Kitlesel yargısız infazlardan ilk kez hesap soruluyor: İsveç, 1988'deki infazlara karışan İranlı bir yetkiliyi yargılamaya başladı

Muhalifler, dün İsveç'in Stockholm Mahkemesi önünde düzenlenen bir protestoda 1988'de infaz edilen kurbanların fotoğraflarını taşıdılar (AFP)
Muhalifler, dün İsveç'in Stockholm Mahkemesi önünde düzenlenen bir protestoda 1988'de infaz edilen kurbanların fotoğraflarını taşıdılar (AFP)
TT

Kitlesel yargısız infazlardan ilk kez hesap soruluyor: İsveç, 1988'deki infazlara karışan İranlı bir yetkiliyi yargılamaya başladı

Muhalifler, dün İsveç'in Stockholm Mahkemesi önünde düzenlenen bir protestoda 1988'de infaz edilen kurbanların fotoğraflarını taşıdılar (AFP)
Muhalifler, dün İsveç'in Stockholm Mahkemesi önünde düzenlenen bir protestoda 1988'de infaz edilen kurbanların fotoğraflarını taşıdılar (AFP)

İsveç savcısının İranlı eski yetkili Hamid Nuri’yi 1988'de toplu katliam ve mahkumlara işkence ile suçlayan eski mahkumları temsil eden bir grup avukatla yüzleştirmek istemesi üzerine Nuri, ince kıyafetler giyerek ve gülümseyerek, elleri kelepçeli bir şekilde dün Stockholm'deki mahkeme salonuna girdi.
Böylece önümüzdeki yıl Nisan ayına kadar devam edecek olan yargılama maratonu başladı. İranlı aktivistler bunu tarihi bir hamle olarak görüyorlar çünkü 1980’lerin sonundaki İran-Irak savaşı sonrasında işlenen kitlesel yargısız infazlardan ilk kez hesap soruluyor. İnsan hakları örgütleri ve İran muhalefet partileri, bu infazlarda yaklaşık 5 bin kişinin öldürüldüğünü tahmin ederken birçoğunun yeri belli olmayan toplu mezarlara gömüldüğü iddia edildi.
Hamid Nuri duruşmada hiç konuşmazken avukatı duruşmanın başında yaptığı açıklamada, tüm suçlamaları reddetti ve müvekkilinin İran'da ‘Hamid Abbasi’ olarak bilinen kişi olmadığını söyledi. Nuri’nin avukatları savunmalarını kimlik hatasına dayandırıyor.
İsveçli Savcı Kristina Lindhof Karlsson duruşmaya, Ekim 2019'da İsveç'te tutuklanan ve o zamandan beri cezaevinde olan Nuri'ye yönelik suçlamaların listesini okuyarak başladı. Cumhuriyet Savcılığı’nın iddianamesine göre Hamid Nuri, Tahran'ın batısında bulunan Kerec kentindeki Gohardeşt hapishanesinde 136 siyasi tutuklunun ‘İran teokratik devletine’ zıt ideoloji veya inançlara sahip olmalarından dolayı öldürülmesine yardım etmekle suçlanıyor. 136 kurbanın 110’u rejim muhalifi Halkın Mücahitleri Örgütü destekçilerinden 26’sı ise diğer partilerin mensuplarından oluşuyor. Mahkemede ayrıca bu kurbanların isimleri de okundu. İddia makamı, infaz kampanyasının hedeflerinin ağırlıklı olarak Halkın Mücahitleri Örgütü destekçileri olduğunu ve infazların o sırada hayatta olan İran Dini Lideri Humeyni tarafından yayınlanan bir fetvaya dayandığını söyledi.
Başsavcı Yardımcısı, Nuri'nin infazlardaki rolünün ayrıntılarına da değinirken, Nuri’nin mahkumların sanıklar hücrelerinden alınıp darağacına nakledildikleri için ‘ölüm salonu’ olarak adlandırdıkları salona götürdüğünü söyledi. İddia makamı, Nuri’nin esas olarak ‘ölüm komitesi’ üyelerinden emir almasına rağmen mahkumların sorgulanmasında da rol oynadığını aktardı.
Savcının, o dönemde Tahran'da savcı yardımcısı olan mevcut Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin de aralarında bulunduğu, ‘ölüm komitesi’ ismiyle bilinen ve dört hâkimden oluşan komisyondan bahsetmesi çok dikkat çekiciydi. Her ne kadar savcılık ölüm komitesinin ayrıntılarını henüz açıklamamış olsa da rolü ve üyeleri ile ilgili bilgiler daha sonra detaylandırılabilir. Mahkeme, önümüzdeki yıla kadar devam edecek olan davanın ilk üç gününde Cumhuriyet Savcısını dinlemeye devam edecek. Bu sırada onlarca tanığın ifade vermesi bekleniyor.
Cumhuriyet Savcısı, 1988'deki infaz mağdurlarının sayısının çok fazla olduğuna ve bu suçlara karışan çok fazla kişi olduğuna, ancak mevcut davanın yalnızca bir kişiyi, Hamid Nuri'yi ilgilendirdiğine dikkati çekti. Cumhuriyet Savcısı, “Nuri, diğer yetkililerle birlikte, siyasi bir arka plana dayanarak organize bir toplu tasfiye operasyonunun gerçekleştirilmesinde yer almıştır. Nuri, mahkûmları belirleyip sorguya çekmiş, ardından onları ölüm cezası veren ölüm komisyonuna sunacağı yere götürmüş, sonra da cezaevi savcı yardımcısı ve hapishane müdür yardımcısı olarak onları infaz edilecekleri yere sevk etmiştir” dedi. Cumhuriyet Savcısının bu ifadesinde, isimlerini vermekten kaçınarak bahsettiği ölüm komisyonu üyelerinin olaya müdahil olduğuna dair üstü kapalı bir atıf bulunmaktadır.
Savunma avukatlarından Daniel Marcus,  iddiaları dinlerken, özellikle savaş suçları ve cinayet suçları kapsamında evrensel bir yetkisi bulunan İsveç yargısı önüne çıkarılan müvekkili hakkındaki tüm suçlamaları reddetti.
Savcı, İsveç Dışişleri Bakanlığı'nın raporlarına dayanarak İran'daki insan hakları durumunun bir resmini çizdi ve oradaki yargı sistemini adaletsiz olarak nitelendirdi. Rejimin, reşit olmayan insanları tutuklayıp ceza alabilecek yaşa gelinceye kadar cezaevinde tuttuğunu sonra da idam ettiğini aktardı. Siyasi mahkumların avukat tutmalarına, kendilerini savunmak için konuşmalarına izin verilmediğini de sözlerine ekledi.
Mahkeme üçüncü haftadan itibaren, Nuri’yi İsveç'e çeken ve aleyhindeki davanın düzenlenmesine yardımcı olan eski mahkûm Irac Masdagi’den başlayarak tanıkları tek tek dinleyecek.



