Yemen: Husiler iç savaşta ısrarcı

14 Eylül’de Sana’da yeni öldürülen Husilerin mezarları (EPA)
14 Eylül’de Sana’da yeni öldürülen Husilerin mezarları (EPA)
TT

Yemen: Husiler iç savaşta ısrarcı

14 Eylül’de Sana’da yeni öldürülen Husilerin mezarları (EPA)
14 Eylül’de Sana’da yeni öldürülen Husilerin mezarları (EPA)

Husi Ensarullah örgütü lideri Abdulmelik el-Husi, meşru hükümete karşı darbenin yıl dönümü arifesinde açıklamalarda bulundu.
Geçen cumartesi günü Sana’da Husi milisler tarafından gerçekleştirilen toplu infazlara ilişkin Avrupa’dan gelen kınama mesajlarına rağmen grubun lideri Abdulmelik el-Husi, 20 Eylül’de yeni Yemen bölgelerini ele geçirmek için mücadeleye devam etme sözü verdi. İran destekli grubunun Yemen’deki meşru hükümete ve ulusal uzlaşıya karşı düzenlediği darbenin yıldönümünün arifesinde, yaptığı konuşmada  Abdulmelik el-Husi, destekçilerine de cephelere daha fazla asker ve daha fazla para toplama çağrısı yaptı.
Öte yandan Birleşmiş Milletler (BM) Yemen Özel Elçisi Hans Grundberg, uluslararası ve ABD desteğiyle, duraksayan barış çabalarını canlandırmaya çalışıyor.
Darbeci grubun lideri, yandaşlarına bugün darbenin yıldönümünü kutlamak için meydanlarda toplanma çağrısı yaparken, grubun muhaliflerini de ‘hain’ olarak nitelendirdi. Milislerin davranışlarından rahatsız olan eski devlet memurlarına da atıfta bulunan Abdulmelik el-Husi, ‘ikiyüzlüler’ olarak nitelendirdiği kişilerin devlet kurumlarından uzaklaştırılma eyleminin devam ettiğini vurguladı.
İnsan hakları çevrelerinde ‘grubun, cezaevlerinde yeni bir tutuklu katliamı gerçekleştireceği’ yönündeki endişeler gölgesinde Avrupa Birliği (AB), 20 Eylül’de milisler tarafından geçen cumartesi günü Sana’da biri küçük 9 kişiye karşı gerçekleştirilen toplu infazları kınadı. Söz konusu kişiler, Husilerin Siyasi Konsey Başkanı Salih es-Sammad’ı öldürme planına karışmakla suçlanıyordu.
AB’nin internet sitesinde yer alan açıklamada “AB, 18 Eylül 2021 tarihinde birinin reşit olmama ihtimali bulunan 9 kişinin, Ensarullah (yani Husiler) tarafından Sana’da öldürülmesini kınamaktadır” ifadelerine yer verildi. Bildiride, “Yargı sürecinde aksaklıklar ve kötü muamele iddiaları bulunuyor” denilirken AB, ayrıca “Ölüm cezasına her zaman ve her koşulda şiddetle karşı çıkıyoruz. Çünkü bu, suça karşı caydırıcı olmayan acımasız ve insanlık dışı bir cezadır ve insan onurunu kabul edilemez bir şekilde hiçe saymaktadır” açıklamasında bulundu.
Bildiride, “Yemen’deki tüm çatışma tarafları, uygun bir süreç sağlamak, Yemen’deki herkes için hesap verebilirlik ve adalet uygulamak amacıyla BM İnsan Hakları Konseyi tarafından kurulan BM’ye bağlı uzmanlar grubuyla ve diğer ilgili organlarla iş birliği yapmak zorundadır” ifadelerine yer verildi.
Birleşik Krallık’ın Yemen Büyükelçiliği, Twitter hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, Husilerin 9 kişiyi infazını ‘acımasız’ olarak nitelendirerek kınadı. Büyükelçilik, “Bu, insan onurunun hiçe sayıldığını, adil yargılanmanın ve hukuka uygun sürecin açıkça göz ardı edildiğini göstermektedir. Ne yazık ki bu durum ilk değildir” dedi.
Avrupa ve İngiltere’nin infazları kınaması öncesinde de Yemen sokaklarındaki bir öfke durumu ortasında ve milislerin kötü niyetli siyasi suçlamalara dayalı daha fazla yargısız infaz gerçekleştirmeye devam edeceği korkusuyla ABD ve uluslararası toplumdan da kınamalar yapıldı.
Yemen meselelerini takip eden birçok gözlemci, Husi milislerin özellikle de devam eden askeri tırmanış ve halka karşı devam eden ihlaller nedeniyle barış sürecine uymadığına inanıyor.
Gözlemcilere göre Husi milisler, sözcüleri aracılığıyla Grundberg’in atanmasıyla birlikte beklenen rolüne fazla güvenmediklerini dile getirdi.
Geçen haftalarda Husi milisler, Marib vilayetine özellikle de güneydeki Rahbe kasabasına saldırılarını yoğunlaştırdı. Husiler ayrıca, Suudi Arabistan’daki bazı alanlara da düşmanca saldırılar gerçekleştirdi.
Husi lider, son yaptığı tüm açıklamalarında yandaşlarına Marib’e daha fazla savaşçı gönderme çağrısı yaptı. Abdulmelik el-Husi, Marib’i kontrol etmenin, savaş çabaları için harcama yapmak amacıyla finansal kaynakları geliştirmeye yardım edeceğini vurguladı.
Yeni BM Temsilcisi, ABD’nin Yemen Özel Temsilcisi Tim Lenderking ile Yemen’e barış getirme ve savaşı durdurma planı arayışı bağlamında, Umman’ın başkenti Maskat’a yönelmeden önce Riyad üzerinden başlattığı yeni bir bölgesel tura çıktı.
Meşru hükümet, kapsamlı bir çözüme ulaşmak için üç kritere bağlı. Kurtarılan bölgelerde yaşanan ekonomik kriz ve kargaşaya, ayrıca meşru hükümetin görevlerini yerine getirmek üzere’ geçici başkent Aden’e dönememesine ek olarak, Husi milislerin askeri tırmanış konusundaki ısrarları ortasında Yemen siyasi çevreleri, iyimserlikten yoksun bir durumda.
Meşru hükümet, barış sürecini yeniden sağlama yolunun, Husi milislere ‘devam eden askeri saldırılarını durdurmaları ve kapsamlı bir ateşkesi kabul etmeleri’ için baskı yapmakla başladığını söyledi. Meşru hükümet, “Bu başarı, Husi milislerin çeşitli bölgelerde tırmandırmayı sürdürdüğü yıkıcı savaşın ekonomik ve insani etkilerinin hafifletilmesiyle ilgili olanlar da dahil, çeşitli yönlere olumlu yansıyacaktır” dedi.



