16 milyon yıllık kehribarın içinde daha önce bilinmeyen bir su ayısı türü şans eseri keşfedildi

SpaceX, NASA araştırması için mayıs ayında uzaya 5 bin su ayısı yollamıştı (Ninon Robin)
SpaceX, NASA araştırması için mayıs ayında uzaya 5 bin su ayısı yollamıştı (Ninon Robin)
TT

16 milyon yıllık kehribarın içinde daha önce bilinmeyen bir su ayısı türü şans eseri keşfedildi

SpaceX, NASA araştırması için mayıs ayında uzaya 5 bin su ayısı yollamıştı (Ninon Robin)
SpaceX, NASA araştırması için mayıs ayında uzaya 5 bin su ayısı yollamıştı (Ninon Robin)

Bilim insanları, Dominik Cumhuriyeti'nde buldukları 16 milyon yıllık kehribarı incelerken beklemedikleri bir keşif yaptı.
Kehribarın içinde dünyanın en dayanıklı canlısı diye bilinen su ayısına ait fosil bulundu.
Isohypsibioidea familyasına mensup yaratığın daha önce görülmeyen bir tür olduğu da ortaya çıktı. Hayvana Paradoryphoribius chronocaribbeus adı verildi.

Kehribarın üçünde su ayısından başka üç karınca, bir böcek ve bir de çiçek bulundu (Phillip Barden)
Tardigrad diye de bilinen bu canlılar suda yaşayan, 8 kısa ve kalın bacağa sahip mikroskobik (0.3-0.5 milimetre uzunluğunda) yaratıklardır.
Dünya genelinde 5 kitlesel yokoluştan kurtulmayı başaran su ayıları, eksi 200 santigrat derece soğuğa ve 150 santigrat derece sıcaklığa dayanabiliyor. Su ayıları uzayda bile hayatta kalabiliyor.
Ancak 500 milyonu aşkın bir süredir Dünya'da bulunan küçük boyutlu ve yumuşak dokulu bu canlılaraın fosilleri pek sağlam kalmıyor. Zira bulunan kalıntı, kayıtlara geçen üçüncü su ayısı fosili.

Su ayısı şans eseri bulundu
Bilim insanları, aynı kehribarın içindeki karıncaları incelerken pençeli bacakları olan tıknaz bir şekil fark etti. Şekle yakından bakılınca bunun su ayısı olduğu ortaya çıktı.
Araştırma ekibinden, Harvard Üniversitesi Organizma ve Evrimsel Biyoloji Bölümü'nde doktora öğrencisi olan Marc Mapolo, kehribarın karıncaları inceleyen ekibin aylardır elinde olduğunu söyledi:
"Su ayısını görmeleri büyük şans. Çünkü onu aramıyorlardı."
Uzmanlar, su ayısının pençelerinin şekline ve yerleşimine dayanarak bunun Isohypsibioidea familyasının üyesi olduğunu tespit etti. Ancak su ayısının anatomisi, bunu diğer hayvanlardan ayırıyor.
Fosilin modern su ayılarında görülmeyen evrimsel gelişmelerin tespit edilmesini sağlayacaı düşünülüyor. Uzmanlar böylece bu canlıların milyonlarca yılda nasıl değiştiklerini öğrenebileceklerini söyledi.
Araştırma, Proceedings of the Royal Society B adlı hakemli bilim dergisinde bugün yayımlandı. 
Independent Türkçe, CNN International, Live Science



"Esrarengiz" kehribarda 116 milyon yıllık tsunaminin izleri keşfedildi

Japonya'nın Minamisoma kıyılarına 2011'de tsunami dalgaları vurmuştu (AFP)
Japonya'nın Minamisoma kıyılarına 2011'de tsunami dalgaları vurmuştu (AFP)
TT

"Esrarengiz" kehribarda 116 milyon yıllık tsunaminin izleri keşfedildi

Japonya'nın Minamisoma kıyılarına 2011'de tsunami dalgaları vurmuştu (AFP)
Japonya'nın Minamisoma kıyılarına 2011'de tsunami dalgaları vurmuştu (AFP)

Rachel Clun 

Bilim insanları 116 milyon yıllık bir tsunaminin kanıtını bir kehribar içinde bulduklarını ve bunun muhtemelen bu doğa olayına dair en eski kayıt olduğunu düşünüyor.

