Mafya, hala örgütlenmiş gizli aileler mi?

Tüm alanlarda faaliyet göstermeye başlayan mafya artık sadece belirli bir aile tarafından yönetilen ve kalıtım yoluyla aktarılan özel kanunları olan örgütlü bir çete değildir

Mafya, kendisi, liderleri, kuralları ve çalışma şekli hakkında yüzlerce filmin yapılmasından sonra meşhur oldu (AFP)
Mafya, kendisi, liderleri, kuralları ve çalışma şekli hakkında yüzlerce filmin yapılmasından sonra meşhur oldu (AFP)
TT

Mafya, hala örgütlenmiş gizli aileler mi?

Mafya, kendisi, liderleri, kuralları ve çalışma şekli hakkında yüzlerce filmin yapılmasından sonra meşhur oldu (AFP)
Mafya, kendisi, liderleri, kuralları ve çalışma şekli hakkında yüzlerce filmin yapılmasından sonra meşhur oldu (AFP)

Fidel Spiti
Dünyadaki herkesin ‘mafya’ kelimesini bildiğini söyleyebiliriz. Orta Çağ'ın sonlarında Sicilya'da ortaya çıkan ‘mafya’ ifadesi, bugün kökeninden farklı bir anlam kazanmış durumda. Başta, kendilerini Sicilya adasını yabancı işgalcilere karşı korumaya adamış gizli gruplar olarak ortaya çıkan mafya, daha sonra topraklarını haydutlardan ve isyancı köylülerden korumak isteyen toprak ağaları tarafından tutulan küçük ordulara dönüştüler.
Ancak 18. ve 19. yüzyıllarda mafya üyeleri kendi gruplarını örgütlediler. O kadar güçlendiler ki, işler toprak ağalarının aleyhine olmaya başladı. Kendi emlak yasalarını koydular ve ekinlerini korumaları karşılığında toprak sahiplerinden zorla para aldılar.
Bazı akademisyenler, 19. yüzyılda Avrupa’daki feodal sistemin çöküşü ve Sicilya'nın hızla kaosa sürüklenmesiyle birlikte gerçek bir hükümet gücünün olmayışı karşısında mafyanın daha da güçlenmeye devam ettiğini ve toprak ağalarının yerel liderler gibi davranmaya başladıklarını ve ‘el capu’ olarak adlandırıldıklarını belirttiler. El capular, güçlerini kendi otoriteleri altındaki çiftçilerden (tıpkı kendilerinden önce buraları yöneten birçok feodal lord gibi) haraç almak için kullandılar. Şiddet ve tehditle güçlerini dayatan el capuların işledikleri suçlar, misilleme yapmaları korkusuyla mağdurlar tarafından şikayet dahi edilmedi.

Eski mafya ve yeni mafya
Bunlar başlangıçta böyleydi, ancak mafya kelimesi artık dünya çapında belirli bir bölgede veya belirli bir ticari alanda kendi yasalarını ve düzenlemelerini dayatan her tür silahlı çete için kullanılıyor. Tıpkı güçlerini koruyan ve güçlerini kişisel çıkarları için kullanan yozlaşmış politikacılar ve onların koruması altındaki gruplar gibi.
Mafya, kendisi, liderleri, kuralları ve çalışma yöntemi hakkında yüzlerce filmin yapılmasından sonra ünlendi. Örneğin ünlü yönetmen Francis Ford Coppola'nın yönettiği 1972 yapımı Baba (The Godfather) filmi gibi bu filmlerden bazıları, mafya aileleri fikrine, bölünmelerine, gelişimlerine, nüfuzlarına ve miraslarına odaklandı. Bu filmin büyük bir başarıya imza atması ve uluslararası alanda ün kazanmasından sonra ‘mafya’ teriminin Amerikan toplumunda ve tüm dünyada yaygın olarak kullanılmaya başlandığı söyleniyor.
Özellikle 1940’lı ve 50’li yıllarında ABD’de binlerce roman, hikaye, makale ve araştırmada çok güçlü bir ifade olarak görülen  ‘mafya’ kelimesinden bahsedildi. Liderleri arasında Al Capone ve birçok isimin bulunduğu ‘mafyaları olan’ ünlü insanlar var. Bu yüzden başlangıçta mafya kelimesinin küresel bir ifade haline geldiğini ve tüm dillerde aynı şekilde telaffuz edildiğini ve hatta birçok milliyeti olduğunu düşündük. Zira Amerikan, Rus, Kolombiya ve Brezilya mafyaları olduğu söyleniyor. Bu mafyaların her birinin kendi gizli yasaları ve başkalarıyla sınırlı olmayan kendilerine ait iş alanları olması sanki aralarında bir rol dağılımı olduğunu gösteriyor.

