Bilim insanları: Dünya yok olduktan sonra Güneş Sistemi'nde yeni bir yaşam doğabilir

Güneş'in patlamalar sonucu uzaya fırlattığı yüklü parçacıklara, Güneş rüzgarı ismi veriliyor (NASA)
Güneş'in patlamalar sonucu uzaya fırlattığı yüklü parçacıklara, Güneş rüzgarı ismi veriliyor (NASA)
TT

Bilim insanları: Dünya yok olduktan sonra Güneş Sistemi'nde yeni bir yaşam doğabilir

Güneş'in patlamalar sonucu uzaya fırlattığı yüklü parçacıklara, Güneş rüzgarı ismi veriliyor (NASA)
Güneş'in patlamalar sonucu uzaya fırlattığı yüklü parçacıklara, Güneş rüzgarı ismi veriliyor (NASA)

Yeni araştırmada bilim insanları, Güneş'in ölüme yaklaştığı süreçte Dünya'nın nasıl etkileneceğini ve gezegenin bu süreçten sağ çıkması için ne gerektiğini hesapladı.
Bilim insanları buradan hareketle Dünya yok olduktan sonra Güneş Sistemi'nde yeni bir uygarlığın doğabileceği sonucuna da vardı.

Atmosfer uzaya savrulacak
Dünya'daki canlıları Güneş'ten gelen zararlı parçacıklardan koruyan manyetik alanın, yıldız ölüme yaklaştıkça güç kaybedeceği ve sonunda buna direnemeyeceği anlaşıldı.
Monthly Notices of the Royal Astronomical Society isimli hakemli bilimsel dergide yayımlanan araştırmanın yazarları, Dünya'ya enerji yüklü parçacıklar fırlatan Güneş rüzgarlarının yoğunluğunun önümüzdeki 5 milyar yıl içinde nasıl değişeceğini hesapladı.
Bulgulara göre Güneş rüzgarlarının bu süre zarfında o kadar güçlü hale gelecek ki Dünya'nın manyetik kalkanını yok edecek kadar aşındıracak. Bunun sonucunda gezegenin atmosferinin büyük kısmı uzaya savrulacak.
Bu nedenle yazarlar, Dünya'da bu kadar uzun süre hayatta kalmayı başarabilecek canlıların da hızla yok olacağını ifade etti.
Uzmanlara göre Güneş rüzgarlarının giderek yoğunlaşacağı bu süreç, kırmızı dev evresi diye biliniyor. Bu evrede yıldızlar, evrimlerinin geç aşamasına gelmiş bulunuyor ve atmosferleri genişlediği için yakınlardaki gezegenleri yutuyor.
Öte yandan Güneş, kırmızı dev evresini aşıp çok daha kararlı olan ve hiç rüzgar yaymayan beyaz bir cüceye dönüşecek. İşte bu noktada sistemdeki bir gezegenin hayatta kalması mümkün.
Ancak araştırmacılar, Dünya'daki yaşamın bu noktaya kadar dayanabilmesi için gezegeninin manyetik küresinin, Jüpiter'den yaklaşık 100 kat güçlü olması gerektiğini hesapladı. Bu da Dünya'nın mevcut manyetik alanının bin katına denk geliyor.
Araştırmacılar bu sonuca ulaşmak için farklı kütlelere sahip 11 farklı yıldızın yaydığı rüzgarlara yönelik simülasyonlar yaptı.
Simülasyonlardan elde edilen bulgular, herhangi bir gezegendeki yaşamın kırmızı dev evresinden sonra da devam etmesinin olası olmadığını gösterdi.

Yeni yaşam umudu
Öte yandan bilim insanları, beyaz cüce yıldızların, yörüngelerinde yaşanabilir gezegenlere ev sahipliği yapabileceğini düşünüyor. Ancak bu gezegenlerin, kırmızı dev evresinden sonra ortaya çıkması gerekiyor.
Başka bir deyişle, Güneş büzüştüğünde ve şiddetli rüzgarlarını sona erdirdiğinde eskinin küllerinden yeni bir yaşamın doğması mümkün.
Kısacası Güneş rüzgarları Dünya'yı kasıp kavuracak olsa da bir gün sona erecek. Bu da Güneş Sistemi'nde Dünya'dan sonra var olabilecek yeni bir yaşam umudu anlamına geliyor.
Independent Türkçe, Livescience, Universe Today



