Lübnan: Krizi fırsat bilen Hizbullah’ın İran akaryakıtı tartışma konusu

Lübnan Cumhurbaşkanlığı, Nasrallah’ın ‘mazot gemisinin yola çıkacağı’ açıklaması karşısında sessiz

Lübnan: Krizi fırsat bilen Hizbullah’ın İran akaryakıtı tartışma konusu
TT

Lübnan: Krizi fırsat bilen Hizbullah’ın İran akaryakıtı tartışma konusu

Lübnan: Krizi fırsat bilen Hizbullah’ın İran akaryakıtı tartışma konusu

Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah’ın 19 Ağustos’ta İran’dan Lübnan’a mazot yüklü bir geminin ayrılacağını açıklaması, siyasi bir fırtınaya yol açtı. Öyle ki ‘cehenneme giden yolun inşası’, ‘Lübnan’ın ekonomik kararının kontrol edilmesi’ ve ‘Lübnan’ı uluslararası yaptırımlara itme’ konusunda uyarılar yapıldı.
Lübnan pazarındaki yakıt kesintisi ortasında Nasrallah’ın açıklaması, muhaliflerinin ‘gemi ele geçirilirse İsrail ile bir savaşı ateşleyebileceği’ yönündeki artan uyarıları arasında Lübnan siyaset sahnesindeki kafa karışıklığını yansıttı. Müttefikleri ise Cumhurbaşkanlığının ve Enerji Bakanlığı’nın konuya ilişkin herhangi bir açıklama yapmaması üzerine sessiz.
Hizbullah’a karşı olmayan Lübnan parlamento kaynakları, kararın ‘Lübnan hükümeti ve Enerji Bakanlığı tarafından temsil edilen yürütme otoritesinde’ olduğunu söyledi. Söz konusu iki makam, idari olarak Petrol Genel Müdürlüğü’ne bağlı petrol tesislerinde yüklerin boşaltılmasına izin vermeye yetkili makamlar olarak biliniyor. Şarku’l Avsat’a konuşan kaynaklar, yürütme organının ‘benzer bir adımın sonuçlarına katlanmak zorunda olan taraf’ olduğuna da dikkati çekerken, Nasrallah’ın açıklaması üzerine Lübnan devletinin tavrını öğrenmek için bekleme çağrısı yaptı.
Lübnan Enerji Bakanlığı’ndaki kaynaklar, İran petrolünün Lübnan’a karadan veya denizden ithal edilmesi izni için herhangi bir resmi talep almadıklarını söylerken, MTV kanalına da ‘boşaltmak, depolamak ve dağıtmak için izin istenmediğini’ açıkladı.
Nasrallah, 19 Ağustos’ta Aşura anma töreninde yaptığı konuşmada “Petrol ürünleriyle yüklü, İran’dan yola çıkacak ilk gemimiz tüm hazırlıkları yaptı” diyerek, ‘gerekli ton kadar yüklendiğini ve birkaç saat içinde Lübnan’a yelken açacağını’ ifade etti. Nasrallah, yürütme mekanizmasına dair herhangi bir açıklama yapmazken, yalnızca Akdeniz’e vardıklarında adımların açıklanacağını ifade etti.
Hasan Nasrallah, hastaneler, ilaç fabrikaları, gıda fabrikaları, ekmek fırınları ve elektrik jeneratörleri için ilk gemide mazota öncelik verdiklerini söylerken, İsraillileri ve ABD’lileri de Hizbullah’ın gemiyi ‘Lübnan toprağı’ olarak değerlendireceği konusunda uyardı. İran ve İsrail’e bağlı gemilerin geçtiğimiz aylarda saldırılara tanık olması ve her iki tarafın da birbirini bunların arkasında olmakla suçlamasından sonra uyarı, bir saldırı halinde yanıt verileceğini ima ediyor.
İran petrol sevkiyatının 12 ila 15 gün içerisinde Lübnan’a ulaşacağı tahmin edilirken, sevkiyatın Lübnan limanlarında mı boşaltılacağı yoksa bir Suriye limanında boşaltılıp kara yoluyla mı Lübnan’a taşınacağı henüz teyit edilmedi.
Nasrallah’ın açıklaması, Lübnanlıların bu adımın sonuçlarıyla ilgili endişelerini artırdı. Eski Başbakan Saad Hariri, yaptığı açıklamada “İran gemilerinin gelişiyle ilgili duyduklarımız Lübnanlılar için iyi bir haber mi, yoksa Lübnan’ın iç ve dış çatışmalara çekileceğine dair tehlikeli bir ilan mı?” şeklinde konuştu. Hariri, “Hizbullah, İran destek gemilerinin Venezuela ve diğer ülkelerin tabi olduğu yaptırımlara benzer şekilde Lübnanlılara ek riskler ve cezalar getireceğini biliyor” dedi.
