ABD’den İsrail’e ‘Çin ile derin ilişkiler’ uyarısı

İsrail Başbakanı Naftali Bennett dün düzenlediği basın toplantısında Kovid-19 salgınının durumu hakkında konuşuyor (AFP)
İsrail Başbakanı Naftali Bennett dün düzenlediği basın toplantısında Kovid-19 salgınının durumu hakkında konuşuyor (AFP)
TT

ABD’den İsrail’e ‘Çin ile derin ilişkiler’ uyarısı

İsrail Başbakanı Naftali Bennett dün düzenlediği basın toplantısında Kovid-19 salgınının durumu hakkında konuşuyor (AFP)
İsrail Başbakanı Naftali Bennett dün düzenlediği basın toplantısında Kovid-19 salgınının durumu hakkında konuşuyor (AFP)

İsrailli diplomatik kaynaklar, ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA) başkanı William Burns’un İsrail Başbakanı Naftali Bennett’i geçen hafta kendisiyle yaptığı görüşmede İsrail ile Çin arasındaki ilişkilerin derinliği konusunda uyardığını açıkladı.
Verilen bilgiye göre Burns, Bennet’e: “ABD, Çin’in, özellikle yüksek teknoloji (HITEC) ve büyük altyapı projeleri alanlarında, İsrail’in ekonomik tesislerine girmesinden endişe duyuyor” dediği aktarıldı.
Tel Aviv merkezli Walla haber sitesi tarafından dün yayınlanan bir haberde, Burns’ün Bennett’e gönderdiği söz konusu mesaj, ABD Başkanı Joe Biden yönetiminin İsrail hükümetine ilettiği Çin meselesi hakkındaki en sert mesaj olarak değerlendirildi.
Çinli şirketlerinin İsrail’de hayata geçirdiği projelerin büyüklüğünün ve stratejik niteliğinin, eski ABD Başkanı Donald Trump yönetimi ile eski İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu hükümeti arasında zaman zaman gerilim noktasına varan bir anlaşmazlığa konu olduğu ise biliniyor.
Aynı zamanda ABD, Tel Aviv’i yeni Hayfa Limanı’nın inşası ve Tel Aviv bölgesindeki belediye treni de dahil olmak üzere büyük altyapı projeleri aracılığıyla Çin’in İsrail’e girmesi tehlikesi konusunda da uyararak, Çinlilerin ticari tesislerini etraflarındaki her şeyi gözetlemek için kullandıklarını vurguladı. Devamında Çin varlığının İsrail’de ortadan kaldırılmadığı takdirde, ABD filosunun Hayfa limanını kullanmasını durdurmakla tehdit etti.
Ancak, daha evvel Netanyahu’nun Trump ile güçlü ilişkilerine rağmen, 12 yıllık başbakanlık görev süresi boyunca İsrail’in Çin ile ilişkilerini derinleştirmesi ve Çin’in İsrail pazarına girişini teşvik etmesine karşın Trump yönetiminden herhangi bir uyarı almaması garipsenen bir durum olarak duruyor.  
Walla’nın haberine göre Bennett, Burns’e Biden yönetiminin kaygılarının farkında olduğunu ve aynı kaygılardan bazılarını kendisinin de taşıdığını söyledi. Bennet taşıdığı kaygılardan birine örnek olarak, son zamanlarda Çin tarafından İsrailli “yüksek teknoloji” şirketlerine yönelik siber saldırılarını gösterdi.
Konu hakkında İsrailli bir yetkili de şunları söyledi: “Geçtiğimiz aylarda Biden yönetimiyle Çin konusunda bir diyalog başlattık. Amerika Birleşik Devletleri bize, Çin’in orta İsrail’deki metro projesine katılımı gibi belirli projeler hakkında sorular sordu. Biz de bu soruya karşılık Amerikalılara, Amerikan şirketlerinin İsrail’de büyük altyapı projeleri inşa etmelerini memnuniyetle karşılayacağımızı söyledik. Ancak hiçbir Amerikan şirketinden bu konuda teklif gelmedi.”
İsrail de dahil ABD’ye dost olan birtakım ülkeler ile Çin arasındaki ilişkiler meselesi, geçen hafta düzenlenen Senato oturumları sırasında gündeme geldi. ABD Dışişleri ve Savunma Bakanlıklarından iki yetkili, Biden yönetiminin bu ülkeleri, Çin’in Ortadoğu’daki ülkelerin güvenlik ve istikrarına yardımcı olmadığı konusunda uyardığını aktardı. Aynı şekilde Çin’in söz konusu ülkelerin ekonomisine artan müdahalesi sonucunda bu ülkelerin egemenliğini ve ABD ile olan güvenlik ilişkilerini hedef alabileceğini belirttiğini söyledi.
Diğer taraftan, İsrailli yetkililer, İsrail Ulusal Güvenlik Konseyi ve ABD Ulusal Güvenlik Konseyi’nin katılımıyla önümüzdeki haftalarda ve aylarda Biden yönetimiyle Çin sorunu hakkında daha fazla görüşme yapmayı bekliyorlar.
Çin meselesinin Biden ve Bennet arasında önümüzdeki perşembe günü Beyaz Saray’da düzenlenecek olan görüşmenin ana konularından biri olması bekleniyor.

