Kovid-19 aşılarının sağladığı bağışıklığın azalmasına yönelik bilimsel tartışma

Ek dozların önemine yönelik düşünceler

Kovid-19 aşılarının sağladığı bağışıklığın azalmasına yönelik bilimsel tartışma
TT

Kovid-19 aşılarının sağladığı bağışıklığın azalmasına yönelik bilimsel tartışma

Kovid-19 aşılarının sağladığı bağışıklığın azalmasına yönelik bilimsel tartışma

Kovid-19 hastalığına neden olan SARS-CoV-2 virüsüne karşı aşı olan kişilerdeki bağışıklığın azalması ve aşıların virüsün varyantlarına karşı düşük seviyede bağışıklık tepkisi göstermesine yönelik endişeler, bazı ülkelerin ek aşı dozları uygulamaya ikna olmasına neden oldu. Ancak çoğu kişinin bu ek doza ihtiyaç duyup duymadığı bilim adamları arasında henüz netlik kazanmadı.

Ek doz
Raporlar Kovid-19 karşıtı aşıların sağladığı bağışıklığın zamanla zayıflayabileceğini gösterdi. Bu nedenle bazı ülkeler, aşı dozlarının tamamını olmasına rağmen risk altında olan kişilere ek doz verilip verilmeyeceği konusunu araştırmaya başladı. İlk olarak Almanya ve İsrail, ek doz programları için planlarını açıkladılar. Sonrasında Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Çin ve Rusya dahil olmak üzere sayıları giderek artan bir dizi ülke ek dozları uygulamaya başladı.
Bilim adamları, bu aşamada Kovid-19 aşısının ek doz uygulamasının az sayıda olacağını ve ek dozun çoğu insan için gerekli olmayabileceğini belirtiyorlar. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ise 4 Ağustos’ta yaptığı açıklamada, en azından Eylül ayının sonuna kadar ek dozların kullanımının durdurulması çağrısında bulunmuştu. Ancak birçok yeni çalışmada, Pfizer/BioNTech ve Moderna aşıları gibi mesajcı RNA (MRNA) teknolojisi ile üretilen aşılarının virüsün varyantlarına karşı etkinliğinin azaldığı belirtilirken, üçüncü bir dozun potansiyel olarak faydalı olacağını gösteren ön veriler sunuldu. Ek doz, antikor seviyelerinde önemli bir artış sağlamayabilir dolayısıyla, vaka sayısı ve hastalığın ciddiyeti açısından nasıl fayda sağlayacağı net değil.
Bazı uzmanlar, ek doz uygulamasının sadece belirli gruplarla sınırlandırılması ve halk sağlığı çalışmalarının hala aşılanmamış kişiler için daha fazla doz temin etmeye odaklanmaya devam etmesi için baskı yapmaya başlıyor.

Bağışıklığın azalması
Aşıların sağladığı bağışıklık azalır mı? Nature Medicine dergisinde 17 Mayıs 2021 tarihinde yayınlanan araştırmalarında, Avustralya'daki New South Wales Üniversitesi’nden immünolog Miles Davenport ve meslektaşları aşı deneyleri ve diğer veri kaynaklarından elde edilen sonuçlara istinaden, cesur bir tahminde bulundular. Araştırmacılar, Kovid-19 aşısı olan kişilerin, yaklaşık olarak 108 günde bir, antikorlarının yaklaşık yarısını kaybettiklerini tahmin ettiler.
Tahminlerine göre, bunun sonucunda hastalığın hafif semptomlu durumlarına karşı başlangıçta örneğin yüzde 90 koruma sağlayan aşılar, 6-7 ay sonra ancak yüzde 70 oranında etkili olabilir düzeyde oluyor. Ancak ABD’deki New York Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Stephen Thomas ve meslektaşları 15 Eylül 2021 tarihinde New England Journal of Medicine dergisinde yayınlanan araştırmalarında, immünolojik çalışmaların aşı olan kişilerin antikor seviyelerinde tutarlı bir düşüş olduğunu gösterdiklerini ayrıca aşı deneyleri katılımcılarının uzun süreli takiplerinin, bağışıklığın azalmasının artan enfeksiyon riskine neden olduğunu ortaya çıkardığını söylüyorlar.
İsrail, İngiltere ve diğer ülkelerdeki sağlık hizmetleri kayıtları, Kovid-19 aşılarının etkisini kaybettiğini gösteriyor. ABD Ulusal Alerji ve Bulaşıcı Hastalıklar Enstitüsü Antikor ve Viroloji Araştırmaları Başkanı Amarendra Pegu ve meslektaşlarının 17 Eylül 2021’de Science dergisinde yayınlanan araştırmasına göre, aşıların sağladığı antikorların, virüsün Delta varyantı gibi yeni varyantlarını, orijinal virüse karşı olduğu eşdeğer bir verimlilikle etkisiz hale getiremediği net bir şekilde görünüyor.
Bununla birlikte, aşılanan kişilerin şiddetli semptomların görüldüğü enfeksiyonlardan, hastaneye yatışlardan veya ölümden koruyan bağışıklık sisteminin güvenlik önlemlerinin ne ölçüde etkisiz kalacağı ise bilinmiyor. Miles Davenport ek doz programları hakkındaki tartışmaların, küresel sağlık yetkililerinin kısa bir süre için bu fikre karşı olduklarının kamuoyu önünde açıklamalarının ardından daha da arttığını belirtti. Ancak diğer yandan İngiltere ek dozun 50 yaş üstü kişilere uygulanmasını onayladı.

Bağışıklık direnci
Aşının sağladığı bağışıklık ne kadar sürer? Bağışıklık sisteminin üç ana bileşenini (Antikorlar, B hücreleri ve T hücreleri) aynı anda ele alan uzun süreli çalışmalardan birinde, Pensilvanya Üniversitesi’nin Perelman Tıp Fakültesi’nden immünolog John Wehrey liderliğindeki araştırmacılar, hakem onayı bekleyen çalışmaların yer aldığı internet sitesi bioRxiv’de 23 Ağustos 2021’de yayınlanan makalede aşının kalıcı hücresel bağışıklığı uyardığı, bellek B hücrelerinin en az 6 ay boyunca çoğalmaya devam edip virüsle mücadele açısından geliştiğini, T hücresi sayısının ise nispeten sabit kalırken, çalışma süresi boyunca biraz azaldığını tespit ettiler. John Wehrey antikor sayısının düşmesi ile ilgili olarak, “Dolaşımdaki antikorlar azalabilir, ancak bağışıklık sistemi (enfekte olma durumunda) tekrar harekete geçebilir” dedi.

