İngiltere’de Londra ve ülkenin güneydoğu bölgesindeki benzin istasyonlarının yüzde 10’unda yakıt yok

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

İngiltere’de Londra ve ülkenin güneydoğu bölgesindeki benzin istasyonlarının yüzde 10’unda yakıt yok

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

İngiltere’nin başkenti Londra ve ülkenin güneydoğu bölgesindeki petrol istasyonlarının halen yüzde 10’unda akaryakıtın olmadığı bildirildi.
İngiliz Petrol Perakendecileri Derneği (PRA) tarafından yapılan açıklamada, son haftalarda ülkede yeterli sayıda ağır vasıta sürücüsünün bulunmaması nedeniyle baş gösteren akaryakıt sıkıntısının hala belirli bölgelerde devam ettiği kaydedildi.
PRA açıklamasında, ülkede nüfus yoğunluğunun en fazla olduğu güneydoğu bölgesi ve Londra’da petrol istasyonlarının halen yüzde 10’unda akaryakıtın olmadığı bilgisi paylaşıldı.
Açıklamada değerlendirmelerine yer verilen PRA Başkanı Brian Madderson, halihazırda depolarında akaryakıt olmayan petrol istasyonlarının büyük çoğunluğunun ne zaman yeniden akaryakıt tedarik edebileceklerine dair bir bilgilerinin dahi olmadığını ifade etti.
Madderson, “Tankerler yeni siparişlerle birlikte yetersiz kaldığından, istasyonların akaryakıtlarının hızla azaldığına dair birçok rapor var. Londra’da ve ülkenin güneydoğusunda durum ciddiyetini koruyor” ifadelerini kullandı.
Londra’daki benzin istasyonlarının rafinerilerden gelen sevkiyatlarla daha sık desteklenmesi gerektiğini belirten Madderson, “Londra ve ülkenin güneydoğusudaki benzin istasyonlarında yakıt ikmali ihtiyacı, müşteriler panikle satın aldıklarında daha da gereklidir. Çünkü bu bölgelerde istasyon başına deposu doldurulacak araç sayısı İngiltere ortalamasının üzerindedir” dedi.
İngiltere İşletme, Enerji ve Endüstriyel Strateji Bakanlığı’nın verilerine göre, ülkede 23 Eylül’den bu yana benzinin litresi 2 pens artarak 1,37 sterlin yükseldi.
Ülkede dizel benzin ise aynı dönemde 3 pens artarak 1,40 sterlin ulaştı.
Böylece İngiltere’de 12 Ekim Pazartesi günü itibarıyla akaryakıt fiyatlarında 2013 yılının eylül ayından bu yana en yüksek seviye görülmüş oldu.
İngiltere’de akaryakıt krizi, İngiliz enerji şirketi British Petroleum’un (BP) 23 Eylül’de ağır vasıta sürücülerinin sayısının yetersiz kalması nedeniyle bazı benzin istasyonlarını kapatacağını açıklamasının ardından giderek büyümüştü.

Nakliye aracı sürücülerinin sayısı yetersiz
İngiltere'nin Avrupa Birliği'nden (AB) ayrılmasıyla AB vatandaşı olan nakliye aracı sürücülerinin sayısının azalması ve yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını ülkede gıda sektöründen, imalat ve enerji sektörüne kadar uzanan sorunlara neden oldu.
Uzmanlar, ülkede nakliye sürücülerinin toplam sayısının halihazırda ihtiyaç duyulanın yaklaşık 100 bin altında olduğunu belirtiyor.
Ülkede, Brexit ve Kovid-19 salgını sonrasındaki ağır vasıta sürücü eksikliği nedeniyle son haftalarda benzin istasyonlarına akaryakıt ulaştırılmasında sorunlar yaşanıyor. İstasyonlar önünde uzun kuyruklar oluşurken marketlerde de et, taze sebze, meyve ve makarna gibi kuru gıda raflarının boş kaldığı görülüyor.
Ülkede silahlı kuvvetler personeli, 4 Ekim'den itibaren benzin istasyonlarına akaryakıt taşımaya başlamıştı.