Netanyahu’dan Batılı hükümetlere çağrı: Antisemitizmle mücadelede daha fazla çaba gösterilmeli

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (EPA)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (EPA)
TT

Netanyahu’dan Batılı hükümetlere çağrı: Antisemitizmle mücadelede daha fazla çaba gösterilmeli

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (EPA)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (EPA)

Avustralya’nın Sidney kentindeki Bondi Plajı’nda, Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında 15 kişinin hayatını kaybettiği terör saldırısından üç gün sonra İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Batılı hükümetlere Yahudi toplulukların korunması ve antisemitizmle mücadele için daha fazla çaba gösterme çağrısında bulundu.

Netanyahu, ofisi tarafından yayımlanan kısa bir video mesajda, “Batılı hükümetleri antisemitizmle mücadele için gerekli adımları atmaya ve dünyanın dört bir yanındaki Yahudi topluluklara güvenlik ve koruma sağlamaya çağırıyorum” dedi.

Netanyahu, “Uyarılarımıza kulak vermeleri gerekirdi. Derhal harekete geçilmesini talep ediyorum” ifadelerini kullandı.


Kremlin, Noel ateşkesini Ukrayna ile yapılacak barış anlaşmasına bağlıyor

Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov (AFP)
Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov (AFP)
TT

Kremlin, Noel ateşkesini Ukrayna ile yapılacak barış anlaşmasına bağlıyor

Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov (AFP)
Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov (AFP)

Kremlin bugün yaptığı açıklamada, Ukrayna’nın önerdiği Noel ateşkesinin bir barış anlaşmasına varılıp varılamayacağına bağlı olacağını belirtti. Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, konuya ilişkin olarak, “Şu anda soru, ABD Başkanı Donald Trump’ın da söylediği gibi bir anlaşmaya varıp varamayacağımızdır” dedi.

Peskov, Ukrayna’nın ‘kısa vadeli ve sürdürülemez çözümlere’ odaklanması durumunda Rusya’nın bu ateşkese katılmasının söz konusu olmadığını ifade etti. Peskov, “Biz barış istiyoruz, Ukrayna’ya nefes alma ve savaşa devam hazırlığı yapma fırsatı tanıyan bir ateşkes değil… Bu savaşı sona erdirmek, hedeflerimizi gerçekleştirmek, çıkarlarımızı güvence altına almak ve gelecekte Avrupa’da barışı sağlamak istiyoruz. İşte buna odaklanıyoruz” ifadelerini kullandı.