Japonya'nın kuzeyindeki Hokkaido Adası'nda derin deniz tortularını inceleyen araştırmacılar Aya Kubota, Yusuke Takeda, Keewook Yi, Shin-ichi Sano ve Yasuhiro Iba, erken Kretase dönemine ait tortularda 114 ila 116 milyon yıl öncesine tarihlenen "olağanüstü zengin kehribar konsantrasyonları" keşfetti.

Nature'ın Scientific Reports'unda yayımlanan bulgulara ilişkin raporda araştırmacılar, kehribarın bir veya daha fazla tsunami tarafından okyanusa sürüklenerek havayla çok az temas etmiş olabileceğini öne sürüyor.

Fosilleşmiş ağaç reçinesi olan kehribar, nispeten hızlı kuruyan bir madde. Araştırmacılar, kehribarın havaya maruz kaldığında genellikle bir hafta gibi kısa bir sürede katılaştığını söylüyor.

Ancak araştırmacıların incelediği tortularda, "belirgin şekilde deforme olmuş" kehribar birikintileri bulundu. Bazıları reçinenin akan su tarafından değiştirildiğini gösteren, alev yapıları denen bir şekilde deforme olmuşken, diğerleri yumuşak reçinenin "akarak deniz tabanına kıvamlı bir şekilde yayıldığına" işaret eden düz kehribar şeritlere sahipti.
 

Araştırmacılar, eski okyanus tortularını inceleyerek tsunamiye dair olası kanıtlar buldu (Aya Kubota/Yusuke Takeda/Keewook Yi/Shin-ichi Sano/Yasuhiro Iba)Araştırmacılar, eski okyanus tortularını inceleyerek tsunamiye dair olası kanıtlar buldu (Aya Kubota/Yusuke Takeda/Keewook Yi/Shin-ichi Sano/Yasuhiro Iba)

Araştırmacılar, "Bu esrarengiz kehribarın derin deniz ortamında bulunmasının en muhtemel nedeni, büyük çaplı tsunamiler" diyor.

Bu reçine deformasyonlarının su altında meydana gelmesi, ormandan pelajik deniz tabanına doğrudan taşındıklarını ima ediyor. Karadan okyanusa bu kadar hızlı ve doğrudan bir taşıma, bir tsunamiyle tetiklenmiş olabilir.

Araştırmacılar, antik tortulardaki diğer kanıtların da bu teoriyi desteklediğini belirtiyor. Bunlar arasında, karadan gelen büyük miktarda bitki kalıntıları ve büyük dalgaların sürüklediği odun parçaları da vardı ve bunların çok az çürüme izi taşıması, açık okyanusa "hızla taşındıklarına" işaret ediyor.

Makalede, "Kiltaşındaki kütüklerin varlığı, çok sayıda odunun bulanık akıntılarla taşınmak yerine kopup sürüklenerek pelajik deniz tabanına battığını gösteriyor" ifadeleri kullanılıyor.

Bilim insanları açık okyanuslardaki diğer tortuların, büyük ölçekli eski tsunamiler veya benzer olaylar hakkında daha fazla kanıt sağlayabileceğini öne sürüyor.

Araştırmacılar, Holosen döneminden, yani yaklaşık 4 bin 200 yıl öncesinden daha eski bir tarihten kalma tsunami tortularının normalde tespit edilmediğini ve bunun da kısmen, yol açtıkları geniş çaplı yıkımdan geriye net belirtilerin kalmamasından kaynaklandığını söylüyor.

Independent Türkçe,independent.co.uk/news