Uluslararası görüşler
İngiltere Halk Sağlığı Kurumu’ndan araştırmacıların yayınladığı, aşıların hastaneye yatışlar ve can kayıplarına karşı etkinliklerinde hafif oranda ancak somut bir düşüşü gösteren çalışma kapsamında İngiltere ve Katar’dan gelen ön veriler, İsrail’deki durumu doğruluyor gibi görünüyor. Araştırmaya göre, bağışıklıktaki azalma, Pfizer-BioNtech ve AstraZeneca aşılarının uygulanmasından yaklaşık 20 hafta sonra meydana geliyordu ve bağışıklığın azalmasının etkisi anormal sağlık koşullarından muzdarip olan yaşlı bireylerde daha belirgindi. Yaşlılarla ilgili olarak, iki doz arasındaki sürenin daha uzun olmasının koruyucu bağışıklığı desteklediğine yönelik bazı kanıtlar da vardı.
Katar, Doha’daki Weill Cornell Tıp Fakültesi’inden epidemiyolog Laith Abu-Raddad ve meslektaşları geçen ay, Pfizer/BioNTech aşısının, aşının uygulanmasından sonra 6 aya kadar şiddetli semptomların yaşandığı enfeksiyona karşı yüksek koruma sağladığını sonrasında ise beklediği gibi hafif şiddetli veya asemptomatik enfeksiyonlara karşı aşının etkinliğini kademeli olarak düştüğünü açıklamıştı.
Bununla birlikte, bioRxiv internet sitesinde 27 Ağustos 2021’de yayınlanan makalede, Abu Raddad ek dozlara ihtiyaç olduğundan emin değildi. Ancak aşılamadan 7 ay sonra elde edilen verileri incelediğinde, bunların sadece ön sonuçlar olmasına rağmen, aşının hastaneye yatma ve ölüme engel olma imkanının azalmaya başladığını fark etti. Abu Raddad, “Verilerin bir fikir değişikliğini gerektirdiğini” belirtti.
Diğer yandan, ABD’de yapılan benzer bir çalışmada, Kaliforniya’da bulunan Stanford Üniversitesi Matematik ve İstatistik Bölümü başkanı Arjun Puranik, 7 Eylül 2021'de bioRxiv’de yayınlanan makalede, şiddetli semptomların görüldüğü enfeksiyonlarda değil, daha çok enfeksiyonun kendisine karşı korumanın azaldığına yönelik veriler olduğu belirtiliyor. Dünya genelinde, aşı olanlar arasında şiddetli semptomların olduğu enfeksiyon oranlarının herhangi bir şekilde arttığına yönelik bir belirti olmadığı belirtiliyor.

Ek doz büyülü bir etki yaratmıyor
Ek doz, tek başına yeterli değil. İsrail, geniş çapta ek doz uygulayan ilk ülke olmuştu. İsrail 30 Temmuz 2021 tarihinden bu yana, Delta varyantının daha bulaşıcı olması, kısıtlamaların gevşetilmesi ve kış mevsimi başında uygulanan aşıların sağladığı korunmadaki net bir düşüşü yansıtan vaka sayıları artış sebebiyle, 40 yaş ve üstü nüfusun çoğunluğu da dahil olmak üzere, 3 milyondan fazla kişiye mRNA aşısının üçüncü dozunu uyguladı. İsrail’deki en büyük sağlık hizmetleri kurumu olan Clalit Sağlık Hizmetleri’nde İnovasyon Birim Başkanı Ran Balicer, 17 Eylül’de düzenlenen ABD Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) danışmanlar toplantısında belirttiğine göre, çocuklar ve diğer insan gruplarının aşı olmaması halinde, ek dozunun tüm sorunları çözeceğinin gerçek bir düşünce olmadığını gösteren bir şekilde, o zamandan bu yana vaka sayıları daha da yükseldi. Balicer ayrıca İsrail’in günde bir milyon kişi başına yaklaşık bin yeni vakanın kaydettiği bir durumda sıkışık kaldığını belirtti.
Diğer yandan FDA oybirliğiyle Pfizer aşısının ek dozunu kullanımını onayladı. Ancak ek doz kullanımı sadece 65 yaş ve üstü kişiler, ciddi hastalık riski taşıyanlar, sağlık personelleri, öğretmenler, evsizler barınağında ve cezaevlerinde çalışanlara sınırlandırıldı.
Johns Hopkins Bloomberg Halk Sağlığı Okulu’ndan epidemiyolog David Dowdy, tek başına bir ek doz uygulanmasının, virüsün ülke düzeyinde virüsün yayılma yolunu önemli ölçüde değiştirmediğini zira enfeksiyonu bulaştırma durumunun çoğunlukla aşı olmamış kişiler arasında gerçekleştiğini söylüyor.

 


Netflix izleyicileri 2022 yapımı dramada gözyaşlarını tutamıyor

Stephen Camelio'nun kaleme aldığı filmde başroldeki Cox'a Sinqua Walls, Perry Mattfeld, Patricia Heaton ve Wes Studi eşlik ediyor (Blue Fox Entertainment)
Stephen Camelio'nun kaleme aldığı filmde başroldeki Cox'a Sinqua Walls, Perry Mattfeld, Patricia Heaton ve Wes Studi eşlik ediyor (Blue Fox Entertainment)
TT

Netflix izleyicileri 2022 yapımı dramada gözyaşlarını tutamıyor

Stephen Camelio'nun kaleme aldığı filmde başroldeki Cox'a Sinqua Walls, Perry Mattfeld, Patricia Heaton ve Wes Studi eşlik ediyor (Blue Fox Entertainment)
Stephen Camelio'nun kaleme aldığı filmde başroldeki Cox'a Sinqua Walls, Perry Mattfeld, Patricia Heaton ve Wes Studi eşlik ediyor (Blue Fox Entertainment)

Gözden kaçmış bir Brian Cox filmi, Netflix listelerinde üst sıralara tırmanırken izleyiciler "güçlü" ve "dokunaklı" hikayeyi övüyor.

