‘Özel ilişkiden’ taktiğe Anglo-Sakson ittifakı

Biden ve Johnson, anlaşmazlıklara rağmen uluslararası sahnede konumlarını güçlendirmek için birbirlerine ihtiyaç duyuyorlar

Beyaz Saray'da gerçekleşen ABD Başkanı Joe Bidenn ile İngiltere Başbakanı Boris Johnson görüşmesinden bir kare (AFP)
Beyaz Saray'da gerçekleşen ABD Başkanı Joe Bidenn ile İngiltere Başbakanı Boris Johnson görüşmesinden bir kare (AFP)
TT

‘Özel ilişkiden’ taktiğe Anglo-Sakson ittifakı

Beyaz Saray'da gerçekleşen ABD Başkanı Joe Bidenn ile İngiltere Başbakanı Boris Johnson görüşmesinden bir kare (AFP)
Beyaz Saray'da gerçekleşen ABD Başkanı Joe Bidenn ile İngiltere Başbakanı Boris Johnson görüşmesinden bir kare (AFP)

Ahmed Mustafa
İngiltere Başbakanı Boris Johnson, bu hafta ABD ziyareti sırasında, gazetecilerin, kendisine Joe Biden ile ilişkilerine dair yönelttikleri sorulara, tek ortak noktalarının trene binme sevgisi olduğunu söyleyerek yanıt verdi.
Washington ile Londra arasındaki ilişkiyi, Anglo-Sakson ittifakının gücünü vurgulamak için sık sık ‘özel bir ilişki’ olarak tanımlayan Johnson, Başkan Biden ile görüşmek için Beyaz Saray’a giderken yolda ve daha sonrada New York'taki Birleşmiş Milletler Genel Kurul toplantılarının oturum aralarında gazetecilere yaptığı açıklamalarda “Bakın, Joe Biden ile telefonda, (G7 Zirvesi’nin yapıldığı) Carbis Bay'de ve ardından NATO'da uzun uzun konuştum. Bu, uzun ve bir o kadar da harika bir ilişki. Gerçekten harika. Hemen hemen her konuda hemfikiriz. Ortak bir noktamız mı? O (Biden) da benim gibi trenleri seviyor. Trenleri seviyorum, çünkü iyiler” ifadelerini kullandı.
Fakat ‘her konuda hemfikiriz’ ifadesi, tamamen doğru olmayabilir. Sky News’in siyasi editörü, Beyaz Saray'daki toplantıda, Biden'a, İngiltere’nin Avrupa Birliği'nden (AB) ayrılması (Brexit) anlaşmasında Kuzey İrlanda sorunuyla ilgili düşüncelerini sordu. ABD Başkanı’nın yanıtı, gazeteciye değil, Johnson'a yönelikti. Biden, Kuzey İrlanda ile ilgili Brexit uygulamalarının durdurulması gerektiğini söyledi. İrlanda asıllı olan Biden’ın, Kuzey İrlanda ile İrlanda Cumhuriyeti arasında sınır olmasını istemediği biliniyor.

