Bağdat, Irak Ulusal Diyalogu ve Bölgesel Komşuluk Zirvesi'ne hazırlanıyor

Kazimi, kabine toplantısına başkanlık ediyor (Irak Başbakanlığı)
Kazimi, kabine toplantısına başkanlık ediyor (Irak Başbakanlığı)
TT

Bağdat, Irak Ulusal Diyalogu ve Bölgesel Komşuluk Zirvesi'ne hazırlanıyor

Kazimi, kabine toplantısına başkanlık ediyor (Irak Başbakanlığı)
Kazimi, kabine toplantısına başkanlık ediyor (Irak Başbakanlığı)

Irak hükümeti, gerek Başbakan Mustafa el-Kazımi'nin ilgili ülkelere elçiler aracılığıyla gönderdiği davetler düzeyinde olsun gerekse zirve gündeminin belirlenmesi açısından olsun bu ayın sonlarında yapılması planlanan ‘Bölgesel Komşuluk Zirvesi’ hazırlıklarını tamamladı. Öte yandan zirve öncesinde, Başbakan el-Kazımi'nin yaklaşık iki ay önce çağrıda bulunduğu Ulusal Diyalog Konferansı'nın düzenlenmesi de planlanıyor.
Şarku'l Avsat'a konuşan ve kimliğinin açıklanmasını istemeyen Iraklı resmi bir kaynağa göre Irak'ın dördü komşu ülkeler olmak üzere toplam sekiz ülkenin katılacağı zirvenin temel amacı Irak'ın istikrarını desteklemek. Çünkü Irak’ın istikrarı, bölgenin desteklenmesi ve istikrarı anlamına geliyor.
Kaynak, İran, Türkiye, Ürdün, Suudi Arabistan, Kuveyt, Mısır, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un zirveye bizzat katılacağını duyuran Fransa olmak üzere davet edilen tüm ülkelerin zirveye katılacaklarını belirtti.
Kaynak açıklamasında “(Başbakan) Kazımi'nin başkanlık edeceği zirve, ülkesi Irak'ı istikrara kavuşturma sürecini ve bölgedeki ve dünyadaki rolünün önemini ve etkinliğini destekleyen (Fransa Cumhurbaşkanı) Macron ile iş birliği içinde olacak” dedi. Kaynak, Arap Birliği (AL) Genel Sekreteri, İslam Konferansı Örgütü  (İKÖ) ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) beş daimi üyesinin temsilcilerine de davetiyeler gönderildiğini açıkladı.
Zirvedeki temsil düzeyine ilişkin olarak ise kaynak, “Bir kısmı krallar ve cumhurbaşkanları düzeyinde, bir kısmı da üst düzey yetkililerden oluşan heyetler aracılığıyla olacağı için iyi bir temsil düzeyinin olması bekleniyor” şeklinde konuştu.
Kaynak, Zirvede bölgedeki bazı ülkeler arasındaki sorunların ve krizlerin de ele alınıp alınmayacağı ve Irak'ın bu konuda son dönemde oynadığı roller hakkında şunları söyledi:
“Zirvenin temel amacı, Irak'ın istikrarını desteklenmesidir. Çünkü Irak’ın istikrarı, bölgedeki herkesin istikrarıdır. Tüm bölge ülkelerinin bu istikrardan çıkarları var ve hepsi Irak'ın istikrarının öneminin farkında.”
Başbakan el-Kazımi'nin yaklaşık iki ay önce çağrıda bulunduğu Ulusal Diyalog Konferansı’nın da bu ayın sonlarında ve zirveden önce düzenleneceğini belirten kaynak,  “Ulusal Diyalog Konferansı’nda ülkenin yaşadığı çeşitli sorunlar ve krizler ile bunlara hangi çözümlerin bulunabileceği tartışılacak” dedi.
Kaynak sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bölgesel Komşuluk Zirvesi öncesinde Ulusal Diyalog Konferansı'nın yapılması, onu başarıya taşıyan faktörlerden biri olacaktır. Çünkü konferanstan, özellikle diyalog ve zirve konferansları Ekim ayında yapılması planlanan seçimlerden önce gerçekleşeceğinden ülkenin istikrarının önemini herkesin teyit ettiği bir bildirinin çıkması bekleniyor.”
Ağustos ayı sonunda yapılması planlanan Bölgesel Komşuluk Zirvesi, bu yıl Irak'taki en önemli üçüncü uluslararası etkinlik olacak. Geçtiğimiz Mart ayında Papa Francis Irak’ı ziyaret etmiş ve beş ayrı ili gezmişti. Irak’ın en önemli tarihi olaylarından biri olarak kabul edilen Papa Francis’in Irak ziyareti, Dünya çapında geniş ilgi gördü. Bunun yanı sıra Irak geçtiğimiz Haziran ayında, Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi ve Ürdün Kralı 2. Abdullah'ın katılımıyla Irak, Mısır ve Ürdün arasındaki üçlü bir zirveye de ev sahipliği yaptı. Başbakan Kazımi, bu ayın sonunda Bölgesel Komşuluk Zirvesi'ne yapacağı ev sahipliğiyle, komşu ülkeler ve bölge ile dengeli dış ilişkileri tesis etmeyi başardı. Kazımi, ayrıca ABD ile Irak arasında, ülkesindeki Amerikan muharip güçlerin geri kalanlarının bu yılın sonlarında Irak'tan çekilmesi konusunda imzalanan bir anlaşmayla sonuçlanan dört turluk stratejik diyalog yürütmede de büyük bir başarı elde etti.



