Kazımi - Biden görüşmesinin gündeminde 2008 anlaşmasına geri dönüş var

Sünni ve Kürt bileşenler Kazımi’nin ABD’deki adımlarına destek veriyorlar.

Irak Başbakanı Mustafa El-Kazımi. (Reuters)
Irak Başbakanı Mustafa El-Kazımi. (Reuters)
TT

Kazımi - Biden görüşmesinin gündeminde 2008 anlaşmasına geri dönüş var

Irak Başbakanı Mustafa El-Kazımi. (Reuters)
Irak Başbakanı Mustafa El-Kazımi. (Reuters)

ABD’nin Irak’ta 2003 yılında gerçekleştirdiği değişiklikten sonra geçen 18 yılda, tüm Irak devlet başkanları (Gazi El Yaver, Celal Talabani, Fuad Masum ve Berham Salih), tüm başbakanlar (İyad Allavi, Ibrahim El Caferi, Nuri El Maliki, Haydar İbadi, Adil Abdulmehdi ve Mustafa El Kazımi) ve tüm dışişleri bakanları (Hoşyar Zebari, Muhammed Ali El Hakim ve Fuad Hüseyin) Washington'ı ziyaret ettiler. Aynı süreçte ABD’nin tüm başkanları da Irak'a geldi (Ayn el-Esed üssüne inen George Bush Jr. Barack Obama ve Donald Trump). Şu anki başkan Joe Biden da Irak dosyasından sorumlu senatör, Obama'nın Başkan Yardımcısı ve Irak işlerinde uzman olarak Irak'ı onlarca kez ziyaret etti. Biden ülkesinin başkanlığını devraldığında, tüm Iraklı liderlerin yayınladığı fotoğraflara göre herkesle dostane ilişkileri bulunuyor.
Bu gezilerin çoğunda Irak ve ABD tarafları arasındaki temaslar oldukça samimi ve dostane bir havada geçmesine rağmen ilişkiler hiçbir zaman istenilen düzeyde olmadı. Bush, Irak'a bir fatih olarak gelir, istediği yere inerdi. Hatta 2007’de tüm Iraklı liderleri Ayn el-Esed Üssü önünde oturmaya çağırdığında Sahvat’ın (Irak’taki Uyanış) lideri Abdulsettar Ebu Rişa da onun yanına oturmuştu. Amerikalı lider David Petraeus’un kurduğu Sahvat sayesinde El Kaide Irak’tan kovulmuştu. Ebu Rişa, Bush'un yanında oturduktan birkaç gün sonra yaşamını yitirince Iraklı liderlerin geri kalanı, İran ile ilişkiler kurarak ABD yönetimine karşı pozisyonlarını değiştirmeye başladılar.
Başkan Obama, 2008 yılında eski Irak Başbakan Nuri el-Maliki ile imzaladığı ve 2011 yılının sonunda ABD’nin Irak’tan çekilmesi maddesini de içeren bir anlaşma ile iki ülke arasındaki ilişki seviyesini yükseltmeye çalışan neredeyse tek kişidir.
Iraklı ve Amerikalı liderler arasında veda ve kabul törenleri ve karşılıklı ziyaretler yapılırken şimdiki Başbakan Mustafa El-Kazımi birinci, hatta ikinci hattın liderleri arasında bile değildi. Kendisi bu tutkuya uygun bir konum arayan hırslı bir gazeteciydi. 2016 yılında eski Başbakan Haydar el-İbadi, İran kendisini istihbarat servisinin başına geçirdiğinde ona istediği şeyi vermiş oldu. İran ile ilişkilerin arttığı, buna paralel olarak Amerika ile ilişkilerin gerilediği, Şii liderlerinin çoğunun ABD ile yapılan toplantı ve ziyaret yerlerinden çekilmeye başladığı dönemde ofis odalarında ve salonlarda sadece Sünni ve Kürt liderlerin fotoğrafları görülmeye başlandı. 