Rusya'nın Afrin'de hedef aldığı Hamza Tümeni: Türkiye ile yakın çalışıyor, DEAŞ ve YPG'ye karşı harekatlara katıldıhttps://turkish.aawsat.com/home/article/3212551/rusyan%C4%B1n-afrinde-hedef-ald%C4%B1%C4%9F%C4%B1-hamza-t%C3%BCmeni-t%C3%BCrkiye-ile-yak%C4%B1n-%C3%A7al%C4%B1%C5%9F%C4%B1yor-dea%C5%9F-ve
Rusya'nın Afrin'de hedef aldığı Hamza Tümeni: Türkiye ile yakın çalışıyor, DEAŞ ve YPG'ye karşı harekatlara katıldı
İdlib'de yükselen tansiyon Afrin'e sıçradı. Rusya, 2018'de güçlerini çektiği kenti havadan bombaladı. "Ilımlı muhaliflerden" Hamza Tümeni'ni hedef aldı
Hamza Tümeni mensupları / Fotoğraf AA (Arşiv)
İstanbul/Şarku’l Avsat
TT
TT
Rusya'nın Afrin'de hedef aldığı Hamza Tümeni: Türkiye ile yakın çalışıyor, DEAŞ ve YPG'ye karşı harekatlara katıldı
Hamza Tümeni mensupları / Fotoğraf AA (Arşiv)
Türkiye'nin 2018 yılında başlattığı Zeytindalı Harekatı'yla PKK'nın Suriye'deki askeri yapılanması olan YPG'yi çıkartarak kontrol altına aldığı Afrin'deki bazı bölgeler önceki gün Rusya savaş uçaklarınca hedef alındı.
Bu saldırıların hem ayak sesleri duyulan İdlib operasyonu hem de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Rusya Devlet Başkanı Vlademir Putin ile yapmayı planladığı görüşmeden önce gelmesi dikkat çekici.
TSK üslerinin yakını ve SMO grubu hedef alındı
Rus uçakları bu saldırıda sadece Afrin'de bulunan TSK üslerinin yakınını vurmadı.
Türkiye'nin sahadaki partneri olan Suriye Milli Ordusu'nun (SMO) en bilinen bileşenlerinden biri olan Hamza Tümeni'nin bir karargahı da hedef alındı. Saldırıda çok sayıda SMO mensubu hayatını kaybetti.
SMO, Suriye iç savaşının ilk döneminde ordudan firar eden askerler tarafından kurulan Özgür Suriye Ordusu'nun ardılı olarak birçok farklı grubun birleşmesiyle 2017'de ilan edildi ve hem Zeytindalı Harekatı'na hem de Tel Abyad ile Rasulayn'a yönelik gerçekleştirilen Barış Pınarı Harekatları'na aktif olarak katıldı.
SMO savaşçılarının önemli bir kısmı daha önce de Fırat Kalkanı Harekatı'nda DEAŞ'a karşı savaşmıştı.
Hamza Tümeni, TSK'nın bütün harekatlarına katıldı
Independent Türkçe'nin haberine göre, SMO içinde aktif olan Hamza Tümeni ise Türkiye ile en yakın çalışan gruplardan biri.
Anadolu Ajansı sık sık Hamza Tümeni'nin savaş hazırlıklarına ilişkin haber servisi yapmıştı.
Grup, Suriye'nin kuzeyindeki alanlarda faaliyet gösteriyor.
2015'te Seyf Ebubekir tarafından kurulan bu grubun bir de "özel kuvvetleri" bulunuyor.
Grubun 4000 ila 6000 arasında savaşçısının bulunduğu tahmin ediliyor.
Grup içinde Zeytindalı Harekatı'ndan önce "Kürt Şahinleri" isminde bir de tugay kurulmuştu.
Geçen haftalarda aralarında Hamza Tümeni'nin olduğu 5 SMO grubu bir harekat merkezi çatısı altında birleşerek Suriye Kurtuluş Cephesi'ni (SKC) ilan etti.
SKC'nin Hamza Tümeni dışındaki bileşenleri Mutasım Tümeni, Sultan Süleyman Şah Tümeni, 20. Tümen ve Kuzey Şahinleri Tümeni.
Hamza Tümeni Komutanı Seyf Ebubekir, SKC'nin Genel Komutan Yardımcılığı'na getirildi.
SKC'den saldırıyla ilgili bir açıklama yapıldı. Twitter'dan yapılan açıklamada, "Şehitlerimizin kanını hiçbir zaman yerde bırakmadık, bundan sonra da bırakmayacağız" denildi.
HDK’nın Sudanlılara yönelik uygulamaları değişiyor mu?
