Mısır-İsrail Barış Antlaşması’ndaki değişiklikten sonra ne olacak?

Göstergeler, zamanlama, stratejik ve politik mesajlar

Bu, Mısır-İsrail Barış Antlaşması’ndaki ilk değişiklik olarak kabul ediliyor (AFP)
Bu, Mısır-İsrail Barış Antlaşması’ndaki ilk değişiklik olarak kabul ediliyor (AFP)
TT

Mısır-İsrail Barış Antlaşması’ndaki değişiklikten sonra ne olacak?

Bu, Mısır-İsrail Barış Antlaşması’ndaki ilk değişiklik olarak kabul ediliyor (AFP)
Bu, Mısır-İsrail Barış Antlaşması’ndaki ilk değişiklik olarak kabul ediliyor (AFP)

Tarık Fehmi
İsrail, Ordu Sözcüsü Avichay Adraee aracılığıyla Arapça ve İbranice olarak yapılan yazılı açıklamada, Mısır-İsrail Barış Antlaşması’nda Mısır’ın Refah'taki askeri varlığının güçlendirilmesi noktasında bir değişiklik için anlaşmaya varıldığını duyurdu. Açıklamada, anlaşmaya İsrail ve Mısır ordularına bağlı Ortak Askeri Komite’nin ikili konuları ele aldığı bir toplantıda varıldığı belirtildi. İsrail’in açıklamasına göre bu değişiklik, siyasi düzeyde onaylandı. Ardından Mısır Ordu Sözcüsü bir açıklama yaptı ve değişikliğin Mısır'ın ulusal güvenliğini koruma çabaları çerçevesinde ordunun ülkenin kuzeydoğusundaki stratejik sınırları kontrol etme ve güvence altına alma çabalarının devamı olarak geldiğini söyledi. Ortak Askeri Komite, Mısır-İsrail Barış Antlaşması’nda İsrail tarafıyla yaptığı koordinasyon toplantısı çerçevesinde Mısır’ın Refah’ta sınırdaki askeri varlığını ve imkânlarını artırması yönünde bir değişiklik yapmayı başardı.

Bu değişiklik, başka değişikliklere de kapıyı açar mı?
Bu değişiklik, 17 Eylül 1978 tarihinde Mısır ile İsrail arasında imzalanan barış antlaşmasında yapılan ilk değişikliktir. (Daha önce Selahaddin Koridoru olarak bilinen bölgede, yapılan plan çerçevesinde İsrail’in Gazze Şeridi'nden çekilmesinden sonra İsrail'in bölgedeki sorumluluğu üstlenmesiyle ilgili bir anlaşmaya varılmıştı.) Bu nedenle önümüzdeki dönemde başka değişikliklere de kapı aralanabilir. Bu değişiklik aynı zamanda Mısır-İsrail ilişkilerinin istikrarına ve her iki tarafın da ilişkileri geliştirme konusundaki istekliliğine işaret ederken, İsrail ile Mısır arasında 1979 yılında imzalanan Camp David Barış Anlaşması'na askeri bir ek olması dikkat çekicidir. Camp David Barış Anlaşması çerçevesinde askerlerin sınır bölgelerinde konuşlanması engellenirken yalnızca sivil polis devriyelerine izin verildi. İsrail, bunun emsal olmasını önlemek için Mısır ile barış anlaşmasında değişiklik yapılmasına karşı çıktı.  Bu nedenle söz konusu anlaşma bir protokol olarak tanımlandı.
Bu değişiklik, başta eski İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun hükümeti olmak üzere birbirini izleyen İsrail hükümetlerini, 25 Ocak devrimi sonrası Mısır askerlerinin sayısının sürekli artmasına işaret ederek Mısır ordusunu askerlerini sınırların yakınlarına konuşlandırmakla suçlayan eleştirilerini de sona erdirdi. Anlaşmaya göre Mısır’ın sınırlara konuşlandırabileceği asker sayısı 750 ile sınırlandırırken bunların da sadece askeri polis güçleri olmasını ve hafif silahlarla donatılmasını öngörüyordu. Ancak son değişiklikle, askeri tahkimatlar kurulabilir. Böylece silah kaçakçılığı ve terörist unsurların Mısır'dan Gazze Şeridi'ne sızması önleyebilir. Fakat bunun tersi de olabilir.