Mafya türleri ve evrimleri
Ancak mafya artık sadece belirli bir aile tarafından yönetilen ve kalıtım yoluyla aktarılan özel kanunları olan örgütlü bir çete değildir. İnsan hayatındaki her şeyin gelişmesiyle birlikte mafya da evrilmiştir. Örneğin bir emlak mafyası, özel ajansların mafyası ve üretim miktarlarını ve dolayısıyla fiyatlarını kontrol etmek için kahve, şeker, mısır ve buğday gibi belirli ürünlerin ticaretini yapan bir mafya haline gelebilmektedir. Dünya genelinde uyuşturucu, alkol, tütün ve silah, insan ticareti, fuhuş ve modern çağın kölelik mafyaları vardır.

Sicilya adasından tüm dünyaya
Sicilya’da ardı ardına kurulan yabancı kökenli hükümetler, adanın işgal ve ilhak girişimlerine her zaman isyan eden ada sakinlerini iterek mafyanın ortaya çıkmasına yardımcı oldu. Mafya, ‘omertà’ adı verilen karmaşık bir ahlaki kanunla düzenlenen adalet sistemini yürürlüğe koydu. Omertà, mutlak sessizlik ve hiçbir koşulda mafya içinde veya diğer mafyalara karşı işlenen suçların ortaya çıkarılmasına hiçbir şekilde yardım etmemeye dair verilen bir söz demektir.
1900 yılına gelindiğinde, Sicilya'nın batı köylerinde yerleşik çeşitli mafya ‘aileleri, tek bir çatı altında toplandılar ve bölgelerindeki ekonomik faaliyetlerin çoğunu kontrol altına aldılar. İtalya’da 1920'lerin başlarında (Benito) Mussolini'nin faşist rejimi, binlerce şüpheli Mafya çetesi üyesini tutuklayıp yargılayarak ve uzun hapis cezalarına çarptırarak mafyayı ortadan kaldırdı. Daha sonra Amerikan işgal makamları, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra birçok mafya liderini siyasi tutsak olduklarını düşünerek serbest bıraktı. Serbest kalan mafya üyeleri çetelerini canlandırmaya başladılar. Palermo şehrine ve buradaki sanayi, ticaret ve inşaat sektörlerine yöneldiler. Ancak Palermo'daki mafya, 1970'lerin sonlarında ABD’ye gönderilecek eroinin rafine edilmesi ve yeniden nakliyesi işine girdi.
Sicilya mafyası, 19. yüzyılın sonlarında ve 20. yüzyılın başlarında ABD ve Güney Amerika'nın bazı bölgelerine yoğun bir göç hareketi başlattı ve orada yeniden örgütlendi. Şarku'l Avsat'ın Independent Arabia'dan aktadığı habere göre 1930'ların başlarında, ABD’de örgütlenen İtalyanlar, 1930-1931'deki kanlı çatışmalardan sonra İrlandalıların, Yahudilerin ve diğer çetelerin birçok yasadışı faaliyetinin kontrolünü ellerinden aldılar.
Öte yandan Amerikan mafyası, ülkede yürürlükte olan içki ticareti yasağının kaldırılmasının ardından kaçakçılık faaliyetlerini durdurdu. Kumarhane, işçi haraçları, uyuşturucu ticareti ve fuhuş işlerine girdi. Amerikan mafyası, topladığı muazzam miktardaki parayla ABD’deki en büyük ve en güçlü toplu suç örgütü haline geldi. Ancak her zaman otel, restoran ve eğlence mekanları gibi meşru işletmelere yatırım yaparak parasını akladı.