Bugünlerde abonelerinin gizli cevherler keşfetmesini sağlayan Netflix'teki yeni hitlerden biri de sevilen dizi Succession'ın yıldızı Brian Cox'un başrolünü üstlendiği 2022 yapımı drama.

Mütevazı hasılat

Festivallerde boy gösteren ve gişede 379 bin 890 dolar gibi mütevazı bir gelir elde eden Mending The Line, yayın devinin en çok izlenen filmleri arasına girdi.

Joshua Caldwell yönetmenliğindeki drama bununla da kalmadı ve 25 Mart'ta Netflix'in en çok izlenen 10 filmi arasında zirveye yerleşti.

Film, yaralı bir savaş gazisinin ABD'ye döndükten sonra inatçı bir balıkçı ve yetenekli bir fotoğrafçıyla kurduğu dostluğu merkeze alıyor.

Mending the Line, eleştiri derleme sitesi Rotten Tomatoes'da 100 üzerinden 80 gibi yüksek bir puana sahip. Filmin izleyici skoruysa 82.

"Lanet şey beni ağlattı"

Netflix izleyicileri filmle ilgili düşüncelerini dile getirirken duygusal travma ve kabullenme temalarını işleyişinden de övgüyle bahsetti. 

Bir sosyal medya kullanıcısı, filmin kendisini duygulandırdığını ve gözlerinin yaşardığını ima ederek şöyle yazdı:

Netflix'te Mending the Line'ı izliyorum ve birileri soğan doğruyor, aman Tanrım.

Gözyaşlarını tutamadığını itiraf eden bir diğer izleyici de şöyle dedi:

Az önce Netflix'te Mending the Line adlı filmi izledim. Lanet şey beni ağlattı.

Bir kullanıcı filmi "güçlü ve düşündürücü" diye nitelendirirken, bir diğeri "savaş travması ve doğanın iyileştirici gücü hakkında dokunaklı ve güzel bir film" yorumunu yaptı.

İki saatlik drama Türkiye'de gösterime girmedi.

Independent Türkçe, Dexerto, Digital Trends


Peaky Blinders'ın yaratıcısı: İşçi sınıfından kişilere acımayın

Reuters
Reuters
TT

Peaky Blinders'ın yaratıcısı: İşçi sınıfından kişilere acımayın

Reuters
Reuters

Steven Knight işçi sınıfından kişilerin hayatlarının "güzel ve büyüleyici" olabileceğini, onlara acımaya gerek olmadığını söyledi.

Peaky Blinders'ın bir demircinin oğlu olan yaratıcısı, başrollerinde sektöre yeni katılan oyuncu Levi Brown, Peaky Blinders'da rol alan Jordan Bolger ve Downton Abbey'yle tanınan Michelle Dockery'nin yer aldığı BBC'nin tartışmalı yeni draması This Town'ın yapım aşamasını anlattı.

6 bölümden oluşan dizi, bir müzik grubunun şiddet ortamında kuruluş öyküsünü anlatırken, "çılgınlık döneminden yaratıcı bir dehanın çıkabileceğini" gözler önüne seriyor.

Radio Times'a konuşan 64 yaşındaki Knight, hem mekanın hem de topluluğun tasvirini doğru şekilde yapmak için hevesli olduğunu söyledi.

Peaky Blinders'da da olduğu gibi, yönetmenlere söylediğim ilk şey şuydu: Bu, 'Ne yazık, zavallı işçi sınıfından kişiler!' değil. Bu güzel ve büyüleyici. Bu Vahşi Batı, bu mitoloji.

Sözlerine kentsel alanları överek devam etti:

Eğer çok katlı binanın tepesinde yaşıyorsanız tüm dünyayı hatta Dünya'nın eğriliğini bile görebilirsiniz. Buralara belli bir düşünce yapısıyla baktığınızda inanılmaz derece görkemli olduklarını görürsünüz.

Sheridan Smith'in başrolünü oynadığı The Moorside'ı da yöneten dizi yönetmeni Paul Whittingon'la birlikte çalışan ikili, toplu konutlar da dahil işçi sınıfı mekanlarının enerjisini ve ruhunu yakalamak için çalıştı.

Knight, PA'e verdiği röportajda, "Fikir, [toplu konut] bloklarının ve sosyal konutların güzel görünmesi" diyerek bunların olumsuz bir ışık altında algılanabileceğini kabul etti. Yazar, diziyi "Birmingham ve Coventry'ye aşk mektubu" diye nitelendirdi.

Ortama sadık kalmanın yanı sıra Knight, hikayedeki kahramanının karakterinde ve özgüveninde işçi sınıfı ruhu deneyiminden bir şeyler yakalamayı umuyordu.

O dönemde işçi sınıfından kişiler arasında büyük bir kibir ve toyluk vardı; ne olduğunuza ve neyi başarabileceğinize dair önceden var olan bir tanım olmadığı, sadece istediğinizi yapabileceğiniz fikri vardı. Artık bu ortadan kalkmış gibi görünüyor.

Knight daha önce de Oscar ödüllü aktör Cillian Murphy'nin Tommy Shelby'yi canlandırdığı, Midlands bölgesinde geçen hit dizi Peaky Blinders'ın yaratıcısı olarak övgüler almıştı.

"BBC Televizyonunda Temsil ve Tasvir" başlıklı 2018 tarihli Ofcom raporunda, "Dizinin şehrin yoksul bir bölgesindeki suçlu bir aileye odaklanmasına rağmen klişeler yerine karmaşık karakterler sunmasını ve ek katman olarak otantik bir şekilde gösterilen tarihi ortamın kişiler [bölge halkı] tarafından sevildiği" kaydedilmişti.

This Town, 31 Mart Pazar günü yayımlanacak ve tüm bölümleri Birleşik Krallık saatiyle 06.00'da BBC iPlayer'da anında izlenebilecek. İlk bölüm daha sonra saat 21.00'de BBC One'da yayımlanacak.