 



Latin Amerika’da askeri yığınak: “ABD, personele gizlilik sözleşmesi imzalatıyor”

ABD'nin Karayipler'deki askeri nüfuzunu artırması tartışma yaratıyor (Reuters)
ABD'nin Karayipler'deki askeri nüfuzunu artırması tartışma yaratıyor (Reuters)
TT

Latin Amerika’da askeri yığınak: “ABD, personele gizlilik sözleşmesi imzalatıyor”

ABD'nin Karayipler'deki askeri nüfuzunu artırması tartışma yaratıyor (Reuters)
ABD'nin Karayipler'deki askeri nüfuzunu artırması tartışma yaratıyor (Reuters)

ABD, Latin Amerika'daki operasyonlara katılan askerlere gizlilik sözleşmesi imzalatıyor.

Kimliklerinin açıklanmaması şartıyla Reuters'a konuşan ABD'li yetkililer, Latin Amerika ve Karayipler'deki operasyonlarda yer alan askerlerin imzaladığı sözleşmelerin detaylarına dair bilgi paylaşmadı.

Haberde, askeri yetkililerin ulusal güvenlik sırlarını gizli tutmalarının zaten zorunlu olduğu hatırlatılarak, ek bir gizlilik sözleşmesi şartı koşulmasının "epey sıradışı olduğu" vurgulanıyor.

Kaynaklar, kaç askeri yetkilinin bu sözleşmeleri imzaladığına dair bilgi vermiyor.

ABD Başkanı Donald Trump, uyuşturucu kaçakçılığını durdurma gerekçesiyle Latin Amerika'ya askeri yığınak talimatı vermişti. Cumhuriyetçi lider, CIA'e Venezuela'da operasyon düzenleme emri verdiğini de duyurmuştu.

Pentagon, Gerald Ford uçak gemisini Venezuela açıklarında konuşlandırdığını geçen hafta bildirmişti. Ayrıca bölgeye helikopter, F-35 savaş şetleri, füzesavar gemisi ve nükleer denizaltı gönderildiği de ifade edilmişti.

Reuters'ın aktardığına göre bölgede 17 bine yakın asker konuşlandırıldı.

Uzmanlar, bu hamlelerle uyuşturucuyla mücadele operasyonları için gerekli olanın çok ötesinde bir askeri yığınak yapıldığına işaret ediyor.

Amerikan medyasındaki analizlerde de Trump'ın Venezuela lideri Nicolas Maduro'yu devirmeyi amaçladığı yorumlarına yer verilmişti. Beyaz Saray, Venezuela liderinin başındaki ödülü bu yıl 50 milyon dolara yükseltmişti.

Amerikan ordusu, eylülün başından bu yana bölgede 13 saldırı düzenledi. Aralarında Venezuela, Kolombiya ve Ekvador vatandaşlarının da yer aldığı en az 57 kişi öldürüldü.