Mafyanın merkezi olarak ABD
ABD’li devlet kurumları tarafından 1950'li ve 1960'lı yıllarda yürütülen soruşturmalar, Amerikan mafyasının yapısının Sicilya'da ilk ortaya çıkan mafya modeline benzediğini ortaya çıkardı. Orada mafyaya ‘bizim yolumuz’ anlamına gelen İtalyanca bir ifade olan ‘cosa Nostra’ adı verildi.
Mafya'nın faaliyet gösterdiği her şehirde nüfuz sahibi bir aile vardı. New York dışında, aralarında imzaladıkları sözleşme altında faaliyet gösteren beş aile vardı. Ancak söz konusu sözleşmenin ihlali, ülkede birbirini takip eden hükümetleri meşgul eden bu mafya aileleri arasında her zaman acımasız savaşlara ve suikastlara yol açmıştır.
Her ailenin bir lideri vardı ve onun altında, alt düzey üyeler ile arasında, çetenin yasadışı faaliyetlerinin neden olabileceği yasal sorunlarla doğrudan ilişkilendirilmemesi için bir engel olarak görev yapan ‘alt’ liderler vardı. Aracı olan bu liderler, ailenin otomatlar, gıda şirketleri veya restoranlar gibi yasal faaliyetlerinden ya da fuhuş, kumar veya uyuşturucu gibi yasadışı faaliyetlerinden sorumlu olan çete üyelerini denetlediler.
20. yüzyılın sonunda, mafyanın Amerikan organize suçlar alanındaki rolü, üst düzey yetkililerin yoğun soruşturmaları ve verilen yasal cezaların ardından azalmaya başladı. Bu durum, mahkemelerde kendilerine koruma sağlanması ve cezalarının hafifletilmesi karşılığında tanık olmayı kabul eden üyelerle diğer üyeler arasında bölünmelere yol açtı.

Dilbilimi açısından mafya kelimesi
Avrupa sözlüklerine göre mafya kelimesi literatürde ilk olarak 1668 yılında ‘sapkınlar listesi’ veya ‘sapkın ve cadı özelliklerini taşıyanlar’ listesinde görüldü. Kelime cesaret, hırs ve kibir anlamına geliyordu ve böylece mafya kelimesi ilk olumsuz çağrışımını kazanıyordu.
HES Data Dictionary’ye göre mafya kelimesinin kökeni Arapçaya dayanıyor. Çünkü Araplar 846 yılında Roma İmparatorluğu'nun çöküşünden sonra Sicilya'nın kontrolünü ele geçirmişlerdi ve mafya kelimesi de agresif, şiddet yanlısı ve öfkeli anlamına gelen Arapça ‘mehayisu’ kelimesinden geliyordu.
Lakin, General (Giuseppe) Garibaldi'nin Sicilya'yı İtalya'ya ilhak etmek için işgal ettiği, İtalya'nın birleşme tarihi olan 1861 yılına kadar uzanan ismin tarihiyle ilgili farklı bir hikaye anlatılıyor.  O dönem adada yaşayan erkeklerden oluşan gruplar işgalciler gelince Sicilya'daki Marsala bölgesinde bulunan mağaralara kaçmışlar. Bu mağaralara ‘mafi’ deniyordu. İşgalci General Garibaldi bu yüzden mafi mağaralarına saklanan insanlara ‘mafioso’ adını verdi.
1865 yılında da polis, suç eylemlerini planlayan ve bunları gerçekleştirmeleri için başkalarına para veren bir adamı tanımlamak için ‘mafya’ terimini kullandı.



