurallarından en çok kadınlar etkileniyor / Fotoğraf: BBC
Taliban'ın katı kurallarından en çok kadınlar etkileniyor / Fotoğraf: BBC
TT

Afganistan'ı Taliban korkusu sardı, İran ve Pakistan'a göç başladı… Türkiye'ye göç olur mu? Sönmez: Kitlesel göç olmaz

Taliban'ın katı kurallarından en çok kadınlar etkileniyor / Fotoğraf: BBC
Taliban'ın katı kurallarından en çok kadınlar etkileniyor / Fotoğraf: BBC

Amerika Birleşik Devletleri (ABD), 11 Eylül 2011'de gerçekleşen saldırıların ardında Afganistan'da üstlenmiş El Kaide unsurlarının olduğu iddia ederek aynı yıl içinde bu ülkeye askeri müdahalede bulundu.
Müdahale sonucu Taliban yönetimi devrildi. Kırsal alana geçen Taliban güçleri, başlattıkları gerilla savaşını her geçen gün büyüterek ülke genelinde birçok noktayı yeniden hakimiyetleri altına almaya başladı.
ABD'nin, Afganistan'dan çekilme kararı aldığı bugünlerde ülkenin neredeyse yüzde 65'i yine Taliban yönetimine girmiş durumda.
ABD'nin de içinde olduğu NATO güçlerinin çekilmesinin ardından ülkenin tamamının Taliban kontrolüne girebileceği iddia ediliyor.
Bu durumda Türkiye'ye yönelik büyük bir göç dalgası olabileceği öne sürülmekte.
Çünkü son yıllarda gelen göçmenlerle birlikte Afganistanlılar, Suriyelilerin ardından Türkiye'de en çok bulunan ikinci yabancı topluluk.
Yani Türkiye, Afganistanlılar için tanıdık oldukları bir ülke ve Avrupa hayali kuranlar için de geçiş noktası.
Peki iddia edildiği gibi Taliban'ın Afganistan'da kontrolü tamamen ele geçirmesi Türkiye'ye yönelik büyük bir göç dalgası başlatabilir mi?
Bu soruları 2003-2006 yılları arasında NATO'nun sivil temsilcisi unvanıyla Afganistan'da görev yapmış eski Dışişleri Bakanı ve TBMM Başkanı Hikmet Çetin ile Afganistan Türkleri Sosyal, Kültürel ve Yardımlaşma Derneği Genel Başkanı Fazıl Ahmet Sönmez, cevapladı.

"Suriye savaşı gibi Türkiye'ye kitlesel göç olmaz"
Hikmet Çetin, Afganistan'dan Türkiye'ye yönelik bir göç olması ihtimalinin olduğunu ancak bunun çok da kitlesel olmayacağını söyledi. 
Afganların geçmişte daha çok Pakistan ve İran'a gittiklerini hatırlatan Çetin, "Hem oralara daha alışkınlar hem de dilleri çok yakın. Türkiye'ye geçmişte de geldiler halen de geliyorlar ancak kitle halinde bir göç olmadı. Belki gelen sayısı sadece biraz artar ama ben Suriye iç savaşındaki kaçışta olduğu gibi Afganistan'dan Türkiye'ye kitlesel bir göç olacağını sanmıyorum" dedi.

"Taliban'ın onayı olmadan gitmek çok riskli"
Çetin, Türkiye'nin Kabil Havalimanı'nın güvenliğini üstlenmesinin koşullara bağlı olduğunu aktararak, "Eğer Taliban'ın ve hükümetin birlikte Türkiye'ye bir çağrısı olursa olumlu değerlendirilebilir ama Taliban şimdiye kadar olumsuz bakıyor. Taliban'ın onayı olmadan gitmek çok riskli" ifadelerini kullandı.

"Türkiye, Afganistan'da dengeli hareket etti"
Türkiye'nin Afganistan'daki bütün topluluklar nezdinde saygınlığı olduğunu dile getiren Çetin, bunun Atatürk döneminden beri izlenen politikadan kaynaklandığını söyledi.
Çetin'e göre Türkiye, Afganistan'da dengeli hareket etti. Afganistan'daki gruplardan birini tutup diğerinin karşısına geçmek gibi bir politika izlenmedi.