Latin Amerika'daki gerginlik Kolombiya'ya da sıçramıştı. ABD Hazine Bakanlığı, Kolombiya Cumhurbaşkanı Gustavo Petro, eşi Veronica del Socorro Alcocer Garcia, oğlu Nicolas Petro ve İçişleri Bakanı Armando Benedetti'yi yaptırım listesine almıştı.

Trump, solcu Petro'ya "uyuşturucu lideri" demiş, Kolombiyalı siyasetçi de "Trump daha Kolombiya'nın haritadaki yerini bilmiyor" diye karşılık vermişti.

Independent Türkçe, Reuters, Latin Times


Trump, Hindistan Başbakanı’nı taklit etti ve ona şakayla ‘katil’ dedi

ABD Başkanı Donald Trump ve Hindistan Başbakanı Narendra Modi, geçtiğimiz şubat ayında Beyaz Saray'da düzenlenen ortak basın toplantısında el sıkıştı. (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump ve Hindistan Başbakanı Narendra Modi, geçtiğimiz şubat ayında Beyaz Saray'da düzenlenen ortak basın toplantısında el sıkıştı. (Reuters)
TT

Trump, Hindistan Başbakanı’nı taklit etti ve ona şakayla ‘katil’ dedi

ABD Başkanı Donald Trump ve Hindistan Başbakanı Narendra Modi, geçtiğimiz şubat ayında Beyaz Saray'da düzenlenen ortak basın toplantısında el sıkıştı. (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump ve Hindistan Başbakanı Narendra Modi, geçtiğimiz şubat ayında Beyaz Saray'da düzenlenen ortak basın toplantısında el sıkıştı. (Reuters)

ABD Başkanı Donald Trump, Güney Kore'de düzenlenen Asya-Pasifik Ekonomik İşbirliği (APEC) zirvesinde yaptığı konuşmada, Hindistan Başbakanı Narendra Modi'yi esprili bir şekilde ‘katil’ ve ‘çok sert’ olarak nitelendirdi.

Şarku’l Avsat’ın BBC’den aktardığına göre dün konuşan Trump, geçtiğimiz mayıs ayında Hindistan ve Pakistan arasında çatışmaların patlak verdiği ve her iki ülkede de onlarca kişinin öldüğü, ancak birkaç gün sonra gerginliğin azaldığı dönemde Hindistan Başbakanı’yla yaptığı konuşmayı taklit etti.

Trump, Beyaz Saray'ın YouTube kanalında yayınlanan videonun 36’ncı dakikasında şu ifadeleri kullandı: “Başbakan Modi'ye büyük saygı ve sevgi duyuyorum, aramızda harika bir ilişki var. Aynı şekilde Pakistan Başbakanı da harika bir adam, o bir saha komutanı, neden saha komutanı olduğunu biliyor musunuz? O büyük bir savaşçı. Aynı zamanda büyük bir adam.”

Trump şöyle devam etti: “Yedi uçağın düşürüldüğünü okudum. Savaşıyorlar ve bu tehlikeli bir durum. Bu iki nükleer güç şiddetli bir savaşa girmiş durumda. Başbakan Modi'yi aradım ve ona şöyle dedim: Sizinle iş yapamayız. Hayır, sizinle iş yapmamalıyız. Pakistan'la savaş başlatıyorsunuz. Biz bunu yapmayacağız.”

Trump sözlerini şöyle sürdürdü: “Sonra Pakistan'ı aradım ve dedim ki: Hindistan'la savaştığınız için sizinle iş yapmayacağız. Bildiğiniz gibi, ikisi de nükleer güçler. Onlar dediler ki: Savaşmamıza izin vermelisiniz. İkisi de savaştıklarını söylediler. İkisi de güçlü uluslar.”

Hindistan Başbakanı hakkında esprili bir dille konuşmaya devam eden Trump, “Modi çok yakışıklı, ama bana bir katil gibi cevap verdi ve şöyle dedi: Hayır, savaşacağız. O çok katıdır. Ben de merak ettim: Aman Tanrım, bu benim tanıdığım adam mı? Ama kısa bir süre sonra ikisi de nazik davrandılar ve sadece iki gün sonra beni aradılar ve şöyle dediler: Anlıyoruz ve savaşmayı bırakacağız... Bu inanılmaz değil mi?”