Peskov ayrıca, Moskova’nın henüz ABD ve Avrupa yetkililerinin Ukrayna’ya sunduğu NATO benzeri güvenlik garantilerine ilişkin detayları görmediğini söyledi.

Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy ise dün yaptığı açıklamada, özellikle enerji altyapısına yönelik saldırıların Noel döneminde durdurulmasını öngören ateşkes fikrini desteklediklerini bildirdi.

Diğer yandan Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Sergey Ryabkov bugün yaptığı açıklamada, Ukrayna savaşıyla ilgili görüşmelerde toprakla ilgili herhangi bir taviz vermeyeceklerini belirtti. Şarku’l Avsat’ın Rusya’nın resmi haber ajansı TASS’tan aktardığına göre Ryabkov, Donbas, Kırım ve Moskova’nın Novorossiya olarak adlandırdığı bölgelerden söz etti.

Ryabkov ayrıca, Moskova’nın henüz ABD, Ukrayna ve Avrupa Birliği’nin (AB) Berlin’de vardığı anlaşmalardan haberdar olmadığını ifade etti.

Almanya’nın başkenti Berlin’de dün, 10 Avrupa ülkesinin liderleri ve AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, ABD ve Ukrayna arasındaki görüşmeleri desteklemek amacıyla bir araya geldi.


Sidney saldırısının faillerinden biri Hindistan uyruklu

TT

Sidney saldırısının faillerinden biri Hindistan uyruklu

Adli tıp uzmanları, Sydney'deki Bondi Plajı'nda silahlı saldırganların ateş açtığı köprüde duruyor (EPA)
Adli tıp uzmanları, Sydney'deki Bondi Plajı'nda silahlı saldırganların ateş açtığı köprüde duruyor (EPA)

Hindistan yetkilileri, Sidney'deki Bondi Plajı'nda düzenlenen Yahudi etkinliğinde 15 kişinin ölümüne yol açan toplu katliamın faillerinden biri olan 50 yaşındaki Sajid Akram'ın aslen Haydarabadlı olduğunu doğruladı.

Hindistan'ın güneyindeki Telangana eyalet polisi yaptığı açıklamada, "Sajid Akram aslen Hindistan'ın Haydarabad şehrindendir. 1998 Kasım ayında, yaklaşık 27 yıl önce iş aramak için Avustralya'ya göç etti" denildi.

Hindu gazetesi, yetkililerin Akram'ın Hindistan'ı en son 2022'de ziyaret ettiğini ve ilk soruşturmaların ülke içinde herhangi bir yerel bağlantı tespit edemediğini söylediğini belirtti. Yetkililer ayrıca Akram'ın 1998'de öğrenci vizesiyle Avustralya'ya göç ettiğini ve o zamandan beri Hindistan'a nadiren geldiğini ifade etti.

Sajid Akram ve oğlu Naveed, Yahudi Hanuka kutlamasını hedef alan toplu bir silahlı saldırıda 15 kişiyi öldürdü. Yetkililer saldırıyı Yahudi karşıtı bir terör eylemi olarak nitelendirdi, ancak saldırganın daha derin motivasyonları hakkında şimdiye kadar çok az ayrıntı verdi.

Avustralya Başbakanı Anthony Albanese, Sydney'deki saldırganla yüzleşen kahraman Ahmad el-Ahmed ile görüşmek üzere bugün Sydney'in güneyindeki St. George Hastanesi'ni ziyaret etti; bu arada kahramanın ilk video mesajı internette dolaşmaya başladı.

Ziyaretin ardından gazetecilere konuşan Avustralya Başbakanı, el-Ahmed ile görüşmenin "büyük bir onur" olduğunu söyledi. Sözlerine şöyle devam etti: "O gerçek bir Avustralya kahramanı, büyük bir alçakgönüllülük sahibi insan ve bana, gözlerinin önünde yaşanan vahşetleri izlerken aklından geçenleri anlattı."

Başbakan sözlerine şöyle devam etti: "Harekete geçme kararı aldı ve cesareti, tüm Avustralyalılar için bir ilham kaynağı."

Başbakan ayrıca, Suriye'den Avustralya'yı ziyaret eden dükkan sahibinin anne ve babasıyla görüştüğünü belirterek, "Onlar gururlu anne babalar" dedi.

Bu sabah erken saatlerde, Ahmed el-Ahmed'in hastane yatağından Arapça konuşurken çekilmiş bir videosu sosyal medyada yayılmaya başladı.

Videoda, "herkesin çabalarını takdir ettiğini" söyledi.

Avustralya polisi dün yaptığı açıklamada, Bondi Plajı'ndaki saldırıyı gerçekleştirdiğinden şüphelenilen iki silahlı saldırganın (baba ve oğlu) kullandığı araçta iki DEAŞ bayrağı ve bombalar bulunduğunu açıkladı.