 Independent Türkçe


Russell Crowe, Amazon Prime'daki gizli cevhere dikkat çekti

Robin Hood, dünya prömiyerini 2010 Cannes Film Festivali'nde, Birleşik Krallık ve İrlanda'daki gösterimleriyle aynı gün yapmıştı (Universal Pictures)
Robin Hood, dünya prömiyerini 2010 Cannes Film Festivali'nde, Birleşik Krallık ve İrlanda'daki gösterimleriyle aynı gün yapmıştı (Universal Pictures)
TT

Russell Crowe, Amazon Prime'daki gizli cevhere dikkat çekti

Robin Hood, dünya prömiyerini 2010 Cannes Film Festivali'nde, Birleşik Krallık ve İrlanda'daki gösterimleriyle aynı gün yapmıştı (Universal Pictures)
Robin Hood, dünya prömiyerini 2010 Cannes Film Festivali'nde, Birleşik Krallık ve İrlanda'daki gösterimleriyle aynı gün yapmıştı (Universal Pictures)

Amazon Prime Video'da tam 26 filmi gösterimde olan Russell Crowe, hayranlarını Robin Hood'un yönetmen kurgusunu izlemeye çağırdı.

2010'da gösterime giren Robin Hood, Crowe ve yönetmen Ridley Scott'ın 2000 yapımı Gladyatör'den (Gladiator) bu yana gerçekleştirdiği 5. işbirliği. 

Film, Robin Hood'un yolsuzluğa ve kraliyete karşı verdiği mücadeleyi anlatan ikonik figüre daha karanlık ve cesur bir bakış açısı getirse de gösterime girdiğinde büyük bir başarı elde edemedi.

Crowe, eski adı Twitter olan X'te kısa süre önce paylaştığı gönderide, aralarında Robin Hood'un da bulunduğu 26 filminin Prime Video'da yer almasını kutladı.

Avustralyalı aktör "Her biri için bir kalp" diye başladığı paylaşımında şaşkınlığını da gizleyemedi: 

26 film mi?!!

Oscarlı oyuncu tweet'inde tecrübeli sinemacı Scott'ın yönetmen kurgusunu öne çıkararak şöyle dedi:

Gerçekten sevdiğim şey: Robin Hood'un yönetmen kurgusu. Sinemada gösterilenden yaklaşık 17 dakika daha uzun ama bu çok önemli bir 17 dakika. Tüm filme başka bir netlik, mizah ve duygusal derinlik katıyor.

Robin Hood ne eleştirel ne de ticari bir başarı elde edebilmişti. 

Film dünya çapında 321,7 milyon dolar hasılat elde etti ancak 2010'da TheWrap tarafından hazırlanan bir haber bütçesinin 200 milyon dolar civarına çıktığını ortaya koydu. Bu da filmin vizyonda kaldığı süre boyunca bütçesiyle başabaş bir performans sergileyemediği anlamına geliyordu. 

Film, eleştiri derleme sitesi Rotten Tomatoes'da sinema yazarlarının yorumlarına göre 100 üzerinden 44 paun alabildi. Bu puan hayal kırıklığı yaratırken filmin izleyici skoru da 100 üzerinden 58'de kaldı.

Robin Hood'da Russell Crowe'a Cate Blanchett, Max von Sydow, Oscar Isaac ve William Hurt gibi yıldız isimler eşlik etmişti.

Gladyatör'le En İyi Erkek Oyuncu Oscar'ına uzanan 59 yaşındaki Crowe, Robin Hood'un çekimleri sırasında geçirdiği set kazasında bacaklarının kırıldığını yıllar sonra öğrendiğini açıklamıştı.

Independent Türkçe, ScreenRant, Deadline


Ödüllü dizinin yıldızı, Bruce Springsteen'i oynamaya aday isimler arasında "birinci tercih"

(AFP)
(AFP)
TT

Ödüllü dizinin yıldızı, Bruce Springsteen'i oynamaya aday isimler arasında "birinci tercih"

(AFP)
(AFP)

Bruce Springsteen hakkında yakında çıkacak biyografik filmde başrolü üstlenmeye aday oyuncular arasında Jeremy Allen White'ın favori isim olduğu bildiriliyor. 

The Bear'in 33 yaşındaki yıldızı, Warren Zanes'in 2023 tarihli Deliver Me From Nowhere: The Making of Bruce Springsteen's Nebraska (Beni Hiçbir Yerden Kurtar: Bruce Springsteen'in Nebraska'sının Yapımı) adlı kitabının film uyarlaması için düşünülüyor.

Deadline'da yer alan habere göre, bağımsız film stüdyosu A24 de filmin yapımcılığını üstlenmek için görüşmeler yürütüyor.

Springsteen'in 1982'de çıkan Nebraska albümü, Springsteen'in diskografisindeki daha karanlık ve daha içe dönük eserlerden.

The Boss (Patron) lakaplı müzisyen bu albümü, New Jersey'deki yatak odasında 4 bantlı bir kasete kaydetmiş ve bundan birkaç yıl sonra E Street Band'le ticari açıdan en başarılı albümleri Born in the U.S.A. çıkmıştı.

Film, Netflix'te nüfuz sahibi olduğu film müdürlüğü görevinden ayrıldıktan sonraki ilk büyük film projesini üstlenen yapımcı Scott Stuber tarafından geliştiriliyor.

Önceki aylarda White, FX dizisi The Bear'de canlandırdığı Carmen "Carmy" Berzatto karakteriyle Komedi Dizilerinde En İyi Erkek Oyuncu dalında Emmy ödülünü evine götürmüştü.

74 yaşındaki Springsteen'in, uzun süredir menajerliğini yapan Jon Landau'yla birlikte yeni film projesinde yer aldığı bildiriliyor.

Dün daha önceki saatlerdeyse şarkıcı-şarkı yazarının, prestijli Ivors Akademi ödülünü alan ilk uluslararası şarkı yazarı olarak tarihe geçeceği duyurulmuştu.

Birleşik Krallık'taki söz yazarları ve bestecilerin meslek birliği olan Akademi'nin daha önce bu onura layık gördüğü isimler arasında Sör Elton John, Kate Bush ve Joan Armatrading'in yanı sıra Genesis'in solisti Peter Gabriel, Beatles'ın yıldızı Sör Paul McCartney ve The Police'in, ödülü 2023'te alan eski solisti Sting de var.