‘Hayalet kamp’... Batı Şeria'da on binlerce kişi İsrail operasyonları nedeniyle yerinden edildi

Tulkerim Mülteci Kampı (DPA)
Tulkerim Mülteci Kampı (DPA)
TT

‘Hayalet kamp’... Batı Şeria'da on binlerce kişi İsrail operasyonları nedeniyle yerinden edildi

Tulkerim Mülteci Kampı (DPA)
Tulkerim Mülteci Kampı (DPA)

İsrail güçleri, işgal altındaki Batı Şeria'da büyüdüğü Tulkerim Mülteci Kampı’ndaki evleri yıkmaya başladığında Malik Lütfi, sahip olduğu birkaç dakika içinde ailesinin eşyalarından ne alacağını düşünürken kafası karışmıştı.

Altı çocuk babası 51 yaşındaki Lütfi, yakınlardaki Tulkerim kentinde küçük bir oda kiraladı. Ancak kuşatma altındaki kampta elektronik ev aletleri tamirhanesine erişimi olmadığı için kirayı ödeyecek geliri yok ve ailesinin geleceği konusunda endişeli.

asdfrgt
Tulkerim Mülteci Kampı’nda bir Filistinlinin üzerini arayan İsrail askeri (DPA)

Lütfi şunları söyledi: “Bizi 27 Ocak 2024'te yerlerimizden ettiler. Bizi evlerimizden çıkardılar ve geri gelmememizi söylediler. Bu yüzden altı aydır Tulkerim Mülteci Kampı’na dönmedik. Kendi başımıza oradan ayrıldık, çoğu insan yanına hiçbir şey almadı.”

Lütfi, durumu kendisinden daha kötü olan, aşırı kalabalık okullarda ya da tarım arazilerinde yaşamak zorunda kalan çok sayıda aile tanıdığını söyledi.

Lütfi, “Hükümetten ve insanların masraflarının karşılanması için yardım sözü veren hayırseverlerden yardım bekliyoruz” dedi.

cdfrgt
İsrail askerlerinin kestiği yolun kenarında bekleyen Tulkerim Mülteci Kampı sakinleri (DPA)

İşgal Edilmiş Topraklarda İnsan Hakları için İsrail Bilgi Merkezi (B'Tselem), İsrail operasyonlarının Batı Şeria'da Lütfi gibi on binlerce Filistinliyi evlerinden etmeye zorladığını bildirdi.

Bağımsız bir merkez olan B'Tselem, Tulkerim, Nur Şems ve Cenin mülteci kamplarında yaşayan yaklaşık 40 bin kişinin bu yıl askeri operasyonlar nedeniyle yerlerinden edildiğini belirtti.

İsrail, Batı Şeria'nın kuzeyindeki Tulkerim ve Cenin kentleri de dahil olmak üzere Filistinli militanların faaliyetlerine karşı harekete geçtiğini söylüyor.

Bir İsrail ordu sözcüsü dün yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Bu, kuvvetlerin bölgede serbestçe hareket etmesine ve engellenmeden hareket etmesine izin vermek için binaların yıkılmasını gerektiriyor.”

dfvghy
Tulkerim Mülteci Kampı’ndaki İsrail askerleri (DPA)

Açıklamada, “Bu yapıları yıkma kararı operasyonel gerekliliğe dayanmaktadır ve alternatif seçenekler değerlendirildikten sonra alınmıştır” denildi.

İsrail'in yıkımları yaygın uluslararası eleştirilere neden oldu ve Filistinliler arasında İsrail'in 1967 savaşında ele geçirdiği Batı Şeria'yı resmen ilhak etmek için organize bir çaba içinde olduğuna dair korkuların arttığı bir döneme denk geldi.