Boeing motor arızası Washington’daki Dulles Uluslararası Havaalanı pistinde yangına neden oldu

United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)
United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)
TT

Boeing motor arızası Washington’daki Dulles Uluslararası Havaalanı pistinde yangına neden oldu

United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)
United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)

United Airlines’a ait bir Boeing 777-200ER uçağı, kalkış sırasında meydana gelen motor arızası nedeniyle pistte çıkan yangın sonucu dün Tokyo’ya gitmek üzere havalandığı Washington’daki Dulles Uluslararası Havaalanı’na geri dönmek zorunda kaldı.

Fransız Haber Ajansı AFP’nin aktardığına göre United Airlines şirketi, “UAL803, kalkıştan kısa bir süre sonra Washington’daki Dulles Uluslararası Havalimanı’na geri döndü ve motorlarından birinde meydana gelen güç kaybını gidermek için güvenli bir şekilde indi” açıklamasını yaptı ve 275 yolcu ve 15 mürettebat arasında yaralanan olmadığını belirtti.

Açıklamaya göre yolcuların başka bir uçakla United Airlines uçuşunun asıl varış noktası olan Tokyo Haneda Havalimanı'na götürmesi planlanıyor.

ABD'nin başkenti Washington’daki en büyük havaalanı olan Dulles Uluslararası Havaalanı’nın sözcüsü, uçağın saat 12:20 civarında (17:20 GMT) kalktığını ve olayın ‘pist yakınlarındaki bazı ağaçlarda yangına neden olduğunu’ söyledi.

Sözcü, açıklamasına şöyle devam etti:

“Yangın söndürüldü, uçak Dulles Uluslararası Havaalanı’na geri döndü, saat 13.30 civarında güvenli bir şekilde indi ve havalimanı itfaiye ekipleri tarafından incelendi.”

Hasar gören pistin sınırlı bir süre için kapatıldığını açıklayan sözcü, Dallas Uluslararası Havaalanı'nda birkaç pist olduğu için diğer uçuşların etkilenmediğini de sözlerine ekledi.

rfgtyh
Uçak Dulles Uluslararası Havalimanı'na indikten sonra, bir acil müdahale aracı pistin yakınlarındaki yangını söndürmeye çalışıyor (Reuters)

ABD Federal Havacılık İdaresi (FAA), uçağın ‘kalkış sırasında motor arızası’ yaşadığı için Dulles Uluslararası Havaalanı’na geri döndüğünü açıkladı, ancak daha fazla ayrıntı vermedi. FAA, olayı soruşturacağını belirtti.

ABD Ulusal Ulaşım Güvenliği Kurulu (NTSB) da resmi bir soruşturma açıp açmayacağına karar vermek için şu anda olayla ilgili verileri topladığını duyurdu.

Havacılık haber ağı AIRLIVE, uçağın motorunun kalkış sırasında alev aldığını ve pistin sonunda yangına neden olduğunu bildirdi.

AIRLIVE, olayın ardından acil iniş denemesi öncesinde uçağın ağırlığını azaltmak için kritik bir güvenlik prosedürü olan yakıt boşaltma manevrası yaptığının görüldüğü bildirdi.

AIRLIVE tarafından yayınlanan uçak kayıt bilgilerine göre uçak 1998 kasımında Continental Airlines'a teslim edilmiş, daha sonra United Airlines tarafından satın alınmış ve (2024 yılından beri GE Aerospace olarak bilinen) iki General Electric motorla donatılmıştı.


