Umman Dışişleri Bakanı Şarku’l Avsat’a konuştu: “Bölgesel konularda Riyad ile koordineli çalışıyoruz ve İsrail ile normalleşen üçüncü Körfez ülkesi olmayacağız”

Umman Dışişleri Bakanı Bedr bin Hamad bin Hammud el-Busaidi
Umman Dışişleri Bakanı Bedr bin Hamad bin Hammud el-Busaidi
TT

Umman Dışişleri Bakanı Şarku’l Avsat’a konuştu: “Bölgesel konularda Riyad ile koordineli çalışıyoruz ve İsrail ile normalleşen üçüncü Körfez ülkesi olmayacağız”

Umman Dışişleri Bakanı Bedr bin Hamad bin Hammud el-Busaidi
Umman Dışişleri Bakanı Bedr bin Hamad bin Hammud el-Busaidi

Umman Dışişleri Bakanı Bedr bin Hamad bin Hammud el-Busaidi, Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda, Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdulaziz ile Umman Sultanı Heysem bin Tarık arasında yarın (11 Temmuz) Suudi Arabistan’ın kuzeybatısındaki Neom şehrinde yapılması planlanan zirvenin, iki ülke arasında koordinasyon konseyinin kurulmasına tanık olacağını söyledi. Bedr bin Hamad, bu konseyin, ülkelerin imzalamayı planladığı birçok anlaşmayı şekillendireceğini belirtti.
Bakan, Suudi- Umman Koordinasyon Konseyi’nin iki ülke arasındaki iş birliğinin bir sonraki aşamasını çerçeveleyen şemsiyeyi oluşturacağını söyledi. Bakan, bu iş birliğinin ‘ortak çıkarları ve faydaları destekleyen tüm alanlarda birçok anlaşmanın ve mutabakat zaptının imzalanmasını da içermesi beklendiğini’ ifade etti.
Umman Dışişleri Bakanı, ‘özellikle de iki ülke arasındaki ilk doğrudan kara sınırının beklenen tarihi açılışı ve bunu takip edebilecek gelecek vaat eden lojistik projeler ve bütünleştirici altyapı ışığında’ iki ülke arasındaki ilişkilerin yakın bir gelecekte iş birliği ve ortaklık alanlarında bir sıçramaya tanık olacağını belirtti. Suudi Arabistan Krallığı’nın ve Umman Sultanlığı’nın, başta Yemen meselesi olmak üzere birçok bölgesel konuda yoğun bir şekilde uyum sağladığını aktaran Bedr bin Hamad, Suudi Arabistan’ın Yemen’de ateşkes girişimine, Riyad Anlaşması’na ve uluslararası temsilci ve ABD’nin Yemen Temsilcisinin çabalarına desteğini dile getirdi. Bu çerçevede Busaidi, geçen ay bir Umman heyetinin Sana’yı ziyaretine eşlik eden söylentilere göre Yemen krizini çözmek için bir Umman girişiminin var olduğunu yalanladı. Bakan, Umman girişiminin mevcut olmadığını, aksine tüm tarafları uzlaştırmaya yönelik Umman çabalarının var olduğunu vurguladı.
Umman Dışişleri Bakanı, İbrahim Reisi’nin cumhurbaşkanı olarak seçilmesinin ardından İran’ın bölgedeki davranışlarına ilişkin değişiklik beklentileri hususunda “İnançlar, buna yönelik siyasi irade diyalog ve anlayış yoluyla toplu ve karşılıklı olarak mevcutsa her davranış, değişime ve gelişmeye tabidir” dedi. Aynı şekilde ülkesinin Tahran ile bölgesel bir diyalog düzenleme girişimini de reddederken, “Biz böyle bir çaba göstermiyoruz. Herhangi bir bölgesel diyalog, bölge ülkelerinin kendilerinden kaynaklanmalıdır” dedi.
Arap düzeyinde ise Dışişleri Bakanı, ülkesinin Suriye’nin Arap Birliği’ne dönüşünü desteklediğini söyledi. Umman Sultanı, geçtiğimiz Mayıs ayı sonunda yeniden seçilmesinin ardından Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed’i tebrik eden ilk Körfez lideriydi. Geçtiğimiz Mart ayında Maskat, Suriye Dışişleri Bakanı Faysal Mikdad’ı da kabul etti.
İsrail ile ilişkiler hususuna da değinen Bedr bin Hamad, ülkesinin iki devletli çözüm temelinde adil, kapsamlı ve kalıcı bir barışın sağlanmasını desteklediğini vurguladı. Bakan, aynı zamanda Umman’ın Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Bahreyn’den sonra İsrail ile ilişkilerini normalleştiren üçüncü Körfez ülkesi olduğunu da reddetti.
İşte Umman Dışişleri Bakanı Bedr bin Hamad bin Hammud el-Busaidi’nin Şarku’l Avsat’a verdiği röportajın tamamı;

