230’dan fazla göçmen Fas’ı geçerek Melilla bölgesine girdi

Dün Melilla yerleşim bölgesine girmeyi başaran bir grup Afrikalı göçmen. (DPA)
Dün Melilla yerleşim bölgesine girmeyi başaran bir grup Afrikalı göçmen. (DPA)
TT

230’dan fazla göçmen Fas’ı geçerek Melilla bölgesine girdi

Dün Melilla yerleşim bölgesine girmeyi başaran bir grup Afrikalı göçmen. (DPA)
Dün Melilla yerleşim bölgesine girmeyi başaran bir grup Afrikalı göçmen. (DPA)

İspanyol makamlar, Sahra Altı Afrika Bölgesi’nden 230’dan fazla göçmenin, dün (Cuma) sabahın erken saatlerinde, Fas’ı İspanya işgali altındaki Melilla bölgesinden ayıran çiti geçmeyi başardıklarını söyledi. Söz konusu göçün son yıllarda ki en büyük göç akını olduğu bildirildi.
AFP’nin haberine göre, söz konusu olayın Fas’ın kuzeyinde bulunan işgal altındaki Ceuta yerleşim bölgesine 10 bin kişinin akın etmesinden yaklaşık iki ay sonra geldiği aktarıldı. Bu durumun Madrid ve Rabat arasındaki diplomatik krizi alevlendirdiği bildirildi.
Yetkililer dün sabah 7’de sınırı geçmeye çalışan 300’den fazla göçmenin büyük akınını bildirdi. Bu kapsamda, tamamı erkeklerden oluşan 238 kişinin çitlere tırmanmayı başardığı belirtildi. Göçmenler sınır çitlerine tırmanmak için kanca kullandı.
İspanyol yetkililer 3 sivil polisin sınır çitlerini geçmeye çalışan göçmenler tarafından kullanılan kancalar ile hafif bir şekilde yaralandığını duyurdu. Göçmenlerin Kovid-19 ile mücadele noktasında alınan güvenlik önlemleri doğrultusunda karantinaya alınacakları bir kabul merkezine götürüldüğü bildirildi. Mayıs ayından bu yana yüzlerce göçmen Fas sınırından Melilla’ya giden çiti aşmaya çalıştı. Bunlardan yalnızca 300’ü başarılı olabildi. Dün gerçekleşen olayın söz konusu sayıyı 500’ün üzerine çıkardığı belirtildi.
İspanya işgali altında bulunan Ceuta ve Melilla yerleşim bölgeleri, Afrika ile Avrupa arasındaki tek kara sınırı. Bu sebeple göçmenler, daha iyi bir yaşam elde etmek için sürekli yasa dışı yollardan bu sınırı geçmeye çalışıyor. Göçmenler söz konusu sınırlara, sahil boyunca yüzerek, çitlere tırmanarak veya araçlarda saklanarak ulaşmaya çalışıyor.
12 Temmuz’da Sahra Altı Afrika Bölgesi’nden 119 göçmen çiti geçmeyi başarmıştı. Ekim 2018’de yaklaşık 200 kişi çiti geçtikten sonra 1 göçmen ölmüş 19’u da yaralanmıştı. Mayıs ayının ortalarında birçoğu Faslı olan 10 binden fazla göçmen deniz yoluyla veya sınır çitlerini aşarak Ceuta yerleşim bölgesine girmeyi başarmıştı.
Geçtiğimiz Mayıs ayında İspanya’nın, Polisario Cephesi lideri İbrahim Gali’yi tedavi için ağırlaması nedeniyle, iki ülke arasında ciddi bir diplomatik kriz patlak vermişti. Gali Haziran başında Cezayir’e gitmek üzere İspanya’dan ayrıldı. Ancak söz konusu gerilim, Rabat ile Madrid arasındaki ilişkilere gölge düşürdü.
İki ülke karşılıklı sert açıklamalarda bulundu. Özellikle Madrid Fas’ı “saldırganlık” ve “şantaj” ile suçladı.
Melilla’da sınır, Ceuta’ya benzer şekilde, yaklaşık 12 kilometre uzunluğundaki üçlü bir çitle çizildi. Sınırın, kamera ve gözetleme kuleleri ile donatıldığı bildirildi.
Sınır cephelerinin, tırmanma ihtimalini azaltan çitlerle değiştirilmesi noktasında çalışmalar yapıldığı belirtildi.