Mısır-İsrail İlişkileri
Mısır ve İsrail arasındaki barış anlaşmasının değiştirileceğine ilişkin açıklama, Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri’nin Kahire ile Washington arasındaki stratejik diyalog için barış anlaşmasını imzalayan taraflardan olan ABD'de bulunduğu sırada yapıldı. Eski ABD Başkanı Jimmy Carter, eski Mısır Devlet Başkanı Enver Sedat ve İsrail Başbakanı Menahem Begin arasında 17 Eylül 1978 tarihinde bir anlaşma imzalandı. Anlaşmadaki değişiklik, Mısır ve İsrail’in ABD yönetimine aralarındaki ilişkilerin doğası ve geleceği hakkında bir mesaj iletmek istediklerinin de bir göstergesi.
Yeni değişiklik, Mısır’daki belirli bir siyasi ve güvenlik atmosferinin hakim olduğu bir dönemde yapıldı. Öyle ki Kahire, olağanüstü hali  (OHAL) resmen kaldırırken terör operasyonlarını da sona erdirmek üzere. Mısır ayrıca, stratejik öneme sahip Sina'da bazı milis güçlerin yeniden ortaya çıkmasına olanak sağlayabileceği gerekçesiyle askeri operasyonların devam ettirerek Sina'daki terör kaynaklarını kurutmayı başardı. Aynı zamanda Sina'da Mısır ordusunun yeniden konuşlandırılması gibi birtakım ihtiyati tedbirler alındı.
Resmi olarak, A bölgesindeki Mısır askeri sayısı 22 bini geçmezken, B bölgesinde 4 bin ve C bölgesinde de 750 askere sahip. Ancak daha sonra bölgede izin verilen asker sayısı önemli ölçüde arttı. Bu da Mısır ordusunun teröristlerin mevzilerine ulaşmasını sağladı.
Fakat bu duruma başta muhalefet kanadı olmak üzere İsrail tarafından itirazlar yükseldi ve konu stratejik çevrelerde gündeme geldi. A bölgesinin doğuda A hattı (kırmızı çizgi) ile batıda Süveyş Kanalı ve Süveyş Körfezi’nin doğu kıyısı ile sınırlandığı biliniyor.  Bu bölgede, Mısır ordusundan bir mekanize piyade alayı bulunuyor. B bölgesi ise doğuda B hattı (yeşil çizgi) ve batıda “A” çizgisi ile sınırlıyken, C bölgesi ise batıda B hattı (yeşil çizgi), doğuda uluslararası sınır ve Akabe Körfezi ile sınırlıdır.
Mısır-İsrail ilişkileri, barış anlaşması metnine uygun olarak güvenlik ve istihbarat iş birliği de dahil olmak üzere çok sayıda faktöre bağlı olsa da ekonomik alanlarda Mısır-İsrail ilişkilerini yöneten nitelikli sanayi bölgesi anlaşmaları var. İsrail daha önce uygulamanın kapsamının genişletilmesini talep etmişti ve bu dosya ve diğerleriyle ilgili başka dosyaların açılması beklenmesine rağmen bu yapıldı.
Kahire'nin, İsrail Başbakanı Naftali Bennett'in Şarm eş-Şeyh'e (Sina’nın güneyi) yaptığı ziyarette Tel Aviv ile ilişkilere en büyük desteği veren taraf olduğu açıkça görüldü. Bu, Kahire'nin daha önce Netanyahu'ya sunmadığı gerçek ve önemli bir karttı. Kahire ve Washington'ın Bennett/Yair Lapid hükümetine destek arayışında olması dikkati çekiyor. Bu, özellikle Kahire’nin, Doğu Akdeniz bölgesindeki enerji, gaz taşımacılığı ve geri dönüşüm dosyasında iş birliğini geliştirmeye istekli olmasından ötürü ikili düzeyde siyasi gelişme için bir başlangıca ve çeşitli alanlarda iş birliğine yol açabilir. Bu, aynı zamanda diğer alanlarda da iş birliğine kapıyı aralayacaktır. Mısır ile İsrail arasında daha önce Camp David Barış Anlaşması ve Ürdün ile İsrail arasında da Vadi Arabe Barış Anlaşması imzalanmış olduğundan özellikle Mısır ve Ürdün arasında gerçek bir karşılaştırma olacaktır.