WSJ: ABD, ülkelere Gazze'ye asker göndermeleri için baskı yapıyor, ama henüz yanıt yok

Gazze Şeridi'nin orta kesimlerindeki Nuseyrat Mülteci Kampı’nda savaşın yol açtığı yıkımın ortasında yürüyen Filistinli bir kadın (AFP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimlerindeki Nuseyrat Mülteci Kampı’nda savaşın yol açtığı yıkımın ortasında yürüyen Filistinli bir kadın (AFP)
TT

WSJ: ABD, ülkelere Gazze'ye asker göndermeleri için baskı yapıyor, ama henüz yanıt yok

Gazze Şeridi'nin orta kesimlerindeki Nuseyrat Mülteci Kampı’nda savaşın yol açtığı yıkımın ortasında yürüyen Filistinli bir kadın (AFP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimlerindeki Nuseyrat Mülteci Kampı’nda savaşın yol açtığı yıkımın ortasında yürüyen Filistinli bir kadın (AFP)

ABD gazetesi The Wall Street Journal (WSJ), ABD’li yetkililerin, Başkan Donald Trump yönetiminin Gazze Şeridi'ni istikrara kavuşturmak için ABD’li bir generalin komutasındaki 10 bin kişilik çok uluslu bir güç oluşturmaya çalıştığını söylediğini aktardı.

WSJ tarafından isimleri açıklanmayan yetkililere göre savaştan sonra Gazze'ye bu gücün konuşlandırılması önümüzdeki yılın büyük bir bölümünü alacak. Aynı yetkililer, söz konusu gücün görevinin Hamas'ı silahsızlandırmayı da içerecek şekilde genişletilme olasılığı konusundaki çekinceler nedeniyle hiçbir ülkenin asker göndermediğini söyledi.

Şarku’l Avsat’ın WSJ'den aktardığı habere göre ABD'li yetkililer, gelecek yılın başlarında 5 bin asker gönderme taahhüdü almayı umuyor ve bu sayının 2026 sonuna kadar 10 bine çıkmasını hedefliyor. Ancak diğer yetkililer, gücün asker sayısının 8 bini geçmeyeceğini düşünüyor.

WSJ, ABD Dışişleri Bakanlığı’nın yaklaşık 70 ülkeye Gazze’ye konuşlandırılacak güce askeri veya mali katkı sağlamaları için resmi talepte bulunduğunu, ancak yalnızca 19 ülkenin asker gönderme veya ekipman ve lojistik dahil olmak üzere başka şekillerde yardım sağlama konusunda istekli olduğunu bildirdi.

Katar'da salı günü 25'ten fazla ülkenin ABD'nin liderliğinde yapılacak toplantıda bir araya gelerek söz konusu gücün kurulması ve görev kapsamı için planlar hazırlaması bekleniyor.

WSJ, ABD'li yetkililerin Hamas'ın silahsızlandırılmasındaki herhangi bir gecikmenin İsrail ordusunun Gazze'den tamamen çekilmek yerine bölgede kalmasına neden olabileceğini söylediklerini aktardı.

Eski ABD Başkanı George W. Bush yönetimi döneminde Ortadoğu meselelerinden sorumlu eski ABD Ulusal Güvenlik Konseyi yetkilisi Michael Singh, konuya ilişkin değerlendirmesinde “Hamas ile çatışmaktan kaçınan bir barış gücü, bölgede yeni sorunlar yaratabilir” dedi.

Singh, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Güç kullanmaya isteksiz olan barış gücü, İsrail için ‘Hamas'ı silahsızlandırmada başarısız olmakla kalmayıp, yeniden silahlanmasına da zemin hazırlayan ve İsrail'in hareket özgürlüğünü kısıtlayan bir güç olma’ şeklindeki en kötü senaryoyu yaratma riskini taşıyor.”

ABD'li yetkililere göre Hamas, ağır silahlarını Mısır'ın gözetimi altında depolara kaldırmaya açık olduğunu özel olarak ifade etti.