Fazıl Ahmet Sönmez / Fotoğraf: Facebook
"İran ve Pakistan'a göç başladı"
Afganistan Türkleri Sosyal, Kültürel ve Yardımlaşma Derneği Genel Başkanı Fazıl Ahmet Sönmez de Taliban tehlikesine dikkati çekti.
Afganistan'dan İran ve Pakistan yönünde göç dalgasının başladığını ifade eden Sönmez, "Taliban, Afganistan'ın tamamını bile ele geçirse Türkiye'ye yönelik kitlesel bir göç dalgası olacağını sanmıyorum. Afganistan'dan dışarıya göçlerin en temel nedenleri belirsizlik ve işsizlik" yorumunu yaptı.

"Afganistan'dan 300-400 bin kişi göç edebilir, 50 bini Türkiye'de kalabilir"
Afganistan'dan 300-400 bin civarında kişinin göç edebileceğini öne süren Sönmez, "Bunların ancak 50 bini Türkiye'de kalır. Türkiye'de daha çok Özbek, Türkmen gibi Türk soylular kalmayı tercih ediyor. Peştun, Tacik, Hazara gibi halklar ise Avrupa'ya gitmek istiyor. Tabii onlar da Türkiye üzerinde gidecek" diye konuştu.

Taliban'ın ülkeyi ele geçirmesi halinde yeni bir göç dalgasının yaşanmasından endişe ediliyor / Fotoğraf: BBC
"Afganistan'dan kaçak yola çıkan 15 günde İstanbul'da. Yolculuk en az 2 bin dolar"
Afganistan'dan kaçak yola çıkan birinin İstanbul'a varma süresinin en fazla 15 gün olduğunu anlatan Sönmez, bu yolculuğun en az 2 bin doları bulduğunu, bu paranın da kaçakçılara ödendiğini iddia etti.
"İran, Afgan göçmenlerin Türkiye'ye geçişine göz yumuyor mu?" sorusuna Sönmez, şu cevabı verdi:
"Hayır. Türkiye sınırında yakalarlarsa belki geçişine göz yumarlar ama Meşhed, Tahran, Tebriz gibi şehirlerde yakaladıklarında direkt sınır dışı ediyor İran." 

Taliban'ın önünden kaçan Afgan askerler, Türkiye'ye yolcu mu?
Taliban'ın saldırılarından kaçan neredeyse bin 600 Afgan askerin Tacikistan'a sığınmasının ardından yapılan kimi yorumlarda dağılan Afgan ordusunun çok sayıda askerinin göçmen olarak batıya Türkiye yönünde kaçabileceği iddia edilmişti.
Sönmez, bu iddiaya katılmıyor. Afgan ordusundan kaçışların olduğunu ancak Türkiye yönlü bir yolculuk olmadığını iddia eden Sönmez, şunları kaydetti: 
"Bizim Afganistan ile sürekli temasımız var. Askerler kuşatıldıkları yerlerde devletten yardım istedikleri halde kendilerine hiçbir şekilde yardım edilmedi. Hatta askerler, akşam uçaklarla gelerek Taliban'a kolonya dağıtıldığını, kendilerinin ise ölüme terk edildiğini söylüyor. Kaçanlar var ama Türkiye'ye gelmeleri sözkonusu değil.

"Türkiye sadece havalimanını koruyacak, olaylara seyirci kalacaksa bize faydası olmaz"
Taliban'ın saldırılarını Türk kökenli halkların bulunduğu bölgelerde yoğunlaştırdığını buna karşın devlet güçlerinin direnmeden silahlarını bırakmasının kendilerini tedirgin ettiğini söyleyen Sönmez, Türkiye'nin Kabil Havalimanı'nın korumasını almak istemesine olumsuz yaklaştığını belirterek gerekçesini şöyle açıkladı:
"Sadece Kabil Havalimanı'nı koruyup diğer olaylara seyirci kalacaksa bunun Türk soylular için faydası olmaz."