74 yaşındaki ABD'li şarkıcı-şarkı yazarı, Akademi'nin 80 yıllık tarihinde bu en yüksek onura layık görülen 27. kişi olacak. Bu vesileyle 23 Mayıs'ta Londra'daki Grosvenor Malikanesi'nde bir takdim töreni düzenlenecek.

Sanatçı, "Ivors Akademi tarafından tanınan ilk uluslararası şarkı yazarı olmaktan gurur duyuyorum" demişti.

Bu ödül, şarkı yazarlığımı takdir etmenin yanı sıra son 50 yıldır beni ve çalışmalarımı destekleyen hayranlarımla dostlarıma bir övgü niteliği taşıyor. Tüm bu ülke bana her adımda hoş karşılandığımı hissettirdi ve bunun için her zaman derin bir minnet duyacağım.

52 yıldır sahne alan müzisyen, sağlık sorunları nedeniyle 2023 dünya turnesini ertelemek zorunda kaldıktan sonra geçen hafta sahnelere geri dönmüştü. The River'la tanınan müzisyen peptik ülser hastalığı nedeniyle tedavi gördüğü için geçen yıl eylülde E Street Band'in ABD Turnesi'ndeki bazı konserler iptal edilmişti.

 Independent Türkçe


Birleşik Krallık'taki bir bakımevinde demans hastalarına robot evcil hayvanlar verildi

Bakımevi sakinlerine, demans hastalarına yardımcı olmak amacıyla yürütülen bir programın parçası olarak robotik evcil hayvanlar verildi (Belvedere Bakımevi'nden edinildi)
Bakımevi sakinlerine, demans hastalarına yardımcı olmak amacıyla yürütülen bir programın parçası olarak robotik evcil hayvanlar verildi (Belvedere Bakımevi'nden edinildi)
TT

Birleşik Krallık'taki bir bakımevinde demans hastalarına robot evcil hayvanlar verildi

Bakımevi sakinlerine, demans hastalarına yardımcı olmak amacıyla yürütülen bir programın parçası olarak robotik evcil hayvanlar verildi (Belvedere Bakımevi'nden edinildi)
Bakımevi sakinlerine, demans hastalarına yardımcı olmak amacıyla yürütülen bir programın parçası olarak robotik evcil hayvanlar verildi (Belvedere Bakımevi'nden edinildi)

Demans tedavisinde dikkat çekici bir stratejinin parçası olarak bakımevi sakinlerine rahatlık ve arkadaşlık sağlaması adına robotik evcil hayvanlar veriliyor.

Birleşik Krallık'taki Lancashire bölgesindeki Colne kentinde bulunan Belvedere Bakımevi, sakinlerinin "amaç duygusu" kazanmalarını sağlamak ve onlara kendi tüylü arkadaşlarını vermek için sahte yavru köpek ve kediler kullanıyor.

Bu hayvanlardan bakımevinin her yerinde yararlanılıyor ancak özellikle bakımevi grubunun demans bakım stratejisinin bir parçası olarak demans hastası sakinlere yardımcı olmak için kullanılıyor.

Personel, bir vakada ileri derecede demans hastası kadının sahte evcil hayvanların durumuna yardımcı olması sayesinde düşme riskinin neredeyse tamamen ortadan kalktığını söyledi.

Yönetici Gillian Towers, "Arkadaşlık, dostluk ve bir amaç duygusu gibi kanıtlanmış birçok faydası var" dedi.

Özellikle demans hastası sakinlerde ajitasyon ve sıkıntılı davranışları azaltıyorlar. İleri derecede demans hastası bir hanımefendi endişelendiğinde sık sık düşüyordu. Ancak ona bir köpek verdikten sonra düşme riski neredeyse tamamen ortadan kalktı. Demansı ilerlemiş olduğu için köpeğin gerçek olduğunu düşünüyordu, bu da ona bir amaç duygusu verdi.

Bakımevinde halihazırda mırlayan, miyavlayan kediler ve konuşulduğunda havlayan köpekler de dahil 5 evcil hayvan bulunuyor.

Towers, birçok sakinin evlerinde eskiden evcil hayvanlar beslediğini ve robotik olanlarla rahatladıklarını da sözlerine ekledi.

"Bazı sakinlerimiz evcil hayvan beslemiyor ve bu sorun değil ancak diğerleri onları seviyor" dedi.

Sakinlerimiz onlara isim veriyor. Bir sakinimiz kendi köpeğini özlediği için robot köpeğini her yere yanında götürüyor. Mutlu anılar canlanıyor.

Plymouth Üniversitesi'ndeki araştırmacıların bakımevlerinde robotik evcil hayvanların kullanımına ilişkin yaptıkları çalışmada, evcil hayvan verilen sakinlerin depresyon ve anksiyetesinde azalma gibi olumlu etkiler gösterdiği tespit edilmişti.

Araştırmayı yöneten Dr. Hannah Bradwell şunları söylemişti:

Sonuçlarımız, uygun fiyatlı robot evcil hayvanların, yaşlı yetişkin bakımevi sakinleri için önemli iyilik hali etkileri yaratabileceğini ve bakıcının yükünü azaltarak personel için muhtemelen daha fazla olumlu etki yaratabileceğini gösteriyor.  Görüşmeler ve günlük serbest metin gözlemleri; robotların sakinleştirici olduğunu, kaygıyı ve ajitasyonu azalttığını, ruh halini iyileştirdiğini, sakinleri rahatlattığını ve güvence sağladığını gösterdi.

 Independent Türkçe


Dünyanın en büyük yılanı keşfedildikten birkaç hafta sonra ölü bulundu

Kuzey yeşil anakonda (Bryan Fry)
Kuzey yeşil anakonda (Bryan Fry)
TT

Dünyanın en büyük yılanı keşfedildikten birkaç hafta sonra ölü bulundu

Kuzey yeşil anakonda (Bryan Fry)
Kuzey yeşil anakonda (Bryan Fry)

Dünyanın en büyük yılanı keşfedildikten sadece birkaç hafta sonra Brezilya Amazon Yağmur Ormanları'nda ölü bulundu.

Bilim insanlarından oluşan bir ekip, National Geographic'in Disney+ dizisi Pole to Pole with Will Smith'in çekimleri sırasında daha önce belgelenmemiş dev anakonda türünü Amazon'da keşfetmişti.

