Afganistan’da Taliban’ın dönüşü, etnik çatışmaların patlak vermesi korkularını uyandırırken eski savaş ağaları yeniden sahneye çıktı

Tacikler ve Özbekler organize olurken bir Peştun-Peştun savaşının patlak vermesinden korkuluyor

Hamid Karzai (AP) - İsmail Han (Herat Aslanı) (AFP) - Gulbeddin Hikmetyar (AFP) - Abdul Resul Seyyaf (AFP/Getty Images)
Hamid Karzai (AP) - İsmail Han (Herat Aslanı) (AFP) - Gulbeddin Hikmetyar (AFP) - Abdul Resul Seyyaf (AFP/Getty Images)
TT

Afganistan’da Taliban’ın dönüşü, etnik çatışmaların patlak vermesi korkularını uyandırırken eski savaş ağaları yeniden sahneye çıktı

Hamid Karzai (AP) - İsmail Han (Herat Aslanı) (AFP) - Gulbeddin Hikmetyar (AFP) - Abdul Resul Seyyaf (AFP/Getty Images)
Hamid Karzai (AP) - İsmail Han (Herat Aslanı) (AFP) - Gulbeddin Hikmetyar (AFP) - Abdul Resul Seyyaf (AFP/Getty Images)

Taliban Hareketi’nin Afganistan’ın çeşitli bölgelerinde kaydettiği geniş kapsamlı ilerleme, ülkenin, tıpkı geçmişte olduğu gibi, savaşçıların büyük ölçüde etnik olarak bölündüğü bir iç savaşa sürüklendiğine dair korkuları uyandırdı.
Ancak Taliban'ın özellikle ülkenin güneyinde ve doğusunda Peştunların yaşadığı bölgeler olan geleneksel nüfuz bölgelerinin dışında ilerleme kaydetmesinin, her ne kadar Taliban Hareketi’nin Peştun olmayan muhaliflerinin şuan Taliban’ın kendi bölgelerindeki ilerleyişini püskürtmek için destekçilerini harekete geçirdiğine ve silahlandırdığına dair bir takım göstergeler olsa da, etnik gruplar arasında mutlaka bir çatışma patlak vereceği anlamına gelmediği düşünülüyor.
Aslında, resmi olarak 14 etnik gruptan oluşan Afgan toplumundaki etnik dağılıma ilişkin net istatistikler bulunmuyor. Tahminlerin çoğu, Peştunları, ülkenin toplam nüfusunun yüzde 40'ından fazlasına sahip Afganistan'daki en büyük etnik köken olarak gösteriyor (diğer tahminlere göre bu sayı çok daha yüksek). Ardından ise yaklaşık yüzde 25’lik bir oranla Tacikler geliyor. Hazaralar ve Özbekler de yüzde 10’luk birer dilimle önemli bir sayıya sahip azınlıkları oluşturuyorlar. Bu açıdan bakıldığında, Taliban'ın ilerleyişinin başta Peştun hakimiyetinden korkan azınlıkların yoğun olduğu bölgelerden, özellikle Tacikler, Özbekler ve Hazaraların yoğun nufüsa sahip olduğu ülkenin kuzeyi ve merkezindeki bölgelerden muhalefetle karşı karşıya gelebileceği tahmin edilebilir. Aynı zamanda Peştunların kendi içinden ve özellikle 2001 yılında Taliban rejiminin devrilmesinden sonra ortaya çıkan yeni hükümetin bel kemiğini oluşturan aşiretlerden muhalefet edilebilir.