Hariri ayrıca, İran gemilerini ‘Lübnan toprakları’ gibi görmenin ‘ulusal egemenlikten tavizin zirvesini oluşturduğunu söylerken, Lübnan’a ‘sanki İran’ın bir eyaletiymiş’ gibi yaklaşmayı reddetme çağrısı yaptı. Saad Hariri, “Hiçbir koşulda Lübnan'ı Araplara ve dünyaya düşman olan boş savaşlara sürükleyecek projelerin perdesi olmayacağız” dedi.
Eski Başbakan, “İran’dan ilaç talep edildiğinde, mazot ve benzin yüklü İran gemileri çağrıldığında ve askeri ve güvenlik yetkililerine rağmen onları gece gündüz deniz ve karadan getirme tehdidi ortaya koyulduğunda Hizbullah’ın, sağlıktan ekonomiye, savunmaya, limanlara, bayındırlık işlerine kadar tüm bakanlık pozisyonlarını devraldığı bir ülkede miyiz?” şeklinde konuştu.
Bu tavırlarla Lübnanlılara, ‘bir hükümet istenmediğinin söylendiğini’ işittiklerini vurgulayan Hariri, “Lübnan’ın şiddetle kardeşlerinin ve dostlarının desteğini alan bir hükümete ihtiyaç duyduğu bir zamanda İran gemilerini teslim alarak ve uluslararası toplumla çatışarak hangi hükümetin kurulmasını istiyorlar?” dedi. Hariri ayrıca, “Hizbullah, yönetimle gizli anlaşma vizesi alabilir. Başkanlık ekibinin sessizliği ile kendini gizleyebilir. Ancak Lübnan’ın çoğunluğundan, Lübnan’ı İran nüfuzuna teslim etmek için bir geçiş izni alamayacak. Bu tavırlar, vatandaşların yaşam ve ekonomik sıkıntılarını ikiye katlayacak, cehenneme giden yolu inşa edecektir” dedi.
Nasrallah’ın açıklamasının ardından (Maruni Falanjist Hristiyan) Lübnan Kuvvetleri Partisi (LKP) Genel Sekreteri Samir Caca, İran gemisi hakkında Cumhurbaşkanı Mişel Avn’a bir mektup göndererek, (Avn çizgisindeki) Enerji Bakanı’na suçlamada bulundu. Suçlama, Bakanın, devlet sübvansiyonlarının güvence altına alınamaması sonrasında özel şirketlere ve bazı özel sektör kurumlarına ‘benzin ve mazotu gerçek fiyatlarıyla ithal etme ve piyasaya sürme izni vermemesinin’ ardından gelişti. Bu bağlamda “Hizbullah’ın mazot gemisi getirmesi ve büyük ihtimalle Zahrani rafinerisinde boşaltacak olması karşısında şaşkınız” diyen Caca, “Sayın Cumhurbaşkanı, stratejik, askeri ve güvenlik kararlarına el koyan partinin, bugün ekonomik karara el koymasına, Lübnanlıları ve çıkarlarını tehlikeye atmasına, özel sektörü tamamen devirmesine ve Lübnan halkının tüm insanca ve kabul edilebilir yaşam olanaklarını kesmesine izin mi veriyorsunuz?” ifadelerini kullandı.
Samir Caca, ‘Lübnan’ı gerçek bir felaketle karşı karşıya getirecek olan çarpık ve uluslararası yasa dışı yollarla işleri halletmeyi Hizbullah’a bıraktıkları bir dönemde’
petrol, ilaç ve diğerlerinin ithalatını serbestleştirmedeki başarısızlığın bir sonucu olarak ülkeye olabileceklerden Avn’ı sorumlu tuttu
Aynı şekilde (Maruni Hristiyan) Ketaib Partisi Genel Sekreteri Sami Cemayel, İran petrolünün uluslararası hukuku ihlal ettiği ve Lübnan’a abluka ve yaptırımlara neden olacağı uyarısında bulunarak, ‘Cumhurbaşkanı, bakanlar ve milletvekillerinin yokluğundan’ duyduğu üzüntüyü dile getirdi.
Cemayel, “Kuşatmayı kıran Hasan Nasrallah değil, kuşatma onun yüzünden gelecek. Gemi uluslararası hukuku ve İran’a karşı yaptırımları ihlal ediyor ve Lübnan’a kuşatma ve yaptırımlar getirecek” dedi. Bir kanala konuşan Sami Cemayel, “Nasrallah’ın yöntemi sorunu daha da kötüleştiriyor. Lübnan politikasını ve tüm Lübnan yasalarını ihlal ediyor. Lübnan’ın geleceğiyle ilgili alınması gereken tüm önemli kararlardan sorumlu olması gereken Lübnan otoritesine, devletine ve hükümetine yönelik bir saldırı teşkil ediyor” açıklamasında bulundu.
 