HDK Komutanı Muhammed Hamdan Dagalu (Independent Arabia – Hasan Hamid)
Osman el-Esbat
Sudan’da Hızlı Destek Kuvvetleri’nin (HDK) kontrolündeki bölgelerde yaşayanların çoğu, HDK üyelerinin yeni şehirleri işgal ettiklerinde gerçekleştirdikleri misillemelere, özellikle de kasım ayında el-Cezire eyaletinin doğu ve kuzey köylerinde sivillere yönelik tacizlere ve yaygın olarak ihlallere maruz kalıyor. Öyle ki en temel insan haklarına dahi en ufak bir saygı gösterilmiyor. Geçtiğimiz yılın haziran ayında el-Cuneyna şehrinde Batı Darfur sakinlerine karşı gerçekleştirilen katliamların eşlik ettiği bu suçlar hem resmi düzeyde hem de halk tabanında şoka ve öfkeye yol açarken yerel ve uluslararası taraflarca kınanıyor.
HDK komutanları, Sudan'ın çeşitli şehirlerinde ve bölgelerinde sivilleri etkileyen ihlallerden duydukları endişeyi dile getirirken, HDK üyeleri tarafından işlenen tüm ihlalleri atfettikleri ‘isyancı’ olarak tanımladıkları kişileri, sahada yargılayarak ve olumsuz olaylarla ve ihlallerle mücadele için bir komite kurarak kontrol altına alacaklarının sözünü verdiler.
HDK Komutanı Muhammed Hamdan Dagalu (Hamideti) 1 Ocak’ta Sudan'ın 69’uncu Bağımsızlık Günü vesilesiyle yaptığı konuşmada, “İyi niyetli halkımıza, çeşitli bölgelerde kendilerine karşı meydana gelen ihlallerden dolayı derin üzüntülerimizi ifade ediyoruz. Kontrolümüz altındaki bölgelerde kanunsuzluk yapanları kontrol etmek için yoğun çaba sarf ettik ve sarf etmeye devam ediyoruz. Birçok bölgede bunu başardık. Bunu milli ve ahlaki sorumluluğumuzdan dolayı yapmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
Ancak gözlemciler ve uzmanlar, ABD yönetiminin Hamideti’ye Sudan halkına karşı işlenen sistematik ihlallerdeki rolü, ‘soykırım gerçekleştirmesi’ ve belirli etnik gruplardan kadınlara ve genç kızlara tecavüz ve diğer acımasız cinsel şiddet biçimleriyle kasıtlı olarak hedef alması nedeniyle yaptırım uyguladığından bu acımasız uygulamaları ve bunların Sudan halkı üzerindeki olumsuz yansımalarını nasıl görüyorlar? HDK, bu ihlalleri durdurabilir mi?
Organize bir çalışma
Şarku'l Avsat'ın Independent Arabia'dan aktardığı habere göre Hartum'daki Ulusal Çalışmalar Merkezi'nden strateji ve kriz yönetimi uzmanı Dr. Amin Ismail Majzoub, HDK üyelerinin başlıca hedefinin yağma, talan ve tecavüzle halk arasında panik ve korku tohumları ekmek olduğunu söyledi. Dr. Majzoub’a göre HDK’nın birçok üyesi arasındaki eğitim ve bilgi krizinin yanı sıra komuta ve kontrol kaybı da ihlallerde daha önce eşi ya da benzeri görülmemiş bir artış yaşanmasına katkı sağladı.
Dr. Majzoub, sözlerini şöyle sürdürdü:
“HDK, kontrolü altındaki bölgelerde ve şehirlerde yaşayanlar arasında endişe ve panik yaratmak için savaştaki politikalarından ve taktiklerinden biri olarak ihlaller gerçekleştiriyor. Dolayısıyla başta Darfur ve Kordofan’daki çeşitli bölgelerde meydana gelenler olmak üzere etnik ve ırksal ihlaller ve katliamlar bu strateji çerçevesinde gerçekleşti.”
İhlalleri gerçekleştirenlerin ortaya çıkarılmayacağını ve ihlallerin durdurulmayacağını söyleyen Dr. Majzoub, “Böyle bir hamle büyük grupların HDK'dan ayrılması anlamına gelir. Çünkü bu, milislerin ülkenin dört bir yanında halkı aşağılamak ve terörize etmek için ustalaştığı önemli bir strateji ve organize bir çalışma” diye konuştu.
Adalet ve hesap verebilirliğe değinen Dr. Majzoub, “Adaletin bugün ya da yarın tecelli edeceğine, Afrika ve Asya kıtasında yaşanan çatışmaları ve savaşların sonuçlarına göre boyutu ne olursa olsun suç işleyen herkesin hukuk yoluyla hesap vereceğine şüphe yok” yorumunda bulundu.
Dr. Majzoub, değerlendirmesine şöyle devam etti:
“Uzlaşı, özür dileme, maddi ve manevi tazminat ve müzakere gibi çeşitli isimler altındaki bir geçiş dönemi adaleti, stratejisini ve üyelerinin inançlarını başkalarının haklarını yağmalamak, talan etmek ve onlara saldırmak üzerine kuran HDK ile işe yaramaz. Çünkü bu strateji, geçiş dönemi adaleti ile bağdaşmıyor. Dolayısıyla bu güçler ve muhalifleri HDK'yı askeri, siyasi ve sosyal hayattan silmek için savaş ya da müzakere seçeneğine sahipler.”