Hamas heyeti, MİT Başkanı’yla Gazze anlaşmasının uygulanmasına ilişkin gelişmeleri görüştü

Gazze şehrinin Şucaiyye semtinde İsrail ordusunun yıktığı binalar harabeye döndü. (AP)
Gazze şehrinin Şucaiyye semtinde İsrail ordusunun yıktığı binalar harabeye döndü. (AP)
TT

Hamas heyeti, MİT Başkanı’yla Gazze anlaşmasının uygulanmasına ilişkin gelişmeleri görüştü

Gazze şehrinin Şucaiyye semtinde İsrail ordusunun yıktığı binalar harabeye döndü. (AP)
Gazze şehrinin Şucaiyye semtinde İsrail ordusunun yıktığı binalar harabeye döndü. (AP)

Hamas, Halil el-Hayye liderliğindeki bir heyetin dün İstanbul'da Millî İstihbarat Teşkilâtı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın ile bir araya gelerek Gazze Şeridi'ndeki ateşkes anlaşmasının uygulanmasındaki gelişmeleri görüştüğünü duyurdu.

Hamas tarafından yapılan açıklamada, toplantıda İsrail'in Gazze anlaşmasını ‘ihlal’ ettiği konuların ele alındığı belirtildi. Bu ihlaller arasında İsrail ordusunun kontrolündeki bölgelere yönelik bombardıman ve ateş açma, Refah Sınır Kapısı dahil geçişlerin kapatılması ve yardım, tıbbi malzeme ve altyapı yeniden inşa ihtiyaçlarının girişinin engellenmesi yer alıyor.