Kuzey İttifakı
Birkaç gün önce yayınlanan çeşitli raporlar, Tacikler ve Özbekler arasında, 1990’lı yıllarda Taliban'ın tüm Afganistan'ın kontrolünü ele geçirmesini önlemede çeşitli roller üstlenen eski “savaş ağaları” olarak tanımlanan liderler tarafından yürütülen geniş çaplı bir silahlanma faaliyeti olduğunu gösteriyor. Bu bağlamda eski Belh Vilayeti Valisi Atta Muhammed Nur’un adı öne çıkıyor. Nur, 2011 yılında Kabil'de düzenlenen intihar saldırısında öldürülen eski Cumhurbaşkanı Burhaneddin Rabbani liderliğindeki Cemiyet-i İslami Partisi’nin bir kanadına liderlik eden ve önde gelen bir Tacik lideridir. Cemiyet-i İslami Partisi, 1990’lı yıllarda özellikle “Kuzey İttifakı” olarak bilinen örgüt aracılığıyla Taliban'ın genişlemesine ve 11 Eylül 2001 saldırıları arifesinde suikasta uğrayan askeri lideri Ahmed Şah Mesud'a karşı muhalefette önemli bir rol oynadı. ABD güçleri 2001 yılında Kabil'deki Taliban rejimini devirdikten sonra Nur, yeni hükümette önemli roller üstlendi, ama o Afganistan'ın kuzeyindeki kalesini istiyordu. Bu nedenle ülkenin kuzeyindeki Belh vilayetine vali oldu. Nur, birkaç gün önce, Belh vilayetinin merkezi olan Mezar-ı Şerif'te taraftarlarıyla bir araya gelerek komutası altında faaliyet gösteren silahlı sivil adamları içeren kuvvetler için bir ‘komuta merkezi’ kurulduğunu duyurdu. Nur savaşçılarına hitaben, “İnsanların çalışmalarına, hukuki ve adli işlerine karışmamalısınız. Şehirde (Mezar-ı Şerif) dolaşmaktan kaçının ve üssünüzde kalın. Gerektiğinde sizden hizmet etmeniz istenecek” ifadelerini kullandı.
Ancak silahlanma ve asker toplama faaliyetleri Afganistan’ın kuzeyindeki Taciklerle sınırlı değil. Özbekler de Taliban’ın kendi bölgelerine yayılmasının ardından safları sıkılaştırmak için hazırlıklar yapıyor gibi görünüyorlar. Ancak Taliban Hareketi’nin Özbek muhaliflerinin, Taliban’ın kendi bölgelerindeki yayılmasını durdurabilecek kapasiteye sahip olup olmadığı henüz net değil. Taliban'ın kontrolü altında bulunan ülkenin kuzeyindeki Cüzcan vilayetinde ise eski Cumhurbaşkanı Yardımcısı Abdul Raşid Dostum'un adı öne çıkıyor. Afganistan Ulusal İslami Hareketi Partisi’nin lideri olan Dostum, geçtiğimiz Cuma günü yaptığı bir açıklamada, Kabil hükümetine, Taliban’ın ilerleyişiyle karşı karşıya kalan savaşçılarına destek ve mühimmat göndermediği için sert eleştirilerde bulundu. Cuma günü telefon aracılığıyla destekçilerine yaptığı konuşmada, hükümetin, savaşçılarına henüz yeterli desteği sağlamadığını söyleyen Dostum, Taliban'ın kendi alanlarında kaydettiği büyük ilerlemeye rağmen bu insanların moralinin ‘oldukça yüksek’ olduğunu ifade etti. Eski savaş ağası, yirmi yıl önce ABD’nin Afganistan’ı işgalinin ardından (ülkenin kuzeyindeki) Kunduz'dan kamyonlarla mahkumları taşırken Taliban Hareketi’nin yüzlerce militanını öldürmekle suçlandığından, Taliban'ın Dostum ve destekçilerine tahammül edebileceğine inanılmıyor. Ancak Dostum, bahsi geçen suçlamayı reddediyor ve böyle bir olaydan sorumlu olmadığını söylüyor.

Afganistan’ın batısı
Taliban'ın Afganistan'ın batısındaki ilerleyişini durdurmak için de benzer bir hareketlilik söz konusu ve “Herat Aslanı” olarak bilinen eski bir savaş ağası İsmail Han tarafından yönetiliyor. Tacik olan Han, Taliban'ın İran ile Afganistan arasındaki en büyük ticari geçiş noktası olan Herat vilayetine bağlı sınır ilçesi İslam Kala'daki sınır kapısının kontrolünü ele geçirmesinin hemen ardından hareket etmeye başladı. İsmail Han, geçtiğimiz Cuma günü bir araya geldiği destekçilerine, “Çok yakında cepheye gideceğiz. Allah'ın yardımıyla durumu değiştireceğiz” diye seslendi. Han, ülkenin dört bir yanından yüzlerce sivilin kendisiyle temasa geçtiğini ve Taliban'a karşı savaşmaya hazır olduklarını vurguladı.
Herat Aslanı, destekçilerini Herat'ı savunmak için bir araya getireceğine söz verse de geçmişte Taliban karşısında edindiği deneyimler pekte cesaret verici değil. Han, 1995 yılında Taliban Hareketi tarafından Herat'tan kovduğunda, binlerce destekçisiyle İran'a kaçtı. 1997 yılında Taliban'a karşı direniş hareketini örgütlemek için Afganistan’ın kuzeyinde, Türkmenistan sınırında yer alan Feryab vilayetine geri döndüğünde Taliban tarafından tutuklanan Han, üç yıl boyunca Taliban’ın kalesi Kandahar'da esir kaldıktan sonra 1999 yılında Taliban’ın elinden kaçmayı başardı. Daha öncede bazı bakanlık görevleri üstlenen İsmail Han, 2001 yılında Taliban rejiminin düşmesinden sonra önemli roller üstlendiği yeni rejimle sahneye geri döndü. 2014 cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra hükümetteki görevleri de son buldu.