Gazze hastaneleri kapanma tehdidiyle karşı karşıya

Gazze Şeridi'ndeki İsrail saldırısında hayatını kaybeden yakınlarının cenazeleri başında yas tutan Filistinliler (Reuters)
Gazze Şeridi'ndeki İsrail saldırısında hayatını kaybeden yakınlarının cenazeleri başında yas tutan Filistinliler (Reuters)
TT

Gazze hastaneleri kapanma tehdidiyle karşı karşıya

Gazze Şeridi'ndeki İsrail saldırısında hayatını kaybeden yakınlarının cenazeleri başında yas tutan Filistinliler (Reuters)
Gazze Şeridi'ndeki İsrail saldırısında hayatını kaybeden yakınlarının cenazeleri başında yas tutan Filistinliler (Reuters)

Gazze Şeridi'ndeki Sivil Savunma Müdürlüğü, bu sabah İsrail'in Gazze Şeridi'nin çeşitli bölgelerine düzenlediği saldırılar ve ağır topçu bombardımanında aralarında çocukların da bulunduğu 19 kişinin hayatını kaybettiğini bildirdi. Bu arada Gazze Şeridi'ndeki Sağlık Bakanlığı dün (Cuma) yaptığı açıklamada, yakıt yetersizliği nedeniyle 48 saat içinde tüm hastanelerin çalışmayı durduracağı ya da hizmetlerini azaltacağı uyarısında bulundu. Şarku’l Avsat’ın AFP'den aktardığına göre İsrail, bir yıldan uzun bir süredir savaş yürüttüğü Gazze Şeridi'ne yakıt girmesine izin vermiyor.

Sivil Savunma Müdürlüğü Sözcüsü Mahmud Basal AFP'ye yaptığı açıklamada, “İsrail'in gece yarısından sonra sabaha kadar Gazze Şeridi'ne düzenlediği bir dizi şiddetli hava saldırısında 19 vatandaş şehit oldu ve 40'tan fazla kişi de yaralandı” dedi.

Daha önce Filistin televizyonu, Gazze şehrinin doğusundaki ez-Zeytun mahallesinde bir evi hedef alan İsrail bombardımanında altı kişinin öldüğünü ve birkaç kişinin de yaralandığını bildirmişti.

Gazze Şeridi'ndeki Sağlık Bakanlığı, İsrail'in dün şafak vaktinden bu yana Gazze Şeridi'nin çeşitli bölgelerine düzenlediği saldırılarda 38 kişinin öldüğünü açıkladı.

Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin (UCM) perşembe günü İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, eski Savunma Bakanı Yoav Gallant ve Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları Komutanı Muhammed ed-Dayf hakkında, Hamas'ın 7 Ekim 2023'te İsrail yerleşimlerine eşi benzeri görülmemiş bir saldırı başlatmasından bu yana Gazze Şeridi'ndeki çatışmalarda insanlığa karşı suç ve savaş suçu işledikleri şüphesiyle yakalama kararı çıkarmasının ardından uluslararası tepkiler devam ediyor.

Gazze Şeridi'ndeki Sahra Hastaneleri Genel Müdürü Dr. Mervan el-Hams, “İşgalcilerin yakıt girişini engellemesi nedeniyle Gazze Şeridi'ndeki tüm hastanelerin 48 saat içinde çalışmayı durduracağı ya da hizmetlerini azaltacağı konusunda acil bir uyarıda bulunuyoruz” dedi.

Sivil Savunma Müdürlüğü, İsrail'in biri Gazze Şehri'nin doğusunda diğeri de şehrin güneyinde bulunan iki evi hedef alan saldırısında ölen on iki kişinin cesedine ulaşıldığını ve onlarca kişinin de yaralandığını duyurdu.

İsrail ordusu dün yaptığı açıklamada, 7 Ekim 2023'teki saldırıya karışan beş Hamas mensubunu öldürdüğünü bildirdi.

Filistinli tıbbi kaynaklara göre saldırıda onlarca kişi öldü ve yaralandı.