Ana Julia adı verilen devasa sürüngen, 5 hafta önce Brezilya'nın güneyindeki Mato Grosso do Sul eyaletinin kırsal bölgesi Bonito'daki Formoso Nehri'nde bulunmuştu.

Yaklaşık 8 metre boyundaki kuzey yeşil anakonda yaklaşık 200 kilogram ağırlığında ve bir insanınkiyle aynı büyüklükte bir kafaya sahipti.

Yılanın vurulmuş olabileceğini iddia eden haberler çıksa da Ana Julia'nın keşfedilmesine katkı sağlayan Hollandalı bir araştırmacı ölüm nedeninin hâlâ araştırıldığını vurguluyor.

Profesör Freek Vonk haberi Instagram'da paylaşarak şöyle dedi:

Birlikte yüzdüğüm kudretli büyük yeşil anakondanın bu hafta sonu nehirde ölü bulunduğunu, kalbimde muazzam bir acıyla size bildirmek istiyorum.

Profesör, "Demir gibi güçlü, hayatta kalmayı başarmış, onlarca yıldır Bonito'nun etrafında yüzen bir hayvan" diye ekledi.

Bildiğimiz kadarıyla son derece sağlıklıydı ve halen hayatının en verimli dönemindeydi ve gelecek yıllarda soyundan gelen pek çok canlıya bakabilirdi. Etrafta bu türden, bu kadar büyük dev yılanlar pek yüzmediğinden biyoçeşitliliğe (ve özellikle bu türe) vurulan darbe de muazzam boyutta.

Profesör Vonk önceden yılanın vurularak öldürüldüğüne dair haberler duyduğunu söylese de daha sonra yetkililerin henüz bu yönde bir kanıt bulamadığını açıkladı.

Bilim insanı, "Ölüm nedeni, olası tüm seçenekler göz önüne alınarak hâlâ araştırılıyor. Yani doğal yolla ölmüş olması da mümkün" dedi.

Queensland Üniversitesi'nde öğretim görevlisi olan Bryan Fry keşif yapıldığı zaman "Bu muhteşem canlıların boyutları inanılmazdı. Karşılaştığımız bir dişi anakonda şaşırtıcı bir şekilde 6,3 metre uzunluğundaydı" diye belirtmişti.

Waorani halkından bölgede 7,5 metreden uzun ve yaklaşık 500 kilogram ağırlığında başka anakondalar olduğuna dair anekdot raporları var.

Diversity adlı bilimsel dergide anlatılan yeni tür, daha önce bilinen güney yeşil anakondadan yaklaşık 10 milyon yıl önce ayrılmış ve genetik olarak ondan yüzde 5,5 oranında farklılaşmış.

Independent Türkçe


Ünlü oyuncu, tek bir şartla Marvel filminde oynayacağını söyledi

Rose Glass'ın yönettiği 2024 yapımı Love Lies Bleeding, hayalinin peşinde Vegas'a giden hırslı vücut geliştirmeci Jackie ve ona aşık olan münzevi spor salonu müdürü Lou'nun hikayesini anlatıyor (A24)
Rose Glass'ın yönettiği 2024 yapımı Love Lies Bleeding, hayalinin peşinde Vegas'a giden hırslı vücut geliştirmeci Jackie ve ona aşık olan münzevi spor salonu müdürü Lou'nun hikayesini anlatıyor (A24)
TT

Ünlü oyuncu, tek bir şartla Marvel filminde oynayacağını söyledi

Rose Glass'ın yönettiği 2024 yapımı Love Lies Bleeding, hayalinin peşinde Vegas'a giden hırslı vücut geliştirmeci Jackie ve ona aşık olan münzevi spor salonu müdürü Lou'nun hikayesini anlatıyor (A24)
Rose Glass'ın yönettiği 2024 yapımı Love Lies Bleeding, hayalinin peşinde Vegas'a giden hırslı vücut geliştirmeci Jackie ve ona aşık olan münzevi spor salonu müdürü Lou'nun hikayesini anlatıyor (A24)

Kristen Stewart gişe rekorları kıran yapımların yanı sıra bağımsız filmlerde de rol alıyor. Ancak 33 yaşındaki aktrisin bir kırmızı çizgisi var.

Stewart, bir sineamacının adını verdi ve o teklif etmediği sürece "muhtemelen asla" bir Marvel filminde rol almayacağını açıkladı.

Yeni filmi Love Lies Bleeding'le adından söz ettiren yıldız, konuk olduğu Not Skinny But Not Fat adlı podcast'in son bölümünde bir süper kahraman filmi yapmanın "kulağa tam bir kabus gibi geldiğini" söyledi.

Sunucu Amanda Hirsch, Stewart'a kendisini Örümcek Adam (Spider-Man) çizgi romanındaki Mary Jane "MJ" Watson'ı oynarken hayal edebildiğini söylediğinde oyuncu, "Büyük filmleri seviyorum çünkü ben içindeyken insanların onları izlemesini seviyorum" yanıtını verdi.

Ancak Stewart şunu da ekledi: 

Sistemin değişmesi gerekecek. Tek bir kişiye o kadar çok para dökmeniz ve o kadar çok güvenmeniz gerekir ki... Ve bu gerçekleşmez. Bu yüzden de sonuçta ortaya çıkan şey algoritmik, tuhaf bir deneyim oluyor ve bu deneyim hakkında kişisel olarak hiçbir şey hissedemiyorsunuz.

"O isterse oynarım"

Sözlerine "Ama belki de dünya değişir" diye devam eden Stewart, Barbie'nin yönetmeni Greta Gerwig'in kendisinden bir Marvel filminde rol almasını istemesi halinde kabul edeceğini söyledi. 

Bunu yaparım.

Oscar adayı aktris, Robert Pattinson'ın Edward Cullen'ı ve Taylor Lautner'ın Jacob Black'i canlandırdığı Alacakaranlık (Twilight) serisinde Bella Swan'ı oynayarak büyük başarı yakalamıştı. Hasılat rekorları kıran serinin başrolünde olduğu için Stewart büyük filmlere yabancı değil.