Beyaz Saray yalanladı, tartışma büyüyor:  Trump yönetimi Avrupa Birliği’ni bölmeyi hedefleyen gizli strateji hazırladı

TT

Beyaz Saray yalanladı, tartışma büyüyor:  Trump yönetimi Avrupa Birliği’ni bölmeyi hedefleyen gizli strateji hazırladı

ABD Başkanı Donald Trump, Avrupa'nın göç politikalarını transatlantik ilişkilere yönelik bir tehdit olarak görüyor (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump, Avrupa'nın göç politikalarını transatlantik ilişkilere yönelik bir tehdit olarak görüyor (Reuters)

İnci Mecdi

Savunma meselelerinde uzman bir Amerikan web sitesi, ABD Başkanı Donald Trump yönetimine atfedilen tartışmalı bir stratejik teklifi içerdiği iddia edilen bir belgenin ayrıntılarını yayınladı. “Avrupa'yı Yeniden Muhteşem Yapalım” başlıklı yeni strateji kapsamında dört Avrupa ülkesini Avrupa Birliği'nin politikalarından uzaklaştırmayı ve ABD'nin nüfuz alanına yaklaştırmayı amaçlıyor.

Arku’l Avsat’ın Defense One internet sitesinden aktardığı habere göre gizli belge, Washington'un Avrupa kıtasında siyasi bir depreme neden olacak bir adımla Avusturya, İtalya, Macaristan ve Polonya'yı Avrupa bloğunun politikalarından koparmaya çalışma niyetinden bahsediyor.

Avrupa'ya göç

Bu sözde sızıntı, resmi ABD Ulusal Güvenlik Stratejisi'nin yayınlanmasından bir hafta sonra geldi. 33 sayfadan oluşan strateji, “medeniyetinin silinmesi” olasılığına karşılık uyarısı, kıtanın demografisini değiştiren büyük göç dalgaları göz önüne alındığında, bazı Avrupa ülkelerinin “güvenilir müttefik” olarak kalıp kalamayacağına dair şüpheleri nedeniyle Avrupa'da geniş çaplı tartışmalara yol açtı. Strateji  ayrıca mevcut eğilimlerin devam etmesi halinde kıtanın “20 yıldan daha kısa bir süre içinde tanınmaz hale gelebileceğine” de dikkat çekti.

Sızdırılan belge, “ABD'ye sadık kalarak egemenlik arayışında olan ve geleneksel Avrupalı yaşam tarzlarını koruyan veya yeniden canlandıran” partileri, hareketleri, düşünsel ve kültürel figürleri destekleme ihtiyacına işaret ediyor. Bu eğilim, resmi stratejide “Avrupa ülkelerinde kıtanın mevcut gidişatına karşı direnişin geliştirilmesi” şeklindeki ifadenin bir uzantısı olarak görülüyor. Buna ek olarak, milliyetçi partilerin artan etkisine de güveniliyor.

Bu partilerin isimleri açıkça belirtilmese de, tahminler bunların arasında Fransa'da Marine Le Pen liderliğindeki “Ulusal Miting”, İspanya'da “Vox”, İngiltere'de “Reform” ve “Almanya İçin Alternatif” partilerinin de yer aldığını gösteriyor. Bunlara ek olarak, İtalya Başbakanı Giorgia Meloni liderliğindeki “İtalya'nın Kardeşleri” Partisi de bulunuyor.

Sahte haberler

Beyaz Saray, belge ile ilgili haberi “sahte haber” olarak nitelendirerek hemen bu iddiaları kesin bir dille reddetti. Beyaz Saray Basın Sözcüsü Yardımcısı Anna Kelly, Başkan Trump'ın “şeffaf” olduğunu söyledi. İmzalı resmi strateji belgesinin, onaylanmış tek belge olup, alternatif veya gizli bir versiyon olduğu fikrini reddetti

Gözlemciler, açıklanan stratejinin gerçekten de Avrupa Birliği'ne yönelik keskin bir bakışı yansıttığını, zira liderlerini kitlesel göç karşısında çaresiz kalmakla suçladığını söylüyor. Keza  Brüksel'in politikalarını ulusal egemenliği baltalamaktan, siyasi özgürlükleri kısıtlamaktan ve üye devletlerin rolünü zayıflatmaktan sorumlu tutuyor. Avrupa'nın göç politikalarını “kıtanın çehresini değiştirmek ve huzursuzluk yaratmak” olarak tanımlıyor.