"Türkiye, Katar ve Pakistan'dan Taliban'a baskı yapmasını istesin"
Taliban'ı Katar'ın ve Pakistan'ın desteklediğini savunan Sönmez, Türkiye'nin her iki ülke ile yakın ilişki içinde olduğunu da kaydederek, bu ülkeler nezdinde girişimde bulunarak Taliban üzerinde baskı kurması gerektiğini belirtti.

Taliban'ın katı kurallarından en çok kadınlar etkileniyor / Fotoğraf: BBC
"Taliban ılımlı olmaz, şimdiden ele geçirdikleri yerlerde baskı başladı"
Taliban'ın yönetimi ele geçirmesi halinde ılımlı olmasının zor olduğunu öne süren Sönmez, "Taliban şu an ülkenin yüzde 65'ini kontrol ediyor. İlçeleri aldı, iller kaldı sadece. Halka yönelik baskı yapmaya da başladı. Artık bir kadın bırak farklı bir yere gitmeyi mahalleler arasında bile yanında eşi olmadan dolaşamaz" yorumunda bulundu.

"ABD'liler araçlarına Türk bayrağı çekip dolaşıyordu"
Sönmez her şeye karşın Afganistan halkının genel olarak Türkiye'yi ve Türk halkını sevdiğini bu nedenden dolayı ABD ordusunun bile güvenliklerini sağlamak için zaman zaman araçlarına Türk bayrağı çekerek dolaştıklarını sözlerine ekledi. 
Independent Türkçe



İsrail: İran'ın nükleer silah edinme yeteneğini "iki veya üç yıl" erteledik

Maxar uydusundan alınan bir uydu görüntüsü, İsrail saldırılarının ardından Natanz tesisindeki geniş çaplı yıkımı gösteriyor (AP)
Maxar uydusundan alınan bir uydu görüntüsü, İsrail saldırılarının ardından Natanz tesisindeki geniş çaplı yıkımı gösteriyor (AP)
TT

İsrail: İran'ın nükleer silah edinme yeteneğini "iki veya üç yıl" erteledik

Maxar uydusundan alınan bir uydu görüntüsü, İsrail saldırılarının ardından Natanz tesisindeki geniş çaplı yıkımı gösteriyor (AP)
Maxar uydusundan alınan bir uydu görüntüsü, İsrail saldırılarının ardından Natanz tesisindeki geniş çaplı yıkımı gösteriyor (AP)

İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar bugün yayınlanan bir röportajında, İsrail'in İran'a yönelik saldırılarının Tahran'ın nükleer silah geliştirmesini en az iki ya da üç yıl geciktirdiğini tahmin ettiğini söyledi.

İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Sa'ar (AP)İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Sa'ar (AP)

Saar, Alman Bild gazetesine verdiği demeçte, İran'ın yüzlerce nükleer ve askeri tesisini vuran ve üst düzey liderler ile nükleer bilim adamlarını öldüren İsrail saldırısının “çok önemli” sonuçlar elde ettiğini söyledi.

Saar, “Duyduğumuz değerlendirmelere göre nükleer bombaya sahip olma ihtimallerini en az iki ya da üç yıl geciktirmiş durumdayız” dedi.

Şarku’l Avsat’ın Bild'den aktardığına göre Saar, “Nükleer programın silahlanmasına öncülük eden ve bu yönde baskı yapan kişileri ortadan kaldırmış olmamız çok önemli” ifadesini kullandı.

Saar sözlerini şöyle sürdürdü: "Şu ana kadar çok şey başardık ama elimizden gelen her şeyi yapacağız. Bu tehdidi ortadan kaldırmak için elimizden gelen her şeyi yapana kadar durmayacağız."

İsrail'in 13 Haziran'daki benzeri görülmemiş saldırısına İsrail şehirlerine sürekli füze saldırılarıyla karşılık veren İran, nükleer silah arayışında olduğunu reddediyor.

İsrail hükümetinin İran'da “rejim değişikliğini” “bu savaşta bir hedef olarak” belirlemediğini söyleyen Saar, “en azından şu ana kadar bunu yapmadık” şeklinde konuştu.