Tutuklama kampanyası
El-Cezire eyaletindeki HDK'ya bağlı sivil idarenin başkanı Sıddık Osman Ahmed, yönetiminin ‘isyancılar’ olarak nitelendirdiği kişileri ortadan kaldırmak için devam eden bir tutuklama kampanya başlattığını açıkladı. Şimdiye kadar 800'den fazla kişinin tutuklanıp hapse atıldığını söyleyen Ahmed, bazılarının emirlere uymadıkları için vurularak öldürüldüğünü, bazılarının kaçtığını belirtti. Ahmed’e göre kampanya sayesinde bu durum ortadan kalkmaya başladı.
Sivil İdare Başkanı Ahmed, şunları söyledi:
“Şafşafa çarşılarında tutuklama kampanyası başlattık. Sivilleri ihlallerden korumak ve bölgede güvenliği ve istikrarı sağlamak için 350 kişilik bir polis gücü kurduk. HDK'yi sorumluluktan muaf tutmuyoruz. HDK, eyalettin kontrolünü elinde tuttuğundan güvenliği sağlamaktan ve üniformalarını giyerek yağma yapanlarla mücadele etmekten sorumlu. Hapishanelerden salıverilen isyancılar ve suçlular olduğunu tespit ettik. Bunlar arasında ordu ile bağlantılı olanlar da var silahlı hareketlere bağlı olanlar da.”
Kuralların ihlali
Uluslararası hukuk ve insani işler uzmanı Mahir Fireyni, “HDK’nın ihlalleri, cinayet, yağma, soykırım, tecavüz, zorla yerinden etme ve gözaltı gibi suçları işleyerek, en temel insan haklarına en ufak bir saygı göstermeden ve hukuka aykırı bir şekilde sivilleri ezmek için sistematik olarak kullanılan bir savaş aracı haline geldi” değerlendirmesinde bulundu.
HDK'nın Darfur ve el-Cezire'de gerçekleştirdiği ihlallerin ardından uluslararası ve yerel kamuoyu önünde tamamen savunmasız hale geldiğini söyleyen Fireyni, “HDK artık siyasi ya da toplumsal herhangi bir desteğe sahip değil. Zira savaş sırasında onun yanında olmakla suçlananlar bile el-Cezire’de işlenen ihlaller nedeniyle onu reddetti” şeklinde konuştu.
HDK'nın doğru fırsatı kaçırdığını, halkın sempatisini ve sadakatini kaybettiğini ve bu fırsatı bir daha asla yakalayamayacağını belirten Fireyni, HDK’nın Sudan'ı ya da Sudan'ın herhangi bir bölgesini yönetme konusunda geleceğinden bahsetmenin güç olduğunu ifade etti.
Rakamlar ve trajediler
El-Cezire Konferans Platformu, kasım ayındaki olaylar sırasında 400 binden fazla kişinin yerinden edildiğini tahmin ediyor. Platform, günlük yerinden edilme hareketleri ve bölgedeki iletişim eksikliği nedeniyle verilerin güncellenememesinden dolayı bu sayının 600 bine ulaşabileceğini öngörüyor.
El-Cezire Konferans Platformu tarafından yayınlanan rapora göre el-Cezire’nin doğusundaki 515 köy arasında 400'den fazlası tamamen, geriye kalan 115 köy ise kısmen boşaltılmış durumda. Geriye kalan köy sakinleri HDK'nın sıkı kuşatması ve tekrarlanan ihlalleri altında yaşamaya çalışıyor.
Yerel kaynaklara göre el-Cezire’nin doğusundaki olaylar 450'den fazla kişinin hayatına mal olurken, kadınlara ve genç kızlara karşı yaklaşık 27 tecavüz ve cinsel şiddet vakası gerçekleşti.
Birleşmiş Milletlerin (BM) tahminlerine göre Sudan'daki savaş 14 binden fazla kişinin ölümüne neden olurken, Sınır Tanımayan Doktorlar/Médecins Sans Frontières (MSF), bu sayının en az 40 bin olduğunu tahmin ediyor.
Uluslararası Göç Örgütü'nün (IOM) son güncellemesine göre ülkede yirmi aydır devam eden silahlı çatışmalar 3,2 milyonu mülteci olmak üzere yaklaşık 14,8 milyon insanın yerinden edilmesine neden olurken yarısından fazlası çocuk olmak üzere 30 milyondan fazla insan yardıma muhtaç durumda. Bunların 18 milyonu, akut gıda güvensizliğiyle karşı karşıya. Savaş, aynı zamanda Sudan'daki çocukların yüzde 80'ini, yani 17 milyonunu eğitim hakkından mahrum bıraktı.
BM, ‘daha önce benzerine rastlanmamış bir insani kriz’ olarak nitelendirdiği Sudan'daki durum çerçevesinde yardıma muhtaç olarak tanımladığı toplam 30,4 milyon kişiden 20,9 milyonuna yardım sağlamak için 4,2 milyar dolarlık çağrıda bulundu.