Bilim insanları beklenmedik bir besinin bilişsel sorunları azaltabileceğini buldu

Araştırmada, beslenmeyle alınan bakır miktarındaki artışın bilişsel işlevi güçlendirebileceği bulundu (Unsplash)
Araştırmada, beslenmeyle alınan bakır miktarındaki artışın bilişsel işlevi güçlendirebileceği bulundu (Unsplash)
TT

Bilim insanları beklenmedik bir besinin bilişsel sorunları azaltabileceğini buldu

Araştırmada, beslenmeyle alınan bakır miktarındaki artışın bilişsel işlevi güçlendirebileceği bulundu (Unsplash)
Araştırmada, beslenmeyle alınan bakır miktarındaki artışın bilişsel işlevi güçlendirebileceği bulundu (Unsplash)

Tom Watling 

Beslenme yoluyla daha fazla bakır tüketen yetişkinlerin hafıza, dikkat ve dil gibi bilişsel testlerde daha iyi performans gösterme eğiliminde olduğu, bir araştırmada bulundu.

60 yaş ve üzeri 2 bin 400'den fazla Amerikalının katıldığı çalışmada, günde yaklaşık 1,4 mg bakır tüketenler, 0,8 mg'den daha az tüketenlere kıyasla bir dizi bilişsel değerlendirmede daha yüksek puan aldı.

Çok düşük miktarda gerekmesine rağmen bakır, sinir hücrelerinde enerji üretimine katkı sağlayarak, temel nörotransmitterlerin oluşumunu destekleyerek ve vücudun doğal antioksidan savunmasını güçlendirerek beyin sağlığında kritik bir rol oynuyor.

Kabuklu deniz ürünleri, tahıllar, fasulye ve kuruyemişler iyi bakır kaynakları fakat uzmanlar dengeli bir diyetin yeterli miktarda bakır sağlaması gerektiğini söylüyor.

Öte yandan yüksek miktarlar gastrointestinal sorunlara yol açabildiğinden bilim insanları, bakırın yaşlanan beyin üzerindeki etkilerinin genel olarak koruyucu mu yoksa zararlı mı olduğu konusunda tartışmaya devam ediyor.

Bakırın faydaları üzerine yapılan son araştırmayı yürüten ekip, katılımcılardan iki ayrı günde yedikleri her şeyi hatırlamasını istedi. Daha sonra bu rakamların ortalamasını alarak her bir kişinin günlük bakır tüketimini hesapladılar.

Bilişsel yetenekleri test eden, iyi bilinen 4 görev arasında hızlı sembol eşleştirmenin yanı sıra anında ve gecikmeli kelime hatırlama vardı ve tüm ölçümleri birleştiren genel bir "küresel" puan kullanıldı.

Sonuçlar net bir örüntü ortaya koydu: Bakır tüketimi arttıkça bilişsel performans iyileşti ve teste bağlı olarak günlük yaklaşık 1,2 ila 1,6 mg'da zirve yaptı.

Bu seviyelerin üzerine çıkıldığında daha fazla fayda sağlanmadı.

Bakır tüketiminde en üst çeyrektekiler, en alt çeyrekte yer alanlara göre eşleştirme testinde yaklaşık 4 sembol daha fazla bildi ve gecikmeli kelime hatırlama testinde yarım kelime kadar daha fazla hatırladı.

Daha önce felç geçirmiş kişilerin daha da fazla fayda sağladığı görüldü: Özellikle bu grupta yüksek düzeyde bakır tüketen kişilerin genel bilişsel puanlarında belirgin bir artış oldu.

Araştırmacılar bunun, bakır tüketiminin bilişsel işlevi geliştirdiğini söylemeye yetecek kadar kanıtı sunmadığını belirtse de bağlantının "biyolojik açıdan makul" olduğunu savunuyor.

Raporda şu ifadelere yer veriliyor: 

Beslenmeyle alınan bakır beyin sağlığı açısından kritik önemde ve antioksidan savunma, nörotransmitter sentezi ve enerji metabolizmasında oyndağu rolle bilişsel işlev üzerinde koruyucu etkiler sağlayabilir.

Independent Türkçe, independent.co.uk/news