Anlaşmazlık noktaları
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia kaynaklı haberine göre, Biden ve Johnson'ın üzerinde anlaşamadığı tek konu Brexit değil. Biden'ın aksine Brexit konusunda istekli bir tutum sergileyen eski ABD Başkanı Donald Trump ile Johnson arasındaki güçlü ilişki de göz ardı edilemez. ABD’li demokratlar, Johnson'ın daha önce ABD’nin demokrat yönetimi hakkında yaptığı yorumları unutmuş değiller. Johnson bir keresinde eski demokrat Başkan Barack Obama'yı Kenya asıllı olması nedeniyle ‘Britanya İmparatorluğu'na düşman’ olmakla suçlamıştı. Ayrıca yine demokrat bir isim olan eski Dışişleri Bakanı Hillary Clinton hakkında ‘akıl hastanesindeki sadist bir hemşire gibi’ ifadelerini kullanmıştı.
Biden ise daha önce Johnson'ı Trump'ın ‘hem bedenen hem de ruhen bir klonu’ olarak tanımlamıştı.
Amerikan medyasında yer alan çok sayıdaki analizde, Biden döneminde Beyaz Saray ile Johnson döneminde Downing Street arasındaki anlaşmazlık noktalarına değinildi.‘Politico’ adlı ünlü haber sitesine göre bu anlaşmazlıkların en sonuncusu Afganistan'daki askerlerin geri çekilmesiyle ilgiliydi. Başkan Biden, Londra’nın Afganistan’dan çekilme konusundaki tavsiyelerini görmezden gelerek askerlerin geri çekilmesi konusunda ısrar etti. Johnson, ABD ziyareti sırasında, bir televizyon kanalına verdiği röportajda, Afganistan’dan çekilme şekline yönelik eleştirisini “Daha iyi olabilirdi” diyerek yumuşattı ve daha önce İngiltere’den Washington'ın son çekilme tarihini ertelemeyi reddetmesine yönelik yapılan eleştirileri tekrarlamadı.
İngiltere ile ABD arasındaki serbest ticaret anlaşmasına ilişkin ortak bir vizyona ulaşılamaması, Brexit düzenlemelerindeki Kuzey İrlanda meselesi ve hatta Afganistan’dan geri çekilme meselesinden daha önemlidir. Johnson hükümeti, AB’den resmen ayrıldıktan sonra Trump’ın başkanlık dönemi sona ermeden evvel bir an önce serbest ticaret anlaşması imzalamayı umuyordu. Ancak Trump’ın birtakım öncelikleri vardı ve bu anlaşmanın hemen imzalanması konusunda pek hevesli sayılmazdı.
Biden ve ekibinin bu yılın başlarında göreve başlamadan önce yaptıkları açıklamalara bakıldığında onların da bir an önce anlaşmaya varma konusunda hevesli olmadıkları görülüyor. Johnson, ABD ziyaretinin başında gazetecilerin sorularına verdiği yanıtlarda bunu bizzat dile getirdi ve iki ülke arasındaki serbest ticaret anlaşmasının, ABD Başkanı ile yapacağı görüşmenin gündeminde olmadığını belirtti. Johnson, “FTA'ya (Serbest Ticaret Anlaşması)  gelince, Joe'nun (Biden) ilgilenmesi gereken çok şey var. Elinde altyapının geliştirilmesine yönelik büyük bir plan ve 'Daha İyi Bir Dünyayı Yeniden İnşa Et' girişimi var. Biz bir anlaşmaya varmak istiyoruz, ama iyi bir anlaşma istiyoruz. Ben İngiltere için aceleyle yapılmış bir anlaşmadan ziyade daha çok fayda sağlayacak bir anlaşma yapılmasından yanayım” ifadelerini kullandı.