Ortak koordinasyon

Suudi Arabistan- Umman ilişkileri istikrarlı bir koordinasyona tanık oluyor. Bu koordinasyonu, özellikle son aylarda sıklığındaki artışla birlikte, içinde bulunduğumuz dönemde nasıl tanımlarsınız?
Birçok çıkarı paylaşan Sultanlık ve Krallık arasındaki koşullar gibi başta kardeşler, komşu ülkeler veya bir bölgeye ait olanlar arasında koordinasyon ve istişare her zaman gerekli ve zorunludur.

Bu yıl Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Farhan ile birkaç defa görüştünüz. Bunların arasında son iki ayda üç toplantı yapıldı. İki ülke arasındaki artan diplomatik koordinasyon neyi gösteriyor?
Geçtiğimiz haftalarda aramızdaki bu diplomatik hareket ve koordinasyon, esas olarak Suudi Arabistan Kralı ve Umman Sultanı arasında bir zirveye hazırlık olarak geldi.

Umman Sultanlığı’nın bölgesel sorunlara ortak çözümler bulmak için Suudi Arabistan ile koordine ettiği en belirgin siyasi meseleler nelerdir?
Birçok konu var. Ama ister Yemen düzeyinde, isterse de bölgesel düzeyde ve uluslararası arenada olsun sorunuza cevaben, büyük ilgi gören Yemen meselesine değineceğim. Komşuluk, din, dil, birçok kültürel ve sosyal bağımız olan bu ülkenin barış ve istikrara kavuşması için kardeş Yemen halkının çektiği acıları sona erdirmek, devam eden savaşı sonlandırmak ve ülkeyi mümkün olan en iyi şekilde barış ve istikrara kavuşturmak için durmadan çalışıyoruz.

Geçtiğimiz Ocak ayında Suudi Arabistan’da düzenlenen el-Ula zirvesi, Körfez uzlaşmasına tanık oldu. Uzlaşıyı tesis etmede, ortak Körfez eylemini desteklemede ve bu zirvenin sonuçlarını takip etmede Umman’ın rolü nedir?
Umman’ın rolü, başlangıçtan itibaren, merhum Kuveyt Emiri Şeyh Sabah el‑Ahmed es‑Sabah tarafından yönetilen ve Şeyh Nevaf el-Ahmed es-Sabah tarafından tamamlanan Kuveyt arabuluculuğunu desteklemeye odaklandı. Konsey ülkelerinin halklarına ve geleceklerine hizmette liderlerimizin kararlarında ve direktiflerinde şart koşulan Körfez iş birliğinin çeşitli yollarını desteklemek için şu an Körfez İşbirliği Konseyi’nin (KİK) dışişleri bakanları ve Konsey Genel Sekreteri olan kardeşlerimizle birlikte çalışıyoruz. Bu adım, Ocak ayında el-Ula’da düzenlenen Sultan Kabus ve Şeyh Sabah zirvesinin sonuçlarını takiben gelişti.