Hazaralar
Son günlerde Taliban tarafından dağıtılan görüntülerde, Taliban'ın Afganistan'ın orta kesimlerindeki Hazara bölgelerinde de kayda değer bir kolaylıkla ilerlediği görüldü. Bu gelişme, Taliban’ın orada da destekçileri olduğuna işaret ediyor. Bu durum, çoğunluğu Şii olan ve İran tarafından açıkça desteklenen Hazaraların, belki de Taliban'la daha önceki acı deneyimlerinin bir sonucu olarak, kendilerini çoğunluktaki Peştunlara karşı çıkmamaları gereken bir azınlık olarak görmeleriyle ilgili olabilir. Taliban Hareketi, 1980'lerde Sovyet Kızıl Ordusu'na karşı savaşta önemli bir rol oynayan, ancak diğer Afgan mücahit gruplarıyla silahlı çatışmalara giren (Şii) Vahdet-i İslami Partisi eski lideri Abdul Ali Mezari ile 1995 yılında bir görüşme talep etti. Mezari, Kabil yakınlarındaki buluşma yerine vardığında, Taliban onu esir aldı ve iddiaya göre Mezari’yi öldürmeden önce ciddi şekilde işkence etti. Taliban ise Mezari’nin uçakla Kandahar’a götürülürken korumalarına düzenlenen bir saldırı sırasında öldürüldüğünü öne sürdü. Daha sonra, 1990’lı yılların sonralarında Taliban’ın Afganistan’ın kuzeyine doğru ilerleyişi sırasında Hazara savaşçıları ile Taliban üyeleri arasında büyük çatışmalar yaşandı. Bu çatışmalar, Taliban’ın zaferiyle sona erdi. O zamanlar Hazaralar Kuzey İttifakı çatısı altında yer alan bileşenlerden biriydi ve ülkenin kuzeyinde Vahdet-i İslami Partisi lideri Muhammed Muhakkik tarafından temsil ediliyorlardı. Taliban rejiminin 2001 yılında devrilmesinden sonra, Hazaralar yeni hükümette önemli roller üstlendiler. Muhakkik Cumhurbaşkan Hamid Karzai'nin yardımcılığı görevini üstlendi. Muhakkik, son cumhurbaşkanlığı seçimlerinden zaferle çıkan Cumhurbaşkanı Eşref Gani’nin rakibi Abdullah Abdullah'ı destekledi.