Anlaşma noktaları
İngiltere Başbakanı’nın ABD Başkanı ile yalnızca New York'ta BM toplantılarının oturum aralarında değil, ayrıca Beyaz Saray’da da resmi olarak buluşmasının kimin tarafından organize edildiğine dair farklı açıklamalar yapıldı. İngilizler Johnson'ı davet edenin Beyaz Saray olduğunu söylerken, Amerikalılar Washington'da resmi bir görüşme talebinde ısrar edenin İngilizler olduğunu söylediler.
Protokolle ilgili detaylar ne olursa olsun Biden, Johnson'la ‘anlaşmazlık’ istemiyor. Çok sayıdaki Amerikalı analist ve yorumcu da iki ülke arasındaki anlaşma noktalarından bahsediyor. Politico'ya göre Biden, ‘Johnson'ın önüne İngiltere'yi savunma tatbikatlarına dahil etmek gibi bazı kemikler attı’. Ayrıca Avustralya, Fransa'yla yaptığı denizaltı satış sözleşmesini feshedip ABD ile nükleer enerjili denizaltı satışı için yaptığı AUKUS Paktı'nı imzalamıştı. Biden ayrıca Kasım ayında İngiltere'nin ev sahipliğinde yapılacak uluslararası iklim zirvesine destek sözü verdi.
İngiliz Dış Politika Grubu'nun direktörü Sophie Gaston’a göre, siyasi pragmatizm, anlaşmazlıklardan bağımsız olarak güçlü transatlantik ilişkilerin sürdürülmesine mecbur bırakıyor.
Gaston, konuyla ilgili şu yorumu yaptı:
“Şu an hem Biden hem de Johnson için ülkelerinin uluslararası rolünü yeniden ortaya koymak ve küresel itibarlarını artırm ak büyük önem taşıyor. Olağandışı olan da budur. Bu ortak çıkarın farkında oldukları ve buna göre hareket ettikleri açıktır. Biden, Johnson'ın ‘Küresel Britanya’ sloganıyla ilgili olarak ülkesindeki iç durum üzerinde güçlü bir etkisi olacağının ve bu yüzden bazı önlemler alması gerektiğinin farkında. Washington'ın stratejisi de bunu, İngiltere'yi ilişkileri geliştirmek ve güçlendirmek için ciddi bir konuma sokacak şekilde yapmaktır.”
ABD ve İngiltere'de en azından medya üzerinden verilen tepkilerden, siyasi pragmatizmin, Londra ve Washington arasındaki ilişkileri, herkesin daha önce gurur duyduğu ‘özel ilişkilerden’ daha zayıf olsa da koruduğu anlaşılıyor. İki taraf, aralarındaki gün yüzüne çıkmamış anlaşmazlıklara rağmen, ortak bir cephe oluşturmaya istekliler. İngiltere, bu durumdan, ABD ile güçlü ilişki stratejisini sürdürerek yararlanırken ABD, merkezinde İngiltere ile ilişkilerin olduğu daha geniş kapsamlı bir ‘Batı ittifakını’ yeniden inşa etme yönelimini güçlendirerek yararlanıyor.

 


İsrail, Gazze Şeridi'ne yardım kamyonlarının girişine izin vermek için Gazze'nin kuzeyindeki Zikim geçiş noktasının açıldığını duyurdu

Yardım malzemesi taşıyan kamyonlar, Gazze'nin güneyindeki Kerem Şalom sınır geçişinin İsrail tarafında bekliyor (Arşiv - Reuters)
Yardım malzemesi taşıyan kamyonlar, Gazze'nin güneyindeki Kerem Şalom sınır geçişinin İsrail tarafında bekliyor (Arşiv - Reuters)
TT

İsrail, Gazze Şeridi'ne yardım kamyonlarının girişine izin vermek için Gazze'nin kuzeyindeki Zikim geçiş noktasının açıldığını duyurdu

Yardım malzemesi taşıyan kamyonlar, Gazze'nin güneyindeki Kerem Şalom sınır geçişinin İsrail tarafında bekliyor (Arşiv - Reuters)
Yardım malzemesi taşıyan kamyonlar, Gazze'nin güneyindeki Kerem Şalom sınır geçişinin İsrail tarafında bekliyor (Arşiv - Reuters)

İsrail hükümeti, iki yıldır süren savaşın ardından halkı zor durumda olan Gazze Şeridi'ne yardım kamyonlarının girmesi için bugün (Çarşamba) Gazze'nin kuzeyindeki Zikim sınır kapısını açtığını duyurdu.

İsrail Savunma Bakanlığı'na bağlı Topraklarındaki Hükümet Faaliyetlerinin Koordinasyonu Birimi (COGAT), yardımların “kapsamlı güvenlik kontrollerinden sonra” Birleşmiş Milletler ve uluslararası kuruluşlar tarafından taşınacağını söyledi.

Fransız Haber Ajansı AFP, COGAT sözcüsünün, sınır kapısının, 2023 Ekim ayında savaşın patlak vermesinden bu yana yardımların çoğunun Gazze Şeridi'ne girdiği Kerem Şalom sınır kapısı gibi “kalıcı olarak” açık kalacağını söylediğini aktardı.

dfg
İnsani yardım malzemeleriyle yüklü kamyonlar Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'tan geçiyor (AP)

Birleşmiş Milletler İnsani Yardım Koordinasyon Ofisi (OCHA) Pazartesi günü yaptığı açıklamada, Gazze'deki ateşkesin üzerinden bir ay geçmesine rağmen, idari bürokrasi, önemli insani yardım ortaklarına yönelik devam eden yasak, geçiş noktaları ve yolların eksikliği ve devam eden güvensizlik gibi birçok faktörün yardımları artırma çabalarını engellediğini belirtti.

sfrgt
Yerinden edilmiş kişiler dün Deyr el-Balah yakınlarındaki Gazze'nin merkezinde yardım taşıyan kamyonlara koşuyorlar (AFP)

Gazze'deki hükümet medya ofisi, ateşkesin başlamasından bu yana Gazze Şeridi'ne giren yardım kamyonlarının, girmesi gereken kamyonların sadece yüzde 28'ini oluşturduğunu belirtti.