Suudi Arabistan ve Mısır, İsrail'in Gazze'yi işgal planını reddetti

Gazze'de yıkılan binaların bugün havadan çekilmiş görüntüsü (AFP)
Gazze'de yıkılan binaların bugün havadan çekilmiş görüntüsü (AFP)
TT

Suudi Arabistan ve Mısır, İsrail'in Gazze'yi işgal planını reddetti

Gazze'de yıkılan binaların bugün havadan çekilmiş görüntüsü (AFP)
Gazze'de yıkılan binaların bugün havadan çekilmiş görüntüsü (AFP)

Suudi Arabistan ve Mısır, İsrail'in Gazze'yi işgal planını reddettiklerini teyit etti. Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, Mısırlı mevkidaşı Bedr Abdulati ile yaptığı telefon görüşmesinde, Gazze'de ateşkesin derhal sağlanması gerektiği konusunda mutabık kaldı.

Bakanlar ayrıca, “insani yardım, acil yardım ve tıbbi yardımın engellenmeden acil ve derhal ulaştırılmasını, çatışmayı körükleyen ve aşırılığı güçlendiren sistematik açlık ve öldürme politikasının derhal durdurulması" konusunda mutabık kaldı.

Mısır Dışişleri Bakanlığı'nın bugün yaptığı açıklamaya göre, iki bakan dün akşam “kardeş ülkeler arasındaki düzenli istişare ve koordinasyon çerçevesinde, başta Gazze'deki durum olmak üzere bölgesel meseleleri takip etmek amacıyla” telefon görüşmesi gerçekleştirdi.

Bakanlar görüşmede, ülkeleri arasındaki yakın ikili ilişkileri ele alındı. Bakanlar, ilişkilerin her alanda giderek gelişmesinden memnuniyetlerini dile getirerek, “kardeş halkların kapsamlı ve sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşması için” ortak iş birliğini güçlendirmeye devam etme kararlılıklarını vurguladılar. Ayrıca, bölgedeki siyasi ve güvenlik gelişmeleri ile bir dizi acil bölgesel mesele hakkında da görüş alışverişinde bulundular.

Mısır Dışişleri Bakanlığı'na göre bakanlar “İsrail'in acımasız saldırılarının devam ettiği Gazze'deki felaket durumundaki gelişmeleri” görüştüler ve İsrail Bakanlar Kurulu'nun Gazze'yi işgal ve saldırıları genişletme planını kesin bir şekilde reddettiklerini vurguladılar. Bu kararın, Filistin topraklarının yasadışı işgalini pekiştirmek, savunmasız Filistin halkına karşı soykırım savaşını sürdürmek ve halkın kaderini tayin etme ve bağımsız devlet kurma hakkını açık bir şekilde ihlal ederek uluslararası hukuku ve uluslararası insani hukuku çiğnemek amacıyla alındığını" vurguladılar.

Abdulati, Mısır'ın Katar ve ABD ile rehinelerin ve bir dizi Filistinli tutuklunun serbest bırakılmasını, Filistinlilerin kanının akıtılmasının durdurulmasını ve yardımların tam ve koşulsuz olarak ulaştırılmasını sağlayacak bir anlaşmaya varılması için sürdürdüğü çabaları anlattı.

Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre iki bakan, sivillerin korunması ve Filistin halkının kendi kaderini tayin etme ve 4 Haziran 1967 sınırları içinde ve başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız devletini kurma hakkının sağlanmasının önemini vurguladı.

Telefon görüşmesinde ayrıca genel bölgesel durum ele alındı. Dışişleri bakanları, Sudan, Suriye ve Lübnan'da mevcut zorluklar ve krizlerle başa çıkma yolları konusunda görüş alışverişinde bulundular, iki ülke arasında yakın koordinasyonun sürdürülmesi konusunda mutabık kaldılar ve bölgesel güvenlik ve istikrarın temellerini desteklemek için bu konularda Arap koordinasyonunun önemini vurguladılar.