Açıklamada, el-Hayye'nin Kalın’a Mısır'ın başkenti Kahire'de düzenlenen Filistinli grupların son toplantıları hakkında bilgi verdiği ve ‘arabuluculara ve ilgili tüm uluslararası taraflara, İsrail'in Filistinli mahkûmlara yönelik korkunç ihlallerini durdurmaları için baskı yapma’ gereğini vurguladığı belirtildi.

Geçtiğimiz ay Kahire'de bir araya gelen Filistinli gruplar, Gazze'nin yönetimini Gazze Şeridi'nden bağımsız uzmanlardan oluşan geçici bir Filistin komitesine devretme ve Gazze Şeridi'nin yeniden inşasının finansmanı ve uygulanmasını denetlemek üzere uluslararası bir komite kurma konusunda anlaşmaya vardıklarını açıklarken, ‘Filistin siyasi sisteminin birliği ve bağımsız ulusal karar alma mekanizmasının’ önemini vurguladılar.

Gazze Şeridi'nde güvenlik ve istikrarı sağlamak için gerekli tüm önlemleri almayı kabul eden gruplar ayrıca, ateşkesi izlemek üzere kurulacak geçici uluslararası güç hakkında bir Birleşmiş Milletler (BM) kararı alınmasının önemini vurguladı.


Mısır, gergin ilişkilere rağmen İsrail ile barış anlaşmasına bağlılığını yineledi

5 Kasım Çarşamba günü (dün) çekilen bir fotoğrafta Gazze'deki yıkımın bir kısmı görülüyor. (Reuters)
5 Kasım Çarşamba günü (dün) çekilen bir fotoğrafta Gazze'deki yıkımın bir kısmı görülüyor. (Reuters)
TT

Mısır, gergin ilişkilere rağmen İsrail ile barış anlaşmasına bağlılığını yineledi

5 Kasım Çarşamba günü (dün) çekilen bir fotoğrafta Gazze'deki yıkımın bir kısmı görülüyor. (Reuters)
5 Kasım Çarşamba günü (dün) çekilen bir fotoğrafta Gazze'deki yıkımın bir kısmı görülüyor. (Reuters)

Mısır, Gazze Şeridi'ndeki savaş ve her iki tarafın da anlaşmayı ihlal ettiği yönündeki suçlamalar nedeniyle Kahire ile Tel Aviv arasında gerginliklerin yaşandığı bir dönemde, İsrail ile barış anlaşmasına bağlılığını yineledi.

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati salı akşamı bir televizyon röportajında şunları söyledi: “Mısır her zaman önemli bir ülkedir ve taahhütlerine saygı duyar. İsrail dahil herhangi bir ülkeyle barış antlaşması imzalarsa, karşı taraf antlaşmaya uyduğu sürece antlaşmayı ihlal etmez.”

İsrail ile ilişkilerin ‘Gazze savaşı nedeniyle ciddi şekilde gerginleştiğini ve bunun iletişime yansımaları olduğunu’ ifade eden Abdulati, ‘ilişkilerin yönetimi, düzeyleri ve karşılıklı ilişkiler ile barış antlaşması arasında fark olduğunu’ vurguladı. Abdulati, “Antlaşma yürürlükte ve her iki ülke için bağlayıcı; her iki ülke de antlaşma kapsamındaki taahhütlerine saygı duyuyor” dedi.

SDFRG
Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati (Mısır Dışişleri Bakanlığı)

İsrail'in Philadelphia Koridoru ve Refah Sınır Kapısı’nın Filistin tarafını kontrol altına almasıyla iki ülke arasındaki gerginlik arttı.

Gerginlik, Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi'nin, 1979'da imzalanan anlaşmadan bu yana ilk kez İsrail'e atıfta bulunarak ‘düşman’ kelimesini kullanıp İsrail hükümetinin politikalarının mevcut barış anlaşmalarını tehdit ettiğini söylemesiyle geçtiğimiz eylül ayında zirveye ulaştı.

Aynı sıralarda Netanyahu, ABD Başkanı Donald Trump'ın yönetiminden Mısır'a baskı yapmasını ve Sina Yarımadası'ndaki askeri yığınaklaşmayı azaltmasını istedi. Axios internet sitesine göre Netanyahu, “Bunlar Mısır'ın barış anlaşmasını ciddi şekilde ihlal etmesidir” dedi.

