Rus polisi, Suriye’deki devrimin merkezine girdi

Dera, Şam’ın yeni talepleriyle karşı karşıya.

Suriye’nin güneyinde, Dera el-Beled mahallesinin Erbain semtindeki bir Rus askeri aracı. (Horan Free Media)
Suriye’nin güneyinde, Dera el-Beled mahallesinin Erbain semtindeki bir Rus askeri aracı. (Horan Free Media)
TT

Rus polisi, Suriye’deki devrimin merkezine girdi

Suriye’nin güneyinde, Dera el-Beled mahallesinin Erbain semtindeki bir Rus askeri aracı. (Horan Free Media)
Suriye’nin güneyinde, Dera el-Beled mahallesinin Erbain semtindeki bir Rus askeri aracı. (Horan Free Media)

Suriye’de geçen salı akşamı tarafların üzerinde uzlaşı sağladığı yeni anlaşmaya yönelik darbe nedeniyle dün Dera el-Beled mahallesinde tansiyon yükseldi. Zira Dera’da Suriye rejimine bağlı güvenlik komitesi, Dera el-Beled Komitesi’nden 40 tüfek ve 2 DŞK silahı teslimatını da kapsayan yeni bir talepte bulundu. Ayrıca Dera el-Beled’de 9 askeri noktaya takviye sağlanmasını istedi. Aynı şekilde ordunun, Dera el-Beled’deki bazı evleri kontrol etmesi de talepler arasındaydı.
Rus polis devriyeleri 2 Eylül sabahı Dera el-Beled’e giriş yaptı.  Devriyeler, geçen salı akşamı Rusya gözetiminde anlaşmaya varıldıktan sonra ‘uzlaşı sürecini uygulamak, şehrin koşullarını incelemek ve yabancıların bulunmadığını doğrulamak için şehir sakinlerinin kimliklerini kontrol etmek’ ile yetkili güvenlik komitesi heyetine eşlik etti. Bu bağlamda Rus güçleri, şehirde ateşkes anlaşmasının ilk maddelerinin uygulanması sonrasında, çarşamba sabahı Suriye devriminin merkezi Dera el-Beled’e girerek şehrin ileri gelenleri ve Merkezi Komite ile bir araya geldi. Şehirde uzlaşı anlaşmasının şartları uygulanmaya başlanırken Dera el-Beled’den 34 kişi de silahlarını teslim etti.
Dera’daki Müzakere Komitesi Sözcüsü Adnan el-Masalme, bir yanda Havran’ın ileri gelenleri, batı bölgesi Merkezi Komitesi, Beşinci Kolordu ve Dera el-Beled Komitesi, diğer yanda da Güvenlik Komitesi arasında, askeri polis devriyesinin Dera el-Beled’e girişi ve konuşlandırılması, aranan unsurların durumlarının ve silahlarının tespit edileceği bir merkezin açılması ve dört güvenlik noktasının kurulması çerçevesinde Rusya’nın himayesinde derhal ateşkes yapılması hususunda uzlaşı sağlandığını duyurdu.  Ateşkes kapsamında ayrıca yabancıların şehirde olmadığını doğrulamak, Dera şehri etrafında konuşlanmak, Dera el-Beled’e hizmet götürmek, anlaşmanın tüm şartlarının uygulanmasından beş gün sonra tutukluları serbest bırakmaya ve kayıpların akıbetini netleştirmeye çalışmak için bölgede yaşayanların kimliklerinin incelenmesi hususunda da uzlaşı sağlandı.
Merkezi Müzakere Komitesi’nin bir üyesi Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Dera şehri sakinlerinin barış sürecine karşı gelmediğini aktardı. Söz konusu kaynak, geçmiş müzakerelerin başarısızlığının zorlu koşullar ve rejimden gelen taleplerden kaynaklandığını belirtti. Kaynağa göre ‘durumlarını düzene sokmak isteyenlerin’ haklarına yönelik ihlalleri önlemeyi ve sivil ya da asker olsunlar bu kişileri kovuşturmamayı taahhüt eden Rus güvenceleri uyarınca 34 kişi, Rusya himayesinde geçen çarşamba günü silahlarını teslim etti ve uzlaşı merkezine geldi. Bu bağlamda Dera el-Beled’de Rus devriyeleri başlarken, 4. Tümen tarafından getirilen yabancı kuvvetlerin şehre girişi de engellendi.
