İsrail’de artan baskılar nedeniyle Yahudi dini partiler hükümete dahil edilmeye çalışılıyor

Söz konusu adım, bir Arap partisine bağlı olmama kapsamında atıldı.

Birleşik Arap Listesi lideri Abbas (sağda) geçen haziran ayında Bennett (ortada) ve Lapid ile koalisyon hükümeti anlaşmasını imzaladı. (Reuters)
Birleşik Arap Listesi lideri Abbas (sağda) geçen haziran ayında Bennett (ortada) ve Lapid ile koalisyon hükümeti anlaşmasını imzaladı. (Reuters)
TT

İsrail’de artan baskılar nedeniyle Yahudi dini partiler hükümete dahil edilmeye çalışılıyor

Birleşik Arap Listesi lideri Abbas (sağda) geçen haziran ayında Bennett (ortada) ve Lapid ile koalisyon hükümeti anlaşmasını imzaladı. (Reuters)
Birleşik Arap Listesi lideri Abbas (sağda) geçen haziran ayında Bennett (ortada) ve Lapid ile koalisyon hükümeti anlaşmasını imzaladı. (Reuters)

İsrail’de Naftali Bennett hükümeti 100’üncü gününü doldururken İçişleri Bakanı Ayelet Şaked’in, Mansur Abbas başkanlığındaki Birleşik Arap Listesi (Ra’am) ile ortaklığa dayalı hükümetin içinde bulunduğu durumdan kurtulmak için Yahudi dini partilerinden birini hükümet koalisyonuna dahil etmeye çalıştığı ortaya çıktı. 
Bakan Şaked'e yakın kaynaklar, kendisinin ve Bennett ile kurduğu Yeni Sağ’ın (Yamina) Araplarla ittifak nedeniyle aşırı sağcı seçmen tabanlarının şiddetli baskısıyla karşı karşıya olduğunu ve bu durumun devam etmesinin yaklaşan ilk seçimlerde oyları kaybetmelerine, belki de siyasi arenadan kaybolmalarına yol açacağını düşündüklerini aktardılar. Kaynaklar, mevcut ittifakın özellikle Batı Şeria ve Kudüs'teki Yahudi yerleşimi ve güvenlik konularında, sağcı politikaları ve programlarında Bennett'in elini kolunu bağladığını bildirdiler. Şaked, Gazze Şeridi veya Hizbullah ile savaşa girilmesi halinde İslami hareketin, hatta sol görüşlü Meretz partisinin milletvekillerinin hükümeti devirmekle tehdit ettiği bir durum ortaya çıkabileceği düşünülüyor. Bu nedenle bir veya birkaç Yahudi dini partiyi hükümete dahil etmeye çalışması gerektiği görüşünde. Hükümet koalisyonunda İslami hareketle ortaklığı bırakma niyetinde olmadığını açıkça belirten Şaked ancak bu koalisyonu hükümet politikası üzerinde daha az etkili hale getirmenin yolunu arıyor.
Hükümet koalisyonunun şu an İslami harekete ek olarak aşırı sağda Yeni Sağ ve Yeni Umut, solda da Meretz’in de dahil olduğu 8 partiden oluştuğu biliniyor. Koalisyonun zayıf bir çoğunluğa sahip olması (parlamentodaki 120 milletvekilinden 61'i), onu kırılgan ve her türlü temel soruna karşı savunmasız hale getiriyor. Söz konusu koalisyona Ortak Arap Listesi Bloku (6 milletvekili) tarafından dışarıdan sağlanan sınırlı destek de var. Ancak bu liste, İsrail-Filistin çatışmasıyla ilgili konularda ciddi bir sert duruşa sahip. Bu nedenle hükümet yerleşim projelerine, savaşlara, esirlere veya benzeri herhangi bir meseleye destek veremiyor.
Diğer yandan muhalefette iki dini parti bulunuyor. Bunlar 9 milletvekili ile Aryeh Deri liderliğindeki Şas Partisi ve  7 milletvekili ile Yaakov Litzman liderliğindeki Birleşik Tevrat Yahudiliği partisi. İki parti, muhalefetle bağlantılılar ve eski Başbakan Binyamin Netanyahu'ya kişisel ve ideolojik bir bağlılıkla hareket ediyorlar. Şaked'e göre, Netanyahu ile olan bağlılık Katolik bir birliktelik değil. Bennett hükümetinin sürdürülemez ve çok kırılgan olduğu ve yakında düşeceği duygusuna dayanıyor. Bununla birlikte Şaked, dini partilerin Bennett hükümetinin sağlam ve istikrarlı olduğuna ve parlamento dönemi boyunca (4 buçuk yıl) süreceğine ikna oldukları anda, Netanyahu ile birlikteliği bozma ve koalisyona katılma olasılığını yeniden düşüneceklerini ve kabul edeceklerini belirtiyor. Özellikle bu katılımın, yerleşim projesini ve birçok sağcı programı kurtaracağı, Filistin devletinin kurulmasının onaylanmasına yönelik uluslararası baskıları bertaraf etmeye katkıda bulunacağı ve  katılan partilere ve ekonomik ve partizan çıkarlarına fayda sağlayacağı düşüncesinde. Şaked geçen ay Dışişleri Bakanı ve alternatif Başbakan Yair Lapid'in Filistinlilerle iki devletli bir çözüme yönelik müzakereleri ilerletmeye karar vermesi halinde hükümetin düşeceğini söyledi. Ayrıca kendisi ve Naftali Bennett'ın iki devletli çözüme ve bir Filistin devleti kurma fikrine karşı olduklarını vurguladı.
Kaynaklar, Şaked'in sadece dini partileri dahil etmek için çalışmadığını, pozisyonlarını ve adımlarını tamamen Başbakan Bennett ile koordine ettiğini bildirdiler. Ayrıca kararın birkaç ay içinde yürürlüğe girebileceğini düşündüğünü aktardılar.
Diğer yandan Lapid'in de mevcut hükümette Filistin meselesi konusunda bir fikir birliği olmadığını söylediği biliniyor. İki devletli çözümü desteklediği halde bunun mevcut hükümette gerçekleşemeyeceğini belirten Lapid, başbakan olduğunda söz konusu tutumunun değişip değişmeyeceği sorusuna "Bu mümkün" cevabını verdi. Dönüşümlü başkanlık anlaşmasına göre Lapid, görev süresinin ikinci yarısında, yani Kasım 2023'te hükümete liderlik edecek.