ABD Başkanı Donald Trump'ın, yaklaşık otuz yıldır iki nükleer güç arasında yaşanan en kötü askeri gerginliğin ardından Hindistan ve Pakistan'ın ateşkes kabul ettiğini duyuran kişi olduğunu belirtmek gerekir.

Trump, her iki tarafın gösterdiği ‘sağduyuyu’ övdü ve dünyanın birçok ülkesi iki komşu ülke arasındaki gerginliğin azalmasını memnuniyetle karşıladı.


Şi, Trump ile ticaret anlaşmasının ötesine bakıyor: Tayvan

 Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ve ABD’li mevkidaşı Donald Trump (AFP)
Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ve ABD’li mevkidaşı Donald Trump (AFP)
TT

Şi, Trump ile ticaret anlaşmasının ötesine bakıyor: Tayvan

 Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ve ABD’li mevkidaşı Donald Trump (AFP)
Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ve ABD’li mevkidaşı Donald Trump (AFP)

ABD Başkanı Donald Trump ve Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, yarın 2019'dan bu yana ilk zirve toplantısını gerçekleştirecek. Toplantının, iki ekonomik dev arasındaki gerginliği azaltabilecek bir ticaret anlaşmasına varılmasına odaklanması bekleniyor. Pekin, Washington'un Tayvan'a verdiği desteği hafifletmeyi de içeren başka bir hedef peşinde. Tayvan ise Başkan Trump'ın kendisini ‘terk etmesinden’ korkmadığını açıkladı.

Güney Kore'de düzenlenen Asya-Pasifik Ekonomik İşbirliği (APEC) zirvesi kapsamında yapılacak toplantı öncesinde Trump, Şi'nin Çin anakarasından yaklaşık 160 kilometre uzaklıkta bulunan ve Çin'in kendi topraklarının ayrılmaz bir parçası olduğunu iddia ettiği ada konusunda kendisine baskı yapsa bile ticaret konusuna odaklanmak istediğini söyledi.

Trump, seçim kampanyası sırasında ‘1,4 milyar insanı demir yumrukla yöneten, zeki ve harika bir adam’ olarak tanımladığı Şi ile olan iyi ilişkilerine büyük ölçüde güveniyor.

Trump, kısa süre önce Çin lideriyle olan güçlü ilişkisine olan güvenini yineledi ve özerk bir yönetimle idare edilen Tayvan'ın Çin tarafından işgal edilme ihtimalini reddetti. Bununla birlikte gözlemciler, Trump'ın diplomatik manevrasının ABD'nin Tayvan'a desteğinin boyutunu da kapsayıp kapsamadığını ve Şi'nin zirve sırasında Tayvan konusunda Trump'ı ikna etmeye çalışıp çalışmayacağını merakla bekliyor.

Trump bu yılın başlarında göreve geldiğinden beri, ABD yönetimi Tayvan ile bazı ilişkilerini azalttı. Financial Times, Washington'un Tayvanlı ve Amerikalı savunma yetkilileri arasındaki görüşmelerin temsil seviyesini düşürdüğünü ve toplantıyı Washington'dan Alaska'ya taşıdığını bildirdi.

‘Tayvan'ın bağımsızlığı’

 Tayvan'ın Kinmen bölgesi… Arka planda Çin'in Xiamen kenti gözüküyor. (Reuters)Tayvan'ın Kinmen bölgesi… Arka planda Çin'in Xiamen kenti gözüküyor. (Reuters)

New York Times uzmanların, Şi Cinping’in muhtemelen Trump’ın, ABD’nin Tayvan’ın bağımsızlığını desteklemediğini açıkça söylemesini isteyebileceğini belirtti. Gazete, böyle bir açıklamanın geçmiş Amerikan yönetimlerinin ifade ettiklerini yinelemiş olacağını, ancak ‘Washington’u yıllardır Tayvan’ın bağımsızlığını teşvik etmekle suçlayan Pekin tarafından memnuniyetle karşılanacağını’ yazdı. ABD Dışişleri Bakanlığı, bu yıl Tayvan ile ilgili bir internet sayfasını güncelleyerek “Tayvan'ın bağımsızlığını desteklemiyoruz” ifadesini kaldırdı ve bu hareket Çin'den sert eleştiriler aldı. Trump, ABD'nin Tayvan'ın bağımsızlığına ‘karşı’ olduğunu söylerse, bu Pekin için daha da büyük bir zafer olacak.