Sultanlık, özellikle ekonomik alanlarda olmak üzere Körfez ortak iş birliğini güçlendirmenin önemini nasıl değerlendiriyor? Ortak ülkeler, petrol fiyatlarındaki düşüşün ve koronavirüs pandemisinin ekonomik etkilerinden mustarip mi?
Evet, koronavirüs pandemisinin ekonomik etkilerinin boyutu ve petrol fiyatlarındaki düşüş kimseden gizlenmiyor. Bu durum, bu aşamada bu krizi ele almak için tek bir Körfez sistemi ve iş birliği çerçevesinde her zamankinden daha fazla odağımızı gerektiriyor. Süreç asla kolay değil. Hepimizin bazı mekanizmaları, politikaları ve öncelikleri gözden geçirmesini ve güncellemesini gerektirebilir. Belki zararlı ve faydalıdır. Ülkelerimizin hükümetlerinin ve halklarının, daha güçlü, daha sağlam, daha kararlı ve başarılı şekilde bu zorlukların üstesinden gelme yeteneğine güveniyoruz.

Birkaç gün önce Suudi ve Ummanlı yetkililer arasında, sanayi ve madencilik sektörlerinde iki ülke arasındaki iş birliğini geliştirme fırsatlarını görüşmek üzere bir ekonomik toplantı düzenlendi. Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı ile yaptığınız görüşmede, iki ülkenin enerji sektörlerine dair ticaret, yatırım, turizm ve iş birliği fırsatlarını destekleyen yeni ufuklar açma yönelimini dile getirdiniz. İki ülke arasındaki ortak iş birliği beklentilerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
İş birliği olasılıkları büyüktür ve bahsettiğiniz tüm alanlarda olmasa da bir dizi alanda ortaklık temelinde, ciddi ve uygulanabilir bir şekilde yatırım için birçok fırsatın habercisidir. Lojistik alanın, özellikle de iki ülke arasındaki ilk doğrudan kara sınır kapısının beklenen tarihi açılışı ışığında, en önemli iş birliği ve ortaklık alanlarından biri olarak kabul edileceğine inanıyorum. Allah’ın izniyle önümüzdeki dönemin, Suudi Arabistan 2030 ve Umman’ın 2040 vizyonundan yararlanarak, resmi düzeyde ve özel sektörde önemli bir harekete tanık olmasını bekliyorum. Aynı şekilde iki komşu ülkenin coğrafi konumunun avantajlarından, iki ülke arasındaki bölge içi pazarlardan, bölgesel ve küresel olarak geniş ilişki ağlarından fayda sağlayacağına inanıyorum.

İki ülkenin, Suudi-Umman Yüksek Koordinasyon Konseyi kurduğuna dair haberler çıktı. Bu konseyin özellikleri nelerdir? İki ülke arasındaki ortak iş birliğine ne katıyor?
Evet. Suudi Arabistan ve KİK ülkeleri arasında var olana benzer bir koordinasyon konseyinin olması çok doğal. Bu durum, aramızdaki iş birliğinin bir sonraki aşamasını çerçeveleyen bir şemsiye ve referans sağlayacaktır. Bu iş birliğinin ise kendi içinde, ortak çıkarları ve faydaları destekleyen tüm alanlarda birçok anlaşmanın ve mutabakat muhtırasının imzalanmasını da içermesi bekleniyor.

Bölgesel istikrar

Sultanlık, bölgede güvenlik, istikrar ve barışın temel direklerini sağlamlaştırmak için çalıştığını belirtiyor. Yemen krizinin çözümünde attığınız en önemli adımlar nelerdir?
Krizin çözümüne yönelik en belirgin adımlar, hem BM Genel Sekreteri’nin Yemen Temsilcisi aracılığıyla BM çabaları çerçevesinde, hem de onunla ve ABD Temsilcisi ile daimi koordinasyonumuz çerçevesinde bu konudaki çabalara sınırsız destekte temsil edilmektedir. Aynı şekilde Suudi Arabistan Krallığı’nın çaba ve girişimine ve Riyad Anlaşması’na da destek vermekteyiz. Ortak amacımız, tüm tarafların endişelerine saygı temelinde bu çatışmayı sona erdirmek, istenen istikrarı ve Yemen ile komşu ülkeler arasında bir arada yaşamamızı güvence altına alan uzlaşı anlayışlarına ulaşmaya yardımcı olmaktır.