Şarku’l Avsat’ın Reuters'tan aktardığına göre görgü tanıkları, bu hafta buldozerlerin bina enkazları arasında ilerlediğini ve yeni yolların moloz ve beton bloklarla dolduğunu ifade etti. Bölge sakinleri kamyonların üzerine sandalye, battaniye ve mutfak aletleri gibi eşyalarını yığdı.

swdert
Tulkerim Mülteci Kampı’nda bir Filistinlinin kimliğini kontrol eden İsrail askeri (DPA)

Tulkerim Valisi Abdullah Kemyil, yıkımların son haftalarda arttığını, yakındaki Tulkerim ve Nur Şems mülteci kamplarında 106 ev ve 104 diğer yapının yıkıldığını açıkladı.

Kemyil, “Tulkerim Mülteci Kampı'nda yaşananlar İsrail'in siyasi kararıyla işlenen bir suçtur ve bunun güvenlikle hiçbir ilgisi yoktur” dedi.

Kemyil sözlerine şöyle devam etti: “Operasyon devam ediyor, altyapının yıkımı sürüyor. Kampta hiçbir şey bırakmadılar. Tulkerim Mülteci Kampı, çeşitli yerlerinde sadece keskin nişancıların bulunduğu bir ‘hayalet kamp’ haline geldi.”

İsrail'in Batı Şeria'nın kuzeyinde ocak ayında başlattığı operasyon, 20 yıl önceki İkinci İntifada’dan bu yana gerçekleştirilen en büyük operasyonlardan biri.

Operasyonda insansız hava araçları (İHA) ve helikopterler tarafından desteklenen birkaç ordu tümeninin yanı sıra on yıllardır ilk kez ağır savaş tankları da kullanılıyor.

ABD ve Katar'ın Gazze Şeridi'nde ateşkes sağlama çabaları yoğunlaşırken, bazı uluslararası yetkililer ve insan hakları örgütleri de Batı Şeria'daki çalkantılı durumdan duydukları endişeyi dile getirdiler.

B'Tselem İletişim Direktörü Shai Barnes, “İsrail, Gazze Şeridi'ne yönelik mevcut saldırısında geliştirdiği taktik ve savaş doktrinlerini Batı Şeria'nın kuzeyinde de uygulamaya başladı. Bu, evlerin ve sivil altyapının kasıtlı ve yaygın bir şekilde tahrip edilmesini ve sivillerin ordunun savaş bölgesi olarak belirlediği alanlardan zorla göç ettirilmesini içeriyor” ifadelerini kullandı.

Hükümet içindeki ve dışındaki İsrailli aşırılık yanlıları, Filistinlilerin başkenti Doğu Kudüs olan ve Gazze Şeridi'ni de içine alacak bağımsız bir devlet kurmak istedikleri Batı Şeria'nın ilhak edilmesi için defalarca çağrıda bulundu.

İsrailli bakanlar Batı Şeria operasyonunun militan gruplarla mücadele dışında bir amacı olduğunu reddediyor. İsrail ordusu yaptığı açıklamada, uluslararası hukuka uyduğunu ve militanları hedef aldığını ifade etti.

Vali Abdullah Kemyil, yerinden edilmenin zaten ekonomik olarak zor durumda olan bir toplum üzerinde baskı yarattığını söyledi. Binlerce kişi camilere, okullara ve aileleriyle birlikte tıkış tıkış yaşadıkları evlere sığındı.

Altı ay sonra ilk kez geri dönen Lütfi, evlerdeki yıkımın boyutunun kendisini şok ettiğini söyledi.

Lütfi, “Çoğu insan gitti ve geri dönüp evlerine baktığınızda yıkılmış olduklarını görüyorsunuz. Yıkım çok büyük; geniş caddeler, altyapı, elektrik, internet… Eğer yeniden inşa etmek istiyorsanız, bu uzun zaman alacak” şeklinde konuştu.