Dünya Sağlık Örgütü (WHO), sekizi yoğun bakımda olmak üzere 80 hastanın ve Gazze Şeridi'nin kuzeyinde kısmen faaliyet gösteren iki hastaneden biri olan Kemal Advan Hastanesi'ndeki personelin durumuyla ilgili ‘ciddi endişelerini’ dile getirdi.

WHO Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus'a göre, hastane perşembe günü bir insansız hava aracı (İHA) saldırısının hedefi oldu. Söz konusu saldırı, bir elektrik jeneratörünün ve bir su deposunun tahrip olmasına yol açtı.

Kemal Advan Hastanesi Müdürü Hüsam Ebu Safiye AFP'ye yaptığı açıklamada, kurumunun dün yine İsrail hava saldırılarının hedefi olduğunu, bir doktor ve hastaların yaralandığını söyledi.

İsrail ordusu, Hamas savaşçılarının yeniden toparlanmasını önlemek amacıyla 6 Ekim'de Gazze Şeridi'nin kuzeyinde büyük bir kara operasyonu başlattı.

‘Masum çocuklar’

Bilal isimli Filistinli, kurbanların götürüldüğü el-Ehli Arap Hastanesi'nin salonlarından birinde şunları söyledi: “Tüm ailem öldürüldü. Aileden geriye bir tek ben kaldım. Adaletsizliği durdurun.”

AFP'ye konuşan bir başka adam ise hastane yatağında hareketsiz yatan bir çocuğun yanında otururken, “Orada masum çocuklar vardı (...) Onların suçu neydi?” diye sordu.

Birleşmiş Milletler’in (BM) güvenilir bulduğu Hamas yönetimindeki Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre, İsrail ordusunun Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda şimdiye kadar çoğu sivil kadın ve çocuk olmak üzere en az 44 bin 56 kişi hayatını kaybetti.

AFP'nin İsrail'in resmi verilerinden aktardığına göre, Hamas'ın İsrail yerleşimlerine yönelik saldırısında çoğu sivil bin 206 kişi öldü.

Saldırı sırasında 251 kişi esir alınarak Gazze Şeridi'ne götürüldü. Bunlardan 97'si Gazze Şeridi'nde kaldı ve İsrail ordusu kalan esirlerden 34'ünün öldüğünü tahmin ediyor.

‘Tehlikeli bir emsal’

Savaşın başlamasından bir yıldan fazla bir süre sonra, UCM'nin perşembe günü aldığı karar İsrail'i çileden çıkardı.

Netanyahu perşembe akşamı yaptığı açıklamada, “Hiçbir bariz İsrail karşıtı karar bizi, özellikle de beni, ülkemizi savunmaya devam etmekten alıkoyamaz. Baskılara boyun eğmeyeceğiz” ifadelerini kullandı.

Gallant kararı, ‘terörizmi teşvik eden tehlikeli bir emsal’ olarak değerlendirdi.

ABD Başkanı Joe Biden, ‘utanç verici’ olarak nitelendirdiği kararı kınadı. Macaristan Başbakanı Viktor Orban ise dün yaptığı açıklamada, Netanyahu'yu karara ‘meydan okuyarak’ Macaristan'ı ziyaret etmeye davet edeceğini söyledi.

Netanyahu, Orban'ın tutumunu memnuniyetle karşılayarak, bunun ‘ahlaki netliği’ yansıttığını söyledi.

Macaristan da dahil olmak üzere UCM'ye üye 124 ülke teorik olarak üç yetkiliyi kendi topraklarına girmeleri halinde gözaltına almakla yükümlü.

İngiliz hükümeti dün Netanyahu'nun yakalama kararı kapsamında gözaltına alınabileceğini ima etti.

İrlanda Başbakanı Simon Harris, ülkesini ziyaret etmesi halinde Netanyahu'yu gözaltına alacağını söyledi.

Harris, RTE devlet televizyonunda UCM üyesi olan İrlanda'nın Netanyahu'yu ülkeyi ziyaret etmesi halinde gözaltına alıp almayacağı sorusuna “Evet, kesinlikle” yanıtını verdi.

İtalya Başbakanı Giorgia Meloni dün yaptığı açıklamada, G7 dışişleri bakanlarının pazartesi ve salı günleri Roma yakınlarında bir araya geldiklerinde mahkemenin yakalama kararlarını görüşeceklerini duyurdu.

İran kararı, ‘Siyonist varlık için siyasi bir ölüm’ olarak değerlendirirken, Çin mahkemeyi ‘objektif ve adil bir duruş’ sergilemeye çağırdı.

Hamas mahkemenin kararını memnuniyetle karşılayarak, bunu ‘tarihi ve önemli’ bir adım olarak nitelendirdi.