Peştunlar
Peştunların, Taliban’ın yirmi yıl önce kaybettiği rejimi yeniden tesis etme adımına karşı ne ölçüde muhalefet edecekleri henüz belli değil. Ancak şimdiye kadar Afganistan’ın güneyinde Taliban’a karşı muhalefetin Peştun aşiretlerinden, özellikle son yirmi yıldır Kabil'deki yeni yönetimi destekleyen aşiretlerden geldiği ortadadır. Güneydeki aşiretlerden Taliban’ın en önde gelen muhalifleri arasında, eski Cumhurbaşkanı Hamid Karzai'nin de mensubu olduğu Dürrani (Abdalî) aşiretinin en önemli kollarından biri olan Popalzai aşireti yer alıyor.
Taliban’ın ülkenin güneyindeki muhaliflerinin kalelerine girmeye yönelik herhangi bir girişimi Peştun-Peştun savaşına yol açabilir ve Peştunları, rakipleri karşısında daha zayıf düşürebilir. Ülkenin güneyindeki durum böyleyken güneydoğusu ve doğusunda da benzer bir senaryo söz konusu olacaktır. Çünkü oradaki mevcut Afgan yönetimi, Taliban'a muhalif olan Kabil'deki yeni hükümetin yanında yer alan Peştunlara dayanıyor ve tıpkı bir siyasi partiye dönüşen ve Afganistan parlamentosunda temsil edilen İttihad-ı İslami lideri Peştun kökenli Abdul Resul Seyyaf ve Kabil hükümetiyle bir barış anlaşması imzalayan ve 2016'dan beri Kabil’de ikamet eden Hizb-i İslami lideri Gulbuddin Hikmetyar gibi 1980’li ve 90’lı yıllarda faal olan Afgan Mücahitleri’nin en önde gelen liderleri listelerinde yer alıyor. Seyyaf ve Hikmetyar’ın, 1990'larda Kuzey İttifakı'nın bir parçası olmalarına ve Taliban'ın Afganistan'daki kontrolünü durdurmalarına rağmen, bu başarıları bir kez daha ulaşabilecekleri düşünülmüyor. Seyyaf’ın lideri olduğu grup, siyasi partiye dönüştüğünden beri askeri güce sahip değil. Hikmetyar'a gelince, ülkenin doğusundaki geleneksel bölgelerinin DEAŞ'ın Afganistan kolu olan DEAŞ-Horasan Vilayeti örgütünün ana kalesi haline gelmesinden sonra destekçilerinin gücü büyük ölçüde azaldı.



Magen Oz... İsrail neden Han Yunus'ta yeni bir eksen inşa ediyor?

TT

Magen Oz... İsrail neden Han Yunus'ta yeni bir eksen inşa ediyor?

Magen Oz... İsrail neden Han Yunus'ta yeni bir eksen inşa ediyor?

İsrail ordusu bugün, aynı bölgede Hamas'a ait üç kilometreden uzun büyük bir tünelin imha edildiğini duyurduktan bir gün sonra, kuvvetlerinin “Majin Oz” adı verilen yeni bir eksenin açılışını tamamladığını açıklayarak Gazze Şeridi'ndeki Filistinlileri, özellikle de Han Yunus sakinlerini şaşırttı.

İsrail ordusundan yapılan açıklamada, “188. Tugay ve Golani Tugayı güçleri Han Yunus'un doğusu ve batısını ayıran Majin Oz ekseninin açılışını tamamladı. Eksen yaklaşık 15 kilometrelik bir mesafe boyunca uzanıyor.”

Yeni “Majin Oz” ekseni Han Yunus'un doğusunu batıdan ayıracak ve Han Yunus'un Refah'tan ayrılmasını “Morag” ekseniyle de devam ettirecek.

Resim  İsrail ordusu tarafından yayınlanan, soldan sağa çapraz olarak uzanan ve Morag ekseni ile bir noktada kesişen Magen Oz ekseninin görüntüsü

Han Yunus bölgesindeki son hamleler, İsrail'in “insani şehir” olduğunu iddia ettiği ve Refah'taki (Gazze Şeridi'nin güneyi ve Han Yunus) yüz binlerce Gazzeli’nin bir çadır alanına tıkıştırılmasına yol açacak planla aynı zamana denk geliyor.

İsrail ordusuna göre bu yeni eksen, Hamas üzerindeki “baskının” ve Han Yunus Tugayı'na karşı yürütülen savaşın çözümünün merkezi bir parçası.

Bir parçalama politikası

Ancak İsrail, Gazze'yi parçalamak ve Doha'da devam eden dolaylı müzakerelerde İsrail'in Şerit'ten tamamen çekilmesinde ısrar eden Hamas üzerinde baskı kurmak için tesadüfi coğrafi eksenler dayatma politikası izliyor.

Gazze'deki saha kaynakları Şarku’l Avsat'a yaptıkları açıklamada, "Yeni eksen İsrail'in kontrolü altındaki birçok bölgeyi kapsıyor: Kizan en-Neccar, Curti el-Lut, Şeyh Nasır, Mean, Menara, Huza'a, Absan, al-Kara'a ve Beni Suheyla." Kaynaklar, “bu bölgenin, herhangi bir Filistinlinin sınıra yaklaşmasını önlemek için sınırdan 2 kilometreden daha uzağa ulaşan geniş tampon bölgeler oluşturmayı amaçladığını,

bunun da Han Yunus'un doğu bölgesinde yaşayan yüz binlerce kişinin İsrail güçlerinin orada kalması halinde, evlerine dönmesini engellemek anlamına geldiğini” belirtti.