Dera el-Beled’den aktivist Mahmud Abazid, şehirdeki tehlikenin henüz geçmediğini, kuşatmanın devam ettiğini ve şehirde mahsur kalan siviller için temel malzemelerin mevcut olmadığını bildirdi. Anlaşmayla ilgili herkesin kuşatmanın kaldırılmasını ve yerinden edilenlerin evlerine dönüşünü tamamlaması gerektiğini söyleyen Abazid, çoğu ailenin Dera el-Beled’de kuşatma altındaki mahallelerinde baraj ve kamp yolunu etkileyen yıkımın boyutuyla karşı karşıya kalacağını vurguladı. Mahmud Abazid, şu ana kadar yerinden edilenlerin geri dönmediğini ve şehre giden yolların henüz açılmadığını belirttiği açıklamasında halkın geri dönüş sürecinin ‘arananların silahlarını teslim etmesi, durumlarının çözeme kavuşturulması ve kuşatma altındaki kuvvetlerin şehirden uzaklaştırılması’ sonrasında gerçekleşebileceğini kaydetti.
Dera şehrinden aktivist Umran el-Horani, barış anlaşmasına rağmen Dera’da korkuların devam ettiğine dikkat çektiği açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
“Çünkü bunu 2018 anlaşmasında da hep birlikte yaşadık. 4. Tümen güçleri ve İranlı milisler geri döndüler. Dera el-Beled, ‘devrimin beşiği’ olan şehri yıkmak, sembolizmini ve Suriye rejimine karşı sürekli muhalefetini yok etmek amacıyla yeni yeni bahanelerle kuşatıldı. Korku, anlaşma ve yeni uzlaşı sonrasında bu güçlerin yeni bahanelerle şehri kontrol altına almak, misilleme veya yasa dışı tutuklamalar yapmak için geri dönecek olmasından kaynaklanmaktadır. Rusya’nın müzakereler sırasındaki son açıklaması, kısa sürede gerçekleşen 2018 anlaşmasının maddelerinin değiştirildiğini teyit ediyor.”
Dera’daki Müzakere Komiteleri, salı akşamı Dera el-Beled şehrinde barışçıl bir çözüme ulaşmak için Rus tarafıyla anlaşmaya vardı. Müzakere Komiteleri’nden kaynaklar, Beşinci Kolordu ile koordineli olarak ‘Rus tarafı ve Suriye rejiminin güvenlik komitesi ile doğrudan ateşkes, Rus askeri polisinin Dera el-Beled’e girmesi’ konularında anlaşmaya varıldığını aktardı. Kaynaklara göre ayrıca ‘devlet kurumlarına Rusya ve Suriye bayraklarının çekilmesi, güney bölgesi halkının askeri güvenlik ile 5. Kolordu’ya bağlı 8. Tugay arasında üç ortak askeri noktanın kurulması, zorunlu hizmetten kaçmaları nedeniyle aranan siviller ve askeri personeller için uzlaşı sağlanması da şartlar arsında. Bunun yanı sıra silahların teslim edilmesi ve anlaşmak istemeyenleri Rus polisinin himayesinde Suriye’nin kuzeyine göndererek anlaşmanın şartlarını çarşamba gününden itibaren uygulanmaya başlaması konularında da uzlaşı sağlandı.
Diğer yandan yerel yetkililer, Suriye güçlerinin gıda, ilaç ve yakıt girişini engellemesinin yanı sıra İranlı milisler tarafından desteklenen 4. Tümen kuvvetlerince 70 gün önce şehre uygulanan kuşatma sonrasında, Dera el-Beled mahallesinde geçen temmuz ayından bu yana 40 binden fazla kişinin kaçtığını aktardılar. Yapılan açıklamalar rejim güçlerinin aralıklarla da olsa sivillerin çıkması için bir koridor açtığı ve şehrin çoğu deniz kıyısındaki mahallelerine yönelik yoğun bombardımanlar gerçekleştirdiği yönünde.