3 Ocak 2020’ye geldiğimizde, o dönemde Amerikalılarla yapılan karşılıklı ziyaretler, görüşmeler ve kutlamalardan sonra düzenlenen bir ABD saldırısı ile önde gelen iki Şii lider, Kasım Süleymani ve Ebu Mehdi El Mühendis öldürüldü. Olaydan üç gün sonra Irak parlamentosunun kubbesi altında daha önce görülmemiş bir Şii-Sünni-Kürt ayrışması görüldü. Tüm Şii blokları ve partileri ABD güçlerinin Irak'tan çıkarılması için oy verirken Sünniler ve Kürtler bu karara karşı çıktılar. Irak'ta “Amerikan işgali” de dahil olmak üzere tüm siyasi söylemlerinde, hatta müzakere edilemez gibi görünen konularda bile özellikle Şiiler tarafından kaynaklanan bir fikir ayrılığı hakim. Artık ulusal bir fikir birliği yok. Özellikle siyaset sahnesine ve bölgeye hakim olmayı başaran İran'a bağlı Şii grupların perspektifinden bakıldığında, Amerikalı liderlerle fotoğraf albümüne sahip olan bir kısmı, onları ofis odalarından veya salonlarından çıkarmak isterken bir kısmı ise “isyan çıkarmak” için bu fotoğrafları sosyal medyada yayınlamaya devam ediyor. Halkı kızdırmak ve nefret toplamak için ara ara bu fotoğrafları paylaşıyorlar.
Kazımi, Washington'a yaptığı tartışmalı gezi ve beklentiler öncesinde isyancıların vatandaşlara hizmet etmek için çalışmasına izin vermediğinden şikayet etti. Geçen hafta Sadr şehrinde meydana gelen bombalı saldırılarda yaralananları ziyaretinde de aynı konuya değinmişti. Irak siyasi söyleminde kelime oyunlarının kullanılması, hem korkudan teşhis konulamamasından hem de daha fazla şüpheden sakınmak istemekten dolayı doğal bir mesele olarak görülse de Kazımi'nin “isyancılar” terimiyle öne sürdüğü şey, kelime oyunu açısından yenidir. Kazımi’nin selefleri el-Maliki, el-İbadi ve Abdulmehdi gibi hükümet başkanları da terimlerle kelime oyunu yapma hususunda son derece yeteneklilerdi. Son dönemde sosyal medyada eleştiri ve alay malzemesi yapılan konularda kullanılan “bazıları” sözü de bu kelime oyunlarından biri.
Kazımi'nin Washington temaslarındaki programı, farklı Irak bileşenleri arasında, ABD’nin Irak’taki varlığına dair birçok kelime oyunu ile yüklü olsa da Kazımi'nin bu ziyaret sırasında ulaşmak istediği tek yaklaşım 2008 yılında Obama ve Nuri el Maliki döneminde Irak ile ABD arasında imzalanan stratejik çerçeve anlaşmasını hayata geçirmek. Böylece ABD-Irak ilişkilerini geçmişte olduğu seviyeye çıkarmak istiyor. Ancak bu yaklaşım, "isyancıların" Kazımi'den ABD’nin  koşulsuz geri çekilmek istemeleriyle çelişiyor. Kürtler ve Sünniler ise bunun tam tersini düşünüyorlar. Kürtler, Irak'taki bir iç savaşın sonuçlarına veya Afganistan senaryosuna benzer bir senaryoya karşı uyarıda bulunurken Sünniler ABD'nin Irak'tan çekilmesinin İran'a bağlı silahlı grupları güçlendireceği görüşündeler.
Buna ek olarak, Irak Parlamentosu’ndaki eski milletvekili ve Tekaddüm Partisi lideri Haydar el-Molla, Şarku'l Avsat'a yaptığı değerlendirmede şunları söyledi:
“ABD ile yürütülen stratejik diyalog görüşmeleri sırasında tüm siyasi blokların Kazımi’yi desteklemesi çok önemli. Irak'ın bazı komşu ülkelerin müdahalesinden kurtulmak için güçlü ülkeler ile ortaklık kurmaya ihtiyacı var. Irak bir dizi siyasi, güvenlik, sağlık ve ekonomik krizden muzdarip. ABD gibi güçlü bir ülke ile ortaklık Irak'ın krizlerinden kurtulmasına yardımcı olabilir. Irak bölgesel müdahalelerden zarar görüyor. Dolayısıyla bu ortaklık Irak’ın iç işlerine bu tür bir müdahalelerin de önünü kesecektir.”