Macron’dan Abbas'a: İsrail'in Batı Şeria'daki ilhak planları kırmızı çizgi oluşturur

Macron ve Abbas dün Elysee Sarayı'nda ortak basın toplantısı düzenledi (EPA)
Macron ve Abbas dün Elysee Sarayı'nda ortak basın toplantısı düzenledi (EPA)
TT

Macron’dan Abbas'a: İsrail'in Batı Şeria'daki ilhak planları kırmızı çizgi oluşturur

Macron ve Abbas dün Elysee Sarayı'nda ortak basın toplantısı düzenledi (EPA)
Macron ve Abbas dün Elysee Sarayı'nda ortak basın toplantısı düzenledi (EPA)

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron dün yaptığı açıklamada, İsrail’in işgali altındaki Batı Şeria'da yerleşim yerleri kurarak ‘kısmi veya tam’ ya da ‘fiili’ ilhak planlarının ‘kırmızı çizgi’ oluşturduğunu söyledi.

Macron, Fransa ve Avrupalı ortaklarının bu projeler hayata geçirilirse ‘kararlılıkla’ karşılık vereceklerini belirtti.

Fransa Cumhurbaşkanı, Elysee Sarayı'nda Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ile yaptığı görüşmenin ardından düzenlediği basın toplantısında, “İsrailli yerleşimcilerin şiddet eylemleri ve yerleşim projelerinin hızlanması, Batı Şeria'nın istikrarını tehdit eden ve uluslararası hukuku ihlal eden yeni boyutlara ulaşıyor” dedi.

Macron, Fransa'nın Filistin Yönetimi'ne gelecekteki Filistin devletinin anayasasını hazırlamada yardımcı olacağını söyledi. Aralarında Fransa’nın da olduğu önde gelen bazı Batılı ülkeler, İsrail'in Gazze'de yürüttüğü yıkıcı savaşa duyulan hayal kırıklığı ve Ortadoğu’daki çatışmaya iki devletli bir çözüm getirme arzusu nedeniyle eylül ayında Filistin devletini resmen tanıdı.

Fransa ve Batı Şeria'da İsrail'in askeri işgali altında sınırlı özerkliğe sahip Filistin Yönetimi'nin, yeni bir Filistin anayasası hazırlamak üzere ortak bir komite kuracağını açıklayan Cumhurbaşkanı Macron, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu komite, tüm hukuki, anayasal, kurumsal ve örgütsel konularda çalışacak. Yeni bir anayasanın hazırlanmasına katkıda bulunacak ve Başkan Abbas bana Filistin devletinin kurulması için gerekli tüm koşulları yerine getirmeyi amaçlayan bir taslak sundu.”

Macron, ülkesinin 2025 yılında Gazze'ye 100 milyon euro (116,62 milyon dolar) insani yardımda bulunacağını söyledi.

“Bölgemiz zor zamanlardan geçiyor”

Öte yandan Filistin resmi ajansı WAFA, iki tarafın Filistin Devleti'nin Gazze Şeridi'ndeki sorumluluklarını üstlenmesi ve yeniden inşa konusunu görüştüğünü, Abbas'ın ise Macron’dan İsrail'e baskı yapmasını ve Filistin'in vergi gelirlerini serbest bırakmasını ve herhangi bir bahaneyle bu gelirlerden kesinti yapmayı durdurmasını istediğini bildirdi.