 


İranlı diplomat, Rusya'yı 12 günlük savaşta İsrail'e yardım etmekle suçladı

İranlı diplomat Muhammed Sadr (Khabar Online)
İranlı diplomat Muhammed Sadr (Khabar Online)
TT

İranlı diplomat, Rusya'yı 12 günlük savaşta İsrail'e yardım etmekle suçladı

İranlı diplomat Muhammed Sadr (Khabar Online)
İranlı diplomat Muhammed Sadr (Khabar Online)

İranlı deneyimli bir diplomat, Rusya'yı İran savunma bilgilerini İsrail'e aktarmakla suçlayarak, eski İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin helikopterinin düşürülmesinin İsrail tarafından planlandığını belirtti.

Uygunluk Ayırt Etme Konseyi üyesi Muhammad Sadr, bugün bir gazeteye verdiği röportajda, “İsrail ile İran İslam Cumhuriyeti arasında 12 gün süren savaşta ve önceki savaşta Ruslar, ülkenin savunma merkezleri hakkındaki bilgileri İsrail'e teslim etti” ifadelerini kullandı.

İsrail, ABD'nin de kısa süreliğine katıldığı 12 günlük bir hava saldırısıyla İran'a saldırdı. Bu saldırılar sırasında önemli nükleer tesisleri bombaladı ve üst düzey askeri liderler ile nükleer bilim insanlarını öldürdü.

İsrail, bu savaş sırasında İran'ın hava savunmasını büyük ölçüde yok etti ve İran'ın balistik füze stokunun büyük bir kısmının İsrail saldırıları nedeniyle hasar gördüğü düşünülüyor.

Savaşın sona ermesinden bu yana İran, gelecekteki herhangi bir İsrail saldırısına karşı koymaya hazır olduğunu giderek daha fazla vurguluyor.

Muhammed Sadr şunları söyledi: Burası Rusya. Rusya, NATO üyesi Türkiye'ye S-400 sistemini teslim etmeye hazırdı, ancak bize teslim etmedi. Onunla stratejik anlaşması olan biziz. Sukhoi-35 uçaklarının satın alınması konusunda uzun süredir konuşuluyor, ancak bunları da bize teslim etmedi. Sadr, “Rusya'nın İsrail'e özel bir eğilimi var” diyerek, “Rusya ile ilişkilerimizi sürdürelim, ancak güven olmadan" dedi.