Abdulati, son açıklamalarında Mısır'ın ‘Amerikan tarafına, Mısır'ın anlaşmayı ihlal ettiği yönündeki iddiaların yalan olduğunu ve böyle bir şeyin hiç yaşanmadığını bildirmek istediğini’ belirtti.

Kahire'nin uluslararası hukuka veya ikili anlaşmalara bağlılığını sorgulamayı kabul etmediğini vurguladı. Bazı medya veya siyasi raporlarda ortaya atılan iddiaların ‘Mısır'ın imajını ve dengeli bölgesel rolünü çarpıtmayı amaçladığını’ ifade etti.

Güven verici mesajlar

Mısır Düşünce ve Stratejik Araştırmalar Merkezi Danışma Kurulu Başkanı Abdulmunim Said, İsrail'in ordunun Sina Yarımadası'ndaki konumuna ilişkin iddiaları ışığında, Mısır'ın İsrail'e barışa bağlı olduğunu gösteren güven verici mesajlar göndermeye çalıştığını söyledi.

Said, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanı Sisi ve Dışişleri Bakanı’nın son zamanlarda gönderdiği mesajların anlaşmaya bağlılığı teyit ettiğini bildirdi.

SDFRGT
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, 2017 yılındaki Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu toplantısı sırasında İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile yaptığı görüşmede (Reuters)

Sisi, Ekim 1973 savaşını anma konuşmasında Mısır ile İsrail arasındaki barış anlaşmasını överek, bunu ‘taklit edilmesi gereken tarihi bir model’ olarak nitelendirdi. Sisi, “Mısır'ın İsrail ile barış deneyimi sadece bir anlaşma değil, istikrarı pekiştiren adil bir barışın kurulmasıydı” dedi.

Said, Mısır'ın ‘İsrail ile barışı destekleyen bir ülke olarak kendini göstermeye çalıştığını ve bölgede devam eden diğer çatışmalara da barış getirmeye çalıştığını, bunun da Mısır'a bölgede daha önemli roller kazandırdığını’ düşünüyor, ancak aynı zamanda ‘İsrail ile iş birliğinin bir gereklilik olmaya devam edeceğini’ vurguluyor.

Said, Mısır'ın Gazze Şeridi'nde İsrail'in savaşını durdurma rolü ile İsrail ile çatışmayı tırmandırmaya ve mevcut barışı aşmaya çalışanlar arasında bir denge kurmaya çalıştığını söyledi. Said, “Mısır'ın İsrail ile ilişkileri, Filistin devleti kurulana kadar sınırlı kalacak. Daha fazla güvenlik iş birliği ve Mısır Genel İstihbarat Servisi Başkanı Tümgeneral Hasan Reşad'ın İsrail'e yaptığı ziyaretler gibi tekrarlanan ziyaretler şeklinde olacak” ifadelerini kullandı.

Raşad'ın geçen ayki ziyareti sırasında İsrail Başbakanlığı yaptığı açıklamada, iki tarafın ‘İsrail-Mısır ilişkileri, iki ülke arasındaki barışın güçlendirilmesi ve bir dizi diğer bölgesel konuyu’ da görüştüğünü belirtti.

Barışın geleceği

Geçtiğimiz eylül ayında Doha'da düzenlenen Arap Birliği – İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) zirvesinde Mısır Cumhurbaşkanı İsrail halkına hitaben şunları söyledi: “İsrail'in ihlalleri barışın geleceğini baltalıyor, sizin güvenliğinizi ve bölgedeki tüm halkların güvenliğini tehdit ediyor, yeni barış anlaşmaları için her türlü fırsatın önünü kesiyor ve hatta Arap ülkeleriyle mevcut barış anlaşmalarını bozuyor.”

CDFG
Mısır-İsrail sınırının bir bölümü (Reuters)

Yüksek ve Stratejik Araştırmalar Askeri Akademisi Danışmanı Tümgeneral Muhammed el-Gabari'ye göre Mısır, son zamanlarda bağlı kaldığı ilkeleri teyit ederek Gazze'de ateşkes anlaşmasına varılmasını sağladı ve sınırda ortaya çıkan sorunları, yerinden edilmeyi reddeden ve barışı koruyan tutarlı bir yaklaşımla ele aldı.

El-Gabari, “İsrail sürekli gerginliği artırmasına rağmen, şu ana kadar Mısır'ın vizyonu galip geldi” dedi.