Lübnan hükümetindeki beş Şii bakan: Şii İkili çatısı altında ayrım

Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri, Başbakan Yardımcısı Tarık Mitri ve Bakan Fadi Mekki'yi ağırladı. (Lübnan Ulusal Haber Ajansı / NNA)
Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri, Başbakan Yardımcısı Tarık Mitri ve Bakan Fadi Mekki'yi ağırladı. (Lübnan Ulusal Haber Ajansı / NNA)
TT

Lübnan hükümetindeki beş Şii bakan: Şii İkili çatısı altında ayrım

Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri, Başbakan Yardımcısı Tarık Mitri ve Bakan Fadi Mekki'yi ağırladı. (Lübnan Ulusal Haber Ajansı / NNA)
Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri, Başbakan Yardımcısı Tarık Mitri ve Bakan Fadi Mekki'yi ağırladı. (Lübnan Ulusal Haber Ajansı / NNA)

Lübnan’da tüm gözler yarınki kabine toplantısına çevrildi. Toplantıda Lübnan ordusunun savunma planı dinlenecek. Bu toplantı, 5 Ağustos'taki toplantıda hükümetin silahların devletin elinde toplanmasını onaylamasının ardından, Şii bakanların olası geri çekilme veya boykot olasılığına dair yaygın siyasi tartışmaların ortasında gerçekleşiyor.

Başbakan Nevvaf Selam'ın hükümetinde beş Şii bakan bulunuyor: ikisi Emel Hareketi, ikisi Hizbullah ve beşincisi Selam ve Meclis Başkanı Nebih Berri tarafından atandı.

Yasin Cabir... Sessiz ayrım

Meclis Başkanı Berri ile yakınlığı ve Ekonomi Bakanlığı’nda uzun yıllara dayanan tecrübesiyle tanınan Maliye Bakanı Yasin Cabir, seyahat nedeniyle 5 Ağustos'taki oturuma katılmadı. Ancak onun yokluğu, utançtan kaçınmak için diğer Şii bakanlardan sessizce ayrıldığı şeklinde yorumlandı.

yu7
Lübnan Maliye Bakanı Yasin Cabir (Reuters)

Cabir daha sonra, “Silahların devletin elinde toplanması tartışmasız bir ilke olmaya devam ediyor” diyerek, ulusal sabitelere bağlılığı, Şii İkili’yle uzlaşma kapısını açık bırakmakla birleştirdi. Böylece, reform talebini mezhebin kısıtlamalarıyla uzlaştırabilen Emel Hareketi'nin ılımlı yüzü olarak kendini gösterdi.

Fadi Mekki... Beşinci bakan

Fadi Mekki'nin adı, ‘beşinci Şii bakan’ krizine uzlaşma çözümü olarak Selam ve Berri arasında yapılan bir anlaşma sonucunda ortaya çıktı. Mekki, davranışsal ekonomi ve kamu yönetimi alanlarında seçkin bir akademik ve mesleki geçmişe sahip. Bağımsız ve tarafsız bir isim olan Mekki, her iki gruba da örgütsel olarak bağlı olmadan Şii İkilisi için güven verici bir denge köprüsü görevi görmesi için konsensüsle aday gösterildi.

gft
Lübnan İdari Kalkınma Bakanı Fadi Mekki (Getty Images)

5 Ağustos oturumu sırasında Mekki, meslektaşlarıyla birlikte aceleyle çekilmedi; nihai bir karar almadan hedefleri tartışmaya dayalı bir uzlaşma önerisi sunmaya çalıştı. Sonunda oturumu terk ettiğinde, çekilmesinin ‘sadece o oturumla sınırlı’ olduğunu ve gelecekteki toplantılara katılmaya devam edeceğini açıkladı. Bu tutumuyla Mekki, Şii İkili’nin elinde bir engel aracı haline gelmeden, topluluğunun hassasiyetlerini dikkate alan sembolik bir itirazda bulundu ve bu da bağımsız bir figür olarak imajını pekiştirdi.