Sadr, Mayıs 2024'te Azerbaycan sınırına yakın dağlık bir alanda düşen Reisi'nin helikopterinin, Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, Tebriz Cuma İmam-ı Ayetullah Haşim, Doğu Azerbaycan Valisi Malik Rahmeti, Cumhurbaşkanlığı Koruma Birimi Başkanı Seyyid Mehdi Musevi ve Devrim Muhafızları Ensar el-Mehdi Kolordusu üyelerinden birinin yanı sıra pilot, yardımcısı ve bir teknik yetkiliyle birlikte ölümüne yol açan kazayla ilgili de konuştu. Sadr analizine dayanarak, Cumhurbaşkanı Reisi'yi taşıyan helikopterin düşmesinin İsrail'in işi olduğuna inandığını ifade etti.

Sadr, "İsrail, bu fiili suikastla, İran devam ederse biz de devam edeceğiz mesajını vermek istedi" değerlendirmesinde bulundu. Musa es-Sadr'ın yeğeni ve Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi döneminde eski dışişleri bakan yardımcısı olan Sadr'ın bu açıklamaları, Rusya'nın geri çekilme sürecini engelleyebileceği izleniminin arttığı bir dönemde geldi. Tahran ve Moskova, cumartesi günü Avrupa ülkelerini BM'nin 2231 sayılı Kararı'nın planlanan tarihte uygulanmasını durdurmaya çağırdı. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre bu çağrı, Avrupa'nın 2015 nükleer anlaşması kapsamındaki yaptırımları yeniden uygulayarak «Snapback» mekanizmasını harekete geçirme yönündeki ciddi adımlarıyla eş zamanlı olarak yapıldı. Bu arada Tahran, Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması'ndan (NPT) çekilme tehdidinde bulunuyor.


Fransa, hükümetin antisemitizmle mücadelede başarısız olduğunu iddia eden ABD Büyükelçisi’ni Dışişleri Bakanlığı’na çağırdı

ABD'nin Fransa Büyükelçisi Charles Kushner (AFP)
ABD'nin Fransa Büyükelçisi Charles Kushner (AFP)
TT

Fransa, hükümetin antisemitizmle mücadelede başarısız olduğunu iddia eden ABD Büyükelçisi’ni Dışişleri Bakanlığı’na çağırdı

ABD'nin Fransa Büyükelçisi Charles Kushner (AFP)
ABD'nin Fransa Büyükelçisi Charles Kushner (AFP)

Fransa Dışişleri Bakanlığı, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'a yazdığı mektupta hükümeti antisemitizmle mücadele için yeterli önlem almamakla eleştiren ABD Büyükelçisi’ni Dışişleri Bakanlığı'na çağıracağını duyurdu.

Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığına göre, ABD'nin Fransa Büyükelçisi Charles Kushner'ın dün basına sızdırılan mektubu, İsrail'in birkaç gün önce Fransa'ya yönelik benzer eleştirilerini yansıtıyor. İsrail’in eleştirileri Paris'ten sert bir tepki almıştı.

Kushner, Macron'a yazdığı mektupta, pazartesi gününün Nazi Almanyası işgali altında ‘Yahudilerin Fransız topraklarından sürülmesine son veren müttefiklerin Paris'i kurtarışının 81. Yıldönümü’ olduğunu belirtti.

Mektupta, “Fransa'da antisemitizmin keskin bir şekilde artmasından ve hükümetinizin bununla mücadele etmek için yeterli önlem almamasından derin endişe duyduğum için size bu mektubu yazıyorum” ifadesi yer aldı.

Mektubun devamında, “Fransa'da Yahudilerin sokaklarda saldırıya uğramadığı, sinagogların ve Yahudi okullarının tahrip edilmediği, Yahudilere ait işyerlerinin vandalizme uğramadığı tek bir gün bile geçmiyor” denildi.

Kushner’a göre, antisemitizm uzun zamandır Fransız yaşamında izlerini bırakmış olsa da, Yahudilere yönelik nefret, 7 Ekim 2023'te Hamas tarafından gerçekleştirilen ve Gazze Şeridi'nde devam eden savaşı tetikleyen acımasız saldırıdan bu yana patlak verdi.