Aynı zamanda büyük bir Barbie hayranı olan Stewart, Hirsch'e verdiği röportajın ilerleyen bölümlerinde, bu ay gerçekleşen Oscar töreninde Ryan Gosling'in I'm Just Ken performansını izlerken "duygulandığını" da itiraf etti.

2021 yapımı Spencer'da Prenses Diana'yı canlandıran Stewart, "Ken performansını izlerken nedense hem ağlıyor hem de gülüyordum" dedi. 

Greta'nın o performansını izlemesini seyretmek beni çok duygulandırdı. 'Bu çok fazla' dedim.

Independent Türkçe, Hollywood Reporter, TheWrap


"Harry Potter çocuklar için mi?" tartışmasına serinin bir oyuncusu daha katıldı

(Instagram/@jessiecave)
(Instagram/@jessiecave)
TT

"Harry Potter çocuklar için mi?" tartışmasına serinin bir oyuncusu daha katıldı

(Instagram/@jessiecave)
(Instagram/@jessiecave)

Harry Potter yıldızlarından biri, Miriam Margolyes'in serinin yetişkin hayranlarının "büyümesi" gerektiği yönündeki sözlerine karşılık verdi. 

Film serisinde Profesör Pomona Sprout'u canlandıran 82 yaşındaki oyuncu, yakın zamanda verdiği iki röportajda, 24 yıllık film serisinin yetişkin hayranları için endişelendiğini çünkü "şimdiye kadar bunu aşmış olmaları gerektiğini" söylemişti.

Serinin 6., 7. ve 8. filmlerinde Ron Weasley'nin aşık olduğu Lavender Brown'ı canlandıran Jessie Cave, hafta sonu Paris'te düzenlenen Enter The Wizard World etkinliğinde açıklamaları "korkunç" diye nitelendirdi.

Oyuncu ve YouTuber, bir hayranın Margolyes'in yorumlarıyla ilgili sorusuna yanıt olarak bunun "utanç verici" olduğunu söyledi ve komedyenin sözlerinin ciddiye alınmasını beklemediğini umduğunu belirtti. 

Cave, "Açıkçası bu korkunç bir şey" dedi.

Onun bunu söylemesinden gerçekten hoşlanmadım. Harry Potter'ın başardığı şey gerçekten inanılmaz.

"Yaş almış ve hâlâ bağlarını koruyan bir hayran kitlesi yarattı. Bu, genç nesillere aktarıldı ve işte bu çok harika bir şey" diye ekledi.

Muhtemelen bunu anlamıyor ya da anlayamıyor. Bırakın öyle kalsın. Bence bu durum çok sıradışı.

Panelin bir parçası olarak filmlerde öğrenci Seamus Finnigan'ı canlandıran Devon Murray'le birlikte otururken Cave'in verdiği bu yanıt Potterhead'ler (Harry Potter hayranları çn.) tarafından alkışlarla karşılandı.

Etkinliğe katılan diğer yıldızlar arasında Ron Weasley'i canlandıran Rupert Grint ve Neville Longbottom'a hayat veren Matthew Lewis de vardı.

Önceki haftalarda Margolyes'in yorumları, yetişkin Harry Potter hayranlarının coşkusunu açıkça hor görerek tartışmaları artırmıştı. 

Margolyes, Yeni Zelanda'nın 1News kanalına verdiği röportajda, "25 yıl önceydi ve bence çocuklar içindi" demişti.

Cameo [kişiselleştirilmiş video mesajları] yapıyorum ve çiftler Harry Potter temalı bir düğün yapacaklarını söylüyor. Ben de 'Tanrım, gerdek gecesi nasıl olacak?' diye düşünüyorum.  Bunu tahmin edemiyorum bile. Harry Potter harika bir şey, ona minnettarım. Ama artık bitti. Benim düşüncem bu.

Call the Midwife'ın oyuncusu daha sonra ABC News Australia'ya verdiği röportajda, gençlerin ergenlik çağını atlattıktan sonra "Bunu unutup başka şeylere yönelme zamanının geldiğini" söylemişti. 

Margolyes, "Eğer ergenliğe girdiyseniz, o zaman bunu unutmanın zamanı gelmiştir. Bilirsiniz, başka şeylere yönelin" demişti.

Ben bunun sadece çocuklar için olduğunu düşünüyorum. Sonra hayatına devam etme zamanı.

 Independent Türkçe


Anne Hathaway neden alkolü bıraktığını açıkladı

AP
AP
TT

Anne Hathaway neden alkolü bıraktığını açıkladı

AP
AP

Anne Hathaway yakın zamanda Vanity Fair'e verdiği röportajda içkiyi neden bıraktığını samimiyetle anlattı.

Bazıları akşam yemeğinde bir şişe şarabı bölüşerek ya da brunch'ta bir mimosa içerek hayatları boyunca ara sıra içmeye devam edebilirken, 41 yaşındaki Hollywood yıldızı alkolü derhal defetmesi gerektiğini biliyordu.

Nisan 2024 kapak sayısı için yayın organıyla söyleşi yapan Hathaway, alkole düşkünlük kendisine hiçbir zaman uymadığından içkiyi yaşam tarzından tamamen çıkardığını açıkladı.

Oyuncu "İçten içe bunun bana göre olmadığını biliyordum" diye itiraf etti.

Ve 'Ama hiç mi?' demek zorunda kalmak çok aşırı geldi. Ama hiç. Bir şeye alerjiniz varsa ya da bir şeye karşı anafilaktik reaksiyon gösteriyorsanız, bunu reddetmezsiniz. Ben de bunu reddetmeyi bıraktım.

Şeytan Marka Giyer'in (Devil Wears Prada) başrol oyuncusu motivasyonu bunun yanı sıra annelikte bulmuş. Hathaway içkiyi kısa sürece önce bıraktığını ilk itiraf ettiğinde yeni keşfettiği alkolsüz yaşantısının ana faktörü olarak üç yaşındaki oğlunu göstermişti. Daha ulaşılabilir ve daha çok farkındalık sahibi bir ebeveyn olmak istemiş ve alkol almamak buna katkı sağlamıştı.

Bununla birlikte Acemi Prenses'le (The Princess Diaries) tanınan oyuncu, kendi yönteminin başkalarında işe yaramayabileceğinin de farkında. Aktris, Vanity Fair'e "Bu herkesin kendisinin yürümesi gereken bir yol" dedi.