Ertelenen dosyalar açılır mı?
Asıl soru, bir Mısırlı ve bir İsraillinin barış anlaşmasında yer alan ve tazminat dosyaları gibi bazıları ertelenen maddeleri hayata geçirip geçirmeyecekleridir. İlişkilerdeki mevcut atmosferin buna izin vermesi ve Bennett hükümetinin istikrarının önemli olması nedeniyle bunu uygulamaya veya gözden geçirmeye başlamanın zamanı geldi. Bu nedenle Mısır ve onun ardından ABD Başkanı Joe Biden yönetimi, İsrail hükümetini, bir devlet ve hükümet olarak, Mısır ve Ürdün ile olan başarılı barış deneyimleri göz önüne alındığında, Filistin tarafıyla barış ve uzlaşı yoluna girmesi için kapıyı açması ve İsrail'i cesaretlendirmesi için desteklemeye çalışacaktır. Mısır ve İsrail arasında yıllardır süregelen barış anlaşması, çatışmaların ve anlaşmazlıkların üstesinden gelebileceklerini kanıtladı. Aralarında herhangi bir çatışma ya da bir sınır gerilimi yahut başka bir gerilim olmadı. Daha ziyade ilişkiler, yıllar sonra dahi temkinli bir tepki ve çatışma unsurlarının öngörülmesiyle istikrarlı bir şekilde sürdürüldü. Mısır'ın ordusunu silahlandırma, yeteneklerini geliştirme, silahlarını çeşitlendirme ve belirli bir savaş sistemine göre çalışma konusunda yönelimleri, bir takım çevrelerde itirazların yükselmesine neden olsa da İsrail hükümetinin siyasi ve stratejik rehberlikle ayırt edilen bir yaklaşım sergilediği söylenebilir. Kapsamlı bir modernizasyon ve kalkınma planına (İsrailli milletvekilleri Maoz, Tiffin, Gideon, Deri'nin planları) ve diğerlerine göre İsrail ordusu yıllardır sadece 100 bin askerden oluşan akıllı bir orduya dönüşüyor. Ancak mesele, gerçek yeteneklere ve dünyadaki ordularda meydana gelen değişiklikleri hesaba katan üstün yeteneklerle ilgili. İsrail de güçlü, etkili ve uluslararası düzeyde sınıflandırılmış bir ordu inşa etmeye doğru ilerleyerek bunu gerçekleştiriyor. Sonuç olarak, İsrail hükümetinin anlaşmada değişiklik yapılmasını kabul etmesi de bununla alakalıdır. Tel Aviv'in bölgedeki en önemli ülke olmasından ötürü Mısır ile olan ilişkilerine desteğini vurgulama konusundaki istekliliği de bundan kaynaklanıyor. İsrail hükümetinin, barış anlaşmasında değişikliğin yapılması ve son yıllarda art arda gelen yanıtlardan sonra Mısır’ın talebine gayri resmi bir şekilde yanıt vereceğini tek taraflı açıkladığı İsraillilere iletmek istediği mesaj da buydu.

Sonuç
Burada barış antlaşmasında değişiklik yapmanın siyasi olarak Mısır ile İsrail arasında daha fazla yakınlaşmaya yol açabileceği gibi başka yeni yollara da açılabileceğini söyleyebiliriz. Mısır ve Arap dünyasındaki mevcut barış sürecini geliştirip, İsrail’i yalnızca Doğu Akdeniz bölgesinde tanımakla kalmayıp aynı zamanda İsrail'in Mısır’a resmi olarak açılması gibi yansımaları da olacaktır. Turizmin yanı sıra nitelikli sanayi bölgeleri anlaşması dosyası gibi yıllardır kapalı olan dosyaların yeniden açılması şansını da artıracaktır.
Stratejik olarak, Mısır ordusunun terör operasyonlarını sürdürmesi sayesinde Mısır'ın istikrarını ve egemenliğini sağlamayı başarmasından sonra İsrail hükümeti, Sina'daki çok uluslu güçler dosyasının geleceğini değerlendirebilir ve görevlerini yeniden tanımlayabilir. Bu kadar da değil, Sina ve stratejik öneme sahip komşu bölgelere yoğunlaşacaktır. İsrail-Mısır Barış Antlaşması hükümleri uyarınca uzun yıllardır devam eden güvenlik ve istihbarat iş birliğinin yanı sıra İsrail hükümetinin siyasi rolünü ve popülaritesini de güçlendirecektir. Mısır-İsrail ilişkilerinde yaşanacak herhangi bir gelişme, genel olarak bölgede, İsrail ile barış anlaşması yapan ülkelerde ve Filistin tarafında siyasi yansımaları olacaktır.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrilmiştir.