Tekrarlanan aleni açıklamaları sırasında Trump, “kötüleşen Avrupa ülkelerini” ve onların “siyasi doğruculuğa takıntılı” liderlerini hedef alarak, göç politikalarının ülkelerini “yok ettiğini” ve bunun sonucunda Avrupa'nın “parçalandığını” varsaydı.

Ukrayna savaşı

Ukrayna savaşı da Atlantikli müttefikler arasında bir gerilim ve geniş çaplı anlaşmazlık noktasını temsil ediyor. Son günlerde ABD Başkanı Avrupalı liderlere yönelik açıklamalarını sertleştirerek onları zayıf olarak nitelendirdi ve Ukrayna'daki savaşı sonlandıramamakla suçladı. Trump ile Almanya, İngiltere ve Fransa liderleri arasında aynı konuyla ilgili gergin bir telefon görüşmesinin ardından gerginlik daha da arttı. Almanya Şansölyesi Friedrich Merz, Washington ile ek görüşmelerin beklendiğini ve önümüzdeki hafta başında Ukrayna konusunda uluslararası bir toplantı yapılması olasılığının bulunduğunu vurguladı.

Bu yönelimler, ABD-Avrupa ittifakını parçalamaya yönelik girişimlere karşı uyarıda bulunan Papa 14. Leo’nun kayda değer tutumu da dahil olmak üzere kapsamlı eleştirilere yol açtı. Papa, Trump'ın bazı açıklamalarının ABD ile Avrupa arasındaki tarihi ittifakın doğasında “köklü bir değişikliği” temsil edebileceğini söyleyerek, bu ittifakın mevcut aşamada zarar görme tehlikesine karşı uyarıda bulundu.

Beş güç

İngiliz The Daily Telegraph gazetesinin haberine göre, iddia edilen belge tartışmaya başka bir boyut kazandırıyor. Zira küresel nüfuz dengesini yeniden şekillendirecek bir hamleyle, ABD, Çin, Rusya, Hindistan ve Japonya'yı kapsayan “beş temel güç” adı verilen yeni bir uluslararası blok oluşturulması önerisinden bahsediyor.

Daha önce Trump, Rusya'nın G8’den çıkarılmasından ve böylece grubun G7’ye dönüşmesinden duyduğu üzüntüyü dile getirerek tartışmalara yol açmış ve bunu “çok büyük bir hata” olarak tanımlamıştı. Hatta daha da ileri giderek Çin'i de ekleyerek G9 adını verdiği bir grup oluşturmayı teklif etmişti.

Ulusal Güvenlik Stratejisi, bir adım daha ileri giderek, büyük güçlerin yer aldığı, üye devletlerin zengin olmasını ve demokratik sistemlerle yönetilmesini gerektiren G7’nin koşulları ile sınırlanmamış yeni bir blok inşa etmeyi öneriyor.

Beyaz Saray'dan gelen resmi yalanlamalara rağmen, bu sızıntılar Avrupa'nın transatlantik ilişkilerin geleceği ve Washington'un kıtanın siyasi haritasını yeniden şekillendirmedeki rolü konusunda giderek artan endişelerini büyütmeye devam ediyor. Daily Mail gazetesi, Avrupalıların tepkilerinin öfkeli ve hızlı olduğunu bildirdi. Chatham House Enstitüsü'nden araştırmacı Leslie Vinjamuri, yaşananların “Soğuk Savaş sonrasında ortaya çıkan uluslararası liberal düzenin sonunu” temsil ettiğini söyledi.

Bazı Avrupalı ​​liderler, Washington'un milliyetçi ve Avrupa Birliği’ne şüpheyle yaklaşan partileri güçlendirebilecek şekilde, kıtanın iç siyasi işlerine tekrar müdahale etmesinden duydukları endişeyi dile getirdiler.

Artan gerilimin gölgesinde ABD Kongresi, ABD yönetiminin Avrupa'daki Amerikan askeri varlığını yasama organının onayı olmadan azaltma yetkisini kısıtlamayı amaçlayan Ulusal Savunma Yetkilendirme Yasası'nı oylamaya hazırlanıyor.