El-Gabari, “Barış anlaşmasının iptal edilmesi sadece Mısır ve İsrail için değil, bölgedeki güvenlik ve istikrar için de bir tehdit oluşturuyor. Mısır'ın anlaşmaya bağlı kalma konusundaki ısrarı, anlaşmayı sürekli ihlal etmekle tehdit eden İsrail üzerinde baskı oluşturuyor” ifadelerini kullandı.

Abdulmunim Said, “İsrail medyasında Mısır'a yönelik gerilimin son zamanlarda azaldığına inanılıyor; eskiden Mısır'ın barış anlaşmasını ihlal etmesine odaklanan birçok makale, artık anlaşmanın istikrarının öneminden bahsediyor” dedi.


ABD’de gıda yardım programlarının askıya alınmasıyla birlikte aileler gıda bankalarına ve yakınlarına yöneldi

Los Angeles'taki bir gıda bankası, ihtiyaç sahibi Amerikalılara yardım dağıtırken (AFP)
Los Angeles'taki bir gıda bankası, ihtiyaç sahibi Amerikalılara yardım dağıtırken (AFP)
TT

ABD’de gıda yardım programlarının askıya alınmasıyla birlikte aileler gıda bankalarına ve yakınlarına yöneldi

Los Angeles'taki bir gıda bankası, ihtiyaç sahibi Amerikalılara yardım dağıtırken (AFP)
Los Angeles'taki bir gıda bankası, ihtiyaç sahibi Amerikalılara yardım dağıtırken (AFP)

Maryland eyaletinin Montgomery County bölgesinde yaşayan Dalitia Chung, kasım ayı gıda yardımının gecikeceğini öğrendiğinde, kendisi ve çocuğunu besleyebilmek için geniş ailesiyle yemek ve market alışverişini paylaşmak üzere hemen bir plan yaptı.

Ancak Silver Spring'deki Manna Food Center gıda bankasından bir sepet dolusu gıda yardımı aldıktan sonra, bu yardıma sonsuza kadar güvenemeyeceğini anlayan Chung, “İki hafta içinde (yardım) almazsam, (başka) seçenekler arayacağım” dedi.

Chung, ABD tarihinin en uzun süren hükümet kapanması nedeniyle, gıda kuponu olarak da bilinen Ek Beslenme Yardım Programı'ndan (Supplemental Nutrition Assistance Program/SNAP) yardım almakta gecikme yaşayan yaklaşık 42 milyon Amerikalıdan sadece biri.

Kasım ayının başı çoğu kişi için SNAP’ın 60 yıllık tarihinde ilk kez gıda yardımı programının askıya alınmasıyla birlikte kafa karışıklığı, endişe ve zorlu seçimler yapılmasını gerektirdi. Başkan Donald Trump'ın yönetimi, bu ay kısmi yardım sağlamak için federal mahkeme kararını uygulayacağını açıkladı, ancak SNAP’tan yararlanan kişilere fonların ulaşmasının haftalar sürebileceği konusunda uyardı.

SNAP yararlanıcıları aynı zamanda sınırlı bütçelerini dikkatli bir şekilde yönetiyor, gıda bankalarına başvuruyor ve bu zorlu dönemi atlatmak için bazı şeylerden fedakarlık ediyorlar. Oklahoma, Tulsa'dan 47 yaşındaki Amanda Traster, gıda satın almak için para biriktirebilmek amacıyla aylık tedavi masraflarının sadece yarısını ödediğini söyledi.

Müşterilerin ziyaret edebilecekleri sayıya sık sık kısıtlamalar getiren belirli mağazalardan aldığı gıda teslimat tarihlerini takip etmek için ikinci bir takvim tutan Traster, artık her öğünde daha az yediğini ve elinden geldiğince tasarruf ettiğini belirterek “Şu anda durum çok kaotik” diye ekledi.

ABD Tarım Bakanlığı verilerine göre SNAP yardımlarından yararlanan ailelerin yaklaşık yüzde 80'inde bir çocuk, bir yaşlı veya engelli bir kişi bulunuyor. Programdan yararlanabilmek için, yararlanıcıların gelirlerinin ulusal yoksulluk sınırının yüzde 130'unun altında olması gerekiyor. Bu sınır, birçok bölgede tek kişilik haneler için aylık bin 632 dolar, iki kişilik haneler için ise 2 bin 215 dolar.