İsrail ordusundan yapılan açıklamaya göre yeni “Magen Oz” ekseninin ilan edilmesiyle Hamas üzerinde daha fazla baskı kurulması amaçlanıyor.

İsrail, Refah'ı Han Yunus'tan ayıran Morag ekseninden çekilmemekte ısrar ederken, İbrani medyasının Refah'ın yaklaşık 2 kilometreye kadar olan bazı bölümlerinde askeri kontrolü sürdürmesi koşuluyla “eksenden çekilmek için müzakerelerde esneklik önerdiği” yönündeki haberleri Hamas reddediyor. Hamas, tamamen çekilene kadar kademeli bir çekilme için harita ve belirli tarihler konusunda ısrar ediyor.

Hamas, özellikle geçtiğimiz ocak ayında gerçekleşen ateşkes sırasında İsrail ordusu tarafından kurulan Netzarim ekseninin (Gazze Şehri'nin güneyinde, Gazze Şeridi'nin kuzeyini merkezinden ve güneyinden ayıran) büyük bir kısmı ve Gazze Şeridi'nin kuzeyinde geçici olarak kurulan eksenlerin bir kısmını ortadan kaldırmayı başardıktan sonra, kademeli geri çekilme ve bu yeni eksenlerin ortadan kaldırılması taleplerinde ısrarcı görünüyor.

Büyük Tünel Yıkıldı

Bu arada İsrail ordusu dün, iki aydan uzun bir süre önce Han Yunus'ta yapılan operasyonlar sırasında keşfedilen büyük bir Hamas tünelini yıktığını duyurdu.

İsrail ordusundan yapılan açıklamada, güçlerinin "merkezi bir yeraltı yolunda bulunan tüneli keşfettiğini ve tamamen yok ettiğini" belirterek, tünelin "yaklaşık 3,5 kilometre uzunluğunda olduğunu ve içinde birkaç sığınak bulunduğu" kaydedildi.

Şarku'l Avsat'a konuşan Filistinli saha kaynaklarına göre “bu tünel Hamas'ın askeri kolu olan El Kassam Tugaylarına ait en uzun tünellerden biri ve tünelden birçok tünel ve açılım bulunuyor, savunma tünelleri, komuta ve kontrol için kullanılan tüneller var.”

“Tünelin Mean, Al-Menara ve Han Yunus'un güneydoğusundaki diğer bölgelerde yer aldığını” belirten kaynaklar, “tünelin Kassam Tugayları savaşçıları için savaş düğümleri içerdiğine ve bu tüneli gerek bu bölgelerde gerekse büyük tünelin açıldığı yakın bölgelerde İsrail güçleriyle savaşmak için kullandıklarına” işaret etti.

Kaynaklar, son birkaç haftalarda bu bölgelerde çok sayıda operasyon gerçekleştirildiğini ve İsrail araçlarının patlayıcı düzenekler ve tanksavar füzeleriyle hedef alındığını belirtti.

Kaynaklar, savaşın belirli bir döneminde, büyük tünelin içinde, saha komutanlarının İsrail güçlerine karşı muharebeleri yönettiği, bu güçlerin hareketlerinin izlendiği ve onlara karşı saldırı planlamak için hareketlerinin belgelendiği komuta ve kontrol için özel tüneller bulunduğuna dikkat çekti.

rtgy6u
Gazze tünelinin içindeki bir İsrail askeri, Kasım 2023 (Reuters)

İsrail güçleri, savaşın başlangıcında ve Netzarim ekseninin kontrolünde duyurulduğu gibi, bazıları 2 ve 3 kilometre uzunluğa ulaşan, bazıları Gazze Şeridi'nin kuzeyi ile merkezini birbirine bağlayan ve araçların geçtiği çeşitli büyüklükteki tünellerin imha edildiğini sık sık duyurdu.

İsrail güçleri Gazze Şeridi'nde 20 aydan fazla bir süredir faaliyet göstermelerine, Hamas'ın kabiliyetlerini önemli ölçüde yok etmeyi başardıklarını iddia etmelerine rağmen, Han Yunus örneğinde olduğu gibi girdikleri bölgelere her yeniden girişlerinde daha fazla tünel ortaya çıkarmakta ve bunları yok etmek için çalışmaktadırlar. Saha kaynakları İsrail ordusunun daha önce bu bölgede en az bir kez, bazı bölgelerde ise iki kez operasyon düzenlediğini vurguluyor.