HDK’nın Sudanlılara yönelik uygulamaları değişiyor mu?

HDK Komutanı Muhammed Hamdan Dagalu (Independent Arabia – Hasan Hamid)
HDK Komutanı Muhammed Hamdan Dagalu (Independent Arabia – Hasan Hamid)
TT

HDK’nın Sudanlılara yönelik uygulamaları değişiyor mu?

HDK Komutanı Muhammed Hamdan Dagalu (Independent Arabia – Hasan Hamid)
HDK Komutanı Muhammed Hamdan Dagalu (Independent Arabia – Hasan Hamid)

Osman el-Esbat

Sudan’da Hızlı Destek Kuvvetleri’nin (HDK) kontrolündeki bölgelerde yaşayanların çoğu, HDK üyelerinin yeni şehirleri işgal ettiklerinde gerçekleştirdikleri misillemelere, özellikle de kasım ayında el-Cezire eyaletinin doğu ve kuzey köylerinde sivillere yönelik tacizlere ve yaygın olarak ihlallere maruz kalıyor. Öyle ki en temel insan haklarına dahi en ufak bir saygı gösterilmiyor. Geçtiğimiz yılın haziran ayında el-Cuneyna şehrinde Batı Darfur sakinlerine karşı gerçekleştirilen katliamların eşlik ettiği bu suçlar hem resmi düzeyde hem de halk tabanında şoka ve öfkeye yol açarken yerel ve uluslararası taraflarca kınanıyor.

HDK komutanları, Sudan'ın çeşitli şehirlerinde ve bölgelerinde sivilleri etkileyen ihlallerden duydukları endişeyi dile getirirken, HDK üyeleri tarafından işlenen tüm ihlalleri atfettikleri ‘isyancı’ olarak tanımladıkları kişileri, sahada yargılayarak ve olumsuz olaylarla ve ihlallerle mücadele için bir komite kurarak kontrol altına alacaklarının sözünü verdiler.

HDK Komutanı Muhammed Hamdan Dagalu (Hamideti) 1 Ocak’ta Sudan'ın 69’uncu Bağımsızlık Günü vesilesiyle yaptığı konuşmada, “İyi niyetli halkımıza, çeşitli bölgelerde kendilerine karşı meydana gelen ihlallerden dolayı derin üzüntülerimizi ifade ediyoruz. Kontrolümüz altındaki bölgelerde kanunsuzluk yapanları kontrol etmek için yoğun çaba sarf ettik ve sarf etmeye devam ediyoruz. Birçok bölgede bunu başardık. Bunu milli ve ahlaki sorumluluğumuzdan dolayı yapmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Ancak gözlemciler ve uzmanlar, ABD yönetiminin Hamideti’ye Sudan halkına karşı işlenen sistematik ihlallerdeki rolü, ‘soykırım gerçekleştirmesi’ ve belirli etnik gruplardan kadınlara ve genç kızlara tecavüz ve diğer acımasız cinsel şiddet biçimleriyle kasıtlı olarak hedef alması nedeniyle yaptırım uyguladığından bu acımasız uygulamaları ve bunların Sudan halkı üzerindeki olumsuz yansımalarını nasıl görüyorlar? HDK, bu ihlalleri durdurabilir mi?

