BM Genel Kurulu'nda 66 yıldır ilk konuşmayı neden Brezilya yapıyor?

Arşiv-AA
Arşiv-AA
TT

BM Genel Kurulu'nda 66 yıldır ilk konuşmayı neden Brezilya yapıyor?

Arşiv-AA
Arşiv-AA

Dünya liderlerini bir araya getirecek 76. Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulunda bu yıl da ilk konuşmayı Brezilya yapacak.
Bloomberg'in haberine göre, Brezilya alfabetik sıralamada önde olmamasına rağmen 66 yıldır BM Genel Kurulunda ilk konuşmacı olmayı sürdürüyor.
BM'nin internet sitesinde, konuşmacıların sırasını belirlemek amacıyla karmaşık bir algoritma kullanıldığı kaydedilirken, Brezilya'nın ardından kürsüye çıkan ikinci ülke, BM Genel Kuruluna ev sahipliği yapan ABD oluyor, diğer ülkelerin konuşma sırası için ise kesin bir plan sunulmuyor.
BM bu durumu, "Diğer tüm üye devletler için konuşma sırası, temsil düzeyi, tercih ve coğrafi denge gibi diğer kriterlere dayanıyor." şeklinde açıklıyor.
BM protokol yetkilileri, BM Genel Kurulunun ilk yıllarında ilk konuşmacı olmayı hiçbir ülke istemeyince Brezilya'nın bu işe gönüllü olduğunu belirtiyor.
Brezilya'nın kurulda ilk konuşmayı yapmasının, yıllar içinde bir gelenek haline geldiği ifade ediliyor.
İkinci konuşmacı ABD için ise geleneğin bozulduğu olmuştu. Örneğin, ABD Başkanı Barack Obama'nın 2016 yılında BM Genel Kuruluna gecikmesi üzerine kürsüye ikinci konuşmacı olarak Çad Devlet Başkanı İdriss Deby çıkmıştı.

Konuşmalar 15 dakika sürüyor
Kurulda söz alan ülkelerin 15'er dakika konuşması planlanıyor ancak bu sürenin zaman zaman aşıldığı görülüyor. Konuşmacıların bu süreyi aşmaması için kürsüye renkli ışıklarla işaret veriliyor.
News24'ün haberine göre, Eski Libya Devlet Başkanı Muammer Kaddafi, 2009 yılında ilk kez katıldığı Genel Kurul toplantısında 96 dakika konuşmuştu.
Küba Devrimi'nin lideri Fidel Castro'nun 1960'ta başbakan olarak katıldığı kurul konuşması 4 saat 29 dakika sürmüştü.



İran, Washington'un anlaşmayı "eşitlikçi bir konumdan" sonuçlandırmak için "gerçek irade" göstermesi gerektiğini belirtiyor.

İran bayrağı (Arşiv- Reuters
İran bayrağı (Arşiv- Reuters
TT

İran, Washington'un anlaşmayı "eşitlikçi bir konumdan" sonuçlandırmak için "gerçek irade" göstermesi gerektiğini belirtiyor.

İran bayrağı (Arşiv- Reuters
İran bayrağı (Arşiv- Reuters

İran Dışişleri Bakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanlığı'na bağlı Siyasi ve Uluslararası Araştırmalar Merkezi Başkanı Said Hatibzade, bugün yaptığı açıklamada, ABD'nin eşit şartlarda bir anlaşmaya varmak için gerçek bir iradesi olması halinde bunun mümkün olduğunu söyledi.

Şarku’l Avsat’ın Devrim Muhafızları'na bağlı Tesnim haber ajansından aktardığına göre, Japonya'da düzenlenen bir konferansta konuşan Hatibzade, İran füzelerinin ulusal egemenliği ve toprak bütünlüğünü korumanın bir aracı olduğunu ve müzakere konusu olmadığını ifade etti.

Hasarlı nükleer tesislere erişimin son derece sınırlı olduğunu ve "iş birliği ve ortak faaliyetler için yeni mekanizmalar bulunması gerektiğini" belirten Hatibzade, Tahran'ın Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı ile olumlu iş birliğine hazır olduğunu da belirtti.