Haberlerde, özellikle de bir Umman heyetinin geçen ay Sana’ya ziyarette bulunması sonrasında Yemen krizini çözmek için bir Umman girişiminden söz ediliyor. Bu girişim, neye dayanıyor?
Umman girişimi yoktur. Aksine tüm tarafları uzlaştırmaya yönelik Umman çabaları vardır.

Sultanlık, Yemen’deki çatışma taraflarını müzakere masasına oturtmaya ve oradaki krizi çözmeye teşvik etmek için hangi adımları attı?
Tüm tarafların krizi çözmeyi ve barış sağlamayı istediğine inanıyoruz. Bakış açılarını yakınlaştırmaya ve aralarındaki tüm anlaşmazlıkları gidermeye çalışarak bunu başarmaya çalışıyoruz.

Geçtiğimiz Nisan ayında Maskat, Husi yetkililerle bir araya gelen İran Dışişleri Bakanı’nı kabul etti. Yemen krizinde İran’ın rolünü nasıl tanımlarsınız?
İran’ın rolünün, aradığımız barış ve istikrara ulaşma çabalarını desteklediğine inanıyoruz.

ABD yönetiminin değişmesi, İran’da yeni bir cumhurbaşkanının seçilmesi ve nükleer anlaşmaya dönüşün yaklaşmasıyla birlikte İran’ın bölge ülkelerine yönelik davranışlarında bir değişiklik bekliyor musunuz?
İnançlar, buna yönelik siyasi irade diyalog ve anlayış yoluyla toplu ve karşılıklı olarak mevcutsa her davranış, değişime ve gelişmeye tabidir. Biz, bu kanaatlerin ve bu iradenin artık bölgesel güvenlik ve istikrarın çıkarına geliştiğiniz hissediyoruz.

Umman Sultanlığı, Tahran’la bölgesel diyalog çabalarına öncülük ediyor mu?
Hayır. Biz böyle bir çaba göstermiyoruz. Her türlü bölgesel diyalog, bölge ülkelerinin kendilerinden kaynaklanmalıdır. Uluslarımızın kolektif yararları ve çıkarları için bu durumu destekliyor ve teşvik ediyoruz.

Arap ilişkileri

Arap düzeyinde, Sayın Sultan, yeniden seçilmesinin ardından Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed’i tebrik eden ilk Körfez lideriydi. Aynı şekilde geçen Mart ayında Suriye Dışişleri Bakanı Faysal Mikdad’ı kabul ettiniz ve Umman Sultanlığı, Bakanın ziyaret ettiği ilk Arap ülkesi oldu. Maskat, Suriye’nin Körfez ülkeleriyle ilişkilerini onarmada ve Şam’ı Arap Birliği’ne geri döndürmede çok önemli bir rol oynayabilir mi?
Suriye’nin Arap Birliği’ne geri dönüşünü destekliyor, her zaman ve her koşulda kardeşlik ilişkilerinin yeniden başlaması ve Arap-Arap ortamının sağlanması çağrısında bulunuyoruz.

Birkaç gün önce İsrail’in yeni Dışişleri Bakanı Yair Lapid ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdiniz. Umman Dışişleri Bakanlığı, görüşme sırasında, başta ‘başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir Filistin devletinin kurulması’ olmak üzere Umman barış politikasının değişmezlerini vurguladığınızı açıkladı. Öte yandan İbrahim Anlaşmalarını memnuniyetle karşıladınız. Umman, üçüncü Körfez ülkesi olarak İsrail ile ilişkilerini normalleştirme yolunda ilerleyecek mi?
Umman, iki devletli çözüme dayalı adil, kapsamlı ve kalıcı bir barışın sağlanması ilkesine inanmaktadır. Arap barış girişimi ve uluslararası meşruiyet tarafından onaylanan tek seçenek budur. Bahsettiğim gibi üçüncü Körfez ülkesi olmayacağız. Filistin halkının meşru haklarının yanındayız ve devletlerin egemen kararlarına saygı duyuyoruz, tıpkı başkalarının bizim egemen kararlarımıza saygı duymasını beklediğimiz gibi.