Organize bir çalışma

Şarku'l Avsat'ın Independent Arabia'dan aktardığı habere göre Hartum'daki Ulusal Çalışmalar Merkezi'nden strateji ve kriz yönetimi uzmanı Dr. Amin Ismail Majzoub, HDK üyelerinin başlıca hedefinin yağma, talan ve tecavüzle halk arasında panik ve korku tohumları ekmek olduğunu söyledi. Dr. Majzoub’a göre HDK’nın birçok üyesi arasındaki eğitim ve bilgi krizinin yanı sıra komuta ve kontrol kaybı da ihlallerde daha önce eşi ya da benzeri görülmemiş bir artış yaşanmasına katkı sağladı.

Dr. Majzoub, sözlerini şöyle sürdürdü:

“HDK, kontrolü altındaki bölgelerde ve şehirlerde yaşayanlar arasında endişe ve panik yaratmak için savaştaki politikalarından ve taktiklerinden biri olarak ihlaller gerçekleştiriyor. Dolayısıyla başta Darfur ve Kordofan’daki çeşitli bölgelerde meydana gelenler olmak üzere etnik ve ırksal ihlaller ve katliamlar bu strateji çerçevesinde gerçekleşti.”

İhlalleri gerçekleştirenlerin ortaya çıkarılmayacağını ve ihlallerin durdurulmayacağını söyleyen Dr. Majzoub, “Böyle bir hamle büyük grupların HDK'dan ayrılması anlamına gelir. Çünkü bu, milislerin ülkenin dört bir yanında halkı aşağılamak ve terörize etmek için ustalaştığı önemli bir strateji ve organize bir çalışma” diye konuştu.

defvrgth
Darfur'daki çatışmalardan kaçan Sudanlılar Sudan ve Çad arasındaki sınırı geçerken (Reuters)

Adalet ve hesap verebilirliğe değinen Dr. Majzoub, “Adaletin bugün ya da yarın tecelli edeceğine, Afrika ve Asya kıtasında yaşanan çatışmaları ve savaşların sonuçlarına göre boyutu ne olursa olsun suç işleyen herkesin hukuk yoluyla hesap vereceğine şüphe yok” yorumunda bulundu.

Dr. Majzoub, değerlendirmesine şöyle devam etti:

“Uzlaşı, özür dileme, maddi ve manevi tazminat ve müzakere gibi çeşitli isimler altındaki bir geçiş dönemi adaleti, stratejisini ve üyelerinin inançlarını başkalarının haklarını yağmalamak, talan etmek ve onlara saldırmak üzerine kuran HDK ile işe yaramaz. Çünkü bu strateji, geçiş dönemi adaleti ile bağdaşmıyor. Dolayısıyla bu güçler ve muhalifleri HDK'yı askeri, siyasi ve sosyal hayattan silmek için savaş ya da müzakere seçeneğine sahipler.”

Tutuklama kampanyası

El-Cezire eyaletindeki HDK'ya bağlı sivil idarenin başkanı Sıddık Osman Ahmed, yönetiminin ‘isyancılar’ olarak nitelendirdiği kişileri ortadan kaldırmak için devam eden bir tutuklama kampanya başlattığını açıkladı. Şimdiye kadar 800'den fazla kişinin tutuklanıp hapse atıldığını söyleyen Ahmed, bazılarının emirlere uymadıkları için vurularak öldürüldüğünü, bazılarının kaçtığını belirtti. Ahmed’e göre kampanya sayesinde bu durum ortadan kalkmaya başladı.