Japonya'nın NHK gazetesiyle yaptığı görüşmenin ardından bir röportaj veren Hatibzade, ABD ile nükleer müzakerelerin yeniden başlamasının tamamen Washington'un yaklaşımına bağlı olduğunu belirterek, "Eğer Amerika eşitlikçi bir konumdan anlaşmaya varmak için gerçek bir iradeye sahipse, o zaman bu mümkündür" ifadelerini kullandı.


Rutte: NATO'nun nükleer tatbikatları, onun güçlü bir caydırıcılığa sahip olduğunu göstermiştir

NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, (EPA)
NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, (EPA)
TT

Rutte: NATO'nun nükleer tatbikatları, onun güçlü bir caydırıcılığa sahip olduğunu göstermiştir

NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, (EPA)
NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, (EPA)

Reuters'a göre, NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, ittifakın bu ayın başlarında gerçekleştirdiği yıllık nükleer tatbikatların başarısının, kendisine Rus tehditlerine karşı "NATO'nun nükleer caydırıcılığının güvenilirliğine dair mutlak bir güven" verdiğini açıkladı.

Şarku’l Avsat’ın haftalık Alman gazetesi Welt am Sonntag’dan aktardığına göre Rutte, "Rusya tehlikeli ve pervasız bir nükleer söylem kullandığında, vatandaşlarımız paniğe gerek olmadığını bilmeli, çünkü NATO'nun güçlü bir nükleer caydırıcılığı var" ifadelerini kullandı.

Şöyle devam etti: "(Rusya Devlet Başkanı Vladimir) Putin şunu bilmeli ki, nükleer bir savaş asla kazanılamaz ve asla nükler savaş olmamalı."

Putin, Rusya'nın 2022'de Ukrayna'yı tam kapsamlı işgalinden bu yana Batı'yı olası nükleer sonuçlar konusunda defalarca uyardı.

Geçtiğimiz ay, Rusya'nın konvansiyonel füzelerle saldırıya uğraması halinde nükleer silah kullanabileceğini ve Moskova'nın nükleer güçle desteklenen herhangi bir saldırıyı ortak bir saldırı olarak değerlendireceğini açıkladı.


Washington, Ukrayna savaşını sona erdirmek için AB'nin Rus varlıklarını kullanmasını destekliyor

Şeref kıtası askerleri, Ukraynalı bir askerin tabutunun üzerinde Ukrayna bayrağını taşıyor (AFP)
Şeref kıtası askerleri, Ukraynalı bir askerin tabutunun üzerinde Ukrayna bayrağını taşıyor (AFP)
TT

Washington, Ukrayna savaşını sona erdirmek için AB'nin Rus varlıklarını kullanmasını destekliyor

Şeref kıtası askerleri, Ukraynalı bir askerin tabutunun üzerinde Ukrayna bayrağını taşıyor (AFP)
Şeref kıtası askerleri, Ukraynalı bir askerin tabutunun üzerinde Ukrayna bayrağını taşıyor (AFP)

Konuya yakın bir ABD'li kaynak, dün Reuters'a yaptığı açıklamada, ABD'nin Avrupa Birliği'nin dondurulmuş Rus varlıklarını Ukrayna'yı desteklemek ve iki ülke arasındaki devam eden savaşı sona erdirmek amacıyla kullanmasını tamamen desteklediğini söyledi.

Batı, Moskova üzerindeki baskıyı artırmaya çalışırken, Avrupa Komisyonu, AB hükümetlerinin dondurulmuş Rus devlet varlıklarına el koymadan 185 milyar avroya (217 milyar dolar) kadar kullanmalarına olanak tanıyan bir plan önerdi. Şarku'l Avsat'ın Reuters'ten aktardığına göre bu meblağ, şu anda Avrupa'da dondurulmuş durumda olan 210 milyar avroluk Rus devlet varlıklarının büyük bir kısmını temsil ediyor.

Kimliğinin açıklanmasını istemeyen Amerikalı kaynak, Washington'ın "AB'yi ve şu anda bu varlıkları Ukrayna'yı desteklemek için bir araç olarak kullanma yönünde attığı adımları tam olarak desteklediğini" ifade etti.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in 2022 yılında Ukrayna'nın işgalini emretmesinin ardından, ABD ve müttefikleri Rusya Merkez Bankası ve Maliye Bakanlığı'na yaptırımlar uygulayarak yaklaşık 300 milyar dolarlık Rus devlet varlığını dondurdu.