 


Suudi Arabistan Savunma Bakanı Tahran'ı ziyaret ederek Pezeşkiyan ve Bakıri ile görüştü

Suudi Arabistan Savunma Bakanı Prens Halid bin Selman dün İran Genelkurmay Başkanı Tümgeneral Muhammed Bakıri ile görüşmek üzere Tahran'a gelişinde İranlı yetkililer tarafından resmî törenle karşılandı. (AP)
Suudi Arabistan Savunma Bakanı Prens Halid bin Selman dün İran Genelkurmay Başkanı Tümgeneral Muhammed Bakıri ile görüşmek üzere Tahran'a gelişinde İranlı yetkililer tarafından resmî törenle karşılandı. (AP)
TT

Suudi Arabistan Savunma Bakanı Tahran'ı ziyaret ederek Pezeşkiyan ve Bakıri ile görüştü

Suudi Arabistan Savunma Bakanı Prens Halid bin Selman dün İran Genelkurmay Başkanı Tümgeneral Muhammed Bakıri ile görüşmek üzere Tahran'a gelişinde İranlı yetkililer tarafından resmî törenle karşılandı. (AP)
Suudi Arabistan Savunma Bakanı Prens Halid bin Selman dün İran Genelkurmay Başkanı Tümgeneral Muhammed Bakıri ile görüşmek üzere Tahran'a gelişinde İranlı yetkililer tarafından resmî törenle karşılandı. (AP)

Suudi Arabistan Savunma Bakanı Prens Halid bin Selman, İran'a gerçekleştirdiği resmi ziyaret kapsamında dün Tahran'da İran Dini Lideri Ali Hamaney ve Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan ile bir araya geldi.

Prens Halid bin Selman, X platformundaki hesabından yaptığı paylaşımda, Hamaney ile görüştüğünü ve kendisine İki Kutsal Caminin Hizmetkârı Kral Selman bin Abdulaziz'in yazılı bir mesajını ilettiğini belirterek, Dini Lider’le ortak ilgi alanlarına giren konuları ele aldıklarını ve iki ülke arasındaki ikili ilişkileri gözden geçirdiklerini söyledi.

Şarku’l Avsat’ın Tesnim haber ajansından aktardığına göre Hamaney görüşme sırasında “Suudi Arabistan ile ilişkiler her iki ülke için de faydalı… Birbirimizi tamamlayabiliriz” ifadelerini kullandı.

Tesnim, Hamaney ile yapılan görüşmeye İran Genelkurmay Başkanı Tümgeneral Muhammed Bakıri'nin de katıldığını belirtti.

Prens Halid bin Selman, dün Tahran'a varışında Bakıri ile bir araya geldi. İran haber ajansları Bakıri'nin Pekin Anlaşması'nın imzalanmasından beri Suudi Arabistan ile ilişkilerin artarak geliştiğini söylediğini aktardı. Bakıri, Tahran ve Riyad'ın bölgesel güvenliğin sağlanmasında önemli bir rol oynayabileceğini ve ülkesinin Suudi Arabistan ile savunma ilişkilerini geliştirmeye hazır olduğunu ifade etti. Tesnim'e göre Bakıri, “İran, Suudi Arabistan'ın Gazze Şeridi ve Filistin konusundaki tutumunu takdir ediyor” dedi.

Ziyareti değerlendiren siyasi çevrelere göre Prens Halid bin Selman'ın ziyareti, her iki ülkeyi de ilgilendiren boyutları olan bölgesel ve uluslararası gelişmelerin ortasında gerçekleşiyor.

Suudi Arabistan Savunma Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, Prens Halid bin Selman'ın resmi bir ziyaret için İran’a geldiği ve bu ziyaret sırasında iki ülke arasındaki ikili ilişkiler ve ortak ilgi alanlarına giren konuların ele alınacağı bir dizi görüşme gerçekleştireceği belirtildi.