Hathaway "Benim kişisel deneyimim her şeyin daha iyi olduğu yönünde. Benim için bu, içine gömüldüğüm bir yakıttı. Ve ben bir şeylerin içine gömülmeyi sevmem" diye devam etti.

İnandığım şey şu; herkes bir-iki içki içecek ve herkes iki içkiye ulaştığında, siz iki içki içmiş gibi hissedeceksiniz ama akşamdan kalmışlık yaşamayacaksınız.

Hathaway sağlıklı bir zihin ve beden arayışında, kendisini gereksiz stresten kurtaran keskin kararlar alıyor.

Oyuncu şöyle dedi:

Yaşam tarzımla ilgili pek çok tercihimi zihin sağlığımı desteklemeye yönelik alıyorum. Beni tükettiğini ya da sarmallara neden olabileceğini bildiğim şeylere katılmayı bıraktım. Hatta kendimle ilişkimi internet üzerinden kurmuyorum.

Fakat Hathaway'in kendisiyle olumlu, kendinden emin ve özgüvenli bir ilişkisi var. Kariyerinin başlarında kendisine seksapelinin olmadığı söylense de bu hiçbir zaman aklına yatmamış.

Aktris "'Ben Akrep burcuyum. Cumartesi gecesi nasıl olduğumu biliyorum' diye düşünüyordum" diye belirtti.

Donatella Versace de onun cüretkar bir güzelliğe sahip aurasını fark edebilmiş. Tasarımcı, Hathaway için "Gücü ve güzelliği gerçekten dikkatimi çekti... Ama ona gerçek gücünü veren şey nezaketi ve şefkati" dedi.

 Independent Türkçe


Ünlü rapçiye açılan cinsel saldırı davasında Prens Harry'nin de adı geçiyor

Prens Harry'nin adı davada rapçinin ünlü bir arkadaşı olarak geçiyor (AP/Reuters)
Prens Harry'nin adı davada rapçinin ünlü bir arkadaşı olarak geçiyor (AP/Reuters)
TT

Ünlü rapçiye açılan cinsel saldırı davasında Prens Harry'nin de adı geçiyor

Prens Harry'nin adı davada rapçinin ünlü bir arkadaşı olarak geçiyor (AP/Reuters)
Prens Harry'nin adı davada rapçinin ünlü bir arkadaşı olarak geçiyor (AP/Reuters)

Sean "Diddy" Combs'un seks ticareti ve cinsel saldırıyla suçlandığı 30 milyon dolarlık davada Sussex Dükü'nün adı geçiyor.

Yasal tebligata göre uzun bir liste cinsel saldırı iddiasıyla karşı karşıya olan Combs'un "ünlü sporcular, siyasi figürler, sanatçılar, müzisyenler ve Britanya Kraliyet'inden Prens Harry gibi uluslararası çapta ileri gelen ünlülerle" kurduğu VIP ilişkileri aracılığıyla konuklarını kötü şöhretli partilerine çektiği söyleniyor. 

Geçen ay müzik yapımcısı Rodney Jones'un açtığı 73 sayfalık dava dosyasında, milyarder seri bir şekilde cinsel saldırıda bulunmakla suçlanıyor.

Prens Harry'nin herhangi bir kabahat işlediğine dair bir ima bulunmuyor ve adı belgelerde Combs'un tanınmış ünlü arkadaşlarına örnek olarak sadece bir kez geçiyor.

2007'de Wembley Stadyumu'nda Diana için düzenlenen konserde Combs ve Kanye West sahne aldıktan sonra hem Harry hem de kardeşi Prens William bu müzisyenlerle birlikte görüntülenmişti.

Jones açtığı davada, Combs'u kendisine cinsel saldırıda bulunmakla suçlamasının yanı sıra şarkıcının seks işçileri ve reşit olmayan kızların katıldığı partiler düzenlediğini iddia ediyor.

Ayrıca, Combs'un kendisini seks işçileri temin etmeye zorladığını ve onlarla cinsel ilişkiye girmesi için baskı yaptığını iddia ediyor. 54 yaşındaki medya kralı "tamamen kurgu" diye nitelendirdiği bu iddiaları reddetti.

Aynı zamanda Combs hakkında üç kadın daha dava açarken, pazartesi günü rapçinin Miami ve Los Angeles'taki iki mülkü devam eden soruşturmanın bir parçası olarak federal ajanlar tarafından arandı.

ABD İç Güvenlik Bakanlığı'ndan şöyle açıklama yapıldı:

New York İç Güvenlik Soruşturmaları (HSI); Los Angeles HSI, Miami HSI ve yerel kolluk kuvvetleri ortaklarımızın yardımıyla soruşturmanın parçası olarak operasyonlar gerçekleştirdi.

Geçen kasımda Combs, eski sevgilisi R&B şarkıcısı Cassie tarafından dava edilmişti. Cassie, Combs'un 10 yıl boyunca tecavüz ettiğini, saldırdığını ve kendisini uyuşturucuya alıştırdığını iddia etmişti.

Kolluk kuvvetleri, rapçi Sean "Diddy" Combs'a ait mülkün girişinde duruyor (AP)
Kolluk kuvvetleri, rapçi Sean "Diddy" Combs'a ait mülkün girişinde duruyor (AP)

Dava ertesi gün sonuçlanmış ancak bunun ardından bir sonraki ay Combs'un davacılara cinsel saldırıda bulunduğu ya da onlara karşı intikam pornosu kullandığı iddiasıyla üç dava daha açılmıştı. 

Combs, aralıkta yaptığı bir açıklamada, iddiaları "mide bulandırıcı" diye nitelendirmiş ve kendisini suçlayanların "hızlıca para kazanma peşinde" olduklarını söylemişti.

Combs, "Kesinlikle açık konuşayım: İddia edilen korkunç şeylerin hiçbirini yapmadım. Adım, ailem ve gerçekler için mücadele edeceğim" demişti.

P. Diddy ve Puff Daddy diye da bilinen Combs, 21. yüzyılın en etkili hip-hop yapımcılarından ve müzik şirketi yöneticilerinden biri. Rapçi daha önce Usher, Notorious BIG ve Mary J. Blige gibi sanatçılarla çalışmıştı.

 Independent Türkçe