New York'taki Dış İlişkiler Konseyi'nde araştırmacı olan David Sachs, “Çin’in tutumunu destekleyen bir şey söylendiği anda, Çin bunu Tayvan meselesinde ABD’nin yeni resmi tutumu olarak kabul ediyor… Çinliler bunu bir zaman çizelgesi olarak görüyor olabilirler: Önce ticaret savaşında bir tür ateşkes ve tansiyonun düşürülmesini istiyorlar, ardından daha geniş jeostratejik konuların ele alınmasını arzuluyorlar. Ancak bu sürecin merkezinde Tayvan yer alıyor” ifadelerini kullandı.

Eski ABD Dışişleri Bakanlığı yetkilisi Henrietta Levin, “Başkan Şi kaçınılmaz olarak Tayvan ile ilgili bu talepleri sunduğunda Başkan Trump'ın nasıl tepki vereceği konusunda belirsizlik var” dedi.

Avrasya Grubu’nun Çin İşleri Direktörü Amanda Hsiao, Çin'in ABD'nin Tayvan politikasının kendi lehine gelişeceğine inandığını söyledi. Hsiao, Çinli yetkililerin, ‘güç dengesinin giderek Çin'in lehine değiştiğine inandıkları için, ABD'nin Tayvan'a olan taahhütlerinin zamanla zayıflama olasılığını gördüklerini’ belirtti.

Tayvan'dan şikâyet

Tayvan'ın Kaohsiung Limanı’nda tırlar konteynerleri taşıyor. (EPA)Tayvan'ın Kaohsiung Limanı’nda tırlar konteynerleri taşıyor. (EPA)

Trump, Tayvan'ın askeri harcamalarının çok az olduğunu ve yarı iletken üretiminde haksız bir hakimiyet kurmasını uzun süredir eleştiriyor. Tayvan'ın Çin'in tehditlerine karşı koyma kabiliyetini sorgulayan Trump, Çin'i caydırmak için ABD'nin gücünü övüyor. Trump, geçtiğimiz günlerde “ABD, tartışmasız dünyanın en güçlü askeri gücü” dedi.

Ancak Trump, eski Başkan Bill Clinton'ın 1998'deki Çin ziyaretinde kullandığına benzer bir dil kullanarak, ABD'nin Tayvan'ın bağımsızlığını desteklemediğini söyleyebilir ve bunun Pekin'i ticaret müzakerelerine daha açık hale getireceğini umabilir.

Diğer taraftan Tayvan Dışişleri Bakanı Lin Chia-lung, Trump'ın Şi ile yapacağı zirvede Tayvan hakkında ne söyleyeceği konusundaki endişeleri hafife aldı. Chia-lung, Tayvanlı milletvekillerine hitaben şöyle dedi: “ABD tarafıyla yakın temas halindeyiz. Onların Çin ile olan ilişkileri Tayvan'a zarar vermeyecek.”

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio da Trump'ın ticaret konularında Çin'den ‘ayrıcalıklı muamele’ karşılığında Tayvan konusunda taviz vereceği fikrini reddetti. Şarku'l Avsat'ın Reuters'ten aktardığına göre eski Başkan Barack Obama'nın Çin danışmanı olan Ryan Hass, anlaşma arayışında olan Trump ile Pekin'e karşı durmaya odaklanan ABD bürokrasisi arasında ‘bölünme’ olduğunu söyledi. Hass, “Çin, ABD ve Çin'in birlikte merkezde olmasını değil, ABD'yi kenara iterek tek başına merkezde olmayı istiyor” değerlendirmesinde bulundu.