Suudi siyasi analist Abdullatif el-Melhem, Suudi Arabistan Savunma Bakanı’nın İran ziyaretinin, Suudi yönetiminin Pekin Anlaşması’na bağlılık çerçevesinde iki ülke arasındaki ilişkileri güçlendirme ve geliştirme, ortak çıkarlarını gerçekleştirmek ve iki ülke arasındaki ikili ilişkilerin pekiştirilmesine katkıda bulunmak amacıyla Riyad ile Tahran arasındaki koordinasyon ve iş birliği düzeyini yükseltme isteğini yansıttığını düşünüyor.

 Suudi Arabistan Savunma Bakanı Prens Halid bin Selman dün Tahran'da İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan ile bir araya geldi. (EPA)Suudi Arabistan Savunma Bakanı Prens Halid bin Selman dün Tahran'da İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan ile bir araya geldi. (EPA)

Şarku’l Avsat'a konuşan el-Melhem, Suudi liderliğinin bölgede barış ve refahı sağlamaya çalıştığını, bölgeyi çatışmalar evresinden istikrar ve güvenlik evresine taşımayı hedeflediğini ve bölge halklarının daha iyi bir refah, zenginlik ve ekonomik entegrasyon geleceğine yönelik özlemlerini gerçekleştirmeye odaklandığını söyledi. Suudi Arabistan ve İran arasındaki ikili ilişkilerin gelişmesinin, Suudi Arabistan Veliaht Prensi'nin ‘bölgede barış, güvenlik, istikrar ve refahın sağlanması ve halkların özlemlerinin gerçekleştirilmesi’ için yürüttüğü çabaların meyvelerinden biri olduğunu belirtti. Ziyaretin Suudi Arabistan'ın uluslararası ve bölgesel taraflarla iş birliği ve eşgüdüm içerisinde bölgenin güvenlik ve istikrarını arttırmaya yönelik devam eden diplomatik çabalarının bir parçası olması bekleniyor.

Bir dizi toplantı

Ziyaret, İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan'ın Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman ile bölgedeki gelişmeleri ele aldıkları ve ortak ilgi alanlarına giren bir dizi konuyu gözden geçirdikleri bir telefon görüşmesi gerçekleştirmesinden iki haftadan kısa bir süre sonra gerçekleşti. İkili istişarelerin yanı sıra Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı pazartesi günü İranlı mevkidaşıyla yaptığı telefon görüşmesinde bölgedeki gelişmeleri ve bu konuda sarf edilen çabaları ele aldı.

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman ve İran Cumhurbaşkanı Birinci Yardımcısı Muhammed Rıza Arif'in Kasım 2024'te İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) – Arap Birliği Zirvesi kapsamında gerçekleştirdikleri görüşmeden (SPA)Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman ve İran Cumhurbaşkanı Birinci Yardımcısı Muhammed Rıza Arif'in Kasım 2024'te İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) – Arap Birliği Zirvesi kapsamında gerçekleştirdikleri görüşmeden (SPA)

Suudi Arabistan Savunma Bakanı'nın Tahran ziyareti kapsamında bölgedeki son gelişmelerin ele alınması ve bölgesel ve uluslararası gelişmeler hakkında görüş alışverişinde bulunulması bekleniyor. Söz konusu ziyaret öncesinde bir dizi gelişme yaşandı. ABD-İran görüşmelerinin ilk turu geçtiğimiz cumartesi günü Umman'ın başkenti Maskat'ta gerçekleştirilirken, Suudi Arabistan ve ABD tarafları geçtiğimiz hafta beş istasyonda bir dizi siyasi ve güvenlik istişaresinde bulundu.

Ziyaret, 1979'dan bu yana bir Suudi savunma bakanının İran'a yaptığı ikinci ziyaret olması bakımından tarihi bir önem taşıyor.

Suudi Arabistan Savunma Bakanı Prens Halid bin Selman, Pekin Anlaşması ve 10 Mart'ta Çin'in himayesinde iki ülke arasındaki tarihi uzlaşma ve ilişkilerin yeniden başladığının duyurulmasının ardından İran'ı ziyaret eden en önde gelen Suudi yetkililerden biri.