Muhammed Haydar... Hizbullah’ın açık sözlü sesi

Beyrut Amerikan Üniversitesi'nde akademisyen olan Çalışma Bakanı Muhammed Haydar, Hizbullah'ın çizgisine tam bağlılığını gizlemedi. 5 Ağustos'taki oturumda meslektaşlarına şöyle seslendi: “Ben bu insanların oğluyum. Onu koruyan tek garantiyi bıraktığımızı söylersek, bir şehidin annesinin karşısına nasıl çıkabilirim?”

yujı
Lübnan hükümetinde Hizbullah'ın temsilcilerinden biri olan Çalışma Bakan Muhammed Haydar (Lübnan Ulusal Haber Ajansı / NNA)

Haydar, İsrail saldırıları sona ermeden Hizbullah'ın silahlarını tartışmayı reddettiğini en yüksek sesle dile getiren Şii bakanlardan biriydi. Haydar oturumu, “Oturumdan çekildik, hükümetten çekilmedik” diyerek terk etti.

Tamara ez-Zeyn... Emel Hareketi’nin bilimsel yüzü

Ulusal Bilimsel Araştırma Konseyi'nin eski genel sekreteri olan Çevre Bakanı Tamara ez-Zeyn, Emel Hareketi'nin bilimsel yüzünü temsil ediyor. Ez-Zeyn, “Oturumu terk etmek itiraz etmekten daha güçlü bir tutumdur ve tutanaklara kaydedilir” diyerek meslektaşlarına katılmaktan çekinmedi.

ı8
Çevre Bakanı Tamara ez-Zeyn, Lübnan hükümetinde Emel Hareketi'ni temsil ediyor. (Lübnan Ulusal Haber Ajansı / NNA)

Ez-Zeyn, daha geniş bir konsensüsle tartışmayı yeniden açmanın gerekliliğini vurguladı, ancak esasen Şii topluluğunun katılımı olmadan alınan herhangi bir kararı reddetme konusunda iki partinin (Emel Hareketi ve Hizbullah) tutumuna katıldığını ifade etti.

Reken Nasreddin... Hizbullah’a bağlı doktor

Hizbullah'a bağlı bir doktor olan Sağlık Bakanı Reken Nasreddin, başlangıçta tartışmaya katıldı, ancak daha sonra meslektaşlarıyla birlikte sessizce çekildi. Nasreddin, sadece ‘açık fikirlilikle katıldıklarını, ancak fikir birliği olmadan devam etme konusunda ısrar edilmesinin şaşırtıcı olduğunu’ söyledi. Bu tutum, Hizbullah'ın tek taraflı kararları önlemek için taktiksel açıklık ve ardından koordineli çekilme stratejisini yansıtıyor.

frgthyuı
Hükümette Hizbullah'ı temsil eden Sağlık Bakanı Reken Nasreddin, ‘silahlar’ konusunun tartışıldığı oturuma katıldı. (Şarku’l Avsat)

 


Rehinelerin aileleri, Hamas'ın kabul ettiği anlaşmayı onaylaması için İsrail'e çağrıda bulundu

TT

Rehinelerin aileleri, Hamas'ın kabul ettiği anlaşmayı onaylaması için İsrail'e çağrıda bulundu

Rehinelerin aileleri, Hamas'ın kabul ettiği anlaşmayı onaylaması için İsrail'e çağrıda bulundu

Gazze Şeridi'nde kalan rehinelerin yakınları, Hamas'ın rehinelerin serbest bırakılması karşılığında kapsamlı bir ateşkes anlaşmasını kabul etmesinin ardından, İsrail hükümetine onları eve getirmek için bir anlaşmaya varmaları yönündeki çağrısını yineledi.