Katz: İsrail, fırsat bulsaydı Hamaney'i öldürürdü

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, Güney Lübnan'daki ordu birliklerini ziyareti sırasında, 2 Şubat 2025 (DPA)
İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, Güney Lübnan'daki ordu birliklerini ziyareti sırasında, 2 Şubat 2025 (DPA)
TT

Katz: İsrail, fırsat bulsaydı Hamaney'i öldürürdü

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, Güney Lübnan'daki ordu birliklerini ziyareti sırasında, 2 Şubat 2025 (DPA)
İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, Güney Lübnan'daki ordu birliklerini ziyareti sırasında, 2 Şubat 2025 (DPA)

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz yerel basına yaptığı açıklamada, iki ülke arasındaki savaş sırasında İsrail'in fırsat bulması halinde, İran Dini Lideri Ali Hamaney'i öldürmeyi hedeflediğini bildirdi.

Katz dün akşam İsrail Kamu Yayın Kuruluşu KAN'a verdiği demeçte, “Eğer görüş alanımızda olsaydı, onu öldürürdük” dedi.

Ordunun onu ‘çok aradığını’ belirten Katz, “Hamaney bunu anladı, bu yüzden yeraltına indi ve komutanlarla iletişimi kesti... Dolayısıyla bu mümkün değildi” ifadelerini kullandı.

Katz Kanal 13'e yaptığı açıklamada, İsrail'in Hamaney’e yönelik suikast girişimlerini durduracağını, çünkü ‘ateşkes öncesi ve sonrası arasında fark olduğunu’ söyledi.

İsrail Savunma Bakanı, ABD'nin İsrail'in Hamaney’e suikast planını reddettiğine dair haberlerden günler sonra açıklama yaptı.

Jfjfj
 İran Dini Lideri Ali Hamaney dün resmi internet sitesinde yayınlanan bir videoda konuşma yapıyor. (AP)

Katz, Hamaney'e sığınakta kalmasını tavsiye etti.

Eylül 2024'te Beyrut'a düzenlenen büyük saldırıda İsrail tarafından öldürülen Hizbullah eski Genel Sekreteri’nden söz eden Katz, “Uzun süre müstahkem bir odada kalan Nasrallah'tan ders almalı” dedi.

İktidara geldiğinden beri İran'dan ayrılmayan liderin hareketleri en üst düzeyde güvenlik ve gizliliğe tabi.

Katz dün yaptığı açıklamada, İsrail'in İran üzerindeki hava üstünlüğünü koruduğunu ve yeni saldırılar gerçekleştirmeye hazır olduğunu bildirdi.

Katz, “İran'ın nükleer silah geliştirmesine ve İsrail'i uzun menzilli füzelerle tehdit etmesine izin vermeyeceğiz” şeklinde konuştu.

Şarku’l Avsat’ın Kanal 12 televizyonundan aktardığına göre Katz verdiği röportajda, İsrail'in İran'ın zenginleştirilmiş uranyum depolama alanlarının yerlerini bilmediğini, ancak hava saldırılarının İran'ın uranyum zenginleştirme kapasitesini yok ettiğini iddia etti.

Katz, zenginleştirilmiş uranyumu kastederek, “Amaç malzemenin kendisini etkisiz hale getirmek değildi” dedi.

İsrail ve ABD saldırılarının İran'ın nükleer programı üzerindeki etkisi tartışma konusu.

Djjfjf
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu aralık ayında Savunma Bakanı Yisrael Katz ile birlikte Hava Kuvvetleri Komutanlığı'nı ziyaret etti. (DPA)

Sızdırılan ABD istihbarat tahminleri bu saldırının İran'ın nükleer programını birkaç ay geciktirdiğini öne sürerken, Katz ve diğer İsrailli ve ABD'li yetkililer, saldırıların İran'ın kilit nükleer tesislerini yok ettiğini ve bunların yeniden inşasının yıllar alabileceğini söyledi.

Hem İsrail hem de İran 24 Haziran'da ateşkesle sonuçlanan savaşın zaferini kutladı.

İran Sağlık Bakanlığı’na göre İsrail'in 13 Haziran'da başlayan saldırılarında en az 627 sivil hayatını kaybetti. İran'ın İsrail'e yönelik saldırılarında ise resmi rakamlara göre 28 kişi öldü.