Sivil İdare Başkanı Ahmed, şunları söyledi:

“Şafşafa çarşılarında tutuklama kampanyası başlattık. Sivilleri ihlallerden korumak ve bölgede güvenliği ve istikrarı sağlamak için 350 kişilik bir polis gücü kurduk. HDK'yi sorumluluktan muaf tutmuyoruz. HDK, eyalettin kontrolünü elinde tuttuğundan güvenliği sağlamaktan ve üniformalarını giyerek yağma yapanlarla mücadele etmekten sorumlu. Hapishanelerden salıverilen isyancılar ve suçlular olduğunu tespit ettik. Bunlar arasında ordu ile bağlantılı olanlar da var silahlı hareketlere bağlı olanlar da.”

SCDFVGTHY
Sudan ordusu ile HDK arasındaki çatışmalar devam ederken av fişekleri tutan bir çocuk (Reuters)

Kuralların ihlali

Uluslararası hukuk ve insani işler uzmanı Mahir Fireyni, “HDK’nın ihlalleri, cinayet, yağma, soykırım, tecavüz, zorla yerinden etme ve gözaltı gibi suçları işleyerek, en temel insan haklarına en ufak bir saygı göstermeden ve hukuka aykırı bir şekilde sivilleri ezmek için sistematik olarak kullanılan bir savaş aracı haline geldi” değerlendirmesinde bulundu.

HDK'nın Darfur ve el-Cezire'de gerçekleştirdiği ihlallerin ardından uluslararası ve yerel kamuoyu önünde tamamen savunmasız hale geldiğini söyleyen Fireyni, “HDK artık siyasi ya da toplumsal herhangi bir desteğe sahip değil. Zira savaş sırasında onun yanında olmakla suçlananlar bile el-Cezire’de işlenen ihlaller nedeniyle onu reddetti” şeklinde konuştu.

HDK'nın doğru fırsatı kaçırdığını, halkın sempatisini ve sadakatini kaybettiğini ve bu fırsatı bir daha asla yakalayamayacağını belirten Fireyni, HDK’nın Sudan'ı ya da Sudan'ın herhangi bir bölgesini yönetme konusunda geleceğinden bahsetmenin güç olduğunu ifade etti.

Rakamlar ve trajediler

El-Cezire Konferans Platformu, kasım ayındaki olaylar sırasında 400 binden fazla kişinin yerinden edildiğini tahmin ediyor. Platform, günlük yerinden edilme hareketleri ve bölgedeki iletişim eksikliği nedeniyle verilerin güncellenememesinden dolayı bu sayının 600 bine ulaşabileceğini öngörüyor.

El-Cezire Konferans Platformu tarafından yayınlanan rapora göre el-Cezire’nin doğusundaki 515 köy arasında 400'den fazlası tamamen, geriye kalan 115 köy ise kısmen boşaltılmış durumda. Geriye kalan köy sakinleri HDK'nın sıkı kuşatması ve tekrarlanan ihlalleri altında yaşamaya çalışıyor.

Yerel kaynaklara göre el-Cezire’nin doğusundaki olaylar 450'den fazla kişinin hayatına mal olurken, kadınlara ve genç kızlara karşı yaklaşık 27 tecavüz ve cinsel şiddet vakası gerçekleşti.

Birleşmiş Milletlerin (BM) tahminlerine göre Sudan'daki savaş 14 binden fazla kişinin ölümüne neden olurken, Sınır Tanımayan Doktorlar/Médecins Sans Frontières (MSF), bu sayının en az 40 bin olduğunu tahmin ediyor.

Uluslararası Göç Örgütü'nün (IOM) son güncellemesine göre ülkede yirmi aydır devam eden silahlı çatışmalar 3,2 milyonu mülteci olmak üzere yaklaşık 14,8 milyon insanın yerinden edilmesine neden olurken yarısından fazlası çocuk olmak üzere 30 milyondan fazla insan yardıma muhtaç durumda. Bunların 18 milyonu, akut gıda güvensizliğiyle karşı karşıya. Savaş, aynı zamanda Sudan'daki çocukların yüzde 80'ini, yani 17 milyonunu eğitim hakkından mahrum bıraktı.

BM, ‘daha önce benzerine rastlanmamış bir insani kriz’ olarak nitelendirdiği Sudan'daki durum çerçevesinde yardıma muhtaç olarak tanımladığı toplam 30,4 milyon kişiden 20,9 milyonuna yardım sağlamak için 4,2 milyar dolarlık çağrıda bulundu.