Mektubun yayınlanmasından saatler sonra, Fransa Dışişleri Bakanlığı bu son iddiaları şiddetle reddeden bir açıklama yayınladı ve ‘kabul edilemez’ olarak nitelendirdi.

Dışişleri Bakanlığı, Fransa'nın antisemitizmle mücadeleye ‘tamamen bağlı’ olduğunu vurguladı.

Bakanlık, büyükelçinin açıklamalarının ‘Fransa ile ABD arasındaki transatlantik ilişkilerin kalitesine ve müttefikler arasında olması gereken güvene yakışmadığını’ ifade etti.

Bakanlık, ‘1961 Viyana Diplomatik İlişkiler Sözleşmesi'nde belirtildiği üzere, devletlerin iç işlerine karışmama yükümlülüğüne’ işaret etti.

Bakanlık tarafından yapılan açıklamada, Kushner'in bugün Dışişleri Bakanlığı'na çağrılacağı bildirildi.

“Antisiyonizm, antisemitizmdir”

ABD Başkanı Donald Trump'ın damadı Jared Kushner'ın babası olan Charles Kushner'ın eleştirisi, Netanyahu'nun Fransa Cumhurbaşkanı’nı Filistin devletinin tanınması çağrısı yaparak ‘antisemitizm ateşine körükle gitmekle’ suçlamasından birkaç gün sonra geldi.

Fransa Cumhurbaşkanlığı, Netanyahu'nun sözlerini kınayarak, Filistin devletinin tanınması kararı ile antisemitik şiddetin artışı arasındaki bağlantıyı ‘yanlışlara dayalı, aşağılık ve kabul edilemez’ olarak nitelendirdi.

Netanyahu gibi Kushner da “İsrail'i karalayan açıklamalar ve Filistin devletini tanıyan adımlar aşırılıkçıları cesaretlendiriyor, şiddeti körüklüyor ve Fransa'daki Yahudi kimliğini tehlikeye atıyor” dedi.

Kushner, “Bugün artık lafı dolandırmaya gerek yok. Antisiyonizm, antisemitizmdir. Nokta” ifadelerini kullandı.

ABD'nin Fransa Büyükelçisi, ‘genç Fransızların yaklaşık yarısının Holokost'u hiç duymadığını’ söyleyerek öfkesini dile getirdi.

Kushner, “Bu cehaletin devam etmesi, Fransız okullarının müfredatını sorgulamamıza neden oluyor” dedi.

Antisemitizm konusu, Batı Avrupa'nın en büyük Yahudi topluluğuna (500 bin kişi) ve Gazze Şeridi'ndeki Filistinlilere sempati duyan büyük bir Arap Müslüman topluluğuna ev sahipliği yapan Fransa'da son derece hassas bir konu.

İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarının başlamasından bu yana her iki toplulukta da nefret suçlarında keskin bir artış kaydedildi.

Macron'un eylül ayında Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu toplantısında Fransa'nın Filistin devletini resmi olarak tanıyacağını açıklaması, o dönemde İsrail'den hızlı bir şekilde eleştiri aldı.

Bu adımın ardından Kanada, Avustralya, Andorra, Finlandiya, İzlanda, İrlanda, Lüksemburg, Malta, Yeni Zelanda, Norveç, Portekiz, San Marino ve Slovenya da eylül ayında Filistin'i tanıma niyetlerini açıkladı.


Trump'ın aralık ayı başında İsrail'e yapacağı ziyaretle ilgili görüşmeler

ABD Başkanı Donald Trump (Arşiv- Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump (Arşiv- Reuters)
TT

Trump'ın aralık ayı başında İsrail'e yapacağı ziyaretle ilgili görüşmeler

ABD Başkanı Donald Trump (Arşiv- Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump (Arşiv- Reuters)

“I24 News” televizyonu, dün, Amerikan ve İsrailli yetkililerin, Başkan Donald Trump'ın önümüzdeki aralık ayı başında İsrail'e yapacağı ziyaretle ilgili görüşmelerin sürdüğünü bildirdi.

Ziyaretin kesinleşmesi halinde, Trump'ın ikinci dönem başkanlığı sırasında Kudüs'e yaptığı ilk ziyaret olacak.