Suudi Arabistan Savunma Bakanı Prens Halid bin Selman dün Tahran'da İran Genelkurmay Başkanı Tümgeneral Muhammed Bakıri ile görüştü. (AP)Suudi Arabistan Savunma Bakanı Prens Halid bin Selman dün Tahran'da İran Genelkurmay Başkanı Tümgeneral Muhammed Bakıri ile görüştü. (AP)

Pekin Anlaşması’nın ardından iki ülkeden bir dizi üst düzey yetkili karşılıklı ziyaretlerde bulundu. Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan Haziran 2023'te Tahran'a ilk ziyaretini gerçekleştirdi. Bu ziyaret sırasında ‘iki ülke arasındaki ilişkilerin normal olduğunu ve iki ülkenin İslam kardeşliği ve iyi komşuluk bağlarıyla birleşmiş, bölgenin önemli ülkeleri olduğunu’ vurgulayan Prens Faysal bin Ferhan, “Bu ilişkiler bağımsızlık ve egemenliğe tam ve karşılıklı saygı, içişlerine karışmama, uluslararası hukuk ilkeleri, Birleşmiş Milletler Şartı ve İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Şartı gibi açık bir temele dayanmaktadır” dedi.

Pekin'deki anlaşmanın ardından bir dizi İranlı yetkili benzer şekilde Suudi Arabistan'ı ziyaret etti. Bu isimler arasında eski Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, Ali Bakıri Kani ve şimdiki Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi'nin yanı sıra Kasım 2023'teki İİT-Arap Birliği Zirvesi'ne katılmak üzere eski İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve 2024 İİT-Arap Birliği Zirvesi'ne katılmak üzere Cumhurbaşkanı Birinci Yardımcısı Muhammed Rıza Arif yer alıyordu.

Pekin Anlaşması taahhütleri

Pekin Anlaşması'nı takip etmek üzere kurulan Suudi Arabistan-Çin-İran Üçlü Ortak Komitesi, ilki Aralık 2023'te Çin'in başkenti Pekin'de, diğeri ise Kasım 2024'te Riyad'da olmak üzere iki toplantı gerçekleştirdi. Bu toplantılarda iki ülke, Pekin Anlaşması'nı tüm maddeleriyle uygulama kararlılıklarını ve Birleşmiş Milletler Şartı, İİT Şartı ve devletlerin egemenliği, bağımsızlığı ve güvenliğine saygı da dâhil olmak üzere uluslararası hukuka bağlı kalarak ülkeleri arasında iyi komşuluk ilişkilerini geliştirme çabalarını sürdürdüklerini vurgularken, Çin de Suudi Arabistan ve İran'ın Pekin Anlaşması'nı geliştirme yönünde attıkları adımları desteklemeye ve teşvik etmeye devam etmeye hazır olduğunu ve Pekin Anlaşması'nın tümüyle uygulanması konusundaki kararlılığını açıkladı.

İran Dışişleri Bakan Yardımcısı Mecid Taht Revançi Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte, İran ve Suudi Arabistan'ın büyüyen ve istikrarlı bir bölgede barış ve huzuru tesis etme niyetinde olduğunu, bunun da ‘mevcut tehditlerin üstesinden gelmeyi amaçlayan ikili ve bölgesel iş birliğinin sürdürülmesini ve geliştirilmesini’ gerektirdiğini belirtti. “İran-Suudi Arabistan eylemleri kalkınma, barış, bölgesel ve uluslararası güvenlik çerçevesinde ikili ve çok taraflı uluslararası iş birliğinin başarılı bir modelini taçlandırmaktadır” diyen Revançi, iki tarafın tarihi ve kültürel bağlar ve iyi komşuluk ilkesi temelinde çeşitli siyasi, güvenlik, ekonomik, ticari ve konsolosluk alanlarında iş birliğini geliştirmeye devam ettiğini bildirdi.