Abbas, açıklamasında şunları söyledi:

“Bölgemizin yaşadığı benzeri görülmemiş zor koşullar çerçevesinde Gazze Şeridi'ndeki Filistin halkının karşı karşıya olduğu, yok etme, yıkım, açlık ve yerinden edilme tehdidi gibi suçlardan kaynaklanan felaketi sona erdirmek zorunlu. Aynı durum, Batı Şeria ve Doğu Kudüs'teki İsrail ihlalleri için de geçerli.”

zsxdfrg
Macron, dün Abbas'ı Elysee Sarayı'nda ağırladı (EPA)

ABD Başkanı Donald Trump'ın Gazze Şeridi'ndeki savaşı sona erdirmek için gösterdiği çabalara övgüde bulunan Filistin Devlet Başkanı Abbas, ‘ateşkesin sağlanması ve rehinelerin ve tutukluların serbest bırakılması için Mısır, Katar ve Türkiye'nin yorulmak bilmeyen çabalarından’ duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

Filistin Yönetimi’nin net bir takvim ve sıkı uluslararası garantiler çerçevesinde barış çabalarını uygulamak için ABD yönetimi ile iş birliği yapmaya hazır olduğunu belirten Abbas, Uluslararası İstikrarı Destekleme Gücü’nün desteğiyle Gazze'ye Filistinli güvenlik güçlerinin konuşlandırılması, Hamas dahil olmak üzere silahlı grupların tüm silahlarını teslim etmesi, İsrail'in geri çekilmesi ve yeniden inşa için arabulucuların sarf ettiği çabaları övdü.

Gazze Şeridi'ndeki tüm geçici Filistin kurumlarının Filistin Devleti'nin sınır geçişleri de dahil olmak üzere Filistin Yönetimi'ne bağlı ve tabi olması gerektiğini vurgulayan Abbas, Gazze Şeridi'nin Filistin Devleti'nin bir parçası olduğunu ve onun egemenliği altında olduğunun altını çizdi. Abbas, Filistin Devleti için geçici anayasa taslağının ve seçimler ve siyasi partilerle ilgili yasaların, Filistin Yönetimi'nin bu yılın başlarında düzenlenen uluslararası barış konferansında verdiği taahhütler doğrultusunda, savaşın bitiminden sonraki bir yıl içinde cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinin yapılması da dahil olmak üzere, tamamlanmak üzere olduğunu belirtti.


Kaliforniya valisi, Trump'ı ABD'nin iklim politikası konusunda eleştirdi

Kaliforniya Valisi Gavin Newsom, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı'na katılımı sırasında (Reuters)
Kaliforniya Valisi Gavin Newsom, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı'na katılımı sırasında (Reuters)
TT

Kaliforniya valisi, Trump'ı ABD'nin iklim politikası konusunda eleştirdi

Kaliforniya Valisi Gavin Newsom, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı'na katılımı sırasında (Reuters)
Kaliforniya Valisi Gavin Newsom, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı'na katılımı sırasında (Reuters)

Kaliforniya Valisi Gavin Newsom, Brezilya'da düzenlenen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı'na (COP30) katılanlara, eyaletin yeşil teknolojiye öncelik vermeye devam edeceğini belirtti ve ABD Başkanı Donald Trump'ın federal hükümetin iklim eylemlerine ilişkin politikalarını geri çekme kararını "gülünç" olarak nitelendirerek eleştirdi.

Almanya İklim Bakan Yardımcısı ve eyalet yetkilileriyle bir etkinlikte konuşan Newsom, Trump yönetiminin hızla büyüyen temiz enerji ekonomisine yönelik saldırılarından duyduğu üzüntüyü dile getirdi. Newsom, Belem'deki BM İklim Zirvesi'ne ilk kez katılımında, "Çin bölgede hakimiyetini sürdürüyor ve bir sonraki büyük küresel endüstriyi kontrol edecek" ifadelerini kullandı.

"Amerika Birleşik Devletleri bunu anlamıyor ama Kaliforniya da anlamıyor. Bu yüzden varlığımızı hissettireceğiz, müdahil olacağız ve bu alanda rekabet edeceğiz" dedi. Trump'ın kararlı bir siyasi muhalifi olan Newsom, aylardır 2028'de Beyaz Saray için olası bir adaylığın sinyallerini veriyor.