Rehineler ve Kayıp Aileleri Forumu tarafından bugün X platformu üzerinden yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı: “700 günün ardından, nihayet hem İsrail hem de Hamas'tan, hayatta olan tüm rehinelerin geri dönmesi ve ölenlerin uygun şekilde defnedilmesi için kapsamlı bir anlaşmaya varmak istediklerini duyuyoruz.”

dfv
Kudüs'teki protestocuları gözaltına alan polis memurları (Reuters)

Açıklamanın devamında, “Başbakan Binyamin Netanyahu, ABD yönetimi ve arabuluculara, derhal müzakere ekipleri kurmalarını ve bir anlaşmaya varılana kadar onları müzakere masasında tutmaları çağrısında bulunuyoruz” denildi.

Gazze Şeridi'nde kalan 48 rehinenin yakınları, onları İsrail'e geri getirmek için ‘zamanın azaldığını’ söyledi.

df
Rehinelerin yakınları Kudüs'te protesto gösterisi düzenledi. (Reuters)

7 Ekim 2023'ten bu yana Hamas ve diğer silahlı gruplar tarafından Gazze Şeridi'nde tutulan rehinelerin yaklaşık 20'sinin halen hayatta olduğu sanılıyor.

İsrailli rehinelerin aileleri, insanları ‘sokaklara çıkmaya, tüm rehinelerin geri dönmesini talep etmeye ve savaşı sona erdirmeye’ çağırdı.


Lübnan medyası: Ordunun silahlanmayı devletle sınırlama planı tamamlanmadı

Hizbullah destekçileri, Beyrut'un güney banliyölerinde hükümetin silahları geri çekme kararına karşı düzenlenen protesto yürüyüşünde (EPA)
Hizbullah destekçileri, Beyrut'un güney banliyölerinde hükümetin silahları geri çekme kararına karşı düzenlenen protesto yürüyüşünde (EPA)
TT

Lübnan medyası: Ordunun silahlanmayı devletle sınırlama planı tamamlanmadı

Hizbullah destekçileri, Beyrut'un güney banliyölerinde hükümetin silahları geri çekme kararına karşı düzenlenen protesto yürüyüşünde (EPA)
Hizbullah destekçileri, Beyrut'un güney banliyölerinde hükümetin silahları geri çekme kararına karşı düzenlenen protesto yürüyüşünde (EPA)

Lübnan medyası, dün diplomatik kaynaklara dayanarak, ordunun silah bulundurma hakkını devletle sınırlandırma planının tamamlanmadığını vurguladı. Planın bugün yapılacak kabine toplantısında sunulacağı, ancak hükümleri ve koşullarının daha derinlemesine incelenmesine olanak sağlamak için görüşülmesinin ileri bir tarihe erteleneceği belirtildi.

Diplomatik kaynaklar MTV televizyonuna, “Lübnan ordusunun planının uygulanması, ülkedeki Şii tarafını güvence altına almak için İsrail'in sınır noktalarından çekilmesine bağlıdır ve planın başarısı, Lübnan güvenlik güçlerinin kapasitesinin güçlendirilmesini gerektirir” açıklamasında bulundu.

Şarku’l Avsat’ın MTV’den aktardığına göre kaynaklar, Amerikan tutumunun, silahların zorla geri çekilmesini savunanlar, yaptırımların uygulanmaması halinde Lübnanlı yetkililere veya ordu mensuplarına yaptırım uygulanmasını isteyenler ve İsrail'i çekilmeye ikna etmeye odaklananlar arasında bölünmüş durumda olduğunu belirtti.

Televizyon kanalı, Washington'daki kaynaklara dayandırdığı haberinde, ABD Dışişleri Bakanlığı'nın, silah meselesinin yanı sıra Uluslararası Para Fonu ile yürütülen müzakereler kapsamında Lübnan'ın mali dengesinin yeniden sağlanmasına büyük önem verdiğini ifade etti.