Arap diplomatik kaynak: Şara, cumartesi günü Bağdat'ta yapılacak Arap Zirvesi'ne katılmayacak

Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara ile Irak istihbarat şefi Hamid el-Şatri arasındaki bir görüşme (Arşiv-AFP)
Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara ile Irak istihbarat şefi Hamid el-Şatri arasındaki bir görüşme (Arşiv-AFP)
TT

Arap diplomatik kaynak: Şara, cumartesi günü Bağdat'ta yapılacak Arap Zirvesi'ne katılmayacak

Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara ile Irak istihbarat şefi Hamid el-Şatri arasındaki bir görüşme (Arşiv-AFP)
Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara ile Irak istihbarat şefi Hamid el-Şatri arasındaki bir görüşme (Arşiv-AFP)

-Arap diplomatik kaynaklar, dün, Suriye'nin geçici Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara'nın cumartesi günü Bağdat'ta düzenlenecek Arap zirvesine katılmayacağını açıkladı. Eş-Şara’ya gönderilen resmi davet, İran yanlısı Iraklı siyasetçiler ve destekçileri tarafından sert eleştirilere maruz kalmıştı.

Şarku’l Avsat’ın AFP'den aktardığına göre kaynak yaptığı açıklamada, “Suriye Arap Cumhuriyeti Geçici Cumhurbaşkanı Ahmed Şara, 17 Mayıs'ta Irak'ın başkenti Bağdat'ta düzenlenecek 34. Arap Zirvesi'ne katılmayacak” dedi. Kaynak, “Suriye’yi zirvede Dışişleri Bakanı Esad Şeybani'nin temsil edeceğini” belirtti.

Bağdat, yakın müttefiki Beşşar Esed'in devrilmesinden bu yana komşusu ile yakın ilişkiler kurmak isteyen Şam'a karşı temkinli davranıyor. Ulusal İstihbarat Servisi Başkanı Hamid eş-Şatri başkanlığındaki Irak heyeti, geçen ayın sonlarında Şam'ı ziyaret ederek, güvenlik, ticaret ve terörle mücadele konularında iş birliği konularını görüşmek üzere eş-Şara ve hükümet yetkilileriyle bir araya geldi.

Esed'e en büyük destek Rusya, İran ve Hizbullah'tan gelirken, İran yanlısı Iraklı milisler de Esed'in demokrasi yanlısı protestoları bastırmak için başlattığı kanlı kampanyanın sürdüğü 13 yıllık savaşta rejimi savunmak için mücadele etti. Bu gruplar, sosyal medyadaki destekçileriyle birlikte Şeriat yasalarına karşı sert söylemlerini sürdürüyor.

xsdfrgt

Irak güvenlik kaynakları AFP'ye yaptığı açıklamada, Eş Şara'nın Irak'ta, eski bir tutuklama emri olduğunu ve bu emrin, Şara'nın El Kaide örgütü saflarında ABD ve müttefiklerine karşı savaştığı ve ardından Irak'ta yıllarca hapis yattığı döneme ait olduğunu söyledi.

sdfgthy
Şam sokaklarında devrik Başkan Esed ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in afişi, Mart 2022 (Arşiv-Reuters)

İçişleri Bakanı Abdul Emir el-Şammari, geçen hafta El-Hadath televizyonuna verdiği röportajda, 40 yıllık çatışma ve savaşın ardından göreceli bir istikrara kavuşan Irak'ın, zirveye katılan ileri gelenleri korumak için "kapsamlı güvenlik planları" uygulamaya koyduğunu doğruladı. Irak'ın Şara'nın katılımı için güvenlik garantisi vermesinin istenip istenmediği sorusuna El-Şammari, "Bizden herhangi bir güvenlik garantisi istenmedi ve güvenlik önlemlerimiz herkesi kapsıyor. Bütün konuklar eşit derecede önemlidir" yanıtını verdi.

Zirve ile eş zamanlı olarak Irak İçişleri Bakanlığı cumartesi günü, “11 Mayıs'tan 20 Mayıs'a kadar” gösterilerin yasaklandığını ve “gösteriye yapmaya çalışanların tutuklanacağını” duyurdu.